Kan Gölü Kitap Bilgileri
Yazar: Tess Gerritsen
Tahmini Okuma Süresi: 12 sa. 11 dk.
Sayfa Sayısı: 430
Basım Tarihi: 2006
İlk Yayın Tarihi: 2006
Yayınevi: Martı
Orijinal Dil: İngilizce
ISBN: 9799758461102
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Kan Gölü Kitap Tanıtımı
"Anne Rice vampirleri için neyse, Gerritsen de tıbbi gerilim romanları konusunda odur... Palmer'dan iyi, Cook'tan iyi... evet, hatta Crichton'dan bile daha iyi...
Stephen King
Dekor olarak Stephen King'in arka bahçesini kullanan Crichton tarzı tıbbi bir gerilim romanı.. Kan Gölü, gerilim ve bilimin mükemmel bir karışımı.
People
Michael Palmer ve Robin Cook'un bütün eserlerine meydan okuyan bir başyapıt. Tess Gerritsen'in şimdiye kadar yazmış olduğu en iyi kitap.
Kan Gölü Kitaptan Alıntılar
1. "Kadınlar her zaman erkeklerin özür dilemesini bekler."
2. "- Sanırım senden pek hoşlanmayan biri var.
+ Karım."
3. "Yola devam etmemizi sağlayan hayallerimizdir."
4. "“Anne baba olmak” dedi, “şüpheden başka bir şey değildir.”"
5. "Ömrümün yarısını sensiz geçirdim.
Koskoca bir ömrün yarısı boyunca sensizdim.
Şu ana kadar boşa harcanmış bir ömür."
6. "Budalaların dahi ifade özgürlüğü vardır."
7. "Yaşlandığımızda ne oluyor?
İçimizdeki çocuk nereye gidiyor?"
8. "Yanlış kadınla evlenme hatasını yapan bir adam hayatının sonuna kadar acı çekmemeli."
9. "Bir insan her şeye alışır.
Eğer yeteri kadar uzun bir süre olmuşsa mutsuzluğa bile alışır."
10. "Herkes inançlarında özgürdür.
Başkasına zarar vermediği sürece tabi."
11. "“Neden çocuklara düşmanlarımız gibi davranıyoruz ki?”
“Çünkü sanki uzaylı yarattıklarmış gibi davranıyorlar!”"
12. "“Aptalların da konuşma özgürlükleri var.”"
13. "Doğal olmayan durumlar doğal olmayan şeylerin ortaya çıkmasına neden oluyor."
14. "“İnsanların hakkettiği şeyler her zaman yaşadıkları şeylerle uyuşmuyor.”"
15. "Seninle ilgilenecek bir kadına ihtiyacın var."
Kan Gölü Kitap İncelemeleri
Noah Elliot, çok sevdiğinin babasının ölümünden sonra zor zamanlar geçirir ve kötü bir arkadaş çevresi edinir. Bu yüzden ana karakterimiz Dr. Claire Elliot oğlunu yanına alıp geçmişini arkasında bırakarak göl kenarındaki “sakin” bir kasabaya yerleşir. Dışarıdan her şey normal gibi gözükse de belanın gelmesi geç olmaz. Kasabanın gençleri sanki salgın hastalık varmış gibi delirmeye, ailelerini öldürmeye hatta kendilerini canlı canlı parçalamaya başlar. Bu çocukların hepsi ailesinin göz bebeği çocuklardır. Claire, bu olayları araştırmaya çalışırken akıl almaz manipülasyonlar ve akılları allak bullak eden detaylar yakalar. Tüm bu kasabanın gençlerinin delirmesinin sebebi nedir? Bunun 50-100 yıl öncesine ait üzerinde balta izleri bulunan kemik kalıntılarıyla bir alakası olabilir mi?
Tess Gerritsen yine o güzel kalemiyle tıp ve polisiyeyi harmanlamış. Asıl olayların yanı sıra karakterlerin özel hayatlarına da değinmiş ve bu bize onları daha yakından tanıma fırsatı sundu. Fakat maalesef kitapta hoşuma gitmeyen şeyler de oldu. Mesela çok fazla isim! Bazıları havada kaldı. Uzatmalara gidilmiş. Kitap 100 sayfa daha kısa olabilirdi bana gereksiz uzatılmış bir kitap gibi geldi bu yüzden konusu ne kadar iyi olursa olsun okuyucuyu sıkıyor. Ayrıca sonu fena değil ama biraz aceleye gelmiş gibi Tess Gerritsen’dan daha iyisini beklerdim. Yine de kitabın konusu ve heyecanı için 10/8
Çin asıllı Amerikalı Dr Tess Gerritsen'in mesleki kariyerindeki bilgi birikimini kurguların detaylarında ustaca kullanması, teknik dil açısından kitaplarına nitelik kazandırması su götürmez bir gerçektir.
Kan Gölü'ndeki ana karakter Doktor Clarie Elliot'un kocasının ölmüştür. Bu durumdan etkilenip arkadaş çevresini kötü seçimler yaparak olumsuzluklar çemberine sıkışan oğlunu çekip almak, geleceğini olumlu yönde çizmek için
Tranquility kasabasına taşınır.
Evdeki hesap çarşıya uymadı! Oğlu beladan uzak dursa da her nedense hem kendi hem de oğlu her geçen gün kasabada belanın başrol oyuncuları olurlar.
Geçmişten gelen bir lanet mi yoksa,
Locust Gölüyle bir şekilde ilişiği olup orada ne olduğu belirsiz bir virüsü yüzünden midir, kasaba çocuklarının saldırganlaşması hatta dozu arttırıp cinayete varan saldırganlarını, kendini araştırmaya atfeden Dr Elliot'un teorilerini destekleyen tek kişi
Şerif Lincoln'dur ve aralarında duygusal yakınlaşma da kaçınılmaz olur. Ancak şerifin araları iyi olmayan alkolik karısı araba kazasında öldüğünde, olayın baş şüphelisi Noah, yani Doktor Clarie Elliot'un oğlu olunca her şey bir anda yerle yeksan olur.
Olaylar örgüsünde, bir olaydan diğer olaya geçişlerde kopma olmasa da bazı detaylar fazla uzatılmıştı. Buna rağmen Tess, heyecan ve öğrenme merakını sonuna kadar başarılı bir anlatımla devam ettirmeyi başarmış.
Kriminal laboratuvara merakı olan okurlar, Dr Elliot'un soluksuz bırakan araştırmalarında çok fazla bilgi kazanabilicekleri keyifli bir okuma olacağı kesin.
Tess Gerritsen'in okuduğum üçünü kitabı Kan Gölü oldu. Daha önce Siliniş ve Bıçak Sırtı'nı okumuştum. Yazarı kütüphanede kitap arayışı içindeyken keşfettim. Cinayet, gerilim, polisiye tarzı kitapları çok seviyorum. Grangé'ı çok severek okuyorum favori yazarım o aslında bu türde ama Tess Gerritsen'in yeri de ayrı benim için. Daha çok cerrahi cinayetler konusunda yazıyor yazarımız severek okuyorum.
Kitabın konusu, Doktor Claire Elliot ve oğlu Noah'ın Tranquility adlı kasabaya taşınmalarıyla başlıyor. Önceki yaşadıkları yerden beladan kaçmak için geliyorlar fakat burda da belalar ve olaylar devam ediyor. Noah'ın okulundaki olayların aslında geçmişe dayandığını anlıyorlar ve macera dolu sayfalarla devam ediyor roman.
Meydana cinayetler ve gizem sürükleyici olmasına yetiyor. Kitabın sonuna kadar heyecanlı bir şekilde okudum evet güzeldi ama olayların sebebi ne zaman çıkacak ortaya diye düşündüm. Sonu bir anda oldu ve bitti. Biraz daha detaylı olmasını isterdim açıkcası. Ama genel olarak Tess Gerritsen'in diğer kitapları gibi beğendim. Beklentim çoktu, sanırım benim beklentiletim Grangé'ın yazarlığına hayranlığımdam kaynaklanıyor... Güzel bir gerilim macera romanıydı, bu türde okumayı sevenlere tavsiye ederim. Kitapla kalın.
-
-
Tess Gerritsen'ı ilk kez yıllar önce Cerrah kitabıyla tanımıştım. Bana kitap okumayı sevdiren yazardır diyebilirim kendisi için. O kitaptan sonra sık kitap okuma alışkanlığı edinmiştim. Ve hala Cerrah kitabını unutmam. Beni çok etkilemişti. Ardından da Çırak kitabını okumuştum yine severek. Ama bence Kan Gölü kitabıyla alıştığım Tess Gerritsen yoktu karşımda. Çok farklı bir tarzdı. Açıkça söylemem gerekirse Cerrah ve Çırak'taki tarzını devam ettirmesini daha çok isterdim. Bu Kan Gölü kitabının kötü olduğunu düşündürmesin size. Sıradışı bir konusu var kesinlikle. Ama Tess Gerritsen benim bildiğim kadarıyla daha kanlı olaylar yaşatan, cesetler üzerinden çok derin araştırmalar yaparak katile ulaşan bir polisiye yazarı. O nedenle benim bu kitaptan beklentim de buydu. Bu yönüyle zayıf bir kitap. Sanki Tess Gerritsen yazmış da birisi alıp "ya bu kadar sert ve geren şeyler yazmayalım, bunu yumuşatalım biraz" dermiş gibi editlemiş sanki. Öyle bir izlenim verdi bana. Ki hayranı olduğum bir yazardır başta da bahsettiğim gibi. Bir de kitabın sonunu çabucak bitirmiş yani olayı açıklamamış bile doğru düzgün. Oldu bittiye gelmiş. O yönüyle de basit kaçmış kitap biraz. Yani en azından Tess Gerritsen'ın kalemine göre.. Benim Tess Gerritsen'ın kitabını okumak isteyenlere ilk tavsiyem bu kitap değil de Cerrah olurdu. Eğer yazarı gerçekten tanımak istiyorsanız Cerrah'ı okuyun. Eğer bu kitapla onu tanımaya başlarsanız muhtemelen hiç gerçekten tanıyamayacaksınız...
Sevgili doktor-yazar Tess Gerritsen'in o eşsiz kaleminden çıkan bir kitap daha sona erdi. Ve ben hala kendimi kitabın içinde koşturuyor gibi hissediyorum. Bu yazarın en sevdiğim yönü,kendisi de doktor olduğu için olsa gerek, hastane işlerini anlatırken kendinizi ya bir hemşire ya da bir doktor zannedip anlatılan işi kendiniz yapıyormuşsunuz gibi hissettirebilmesi. Acilden çıkamadım mesela ben bir ara da sürekli tahlil yapıyordum
Gelelim içeriğe;Aşk,bilim,çaresizlik,çılgınca işlenen cinayetler,son derece iyi halliyken birden çılgına dönüp öfke nöbetleri geçiren gençler ve kendi halinde sessiz yazlık bir kasaba...ne ararsanız vardı içinde...o kadar çok bilgi aldım ki araştırmam gereken...sanırım önce şu bakterileri araştıracağım;cidden öyle bir etkileri olabilir mi aklımı kurcalayan birkaç soruyu sizle de paylaşayım:
belli süre aralıklarla bazı koşulların gerçekleşmesinin ardından o mülayim gençlerin kendilerini kaybedip çevrelerini KAN GÖLÜne dönüştürmelerinin sebebi neydi acaba?
peki ya siz acılarınızı arkanızda bırakıp başka bir şehre taşındığınızda onlar gerçekten arkanızda mı kalıyor?
ortamımıza katılan yabancıları hemen kabullenmeli miyiz yoksa onlara zaman mı tanımalıyız?ya zaman tanıyalım derken hayatımız için çok önemli olan ya da olacak olan kişileri sonsuza dek kaybedersek???
Aklımda deli sorularla severek okudum. Umarım siz de okur ve en az benim kadar beğenip sorularımın cevaplarını bulursunuz. Kitapla kalın.