Lolita Kitap Bilgileri
Yazar: Vladimir Nabokov
Tahmini Okuma Süresi: 10 sa. 19 dk.
Sayfa Sayısı: 364
Basım Tarihi: Nisan 2019
İlk Yayın Tarihi: 1955
Yayınevi: İletişim Yayınevi
Orijinal Dil: İngilizce
ISBN: 9789754701012
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Lolita Kitap Tanıtımı
Soylu bir Rus ailesinin oğlu olan Nabokov'un Lolita'sı için özetle cinsel tutkunun dünya çapında en önemli klasiklerinden biri denebilir. Okurların yabancısı olmadığı Nabokov yine dili ustalıkla kullandığı romanında, "beyaz ırktan dul bir erkeğin" küçük "su pericikleri"ne tutkusunu anlatıyor.
Lolita Kitaptan Alıntılar
1. "Uyumak istiyorum güçlü kollar arasında..
Tutku dolu bir aşkla ve sıcacık bir temasla.."
2. "'Eviniz Kişiliğinizin Aynasıdır'"
3. "Hava kirliliğinden bu evredeki gerizekalıları göremiyorsun."
4. "Belki de bir gün, bir yerde, daha az rezil bir zamanda yine karşılaşırız."
5. "Belki de bir gün, bir yerde, daha az rezil bir zamanda yine karşılaşırız."
6. "Ama hikayem zaten yeterince tutarsız."
7. "Tanrım! Nasıl da sakınmak, gizlenmek zorundadır kişi."
8. "Belden aşağım sevinçler hazlar, belden yukarımsa tasalar, kuruntular…"
9. ""Seni sevdim. Hem, zaman zaman senin bana olan duygularını da fark etmiş, fark etmiş de cehennem acıları içinde kıvranmıştım, küçüğüm benim. Lolita'm, kızım, gözüpek Dolly Schiller'im!""
10. "Hatta, olmuş armut gibi her dakika kucağıma düşmesinler diye kadınlara yüz vermemeyi alışkanlık haline getirdiğimin de farkındaydım."
11. "Beni iflas ettirir diye korkmuyordum."
12. "Ama hikayem zaten yeterince tutarsız."
13. "Seni sevdim. Beş kollu bir canavarım ben, ama seni sevdim."
14. "Ne var ki maymun iştahlılığın sonu olmadığı için üzerime bir garip halsizlik çöktü doktor bey."
15. "Seni sevdim. Hem zaman zaman senin bana olan duygularını da fark etmiş, fark etmiş de cehennem acıları içinde kıvranmıştım.."
Lolita Kitap İncelemeleri
Bu kitabı okumaya başlamadan kişisel olarak pedofili ile ilgili yaşanmış olayları çokça kez izleyip,araştırdığım(kişilerin bu tarz bir olaya eğilimlerinin psikolojik motivasyonlarını anlama merakı sebebiyle) için kendimi okuyabileceğim iğrenç cümlelere daha hazırlıklı olarak düşünmüştüm; oysa kitabı okuduğumda beni haddiyle sarsan ve etkisini üzerimden atamadığım hazırlıksız yakalandığım bir cümle oldu. Bu konu ile ilgili tüm araştırmalarımın, izlediğim kriminal olayların bile ötesinde beni etkileyen o cümle olayın baş kahramanı Hambert Hambert’in saplantılı şekilde duygu ve dürtü beslediği Lolitasının büyüme evresine geldiğinde, çocuksu yanının kaybolmaya başlaması nedeniyle ona olan ilgisinin kaybolacağı korkusunu ifade ederken; ya seninle bir kızımız olursa Lolitam, senden bir tane daha minik bir Lolita dediği noktada okuyucu olarak sınırlarımın ziyadesiyle zorlandığını hissettim. Doğacak bebeğe daha şimdiden beslediği dürtüleri peşi sıra sıraladığı cümleler beni sarsmıştı.
Edebi yönüyle bakmam gerekirse, yazarın sanırım istediği okurun iç sesini dışarı vurmasını sağlamaktı. Bu anlamda inanılmaz başarılı bir dili var. Ama en nihayetinde özendirici yanlarının bulunduğunu düşünüyorum. Bir noktada okurken Hambert’in duygu durumuna acıyarak baktığımı, az kalsın hak verecek noktalar bulduğumu hatırlıyorum.
Okunacaklar listesinde tavsiye olarak olmalı mı karar veremediğim ama okuduğuma da pişman olmadığım bir kitap oldu.
Okurken beni çelişkiler içine iten bir kaç kez bırakma kararı verdiren roman. Bir yandan okuyorum, bir yandan da düşünüyorum; bu kitap psikolojik bir roman mı, erotik motiflere sahip bir roman mı, yoksa ahlaki bir roman mi? Bunun cevabı biraz okuyucusuna bağlı sanırım ve ne için okuduğuna. Sonuncu seçeneği de bize Nabokov vermiş; kitabın arka kapağında yazarın bir arkadaşına gönderdiği mektuptan bir alıntı yer almakta:"Lolita’yı okumaya karar verdiğinde onun son derece ahlaki bir roman olduğunu unutma" ben maalesef çok ahlaki bulamadım.
Kahramanımız (daha doğrusu anti kahramanımız) zira kendisi pek de övünülecek şeyler yapmıyo Humbert çocukluk aşkından istemeden ayrılıp bir hastalık yüzünden de kaybedince aşkı her zaman on iki yaşında kalan orta yaşlı bir edebiyat öğretmeni. Çocukluk aşkını unutamadığından aşkı hissettiği insanlar sadece on dört yaşını geçmemiş kız çocukları, kendi tabiriyle su pericikleri. Bir iş için gittiği kasabada ev sahibesinin on iki yaşındaki kızına aşık olur ve evde kalmaya karar verir. Hatta ona her zaman yakın olabilmek için ev sahibesi ile evlenir, artık Dolores’in – nam’ı diğer Lolita’nin – üvey babasıdır. Karısı Humbert’ın günlüklerinden kocasının kendisine değil de kızına aşık olduğunu öğrendiğinde trajik bir kazaya kurban gider. Bu noktadan sonra Humbert ve Lolita yalnızdır. Lolita artık Humbert’ın esiridir, Humbert da Lolita’nın!
Kısacası kitabı (bir kız annesi olarak) tiskintiyle okudum eğer kitap bırakma huyum olsa bu kitabı bırakırdım
Masalsı bir dille yazılmış, rahatsız edici bir kabus.
Çok hassas kalpler dışında şiddetli #öneri "Okuyabilir miyim? Biter mi, bitmez mi?" derken, kalbimde bir ağrı, ağzımda kelimelerin verdiği hazla son sayfayı kapattım.
Konuyu bilenler bilir, açıklamaya gerek yok. Ancak, filmleri (bunlardan biri Kubrick’in eseri) kitabın yanında çocuk filmi kadar basit ve saf kalıyor. Kitabın ilk çeyreğinde birçok okuyucu gibi ben de yazarın p*dofili olabileceğini düşündüm. Ancak ilerleyen sayfalarda, yazarın bu duruma bile isteye parmak basması ve ara satırlardaki detaylarıyla, hastalık derecesinde kötü bir insanı bile zevkle okutabilen usta bir yazarın başarısı olduğunu anladım (umarım).
Nabokov kalemiyle beni büyüledi; öyle ki, "Ne yazarsa okurum" diyebileceğim bir yazar olarak belki de okunması ve sindirilmesi en zor konuyu bana zevkle (ve çokça rahatsızlıkla ki rahatsız olmayı da severim) okutmayı başardı. Karşılıklı bira içip edebiyat konuşmak isteyeceğim, çok da anlaşabileceğimi düşündüğüm ana karakterden bir yandan da ölesiye nefret ettirdi. Bu ikilemi yaşamak da ayrı bir deneyimdi.
Konunun rahatsız edici ve ilgi çekici yanından çok, kitabın benim için en dikkat çekici yanı yazarın ustalıklı kalemi oldu. Hayran kaldım. Uzun zamandır bir metinden bu kadar edebi haz aldığımı hatırlamıyorum. Diğer eserlerine de dalmak için sabırsızlanıyorum.
Bu kitap ile ilgili ne yazacağımı uzun müddet düşündüm ama yine de doğru kelimeleri seçemeyebilirim mazur görün. Aldığım andan itibaren içimin ısınmadığı, ilk 120 sayfayı okuyup yarım bıraktığım, sonra ha gayret diyerek bitirdiğim Lolita.. Kitabı anlamak için Nabokov’u ve postmodernizmi anlamak gerektiğini öğrendim. Kitap yalın ve akıcı bir anlatıma sahip merak uyandıran yer yer içinize oturan ögeler mevcut. Üzerine basa basa ‘ahlaki bir kitap’ olduğunu vurgulayan Nabokov; “Takdire değer okur kendisini okuduğu kitaptaki erkek ya da kadınla değil, o kitabı yaratan, kurgulayan akılla özdeşleştirir.” Diyor. Sanırım kitabını okuyan her okuru takdire değer okur olarak gördüğü ve onu anlayacağını umduğu için böyle bir konu seçmiş ya da daha yüksek ihtimal ne düşündüğünüz umrumda değil havasında olabilir. Tüm bunları anlamak, özdeşleştirmek, sindirmek bana biraz ağır geldiği için ben kitabı beğenmedim. Belki sonraki zamanlarda (hiç sanmıyorum ama) Nabokov’u anlayabilirim. Kitabın konusu bana göre fazlasıyla ahlak dışı olduğu için üsluptaki sanatsallığı, yazarın o arada yaptığı eleştirileri değindiği noktaları hiç anlamadığımı kitabı bitirdikten sonra okuduğum bir yazıda gördüm ve meğer neler neler varmış dedim. Velhasıl kelam ben bu kitabı beğenmedim arkadaşlar okumanızı tavsiye etmiyorum. İyi günler dilerim.
Okuduğunuzda şehvet ve sapkınlık sadece aklınızda kalıyorsa kitabı okumuşunuz demektir. Şehvet ve sapkınlık dışında; hisleri, duyguları, tasvirleri, acıları, hastalıkları, mutlulukları, evin arkasındaki bahçeyi, yaz kampını, gölde yüzmeyi, heyecanı ve daha nicelerini hatırlıyorsanız kitabı gerçekten okumuşunuz demektir. Zamanın da çok tartışılmış, yasaklanmış ve ahlaki olarak elbette kabul görülemeyecek bir konu. Daha da ilginci yazarın kendi kitabı için söyledikleri : "Edebiyat öğretimiyle uğraşanlar, 'Yazarın amacı nedir?' ya da daha kötüsü 'Bu herif ne söylemek istiyor?' gibi sorunlar yaratmaya pek yatkındırlar. Doğrusu, ben, bir kitap üzerinde çalışmaya başladığında o kitaptan bir an önce kurtulmaktan başka amacı olmayan yazarlardan biri olmak durumundayım... ''
'' Lolita'nın başında yararlandığım kimi teknikler ( Humbert'ın güncesi örneğin ) ilk okuyucularımdan kimilerini bunun açık saçık bir kitap olduğunu düşünme yanlışına götürdü. Erotik sahnelerin gitgide yoğunlaşarak art arda dizilmesini beklediler. Bu sahnelerin arkası kesildiğinde, okuyucu da kesildi, sıkıldı, kendini aldatılmış hissetti...''
'' Kimi sevgili okuyucular da kendilerine öğretmediği için Lolita'yı anlamsız bulacaklardır. Ben ne didaktik edebiyat yazarıyım, ne de edebiyatın okuruyum; kaldı ki John Ray'ın öne sürdüğünün aksine, Lolita yedeğinde ahlaki ders getiren bir kitap değildir. Benim için bir sanat eseri, kabaca 'estetik mutluluk' diyebileceğim şeyi sağladığı sürece varolur. ''
'' Öte yandan, yarattığım Humbert bir yabancı ve anarşisttir, supericikleri bir yana, daha birçok konuda onunla aynı düşünceleri paylaşmıyorum. ''
Karar sizin :)