Kass Morgan En Beğenilen Sözleri
1. ""kırık kalbi iyileştirecek kadar güçlü bir
ilaç yoktu.""
- The 100
2. "Konuşmak için harcadığı çaba, onu tüketiyordu."
- The 100
3. ""Ama zaten güzel olanlar, seni en çok üzenler oluyorlar.""
- The 100
4. "Kimsenin sizin ıstırabınızı paylaşmasını bekleyemezdiniz. Acınızı tek başınıza taşımak zorundaydınız."
- The 100
5. ""Üzülme. Onu kalbinden vurdum. Fazla acı çekmeyecek.""
- The 100
6. "Herkesin gece uyuyabilmesi gerektiğini düşünüyorum ve kâbusların kafasının içinde yaralar açtığını hissetmeden uyuyabilmesi gerektiğini."
- The 100
7. "Güzelden daha fazlası olacaktı. O, güçlü olacaktı."
- The 100 - 21. Gün
8. "Kırık bir kalbi iyileşirecek kadar güçlü bir ilaç yoktu."
- The 100
9. "Hiçbir hücre duvarı, anılar kadar kasvetli değildi."
- The 100
10. "Bence cennet nerede olduğunu hayal ediyorsak oradadır."
- The 100 - 21. Gün
11. "Eve ulaş yeter, dedi kendi kendine. O zaman ağlayabilirsin."
- The 100
12. "Küçük yaşta öğrendiği gibi, eğer bir şeyin yapılmasını istiyorsan bunu kendin yapmalıydın."
- The 100
13. "Bir kez daha veda etmeye dayanamazdı. Hele de her veda sonuncu olabilecekken..."
- The 100
14. "Güvenebileceği tek insanın kendisi olduğunu uzun zaman önce öğrenmişti."
- The 100 - 21. Gün
15. "Dünya böyle görünmeliydi işte: Huzurlu, güzel ve harikalarla dolu!"
- The 100 - Eve Dönüş
16. "İnsanlar farklı şekillerde yas tutar. Herkese kendi yöntemleriyle veda etmek için zaman vermek önemlidir."
- The 100 - 21. Gün
17. "Bu kızın bir hayata ihtiyacı var..."
- The 100 - 21. Gün
18. "Gerçekten yaşamak için zekâdan fazlası gerek. İstek gerek..."
- The 100 - Eve Dönüş
19. "Bence radyasyon sonunda beynini etkiledi."
- The 100 - 21. Gün
20. "Sırların özelliği buydu; onları sonsuza dek taşımak zorundaydınız, bedeli ne olursa olsun."
- The 100
21. "Birini kaybetmenin en kötü yanı buydu: Normalde onunla paylaşacağınız tüm duyguları ve düşünceleri saklayacak bir yer bulmak."
- The 100 - Eve Dönüş
22. "İnsanlar dünyanı en karanlık zamanında terk etmişlerdi. Kaç tanesinin geri dönmeye çalışırken öldüğü, dünyanın umrunda olmazdı."
- The 100
23. "Sözcüklerle aram hiç iyi olmadı. Düşündüklerimi göstermekte daha iyiyimdir."
- The 100 - Eve Dönüş
24. "Hayatı boyunca aptalca şeyler yapmıştı ve şimdi durmaya hiç niyeti yoktu."
- The 100
25. "Değerli olan herşey, yıllar önce kapılmıştı."
- The 100
26. "Sadece kendimiz için doğmadık."
- The 100 - 21. Gün
27. "Sözcüklerin bir şeyi değiştirmeyeceğini biliyorum..."
- The 100 - Eve Dönüş
28. "Dünyalılara güvenemezsin, bunu unutma."
- The 100 - 21. Gün
29. "Mutlu olmaya bakmalısın. Yoksa ne anlamı var?"
- The 100
30. "Belki şimdi, yaptığı hataları kabullenip yola devam etmenin, onlardan bir şeyler öğrenmenin zamanıydı."
- The 100 - Eve Dönüş
31. "Katlanamayacağım bir şey varsa o da ikiyüzlülüktür."
- The 100 - 21. Gün
32. "Akıl oyunları oynayan tipte bir kız değildi.
Konuşmak istediği zaman konuşurdu."
- The 100 - 21. Gün
33. "Kalp acısı böyle bir şeydi. Hiçbir zaman silemezdiniz. Hep beraberinizde taşırdınız."
- The 100 - Eve Dönüş
34. "Bitişlerle başlangıçlar birbirinden ayrılmazlar. Şafaktan önceki anla sonraki an gibi."
- The 100 - Eve Dönüş
35. "Başkalarına duyduğumuz bağlılık, coğrafi konumla ya da mekânla sınırlı değildir."
- The 100 - Eve Dönüş
36. "Ama ben ne yaparsam yapayım hep birilerini hayal kırıklığına uğratıyormuşum gibi hissediyorum."
- The 100 - 21. Gün
37. "Peki, ‘normal’ bize tam olarak ne ifade ediyor?"
- The 100 - Eve Dönüş
38. "Nasıl oldu da Felaket'in geleceğini bilmelerine rağamen hiçbir şey yapmadılar?"
- The 100 - 21. Gün
39. "Hepimiz gurur duymadığımız şeyler yaptık."
- The 100 - 21. Gün
40. "Birini toprağa verme düşüncesinden hâlâ rahatsız oluyordu."
- The 100 - 21. Gün
41. "Şimdi ne zaman bir hastalık riski olsa, hastalığı taşıyan herkes karantinaya alınıp, Koloni'nin hassas nüfusundan uzak tutuluyordu."
- The 100
42. "Ama kafasında en kötü senaryoyu tasarlamaya çalışmakla, bunu bir başkasının ağzından duymak arasında çok büyük fark vardı."
- The 100 - Eve Dönüş
43. "Dünya’yı böyle düşünmemişti. Uğrunda ölmeye değecek bir yer değildi burası."
- The 100 - Eve Dönüş
44. "Eğer her şeyin sonu geldiyse özür dilemek için son bir şansa, onu ne kadar sevdiğini söylemek için son bir fırsata ihtiyacı vardı."
- The 100 - 21. Gün
45. "Aynı hataları yapmaya devam mı edeceğiz? Farklı bir şeyler yapma şansımız var. Daha iyisini becerebiliriz."
- The 100 - 21. Gün
46. "Wells,ellerini kayıtsızca Clarke'nin ipeksi saçlarında gezdirdi."Seninle gün batımını görmeyi çok isterim."Eğilip onu alnından öptü."
- The 100
47. "Güvenebileceği tek insanın kendisi olduğunu uzun zaman önce öğrenmişti."
- The 100 - 21. Gün
48. "“Bir saniyaliğine yağmurun herşeyi alıp götürebileceğine, kendini inandırdı kanı, gözyaşını, onun ve octavia’nın birbirilerini hayal kırıklığna uğrattıkları gerçeğini... Bellamy, gözlerini açtı saçmalıyordu, bunun farkındaydı. Yağmur sadece suydu.”"
- The 100
49. "Gerçekten yaşamak için zekadan fazlası gerek."
- The 100 - Eve Dönüş
50. "Ah, sadece ben de babam hakkında öyle düşünürdüm. Bir Şansölye vardı, bir de benim babam. Bazen ikisi tamamen farklı kişilermiş gibi gelirdi."
- The 100 - 21. Gün
51. "Tutamayacağı sözler verdiğinde neler olduğunu yaşayarak öğrenmişti. "Bana güvenebilirsin." dedi yine de."
- The 100 - 21. Gün
52. "Önemli değil. Acele etmemelisiniz. Ölen insanlarla zaman geçirmek önemlidir. Biz, birilerini gömmeden önce üçüncü günbatımını bekleriz."
- The 100 - 21. Gün
53. "Yüz kişi, gezegene üç yüz yıldır adım atan ilk insanlar olabilirlerdi ama yalnız değillerdi.
Bazılar Dünya'yı hiç terk etmemişti."
- The 100
54. "Dünyalılara güvenemezsin bunu unutma."
- The 100 - 21. Gün
55. "Unutmayın, barışçıl bir diyalog kurulmadan barış sağlanamaz."
- The 100 - Eve Dönüş
56. "katlanamayacağım bir şey varsa o da iki yüzlülüktür."
- The 100 - 21. Gün
57. "Özveride bulunmak iyi hissettiriyor, öyle değil mi?"
- The 100 - Eve Dönüş
58. "Kimsenin sizin ıstırabınızı paylaşmasını bekleyemezdiniz. Acınızı tek başınıza taşımak zorundaydınız."
- The 100
59. "Dünya böyle görünmeliydi işte: Huzurlu, güzel ve harikalarla dolu!"
- The 100 - Eve Dönüş
60. "Dünya'da doğmuş birisine, çocukken onu uykusuz bırakan soruların hepsine cevap verebilecek birisine bakıyor olduğuna inanamıyordu. Kar nasıl bir şeydi? Hiç ayı görmüş müydü? Yıkılmayan şehir var mıydı? New York'tan geriye ne kalmıştı? Chicago'dan? Kendini sorularla uyutup, onları rüyalarına malzeme yapmış olmalıydı."
- The 100 - 21. Gün
61. ""Başardık," dedi Wells, içi içine sığmıyordu. "Dünya'da yaşam sürdürelebileceğini kanıtlayacak kadar uzun süre dayandık. Şimdi diğerleri de geliyor.""
- The 100 - Eve Dönüş
62. "Üzücü anıların yerine mutlu anıları koyamazdınız."
- The 100 - Eve Dönüş
63. "Ama lider olmak demek, doğru bildiğini yapmak demekti. Seni sevmemelerine neden olsa bile. Bu babasının asla aklından çıkmasına izin vermediği bir dersti."
- The 100 - 21. Gün
64. "Hatanın tümüyle senden kaynaklandığını düşünmesem de belaya bulaşmak konusunda özel bir yeteneğin var anlaşılan."
- The 100 - Eve Dönüş
65. "Sırların özelliği buydu; onları sonsuza dek taşımak zorundaydınız, bedeli ne olursa olsun."
- The 100
66. "O anda, başka hiç kimse yoktu. Dünya'daki yegane iki kişi onlardı. Hep hayal ettikleri gibi."
- The 100
67. ""Bir kez daha veda etmeye dayanamazdı. Hele de her veda sonuncu olabilecekken...""
- The 100
68. "Ama zaten güzel olanlar, seni en çok üzenler oluyorlar."
- The 100
69. "Sanki hiç sormayı bile düşünmediğin soruların cevaplarını biliyormuşsun gibi."
- The 100 - 21. Gün
70. "“Bazı heyecan verici gelişmeler yaşandı,”"
- The 100
71. "Ne kadar zamanları kaldığını bilmiyorlardı, bu yüzden her an çok kıymetliydi."
- The 100 - 21. Gün
72. ""Caz havası mı? Bu ne demek? Yani o kadar mutlusun ki, caz müzik dinlemeye razı mı olursun?"
"Caz müzik dinlemeye razı olmak mı? 'Caz müzik dinleme fırsatın olduğu için mutlu olamak' demek istedin herhalde. O kadar mutlu olursun ki kalbin caz ritmiyle atmaya başlar.""
- The 100 - 21. Gün
73. "Kimse mezarın yanında durmak istemiyordu. Aralarından dört kişiyi daha önce derme çatma mezarlığa gömmüş olsalar da, yüz kişilik grubun geri kalanı, birini toprağa verme düşüncesinden hala rahatsız oluyordu."
- The 100 - 21. Gün
74. ""Cennet'in yukarıda uzayda bir yerlerde olması gerekmiyor mu?"
Annesi Clarke'ın omuzlarını okşadı. "Bence cennet nerede olduğunu hayal edersek oradadır. Ben hep benimkinin Dünya'da olduğunu düşünmüşümdür. Ağaçlarla kaplı bir ormanda.""
- The 100 - 21. Gün
75. "Gezegen yine vahşi, evcilleşmemiş zamanlarına geri dönmüştü."
- The 100 - Eve Dönüş
76. "Bizim işimiz Dünya'nın insanların yaşam sürebileceği bir yer olup olmadığını tespit etmek. Herkes bize güveniyor."
- The 100 - 21. Gün
77. "Ağabeyi olan bir kız var. Bir kardeşi olması harika, ama öyle göz alıcı çekiciliği var ki, kimse ona doğrudan bakamıyor. Biraz fazla göz kamaştırıcı, sanki güneşe bakıyormuşsun gibi."
- The 100 - 21. Gün
78. ""Nereye bakarsa birilerini görüyordu ama hayatında kendini hiç bu kadar yalnız hissetmemişti.""
- Işık Yılları
79. "Eğer onun için neyin iyi olduğunu biliyorsa gidip bir sarışın bulur. Kızıllar tehlikeden başka bir şey değil."
- The 100 - 21. Gün
80. "“Yüz şanslı suçlu, tarih yazma fırsatını yakalıyor. Dünya’ya gidiyorsun.”"
- The 100
81. ""Yani?" dedi Wells, sesini hüsranla yükselterek. "Aynı hataları yapmaya devam mı edeceğiz? Farklı bir şeyler yapma şansımız var. Daha iyisini becerebiliriz.""
- The 100 - 21. Gün
82. "Bu güzel bir şey, biliyor musun? Kaybettiğin insanları ziyaret edecek bir yerin olması. Keşke Koloni'de de böyle bir şeyimiz olsaydı. Anma Duvarı'ndan daha kişisel bir şey."
- The 100 - 21. Gün
83. "Eğer onun için neyin iyi olduğunu biliyorsa gidip bir sarışın bulur. Kızıllar tehlikeden başka bir şey değil."
- The 100 - 21. Gün
84. "“Yüz şanslı suçlu, tarih yazma fırsatını yakalıyor. Dünya’ya gidiyorsun.”"
- The 100
85. "Başka şekilde nasıl yaşarım pek bilmiyorum. Her zaman ben ona göz kulak oldum. Bu şey gibi... sadece kendimiz için doğmadık. Diğer insanlara göz kulak olmalıyız."
- The 100 - 21. Gün
86. ""'Besle kargayı oysun gözünü' lafını duymuş muydun hiç?" diye karşılık verdi Bellamy sırıtarak. "Ya da sana şöyle anlatayım? Senin de gayet başarılı bir şekilde ifade ettiğin gibi elimizde iki adet tavşan var ama bizim sayımız çok daha fazla." Tam olarak doksan üç kişiydiler ama zaten grubun yeterince üyesini kaybettikleri için kimsenin bunu hatırlatmasına gerek yoktu. "Herkes yiyemeyecek. Ve sende kimin yiyeceğine karar verme işini benim için biraz daha kolaylaştırdın. Bu yüzden teşekkür ederim.""
- The 100 - 21. Gün
87. ""Sessizlik, söylenmeyen sözlerle doldu.""
- The 100
88. "Seni sevmekten asla vazgeçmedim. Hiçbir zaman da vazgeçmeyeceğim."
- The 100
89. "Eğer bu gece ölecekse son anlarına aşk acısından başka bir şeyin damga vurmasını istiyordu."
- The 100 - 21. Gün
90. ""Her zaman bir seçenek vardır," dedi Clarke titreyerek. "Hayır diyebilirdin. Ben olsaydım bunu kabul edeceğime beni öldürmelerine izin verirdim.""
- The 100
91. "Bu gece, Dünya'yı kaplayan bulutlar ona bir kefeni hatırlatmıyordu, sadece bir battaniyeydiler. Gezegen ölmemişti, sadece insanlığı karşılama zamanı gelene kadar büyülü bir uykuya dalmıştı."
- The 100
92. "O kadar fazla şey yaşanıyordu ki bir anda sindire sindire tek bir duygu hissetmeye olanak yoktu."
- The 100 - Eve Dönüş
93. "Kimsenin sizin ıstırabınızı paylaşmasını bekleyemezdiniz. Acınızı tek başınıza taşımak zorundaydınız."
- The 100
94. "İnsan vücudunun kendini iyileştirmek gibi olağanüstü bir yeteneği var..."
- The 100
95. ""Kimsenin sizin ıstırabınızı paylaşmasını bekleyemezdiniz. Acınızı tek başınıza taşımak zorundaydınız.""
- The 100
96. ""Ölecek miyim?" diye fısıldadı kız, hırıltılı bir sesle.
Clarke, başını sallayarak gülümsedi. "Hayır. Buna asla izin vermem. Daha Dünya'yı keşfedeceksin!""
- The 100 - Eve Dönüş
97. "Bu evrende beni mutlu edebilecek bir tek kişi var, o da burada benimle oturuyor."
- The 100
98. "İnsanın başı sıkışınca yardım isteyeceği birilerini tanıması güzeldir herhalde."
- The 100 - Eve Dönüş
99. "Yüz grubu yakında artık yüz kişi olmayacaktı.
Koloni'nin geri kalanı Dünya'ya geliyordu."
- The 100 - 21. Gün
100. "Mutlu olmaya bakmalısın. Yoksa ne anlamı var?"
- The 100
101. "Her şeyi kendi başına anımsamak zorunda değildi sanki. Yükünü paylaşabileceği biri vardı."
- The 100 - Eve Dönüş
102. "Mutlu olmaya bakmalısın. Yoksa ne anlamı var?"
- The 100
103. "Güvenebileceği tek insanın kendisi olduğunu uzun zaman önce öğrenmişti."
- The 100 - 21. Gün
104. "Kış için başka bir gün endişelenebilirdi. Bu gün yalnızca uzun ağaçların altındaki düş gibi kulübelerinde, bir peri masalını yaşamak istiyordu."
- The 100 - Eve Dönüş
105. "Glass'ın son birkaç haftada öğrendiği bir şey varsa o da insanların sizi şaşırtabileceğiydi."
- The 100 - Eve Dönüş
106. "Önceden olsa bana hayatta inanmazdı ama şimdi ikimiz de her şeye inanırız."
- The 100 - Eve Dönüş
107. ""Robin Hood mu?"
"Robin Hood işte." Çocuğa bakmak için durdu. "Yetimlere vermek için ilaç çalan sürgün prens?""
- The 100
108. ""Ben... Şimdi ne yapacağımı bilmiyorum," dedi Wells alçak sesle.
"Kendini bağışlamakla işe başlayabilirsin. Hiç değilse birazcık.""
- The 100 - Eve Dönüş
109. "Hatta normalde hiç bir işe yaramayan Graham bile mızrak yapmayı öğrenmişti. Eğer Graham yapabiliyorsa bu çaresiz aptallar da yapabilirdi."
- The 100 - Eve Dönüş
110. "Sessizlik, çok eski zamanlardan kalmış gibiydi; rüzgar bile yüzyıllardır ağaçların mahremiyetini bozmaya cesaret edememişti sanki."
- The 100
111. ""Hiçbir hücre duvarı anıları kadar kasvetli değildi.""
- The 100
112. "Bu adamın kısacık bir konuşmaya bunca yalan sığdırması mide bulandırıcıydı. Ama daha da kötüsü, insanların çoğu söylenenleri yutmuşa benziyordu."
- The 100 - Eve Dönüş
113. "Dünya'ya dönmek için üç yüz yıl yanıp tutuştuktan sonra başarmışlardı. Sonunda evlerindeydiler."
- The 100 - Eve Dönüş
114. "Sessizlik, çok eski zamanlardan kalmış gibiydi; rüzgar bile yüzyıllardır ağaçların mahremiyetini bozmaya cesaret edememişti sanki."
- The 100
115. "Biz hayatta kalırsak, herkes hayatta kalacak."
- The 100
116. "Seninle birlikteyken olmayan müzikleri duyuyorum."
- The 100
117. ""İyi insanlar da hata yapabilir," dedi yavaşça. Başını kaldırınca Wells'le göz göze geldi. "Bu onları önemsemeyeceğin anlamına gelmez.""
- The 100
118. ""Emin değilim, ama içimden bir ses..." derken sesi kısıldı ve sonra dudaklarını birbirine bastırdı. "Bence o gün geldi. Bir gün geleceğini hepimizin bildiği gün.""
- The 100
119. "Kırık bir kalbi iyileştirecek kadar güçlü bir ilaç yoktu."
- The 100
120. "Küçük yaşta öğrendiği gibi, eğer bir şeyin yapılmasını istiyorsan bunu kendin yapmalıydın."
- The 100
121. "Küçük yaşta öğrendiği gibi, eğer bir şeyin yapılmasını istiyorsan bunu kendin yapmalıydın."
- The 100
122. "Berbat bir yalancısın, Rapunzel, derdi, her yalan söylediğinde saçı otuz santim uzayan kızla ilgili masala gönderme yaparak."
- The 100
123. "Rahatlatmadan çok bir dua gibi geliyordu kulağa, her ne kadar kime dua ettiğini bilmese de. İnsanlar Dünya'yı en karanlık zamanında terk etmişlerdi. Kaç tanesinin geri dönmeye çalışırken öldüğü, Dünya'nın umrunda olamazdı."
- The 100
124. "Günler geçtikçe yavaş yavaş zehirlenmektense şu anda ölmeyi tercih ederim."
- The 100
125. "Aldığı tıp eğitimi Clarke'a her olasılığı değerlendirmeyi, hatta en acımasız olasılıkla en başında yüzleşmeyi öğretmişti. Ama kafasında en kötü senaryoyu tasarlamaya çalışmakla, bunu bir başkasının ağzından duymak arasında çok büyük fark vardı."
- The 100 - Eve Dönüş
126. "“Sen neredeysen ben de orada olmalıyım.”"
- The 100
127. "Oraya bir tür laboratuvar faresi gibi gönderilmesi benim suçum. Oradan canlı kurtulması için elimden geleni yapacağım."
- The 100
128. ""Bence hiç bir şey affedilmez değildir," dedi sessizce. "Eğer doğru nedenlerle yapıldıysa.""
- The 100
129. "Nabzı olmayan bir şeyin ölebileceğini düşünmek tuhaftı ama soyulmuş vıcık vıcık kabuk, bir cesedi andırıyordu."
- The 100
130. "«Acaba müzik, bir veda şarkısı mıydı? Ya da sakinleri, ölen Dünya’ya ağıt yakmak için seslerini mi birleştirmişlerdi?»"
- The 100
131. "«Acaba müzik, bir veda şarkısı mıydı? Ya da sakinleri, ölen Dünya’ya ağıt yakmak için seslerini mi birleştirmişlerdi?»"
- The 100
132. "İnsanlar dünyayı en karanlık zamanında terk etmişlerdi. Kaç tanesinin geri dönmeye çalışırken öldüğü, dünyanın umrunda olmazdı."
- The 100
133. "Arzuladığı şey ölüm değildi, ama o sesleri durdurmanın tek yolu buysa, ölmeye hazırdı."
- The 100
134. ""Bence cennet nerede olduğunu hayal ediyorsak oradadır.""
- The 100
135. ""O seni seviyor Clarke. Çoğu insanın hayatı boyunca aradığı sevgi bu."
Clarke, derin bir iç çekti." O zaman,senin iyiliğin için söylüyorum,umarım öyle bir şey bulmazsın.""
- The 100
136. "Kimsenin sizin ıstırabınızı paylaşmasını bekleyemezdiniz. Acınızı tek başınıza taşımak zorundaydınız."
- The 100
137. "Glass'ın ellerine annesinin kanı bulaşmıştı. Yoğun bir sis tabakasından geçer gibi gerçeklerin yavaş yavaş ayırdına vardı; sanki elleri bir başkasına aitti, kan ise bir kabusun parçasıydı. Ancak el kendi eliydi, kan da gerçekti..."
- The 100 - Eve Dönüş
138. "Biliyorum. Ben de çok insan kaybettim. Sözcüklerin bir şeyi değiştirmeyeceğini biliyorum."
- The 100 - Eve Dönüş
139. "Belki de Dünya onların saçmalıklarından bıkmıştı ve ikinci bir nükleer kış başlatıyordu."
- The 100
140. "Ben bir parçası olamayacağım diye bütün hayatından vazgeçmeni istemiyorum."
- The 100
141. "
.
."
- The 100
142. "“Zaten güzel olanlar, seni en çok üzenler oluyorlar.”"
- The 100
143. "Hücresinden fırlatma rampasına kadar olan uzun yürüyüşteki hissizlik, ardından belli belirsiz bir umut izi bırakarak, güneşin yanından geçen bir kuyruklu yıldız gibi eriyip gitti."
- The 100
144. "Batı Avrupa'ya ilk bomba düşmeden saatler önce Paris Operası'ndan kaçırıldığı söylenen muazzam bir avize vardı. Glass ne zaman bu hikayeyi duysa, avizenin yerine kurtarılabilecek insanları düşünüyor, içi sızlıyordu."
- The 100
145. "“Bir gün her yer güvenli olacak, Dünya isterse.”"
- The 100 - İsyan
146. "Katlanamayacağım bir şey varsa o da ikiyüzlülüktür."
- The 100 - 21. Gün
147. "Dünya’ya dönmek için üç yüz yıl yanıp tutuştuktan sonra başarmışlardı. Sonunda evlerindeydiler."
- The 100 - Eve Dönüş
148. ""İnsanlar Dünya'yı en karanlık zamanında terk etmişlerdi. Kaç tanesinin geri dönmeye çalışırken öldüğu, Dünya'nın umrunda olmazdı.""
- The 100
149. "Dünyalılara güvenemezsin bunu unutma."
- The 100 - 21. Gün
150. "+“Cennetin yukarıda uzayda bir yerlerde olması gerekmiyor mu?”
-“Bence cennet nerede olduğunu hayal ediyorsak oradadır.”"
- The 100 - 21. Gün
151. "Bence cennet nerede olduğunu hayal ediyorsak oradadır. Ben hep benimkinin Dünya'da olduğunu düşünmüşümdür. Ağaçlarla kaplı bir ormanda."
- The 100 - 21. Gün
152. ""Gökyüzünün siyahtan griye dönmesini ve ardından bir renk cümbüşü oluşturmasını izlemek çılgıncaydı.""
- The 100
153. ""Sessizlik, söylenmeyen sözlerle doldu.""
- The 100
154. "
, dedi kendi kendine.
."
- The 100
155. ""Hiçbir hücre duvarı,anıları kadar kasvetli değildi.""
- The 100
156. "Doğru olanı yanlış şekilde yapmak, doğru olanı yapmak değildir."
- The 100 - İsyan
157. "“Ben senin gibi değilim. Açılan yerlerini dikemem.”"
- The 100 - Eve Dönüş
158. ""Hiçbir hücre duvarı, anıları kadar kasvetli değildi.""
- The 100
159. "Küçük yaşta öğrendiği gibi, eğer bir şeyin yapılmasını istiyorsan bunu kendin yapmalıydın."
- The 100
160. "Ölmem gerekiyorsa, burada seninle ölmek istiyorum."
- The 100
161. "Hiçbir şey karanlığı kafasından uzaklaştıramıyordu."
- The 100 - Eve Dönüş
162. "Hiçbir hücre duvarı, anıları kadar kasvetli değildi."
- The 100
163. "Clarke
Bence cennet nerede olduğunu hayal ediyorsak oradadır. Ben hep benimkinin Dünya'da olduğunu düşünmüşümdür. Ağaçlarla kaplı bir ormanda."
- The 100
164. "''İyi insanlar da hata yapabilir,'' dedi yavaşca.Başını kaldırınca Wells'le göz göze geldi.''Bu onları önemsemeyeceğin anlamına gelmez.''"
- The 100
165. "Dünya böyle görünmeliydi işte: Huzurlu, güzel ve harikalarla dolu!"
- The 100 - Eve Dönüş
166. ""Güneşin bir gün daha doğması gerçekten bir lütuf.""
- The 100 - Eve Dönüş
167. ""Sessizlik, söylenmeyen sözlerle doldu."..."
- The 100 - İsyan
168. "Bazı şeyler asla unutulmazdı."
- The 100 - 21. Gün
169. ""Bir saniyeliğine, yağmurun her şeyi alıp götürebileceğine kendini inandırdı; kanı, gözyaşını...""
- The 100
170. "Ama zaten güzel olanlar, seni en çok üzenler oluyorlar."
- The 100
171. "Bir askerin savaşa şiir kitabı götürmesi fikrine hastayım. Gördüğü onca ölüm ve yıkımdan sonra hala dilin güzelliğini ve anlamını kavrayabiliyordu. Bence bu müthiş bir şey."
- Kuzgunlar
172. "Gezegene, üç yüzyıl sonra ayak basan ilk insanlar onlardı.
Yanılmışlardı.
Bazıları buradan hiç ayrılmamıştı."
- The 100 - 21. Gün
173. "“Sadece kendimiz için doğmadık”"
- The 100 - 21. Gün
174. "Wells,ellerini kayıtsızca Clarke'nin ipeksi saçlarında gezdirdi."Seninle gün batımını görmeyi çok isterim."Eğilip onu alnından öptü."
- The 100
175. ""Sessizlik, söylenmeyen sözlerle doldu.""
- The 100
176. "Kalp acısı böyle bir şeydi. Hiçbir zaman silemezdiniz. Hep beraberinizde taşırdınız."
- The 100 - Eve Dönüş
177. ""Seni seviyor. Söyleyeceğin ya da yapacağın hiçbir şey bunu değiştiremez.""
- The 100
178. "Sırların özelliği buydu; onları sonsuza dek taşımak zorundaydınız, bedeli ne olursa olsun."
- The 100
179. "Finn masumları öldürdü. Ölümün bedeli yoksa hayatın değeri yoktur."
- The 100 - İsyan
180. "Hepimizin içinde bir canavar saklı Clarke. Çıkmasına izin verdiğimizde olanlardan biz sorumluyuz."
- The 100 - İsyan
181. "Kimsenin sizin ıstırabınızı paylaşmasını bekleyemezdiniz. Acınızı tek başınıza taşımak zorundaydınız."
- The 100
182. "Cesaretle pervasızlık arasında çok büyük bir fark vardır."
- The 100 - İsyan
183. "Dünya’yı böyle düşünmemişti. Uğrunda ölmeye değecek bir yer değildi burası."
- The 100 - Eve Dönüş
184. "“Başardık. Dünya’da yaşam sürdürülebileceğini kanıtlayacak kadar uzun süre dayandık. Şimdi diğerleri de geliyor.”"
- The 100 - Eve Dönüş
185. "Bazı şeyler asla unutulmazdı."
- The 100 - 21. Gün
186. "Bazen neşeli olmak da bir savaş yöntemidir."
- The 100 - İsyan
187. "İnsan sevdiklerine yardım eder. Herkes böyle yapar."
- The 100 - İsyan
188. "Kırık bir kalbi iyileştirecek kadar güçlü bir ilaç yoktur."
- The 100
189. "Ama zaten güzel olanlar, seni en çok üzenler oluyorlar."
- The 100
190. "Kırık bir kalbi iyileştirecek kadar güçlü bir ilaç yoktu."
- The 100
191. "Tanrılar vardı, dinler vardı ama bencillik her şeyden güçlüydü."
- The 100 - İsyan
192. "Bazı şeyler asla unutulmazdı."
- The 100 - 21. Gün
193. "Kötü adamlar kendilerini hep kahraman sanırılar."
- The 100 - İsyan
194. ""Ne kadar az da olsalar elimizdeki özgürlüklere sahip çıkmalıyız.""
- The 100
195. "Sırların özelliği buydu; onları sonsuza dek taşımak zorundaydınız, bedeli ne olursa olsun."
- The 100
196. "Eğer bu gece ölecekse son anlarına aşk acısından başka bir şeyin damga vurmasını istiyordu."
- The 100 - 21. Gün
197. "Güneşin bir gün daha doğması gerçekten bir lütuf."
- The 100 - Eve Dönüş
198. "“İnsanların en iyi yanını gördüğün için asla özür dileme, Wells. Bu harika bir özellik!”"
- The 100 - Eve Dönüş
199. "Kimsenin sizin ıstırabınızı paylaşmasını bekleyemezdiniz. Acınızı tek başınıza taşımak zorundaydınız."
- The 100
200. "Hiç mi yeni bir şeyler denemek istemiyorsun? Bütün kurallara ve planlara boş verip sürekli hayatın nasıl olması gerektiğini söylemek yerine nasıl olabileceğini öğrenmek istemez misin?"
- Kuzgunlar
201. ""Bence hiç bir şey affadilmez değildir. " dedi sessizce. "Eğer doğru nedenlerle yapıldıysa.""
- The 100
202. "Kendisini bir korku dalgasına, umutsuz bir panik seline hazırladı."
- The 100
203. "Hayatlarına devam etmenin tek yolunun bir şeylerle uğraşmaktan geçtiğini de biliyordu."
- The 100 - Eve Dönüş
204. ""Bir gün her yer güvenli olacak, Dünya isterse.""
- The 100 - İsyan
205. "Sadece kendimiz için doğmadık"
- The 100 - 21. Gün
206. "Bence cennet nerede olduğunu hayal ediyorsak oradadır."
- The 100 - 21. Gün
207. "Katlanamayacağım bir şey varsa o da ikiyüzlülüktür."
- The 100 - 21. Gün
208. ""O seni seviyor Clarke. Çoğu insanın hayatı boyunca aradığı bir sevgi bu.""
- The 100
209. "—Yaklaşık yetmiş beş yıl sonra ne yapacaksın?
—Takma dişlerimi temizleyeceğim."
- The 100
210. "prensesi kurtarmaya gelen cesur şövalye değildi.
onun zindana atılma sebebiydi."
- The 100
211. ""Hepimiz gurur duymadığımız şeyler yaptık.""
- The 100 - 21. Gün
212. "Dünya'yı böyle düşünmemişti. Uğrunda ölmeye değecek bir yer değildi burası."
- The 100 - Eve Dönüş
213. ""İnsanlar sadece iyi ya da kötü değildir," diye omuz silkti Vivi. " Sadece şeytanlarımız ya da meleklerimiz yok. Evet, Tiffany çok kötü şeyler yaptı ama yaptıklarının nedeni sevgiydi. Elbette sevgi, yaptıklarını asla hoş göstermez. O, hala suçlu. Ama suçlamamız, onu anlamayacağımız anlamına gelmez. Yaptıklarını öğrendikten sonra, ona duyduğun sevginin öylece bitmesi gerekmiyor. Sevgi, bundan çok daha karmaşık bir şey."
- Kuzgunlar
214. "“Herkesi kurtaramazsın Clarke.”"
- The 100 - 21. Gün
215. ""Mutlu olmaya bakmalısın. Yoksa ne anlamı var?""
- The 100
216. ""Zaten güzel olanlar seni en çok üzenler oluyorlar.""
- The 100
217. "Dünya' da hayatta kalmanın ne kadar zor olduğunun farkına vardım. Gerçekten yaşamak için zekâdan fazlası gerek. İstek gerek."
- The 100 - Eve Dönüş
218. "Üzücü anıların yerine mutlu anıları koyamazdınız. Kalp acısı böyle bir şeydi. Hiçbir zaman silemezdiniz. Hep beraberinizde taşırdınız."
- The 100 - Eve Dönüş
219. "Dünya hiç de hayallerindeki gibi değildi. Soğuk ve yabancıydı. Üstelik güzelliğiyle ... başını döndüreceği yerde, her yerinden ölüm fışkırıyordu."
- The 100 - Eve Dönüş
220. "Kimsenin sizin ıstırabınızı paylaşmasını bekleyemezsiniz acınızı tek başınıza taşımak zorundaydınız"
- The 100
221. "Eğer Luke’ la beraber bakamayacaksa ağaçlar, hatta çiçekler neye yarar ki?"
- The 100 - Eve Dönüş
222. "Mutluluğun ne anlama geldiğini öğrenmeye başlamıştı."
- The 100 - Eve Dönüş
223. "Gözlerini kapattı, suyun yüzünde topaklanmış kiri ve teri akıtmasına izin verdi. Bir saniyeliğine, yağmurun her şeyi alıp götürebileceğine kendini inandırdı."
- The 100
224. "“Hiçbir hücre duvarı,
anıları kadar kasvetli değildi.”"
- The 100
225. ""Üzülme. Onu kalbinden vurdum. Fazla acı çekmeyecek.""
- The 100
226. "''İşte ailenin anlamı budur. Aile, uğruna savaştığın insanlardır. Aile, onlarsız yaşayamayacağın insanlardır.''"
- The 100 - İsyan
227. "Dünya’yı böyle düşünmemişti. Uğrunda ölmeye değecek bir yer değildi burası."
- The 100 - Eve Dönüş
228. ""Senin halkın artık benim halkımdır.""
- The 100 - Eve Dönüş
229. "Kırık bir kalbi iyileştirecek kadar güçlü bir ilaç yok"
- The 100
230. "“Aceleci, pervasızca, biraz da fevri bir plan… Ama aynı zamanda da zekice ve cesurca. Sevdiğim her şey bir arada.”"
- The 100 - İsyan
231. "Kötü adamlar kendilerini hep kahraman sanırlar."
- The 100 - İsyan
232. "Sanırım bazen inançlar gerçeklerden daha güçlüdür."
- The 100 - İsyan
233. "Küçük yaşta öğrendiği gibi, eğer bir şeyin yapılmasını istiyorsan bunu kendin yapmalıydın."
- The 100
234. "“İyi insanlar da hata yapabilir,”"
- The 100
235. ""Çözemediği insanlar her zaman ilgisini çekmişti.""
- The 100
236. ""Kimse iyileşmiyor ki.""
- The 100
237. ""Bence hiçbir şey affedilmez değildir."dedi sessizce."Eğer doğru nedenlerle yapıldıysa.""
- The 100
238. "“Aceleci, pervasızca, biraz da fevri bir plan… Ama aynı zamanda da zekice ve cesurca. Sevdiğim her şey bir arada.”"
- The 100 - İsyan
239. "Onu vurmuşlardı."
- The 100 - Eve Dönüş
240. "Kötü adamlar kendilerine Hep kahraman sanırlar"
- The 100 - İsyan
241. "“Senin halkın artık benim halkımdır.”"
- The 100 - Eve Dönüş
242. ""Donmayı önleyici ilaçlar vardır, herhalde.”
“Var,” dedi Clarke, ona dirsek atarak. “Mesela yanında battaniye getirmek.”"
- The 100 - İsyan
243. "Üzücü anıların yerine mutlu anıları koyamazdınız. Kalp acısı böyle bir şeydi. Hiçbir zaman silemezdiniz. Hep beraberinizde taşırdınız."
- The 100 - Eve Dönüş
244. ""Sessizlik, söylenmeyen sözlerle doldu.""
- The 100
245. "Çözemediği insanlar, her zaman ilgisini çekmişti."
- The 100
246. "Sessizlik o kadar ağırdı ki altında ezileceklerdi neredeyse."
- The 100
247. ""Ama zaten güzel olanlar seni en çok üzenler oluyor.""
- The 100
248. "Hayatı tehlikede olabilirdi ama en azından uğruna savaşabileceği bir hayattı bu."
- The 100 - 21. Gün
249. "Hiçbir hücre duvarı anıları kadar kasvetli değildi."
- The 100
250. ""Bitişlerle başlangıçlar birbirinden ayrılmazlar. Şafaktan önceki anla sonraki an gibi.""
- The 100 - Eve Dönüş