Kardeşim Rüzgar Kardeşim Deniz Kitap Bilgileri
Yazar: José Mauro de Vasconcelos
Tahmini Okuma Süresi: 5 sa. 26 dk.
Sayfa Sayısı: 192
Basım Tarihi: Haziran 2021
İlk Yayın Tarihi: 1945
Yayınevi: Can Yayınları
ISBN: 9789750719806
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Kardeşim Rüzgar Kardeşim Deniz Kitap Tanıtımı
"Şeker Portakalı" adlı romanıyla ülkemizde yediden yetmişe herkesin sevgilisi olan Brezilyalı ünlü yazar "Jose Mauro de Vasconcelos"tan bir roman daha sunuyoruz. Romanın başkişisi damarlarında Çingene kanı taşıyan yetim Chicao'dur. Brezilya'nın kıraçlarında büyüyen Chicao, rüzgarı ve denizi kardeşi bilir. Ateşli, güzel Joaninha'nın sevgilisi ve o kıyının en güçlü erkeği olur. Okuyunca siz de göreceksiniz, "Vasconcelos", yine o her zamanki yalın, şiir dolu, sokulgan anlatımıyla, özsuyunu doğadan alan, sevgi ve özlem dolu, yaşamın içinden sürüp gelen bir roman daha yaratıyor. Bu romanda rüzgar canlanır, ışık ve müzik gereçlerinin, dans adımlarının ve yürek çarpıntılarının gürültüsüne dönüşür. Anlattığı toprakları ve o toprakların insanlarını çok iyi tanıyan "Vasconcelos", o insanların duygularını, düşüncelerini, o topraklara bağlılıklarını ve o topraklardan kopuşlarını büyük bir ustalıkla yansıtıyor.
Kardeşim Rüzgar Kardeşim Deniz Kitaptan Alıntılar
1. "Erkekler güzelse severler bir kadını."
2. "Bugünlük bu kadar.Yarın yeni bir gündür."
3. "Her insanın bir öyküsü vardır."
4. "İnsanın dili darağacı ipinden uzundur."
5. "Her aklı başında insan,yaşam koşullarını daha iyiye götürmek isterdi."
6. "Neden o da hemen ölüp gitmemişti sanki?"
7. "Her insanın bir öyküsü vardır."
8. "Ya ben? Bende şans nanay."
9. "Her insanın bir öyküsü vardır."
10. "Günün birinde çekip gideceğini biliyordum. Aslında bunca zaman kalabilmesi şaşırtıyordu beni. Elimden gelseydi onu bırakmazdım. Ama buna hakkım yok."
11. ""Hayat sürüp gidiyor işte."
"Ya kalbinden ne haber?"
"O da çarpıyor.""
12. ""Hayat sürüp gidiyor işte."
"Ya kalbinden ne haber?"
"O da çarpıyor.""
13. "Umut! Ona güç verebilecek biricik şey buydu."
14. ""'Siz kadınlar yok musunuz, nedense düșündüğünüzün hep tersin söylemek zorundasınızdır sanki..."
15. "Bütün hayatı boyunca savaştığı gibi şimdi de savaşacaktı."
Kardeşim Rüzgar Kardeşim Deniz Kitap İncelemeleri
Kitabı genel hatlarıyla beğendim diyebilirim. Vasconcelos’ un şeker portakalını önceden okumasaydım eğer daha çok beğeneceğime eminim. Bu biraz da karnın tokken yemek yemeye benzedi. Yine de doydum diyebilirim.
Spoiler içerir!!
Kitabın başlarında çapkın bir denizcinin anılarını okuyacağımı sandım. Ama devamında hiç de öyle olmadı. Chicao bir çingenenin oğlu. Zengin bir çiftçinin kapısına bırakılıyor. Ama kader hiç de umduğumuz gibi gitmiyor bazen. Bulunduğu şehirde kuraklık baş göstermeye başlayınca Chicao bu şehirden ayrılmaya karar veriyor. Kuraklık denilince bizim coğrafyamız için uzak da gelse kitabın betimlemesi o kadar harika ki o susuzluğu dibine kadar yaşıyorsunuz. Hayaller kuran Chicao susuzluktan muzdarip olduğu için mutluluğun denizlerde olduğunu sanıyor. Ama işler hiç de umduğu gibi olmuyor maalesef…
Başladığı gibi susuzlukla biten bir kitaptı. Kaderimizden ne kadar kaçmaya çalışsak da bizim peşimizi bırakmadığının kanıtı olan bir kitaptı. Medyum olan karakter ve deli olan bir kadın vardı. Deli deyip geçmeyelim eşi zamanında susuzluktan öldüğü için elinde suyla dolaşıp herkese su dağıtan bir kadın bu… Kitapta azize gibi bahsediliyor zaten. Beni ana karakterden çok bu karakter daha fazla etkiledi diyebilirim. Aşkın, çalışmanın zorluğunun, beden gücünün bazen hiç bir işe yaramamasının, susuzluğun , susuzluktan dolayı yaşanan ölümlerin anlatıldığı çarpıcı bir kitaptı.
Emeğine kalemine sağlık Vasconcelos… Keyifli okumalar dilerim..
yine mükemmel ötesi bir kitapla gelmiş karşıma.. şeker portakalıyla tanıdım kendisini ve bu okuduğum ikinci kitabı.
tek kelimeyle muhteşem, ben bayıldım. o susuzluk sorununu ben de içime yayıla yayıla hissettim.
Chicao adlı kahramanımızın yaşadığı sıkıntılardan bahsediyor. takdir ettiğim bir nokta var kahramanda: umudu hep çok yüksek. yaşamalı insan, bu hayat yaşanmalı felsefesiyle mutsuz olmadığı yerde durmak istemiyor. ait olduğu çok sevdiği yer dahi olsa daha iyi yerlerde olmak için, daha iyi yaşayabilmek için, daha mutlu olabilmek için, hayata tutunmak istediği için çok uğraşıyor.
hayata olan bu umudu eminim ki okuyan herkesi etkileyecek.
kızdığım ve onu maalesef kötü etkileyen özelliği de: ün yakaladıktan sonra, ününün arkasına geçip kendini daha iyi gösterme, kendini kanıtlama, ve bir süre sonra insanlara en iyisi benim, göreceksiniz düşüncesiyle yazgısını kendi elleriyle yazmış olması.
insanız, kendimize güvenmezsek hiçbir konuda başarılı olamayız ama kendimizi başkalarına kanıtlamak için, gösteriş için, şov için tehlikeli sularda yüzmemiz boğulmamıza sebep olabilir.
Chicao, çok güçlüsün gencecik yaşında neleri feda ettin ama keşke gücünü hep hayata tutunmak için harcasaydın, kendini en iyi göstermeye çalışıp , bakın ben en güçlüsüyüm göreceksiniz diye ispatlamaya çalışarak değil. o kadar çektiğin cefanın sonu böyle olmamalıydı..
kitapta alttan verilmiş o kadar çok mesaj var ki..
iyi ki okumuşum
çok şey kattı bana
keyifli okumalar
Şeker portakalindan bu kitaba gelenlerdenim. Kitabın üslubu çok güzel yasanilanlari sizlere film izler gibi işliyor.Fakat şeker portakalindaki tadı çok alamadım .Kitapta ana kahramanın çocukluğundan ölümüne kadarki hayat serüveni anlatılıyor.bu karakter uzerinden toplumdaki sıkıntıları da görebiliyoruz.kahranimiz ozgur ruha sahip biri.hayati hiç olay olmamış .hayatının bir döneminde kuraklık susuzluk en büyük.imtihani oluyor .bu olayların anlatıldığı sayfaları okurken yaşananları hissediyorsunuz.bu imtihanı geçen kahraman hayatına devam ediyor kurtuluyor kuraklığın acımasızlığı dan .Hayatına tuz işiyle devam ederken bu işin zorlukları tasvirlerle çok güzel dile getiriliyor.Sonrasinda gemilerde çalışan biri oluyor.kitabin sonuna doğru egosuna yenilen kahraman sonu ölümle sonuçlanacagi herkes tarafından tahmin edilen bir yolculuga gönüllü olarak çıkıyor .bu yolculuk onun olumuyle son buluyor .Hem de yıllar önce kurtulmayı başardığı susuzluk ve açlık bu sefer onu yakalıyor ve kahramanımız kacamiyor...Kitapta beni düşündüren olaylara gelince içimizde yaşadığımız bencillik ,ego vb duygular bazen mantıksız kararlar almamıza sebep oluyor.ve ne kadar kacsak da ecelden yazılan kaderden kaçış mümkün olmuyor.bu karakterde sevmedigim yan ise bir kadını seviyor...ona karşı hep vefalı ama onu başkalarıyla aldatmaktan da geri kalmıyor....sadece kuraklığın acimasiz yüzünü gorebilmek ve tuz işinin ne kadar sancılı olduğunu anlayabilmek adına bile olsa okunabilecek bir kitap....
Vasconcelos bu romanında çingene kanı taşıyan Chicao’nun hikayesini anlatıyor. Aşırı akıcı bir dil kullanmış Vasconcelos, sayfalar ellerimden akıp gitti, üslubu çok iyiydi gerçekten. Chicao’nun hayatını okurken biraz sıkılmadım desem yalan olur, her ne kadar akıcı olsa da sürekli aynı şeyleri okuyormuşum hissine kapıldım. Çok durağan bir hayatı vardı yani ana karakterimizin. Bu durağanlık da beni bir yerde artık çok bunalttı ve bir şeyler olmasını dileyerek okudum kitabı.
Anlayamadığım şey ise şu oldu: hem bu kadar sıkılıp hem de bu kadar akıcı bir şekilde okuyabilmiş olmam.
Dediğim gibi üslup iyiydi fakat bir hareket yoktu kitapta.
Chicao bir deniz işçisi ve deniz işçilerinin yaşadıkları da güzel aktarılmıştı kitapta. Sonlara yaklaştıkça kitapta bir hareketlenme oldu ve sonu gerçekten çok güzel ve etkileyici bitti.
Vasconcelos’un bütün kitapları güzel değil bana göre ve ister istemez karşılaştırma yapıyorum kitapları arasında. Şeker Portakalı serisi benim en sevdiğim serilerden biridir ve bu yüzden onu ayrı bir tarafa alıp karşılaştırmaya dahil etmiyorum.
Yaban Muzu ve Çıplak Sokak tavsiye etmediğimi daha önce de söylemiştim. Bence güzel değillerdi.
Kayığım Rosinha’yı çok sevmiştim ve kesinlikle okumanızı tavsiye ediyorum. Son olarak Kardeşim Rüzgâr Kardeşim Deniz’e gelince.. okursanız sevebilirsiniz okunmayacak bir kitap değil ama okumasanız da olur bazında bir kitap olduğunu düşünüyorum. Yaban Muzu ve Çıplak Sokak gibi tavsiye etmiyorum diyemiyorum kesin olarak ama Kayığım Rosinha gibi de kesinlikle tavsiye ediyorum da diyemiyorum. Net konuşamadığım az sayıda kitaplardan biri oldu..
Brezilya'nın zorlu ve kıraç bölgesinde - Sertao'da- terkedilmiş bir çingene çocuğunun hikayesi: Chicao'nun hikayesi.
Sertao, o zamana kadar yaşanmış kuraklıklara hiç de benzemeyen bir kuraklık yaşamaktadır. Kendisine yirmi yıl boyunca evini açan ve aile olan insanları ve kendisini besleyen toprağı kuraklık sebebiyle bırakır Chicao.
Kuraklığa bağlı göçler, korkunç felaketlerde getirir. Yollarda kuru çatlayıp ölen toprak, susuzluktan dal budak salamayan ağaçlar, bir ağaç dibinde ölen insanlar ve hayvanlar... Eserin bu kısmını okurken aklıma Yaşar Kemal'in YER DEMİR GÖK BAKIR adlı kitabından sahneler geldi gözümün önüne.
Damarlarındaki çingene kanın etkisiyle uzlaşmayı sevmeyen, kavgacı, özgür ruhlu ve maceraperest bir insana dönüşmüştür Chicao.
Ona istediği macerayı da açık denizler, ünlü gemiler ve küfürbaz denizciler sunar. Çiftçi Chicao, yaman bir denizciye dönüşür. Yeni hayatı ona macera ve dünya güzeli bir kadın armağan eder.
Joaninha'ya duyduğu büyük aşka rağmen denizden asla kopmak istemez Chicao.
Vasconcelos'un diğer eserlerine göre çok farklı bir mekan seçilmiş bu eserde. Vasconcelos, genellikle Brezilya'nın balta girmemiş ormanlarını seçerdi. Ama bu kitapta kurak toprağın ve azgın denizlerin destanın anlatmış.
Çok beğendim ve tavsiye ederim.