Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

Korku - Stefan Zweig | Detaylı Ücretsiz Kitap İncelemesi

Korku Kitap Bilgileri


Yazar: Stefan Zweig
Tahmini Okuma Süresi: 1 sa. 59 dk.
Sayfa Sayısı: 70
Basım Tarihi: Ocak 2022
İlk Yayın Tarihi: 1910
Yayınevi: Türkiye İş Bankası Yayınları
Orijinal Dil: Almanca
ISBN: 9786053325017
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak


Korku Kitap Tanıtımı


Rahat ve korunaklı bir yaşam süren saygın bir kadın, sekiz yıllık evliliğinden sıkılmış, burjuva dünyasının kozasından çıkarak kendini genç bir piyanistin kollarına atmıştır. Ancak bu gizli ilişkiden haberdar olan bir şantajcının ansızın zuhur etmesiyle, hayatında yeni farkına vardığı bütün güzellikleri yitirme tehlikesiyle karşı karşıya kalır ve kahredici bir korkunun pençesine düşer. Korku insanı bilinçdışına itilmiş utanç verici deneyimlerden, bastırılmış pişmanlıklardan özgürleştirebilecek güçte bir yapıt.




Korku Kitaptan Alıntılar


1. "İçte tutulan gözyaşları akıtılanlardan daha acıtıcıdır."




2. ""Ve bir şeyi saklamak, söylemekten daha ağır gelir insana…”"




3. ""Ve bir şeyi saklamak, söylemekten daha ağır gelir insana"




4. "“İçte tutulan gözyaşları akıtılanlardan daha acıtıcıdır…”"




5. "İçte tutulan gözyaşları akıtılanlardan daha acıtıcıdır."




6. "İçte tutulan gözyaşları akıtılanlardan daha acıtıdır."




7. ""Korku cezadan daha berbattır, çünkü ceza bellidir, ağır veya hafif; bilinmeyene, sınırlandırılmışa kıyasla ceza, daha az ürkütür. Cezasının ne olduğunu anlayınca kız rahatladı. Ağlaması seni şaşırtmasın: Gözyaşları şimdi dışarıya akıyor, daha önce içeride birikip kalmıştır. İçerdeki gözyaşları dışarı akandan daha fenadır.""




8. "Her şeye yabancıydı, kendisine bile…"




9. ""Gece gündüz seni bekliyorum...""




10. "Kendi geçmişine bir uçuruma bakar gibi bakıyordu."




11. "― Buraya bir daha asla uğramayacağım... size söz veriyorum."




12. "İçerdeki gözyaşları dışarı akandan daha fenadır."




13. "Yarın, ne kadar yakın ve ne kadar sonsuzca uzak."




14. "“Bugün masum bir insan mahkûm edildi.”"




15. "Maceranın gerçek bedeli tehlikeye atılabilmektir."





Korku Kitap İncelemeleri


Bu kadar duyguyu, pisikolajinin dibini nasıl yazdı veya nasıl bizi bu kadar kolay etkisi altına aldı bilemiyorum..
Stefan Zweig, sen tek kelimeyle muhteşemsin. Fikrimce bir psikolog...

Birkaç sayfa okuduktan sonra devam etmek istemedim çünkü eşini aldatan bir kadını okumaya gerek duymadım.
Ama merak ve Stefan'a duyduğum saygıdan devam etmeye karar verdim. Kitabı bitirince de 10/10 puan verdim. :))

Şimdi kitabı anlatayım. =)

Kahramanımız Bayan Irene sekiz yıllık evliliği boyunca elindeki hiç bir şeyin kıymetini bilmeden hayatını yaşamaya devam eder. Karşısına bir piyanist çıkar, bu adamın hayatına heyecan katacağını düşündüğü bir ilişki yaşayana kadar da hiç bir şeyin farkında değildir.
Lakin bu gizli ilişkinin bir tanığı vardır, bu tanık Bayan Irene' ye müthiş bir ders verir.
Aslında monoton olarak devam eden evliliğinin ne kadar değerli olduğunu o zaman idrak ediyor. ve yine bu idrakin temelinde yatan şeyin "KORKU" olduğunu görüyoruz.
Eşini aldatan bir kadının yaşadığı psikolojik yönü ağır olan bir eser.
Korku insana yapmayacağı şeyleri dahi bir çırpıda yaptırıverir. Ve yine aynı korku insanın elindeki şeylerin aslında ne kadar değerli olduğunun da farkına vardırır.

Irene'nin kocasından söz etmeden bitiremeyeceğim kitabı, avukat olduğundan herhalde bilemiyorum bence sağlam bir karektere sahip olduğundan,
Konuları her taraftan ele alıp ona göre hareket etmesi, herşeye rağmen adil, iyimser ve şefkat dolu davranışları beni etkilemedi değil..
Kısacık, akıcı ve müthiş tahlilleri ile sizi sürükleyecek bir eser...




Sitede aylar geçirmiş olmama rağmen inceleme yazma cesareti gösteremiyordum. Öyle etkileyici kalemler, şaşırtan analizler okudum ki gözüm biraz korkmuş olsa da bir yerden başlamam gerektiğine karar verdim. Acemiliğimden hoşgörünüze sığınıyorum.
Okuduğum beşinci Stefan Zweig kitabı oldu. Diğer dört kitapta olduğu gibi bu kitapta da son sayfayı müthiş bir hazla kapattım. Her seferinde yazarın insan psikolojisine, duygular ve tepkilerin tüm detaylarına, sıkmayan üslubuna şaşırmaktan kendimi alamıyorum.
Hikayenin başkahramanı Irene rahat ve problemsiz bir hayat süren, güzelliği ile dikkat çeken bir cemiyet kadınıdır. Başarılı bir avukat olan Fritz ile yolunda giden evliliğinin tekdüzeliğinden sıkılıp yaşadığı hayattan çok farklı bir hayat süren piyanist bir genç ile gizli bir ilişki yaşamaya başlar. Yasak ilişkisini hayat düzenine dahil edip; gösterdiği cesaretten gurur duyar.
Ta ki piyanist aşığının sevgilisi olduğunu iddia eden bir kadın tarafından tehdit edilene kadar..
Irene bu tehditlere dayanabilecek mi?
Ruhunu saran korkuya ne kadar direnebilecek?
Bu korkuyla, yaşadığı hayat seneler sonra anlam kazanabilecek mi?
Dışarıda hayat akadursun... Akıştan soyutlanıp tek solukta bir şeyler okumak, okuduğu hikayenin gerçekliğiyle sarsılmak isteyen herkese kitabı öneriyorum. Sevgiler :)




İncelemeye nereden ve nasıl başlasam bilemiyorum ama bir yerden de başlamak gerekir.
Ah ah Irene Wagner, günümüz insanının hal ve hareketlerini 1920'li yıllardan günümüze nasıl yansıttın öyle.. Yoksa Stefan Zweig bey efendi mi yansıtmış oldu?
Bizler her daim cezaların çok kötü olduğunu, insanı bitirdiğini düşünürüz fakat asıl kötü olan, insanı içten içe bitiren, paranoyak bir kişilik haline sokan belirsizliktir. Çok da kötü bir durumdur. Ne olacak, nasıl olacak kaygısı, ardından cezanın nasıl olacağı, acaba affedilir miyim düşüncesiyle gelen umut, bir insanın hem ruhsal hem de bedensel olarak çökmesiyle sonuçlanır. Çok az insan başarıya ulaşsa da, genel itibariyle başarısız olunur.

Ben kitabın vermek isteği mesajda bu kanıya vardım, sizleri bilemem: "En kötü ceza, en iyi belirsizlikten iyidir!"

Ayrıca bir başka konuda, insanın içindekileri dışına vuramaması, içinde tutması ve bu ağır yük altında eriyip gitmesi... Hem kendi kendini eriten bir yük, hem de sevenlerinin huzursuz olmasına ve erimesine neden olan çok ağır bir yük...
O yüzden de: "İçimizde tutmak yerine, paylaşma yolunu tercih etmeliyiz! Tâbi doğru yerde ve doğru kişiyle paylaşmalı, aksi halde içinizde tutmanız daha iyidir gibime geliyor."

Kitap insan psikolojisini en güzel ve sade şekilde anlatmakla beraber içinde kaybolmanızı ve o karakterleri gözlerinizin önünde canlandirmanızı sağlayacak derece güzel bir eser.

Çok uzun incelemeler, çoğu kez okunmuyor, biliyorum o yüzden de hepinize keyifli okumalar dilerim.:))




Korku, bir belirsizlik karşısında tehdit algısı ile tetiklenen, rahatsız edici ve olumsuz bir his.
Kitabı okuduğumda aslında korkunun çok güçlü bir his olduğunu anladım.Öyle ki insana her şeyi yaptıran güçlü bir algı.
Bayan Irene günlük yaşamından sıkılır ve bir âşık edinir kendine.Aradığı heyecanı yasak aşkta bulacağına inanır.Tabi içinde kocaman bir korkuyla görüşür her görüşmesinde içindeki korku büyür.Bir gün âşığıyla buluşmasından sonra bir kadın şantaj yapmaya başlar.Irene'nin büyük korkusu o an başlar...Terkedilme korkusu, çocuklarını kaybetme korkusu, aşağılanma korkusu...Her seferinde kadına para versede ondan kurtulamaz...Irene gün geçtikçe daha çok korkmaya başlar hatta dışarı bile çıkamaz.Kararını verir kadınla görüşecektir, gerekirse hayatını son verecektir...Sonunda her şey açığa çıkar. Kocası Fritz o şantajcı kadını , karısının  âşığından  vazgeçip kendilerine dönmesi için parayla tutmuştur.Irene duydukları üzere kocasının kollarına düşer.Hayatlarına devam ederler :)

Kitabın son sayfalarını nefesimi tutarak okudum resmen, açıkçası böyle bir son beklemiyordum.Aldatılmak var sonuçta işin ucunda, Fritz'i kesinlikle kınıyorum :))Aşk insana her şey yaptırıyormuş demekki.

Stefan Zweig, bu adama bayılıyorum deyince gayet ciddiydim :)) Bazen diyorum ki bir kadın bir kadını bu kadar anlayamazken, Zweig nasıl oluyorda bir kadının duygularını, psikolojisini bu kadar iyi anlayabiliyor tabi anlamakla kalmıyor kalemiyle satırlara dökebiliyor.Yine bir şaheser çıkarmış ortaya, valla saygıyla eğiliyorum.Çok sürükleyici bir eser olmuş.Eline sağlık Zweig :))




''Belki de insan..
En büyük utancı...
Kendine en yakın hissettiklerine karşı duyar."

Ah Zweig müthişsin!
Bir insanın dakikalar içerisinde değişen duygu durumunu, iç dünyasını ve en önemlisi korkunca neler düşünüp düşünemeyeceğini o kadar güzel betimlemiş ki psikoloji dalına örnek verilebilir eserlerden olmuş bu kitap.

Kitaptan çok güzel bir bakış açısı edindim bu arada;

"Bugün suçsuz biri hüküm giydi..
Devamını sorduklarındaysa, bir adamın üç yıl önce yapmış olduğu bir hırsızlıktan ötürü cezalandırıldığını söylemişti; bunun haksız olduğu kanaatindeydi, çünkü üstünden üç yıl geçtikten sonra o artık aynı insan değil, suç onun suçu değildi.
Başka bir insan cezalandırılmıştı, üstelik iki misli, çünkü bu üç yıl boyunca zaten sürekli suçunun ortaya çıkartılacağının tedirginliğiyle kendi korkularının zindanında yaşamıştı..''

Mükemmel bir bakış açısı değil mi ?
Gerçekten 3 yıl önceki halimizle şu an ki biz bir miyiz ? Asla değiliz!
Olmamız mümkün değil, bu yüzden insanları geçmişe dönük hatalarıyla yargılamayı, suçlamayı bu hataları sürekli yüzüne vurmayı bir kenara bırakmalı..
Bazen bırakın 3 yılı 24 saat önce yaşadıgımız bir olaydan ötürü bile bambaşka biri oluyoruz..
Stefan Zweig sayesinde bir pencere daha edinmiş oldum hayatıma,

Keyifli okumalar.



Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: