Kültür ve Dil Kitap Bilgileri
Yazar: Mehmet Kaplan
Tahmini Okuma Süresi: 6 sa. 31 dk.
Sayfa Sayısı: 230
Basım Tarihi: 1 Ağustos 2020
İlk Yayın Tarihi: Ağustos 2009
Yayınevi: Dergah Yayınları
ISBN: 9789759952815
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Kültür ve Dil Kitap Tanıtımı
Türk dili ve kültürü üzerinde söz söyleyenler, ayrı kanaat ve ilkelerden hareket etmenin tabii neticesi olarak ayrı neticelere varmaktadır. Ayrı ilkeleri belirleyen temel unsurlar arasında Türk kültürünün kaynakları, İslam dininin Türk toplumunun yapısına etkileri ve Batılılaşma meselesinin boyutları gibi önemli konular vardır.
"Eşyayı kullanma ve ona hakim olma tarzı" şeklinde tarih edilen kültür, bir çok yerde ancak dil sayesinde, ifadeye bürünmekte ve manalar kazanmaktadır. Bu noktada dili kültürden, kültürü de ortaya çıktığı ve boy verdiği ortamın ortamın dünya görüşünden ayrı düşünmek mümkün değildir.
Prof. Dr. Mehmet Kaplan, elinizdeki eserinde bu önemli konulara açıklık getirmektedir.
(Arka Kapak)
Kültür ve Dil Kitaptan Alıntılar
1. "Beşikten ötesi gurbet."
2. "Kültürlü insanlar için kitap, içinde yaşadıkları çevre ve dünyadan daha geniş, derin ve zengin bir âlem teşkil eder.
Derin kültür konuşma ile değil, kitaplarla elde edilir. Bir veya birkaç kitapla değil yüzlerce kitapla... Boş vakitlerini kitap okumakla geçirenler, yüzlerce kitap okuyabilirler. Biz okuduklarımızın pek azını başkalarına aktarırız. Kültürlü bir insanın fikir ve his dünyası, konuşmalarından kat kat geniştir. Konuşma bir insan hakkında pek az bilgi verir. Kültürlü bir insanı tanımak için okuduğu, bilhassa tekrar tekrar okuduğu kitapları bilmek lazımdır. Nice insanlar vardır ki, sükûtlarının arkasında uçsuz bucaksız bir fikir deryası dalgalanır."
3. "Musiki dilin anlatamadığını anlatır."
4. "Süleymaniye'yi yaratan bir milletin çocukları, bugün Türk şehirlerini çirkinleştiren beton yığınlarına tahammül etmemeli, aynı teknik ve malzeme ile çağın en güzel mimari eserlerini vücuda getirebilmelidir."
5. "“Her yanlış bir nakış.” Bu söz büyük Fransız filozofu Alain’in yazılarında sık sık zikrettiği bir fikrin Türkçesidir, “Şahsiyet hatayı meziyet haline getirir.”"
6. "Unutulmamalı ki, yaşamak başka, yazmak başka bir şeydir."
7. "Müslümanlar derin bir uykuya dalmışlardır."
8. "42 yıldır üniversitede hocalık yapıyorum. Her yıl üniversiteye gelen öğrencilerin lugat hazinesinin gittikçe fakirleştiğini görüyorum. Kendi atalarının dilini bilmedikleri için onlar, bizim için son derece kıymetli eserleri okumaktan mahrum kalıyorlar. Yetişen nesiller bu yüzden kendi kültür değerlerine karşı yabancılaşıyorlar. Bugün Türkiye'de profesörler arasında bile milli kültür kaynaklarına gidebilenlerin sayısı parmakla gösterilecek kadar azdır."
9. "Bu tavırların arkasında Batı taklitçiliği ve kendi tarihinden nefret fikri vardır. Fakat böyle davrananlar Batı’nın da cahilidirler. Zira Batılı ilim adamları bizim tarih, edebiyat ve sanatımıza bizden daha çok ilgi duymakta ve değer vermektedir."
10. "Bütün medeni milletler, çocuklarının dillerini kendi kültür eserlerini bizzat okuyarak anlayacak bir seviyeye getirmek için çalıştıkları, lügat hazinelerini zenginleştirdikleri halde, bizde tam tersi yapılıyor. Kırk iki yıldır üniversitede hocalık yapıyorum. Her yıl üniversiteye gelen öğrencilerin lügat hazinesinin gittikçe fakirleştiğini görüyorum. Kendi atalarının dilini bilmedikleri için onlar, bizim için son derece kıymetli eserleri okumaktan mahrum kalıyorlar. Yetişen nesiller bu yüzden kendi kültür değerlerine karşı yabancılaşıyorlar. Bugün Türkiye’de profesörler arasında bile milli kültür kaynaklarına gidebilenlerin sayısı parmakla gösterilecek kadar azdır."
11. "Cihân ârâ cihân içindedür arayı bilmezler
O mâhîler ki deryâ içredür deryâyı bilmezler
(Cihanı süsleyen cihan içindedir ama aramayı bilmezler
Denizin içinde olduğu halde denizden habersiz balıklar gibi)"
12. "Ben yeniliğin değil, tarih boyunca kazanılmış olan değerleri yok etmenin aleyhindeyim. Bilenler söylüyorlar ki, İslam âleminde hat sanatına Türkler en güzel şekli vermişlerdir. Gerçek bu ise ben neden bu sanata yabancı kalayım? Şiirden anlayan Yahya Kemal, Tanpınar, Ataç ile beraber ben de divan şiirinin güzel olduğuna inanıyorum. Fuzuli, Bakî, Neşatî, Nef’î, hatta adları daha az tanınan divan şairleri elmas gibi çok güzel şiirler yazmışlardır. Onları neden feda edeyim? Onları yok farz etmek yetişen nesilleri ortak milli hazineden mahrum etmek demek olmaz mı? Onları anlamak zordur, diyorlar. Matematiği, fiziği, kimyayı, musikiyi, resmi öğrenmek daha mı kolaydır? Çocuklarımıza yabancı dilleri öğretiyoruz da, onlara atalarının dilini neden öğretmiyoruz?"
13. "Mevlana'nın Mesnevi'si ney ile başlar. Denilebilir ki bütün Mesnevi bu harikulâde şiirden doğar. Ney kamışlıktan koptuğu için inler. Ney Tanrı'dan ebedi ve ezeli kaynaktan ayrı düşen insanı temsil eder. Mistik duygunun temelinde akıl değil, gönül vardır. İnsanoğlunu Allah'a akıl değil, aşk yaklaştırır. Neyi inleten ebedî sevgiliye hasret duygusudur."
14. "Dünyayı seyredecek yerde dürbünün kendisine bakan biri, dünyayı değil, dürbünü görür."
15. "Bir ülkeyi yalnız orduları değil, fikir adamları, şairleri, ressamları da korur. Bilgi ve sevgi de bir koruma vasıtasıdır. Hem de en güzel, en tesirli koruma vasıtası!"
Kültür ve Dil Kitap İncelemeleri
anahtar kelimeler: kültür, dil
her üniversite çağına gelmiş, edebiyat okuyan öğrencinin okumasının farz olduğu mehmet kaplan’ın deneme kitabı.
kaplan, “kültür, dilden doğar.” der. fakat bu onların ayrı semantiklere sahip olduğu gerçeğini değiştirmez. belli bir insan topluluğuna (millet) ait sesli göstergeler dizesi dil olarak nitelendirilir. aynı millete mensup toplumlar, aynı dili konuşurlar. milletin oluşumu ile birlikte maddi ve manevi özellikler oluşur. bu özelliklerin bütününe kültür denir. kültür, bir toplumun kimliğini oluşturur, onu diğer toplumlardan farklı kılar.
mehmet kaplan kitapta “ağaç da bir kültür mahsulüdür.” der. atalarımız ağaç ile mimariyi uzlaştırmışlardı.
bununla beraber kitabında sıkça yahya kemal’i methetmiş, hatta “kendi gök kubbemiz” şiirine de yer vermiştir. türk asıllı olmayan, fakat yüzlerce yıldan beri türkler tarafından benimsenmiş, sevilmiş, türk kültürüne hizmet etmiş “saat, hür, mimar, sükûnet, tarih...” gibi kelimelerin türkçe’den atılırsa, şiirlerin güveler tarafından yenilmişe benzeyeceğini söyleyerek öz türkçe akımını yermiştir.
kültürü dilden ayrı tutmak, onu dilin içine ihtiva etmemek millet kavramına aykırı ve yanlış bir tutumdur. konuyla ilgili kitaptaki bir pasaj: “ milli şuur” adı üstünde “şuur” demektir. şuur ise bilmek, farkına varmak mânasına gelir. milletinin tarihini bilmeyen, kelimenin gerçek mânası ile “milli şuur”a sahip olamaz.
Kültür ve Dil: bana soracak olursanız, Kültür, Din, Dil ve Tarih olmalıydı. Zira, ötekilere de el atıyor. Peki kim bu Mehmet Kaplan? Bildiğim kadarıyla sağ cephenin mütefekkirlerinden... Merkez sağ, hafif de Milliyetçi-İslamcı eğilimi var yazarın. Yazar, realist geldi bana. Eğri de oturmuyor, doğruları da konuşuyor. Aslında Cemil Meriç gibi dönemin maarif nezaretine atıp tutası var, gel gör ki malum parti yüzünden biraz korkuyor. Özellikle de Kemal Paşa'nın dil devrimini eleştirmekten kaçınmış. Buna puan kırdım, dikkatli bir okuyucunun aradığı ilk şey tutarlılıktır: yazar, göremeyeciğimizi sanmış.
Kitabın başlıca kavşak noktaları şunlar: Türk, Türklük ve İslamiyet, Dil ve İslamiyet, Öztürkçe vs. bu konular etrafında toplanıyor denemesi.
Kaplan'ın düşünceleri şu: Osmanlı-Selçuklu devrinin, yani bin yıllık mazinin, asla ve kat'a red edilmemesi gerektiğini düşünüyor. Kaplan için bu bin yıllık mazi, dili, dini, inancı, hayat felsefesi ile Türklerin biricik devridir diyor. Yahya Kemal'e hayran biri. Ne diyordu Yahya Kemal: Kökü mazide olan atiyim... Kaplan da öyle. İrfanın farkında, fakat geçmişi taassupca savunmuyor, sadece kıymet verilmesini ve Türk kültürünün "itidalli ve ilmi bir şekilde" ilerlemesini savunuyor. Yazarın hemen hemen her tespitine katılıyorum. Dokuz puan verdim. Okumanızı şiddetle tavsiye ederim
Bu kitabı ilk okuyuşum değil. İlk okuyuşum beni nasıl etkilediyse artık hâlâ öyle gidiyorum. Bin değil milyon kitap okusamda ben hep böyle kendi anladığım gibi, kısa, basit, konuştuğum gibi yazacağım. Çünkü önemli olan kendimi anlamam. Bir gün okuyup bu nedir ! demeyeceğim şekilde. Ağdalı konuşmaları da hiç sevmiyorum dinleyesim bile gelmiyor. Bir insanın konuşması benim için çok şey demek. Adam o konuşan adam mı anlıyorum, herkes anlar. Eğer öyleyse yani konuşması kendisi dili bir ise hiç sorun çıkarmıyorum ve hatta seviyorum. Mesela Risale-i nurları okurken hiç rahatsızlık hissetmiyorum. Sabahattin Ali okumaya bayılıyorum. Yaşar Kemal'in hiç bir sözlükte yer almayan kelimelerine aşığım diyelim. Demek ki neymiş?
'Sahtelik' sevmiyorum. 'Yapma'yın.
Kitap çok iyi. Kesinlikle bir kez olsun okunması gereken kitaplar arasında.
Mehmet Kaplan dilin her halini anlatmış yazmış kendince. Meseleleri böyle güzel anlatması harika. Kimseyi kıracak üzecek bir şey yok kitabın içinde. Gerçekler var. Ben çok ama çok severek okudum. İlk okuduğum zamanı da biliyorum ve bu kitabı çok eski zamanlarda okuduğum için kendimi şanslı görüyorum, bir çok kitabı öyle. Çünkü kesinlikle ben bugün o günkü Seren değilim.
Keşke bugün bu kadar fırsatım olacağına o günlerdeki gibi masanın altından okuyabilsem fazladan bir kitabı daha. Çocuk kafamın içine giren tüm kitaplara minnettarım.
Kültür terimi Latince cult-“ekmek, biçmek” fiilinden +tura sonekiyle oluşmuştur. Fransızca’da kelime “cultura”şeklindedir ve ekip biçme, tarım, terbiye, eğitim anlamlarına gelmektedir. Edebiyatımızın önde gelen isimlerinden Mehmet KAPLAN eserinde, yapılan bu tanımları imbikten geçirip harmanlayarak kültür ve dil kavramlarını mercek altına yatırmıştır. Eserde bizlere kültürün dilden doğduğunu sayfa sayfa belirtir ve kültürün doğduğu iklimi yani dili beslediğini söyler. Bu ikisinin ise vücut bulduğu alanın edebiyat olduğunu söyler. Eseri yavaş yavaş okuyup idrak etmeye başladıkça bir toplumu, bir ve beraber yapan unsurun dil ve kültür olduğunu anlıyoruz ve bu ikisinin varlık sahasını terk etmesi halinde toplumdan eser kalmayacağını örneklerle görüyoruz. Yapıt deneme tadında, buram buram tarih kokuyor. Dil ve kültür meselesi üzerine okuyucusunu keyifli bir yolculuğa çıkarıyor. Öte yandan da inceden inceye bizlere şu mesajı veriyor: “Millet olarak Dünya üzerinde varlık göstermenin temel koşullarından birisi milli hazine olan kültürel değerlerimize sıkı sıkıya bağlı kalıp çağın yeniliklerini yakından takip edip bu yenilikleri kültürümüz içine entegre etmek gerekir.” diyor. Kelimelere ve kültür kavramına karşı bakış açısını değiştirip geliştirmek isteyen hemen herkesin okuması gereken bir yapıt.
Eser Mehmet Kaplanın çeşitli zamanlarda yazdıkları denemelerin bir araya getirilmesi ile oluşturulmuş. Denemeler, arasında ufak tefek düşünce farklılıkları var, bunun da normal karşılanması gerek çünkü denemelerde 1945 yılında yazılmış olan da var, 1982 yılında yazılmış olan da. Arada ki yaklaşık kırk yıllık zaman farkı insanın düşüncelerinin değişmesi olasılığını da mümkün kılıyor. Genel olarak Kültür üzerine yazılan denemeler ile başlayan eser, daha sonraları kültürü oluşturan en büyük değerlerden dil üzerene yazılmış denemeler ile son buluyor. Ancak yazarın dil konusunda ki ileriye dönük olarak yaptığı tespitlerden yerinde olmayanları da yok değil. Örnek verecek olursa yazar 1982 yılında yazmış olduğu eser de Türkiye'de o dönemde küçük bir çevre tarafından kullanılan ''ulus'', ''örneğin'', ''saptamak'' gibi kelimelerin günlük yaşama asla yerleşemeyeceği tahmininde bulunuyor. Bu tahminin yerinde olmadığını, Bugün bu kelimelerin günlük yaşantımızda sıklıkla başvurduğumuz kelimelerden olması açıkça gösteriyor.
Eser Kültürümüzü ve Dilimizi nasıl korumamız ve geliştirmemiz gerektiği konusunda bizlere telkinlerde bulunup, kendi fikirlerini de bizlere anlatmaktan çekinmiyor. Özellikle yabancı kelimelere bakış açısı benim de kelimelere bakışımla örtüşüyor. Sonuç olarak fikrimce okunması ve kütüphanenizde yer alması gereken bir kitap.