Köprü Kitap Bilgileri
Yazar: Ayşe Kulin
Tahmini Okuma Süresi: 6 sa. 48 dk.
Sayfa Sayısı: 240
Basım Tarihi: Şubat 2013
İlk Yayın Tarihi: 4 Nisan 2001
Yayınevi: Everest Yayınları
Orijinal Dil: Türkçe
ISBN: 9789752892637
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Köprü Kitap Tanıtımı
Elmas da sargılı kollarını bebeğe uzatmıştı. Canını yakmaktan korkarak usulca bırakmıştı Bayram, oğlunu Elmas'ın kucağına. Şimdi burun burunaydılar Elmas'la Öksüz. Bir dişi hayvanla yavrusu gibi koklaşıyor, burunlarını birbirine sürütüyor, birbirlerinin boynuna gömülüyor ve tuhaf mırıltılar çıkartıyorlardı. Bebenin küçük elleri, Elmas'ın saçlarında, Elmas'ın dudakları bebenin yüzünde dolaşıyordu. Elmas, ne diğer hastaları ziyaret edenlerden ne de Bayram'dan hiç utanmadan, hiç gocunmadan, memesini çıkarıp bebenin ağzına vermişti. Bebek mutlu bir kedi yavrusu gibi guruldayarak şapır şupur emiyordu süt akıtmayan, kuru memeyi. Kadınla çocuk birbirleriyle iç içe geçmiş, tek vücut olmuş gibiydiler.
Köprü... Olağanüstü bir bürokratın, otuz yıl bekledikten sonra kavuşulan bir köprünün ve doğunun töreye teslim olmuş insanların öyküsü. Ayşe Kulin'in kaleminden.
(Tanıtım Bülteninden)
Köprü Kitaptan Alıntılar
1. "Neden yapıyordu birbirine bunca kötülüğü insanoğlu?"
2. "“Neden yapıyordu birbirine bunca kötülüğü insanoğlu? Neden? Neden?”"
3. "Bir deli tımarhaneden kaçar ve Doğu’da, yeni atanan kaymakamın beklenmekte olduğu bir ilçeye gelir. İlçe halkı, onu bekledikleri yeni kaymakam zanneder. Deli hiç bozuntuya vermez, makamına oturur ve çalışmaya başlar. O güne kadar savsaklanan tüm işleri deli cesaretiyle teker teker kotarır, kimseye göz açtırmaz. Talana, yalana-dolana, tembelliğe son verir. Ama hep bir acelesi vardır. Tüm hedeflerine buzlar çözülmeden ulaşmak istemektedir. Çünkü buzlar çözülüp yollar açıldığında, zaptiyeler gelip tımarhane kaçkınını yakalayacaklardır.. Baharın gelmesiyle buzlar erir, yollar açılır, esas kaymakam ve zaptiyeler ilçeye ulaşırlar. Ne var ki, deli de çoktan halkın sevgilisi haline gelmiştir.”"
4. ""Ulaşamadığın yer sana ait değildir.""
5. "“Ulaşamadığın yer sana ait değildir..”"
6. ""Bu memlekette siyasilerin olumlu bir karar almak için neden on yıl beklediklerini soruyorum kendime.""
7. "“Yarın başka bir gün olacak.”"
8. "Neden yapıyordu birbirine bunca kötülüğü insanoğlu? Neden? Neden?"
9. "“..bu dileğim tutarsa, bulutsuz gecelerde gün ışıyana kadar oturup kayan yıldız beklemek, işimiz olsun!”"
10. "Yarın başka bir gün olacak!"
11. "Yarın başka bir gün olacak ."
12. ""
13. "Her şey daha kötüye gidiyor..."
14. "Her şey daha kötüye gidiyor..."
15. "Her insan, ama her insan zaman içinde, diğerinin gözünde gizini kaybeder."
Köprü Kitap İncelemeleri
Ayşe Kulin, Erzincan Valisi Recep Yazıcıoğlu'nun hayatından esinlenerek yazmış bu romanını. 30 yıllık bürokratik işlemler, 1971 muhtırası, hükümet değişiklikleriyle yapılamayan köprü, birçok insanın hayatına mal olmuştur. Hamile karısını köprü olmadığı için hastaneye yetiştiremeyen, doğum sırasında eşini kaybedip öksüz bebeğiyle başbaşa kalan bir vatandaş, valiye çıkıp durumu anlatır. Bebeğe bakamayacağını, ona valinin sahip çıkması gerektiğini söyler. Bu olayla vali "Gidemediğin yer senin değildir." anlayışıyla köprünün yapılması için kolları sıvar. 30 yıllık tozlanmış dosyaları gün yüzüne çıkarır. Müdendis aramaya, Erzincanlı işadamlarından maddi yardım sağlamaya çabalar. Fırat'ın bir yanında bu olaylar yaşanırken diğer yanda Başbağlar Katliamı meydana gelir. 33 kişinin öldüğü, cami ve evlerin yakıldığı bu katliamla birlikte köprünün yapılması vali için en temel ihtiyaçların başında gelir. Gece gündüz azimle çalışırak halkın sevgisini de kazanır. Yaşadığı dönemde farklı fikirleriyle "Süper Vali" olarak anılmış Recep Yazıcıoğlu.
Yaşanmış olaylardan bahsedilmesi kitabı daha etkileyici kılmış. Kitapta valinin hayatının yanı sıra, yöre insanının hayatı, terör, alevi-sünni gibi olaylara da değinmiş yazar. Bence mükemmel bir anlatımı var. Okunmaya değer bir eser, tavsiye ederim. İdealist insan sayısının artması dileğiyle... İyi okumalar.
Bir köprü düşünün ki yıllarca umudun içinde yaşamış, yıllarca kenara itilmiş, unutulmuş, unutmaya mahküm bırakılmış ve hatta hükûmetin boş sözlerine kurban gitmiş... Evet, bu köprü süper Vali Recep Yazıcıoğlu' nun binbir zorluğa rağmen yaptığı Başpınar köprüsü. Yöre insanının hayallerini süsleyen bu köprü artık onlar için bile bir hayale dönüşmüşken ezberleri bozan Vali işin başına koyulmuştur bile. Kitap bu köprünün var olmayışı yüzünden karısını yani daha yeni doğmuş oğlunun annesini kaybeden garip Bayram ile başlıyor. Devamındaki olaylar buranın bir an önce yapılması için bi işaret sanki. Köprünün bulunduğu yer, öyle stratejik bir yer ki köprü yoksa 25 köye birden ulaşamıyorsunuz ve haliyle onlar da size. Burada valinin de dediği "ulaşamadığın yer senin değildir" sözü devreye giriyor. Okurken kendinizi Erzincan 'ın ulaşılamayan bir köyünde çaresiz beklerken bulacaksınız. Eğer bu şekilde hissederseniz işte o zaman kitabın sonunda sevinçten valiye sarılmak için içinizde can atan birini bulacaksınız. Kitapta beni en çok etkileyen olaylardan biri Elmas'tı. Elmasın hayatı zorluklar ve imkansızlıklardan ibaret. Ama içinde öyle bir güç var ki bir şekilde tutunuyor hayata ve okurken sizin de kalbinize dokunuyor. Ayrıca Ayşe Kulin kitap boyunca bir çok farklı farklı noktaya değinip sizi etkilemeyi başarıyor.
Sonuç olarak süper valiyi ve onun yüreğini bize gösteren başarılı bir kitap olmuş. Zihninizin boş olduğu bir günde okumanızı tavsiye ederim. Keyifli okumalar :))
Köprü yaşı 30un üstünde olan herkesin hakkında az ya da çok şey bildiği "başpınar köprüsü"nün yapım hikayesini anlatıyor. Sayın süper vali Recep Yazıcıoğlu'nun,fıratın her iki kıyısında yaşayan halkın,erzincan ve tunceli çevresindeki yaşamın perdesini aralıyor bize Ayşe Kulin. Ve benim kendisini sevmemin en önemli sebebidir;yaşanmışlıkları dile getirmesi. Köprünün tarihini anlatırken aslında öyle güzel derlemiş ki o civardaki tarihi...ayaklanmalara değinmiş ve çok doğru bir tespitte bulunmuş. Diyor ki;"devletin ilk kurulduğu yıllarda doğu ile batı arasında çooook büyük uçurum vardı. Yenilikler yapılırken bu büyük fark gözardı edilerek her yere aynı şekilde aynı kalıpla ve büyük bir hızla aşılanmaya çalışıldı. Oysa doğu,batı kadar hazır değildi devrimlere inkılaplara. İşte bu durum türk kürt vs ayrımına hem zemin hazırladı hem de bu ayrımı körükledi. ". Kimbilir belki de bu kültürel uçurum kapatılıp sonrasında reformlar ulaşsaydı,daha barışçıl yaşayan bir doğumuz olurdu. Ayrıca bir başbağlar baskını var ki...kanım dondu.
Kulinciler bilir ki akıcı bir dille günlük kelimeleri de kullanarak enfes cümleler eşliğinde bir yaşanmışlık okuyacaklardır. Bunun bilinciyle çok severek okudum. Kitabın uzuuun zaman önce izlediğim bir filmi vardı ama yakın zamanda da dizisi çekilmiş. Önce kitabı okumanızı,ardından filmini en son da dizisini izlemenizi tavsiye ederim. Kitapla kalın.
Erzincan Valisi Recep Yazıcıoğlu'nun hayatından esinlenerek yazılmış bu eseri muhakkak okuyun okutun!..Eserde valinin adı hiç geçmez ancak çeşitli yasaklarından dolayı IV.Murat,deli vali,süper vali ve “buzlar çözülmeden”lakapları olduğuna ve bunların sebeplerine de değinilir. Bürokratik engeller, terör, parasızlık çoğu zamanda işgüzarlık sebebiyle yapımı 30 yıldır tamamlanamamış bir köprüyü yapabilmek için tüm olanakları zorlayan, Fırat'ın iki yakasını bir araya getiren azimli, kararlı, dürüst bir valinin serüveni ile karşılaşırız bu romanda.Oldukça akıcı,tarafız bir bakış açısıyla ele alınmış eserde tarihi olaylar da masaya yatırılıyor;Şeyh Sait İsyanı bunun altında yatan gerçekler,Nasturi Ayaklanması,aşk,siyaset,Alevi-Sünni çatışması,terör olayları,bürokrasi ve dahası...
Özet
Roman hamile karısını köprü olmadığı için hastaneye yetiştiremeyen, doğum sırasında eşini kaybedip “öksüz” bebeğiyle yalnız kalan Bayram adlı köylünün, valiye çıkıp durumunu anlatmasıyla başlar. Bunun üzerine vali "Gidemediğin yer senin değildir." anlayışıyla köprünün yapılması için kolları sıvar. 30 yıllık tozlanmış dosyaları gün yüzüne çıkarır.Bu köprü her seferinde bir engele maruz kalmış ve yapılamamıştır.
Her çıkmaza yeni bir ,yol yeni bir çözüm üreten,emeğin yanında inanmanın gücünün de sergilendiği;yöre halkı,Erzincanlılar ve devletin katkısıyla muazzam bir çabayla yapılan köprünün hikayesi...
Sevgili
'in emeğine,yüreğine,kalemine fikrine sağlık bir kitap ne kadar övülebilirse o kadar övmek isterim, okuyanlar bana katılır katılmaz bilemem ama ben süs diye yakama takarım bu kitabı
Gerçek ve kurgunun muazzam ahengi #aysekulin kalemiyle ayrı bir lezzete ulaşmış diyebilirim.Yer yer vatan millet duygum kabararak,yer yer gözlerim dolarak,köprünün akıbetini biliyor olmama rağmen heyecandan kalbim duracakmış gibi hissederek okudum..ya yazarın ustalığı ya benim huyum artık adına ne dersenizBir de tarihle harmanlanan kitapları ayrı seviyorum galiba..Şeyh Said Ayaklanması, Madımak Olayı,Başbağlar Katliamı gibi tarihte iz bırakan derin yaralar açan olaylar yer alıyor ki zaten köprünün yapıldığı yıllar ülkede pkk'nın azgın dönemlerine denk geliyor..
Roman,Erzincan dolaylarında bir bürokratın önderliğinde 25 yıl umutla yapımı beklenmiş bir köprünün hikâyesini konu ediyor.Yöre insanın o dönemlerdeki yaşayışı,mezhep ayrılıkları,devlet-millet ilişkisi,prosedürler,inançlar,zaferler,hayal kırıklıkları,aşk,evlat,özlemler gibi insana dair bir çok konuyu da barındırıyor.
Son olarak minik bir eleştiri de yapacağım ; kitapta "bir bürokrat" olarak anılıp ismine hiç yer verilmemiş olsa da bu efsane valinin Recep Yazıcıoğlu olduğunu ve onun hayatından esinlenildiğini biliyoruz ve benim gözüm bu sayfalarda o ismi aradı durduvardır elbet kıymetli yazarımın bir bildiği diyerek sonlandırayım yine çenem düştü
Herkesin okumasını can-ı gönülden diliyorum..lütfen..lütfenhoşçakalın