Madalyonun İçi Kitap Bilgileri
Yazar: Gülseren Budayıcıoğlu
Tahmini Okuma Süresi: 10 sa. 51 dk.
Sayfa Sayısı: 383
Basım Tarihi: Eylül 2020
İlk Yayın Tarihi: 22 Haziran 2020
Yayınevi: Remzi Kitabevi
Orijinal Dil: Türkçe
ISBN: 9789751409935
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Madalyonun İçi Kitap Tanıtımı
Yıllardır "panik atak" yaşayan bir işadamı...
Kendini peygamber ilan eden bir doktor...
Çok temiz olmak uğruna evlerini "çöp apartman" haline getiren üç kız kardeş...
Kendini bildiği günden beri, babası başta olmak üzere, çevresindeki bütün erkeklerden dayak yiyen genç bir kadın...
Ağır ceza reisi bir babanın "fahişelik" mesleğini seçen kızı...
Radyo ve televizyonlardaki bütün şarkıların kendisi için çalındığını zanneden genç bir devlet memuresi...
Dünyaya kız olarak gelen ancak kendini erkek hisseden bir transseksüel...
Doktorunu intihar etmekle tehdit eden bir öğrenci...
Ölümcül bir hastalığa yakalanmış genç bir bankacı...
Bu kitapta, Türkiye' de değişik nedenlerle psikiyatra başvuran her kesimden insanımızın hikayelerini bulacak, başta aşk ve ölüm olmak üzere "insanlık halleri" ile karşılaşacaksınız.
İnsanlar size içini açacak, en gizli sırlarını sizinle paylaşacak. Ve bütün bu sorunlar, hastalar ve hastalıklar karşısında Türkiye şartlarında bir ruh doktorunun duyguları, düşünceleri, yapabildikleri ve yapamadıklarını göreceksiniz.
Bu kitabın bir yerlerinde mutlaka kendinizi bulacak, kendinizle yüzleşeceksiniz. Okudukça, yaşamın, sağlığın, sevginin ve huzurun değerini daha iyi anlayacak; her damlası ayrı bir duygunun rengini taşıyan bir çağlayanın altından geçecek ve tertemiz olacaksınız.
Madalyonun İçi Kitaptan Alıntılar
1. "“Meğer anlaşılmamak ne kötü şeymiş…”"
2. "“Seven insan bırakıp gider mi?”"
3. "Kadınlar varolmaya devam ettikçe dünyamızdan sevgi hiç eksik olmayacak."
4. "Bir kez gönül yıktın ise
Bu kıldığın namaz değil
Yetmiş iki millet dahi
Elin yüzün yumaz değil
Bir gönlü yaptın ise
Er eteğin tuttun ise
Bir kez hayır ettin ise
Binde bir ise az değil"
5. ""Kadın daima güçlüdür, bir gün bütün bunlar tarih
olacak.""
6. ""Halbuki ben yalnızlığa alışkınım.""
7. "“Duygularımız kural dinlemez…”"
8. "“Biz hüzünle arkadaş olduk. Benden hiç ayrılmıyor desem yeridir…”"
9. ""Kadınlar varolmaya devam ettikçe dünyamızdan sevgi hiç eksik olmayacak. Canları, kanları pahasına bile olsa...""
10. "Meğer anlaşılmamak ne kötü şeymiş."
11. "Hayat o kadar güzel ve ben o kadar yorgunum ki..."
12. "İşi bitmiş, artık ölümü bekleyen yaşlı, işe yaramaz biri gibi hissettim kendimi."
13. "Sevmek insana en yakışan duygu."
14. "Kader bir gün bize de güler mi acaba?"
15. "Kaderim baştan kötüymüş. Dünyaya defolu gelmişim."
Madalyonun İçi Kitap İncelemeleri
Abartılmış kitlelere hitap etmek uğruna edebi değer atfedilmeyen öykülenen romanlar kolay okunduğunu ve okuru düşündürmediğini düşünürüm, çevremden duyduklarım ve deneyimlediğim kadarıyla ki yıllar önce hep bestseller bölümünden kitap satın alırdım, Sıkı kitap severler, tutkulu edebiyat okurları kitapçıların bestseller bölümlerinden uzak durmaya çalışır çünkü “sabun köpüğü” diye nitelendirilir. Bu kitaplara, güzel cümlelerin, derinlikli konuların, edebi eserlerin tadına varmış okurlar tarafından genellikle önyargıyla yaklaşılır. Bu kitapta ülkemizde
piyasada reklamları her kanalda “Gerçek hayattan uyarlanmıştır” ibareleri yazara, dizilerine hep antipatik baktım. Ne kadarda yanılmışım.
okuduktan sonra ki
hayatımda yer etti,Ve merakımdan
okudum ve beğendim yazarın diğer kitaplarınıda kısa zamanda arka arkaya okuyacağım.
- “Dr. Irvin Yalom bütün içtenliği ve samimiyetiyle hastalarıyla yaptığı psikoterapi seanslarını en ince detaylarıyla yazdı. Onu çok eleştirenler ya da benim gibi alkışlayanlar oldu ama en önemlisi, büyük bir okuyucu kitlesi Yalom’u okudu ve ondan çok şey öğrendi.” (Yazar notu)… Evet önyargılı davranıp bende kızmıştım ve evet her ikisinden çok güzel şeyler öğrendim.
Kitap psikolojik olmanın ötesinde edebi eser düşünce ve hayat felsefesi ile harmanlanmış. Ve hiç bir Latince kelime ve felsefi terim yoktu hayatın içindeki kelimeler ile bizlere hayatı: net, anlaşılabilir, hissettirecek şekilde vermiş. Her okuyucu yaşam tarzına, bakış açısına, algılama tarzına göre farklı anlamlar elbette çıkarabilir. İyi okumalar diliyorum.
Ne hayatlar var yaşanmış yaşanılanlara nasıl katlanmışlar dedirten kitap. 17 ayrı hikâye 17 ayrı hayat 17 ayrı insan. Hepsinin hayatindaki sorunlarının ortak noktası sevgisizlik..
Yıllardır 'panik atak' yaşayan bir işadamı, kendini peygamber ilan eden bir doktor, çok temiz olmak uğruna evlerini 'çöp apartman' haline getiren üç kız kardeş , kendini bildiği günden bu güne babası başta olmak üzere çevresindeki tüm erkeklerden dayak yiyen bir KADIN... Ağır ceza bir babanın 'fahişelik' mesleğini seçen kızı.. Radyo ve televizyonlardaki bütün şarkıların kendisi için çalındığını zanneden devlet memuresi, dünyaya kız olarak gelen ancak kendini erkek hisseden bir transseksüel, doktorunu intihar etmekle tehtit eden bir tıp öğrencisi, ölümcül bir hastalığa yakalanan genç bir bankacı, babasını mutlu etmek için sevdiği kızdan ayrılıp tanımadığı biri ile evlenen bir işadamı... Ben kısaca şunu söylemek istiyorum en fazla fedakarlık yapan en fazla kendinden ödün veren en fazla seven en fazla alttan alan her şeyi idare etmeye çalışan insan sonunda en büyük acıyı yaşıyor sağlığını kaybediyor. Çünkü insanlar nankör hep daha fazlasını bekliyor. O yüzden dengeyi iyi korumak lazım ki terazinin bir tarafı bir gün çökmesin!
- Şu kadınlar ne garip mahkumlar..! Sevgileri tutkuları uğruna neleri göze alabiliyorlar. Onlar için yaşamın temel şartı SEVİLMEK AŞK'la TUTKU'yla sonsuza kadar sevilmek ve asla VAZGEÇİLMEMEK. Her şeyi affedebilirler ama SEVİLMEMEYİ Asla...
Madalyonun İçi Gülseren Budayıcıoğlu’nun ilk kitabıdır. Burada Çöp Ev (Masumlar Apartmanı) ve Kırmızı Oda’da ki seanslar anlatılmaktadır. İkinci kitabı Günahın Üç Rengi’dir. Burada Fahişeliğin Rengi Kırmızı (Meliha’nın hikâyesi), Eşcinselliğin Rengi Gri, Mazoşizmin Rengi Siyah adı altında hikâyeler bulunmaktadır. Üçüncü kitabı Hayata Dön’dür. Burada Ala (dizide ki adı Alya olarak kullanılmıştır) isimli kız ile İstanbullu Gelin anlatılmaktadır. Dördüncü kitabı Kral Kaybederse’dir.Ve son kitabı Camdaki Kız’dır. Doğduğun Ev Kaderindir dizisinin esinlenip uyarıldığı kitaptır.
Madalyonun İçi kitabında, bir psikiyatristin not defterindeki seanslar anlatılmaktadır. Kitapta ki olaylar 2004 yılından önce yaşanmıştır. Gülseren Hanım, kitapta hastaların gerçek kimliklerini kullanmamak için bazı değişiklikler yaptığını, farklı isimler, yerler, meslekler kullandığını ve karakteristik özelliklere yer vermediğini belirtiyor. Öykünün özüne sadık kalarak onların tanınmalarına engel olmak istemiş. Hikâyeler ise hasta ile doktor arasında olduğu gibi aktarılmış. Bilimsel dile yer vermeden, hikâyelerin sonunu biz okuyuculara bırakmış. Kitabı yazma amacı ise; ülkemizin şartları nedeniyle bu imkânlara sahip olamayan ve psikiyatrlara gelemeyen her kesim insana biraz olsun ışık tutabilmek ve bize 30 yıllık bilgi birikimini sunabilmektir.
Sevgiyle Kalın,
Kitapla Kalın.
Yazarın diğer kitaplarında olduğu gibi bu kitabında da toplumun farklı kesiminden insanlarımızın yaraları ve bu yaraların bazılarının iyileşme süreci bazılarının ise kangrenleşme süreci anlatılıyor.
Bu kitapta yazarın diğer kitaplarındaki hikâyelerden sayıca daha fazla hikâye ile karşılaşıyoruz. Yazar, herkese bir parça dokunmak istemiş.
Dışarıdan bakıldığında her ne kadar iyi görünse de herkesin sorunları vardır hayatta. Sorunsuzluk başlı başına bir sorundur zaten. Nasıl ki vücudumuz ağrıdığında o bölümle ilgili bir uzmana, doktora görünüyorsak ruhumuzun da doktora ihtiyacı olabiliyor. Hem de biz yok zannederken sinsice yayılıyor beynimizden ruhumuza ve tüm vücudumuza.
Toplumdan herkesin kendinden bir parça bulabileceği bir kitap. Normallerin rahatsızlık, rahatsızlıkların da normallik olabileceğini görüyoruz.
Bizim toplumumuz her ne kadar eskisi kadar olmasa da gelenek göreneklerine bağlı, ailevî değerleri, toplumsal normları olan bir toplum. Bu görünmez kuralların hayatımıza olumlu olumsuz, fark ettiğimiz etmediğimiz etkileriyle karşılaşıyoruz.
Yine en çok karşımıza çıkan en önemli noktalardan biri ise geçmiş yaşantılarımız. Anne karnından hatta çok çok öncesinden tutun da şuna kadar, şu anda bile olan yaşantılarımız biz farkında olmadan hayatımızı, kaderimizi etkiliyor. Bunu dışarıdan başkasının hayatına bakar gibi bakıp görmemiz zor maalesef. Yazarın bu kitabı ile diğer kitaplarında olduğu gibi geçmiş yaşantımızı ve bunun hayatımıza etkilerini inceleyip değerlendirebiliriz.
Oldukça akıcı, dili sade, kolay okunabilir bir kitap.
Psikiyatr ve yazar Gülseren Budayıcıoğlu’nun 2004 yılında yayınlanan Madalyonun İçi adlı kitabı, birden farklı yaşam hikayesini sayfalarında barındırıyor. “Bir Psikiyatristin Not Defterinden” sloganıyla okurlarına ulaşan kitap, yazarının klinik tecrübelerinden yola çıkarak tüm toplumu mercek altına alıyor. Psikiyatrinin eğildiği ruhsal problemler, aynı zamanda kurgu dünyasının da en büyük ilham kaynakları arasında yer alıyor. Gerçek ile kurgunun birbirini beslemesinin yanı sıra psikiyatri alanında kaleme alınmış tüm incelemeler ve vaka hikayeleri de başlı başına sürükleyici metinler olarak dikkat çekiyor . Gülseren Budayıcıoğlu’nun kaleme aldığı Madalyonun İçi, bu yönüyle Türkiye toplumunda yetişen çeşitli bireyleri ve onların iç dünyasını en çarpıcı şekilde ele alıyor. Bu kitapta yıllardır panik atak yaşayan bir iş adamı , kendini peygamber ilan eden bir doktor , çok temiz olmak uğruna evlerini çöp apartman haline getiren üç kız kardeş , kendini bildiği günden beri başta babası olmak üzere tüm erkeklerden dayak yiyen genç bir kadın , ağır ceza reisi adamın fahişelik yapan kızı , radyo ve televizyondaki tüm şarkıların kendisi için çalındığını sanan genç devlet memuresi , dünyaya kız gelip kendini erkek hisseden bir transeksüel , doktorunu intihar etmekle tehdit eden bir öğrenci , ölümcül bir hastalığa yakalanmış genç bir bankacı , kendinizden de bir şeyler hissedeceğiniz bir kitap .