Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

Kurtlara Söyle Eve Döndüm - Carol Rifka Brunt | Detaylı Ücretsiz Kitap İncelemesi

Kurtlara Söyle Eve Döndüm Kitap Bilgileri


Yazar: Carol Rifka Brunt
Tahmini Okuma Süresi: 14 sa. 30 dk.
Sayfa Sayısı: 512
Basım Tarihi: Ekim 2013
İlk Yayın Tarihi: Haziran 2012
Yayınevi: Martı Yayınları
ISBN: 9786053482024
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak


Kurtlara Söyle Eve Döndüm Kitap Tanıtımı


Aşk insanı büyütür; önce hissettirdiği tarifsiz mutluluk sonra kaybetmenin verdiği derin acıyla...



Günün birinde kimselere bahsedemeyeceğiniz türde bir sevgiye kapılırsanız?



En derine gömmeniz gereken ve ne kadar uğraşsanız da bir türlü peşinizi bırakmayan. Yok olup gideceğine zamanla daha da büyüyerek varlığınızı kaplayan ve sonunda ta kendiniz olup size dönüşen bir sevgiye?



Her bitişin yeni başlangıçlara açılan bir kapı olduğunu hatırlatan Kurtlara Söyle Eve Döndüm, önyargıların yalnızca gerçek sevgiye boyun eğdiğinin de güzel bir kanıtı...

(Tanıtım Bülteninden)




Kurtlara Söyle Eve Döndüm Kitaptan Alıntılar


1. "Birbirlerini sevmek için seks yapmak zorunda olmayan insanları hayal ediyorum. Seni yalnızca yanağından öpecek insanları."




2. "İnsana kendini özel biri gibi hissettiriyor; özel biri olmadığını bilse bile."




3. "“Sorun ne?”
“Bilmiyorum. Her şey sanırım.”"




4. ""Sanırım ben hikayesinin nasıl sonuçlanacağını öğrenmeyi beklemek zorunda olmayan sayılı insanlardan biriyim. Hayatım bir film olsaydı şimdiye çoktan sıkılıp sinemadan çıkmış olurdum.""




5. "“Hayatım bir film olsaydı şimdiye çoktan sıkılıp sinemadan çıkmış olurdum.”"




6. "..kitaplarından bir duvar örmüştü."




7. "İnsana kendini özel biri gibi hissettiriyor; özel biri olmadığını bilse bile."




8. "İnsan çok bilince bazı şeyleri mahvedebiliyordu."




9. ""Yakında seninle görüşmeyi yürekten umuyorum.""




10. "İnsan istediği şeye inanmaya çalışsa da bu hiçbir zaman işe yaramıyordu. Sonuç hoşuna gitse de gitmese de, sonunda neye inanacağına beynin ve kalbin karar veriyordu."




11. "Annemin, "Senin yaşında bir kız..." diye başlayan tüm cümlelerinden de nefret ediyordum."




12. "Yalnızca dünyanın en mutsuz insanları sonsuza dek yaşamayı ister, çünkü hayatları boyunca istedikleri hiçbir şeyi yapmadıklarını düşünürler."




13. "Eğer çok param olsaydı dönümlerce orman satın alırdım. Etrafına bir duvar örer, içinde sanki başka bir zamandaymış gibi yaşardım. Belki orada benimle yaşayacak birini daha bulurdum..."




14. "Benim içimi dışımı bilen sadece bir tane iyi arkadaşa ihtiyacım vardı. Çoğu insan böyle değil. Çoğu insan sürekli başka insanlarla tanışmak istiyor."




15. ".. bir takım hislerin böyle çiğ kalmasını önlemenin bir yolu da üzerini yeni anılarla örtmektir."





Kurtlara Söyle Eve Döndüm Kitap İncelemeleri


Kitabı okuyalı çok az zaman oldu ama ben June'u, Finn'i, Toby'i ve Greta'yı o kadar özlemişim ki kitaplığımda gözüme çarpınca tekrar elime almış bulundum ve hazır yeri gelmişken de birkaç şey söylemek istedim hakkında. Okumanızı kesinlikle tavsiye ediyorum ama asla her yerinden estetiklik fışkıran sanatsal bir eser bekleyerek girişmeyin bu işe. Kitap çok kısa sürede, rahatça bitirebileceğiniz oldukça yalın bir anlatıma sahip ve sıcacık da bir hikayesi var. Neden bu kadar abartılı bir sevgi besledim bu kitaba bilmiyorum, belki de okursanız benimle aynı düşünmeyeceksiniz ama ben, bütün karakterlere o kadar bağlanmışım ki kitabı bitirdiğimde onlardan ayrılmak en yakın arkadaşıma veda ediyormuşum gibi hissettirmişti neredeyse.
Doğrularıyla yanlışlarıyla bir şekilde kendilerini sevdiren karakterler ve masum mu masum bir aşkın yanında bu kitabı gözümde yücelten en önemli etkenlerden diğeri de sürekli Mozart'ın adının geçmesi oldu. Kendisinin büyük bir hayranı olarak bu durum çok hoşuma gitti. Buradan bana bu duyguları yaşatan romantik ve sanat aşığı karakterlere sevgilerimi yolluyorum. ♥ (: Size de, eğer kitabı okumaya karar verirseniz, Requiem'i dinleyerek okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum; hikayenin o buruk havasını harika bir şekilde tamamlıyor. Zaten o kadar çok bahsi geçiyor ki bir yerden sonra açmamak imkansız. (:




Kitapta, dayısı Finn'e karşı hisleri olan liseli June'nun iç dünyasına, dayısıyla birlikte geçirdikleri anlara, onu aids hastalığı sebebiyle kaybettikten sonra da, Finn'in erkek arkadaşı Toby ile olan anılarına tanık oluyoruz. Tüm bunların yanında June'un ablası ile karmaşık ilişkisi ve ailesinin de Toby'ye olan olumsuz tutumları, hikayenin ayrılmaz bir parçası.
Açıkçası bu 'dayıya olan hisler' rahatsız edici. Kendisi de bunun farkında tabii ama ben yine de hayranlık olarak düşünmeyi tercih ediyorum. O yaşta (14 olması lazım) kendinden büyük, oldukça anlayışlı, ilgili, sanatla uğraşan, bilgili birine hayran olmak bence bir noktada anlaşılabilir. Finn'in de yanlış yorumlanacak ya da June'u 'özellikle' bu tarz hissetmeye yöneltecek şeyler yapmadığını da belirtmek isterim. Okuduğum en naif karakterlerden biriydi, kimsenin hakkında yanlış düşünmesini istemem... Yine de genel bir bakış olarak rahatsız edici, inkar edemem.
Onun dışında çok severek okudum, hatta yarısından fazlasını bugün tek seferde okuyup bitirdim, sayfaları ne ara çevirdim bilmiyorum...
Finn ve Toby o kadar naif ki, bir ara gerçekten ikisine de sarılmak, ve her şey yoluna girecek demek istedim. Onları tanımak isterdim. Evet, yine gerçek olmayan karakterlere bağlandım. Evet. İflah olmaz biriyim. Ne yapalım...
İkisini de unutmayacağım. Bu iki karakter için teşekkürler Carol :"




O kadar güzel bir kitaptı ki anlatamam. İnsanın içine işleyen türden bir kitaptı. Son sayfalarında beni ağlatan türden. Ciddi anlamda bayıldım kitaba. Bazı insanların düşüncelerini değiştirebilecek bir kitap olduğunu düşünüyorum. İlk daha kitabı okumadan önce kitap hakkında yapılan yorumlara bakmıştım. Bunlar beni ne kadar rahatsız etse de kitaba başlamayı istedim. Kitabı okuyup bitirince iyi ki okumuşum dedim.
June’un, dayısı bir hastalıktan dolayı hayatını kaybeder. Bu hastalık AIDS tir. Eminim çoğunuz biliyordur bu hastalığı. June bu olaya çok üzülür. June, dayısını diğer herkesten daha fazla sevmektedir. Ailesi ve June bu olayda bir kişiyi suçlamaktadır.
Dayısının ölümünden sonra Greta, June ile eskisi gibi olacaklarına ve aralarının düzeleceğine inanıyordu. Kendince yöntemlerle June ile aralarını düzeltmeye çalışıyordu.
Toby, her ne kadar kitabın başlarında ondan nefret etsem de sonunda ennn sevdiğim karakter oldu. June ise kitapta kendime benzettiğim bir karakterdi. Kitabın anlatımı olsun, içeriği olsun, yazım tarzı olsun cidden muazzamdı. Lgbt temalı bir kitap olması ve içeriğindeki bazı aşklardan dolayı okumayan insanlar olabilir ama kesinlikle tavsiye ederim. İnsanların bakış açısını ve düşüncelerini değiştiren bir kitap. Aşkı nasıl da güzel anlatmış. ‘’Gerçekten böyle aşklar var mı?’’ dedim kendime. Dediğim gibi kesinlikle ve kesinlikle okumalısınız. Anlatımı olsun, yazım tarzı olsun... Okuyun ve okutun diyorum




Bu kitabı okumak için biraz geç kalmışım sanki.İlk çıktığı dönemde herkesin elinde-dilinde bu kitap vardı.Ve nedense çok övüldüğünden midir bilmem elim bir türlü okumaya gitmemişti.Ya da belki sadece benim için zamanı değildi.
Suga kitabı okuyup sende oku diye önerince yeniden düştü aklıma.Bende bir kurban seçtim kendime ve Rosamary arkadaşımla başladım okumaya ^^
Tabi bunun eksilerini düşünemedim.Göz yaşları ile dolu mesajlar mı almadım, beni neye bulaştırdın böyle demeler ve daha neler neler.Ve haklıydı da.
Bu kitaba başladığımda sanırım anlatım şekli yüzünden ilk etapta bağlanamadım hikayeye.Okuyorum ama böyle sırf okumak için.Ne zaman ya da nasıl olduğunu söyleyemem ama bir bakmışım ki kitabı yarılamışım.Sanırım farkına varmadan adapte olmuş ve kendimi kaptırmıştım.
Okurken çoğu yerde durup kendimi sorguladım.Hayat telaşesine çevremize, sevdiklerimize en önemlisi de kendimize hiç bakmıyoruz.Neler olduğunun çoğu zaman farkında bile değiliz.Ve bu beni korkuttu.O kadar kaptırmışız ki kendimizi yaşamayı, sevmeyi, mutlu olmayı bırakmışız gibi...
Finn ve Toby kesinlikle muhteşem bir detay.Onların yaşamlarına dokunmak, en azından yaşamlarına bir pencereden bakmak bile beni mutlu etti.June ve Greta ise kendimi sorgulama sebebimdi kesinlikle...
Bilmiyorum bu kitabı anlatamıyorum.Kelimelere dökemiyorum bende ki etkisini.Sadece sevdim demek geliyor içimden.Eğer vaktiniz olursa bir şans verin derim ^^ Ah birde ağlamaklı, boğazınızın düğümlendiği bir hikaye olacağı konusunda da uyarayım.Şuan bile bu konuda uyarmadım diye azarlanıyorum ^^




Aşk insanı büyütür; önce hissettirdiği tarifsiz mutluluk sonra kaybetmenin verdiği derin acıyla...

Günün birinde kimselere bahsedemeyeceğiniz türde bir sevgiye kapılırsanız?

En derine gömmeniz gereken ve ne kadar uğraşsanız da bir türlü peşinizi bırakmayan. Yok olup gideceğine zamanla daha da büyüyerek varlığınızı kaplayan ve sonunda ta kendiniz olup size dönüşen bir sevgiye?

**Kitabın konusunu çok beğendim.Kitabı okurken kesinlikle önyargılarınızı bir kenara bırakarak okumalısınız. Daha önce böyle bir kitap okumamıştım.
Olaylar çok yavaş gelişiyor.Ancak kitabın sonuna doğru yaklaştığımda bunu yapamam, okuyamam diye düşündüm ama yine de beni ne kadar etkileyeceğini bile bile okudum.Öncelikle kısaca konudan bahsedeyim. Ana karakterimiz June, on dört yaşında ve dayısı Finn'e karşı bazı özel duyguları var. Bu duygular aşk gibi ama bana göre daha çok hayranlık..
Kitabın ilk sayfasında Finn'in AIDS olduğunu öğreniyoruz.Kitabın ilk sayfasında Finn'in AIDS olduğunu öğreniyoruz.Bir süre sonra Finn ölüyor ve olaylar başlıyor.June, Finn'in hayatına dair bilmediği bir sürü şey ve Toby adında bir sevgilisi olduğunu öğreniyor. kısa bir süre sonra Toby, June ile iletişime geçiyor.June bundan nefret etse de zamanla her şeyini paylaşmak istediği tek arkadaşı Toby oluyor. Deli gibi kıskandığı, hatta Finn'in katili olduğunu düşündüğü adama her gün biraz daha nasıl bağlandığını ve aralarında oluşan bağı okuyoruz.
Gerçekten okunması gereken kitaplardan.



Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: