Kur'an, İncil ve Tevrat'ın Sumer'deki Kökeni Kitap Bilgileri
Yazar: Muazzez İlmiye Çığ
Tahmini Okuma Süresi: 3 sa. 17 dk.
Sayfa Sayısı: 116
Basım Tarihi: Şubat 2006
İlk Yayın Tarihi: Şubat 2006
Yayınevi: Kaynak Yayınları
Orijinal Dil: Türkçe
ISBN: 9789753431101
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Kur'an, İncil ve Tevrat'ın Sumer'deki Kökeni Kitap Tanıtımı
Muazzez İlmiye Çığ, 1914 ylında Bursa'da doğdu. 1931'de İlkokul öğretmeni oldu ve Eskişehir'de 4,5 yıl öğretmen olarak çalıştı.
1936'da, yeni açılan Ankara Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi'ne girdi. Fakültenin Sumeroloji Hititoloji ve Arkeoloji bölümlerindeki eğitimini 1940 yılında tamamlayan Çığ, İstanbul Arkeoloji Müzelerine Çiviyazıları uzmanı olarak atandı. Müzede bulunan Sumer, Akad, Hitit dillerinde yazılmış 74 bin çiviyazılı belge üzerinde 33 yıl çalıştıktan sonra emekli oldu.
Yurtiçinde ve yurtdışında çok sayıda bilimsel kitabı, makalesi yayımlandı. Muazzez İlmiye Çığ, Sumer kültürü üzerindeki çalışmalarını bugünde sürdürüyor.
Yazar bu kitapta, Sumer dini ve edebiyatından Yahudilik, Hrsitiyanlık ve Müslümanlığa; bu dinlerin kutsal kitaplarına ulaşan etkileri ve konuları, belgeleriyle ve karşılaştırmalı olarak sunulmaktadır.
Sumerliler, bu dinlerin çıkışından yüzlerce hatta binlerce yıl önce, siyasal yaşamlarını yitirmişlerdi. Ancak, Sumerliler, icat ettikleri ve istenileni yazacak biçimde geliştirdikleri yazılarıyla, Ortadoğu kavimlerini etkileri altına almışlar ve bu etki Batı dünyasına kadar uzanmıştır.
(Arka Kapak)
Kur'an, İncil ve Tevrat'ın Sumer'deki Kökeni Kitaptan Alıntılar
1. "❝
Sümerlilerde 7 sayısı çok önemlidir. 7 gün geçmek, 7 dağ aşmak, 7 ışık, 7 ağaç, 7 kapı gibi. Aynı şekilde Tevrat ve Kur'an'da da 7 sayısı bolca bulunmaktadır. İslam'a göre cennetin 7 kapısı vardır; Sümer yeraltı dünyasının da 7 kapısı bulunuyor.
❞"
2. "❝
Sümerliler Tanrılarını sevindirmek, onlardan bir istekte bulunmak, hastalıklardan kurtulmak için veya yaptıkları adaklara karşılık kurban kestirirlerdi. Bu kurbanlar sakatsız ve hastalıksız olmalı ve kurban sahibi vücutça temizlenmeliydi. Kurbanlar, rahipler tarafından özel dualarla kesilirdi. Kurbanın sağ kalçası ve iç organları Tanrıya takdim edilir, gerisi etrafta olanlara dağıtılırdı. İslamlıkta da kurbanlar aynı koşullarda kesiliyor. Yalnız hocanın kesmesi zorunlu değil. Kurbanın sağ kalçası ile iç organlan Tanrı yerine kurban sahibine bırakılır, gerisi dağıtılır.
❞"
3. "❝
Bize, İstanbul Arkeoloji Müzelerinde bulunan ve kendi topraklarımızdan yığınlarla çıkmakta olan çiviyazılı belgeler üzerinde araştırma yapmayı, birçok geleneğimizin, inançlarımızın, bilgilerimizin kaynağını arayıp bulma olanağını sağlayan Ulu Atamızı burada şükranla anmayı bir borç biliyorum.
Ruhu kıvansın.
❞
Muazzez İlmiye Çığ"
4. "❝
Kazılarda çıkarılan tapınakların, sarayların, hatta özel evlerin yapı tekniği ve stili, daha sonraki milletlerin mimarisini şu veya bu şekilde etkilemiştir. Bundan en az 5 bin yıl önce Sümerlilerin uyguladıkları kemer, kubbe sistemi, sütunlar, yuvarlak pencereler, mozaikler, duvar süsleri, kabartmalar, sunaklar, nişler Ortadoğu'da olduğu gibi. Yunan, Roma yoluyla Batı mimarisine girmiştir. Silindir mühürlerinde görülen, tapınakların duvarlarını süsleyen iki tarafında hayvan figürlü hayat ağacı, birbirleriyle kavga eden mitolojik hayvanlar, arslan başlı kartal, uzun boyunları birbirine geçmiş hayvan figürleri; İspanya, Fransa, İsviçre ve Orta Almanya'daki ortaçağ kiliselerinde çeşitli süslemeler halinde görülmektedir.
❞"
5. "❝
Sümer kralları, Tanrıların yeryüzündeki vekili sayılıyordu. Bu inanç Hıristiyanlıkta papaya, Müslümanlıkta halifeye geçerek sürmüştür.
Bakara Suresi, ayet 30:
"Rabbin meleklere, 'Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım,' dedi, Onlar da, 'Biz hamdinle sana teşbih eder ve seni takdis edip dururken, yeryüzünde fesat çıkaracak, kan dökecek insanı mı halife kılıyorsun,' dediler."
❞"
6. "❝
Sümerlilerin uygarlığa en önemli katkıları, dillerine göre bir yazı icat etmeleri ve okullar açarak onu istedikleri her konuyu yazacak şekilde geliştirmeleridir. Başlangıçta yazı, resim şeklinde taşlar üzerine yazılmış.
❞"
7. "❝
Bilindiği gibi yüzyıllar boyunca Batı kültürünün temeli, Yunanlılara, dini de Tevrat'a dayandırılıyordu. Fakat Sümerlilerin kültürü ortaya çıkmaya başlayınca, Batı dünyasının gelişmesindeki ana kaynağın onlarda olduğu anlaşıldı. Sümerlilerin gerek kendi çağlarındaki, gerek daha sonra var olan kültürlere yaptıkları etkileri iki kaynaktan izleyebiliyoruz:
1. Arkeolojik buluntular.
2. Yazılı belgeler
❞"
8. "❝
Bize çiviyazılı bilimlerin alanını açan Ulu Atamız, bu yazıyı kullanmış olan milletlerin, özellikle dilleri dilimize benzeyen Sümerlilerin Türklerle dil ve kültür bakımından olan ilişkilerinin araştırılmasını istiyordu. O, Sümerlilere ait bilginin henüz çocukluk çağında olduğu günlerde, dillerinin Türkçe'ye benzediğine ve Asya topraklarından gelmiş olacaklarına inanmıştı. Bugün ise bu varsayım gittikçe kesinleşmeye başlamıştır.
❞"
9. "❝
Sümerler kadınları bir tarlaya benzetmişler. Aynı deyim hem Tevrat, hem Kur'an'da var. Kur'an'da, "Kadınlarınız sizin için bir tarladır, tarlanıza nasil dilerseniz öyle varın," yazılı (Bakara Suresi, ayet 223). Bunu müfessirler çeşitli şekilde tefsir etmişler. (Bkz. Turan Dursun, Din Bu 3, İstanbul, 1991, s. 28, 28.) Bu tefsirlerde, bir kadınla nasıl cinsel ilişkiye girileceği müstehcen bir şekilde açıklanmaktadır. Sümerliler, dünyadaki bütün olayların ve Tanrıların isteklerinin gökte yıldızlarla yazılı olduğuna inanırlardı. Kur'an'da aynı inanış "Levh-i Mahfuz" olarak sürüyor.
Nemi Suresi, ayet 75: "Gökte ve yerde göze görünmeyen hiçbir şey yoktur ki, apaçık bir kitapta da (Levh-i Mahfuz) bulunmasın.
" Bürûc Suresi, ayet 17, 18: "Orduların haberi geldi mi sana? Onlar Firavun ve Semûd orduları idi (nasıl helak oldular?). Bilakis inkarcılar bir başka çeşit yalanlamanın içine düştüler. Allah onları arkasından kuşatmıştı. Hakikatte onların yalanladıkları Levh-i Mahfuz'da bulunan şerefli Kur'an'dır." Bu ayete göre Kur'an bile gökte yazılı bulunuyor. Sümer'den kaynaklanan bir inanç!
❞"
10. "❝
Sümer'de Tanrı kızmaya görsün, kendi ülkesi bile olsa yakıp yıktırır. Sümer Tanrılarının babası Tanrı Enlil, Akad krallarının yaptıklarına kızarak gözlerini dağlara çeviriyor ve oradan barbar ve vahşi Gutileri çekirge sürüleri gibi getirterek Agade'yi ve hemen hemen bütün Sümer'i kırıp geçirtiyor.
Tevrat'ta da birçok kez Yahve'nin (Yehova) insanlara kızarak onlara yok edici felaketler verdiği, seçtiği komşu milletleri İsrail'in üzerine saldırttığı bildirilmektedir.
Aynı olayı Kur'an'da da görüyoruz. Birçok sure içindeki ayetlerde Allah'ın çeşitli milletleri nasıl yok ettiği yazılıyor. Bunlardan bazıları:
Hacc Suresi, ayet 44:
"Ey Muhammed! Seni yalancı sayıyorlarsa bil ki, onlardan önce Nuh milleti, Âd milleti, Semûd, İbrahim milleti, Lût milleti ve Medyen halkı da peygamberlerini yalancı saymış, Musa da yalanlanmıştı. Ama ben, kâfirlere önce mehil verdim, sonra onları yakalayıverdim, beni tanımamak nasılmış görsünler!"
Furkan Suresi, ayet 38:
"Âd, Semûd ile Resslileri ve bunların arasında birçok milleti de yerle bir ettik." Ankebût Suresi, ayet 38: "Âd ve Semûd milletlerini de yok ettik.
" Fussilet Suresi, ayet 13:
"İşte sizi, Âd ve Semûd'un başına gelen kasırgaya benzer bir kasırga ile uyardım."
❞"
11. "❝
Kur'an'da insanın yaratılışı çeşitli surelerde değişik tarzda geçiyor:
Mü'minûn Suresi, ayet 12:
"İnsanı süzme çamurdan yarattık."
Rahman Suresi, ayet 14:
"Allah insanı pişmiş çamura benzeyen balçıktan yarattı."
Âli İmrân Suresi, ayet 19:
"Allah'ın nezdinde İsa'nın durumu Adem'in durumu gibidir. Allah onu topraktan yarattı."
Secde Suresi, ayet 7:
"O ki, yarattığı her şeyi güzel yapmış ve ilk başta insanı çamurdan yaratmıştır."
En'âm Suresi, ayet 2:
"Çünkü bizi çamurdan yaratan, ölüm zamanmı takdir eden ancak odur."
Hacc Suresi, ayet 5:
"Ey insanlar! Şunu bilin ki, biz sizi topraktan, nutfeden, sonra pıhtılaşmış kandan, sonra hilkati belirsiz bir lokma et parçasından
yarattık."
Hicr Suresi, ayet 26:
"Ant olsun ki, biz insanı (pişmiş) kuru bir çamurdan, şekillenmiş cıvık bir balçıktan yarattık."
Bu ayetin diğer bir çevirisi de: "Ant olsun ki, insanı balçıktan, işlenebilen kara topraktan yarattık."
❞"
12. "❝
Sümer yazılı belgelerinin en önemlileri edebi olanlardır. Onlar; Sümerlilerin hayal güçlerini, dünya ve evrene bakışlarını, sosyal düzenlerini, dinsel inanışlarını yansıtır. Bunlar; kahramanlarının serüvenlerini dile getiren destanlar, geçirilen felaketleri anlatan ağıtlar, dinsel törenlerde Tanrıları, mabetleri, kralları öven ilahiler, Tanrıların öykülerine ait efsaneler, tartışmalar, atasözleri ve deyimler, hayvan masalları, okullarla ilgili hikâyelerden oluşmaktadır. İşte bu belgelerin ışığında, Sümer dininden tektanrılı dinlere gelen etkileri ve din kitaplarına giren konuları açığa çıkarmaya çalışacağız.
❞"
13. "❝
Sümer'de kralların nasıl sarayları varsa Tanrıların da öyle evleri olmalıydı. Bunun için "Tanrı evi" adı altında görkemli tapınaklar, yanlarında Tanrılarla insanları yaklaştırdığı düşünülen basamaklı kuleler yapılmıştı. Daha sonra bu Tanrı evleri sinagoglara, kiliselere, camilere dönüştü. Camilerin ve minarelerin üstündeki yarım ay, Sümer Ay Tanrısının sembolüdür.
❞"
14. "❝
Görüldüğü gibi her üç dinde de insan çamurdan yaratılmış. Fakat Sümer'de insanın yaratılma nedeni ve nasıl yaratıldığı ayrıntılı olarak anlatılmış.
❞"
15. "❝
Batı'da uygarlıkla ilgili her konunun başlangıcı Yunan'da denir. Halbuki şimdi yapılan araştırmalar bunun yanlış olduğunu, hepsinin kaynağının Sümerlilere dayandığını gösteriyor.
❞"
Kur'an, İncil ve Tevrat'ın Sumer'deki Kökeni Kitap İncelemeleri
Sümer dini ve söz konusu üç din arasındaki benzerlikler hakkında rehber niteliğinde bir kitap ancak benim beklentimi karşılamadı, şöyle ki;
Kitaptaki her sayfanın üst yarısı herhangi bir konu hakkında karşılaştırma yaparken, alt yarısı dipnot ve atıflardan oluşuyor. Bu hali ile muazzam bir çalışmanın ürünü olduğunu söyleyebiliriz çünkü tüm bilgilerin dayanağı mevcut.
Ancak anlatıma gelirsek gerek akıcılık olarak gerekse işleniş olarak yavan duruyor. Her başlık altında sadece şurada böyle yazılmış, burada böyle bahsedilmiş olarak başlayıp biten bir kitap var. Örneğin Nuh Tufanı konusu başlıyor, Sümer tabletlerinde böyle yazmış, Tevrat böyle bahsetmiş, İncil’de şu şekilde geçmiş, Kuran da bunu demiş yazıyor ve konu kapanıyor. Oysa benim kitaba başlamadan önceki beklentim, madem bu dinlerin kökeni Sümerler, o zaman bu konular diğer dinlere neye dayanarak, hangi olayların neticesinde geçmiş veya Sümerler’in günlük yaşantısına belirli dini kuralların etkisi nasılmış da diğer dinler bu kuralları bire bir veya dolaylı olarak kendi kurallarıyla harmanlamış şeklinde bağlantılar bulmaktı, bulamadım.
Başta da bahsettiğim gibi, büyük emek verilmiş bir araştırma var, keşke çalışmaya kaynaklar ile birlikte sosyologlar, din bilginleri ve tarihçiler dahil edilip konunun etkisi artırılsaydı. Kitap bittiğinde üç dini kitapta bahsedildiğini bildiğimiz bazı konuların Sümer tabletlerinde de yazdığını öğrenmiş olarak hayatımıza devam ediyoruz.
Orijinal bir şey bulmak kolay değil. Taklit ya da esinlenme ya da tamamen çalma(!) adına ne derse densin hep başkalarından, onların yaptıklarından etkileniyor insanoğlu. Bu, bir işi yapma, bir hikâyeyi anlatma, bir sanat eseri meydan getirme ya da Muazzez İlmiye Çığ'ın eserinde olduğu gibi, bir din kitabı yazmak olsun. Bu küçük kitap, sayfa hacminden daha güçlü bir etkiye sahip. Sümer çivi yazılarının çözülebilen kısımlarında yer alan bilgilerin üç semavi dinin kitaplarında ne şekilde yer aldığını örneklerle açıklıyor. Kitabı okuyarak bu üç kitabın "uydurma" olduğunu, en azından Kur'an için söylemek kesinkes mümkün değil, çünkü Sümer belgelerinde yer alan bilgiler de başka yerlerden gelmiş olabilir ya da bu bilgilerle semavi kitaplardaki bilgilerin paralellik göstermesi tek bir tanrıya işaret edebilir. Bununla birlikte, Sümer yazıtlarındaki akıl almaz olayları da unutmamak gerek. Bu konularda okumayı çok kıymetli bir eylem olarak görüyorum. Bilgilerin doğruluğunun daha çok tartışıldığı, bu bilgilere ulaşmanın tüm zamanlardan daha kolay olduğu günümüzde, insanın dünyadaki (eğer varsa) varoluş amacını sorgulamasını anlamlı buluyorum. Konu hassas elbette. Bu yüzden daha fazla kaynaktan daha fazla okuma yapmaktan başka bir çözüm göremiyorum kendi adıma. Çok büyük bir emek var kitapta. Çivi yazılı eserlerde neler olduğunu ortaya koymak bile başlı başına büyük iş.
“Efsaneler uzun çağlar içinde yerden yere, ağızdan ağıza dolaşırken, insanlar onları kendi algılarına, düşüncelerine göre çeşitli şekilde anlatmışlar, yorumlamışlar ve yazmışlardır.”
Kitaptan yaptığım yukarıdaki alıntı, tek başına kitabın özeti gibi. Çağlar boyu farklı toplumlar birbirlerini çeşitli yönlerden etkilemişken ve bu etkileşimlerin sonucunda günümüz dünyası şekillenmişken veya şekillenmeye devam ediyorken, yukarıdaki ifadenin aksini düşünmek olanaksız bence.
Sümer tabletlerinin okunmasıyla onların yaşam tarzından, edebiyatından, dini inanışlarından ve tarihinden belli ölçüde haberdar olduk ve haberdar olmaya devam ediyoruz. Böylelikle onların bilgi seviyesinin, bizimkine olan katkılarının ayak izlerine ulaşmış olduk, Sumerlerle kendimizi daha iyi kıyaslama şansına eriştik.
Kitap, Sumerlerden öğrendiklerimizin semavi dinlere ait metinlerle olan benzerliğini ortaya konmaya çalışılmış ve bu benzerlikler yorumlanmış. Değerli Sumerolog Muazzez İlmiye ÇIĞ’ın su götürmez bilimsel yaklaşımı, söylenecek fazla şey bırakmıyor bize.
Dipnotlar ve ekler kısmı kitabı daha iyi özümsemenize kesinlikle yardımcı oluyor. Kitabı okumadan önce semavi dinlere ait kitaplar hakkında belli bir bilgi birikiminizin olması işinizi kolaylaştıracaktır.
Sumer tarihine, mitolojiye ve teolojiye ilgi duyanlara tavsiye edebileceğim bu eserin, varoluşumuzu ve insanlığı daha iyi anlamamıza ve prangalarınızdan kurtulmanıza yardımcı olacağını düşünüyorum.
İyi okumalar.
Kitabı okuduğunuzda bir çok noktaya açıklık getirdiğini görüyoruz. Özellikle Tevrat'ın Sümer tabletlerinden etkilenerek yazıldığı ap açık ortada. Lakin yazar kitabın sonunda üç kutsal dinin de birbirine benzediğini insan yazıtları olan Sümer tabletlerinden geçirildiğini söylüyor. Bununla birlikte Kuran'da konuların yüzeysel olup Tevrat ve İncil'den alındığını ekliyor. Hatta biraz daha ileri gidip Kuran'ı Kerim'i de sahabelerin yazdığını Kuran'ın kitap haline getirilene denk hiç bir sahabenin tam anlamıyla Kuran'ı ezberlemediğini söylüyor. Ve bunu söylerken bir dayanağı kanıtı yok.
Hz Muhammed (sas) zamanında 5 sahabi efendimiz Kuran'ı cem etmiştir. Bunlar Muaz b.
Cebel, Übeyy b Ka'b, Ebu Eyüp el-Ensari, Ebu'd Derda ve Ubade b. Samit'tir. Ayrıca Ubade b. Samit hat yazısını bildiğini için kendisine ait bir mushaf oluşturmuş ve Kuran'ın kitap haline getirildiği dönemde aktif rol oynamıştır. Muazzez İlmiye Çığ'ın söylediği gibi Kuran' da yazılanlar bir toplama ve alıntı olmayıp sahabe tarafından istediği gibi çevrilen bir kitap değildir. Kaynak İçin M. Emin Yıldırım Sahabe İklimi 2. Cilt kitabında Ubade b Samit'in hayatını okuyarak detaylı bilgi alabilirsiniz.
Öte taraftan Kuran'ı Kerimin Hicr Suresinin 9. Ayetinde " Kesin olarak bilesiniz ki bu kitabı kuşkusuz biz indirdik ve onu mutlaka koruyan da biziz" buyrulmuştur.
Gelelim inceleme kısmına. Biraz kitabı okuyanlara baktım. Kafam karıştı? Kafası karışan Müslümanlar? İkilemde kaldımlar? Sizlere bir tarihçi olarak yorum yapıyorum. Tarihsel olarak anlatılan olaylar ve İslam'da geçen olaylar aynı döneme tekamül ediyor. İşte kitabın en büyük eksisi. Muazzez hocayı asla küçümsemek değil ki haddime değil. Önünde saygı ile eğilirim ama şu gerçek 1995 yılında kitabı yazdığında, ileriki zamanlarda revize edildiğinde kitap kuantum fiziği, zaman algısı ve tarihsel süreçler tam araştırılmamış. (sümerliler ile olan tarihi kısmı demiyorum.) Tarih fakültelerinde ilk öğretilen şey asla bir bilgiye körü körüne inanmayındır. Yazılanları mutlaka karşılaştırıp teyit edin denir. Muazzez hocanın eğitim yılları annales ekolü dediğimiz ekolün yetiştirdiği hocalar değil klasik dönem hocalarından ders almış olmalı. Bunuda Alman profesörlerden ders aldığını kitaplarında belirttiği için diyorum. Bazı eksiklikler Muazzez hocanın bilgisini sorgulamaya bile cesaret ettiremez ama eksik bilgiler ile kitabı okumak sadece dini açıdan değil tarihsel açıdanda havada bırakır. Kitap inanan insan için kanıt inanmayan insan içinde kanıt. Tek sorun okuyucunun net olması. İnanıp inanmadığı konuyu iyi bilmesi önemli. Daha uzun yazardım ama bu sefer blog sayfamı buraya taşımış olurdum Kısaca bilginiz temeliniz yoksa okunacak kitap değil.