Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

Kaşağı - Ömer Seyfettin | Detaylı Ücretsiz Kitap İncelemesi

Kaşağı Kitap Bilgileri


Yazar: Ömer Seyfettin
Tahmini Okuma Süresi: 2 sa. 43 dk.
Sayfa Sayısı: 96
Basım Tarihi: 22 Aralık 2017
İlk Yayın Tarihi: Ocak 1918
Yayınevi: Timaş Çocuk
Orijinal Dil: Türkçe
ISBN: 9789753628648
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak


Kaşağı Kitap Tanıtımı


Ömer ve kardeşi Hasan, çocukluklarını büyük bir çiftlikte geçirmişlerdi. Küçük Ömer ve Hasan, en çok atlarla oynamayı, özellikle de onları tımar etmeyi seviyorlardı. Bunun için İstanbul’dan özel getirtilen KAŞAĞI’yı kullanıyorlardı. Ama bir gün Küçük Ömer, çocukluk heyecanıyla KAŞAĞI’yı kırar ve suçu kardeşi Hasan’a atar. Babası bu olaydan sonra Hasan’a çok kızar ve ona:

-Yalancı, der…

Hasan, bu olaydan sonra içine kapanır ve bir gün hastalanır. İşte o zaman Ömer için zor günler başlar.

Kitapta ayrıca ‘HÜRRİYET BAYRAKLARI, NÂDÂN, ÇAKMAK, KÜTÜK, ‘KIZIL ELMA’ “NERESİ?” adlı öykülerde yer almaktadır.




Kaşağı Kitaptan Alıntılar


1. ""Vatan, al bayrağın dalgalandığı yer değil midir?""




2. "Bir şair, insanlara:
– Kurbağalar gibi feryat etmeyiniz! diyor.
Bu öğüt anlayan için ne kıymetli bir hazinedir. Dinle, sus."




3. "İnsanlar ne tuhaftır. Fikrine, ümidine, arzusuna muhalif bir şeye rast gelince hemen bozulur."




4. "Liyakât karşısında senin ne ilmin, ne fennin, ne edebin, ne malûmatın para eder, ne de tahsilin, iktidarın..."




5. ""Liyâkat" kuvvetten daha büyük, daha yüce, daha yüksek bir şeydir. Kuvvet vücutsa, liyâkat ruhtur."




6. "Ben sana her zaman:
– Fertlere ehemmiyet verme! demez miyim? Fertler uğraşmaya değmez. Fertler bir denizin dalgaları gibidir. Asıl olan denizdir; yani toplum... Dalgalar, yani fertler gelip geçici şekillerdir. Biraz felsefî fikri olan, dalgaların bazen büyük olmasına, bazen taşkın olmasına hiç önem verir mi?"




7. "– Doğru söyle, darılmayacağım, yalan çok fenadır..."




8. "Beni üzen şeylerin hiçbirini unutmadım."




9. "(...) ihtiyarlar öyle fıkralar anlatıyorlar ki... Âdeta burası bir "Kulak Üniversitesi" yani kitapsız bir okul! Tam senin istediğin, "kitapsız ilim", hani o yalnız zevk ve eğilim ile kazanılan ilim burada var."




10. "Beni üzen şeylerin hiçbirini unutmadım."




11. "Bu feryatlar, onun yalnız tabiatın nağmelerini işiterek teselli bulmaya yüz tutan kulaklarına haykırılır mı?"




12. "Hangi sokaklardan,kiminle geçerdim?"




13. "İnsanlar ne tuhaftır.Fikrine,ümidine, arzusuna muhalif bir şeye rastgelince hemen bozulur."




14. "Şehirde dost elleriyle kırılan kalbimden bütün kederler sızıyor ve hepsi gözlerimden, çevrenin hayaline karışarak akıp gidiyor..."




15. "Gözlerimden ta ruhumun içine aksediyor..."





Kaşağı Kitap İncelemeleri


Olay hikâyeciliğinin Türk edebiyatında akla gelen ilk ismi Ömer Seyfettin... Kendisinin okuduğum ilk kitabı ve okumaya da devam edeceğim bir yazar oldu.
Öncelikle türünün asla çocuk kategorisine girmesine katılmıyorum. Yetişkinlere hitap eden ve çocuk psikolojisini etkileyebilecek hikâyeler bulunduruyor. Bunun haricinde içerisinde 6 tane ayrı ayrı öyküler var. Her biri etkileyici ve ders çıkartma niteliğindeydi . Özellikle "Kaşağı"içerisinde kahramanın yaptığı iftiradan dolayı, kardeşinin geldiği durumun vicdan azabını ben bile çektim. İftiranın getirebileceği en uç şeyi kahramanımız kötü bir şekilde yaşıyor, yerinde olmak istemezdim şahsen. Bu hikâyeye ek olarak milli benlik duygularının yoğun bir şekilde işlenildiği "Primo Türk Çocuğu Nasıl Doğdu?" ve "Primo Türk Çocuğu Nasıl Öldü?" öyküleri de beni cezbetti. İçerisinde ki Primo bir diğer adıyla Oğuz karakterinin Türklere karşı yapılan durumda gösterdiği cesaret, milli benliğine bağımlılığı, yetiştirilme tarzı her ne kadar farklı bir etnik kökene uygun olsa da bir zaman sonra aslında içerisinde bulundurduğu Türklük kanının babası sayesinde de farkına varması ve ilkesine bu denli bağımlı hâle gelmesi çok etkiledi beni. Uzun lafın kısası her hikâyeden kendi hayatınıza uyarlayacağınız kısımlar bulunuyor. Kitabı okumanızı kesinlikle tavsiye ediyorum. İyi okumalar.




Ömer Seyfettin’in “Kaşağı” adlı hikâyesi, Türk edebiyatının en önemli realist öykülerinden biridir ve genellikle ilkokul müfredatında da yer alır. 1910 yılında yayımlanan bu eser, Ömer Seyfettin’in Milli Edebiyat anlayışını yansıtan, sade ve akıcı bir dille yazılmış bir hikâyedir. Hikâye, bireysel ve toplumsal ahlaki değerleri, suçluluk psikolojisini ve çocukluk masumiyetini işler.

“Kaşağı”, bir çiftlikte yaşayan iki kardeş, Ömer ve Hasan’ın hikâyesini anlatır. Ömer, küçük yaşta babasının atlarının kaşağısını (atları tımar etmek için kullanılan alet) merak eder ve onunla oynarken kırar. Suçu kardeşi Hasan’a atar. Hasan, suçsuz olduğu hâlde cezalandırılır ve bu olay Ömer’in vicdan azabına dönüşür. Yıllar sonra Hasan’ın ölümüyle Ömer, suçluluğun ağırlığını daha derinden hisseder.

Temalar:
Vicdan Azabı ve Suçluluk: Ömer’in kaşağıyı kırması ve suçu kardeşine atması, onun vicdanında derin bir yara açar. Hikâye, yalanın ve haksızlığın birey üzerindeki psikolojik etkilerini güçlü bir şekilde işler.
Kardeşlik ve Aile Bağları: Kardeşler arasındaki ilişki, sevgi ve kıskançlık gibi duygular üzerinden ele alınır.
Çocukluk ve Masumiyet: Çocukların masum dünyası, yanlış kararların ve yalanların gölgesinde işlenir.
Ahlaki Değerler: Doğruluk, dürüstlük ve adalet gibi değerler, hikâyenin temel mesajları arasındadır.

“Kaşağı”, dürüstlüğün ve doğruluğun önemini vurgularken, bir yalanın birey ve aile üzerindeki yıkıcı etkilerini gösterir. Çocukluk masumiyetinin kırılganlığını ve vicdanın gücünü anlatan bu hikâye, okuyucuya ahlaki bir ders sunar.




Aslında çok daha önce okumam gereken bir yazar ve kitaptı Ama araya ne kadar zaman da girmiş olsa Türk-İslam sentezinde hikayeler yazan bu büyük yazarı ve eserlerini bilip okumak gerekiyor...

Ömer Seyfettin hakkında da şu notu paylaşmak istiyorum, kendisi ne yazık ki trajik bir şekilde hayata veda etmiştir. Şeker hastasıdır ancak doktorlar bunun fakına varmayarak şekerli meyveler yemesini önermiş ve trajik bir şekilde komaya girmiş ve hayata veda etmiştir. Ama işler ölümünden sonra garipleşmeye başlıyor; maalesef doktorlar ve hastane çalışanlarının onu tanımaması yüzünden cesedi, kimse onu almayınca araştırmalar için Otopsilerde denek olarak kullanılmıştır. Uzunca bir süre sonra ondan haber alamayan arkadaşların arayışı sayesinde hastaneden alınıp toprağa verilmiş ancak gariplikleri burada da devam edecektir. Defnedildiği yerden yol geçeceği için kemikleri Asya'dan Avrupa'ya taşınır. Bugün Zincirlikuyu Mezarlığında yatmaktadır. Daha detaylı bilgiler bu linkte mevcuttur (

)

Esere gelince; Ömer Seyfettin'in Türk-İslam sentezi içerisinde 5 yazılmış 5 farklı öyküden oluşmakta. Türk ve İslam kültürü ve Tarih bilinci aşılanmak istenmiştir. Son öykü de ise Osmanlının Selanik'i kaybetmesindeki derin üzüntüler ve hayal kırıklıkları üzerine durulmuş.

Bu günlerde çocukların daha çok fantastik kitaplar okuduğuna şahit oluyorum. Onlarda okunmalıdır muhakkak. Ama kendi yazarlarımızı da unutturmamak gerekiyor. İyi okurlar dilerim.




İki kardeş olan Hasan ve Kahraman ailesiyle birlikte bir çiftlik evinde yaşarlar. Bu çiftlikte atlar da bulunmaktadır. Her çocuk gibi onların da atlara olan ilgisi büyüktür. Çiftlikte atların bakımını, yemeğini ve temizliklerini çiftliğin seyisi olan Dadaruh diye birisi yapar. Çocuklar her gün Dadaruh' un atları kaşağı lamasını ve atlara bakım yapmasını izlerler. Bir gün Kahraman atlardan birini kimse yokken kaşağılamak ister ama her gün Dadaruh un yaptığı kaşağı ortada yoktur arar ama bulamaz etrafa iyice baktıktan sonra Dadaruh a hediye gelen ve çok sevdiği hiç kullanılmamış kaşağıyı bulur. Heyecanlı bir şekilde bulduğu kaşağla yapmaya başlar ancak kaşağı çok yeni olduğu için atların canını yakar, atlar huzursuz olur bunu engellemek için kaşağıyı duvara sürter böylece kaşağı' nın uçları bozulur. Bu durum Kahramanı çok sinirlendirir. sinirinden kaşağı yı fırlatır, yere çarpan kaşağı orada kırılır. Kaşağı nın kırıldığını görünce kaçar. Sabah babası kırılmış kaşağı görünce kimin yaptığını sorar kahraman' da suçu kardeşi Hasan' a atar Hasan bir daha ahıra girmeme cezası alır. iftira atan Kahraman böylece ceza almadan kurtulacağını düşünür. Bu olayın üzerinden bir yıl sonra. Hasan çok hastalanır ve ölür. Kahraman' ın yaşadığı üzüntü ona büyük bir ders olur.



Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: