Kuyrukluyıldız Altında Bir İzdivaç Kitap Bilgileri
Yazar: Hüseyin Rahmi Gürpınar
Tahmini Okuma Süresi: 4 sa. 18 dk.
Sayfa Sayısı: 152
Basım Tarihi: Ocak 2021
İlk Yayın Tarihi: 1912
Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Orijinal Dil: Türkçe
ISBN: 9786052954171
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Kuyrukluyıldız Altında Bir İzdivaç Kitap Tanıtımı
Kuyrukluyıldız Altında Bir İzdivaç Hüseyin Rahmi’nin pek çok romanında olduğu gibi ikili bir yapılanma sergiler: Bir yanda eski İstanbul mahalle hayatını yansıtan ve temelde mahallenin kadınları arasında geçen konuşmalardan oluşan renkli tablolar, diğer yanda yazarın öykülediği olay. Kuyrukluyıldız Altında Bir İzdivaç güncelden nasıl ustaca yararlanılabileceğine dair renkli bir örnektir.
Hüseyin Rahmi Gürpınar (1864-1944) Dönemini ve çevresini romanlarında yaşatıp, genç yaşlarından itibaren geniş halk kitlelerince sevilerek okunmuş Hüseyin Rahmi, edebiyatımızın benzeri az bulunur şahsiyetlerindendir. Kitaplarında İstanbul yaşamının özel inanışları, toplumsal ve ekonomik eşitsizlikler, kadın erkek ilişkileri gibi konular halkın özgün konuşma biçimleri korunarak, çok defa gülünç, bazen hüzünlü olarak işlenir. Romanımıza “mahalli renk” ilk kez onunla girer.
Yazarlık yaşamına 1883’te Tercüman-ı Hakikat gazetesinde başlar. 1896’da İkdam gazetesinde roman ve öyküleri tefrika edilirken üne kavuşur. Döneminin en çok okunan yazarı olur. Tüm kazancı yazarlıktan gelir. Bu sayede Heybeliada’da şimdi müze olan köşkünü alır. 1908 Meşrutiyet’inden sonra Ahmet Rasim’le Boşboğaz adında bir mizah gazetesi çıkarır. İlk soruşturmaya böylelikle uğrar. Gazetesi kapanır. İkinci kez Ben Deli miyim? romanıyla mahkemelik olacak ve yine beraat edecektir. Çoğu roman olmak üzere öykü, tiyatro, makale ve eleştiri türünde altmışın üzerinde kitabı bulunmaktadır.
Yazarın seçme eserlerine Türk Edebiyatı Klasikleri Dizimizde yer vermeyi sürdüreceğiz.
Kuyrukluyıldız Altında Bir İzdivaç Kitaptan Alıntılar
1. "“Gönül kimi severse güzel odur…”"
2. "“Beklemek ateşte yanmaktan daha beterdir…”"
3. "“Aşk denilen şey meğer ne şiddetli bir ruh fırtınasıymış…”"
4. "“Şu dünyada erilen başka ne var?
Hayat yalan,ölüm hakikat…”"
5. "“Kuzguna yavrusu hoş gelirmiş…”"
6. "“Gerçi ölüm ne kadar muhakkak olsa insan yine bir kurtuluş çaresi aramaktan kendini alamıyor…”"
7. ""Gönül kimi severse güzel odur.""
8. "Açıklanması güç olan gerçeklerin gizlenmesi daha güçtür."
9. "Bu memlekette kızlar için ayıp olmayan ne var acaba¿"
10. "Aslında mutluluk o kadar büyük ve o kadar küçük şeydir ki, buna sahip olan bazı kimseler kendilerinde bunun varlığından haberli bile değillerdir."
11. "Gönül kimi severse güzel odur."
12. ""insanlar her felakete cehaletleri sebebiyle uğramışlar ve hâlâ uğramaktadırlar.""
13. ""Bu memlekette kızlar için ayıp olmayan ne var acaba?""
14. ""Bu memlekette kızlar için ayıp olmayan ne var acaba?""
15. "Bu memlekette kızlar için ayıp olmayan ne var acaba?"
Kuyrukluyıldız Altında Bir İzdivaç Kitap İncelemeleri
• 9/10
"Her hazan da birbiri üzerine dökülen ağaç yaprakları gibi insanlarda birbiri ardına toprağa yatarak yok oluyor. Bu değişmez, umumi bir kanun. Niçin endişe etmeli? Şu dünyada erilen başka ne var? Hayat yalan... Ölüm hakikat..."
| Hüseyin Rahmi'nin en güzel kitaplarından biri olduğunu hiç çekinmeden söyleyebilirim.
Okumanızı kesinlikle tavsiye ediyorum.
Romanımız Halley adındaki Kuyruklu yıldızın Dünya'ya doğru gelmesi ve bunu öğrenen halkın telaşa kapılmasıyla başlıyor. Spoiler vermemek adına şimdilik susuyorum.
Not: Hüseyin Rahmi Gürpınar (1864-1944) Dönemini ve çevresini romanlarında yaşatıp, genç yaşlarından itibaren geniş halk kitlelerince sevilerek okunmuş Hüseyin Rahmi, edebiyatımızın benzeri az bulunur şahsiyetlerindendir. Kitaplarında İstanbul yaşamının özel inanışları, toplumsal ve ekonomik eşitsizlikler, kadın erkek ilişkileri gibi konular halkın özgün konuşma biçimleri korunarak, çok defa gülünç, bazen hüzünlü olarak işlenir. Romanımıza “mahalli renk” ilk kez onunla girer. Yazarlık yaşamına 1883’te Tercüman-ı Hakikat gazetesinde başlar. 1896’da İkdam gazetesinde roman ve öyküleri tefrika edilirken üne kavuşur. Döneminin en çok okunan yazarı olur. Tüm kazancı yazarlıktan gelir. Bu sayede Heybeliada’da şimdi müze olan köşkünü alır. 1908 Meşrutiyet’inden sonra Ahmet Rasim’le Boşboğaz adında bir mizah gazetesi çıkarır. İlk soruşturmaya böylelikle uğrar. Gazetesi kapanır. İkinci kez Ben Deli miyim? romanıyla mahkemelik olacak ve yine beraat edecektir. Çoğu roman olmak üzere öykü, tiyatro, makale ve eleştiri türünde altmışın üzerinde kitabı bulunmaktadır.
Okuduğum ikinci Hüseyin Rahmi kitabı.
Henüz iki kitabını okumuş olmama rağmen okudukça yazara ve yazdıklarına hayran oluyorum.
Edebi dilinin akıcılığı, tespitleri, karakterlerin gerçekçiliği ve diyaloglar müthiş..
Cumhuriyet bile henüz kurulmamışken bizden, bu nesilden çok çok önceleri yaşamış bir yazar olmasına rağmen; Hüseyin Rahmi’nin tespitleri bugün hala geçerliliğini koruduğu gibi bundan yıllar sonra okunduğunda da bu tespitlerin geçerliliğini koruyor olacağı muhakkak.
Hikaye içerisinde Türk toplumunu ve yaşadığı çağı çok bilinçli ve farkındalığı yüksek bir zihinle işledigi hemen fark ediliyor.
Yer yer övgüler, yer yer toplumsal ve sosyolojik eleştirilerle eserlerinin değerine değer katmış; okuru hem güldüren hem düşündüren o büyülü düzeni kurmayı başarmış bence.
Hüseyin Rahmi okumaya başlama sebebim İlber Ortaylı’nın bir konuşmasıdır. İlber Ortaylının cahillikle ilgili düşünceleri malum.. Huseyin rahmi de işte o ayarda bir yazarımız. Cahilligi bu toprakların insanina yakistiramayan, aklımızdan en üst seviyede istifade ederek bilim ve fen yolunda topyekun ilerlememizi arzu eden, bir ve bütün olmayı, ayrışmamayı ve daha pek çoklarını tavsiye eden okudukça şaşırtan bir yazar.
Belki okumadan önce beklentim düşük olduğundan şimdi fazla abartıyorum bilmiyorum ama okurken cidden çok etkilendim..
Tabi ki okuduğum iki kitap için de çok sürükleyiciydi, unutulmazdı, efsaneydi vs diyemem.. ama herkesin yazara bir şans vermesini ve birrr sürü kitabı olan Hüseyin Rahmi’yi okumaya, tanımaya bir yerden başlamasını tavsiye ediyorum. (Kendimce)
Keyifli okumalar..
Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın kaleminden eleştirisel bir kitap daha...
Roman Halley adlı bir kuyruklu yıldızın Dünya'ya doğru gelmesi ve bunu öğrenen halkın telaşeye kapılmasıyla başlar.
Yıldızın 75 yılda bir Dünya' ya uğradığı ve Dünya ya çarparak bütün yeryüzünü talan edeceği fikri bütün bütün herkesi sarmıştır.
Günlük yaşantılarında ölümü akıllarına bile getirmeyen insanları ahiret korkusu basar ve yaptıkları hatalardan pişmanlık duymaya başlarlar.
Kuyruklu yıldızın halk içinde dilden dile dolaşmasını mizahi bir dille ortaya koyan Gürpınar, bu tarzıyla dönemin özelliklerine de dikkat çeker.
Romanımızın baş karakteri olan İrfan bey de bu konu hakkında araştırmalar yapar ve halkı bilgilendirmek üzerine konferanslar düzenler.
Bu süre içinde İrfan Bey' e bir kadın mektup gönderir ve Halley hakkında bilgi ister.
Kadınlara karşı önyargıyla yaklaşan ve onları cahil gören irfan bey bu mektuba şaşırır. Mektubun yazış biçimi onu etkisi altına alır ve kim olduğunu bilmediği kadınla arasında bir bağ kurulduğunu hisseder.
Mektuplaşma sürecinde dönemin kadınlarının değersizleştirilmesi üzerine dikkat çeken Gürpınar, bu yanlış düşünce tarzının değiştirilmesi gerektiğini kaleme alır.
Roman 'ın büyük bir kısmında mektuplaşma süreçleri devam eder.
Romanda sevemediğim kısma değinirsem Gürpınar, İrfan bey üzerinden Dünya ve gezegenler hakkındaki bilgilerini paylaşırken, fazla bilimsel olmasının normal bir okuyucu için akışı bozduğunu sugötürmez bir gerçek olduğunu düşünüyorum.
Hüseyin Rahmi Gürpınar, 1864 yılında İstanbul'da doğmuştur. Türk edebiyatına 54 tane hikaye, oyun ve roman türünde eser kazandırmıştır. Eserlerinde İstanbul halkının toplumsal, töresel yaşantılarını, aile geçimsizliklerini, batıl inançlarını, yaşadığı çağdaki Türk toplumunun geçirmekte olduğu krizleri hümuristik bir mizah dehasıyla anlatmıştır.
1910 yılında Halley Kuyruklu Yıldızının dünyaya çarpacağı söylentisi küresel bir histeriye dönüşmüştür. Halley'den siyanojen gazının yayılacağı söylentisi insanlar arasında paniğe sebep olmuş hatta geri sayıma başlayan bazı kadınlar evlerinin çerçevelerini bezlerle kapatıp zehrin içeri girmesini engellemek istemişlerdir :)) Halley 75 sene de bir dünyaya yakın geçen en meşhur yıldız. En son 1986 da görülmüş, tahmini bir sonraki seferi 2061 olarak öngürülmektedir. Tabi şu an bu durum çok normal gelse de o zaman küresel çapta bir kıyamet korkusu yaşanmıştır.
Eserde de İrfan Galip bunca zaman boyunca aşk konusunda yüzü gülmemiş, kendini oldukça bilgili zanneden ve kadınları tiye alan roman kahramanıdır. Konferans adı altında etrafına şehir kadınlarını toplayıp onlarla alay etmektedir. Aldığı bir gizli mektup üzerine kadınlara karşı bakış açısı, hayata karşı bakış açısı tamamen değişmiştir.
Eserin güzel yanı o dönemin toplumsal yaşayışını, örfünü, adetlerini, şivesini bozmadan yalın bir şekilde okuyucuya aktarmıştır. Zevkle okunabilecek bir roman, tavsiye ederim..
“- Ey hemşehriler! Niçin uyanıp bu sefalet tozundan silkinmeye uğraşmıyorsunuz? Kabahat herkesten çok ken dinizde... Siz, sizi bu cehalet ve geriliğe bağlayan fikirlere destek ve taraftarsınız.”
-
Türk Edebiyatı’nın klasik dönem eserlerinden biriyle selamlar sevgili okuyucu… Hüseyin Rahmi’den bu sene okuduğum üçüncü kitap oldu Kuruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç. Büyülü gerçeklik aklımı bizi yine kuşatmış durumda:)
76 yılda bir denk gelen Halley Kuyruklu Yıldızı 1910 senesinde halkı büyük bir kargaşaya sürükler. Kıyamet senaryoları ile kuşatılan halk yediden yetmişe bu olayı konuşmaktadır. Sözüm ona 5 Mayıs günü dünyaya isabet edecek Halley ile dünya son bulacaktır ama mahalle dedikodularında her kafadan ayrı bir ses çıkar. Kimisi halamın yıldızı der, kimisi kuyruğuna saçına laf söyler, adeta insanlaştıran bir tutum sergilerler yıldızı. Cehalet safsatası bambaşka bir boyuttadır.
Bu şekilde başlayan hikayemizin ikinci derininde, kadınlardan yüzü gülmeyen kahramanımız beliriverir birden. Bu safsataların birine bin katarak kadınlar için Halley hakkında bilgilendirme maksatlı(!) konferanslar düzenler. Amacı, böylece kadınlardan öcünü almaktır. Kitabın bu kısmında fazlasıyla birli yükü yer almaktadır. Kahramanımız kadın halkı ver ha ver dolduruşa getirir ve adeta onları kıyamete hazırlar. Ancak ava giderken av olan garibin olacaklardan haberi yoktur.
Kuruklu yıldız gölgesinde gelişecek aşka bakalım kahramanımız hazır mıdır?
Büyülü Safsataya sizler de davetlisiniz.
Keyifli okumalar…