Marslı Kitap Bilgileri
Yazar: Andy Weir
Tahmini Okuma Süresi: 11 sa. 47 dk.
Sayfa Sayısı: 416
Basım Tarihi: Temmuz 2022
İlk Yayın Tarihi: 11 Şubat 2011
Yayınevi: İthaki Yayınları
Orijinal Dil: İngilizce
ISBN: 9786053753902
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Marslı Kitap Tanıtımı
Goodreads okurlarına göre 2014'ün En İyİ Bilimkurgu Romanı! Altı gün önce, Mark Watney Mars'a ayak basan ilk insanlardan biriydi. Şimdi ise, orada ölmesi neredeyse kesin.
"Çok uzun zamandan beri okuduğum en iyi kitap. Zeki, eğlenceli ve gerilim dolu. Marslı, bir romandan isteyebileceğiniz her şeye sahip."
-Hugh Howey, Wool serisinin yazarı-
"Sürükleyici… Defoe'nun Robinson Crusoe'su sanki daha zeki biri tarafından yazılmış gibi."
-Larry Niven, Hugo, Nebula ve Locus ödüllü Halka Dünya romanının yazarı-
"Bu kitap tam da benim gibi okuyucuların seveceği türden."
-John Scalzi, Yaşlı Adamın Savaşı serisinin Hugo ve Locus ödüllü yazarı-
"Andy Weir'in yazdığı Marslı şimdiye kadar okuduğum en iyi bilimsel bilimkurgu romanı. Bu romanı -başka bir kitap hakkında hiç böyle bir şey söylemedim- edebi anlamda da elden bırakmak mümkün değil."
-Dan Simmons, Hugo ödüllü Hyperion serisinin yazarı-
"Marslı aklımı başımdan aldı!"
-Ernest Cline, Başlat romanının yazarı-
"Aksiyon ve uzay macerasının kusursuz bir karışımı."
-Library Journal-
(Tanıtım Bülteninden)
Marslı Kitaptan Alıntılar
1. "Hayatta küçük şeylerle mutlu olmayı bileceksin."
2. "“İnsanlar ölümle yüzleştiklerinde, seslerini duyurmak isterler. Tek başına ölmek istemezler.”"
3. "Bir kere de bir şey planladığım gibi gitse keşke."
4. "“Hayatta küçük şeylerle mutlu olmayı bileceksin…”"
5. "Herkes öldüğümü sanıyor."
6. "Daha önce hiç yanlış otoban çıkışına girdiniz mi? Geri dönebilmek için diğer çıkışa kadar gitmeniz gerekir ama siz yolun bir santiminden nefret edersiniz çünkü hedefinizden giderek uzaklaşmaktasınızdır."
7. "ilerlemek , bilim ve asırlardır hayalini kurduğumuz gezegenler ötesi bir gelecek . ama bu gerçekte , bunu yapmalarının sebebi her insan evladının diğer insanlara yardım etmek için temel bir içgüdüsünün olmasıdır . bazen böyle görünmeyebilir ama bu doğru . bir yürüyüşcü dağlarda kaybolsa , insanlar bir arama düzenlerler . bir tren kaza yapsa , insanlar kan vermek için sıraya girerler . bir deprem şehrin birini yerle bir etse , dünyanın dört bir tarafından insanlar acil durum malzemeleri gönderirler . bu insanların içinde öyle temelde bulunan bir şeydir ki , istisnasız her kültürde yer bulmaktadır . evet , umursamayan şerefsizler yok değil , ama umursayanlar onları sayıca katlıyor ."
8. "Hâlâ hayatta olduğumu onlara söyleyebilmek için neler vermezdim ki."
9. "“O, dünyanın en ünlü adamı. Sorun şu ki, dünyada değil.„"
10. "••
Pes etmiyorum. Sadece her sonuç için hazırlanmaya çalışıyorum.
••"
11. ""Eğer umudunu kaybettiyse, hayatta kalmak umrunda olmayacaktır..."
-Andy Weir"
12. "“Hayatta küçük şeylerle mutlu olmayı bileceksin.“"
13. "Fırtınanın içine mi giriyorum yoksa fırtınadan uzaklaşıyor muyum, anlayamıyorum."
14. "...En büyük tehlike umudunu kaybetmesi. Eğer hayatta kalma imkanı olmadığı sonucuna varırsa, çabalamayı bırakacaktır."
15. "••
Fakat bir şeyi bilmekle, onu birinci elden tecrübe etmek arasında fark var.
••"
Marslı Kitap İncelemeleri
Çok çok eskiden okuduğum ve yine eskiden rahmetli babamla birlikte bir çok kez filmini izlediğim güzelce kitap. Konusu gereği zaten seviyorum fakat özellikle babamın en son eline aldığı kitap olduğu için ayrıca seviyorum. bunun yeri bir başka.
Konusunu sanırım bilmeyen yok. O yüzden biraz spoiler yayabilirim. Mars’ta tek başına kalan bir astronotun hayata tutunma serüvenini anlatıyor. Mesela patates yetiştirmek filan. Hemen hemen herkesin ilk etapta aklına gelen şey, değil mi
Mesela sen sevgili okuyucu, dünyanın herhangi bir yerinde tek başına kalmış olsaydın ne yapardın? Telaş içine girip aklını mı kaçırırdın yoksa etrafında neler olduğuna, bir de kendinin neler yapabileceğine bakıp tek başına da olsan hayatta kalmak için çabalar mıydın? Bir de bilmediğin bir gezegende tek başına kaldığını düşün? Müthiş bir beyin fırtınası. Konuyu henüz ulaşılmayan bir yerden anlatması da insanın konunun ne denli mühim olduğunu anlatmıyor mu? Kitabın ana temasının bu konuya parmak basmak olduğuna yemin edebilirim
Bilimkurgu kitabı olmasının yanı sıra aslında bir insanın kendisi için yapabileceklerini gösteren güzel bir kitap. Yalnız kalınca, çukura düşünce, karanlıkta boğulsan bile o ışığı bulacak olan sensin diyor yazar. kendini gösterecek ve dünyaya tanıtacak olanın yine kendin ve kendi yaptıkların olduğunu anlatıyor kitap. Hem heyecanlı, hem aksiyonlu, hem de derinlikli. Türü sevenler ve türü merak edenler için müthiş bir seçenek. Ne olur okuyun.️
“O, dünyanın en ünlü adamı. Sorun şu ki henüz dünyaya inmedi.”
Hadi dünyaya inelim
Yoruma ne yazacağımı çok düşündüm. Çünkü bu kitap harika sevgili kitap dostlarım. Nasıl ifade edeceğimi tam olarak kestiremedim bir süre.
İlk olarak şunu söyleyebilirim ki, tam bir uzay meraklısıyım. Uzay, uzaylılar, gezegenler, yıldızlar vs. hep merak ettiğim konular olmuştur. Bu kitabı bu sebeple okumak istedim.
Kitap, Mars'ta tek başına mahsur kalan botanist Mark Watney'yi anlatıyor. Kitabın içinde aşırı bilgi var. Ama hepsi harika bilgiler. Yavaş yavaş okudum ki bilgileri anlayabileyim. Mars'ta mahsur kalsam, bu kitap sayesinde hayatta kalırım. Okurken kendimi kimya öğreniyor gibi hissettiğim doğrudur. Çünkü -tekrar söylüyorum- aşırı bilgi var. Hatta bir ara kitabın ortalarındayken bilgiden bunalmıştım, fakat bırakamadım kitabı. Çok merak ediyordum. Son elli sayfada heyecandan mahvodum.
Bunu belirtmeden geçemem. Tam bir Mark Watney hayranı oldum. Esprileri çok komikti ve esprilerinde kahkahalarla güldüm.
Ayrıca kitabın kapağı çok güzel. Garip bir dokusu var -nasıl isimlendirmeliyim bilmiyorum- ve çok hoşuma gitti.
Kısacası, goodreads okurları tarafından 2014 yılının en iyi bilimkurgu romanı seçilen bu kitabı 2 Ekim'e kadar okumanızı öneriyorum. Çünkü o gün filmi vizyona girecek. Filmi iple çekiyorum!
İyi okumalar dilerim!
Aşırı sevdim. Bilim kurguda sevdiğim kitaplar arasında ilk beşe girer. Çok keyifliydi ve bugüne kadar nasıl okumam bu kitabı diye gerçekten çok kez hayıflandım. Filme uyarlanmış bir kitap bu ve ben filmi geçmişte izledim ama okumaya başlarken bunun farkında değildim. Üç beş sayfa ilerleyince farkettim durumu ve sonunun nasıl biteceğini bilmek ne hevesimi kırdı ne heyecanımı azalttı diyebilirim. Kitabı okuyup filmi izlersin ama tersini yapmayı sevmiyorum aslında. Olay örgüsü o kadar iyi ve anlatımı o kadar harika ki olumsuz gördüğüm şeyler asla etkilemedi. Tam ölüm kalım savaşı veriliyor, gerginlik had safhada iken kahkaha attırıyor insana mesela. Ba-yıl-dım. Esprilerini de çok zekice buldum, parıl parıl zeka pırıltılarıyla dolu, en sevdiğim! Sadece kimya bilgim iyi olsaydı ne düşünürdüm diye sorguladım arada, karbondioksitteki oksijenin ayrılması gibi bahsi geçen bir sürü işlem algımı aştı, ne kadarı kurgu ne kadar gerçeğe dayandırılmış bunu anlıyor olmayı isterdim. Birde bu bilimsel kısım çoğumuzu aşacağı için biraz sıkıcı gelebilir tek eleştiri yapılacak nokta bu gözümde ki bence tamamı çok keyifliydi. Bilim kurgu seviyorsanız okuyun bunu, popüler diye alıp okuduğumuz birçok bilim kurguya on basar. Israrla tavsiye ediyorum ve benim kadar keyifle okumanızı diliyorum.
Romanı elinize alın, Mark'ın espirili tarzı ile hızlı bir şekilde bu macerayı bitirdikten sonra sizlere tavsiyem, eğer ki izlemediyseniz Apollo 13 ve Gravity filmlerini izlemeniz ve sonrasında da Arthur C. Clarke'nin mükemmel serisi Bir Uzay Efsanesi'ni de okumanız olacaktır. Bu dediklerimi yaptıktan sonra artık kendinizi bilim - kurguya doymuş bir şekilde hissedebilirsiniz.
Roman yer yer güldürüp, yer yer heyecanlandırsa da, yer yer olmak üzere de "şunu bununla bağladım", "bunu şununla tepkimeye soktum" tarzı artık kafamızda deney yaptıran bölümlerin ve özellikle de "Eyvah!!" ile başlayıp "Neyseki" ile biten "SOL" lerin kendini tekrar etmesinden ötürü bazı yerlerde sıkıcı olmaya başladı desem yalan olmaz. Ama yine de Marslı kendini büyük bir merakla okutturan ve kendini hakkı ile sevdiren bir roman.
Marslı ABD' de o kadar çok ses getirmiş ki NASA bile yüzey aracının Mars yüzeyinde gezdiği yerler için kendi fotoğraf çekimlerini, bilgilerini paylaşıp kitabın yanlışlarını açıklama gereği duymuş, yazara neden bu kadar yüklenilmiş bilmiyorum ama bence bu tarz konular özellikle de başka bir gezegende geçiyorsa eğer benim için bir yanlış değil olağan bir durumdur hele de ilk romansa ama tabiki de bir Asimov bir Clarke kolay kolay yetişmiyor hem hatalar mazur görülecek hem de bu tarz yazarlara fazlası ile şans verielecek.
Şimdi tüm dikkatim Matt Damon ve film uyarlamasının üstünde. Başarılı olacağını düşünüyorum.
Bu güzel eseri aslında çoğumuz aynı isimle yayınlanan filminden tanıyoruz. Fakat bence kitabı filminden binlerce kez daha iyiydi. Uzun zamandır okuduğum en iyi kitap olduğunu söylediğimde abarttığımı düşünmeyin. Gerçekten fazla iyi.
Kitap isminden de anlaşılacağı üzere Mars'ta geçiyor. Bir araştırma ekibi ile beraber Mars'a gelen Mark Watney yaşanan talihsizlikler yüzünden yaralanıyor ve ekibi de kalkış yapıp Dünya'ya geri dönmek zorunda kalıyor. Mark'ın öldüğünü düşünüp geri dönmüyorlar. Ki zaten geri dönmelerinin de büyük risk olduğunu kitabı okurken anlıyoruz. Mark Watney de uyandığında kendisini Mars'ta tek başına buluyor. Oradaki yaşam mücadelesini tarihler atarak yazmaya başlıyor. Kitabımız bu yazılarla ilerliyor.
Kitabı okudukça Mark Watney'nin zekasına hayran kaldım. Yanında bulunan malzemeleri öyle güzel değerlendiriyor, her şeyi öyle detaylıca planlıyordu ki sanki gerçekten Mars'ta yaşamaya gelmiş gibiydi. Yazarın anlatımı da o heyecanı, gerilimi tamamen hissetmemizi sağlayacak kadar akıcı ve güzeldi. Uzun zaman sonra ilk defa bir kitabı bitirmemek için direndim.
Yaklaşık 400 sayfanın hepsi heyecanlıydı. Sıkıcı olarak değerlendirilebilecek veya geçiştirilecek hiçbir sayfası yoktu. Aslında son sayfaya kadar da heyecan aynı şekilde devam etti diyebilirim.
Bilimkurgu pek okumadığım halde bu eserin kesinlikle en sevdiğim eserlerden birisi olacağını düşünüyorum. Ve tekrar okumak için sabırsızlanıyorum.
Filmini izleyenlere bile bu güzel eseri okumaları gerektiğini söyleyeceğim. Bence hiç tereddüt etmeden okumalısınız. Kesinlikle tavsiyemdir.