Karabibik Kitap Bilgileri
Yazar: Nabizade Nazım
Tahmini Okuma Süresi: 3 sa. 15 dk.
Sayfa Sayısı: 115
Basım Tarihi: Ocak 2010
İlk Yayın Tarihi: 1890
Yayınevi: Kitapzamanı Yayınları
ISBN: 9786051001845
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Karabibik Kitap Tanıtımı
ilk köy romanımızdır! Ertesi gün Karabibik yatağından sıçrayarak kalktığında güneş henüz doğmak üzereydi.Kalkar kalkmaz dolma gibi bir sigara tutuşturdu. Ocak sönmüş, koru bile geçmişti. Huri hâlâ horul horul uyumaktaydı. Karabibik kızını ayağıyla dürterek: "Hey! Huri! Zıpla görem... Gün çıkıyo be... Dihiy..." diye bağırdı. Huri gözlerini yan açarak bir şeyler homurdandı. Sağ yanından sol yanına dönerek babasına sırtını çevirdi. Karabibik'in bu tembel kızla uğraşacak zamanı yoktu. Eski püskü ceketini arkasına taktığı gibi kapıdan fırladı. Hava oldukça ayazdı. Dolunaya yakın bir ay, batı ufkuna doğru inmeye başlamıştı.
Karabibik Kitaptan Alıntılar
1. "Her evin de ayrıca bir küçük bahçesi olmak kuraldandır."
2. "Bir çirkin tebessüm, bir iki bayağı nükte, içinden doğru gelen kısa bir çığlık: işte ömrünün romanı bundan ibaretti."
3. "Halkımızın çocuk terbiyesi oldukça tuhaftır. Terbiye edelim derken terbiyesini bozarlar da haberleri olmaz."
4. ""Halkımızın çocuk terbiyesi oldukça tuhaftır. Terbiye edelim derken terbiyesini bozarlar da haberleri olmaz.""
5. "Yüreğinde bir sevinç duymaktaydı."
6. "Güzelliğini dünyayı ısıtan güneşinden Gönlümü serpilen güzellik ışınları şu kimsesizliğin karanlıklar diyarında aydınlığım oldu."
7. "Kabahat eşekte değil, sahibi olan eşekte!"
8. "Beklemek ateşten daha kuvvetli yakar."
9. ""Beklemek ateşten daha kuvvetli yakar.""
10. "“Kabahat eşekte değil, sahibi olan eşekte!”"
11. "Rica ederim, kendi düşüncelerinizle bulacağınız yargıyı sırf kendi vicdanınız olarak kabul ediniz. Öyle bir vicdanı bende de kesinlikle aramayınız!"
12. "...
❝Derler ki insan her gece rüyasında düşündüğünü görür. Hâlbuki ben her gece onu düşünerek kendimi kaybettim.❞
..."
13. "“Beklemek ateşten daha kuvvetli yakar.”"
14. ""Fakat hayallerinin ufku üzerinde bir karaltı peyda oldu: Para!""
15. "Kabahat eşekte değil, sahibi olan eşekte!"
Karabibik Kitap İncelemeleri
Nabizâde Nâzım Tanzimat dönemi Osmanlı-Türk yazarıdır. Şiir, anı, hikâye, roman türlerinde ve bilimsel konularda eserler veren Nabizade Nazım, ilk Türkçe gerçekçi köy romanı olarak kabul edilen Karabibik’in ve Türk edebiyatındaki ilk natüralist, tezli ve psikolojik roman denemesi olan Zehra’nın yazarıdır. Kemik veremi hastalığına yakalanmış ve otuz bir yaşında hayata veda etmiştir.
Karabibik ise edebiyatımızdakli ilk gerçekçi köy romanıdır. Yazar Antalya'nın Kaş bölgesinde altı ay boyunca görev yapmış bu eseri de Beymelek'te yüzbaşı iken kaleme almıştır. Kitap genel çerçevede 5 bölümden oluşturulmuş, roman denemesi olarak sınıflandırılabilir.
Hikaye köylü olan Karabibik'in bir çift öküze sahip olma hayali çerçevesinde dönmektedir. Yerel dilde konuşmalara yer verilmiş, amaç ise o dönem de köy hayatını yabancı olanlara tanıtmak olmuştur. O dönem de köyde yaşanan sorunlar, geçim derdine yönelik problemler güzel bir şekilde kaleme alınmıştır.
Günümüzde Beymelek'te Mayıs-Haziran aylarında 'Karabibik Şenliği' düzenlenmektedir. Beldedeki kültür merkezi 'Karabibik Kültür Merkezi' adını taşımaktadır. Yazarın romanı yazarken kaldığı ev, restore edilerek 'Karabibik Evi' adıyla turistik konaklama tesislerine dönüştürülmüş. Herkesin okumasını tavsiye ederim..
Türk edebiyatının 'ilk köy romanı' olma özelliğini taşıyan
, 1890'da yayımlanmıştır.
Üç bölümden oluşan kitap bana göre roman değil, uzun öykü niteliği taşır. Çünkü Karabibik'in hikâyesi tamamlanmadan, Yadigarlarım (mektup şeklinde yazılmış) ve Hâlâ Güzel (düz yazı) ile devam etmiştir.
Eserde, Osmanlı Döneminin son yıllarının portresi çizilmiştir. Türk edebiyatının ilk toplumsal gerçekçi romanıdır.
romanında, Türk köy halkının yaşamış olduğu geçim sıkıntıları ve bunun yanında evlilik ile ilgili düşüncelerinden bahsedilmektedir.
Bu eserden önce de köyde geçen romanlar yazılmıştır fakat içerikleri, "köy romanlarını" ifade etmez.
Refik Halit Karay Memleket Hikayeleri’nde, Yakup Kadri Karaosmanoğlu da Yaban’da mekan olarak Anadolu’daki köyleri ele almıştır. Ancak bunlar “köy romanı” türü içinde değerlendirilmez.
Türk Edebiyatı'nda köy romanı kavramı, politik görüş ve tekrarlanan roman şemaları gibi ortak özellikleri olan özel bir roman türünden bahsetmek için kullanılır. Bu sebeple
eseri ilk köy romanı olarak seçilmiştir. Ama bana göre tartışmalı bir konu, çünkü kitabın roman olduğunu düşünmüyorum :)
Yine de severek okudum. Antalya şivesi ile yazılmış olması, daha bir sempatimi kazandı.
"Ni hal idelim?"
"Derlen görem."
"Hey köflüler!"
"Dihey!"
"E gayri nitmeli?"
Keyifli okumalar...
Öncelikle yanlış bilinen bir bilgiyi düzelterek başlayalım. Karabibik, Türk Edebiyatı'nın ilk köy romanı olarak gösterilir. Ancak bu değerlendirme doğru değildir. Gerek hacmi gerekse yapısı göz önüne alındığında “uzun hikâye” olduğunu söylemek gerekir. Bu bağlamda Karabibik’in ilk köy romanı yerine ilk köy hikâyesi olarak anılması daha doğru olacaktır. Varlığından haberdar olmadığımız pek çok eserin daha bulunması muhtemel olduğu için “ilk köy romanımız budur” diye kesin bir yargı koymak doğru değildir. Paşa Bey-zade Ömer Ali Bey'in 1889'da basılan Türkmen Kızı romanını ilk köy romanımız olarak kabul eden araştırmacılar vardır.
Sade bir dil ve üslupla yazılan Karabibik’in en önemli özelliklerinden biri de kişilerin konuşmalarında dikkat çekici bir şekilde görülen mahallî (yöresel) kelime ve ifadelerdir. Öyle ki eserin baş kısmında bu kelimelerin anlaşılabilmesi için küçük bir lügat bile konulmuştur.
Olay örgüsüne gelirsek oldukça basit bir olay örgüsü vardır. Antalya’nın Kaş ilçesine bağlı Beymelik Köyü’nde kızı Huri’yle yoksul bir yaşam süren ve tek hayali bir çift öküz almak ve kızı Huri’yi evlendirmek olan Karabibik’in yaşam mücadelesini köy gerçekliği ekseninde anlatan eser, Anadolu köylüsünün zorlu hayat şartlarını yansıtmaktadır.
Karabibik, “realizmin bütün özellikleri bulundurularak yazılmış olup, Türk Edebiyatında bu akımın başarılı bir örneğidir. Çok akıcı olmamakla birlikte tek solukta bitirilebilecek bir hacme sahiptir. Keyifli okumalar diliyorum.
İlk köy romanı özelliği olan bu kitaba hevesli başlasam da devam etmekte çok zorlandım. Çünkü köy betimlemeleri içermekteydi ve bildiğim şeyler olmadığı için hayal etmek benim için zorlaşıyordu. Fakat kitabın arkasında da belirtildiği gibi Nabizade Nazım’ın realist bakış açısıyla yani kendi ifadesiyle kişisel görüşleri ve düşüncelerinden noksan bir kitap olduğu için döneminde bu yenilikçi düşünce hoş karşılanmamış ve yargılanmış olduğundan yarım kalmış bir romandır. Karabibik romanı, Ren yayınları için kitabın 52. sayfasında son bulmaktadır. Ama asıl kitabın güzel olan, içine sürükleyen kısmı burdan sonra başlamaktadır: “Yadigarlarım”.
Nabizade Nazım, Yadigarlarım eseriyle hatıralarını, duygu ve düşünceleriyle bize anlatmaktadır. Ben bu kitabın en çok “Yadigarlarım” kısmını beğendim. Çünkü; Nabizade Nazım, felsefi bakış açısı ve edebi dilini harmanlayarak hayallerini, hatıralarını, kederlerini bizlere şairane bir şekilde aktarıyor ve biz birçok kez kendimizde tanık olduğumuz duygulara, düşüncelere bu “Hatıra Defteri’” nde rastlıyoruz.
“Karabibik” romanı benim için 4/10’ lük bir romandı. “Yadigarlarım” ise 10/10’luk bir eserdi.
Bu durumda kitap benim için 7/10’lik bir kitaptı.
Başlarda zorlansanız da Nabizade Nazım’ın kendi duygularını ifade ettiği “Yadigarlarım” kısmına geldiğinizde fark etmeden, zevk içinde bir okuma hevesiyle kitabın sonunda buluyorsunuz kendinizi…
Nabizade Nazım'ın konusu Antalya'da geçen edebiyatımızın gerçekçi ilk kısa köy romanıdır. Karabibik teknik bakımdan eleştirilebilir olmasına rağmen, diğer köy romanları okunursa, eserin Türk edebiyatını etkilediği açık bir şekilde görülebilir. Rumlar ve Türklerin karşılaştırıldığı eser, geri kalmışlığımızın sebeplerini deşelediği gibi, aynı zamanda taşrada bir babanın evlatlarına nasıl yaklaştığını göstermesi bakımından da zamanına göre fena sayılmaz. Her eser zamanına, hatta geçmişteki eserlere göre değerlendirilmelidir.
2. Mahmut döneminde başlayan, merkez dışındaki imparatorluk topraklarının satışı, mülkiyet ilişkilerini de radikal bir biçimde değiştirir. Daha sonra çıkarılan arazi kanunu ile bir köyün yalnızca bir kişinin elinde bulundurulması yasaklanmasına karşın, ticari ve mali gelişmeler hazır para akımına yol açar: Taşrada büyük topraklar satın alabilecek, toprak karşılığı borç verebilecek yeni bir sınıf ortaya çıkar. Tanzimat döneminde yaşanan ekonomik sosyal gemişmeler sonucu, taşradaki toprakların çok büyük bir bölümü artık toprak değildir. Bu olgu, yeni toplumsal çatışmalara ve özellikle Orta ve Batı Anadolu'da yeni bir tipin ortaya çıkmasına neden olur: Toprak ağası. bu anlamda, 'Yosturoğlu', daha sonra köycülük akımının etkisinde kaleme alınan romanlardaki ağa tiplemelerinin bir arketipi niteliğindedir.