Kayıp Sembol Kitap Bilgileri
Yazar: Dan Brown
Tahmini Okuma Süresi: 14 sa. 58 dk.
Sayfa Sayısı: 528
Basım Tarihi: Aralık 2009
İlk Yayın Tarihi: Aralık 2009
Yayınevi: Altin Kitaplar
Orijinal Dil: İngilizce
ISBN: 9789752111929
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Kayıp Sembol Kitap Tanıtımı
Dan Brown; Da Vinci Şifresi, Melekler ve Şeytanlar'dan sonra Kayıp Sembol'de insanlığın yüzyıllardır beklediği bir gerçeğin peşinde... Harvard Simgebilim Profesörü Robert Langdon, Kongre Binası'nda konferans vermesi için yakın bir arkadaşından davet alır. Ancak, Washington'a varır varmaz oldukça garip bir durumla karşı karşıya kalan profesör, kendini korkunç bir oyunun ortasında bulur. Kongre Binası'na bırakılmış olan bir sembolün -yakın arkadaşı Peter Solomon'ın kesik eli- varlığını haber veren bir telefon, Langdon'ı hiç de yabancısı olmadığı bir dünyaya davet etmektedir. Antikçağlarda kullanılan bu sembolik çağrı, daveti alan kişiyi ezoterik bilgeliğin hüküm sürdüğü, çok eskilerde kalmış kayıp bir dünyaya sürükleyecektir. Sonu belli olmayan bu mistik daveti arkadaşını kurtarmak için kabul eden Langdon, bir anda masonik sırların, saklı kalmış tarihin ve o güne dek görmediği yerlerin gizli dünyasında inanılmaz bir gerçekle yüzleşmek zorunda kalır. Artık cevaplanması gereken sorular vardır: İnsanlığın Altın Çağı, açılmaması gereken bir kapının aralığından sırlarıyla birlikte yok mu olacak, yoksa hikmetin ışığında tüm soruların cevapları mı bulunacaktır?
(Tanıtım Bülteninden)
Kayıp Sembol Kitaptan Alıntılar
1. ""...hepimiz yıkmanın, yapmaktan daha kolay olduğunu biliriz.""
2. "Dünyanın anlamının farkına varmadan dünyada yaşamak, kitaplara dokunmadan büyük bir kütüphanede dolaşmaya benzer."
3. "[...] Güneş'in evrenin merkezi olduğu düşüncesi kâfirlik olarak adlandırılmıştı. Küçük zihinler daima anlayamadıklarına saldırmışlardır. [...]"
4. "“ Dünyanın anlamının farkına varmadan dünyada yaşamak , kitaplara dokunmadan büyük bir kütüphanede dolaşmaya benzer. “"
5. "Dünyanın anlamının farkına varmadan dünyada yaşamak, kitaplara dokunmadan büyük bir kütüphanede dolaşmaya benzer."
6. "Anlamadığımız şeylerden korkarız."
7. "İnsan aklı, bedeninden çok daha büyük acılar çekebilir…"
8. ""bir fikrin geniş kitleler tarafından kabul edilmesi, onun gerçekliğinin ispatı değildir.""
9. ""..hepimiz yıkmanın, yapmaktan daha kolay olduğunu biliriz.""
10. "Piramit esasen aydınlanmayı temsil eder. Antik insanın dünyevi boyuttan kurtulabildiğini, cennete, altın güneşe ve nihai olarak aydınlanmanın yüce kaynağına doğru yükseldiğini gösteren mimari bir semboldür."
11. "Dünyanın anlamının farkına varmadan dünyada yaşamak, kitaplara dokunmadan büyük bir kütüphanede dolaşmaya benzer."
12. ""İnsan öğrendikçe, bilmediğini anlamıştı.""
13. "Zaman uçup gidiyor.."
14. ""Dünyanın anlamının farkına varmadan dünyada yaşamak, kitaplara dokunmadan büyük bir kütüphanede dolaşmaya benzer.""
15. "Artık sizin kurallarınızla oynamıyorum."
Kayıp Sembol Kitap İncelemeleri
SPOİLER İÇERİR
Her şeyden önce yazarın zekasına hayran kaldım... Böyle bir roman yazmak gerçekten çok fazla bilgi sahibi olmayı ve ustalık ister. Merak ede ede okudum, heyecan hep doruktaydı.
Kitabın ne anlattığına gelecek olursak; Robert Langdon yakın bir arkadaşının çağrısı üzerine konferansa gider, ama çağıran arkadaşı değildir. Arkadaşının eli kesilir ve konferansın yapıldığı yere gönderilir. İşler bundan sonra karışır.
Mal’akh bu sembolün ortaya çıkmasını isteyen kötü biridir, bu sembolle şeytanların arasına karışacağını düşünür. Bu sembolün ortaya çıkması için de piramitin parçalarının bir araya gelmesi gerekir. Çünkü piramit bu sembol için bir haritadır. Piramitin parçaları da Robert’in elindedir. Arkadaşı Peter koruması için ona vermiştir.
Kitapta en çok şaşırdığım olay ise Mal’akh’ın Peter’ın oğlu çıkması. Hiç beklemiyordum, bayağı şaşırdım. Peter oğlu hapse düşünce akıllansın diye onu çıkarmaz. Mal’akh da babasından intikam almak için bu yolu seçer. Kendi anneannesini bile bu yolda öldürür. Teyzesi Katherine’yi bile öldürmek ister.
Ama başarılı olamaz. En sonunda kendisi ölür. Ve kitapta aranan sembol ise Tanrı’dır. Ve bu Tanrı ayrı bir varlık değildir. İnsanın içindedir. O ulaşmaya çalışılan sembol aslında içimizdedir.
Öncelikle Dan Brown’un bu kitabını genel olarak sevdiğimi söyleyerek başlamak istiyorum incelememe. Yazarın daha önceki kitaplarında okurken yorulabiliyordum. Anlaşılması ve takip etmesi zordu benim için Dan Brown kitaplarının. Bu nedenle odaklanmam hep yüksek oluyordu okurken. Ancak bu kitap okunması gayet akıcı, anlaşılması kolay bir kitap olmuş (bu kitap diğerlerinden daha güzel anlaşılmasın). Madem bu kadar rahat okunuyor neden 2 ayda bitirdin diye soracak olursanız bunun cevabının kitaptan kaynaklanmadığını belirtebilirim=)
Profesör Langdon ile Amerika’nın başkenti Washington’un gizemlerini çözüyoruz bu kitapta. Masonları daha yakından tanıyoruz. Karşımıza sürekli bilmece ve çözülmesi gereken gizemler çıkıyor. Önceki kitaplardan bir farkı da olayları ve durumları diğer karakterlerin bakış açısından fazlaca bize gösteriyor. Kendime bir ara, sanırım bu kitapta ana karakter Langdon değil, bile dedim =).
Beğenmediğim kısımlara gelecek olursak; sonu biraz havada kalmış gibi hissettim. Okurken sonuna olan merakım gitgide arttı ama beklediğimi tam bulamadım. Ancak kötüydü de diyemem. Bir de bilmece ve gizemler sanki bir tık fazla olmuş. Bu da kitabı gereksiz yere uzatmış. Daha kısa olabilirdi.
Polisiye sever olarak kitabı beğendim. Okurken devamında ne olacağı ile ilgili sürekli merak ve heyecan uyandıran bir kitap olmuş. Bence kötü karakter de iyi işlenmiş. Sonunda bir takım kendimce bulduğum eksiklikler var ama iyi ki okumuşum diyorum. Tavsiye ederim herkese.
Kayıp Sembol uzun zamandır kitaplıgımda bekleyen bir kitaptı.Daha önce yazarın 5 populer kitabını okumuş, kahramanımız simge bilim uzmanı Langdon'un giydigi kiyafete,makosen ayakkabilarina ve bütun gizemleri açıga çıkarmak şifreleri çözmek gibi pek çok özelligine aşina olmuştum.
Kayıp Sembol de bekledigim gibi başladı aslında birileri tutsak veya saldiriya ugramıs hatta öldurulmüs vs. Langdon devreye giriyor şifreler çözülüyor,cogunlugunda bir bayan eşlik ediyor,onunla kaçiyor onunla fikir alıs verişi yapılıyor.Sürekli yaralanıyorlar ölümlerden dönüyorlar ama...Neyse neyse bu kitap beni şaşırtmadı.Bile bile lades desem yeridir.Hatta okurken yoksa daha önce ben okumuş muydum diye de sorguladim kendimi.Her şey o kadar tanıdık geldi ki. Gizemler,semboller,masonluk,ayinler,kovalamaca bahsi gecen yerlerin anlatimi filan filan.Son sayfalarda yani okurların aslında en heyecanla bekledigi o sayfalarda yahu yeter artık bulunsun yada bulunmasin, bu kayıp kelime çokta ilgilendirmiyor beni dedim.Yine de son satırına kadar okudum. Tümden kötü bir kitap mıydı hayır degildi elbette ama nasıl desem,en sevdigim kitabı Melekler ve Şeytanlar dan sonra,Cehennem'den,Da Vinci Sifresinden sonra bu kitap yani Kayip Sembol bana çok fazla tekrar hissi uyandırdi.Siz en cok hangi kitabıni sevdiniz yazarin?Bakiniz ben gecen ay icerisinde Ihanet Noktası adli kitabini okumus(Langdon'dan bagimsiz)onu daha çok sevmistim.Kitapla ve sevgiyle kalın.
Kayıp Sembol – Dan Brown
Dan Brown’dan okuduğum ikinci eser olan Kayıp Sembol beni yine çok şaşırttı.
Ktaptan önce, yazar hakkında birkaç düşüncemi paylaşmak istiyorum. Çünkü Dan Brown benim için özel bir yazar ve tüm kitaplarını okumaya karar verdim.
Brown, sadece bir gerilim romanı yazmıyor; her eserinde olaylarla bağlantılı şekilde sıkmadan heykel, tablo, mimari, mitoloji, felsefe, antik gizemler, dinler ve daha pek çok konuda bilgi veriyor. Üstelik bunu asla abartıya kaçmadan, hikâyenin içine yerleştiriyor. Kayıp Sembol’ü okurken mimari ve sanatla ilgili birçok yeni şey öğrendim. Daha önce hiç duymadığım, öğrendiğimde ise şaşırtan detaylara tanık oldum. Bu yüzden yazarın yeri bende çok ayrı.
Kitaba gelecek olursak; yine ana karakterimiz Robert Langdon’a sabahın erken saatlerinde bir telefon gelir. Arayan, en yakın arkadaşlarından birinin sekreteridir ve Langdon’u Washington’daki bir konferansa konuşmacı olarak davet eder. Yanında, yıllar önce saklaması için kendisine verilen bir paketi de getirmesini ister. Ancak bu davet, kısa süre içinde bir tuzağa dönüşür. Ve böylece hikâye başlar.
Langdon kısa süre içinde kendini, antik gizemleri çözmeye çalışırken bulur. Önünde çözülmesi gereken bulmacalar ve kurtarılması gereken bir arkadaş vardır.
Kitapta her bölüm bittiğinde, bir dizinin sonraki bölümüne geçmiş gibi hissettim ve heyecanım hiç azalmadı.
Dan Brown okumak, sadece bir roman değil; bölüm bölüm ilerlemiş bir gizem dizisi izlemek gibi…
Dan Brown serisinin üçüncü kitabı olan Kayıp Sembol' ün yorumu ile geldim.
️ Simgebilim Profösörü olan Robert Langdon bu kez Washington' da bulunan, ABD Kongre Binası'nda maceraya başlar. Ünlü bir akademisyen olan arkadaşı Peter Solomon'un daveti ile konuşma yapmak için gittiği kongre binasında bir şeyler ters gitmeye başlar. Salon bomboştur. Hemen kendisini davet eden Peter Solomon' u arar. Telefona asistanı çıkar. Longdon'u kendisinin çağırdığını ve kongre binasında kendisi için sembolik bir çağrı daveti olduğunu söyler. Kısa bir süre sonra kongre binasının içinde çığlıklar yükselir. Langdon sesin geldiği yöne doğru gider ve gördüğü manzara karşısında donakalır. Kesik bir el, çivili tahta üzerinde durmaktadır. Dikkatle baktığında bu elin arkadaşı Peter Solomon'a ait olduğunu anlar. Arkadaşını kurtarmak için bu mistik daveti kabul eder.
️ Yine soluksuz okudum. Ters köşelere hazırlıklı olduğum için tahminlerde bulunmadım. "Kötü olan kötü, iyi olan da iyi" dedim. Ama yine yanıldım. Bu seferki ters köşe ilk iki kitabındaki gibi değildi. Ben yine şoklara girdim yine beynim yandı. Yalnız kötü olan karaktere bu sefer çok sinir oldum. Öyle öfkelendim ki, "Yanımda olsa da bir kaşık suda boğsam şunu" dediğim çok oldu. Kitaplığınızda mutlaka olması gereken bir seri.
Gönülden tavsiyemdir.
Keyifli okumalar.