Karantina: Mahşerin Dört Atlısının Hikayesi/Dördüncü Perde Kitap Bilgileri
Yazar: Beyza Alkoç
Tahmini Okuma Süresi: 9 sa. 31 dk.
Sayfa Sayısı: 336
Basım Tarihi: 7 Kasım 2019
İlk Yayın Tarihi: Ekim 2019
Yayınevi: İndigo Kitap
Orijinal Dil: Türkçe
ISBN: 9786057611352
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Karantina: Mahşerin Dört Atlısının Hikayesi/Dördüncü Perde Kitap Tanıtımı
“Unutma; karanlık olmadan aydınlık bir hiçtir.”
Teşekkür ederim hayatıma. Teşekkür ederim çektiğim her bir acıya, yaşadığım her mutsuz geceye, tüm korkularıma, girdiğim her çıkmaz yola... Teşekkür ederim karanlığıma çünkü hiçbiri olmasaydı ben de olmazdım, acıyı yaşamasaydım mutluluğun tadını bilemezdim. İşte bu yüzden bilin ki her nerede ne yaşıyorsanız yaşayın, bazen acı çekmemiz gerekiyor ki mutluluk geldiğinde onu tanıyabilelim. Bazen karanlıkta kalmamız gerekiyor ki ışıklar yandığında aydınlığın ne demek olduğunu anlayabilelim...
Zeynep, Onur, Burak ve Mert tam da her şey normale dönüyor derken yeniden karanlığın içine çekiliyor. Karantina serisi son perdeye doğru ilerlerken bir önceki durak olan Dördüncü Perde’yle karşınızda!
Karantina: Mahşerin Dört Atlısının Hikayesi/Dördüncü Perde Kitaptan Alıntılar
1. ""Biz kurtulduk ama ruhlarımız hala karantinada...""
2. "Dünya bizim içimizdir...
İçimizi kurtarırsak dünyayı kurtarırız."
3. "Zaman durdurulabilir bir kavram… Eğer bir gün biriyle tanışır ve gerçek aşkı yaşarsanız zamanın durdurulabilir olduğunu anlayacaksınız.
Belki de gerçek aşk durmaktan ibarettir, ilerlemekten değil…"
4. ""İnsan mı tuzağı kovalar,
tuzak mı insanı?
Yürür mü herkes tehlikeye,
tehlike mi yürür herkese?
Gecenin karanlığına mı koşar insan,
gece mi koşar insana doğru?
İnsan kendi ayaklarıyla mı girer
hapsine,
hapis mi onun ayaklarına kurulur?
Çırpındıkça daha mı çok hapsolur
insan,
Yoksa hapsoldukça mı çırpınır?""
5. "Bir kez benim olan sonsuza kadar benimdir bırakmam..."
6. "İsimler önemsiz,
Gelip ağladığın taşlar sandığın
taşlar değil,
Gözünün gördüğü herkes,
gördüğünü sandığın insan değil.
Ben benim desem,ben benmiyim?
Söylesene ben kimim?"
7. "Boş gemiler geçiyor gönlümün kıyısından..."
8. "Bazı sarsılışlar kıpırdanmadan yaşanabilir çünkü. Bazı doğal afetler içte yaşanır, bazı yıkımlar içe doğru olur, her şey dışarıda değildir, her şey somut olmak zorunda değildir. Her acı görünür olmak zorunda değildir. Her yaraya bir bant yapıştırılmaz. Dışarıdan görünmüyor diye yara yok değildir, acımıyor değildir acıyordur…Hem de çok acıyordur. Susuyor olmamız konuşmadığımız anlamına gelmez. Bir söz var, çok severim...
Müziği duymayanlar dans edenleri deli sandı."
9. "Sevgi, dünyanın önünde eğilebileceği tek duyguydu."
10. "Hayat ikiye ayrılıyor; eksilmek ve çoğalmak. Doğarak çoğaltıyorduk dünyayı, ölerek eksiltiyorduk ve buna hayat diyorduk. Hayat bir eksilme serüveniydi aslında"
11. "" Her şey anını bekler""
12. "Dünya bizim içimizdir...
İçimizi kurtarırsak dünyayı kurtarırız."
13. "Siliniyor yavaş yavaş hüznüm gözlerimden..."
14. "Âşık oldum celladıma."
15. "Asıl kar fırtınası benim içimde yaşanıyordu, dışarıdaki hiçbir şeydi.."
Karantina: Mahşerin Dört Atlısının Hikayesi/Dördüncü Perde Kitap İncelemeleri
Kitabı okurken sık sık şunu düşündüm: Konunun bu kadar uzatılmasına gerek var mıydı? Zira kitap boyunca hep aynı şeyleri okuyormuş gibi hissetmekten kendimi alamadım.
Bu kitabın başlarında da bir kaçma ve kovalama durumu var. İkinci kitapta Onur Zeynep'ten kaçıyordu, bu kitapta Zeynep başına gelen olay yüzünden Onur'dan kaçıyor. Pek tabii Onur peşini bırakmıyor. Kavuşuyorlar, ayrılıyorlar, peşlerindekiler rahat vermiyor, belalar yakalarını bırakmıyor...
Zeynep'in durumunu, Burak ile olan dostluklarını (Burak seride en sevdiğim karakter bu arada), ormandaki sahneyi, Onur'un tepkilerini ve bu dörtlünün arkadaşlığının bu denli güçlü oluşunu çok severek okudum, evet. Özellikle Zeynep'in sakladığı sırrın ortaya çıkmasından sonraki bölümleri çok sevdim. Ama yine de birçok olayın kendini tekrarladığını, konunun fazlaca uzatıldığını ve yaşanan bir iki aksiyon sahnesi ile finaldeki olayın da çok geçiştirilerek yazıldığını düşünüyorum.
Dördüncü kitabı okurken bile konunun uzatıldığını düşünen biri olarak, bu kitabın son kitap olmadığını öğrenince yaşadığım hayal kırıklığını anlatamam. Bu kitapla seriyi bitirmek yerine bir kitap daha yazmanın gereği var mıydı sahiden? Neden beşinci kitap olacak anlamış değilim. Yine de bu noktaya kadar gelmişken zannediyorum çıkınca son kitabı da okurum.
Harika bir seri daha okudum Beyza Alkoç'dan. Kitabın nerdeyse her satırını çizerek okudum. Serinin dört kitabını da büyük bir heyecanla ve zevkle okudum, beşinci kitapta daha neler olacak gerçekten merak ediyorum. Neler neler yaşadılar, bataklığıda gördüler, gökyüzünüde. Okulda, karantina da bir cinayete tanık olup kaderlerinin birleştiği o koridordan itibaren yaşadıkları onca şey ve vardıkları nokta sonunda yaşadıkları onca şeye değdi. Kitapta hem ağladım hem kahkalar attım.
Beyza Alkoç önsözde "Ben istedim ki satırlarım birilerini dertlerinden uzaklaştırıp başka diyarlara götürsün. Ben istedim ki satırlarım size yol göstersin; ben istedim ki satırlarım sizi çıkmaz sokaklardan çıkarsın." yazmış." Ben kitabı okurken kendimi okuyucu değil de ordaki karakterler gibi hissettim kitabın sanki içindeydim. Kendi hayatımdan kopup sanki onların hayatının içine girmiş gibi hissettim. 3391 kilometre ve 0 kilometre serisini okurkende böyle hissetmiştim. Sen hep yaz biz hep okuyalım. Okudukça ruhumuz iyileşsin senin güzel cümlelerinle.
Bu arada Burak ve Mert gibi harika ötesi arkadaş herkese şart. Hele Burak'ın espirileri beni dakikalarca güldürüyordu aklıma geldikçe de gülüyorum hatta
Ay benim, gece senin... Bakıp bakıp gülümserim.
Karantina 8. Sınıfta okumaya başladığım bir seriydi. O zamanlar okurken tabii ki ayıla bayıla okuyordum ama okuma alışkanlıklarım değiştikçe artık o kadar da güzel olmadığını düşünmeye başladım. Yine de benim için özel bir seri olduğundan 4. Kitabına devam etmeye karar verdim. Bence Beyza Alkoç'un güzel bir kalemi var, bu okuduğum 6.kitabı keşke hikayelerinde biraz aşk temasının dışına çıksa.
Kitaba gelirsek bence gereksiz uzatılmıştı. Olaylar bir süre sonra tekrara düşmeye başladı. Kitapta bazı kısımları kısaltıp direkt seriyi bu kitapla sonlandırabilirdi. 5. Kitapta ne anlatılacak hiçbir fikrim yok. Ayrıca Eskişehir'de HİÇ POLİS YOK MU? İlk 3 kitabı pek hatırlamıyorum ama sonuçta hepsinde ortak olan bir şey varsa o da Ender'in bir suçlu olduğu. Neden tutuklanmıyor? Zeynep hastaneden kaçınca her yerde polisler onu arıyor ama ne hikmetse bulan kişi yine Onur oluyor. Aynı Akasya Durağında suçluları sürekli taksicilerin yakaladığı gibi burada da Onur ve arkadaşları yakalıyor.
Doğum sahnesi de çok amatörce yazılmıştı bence, orman sahnesinde her şey çok hızlı ve saçmak gelişti.
Hep kötü yanlardan bahsettim sevdiğim yanları oldu mu oldu tabii ki. Zeynep ve Onur'un bebek heyecanı, Burak'ın esprileri, ailelerin ilişkileri... Yalnız sanki Mert çok arka planda kaçmış gibiydi bu kitapta.
5. Kitabı sırf serinin nasıl biteceğine dair olan merakımdan dolayı okuyacağım. Umarım huzur dolu bir kitaptır çünkü daha fazla gerilim okumaya dayanamayacağım. Son olarak keşke Onur'la Zeynep'in bebek alışveriş yaptığı bir sahneyi de okusaydık, okuması çok zevkli olurdu bence.
Karantina serisi bitiyor derken son olmayacağını öğrenerek okumak çok zevkliydi. Serileri okurken kitaplar arasında kıyaslama yapmadan edemem, şahsen yaptığım bu kıyaslamayı pek de zararlı bulmuyorum. Sonuç olarak karantina serisinin en başarılı kitabıydı bence. Olayların çok güzel ilerlediği, sıkmadan, yormadan saatlerce okunabildiği bir kitap olmuş.
'un kitaplarında olayların gerektirdiği ölçüde kötü şeyler yaşanıyor, zor zamanlar geçirip ne acılar çekiyor karakterlerimiz. Bazen bu durumlar içimi karartırdı, mutsuzlaşırdım, karamsarlığa kapılırdım ve bu durumun sayfalarca sürdüğü olurdu. Bu sebepten ötürü dördüncü perdeyi okumayı biraz ertelemiştim. Zamanının geldiği hissedip okumaya başladığımda ise yine yazarımızın her kitabında olduğu gibi mükemmel bir akıcılıkla karşılaşıyorsunuz. Bu kitapta beklediğimin aksine o karamsarlığa düşmedim ve zevkle okuyarak güzel zamanlar geçirdim.
Genç kurgu romanı olduğu için edebi yönden pek nitelendirmek istemiyorum ancak gördüğüm kadarıyla diğer kitaplarına nazaran fazla içerdiğini düşündüğüm iç çözümlemelerini biraz azaltmış ve bu durum akıcılığı biraz daha arttırmış.
Bunu dördüncü perdenin incelemesine yazmam ne kadar doğru olur bilemiyorum ama kitapların sizi sıkmaya başladığını düşünüyorsanız bana kalırsa tek çıkış yolunuz genç kurgu okumak olur ve bu kitaptan hiç çekinmeyin. Çok güzel vakitler geçirip başından kalkamayacağınız bir roman. Ben de son perdeyi heyecanla bekliyor olacağım. Kitaplarla kalın^^