Kayıp Gül Kitap Bilgileri
Yazar: Serdar Özkan
Tahmini Okuma Süresi: 5 sa. 49 dk.
Sayfa Sayısı: 205
Basım Tarihi: 2012
Yayınevi: Timaş Yayınları
Orijinal Dil: Türkçe
ISBN: 9786051141060
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Kayıp Gül Kitap Tanıtımı
Kanadadan Japonyaya, Brezilyadan Endonezyaya yüzbinlerce okurun gönlünde taht kuran KAYIP GÜL genç Türk romancı Serdar Özkanın ilk romanı.
Tüm zamanların en çok okunan ve sevilen kitaplarından St. Exupéry'nin Küçük Prens'i, Richard Bach'ın Martı'sı ve Paulo Coelho'nun Simyacı'sına denk tutulan Kayıp Gül, bugüne kadar 29 dile çevrildi, birçok ülkede haftalarca bestseller listelerinde yeraldı.
Kayıp Gül'ün kahramanı Diana'nın peşine takılan okur, başta Türk kültürüne olmak üzere, Yunan mitolojisinden Yunus Emre'ye; William Blake'ten Sokrates'e; doğu mistisizminden Küçük Prens'e; Meryem Ana'dan Nasrettin Hoca'ya; modern yaşantıdan metafiziğe; gerçek dünyadan güllerin ve düşlerin dünyasına gizemli bir yolculuğa çıkıyor.
Çağdas bir fabl, derin ve bilgece - St. Exupéry'nin başyapıtı Küçük Prens'in tadında. DPA - ALMANYA
Muhteşem bir öykü. Bu romanın yaptığı muhteşem. Denilebilir ki, bu romanın bizi birleştirmeye gücü var. TVA Televizyonu - KANADA
Türklerin Küçük Prensi tüm dünyayı büyülüyor. Helsinki Sanomat - FİNLANDİYA
Gerçek mutluluğu aramak üzerine ilham verici harikulade bir öykü. Magazin 2000plus ALMANYA
Büyük bir global başarı. Simyacı, Küçük Prens ve Martı'yı sevenlerin mutlaka okuması gereken bir kitap. Air Beletrina - SLOVENYA
Kayıp Gül Doğu ile Batı arasında bir köprü. Vijesti - SIRBİSTAN ve KARADAĞ
Kayıp Gül hayatımda okuduğum en güzel öykülerden biri. Kitabı bitirdiğiniz zaman, kendinizi bir hediye almış gibi hissediyorsunuz. Ben öyle hissettim. Christine Michaud, TVA Televizyonu - KANADA
"Çok başarılı, masalsı bir roman." Prof. Talât Sait Halman - Bilkent Üni. Edebiyat Fakültesi Dekanı
"Serdar Özkan genç ve yetenekli bir romancı, onun adını önümüzdeki yıllarda sık sık duyacağınıza sizi temin edebilirim." İskender Pala Kasım 2003
Kayıp Gül Kitaptan Alıntılar
1. "Bağlanabilmek için, önce bağımsız olmak gerekir."
2. "“Orası bana çok uzak, aramızda koca bir okyanus var, hem ben yüzme bilmiyorum ki.”
- Korkma, sadece yürü. Eğer yükünü bırakırsan su seni taşır.
“Benim yüküm yok ki. “
- Suyun seni taşımayacağını düşünmen ağır bir yüktür. Şimdi onu bırak ve yürü. "
3. "Ne pembe ne beyaz yalan vardır çünkü yalan yalandır."
4. "Görmek için sadece gözlerimi kullansaydı, kaybolurdum karanlık dünyanızda."
5. "İmkansızı gerçekleştiren mucizeler değildir, sürekliliktir."
6. "İmkansızı gerçekleştiren mucizeler değil, sürekliliktir. Suya sarp kayaları deldiren de budur."
7. "“Görmek için sadece gözlerimi kullansaydım, kaybolurdum karanlık dünyanızda! ‘’"
8. ""Zaman ileriye doğru akıp gittiği sürece, büyülendiğimiz 'gelecek' el değmemiş 'geçmiş'ten başka bir şey değildir.""
9. "Hayatın değerini en iyi anlayan kimlerdir biliyor musun? Ölümü tadanlar…"
10. ""Sevgi, sevgi değildir, seven karşılık beklerse""
11. "Olağanüstü, olağanüstü olanlar için olağandır."
12. "Sevgi , sevgi değildir. Seven karşılık beklerse."
13. "Kendini özel hissetmek için ihtiyacın tek şey, kendinsin."
14. "Biliyor musun, dedi şişeye, sen bana çekmişsin. Tükendiği halde, utanmadan ayakta durabiliyorsun hala."
15. "Hiçbirimiz kusursuz değiliz.. Kusursuz olmak zorunda da değiliz."
Kayıp Gül Kitap İncelemeleri
Mitolojiye ilginiz var mı? Varsa Kayıp Gül okuyabileceğiniz en güzel kitaplardan biri. Okumadan önce her ne kadar bir aşk kitabı olarak düşünülse de bambaşka bir konuyu okuyorsunuz.
Konusu; Baş karakterimiz Diana'nın annesi vefat ettikten sonra annesinin ona verdiği mektubu okur ve okuduğu mektupla birlikte derinden sarsılır.Çünkü daha önce hiç bilmediği bir ikizi vardır ve mektupta annesi kayıp ikizini bulmasını ister.Ikizi Mary Istanbul'dayken ,Diana San Francisco'dadir.Yaşadığı bunalımla birlikte bocalarken neler yapacağını bir süre bilemez ve en sonunda kararını verir...
Mitolojiden de bildiğimiz gibi Diana Roma mitolojisinde ayın ve avcılığın bakire tanrıçasıdır.Yunan mitolojisinde Artemis'e denktir.Ayrica Apollon'un da ikiz kardeşidir.Bence yazarımız burdan esinlenmiştir.Ikiz kardeşlerden ve onların birbirine olan bağlarından.Ve Artemis'in Roma mitolojisindeki ismini kullanarak olaya biraz gizem katmıştır.Benim düşüncelerim bunlar
Benim mitolojiye olan ilgim daha öncesinden gelir.Yunan ,roma tanrılarını, tanrıçalarını bilmek hikayelerini dinlemek çok keyifli.Ayrica okuduğum bölüm gereği mitoloji dersi görüyoruz ve mitolojiye olan ilgim de bilgim de arttı.Bende bunları kitaplarla,filmlerle pekiştiriyorum.Kayip Gül de mitolojiye dair hatta çok daha farklı bilgiler edinebileceginiz bir kitap.Okumalisiniz
Efes! İkiliklər şəhəri.
Artemida və Məryəm anaya ev sahibliyi edən şəhər. İnsan şəhər.
Artemida- eqoizim, təkəbbür, mənlik, özünü tanrılaşdırma. Nə qədər istəməsəkdə, özümüzə etiraf etməsəkdə hamımızın içində olan o özünü bəyənmişlik hissi. İnsanları qarşılıqsız sevməyimizə mane olan o şey. Birini seviriksə mütləqki bizidə sevməlidir, bacarırsa bizdəndə artıq, dediyimiz hər şey bəyənilməlidir, etdiyim zarafatlara gülünməlidir. İçimizdəki Artemida mütləqki sevilməli olduğumuzu deyir. Dünyanın bizim istək və arzularımızın ətrafında döndüyünü deyir.
Məryəm ana- ruhu saxlayan təvazökarlıq, sevgi kimi bildiyimiz yaxşı nə varsa. Hamının içində var bu hisslər. Sadəcə mənlik, eqo, bəyənilmək arzusu o qədər yüksəlibki bu hissləri ortaya çıxarmaq çətinləşir. Çətin gəlir inasanlara birini sırf insandı deyə sevmək, birini sırf Tanrı yaradıb deyə sevmək, sevgi görmədən sevgi göstərmək, yaxşılıq etmək yaxşılıq görmədən. İçimizdəki bu hissləri ortaya çıxartmaq çox çətin gəldiyi qədər asan bir şeydi əslində. Ölümlü insan olduğumuzu unutmasaq daha az qəlb qırıb, daha çox sevib sevilərik. Sevginin həmişə olduğundan danışır kitab sadəcə onu dadmaqçün sevginizi verəcək birini tapmalısınız.
Bir hekayə bundan artığı anladıla bilməzdi məncə. Serdar Özkan qələmini tanımadığım bir yazar idi. Yazdıqlarını, toxunduğu mövzuları çox bəyəndim. Məndən soruşsanız tövsüyyə edəcəyim ilk onluğa girər. Mütailə ilə qalın, sevin, sevilin. Sevilməsənizdə sevin.
Merhaba herkese,
Kitaba gelen yorumlarda belirtildiği gibi bir Küçük Prens, Simyacı, Martı eserlerinin benzeri belki de ortak hali olmuş bir eser Kayıp Gül.
Bu kanım kitabı okurken yazarın her cümlesinde daha da sabitlendi yani yukarıda belirttiğim bu üç eserden en az birini okuyunca ve ardından bu kitabı okuyunca zaten okuyucu fark ediyor ne kadar benziyorlar, aynı yazım tarzı, aynı konu vs.
Fakat bu durum beni rahatsız etmedi sonuçta aynı konu hakkında birbirinden farklı yazarlar eser verebilir aksine hoşuma gitti çünkü yazarın dilde sadeliği, rahat anlatımı, karakterlerin naifliği ve en çokta konusu kitabı bir solukta okuma fırsatı sundu bana.
Genel olarak kişinin kaderini kendi benliğini keşfetmesini vuruluyor ve bunu çok güzel bir olay örgüsü ile ele alıyor. Beni heyecanlandıran bir kitap değildi aksine hafif hafif okumamı, okurken düşüncelerimde hoş, şeker gibi tatlı bir iz bırakmamı sağladı. Bu sebeple yormadan keyifle okuduğum bir eserdi kendileri ve tavsiye edebilirim.
Hele şu evde kaldığımız günlerin sayısı arttıkça ve can sıkıntımız, aklımızdaki sorular fazlalaştıkça maalesef bir çıkmaza, sorgulamaya giriyoruz. Bu yüzden bu sorgulamada işinize yarayabilecek nadide eserlerden birisi benim fikrimce Kayıp Gül. Okurken kendinizi, kaderinizi, yaşamdaki hedeflerinizi sorgulamak için okuyabilirsiniz. Herkese keyifli okumalar.
Merhaba herkes!
Nasılsınız, nasıl gidiyor? Beni sorarsanız pek de iyi değil. Depresyona bir adım mesafedeyim kendimi geriye doğru atmaya çalışıyorum. Eminim birçoğumuz için de durum budur. Son 4 gündür bir insan hiç mi iyi haber almaz? Almıyorum gerçekten. Hayretler içindeyim. Ben de manik depresif hallerden ve hezeyanlardan kaçmak için 8 sene evvel alıp okuduğum kitabı karıştırdım. Beni çok etkilemiş bir kitaptır kendisi.
Başkahraman Diana ve bendeniz Diana, ne kadar benzeriz tartışılır ama ikimiz de kurabiyeleri aynı yiyoruz sayılırsa?
Lise dönemimde kitabın 2.si çıkmıştı. Açık pembe bir kapağı vardı ve asla cezbetmemişti beni. O zamanki aklımla da 2.sinin iyi olamayacağına kanaat getirmiş ve almamıştım.
Anne mektubuyla yola çıkan Diana, ikizini arıyordu. Bu gerçekten tek yumurta ikizi mi, çift yumurta ikizi mi, ruhu mu yoksa ruh eşi mi?
Neyi arıyorsan O’sun demeyeceğim ama 2.kitapta nelerle karşılaşacaktım bilemiyorum.
Kitap çok güzeldi, defalarca okumuştum o dönem niyeyse. Şimdi tekrar eskileri ve gamsız zamanlarımı hatırlamak iyi geldi. O zaman bugünlerde gamsız günlerimizi düşünelim ve en sevdiğimiz şarkının klibini hafızamızdan silip onu oynatalım nasıl plan?
Teşekkür ederim, bence de kötü.
Keyifli okumalar
Kitabın üzerinde şöyle bir okur yorumu var: "Simyacı, Küçük Prens ve Martı'yı sevenlerin mutlaka okumaları gereken bir kitap."
Küçük Prens'i okuyan biri olarak ben de aynı fikirdeyim.
Çok güzel imgelemeleri ve içe dönük mesajları var.
Süsten ve ağır anlatımdan çok uzak, yani anlatımı çok yalın ve açık.
Bu yönü de kitabın su gibi akıp gitmesine neden oluyor.
Yani okuyanların bir çırpıda bitirebileceğini düşünüyorum.
Kitabın konusu:
Diana, annesinin ölümünden sonra annesinin ona bıraktığı mektuplarla baş başa kalır. Annesinin ondan istediği tek şey, söylenenleri takip ederek ikiz kız kardeşi olan Mary'i bulmasıdır. Tabii bu yolculukta öğrenmesi gereken en önemli şey ise güllerle konuşmasıdır. Zira, aksi takdirde ikizini bulmak çok güç olacaktır.
Olaylar; Efes Antik Kent , Artemis Tapınağı, Meryem Ana Evi, İstanbul ve San Francisco'da geçmektedir. Anlayacağınız Yunan ve Roma mitolojisinden de esintiler bulunmaktadır.
Ben ilk okuduğumda ortaokuldaydım. O zamanlar çok toy ve boştum. Yani okumaya her başladığım kitap benim içimi dolduruyordu. Bu da onlardan bir tanesiydi. Şu an zaman zaman çok ağır kitaplar okuduğum için bu kitabın biraz daha basit kaçtığını söylemek isterim.
Ama ve lakin, yine de okumaktan zevk aldığım, akıcı ve ruha dokunan bir kitaptı.