Kırk Kere Söyledim Kitap Bilgileri
Yazar: Ziya Selçuk
Tahmini Okuma Süresi: 6 sa. 34 dk.
Sayfa Sayısı: 232
Basım Tarihi: 2022
Yayınevi: Kronik Kitap
ISBN: 9786258431339
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Kırk Kere Söyledim Kitap Tanıtımı
“Konuşuyoruz, konuşuyoruz, konuşuyoruz da söylediklerimizin çocukların kulağından içeri ses olarak girip nasıl bir hisse dönüştüğünden pek bahsetmiyoruz. İstedim ki sesin hisse dönüştüğü yerde biraz soluklanalım. ‘Kırk kere söyledim’ gibi artık dilimize pelesenk olmuş dil kalıplarını kullanırken aslında ne demek istediğimizi, çocuğun bunu nasıl duyduğunu, nasıl anlamlandırdığını tartışalım.”
Ziya Selçuk
Yapma yavrum. Yavrum yapma. Çocuğum yapmasana. Yahu yapma! Yapma dedim ya! Kırk kere söyledim sana yapma şunu diye!
Defalarca “Yapma,” dediniz. Çocuğunuz yapmaya devam etti. Sonunda “Kırk kere söyledim sana!” da dediniz. Ama belki de çocuğunuzun bunu yaparken ne demek istediğini hiç düşünmediniz. Oysa sormanız gereken soru şuydu: Kırk kere uyarıldığı hâlde yine aynı şeyi yapmaya devam eden çocuk ne demek ister?
“Çocukla iletişim” deyince nedense çoğunlukla “Biz söyleyeceğiz, anlatacağız, çocuk dinleyecek; biz isteyeceğiz, çocuk yapacak,” kabilinden bir iletişim şeklini anlıyoruz. Çocukla iletişimde yaşadığımız olaylar bir anlamda koca bir ebeveynlik okyanusunun içindeki buzdağına benzer. Unutmayın, bir de buzdağının altı var.
Ben söyledim, o ne anladı?
O söyledi, ben ne anladım?
Benim söylediğim ona ne hissettirdi?
O bu davranışıyla ne anlatmak istedi?
Bana cevap vermediğinde söylemediği şeyler neler?
Söylediğinde üstünü örttüğü şeyler neler?
Yıllarını çocuk gelişimi ve eğitim alanına adamış Dr. Ziya Selçuk’un değerli kaleminden, sık kullandığımız dil kalıplarını ebeveynlik açısından yeni bir çözümlemeye tabi tutacak, çocuğa ve çocukluğa bakış açımızı değiştirecek çok yönlü bir hasbihâl... Kullandığımız kalıplar, deyimler, imalar, vurgular üzerinden aileden başlayıp topluma yayılacak bir dönüşüm çağrısı…
Kırk Kere Söyledim Kitaptan Alıntılar
1. "Kader, gayrete âşıktır."
2. ""Uslu Ol"
Tamam, hemen oluyorum. Çiçek de olayım mı?
Peki, ben her zaman çocuk olayım?"
3. ""Gülerler Sana!"
Ne güzel... Keşke hep gülseler, mutlu olsalar...
O zaman bana gülmesinler diye başkasıymış gibi davranmak zorunda kalmam."
4. "Gerçek şu ki, ihmal ettiğimiz her şeyin altında kalırız."
5. "İhmal ettiğimiz her şey bir gün mutlaka intikamını alır."
6. "Biz bir yola çıkalım da gerekirse birlikte kayboluruz."
7. "Kötü hâlin iyi niyeti olmaz."
8. "Yoldaşı çocuk olanın gideceği yerden hiç şüphe duyulur mu?"
9. "İnsanı okumak en zor okuma görevidir. Daha zor olan kendini okumaktır."
10. "Silahlar insanları öldürmez, insanlar insanları öldürür."
11. "Bugünün çamaşırları dünkü güneşte kurumaz."
12. "Çocuklara "Büyü artık!" demek yerine, "Çocukluğunu yaşa artık, gönlünce yaşa!" demenin zamanı geldi. Bir de bunu deneyelim mi?"
13. "Kalplerimizin boş kalmasına izin vermediğiniz için teşekkürler öğretmenim."
14. "*
Bugünün çamaşırları dünkü güneşte kurumaz...
*"
15. "Ben sizin ödünç fikirleriniz ve kimliğinizle yaşamak istemiyorum. Kendi gökyüzümü inşa edeceğim."
Kırk Kere Söyledim Kitap İncelemeleri
Hadi bakalım kırk kere söylenmesine rağmen neden anlamıyor oglum))
Aslında kitabı okuma sebebim,her ne kadar etme çocuğum,yapma çocuğum desemde sanki inadına ,hep söylediğimin aksini yapan canım oğlumdur) Burdan kendisine çok çok teşekkür ederim beni böyle doğru bilinen yanlışlarla dolu,her cümlesiyle kendimi sorguladığım şahane bir kitapla tanıştırdığı için...
Doğurmak annelik, doyurmak babalık değil malesef...biz çoğu zaman bunu unutuyoruz.Çocuğumuzun karnını doyurduğumuz gibi, onun duygusal ve ruhsal dünyasını, zihinsel kapasitesini de doyurmamız gerekir.Çocuklarımızın zihninde anne babayla geçirilen keyif mutluluk anıları ne kadar çok olursa hayat onlar için o kadar umut verici olur.
Biz ebeveynler için çocuklarımız bir hamur gibidir. istediğimiz gibi eğip büküp şekil vere biliriz. "İhmal ettiğimiz her şey bir gün mutlaka intikamını alır. " (syf 17) diyor Ziya hoca...Çocuklarımızı ihmal etmeyelim,onlara bir çocuk gibi değil de insan gibi yaklaşalım..
Ve İlber hocamızın dediği gibi "Lütfen sabah kahvaltı veremeyeceğiniz, akşam masal anlatıp öpemeyeceğiniz çocuğu dünyaya getirmeyin"...) tabii herkes benim fikrimle oturup kalkacak ya))
büyüklerin sevgiye, "küçüklerin" de saygıya ihtiyacı daha fazladır çoğu zaman..
Her anne babanın okuması gerekir..
Ziya hocanın kitabı çıktı dediklerinde aşırı bir heyecanla okumak istedim bu kitabı..Öğretmen olmam ve gelecekte kısmetse ebeveyn olma düşüncesi ile bana bir şeyler katacağını düşündüm…Ziya hocamızı televizyondan ya da sosyal medyadan takip ettiğimiz hoş ve yüzümüze bir tebessüm konduran ifadeleri kitapta da fazlasıyla görüyoruz açıkçası …Bir öğretmen olarak çoğu bölümde durup düşündüm ,aynı şeyleri bazen kendimin de yaptığını fark ettim ..bunları aslında farkında olmadan yaptığımı biliyorum ama insanız bazen sınıf içerisinde başarısız olduğumuz noktalar elbette oluyor ..fakat bu hatalar konusunda yalnız olmadığımı gördüm …Maalesef eğitim sistemimiz konusunda değiştirmek isteyeceğimiz çok şey olabilir tabii bunu bir de çocuklara sorsak acaba onlar ne yapar bunu hiçbirimiz bilemeyiz …Fakat kitapta okuduğum her bölüm sonrasında kafamda deli sorular kaldı ..evet ortada bir problem var ama Ziya hocam böyle bir durumla karşılaştığımızda ne yapmalıyız ??çözüme yönelik bir şeyler görememek beni biraz hayal kırıklığına uğrattı açıkçası …dediğim gibi belki de ben sosyal medyada o güzel fotoğrafların altına yazılan tatlı ve sohbetvari yazıları aradım bu kitapta …yine her eğitimcinin ,ebeveynin okuması gereken ve kütüphanesinde bulundurması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum…40 kere söylemeye ihtiyaç duymadan nice güzellikler yaşayacağımız günlere …kitapla kalın ..
Bir şeyleri değiştirin işte.. en kolayı da kelimeler ile başlamak Küçüklüğüm, öğrencilik hayatım, ebeveynlik hayatım gözümün, gönlümün ömrümün önünden geçti.. Duyduğum ve kullandığım kelimelerin ne kadar güçlü olduğunu okudukça vey be dedim.. KIRK KERE SÖYLEDİM.. Ben Ne Söyledim, Çocuğum Ne Anladı.. Eğitimci Ziya Selçuk tarafından kaleme alınmış muhteşem bir kitap.. 227 sayfalık kitap 4 bölümden oluşmuş.. 63 başlıkta 63 konu işlenmiş.. eğitimciler, anneler, babalar hatta çocuk İle aynı havayı teneffüs eden her bireyin okuması gereken bir kitap.. Kronik yayınlarına böyle bir esere destek oldukları İçin ayrıca teşekkürler.. Ve en büyük teşekkür Ziya Hocama.. Teşekkürler hocam böyle bir esere imza attığınız için..
Dile uzak, doğaya uzak, insana uzak, kültüre uzak, yaşadığı zamana uzak insanın kendi özüne yakın olmasını beklemek, çekirdeği toprakla buluşturmadan topraktan bize erik ağacı vermesini beklemek gibidir..
Çocuk tamdır. Yaşam bu tamlığı kusursuzluğa kemale erdirme sürecidir. Çocuk gibi kalabilmek, çocuk gibi düşünebilmek, çocuk gibi başlayabilmek, gülebilmek hatta uyuyabilmek aslında hepimizin varmak istediği nokta.. Yani kamil insan olma çabamızın serüveni.. (Kitaptan) Bol bol not tuttuğum inşallah uygulamak istediğim bir başucu kitabı ..keyifli okumalar
.. kitap İle kalın...
Hayatının odağında "çocuk" olan herkese bu kitabı okumasını tavsiye ederim.
Kitap dört bölümden oluşmakla birlikte her bölümün kendi içerisinde farklı başlıklar yer alıyor.
Zaman zaman, çocuğun ağzından duygularına kulak veriyoruz. Kitap için"Çocukları anlama kılavuzu" diyebilirim.
Özellikle son bölüm öğretmenlere yönelik yazılmış. Ziya Hoca'nın biz öğretmenlerdeki yeri zaten tartışılmaz. Bizlere değer veren, bizlerin de değerli olduğunu hatırlatan bir bakandı. Onunla mesleğimi daha da çok sevdim.
Kitabı bitirirken ebeveynlerin tutumunu ekmek üzerinden şöyle özetlemiş:
Biliyorum ki bazı çocuklar sıcak, taze, tam ekmek yiyor. Anne - babanın ağzından çıkan kelimeler sıcak ekmek tadında, kokusunda.
Bazı çocuklar eve taze ekmek girdiği halde hep bayat ekmekle sofraya oturuyor. Ebeveynin ağzından çıkan kelimeler daha iyileri olabileceği halde kuru, bayat ve kopartılmış.
Bazı çocuklar çiğ hamuru geveliyor ağzında. Anne - baba çocuğa verdiğinin ekmek olduğunu düşünüyor da pişmediğini göremiyor.
Bazı çocuklarsa... Bütün bir çocuklukları boyunca un kaşıklıyor. Yutsan yutamaz , tükürsen tüküremezsin. Onların anne-babaları sanıyor ki un varsa ekmek de var, gerisini çocuk halletsin.
Ne de güzel anlatmış aile tutumlarını!
Ziya Hoca'nın kalemine sağlık, diyorum ve onunla bu eşsiz sohbeti deneyimlemek isteyenlere tavsiye ediyorum.