Kamelyalı Kadın Kitap Bilgileri
Yazar: Alexandre Dumas (fils)
Tahmini Okuma Süresi: 6 sa. 38 dk.
Sayfa Sayısı: 234
Basım Tarihi: 26 Ocak 2019
İlk Yayın Tarihi: 1848
Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Orijinal Dil: Fransızca
ISBN: 9789754588255
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Kamelyalı Kadın Kitap Tanıtımı
Alexandre Dumas'nın (1824-1895) henüz 24 yaşında kendi hayatından yola çıkarak yazdığı Kamelyalı Kadın, 19. yüzyıl Paris'inde geçer. Soylu bir gencin, güzeller güzeli bir fahişeye âşık olmasıyla başlayan romanda, mutluluklarının kısa süreceğinden endişe duyup mutlu olmak için acele eden iki insanın tutkulu ilişkisi anlatılıyor. Fakat bu ilişkinin önünde aşılması güç bir engel vardır; tek erkek evladının, uğruna ölümü göze alacağı kadından vazgeçmesi için elinden geleni yapan bir baba...
Aşk için çekilen zorlukların yanı sıra itibar için verilen mücadelenin nefes kesen bir dille aktarıldığı Kamelyalı Kadın, sadece dönemini etkileyen bir roman olarak kalmamış, günümüzde de beğeniyle okunarak aşk klasikleri arasındaki yerini sağlamlaştırmıştır.
(Arka Kapak)
Kamelyalı Kadın Kitaptan Alıntılar
1. "Mutlu olduğunu bilmeyen ne kadar mutlu insan var !"
2. "İnsanın bilmediği bir acıyı yatıştırması her zaman güçtür."
3. "Kadınlar sevmedikleri insanlara karşı acımasızdır."
4. "Mutlu olduğunu bilmeyen ne kadar mutlu insan var!"
5. "Mutlu olduğunu bilmeyen ne çok mutlu insan var!"
6. "Mutlu olduklarını bilmeyen, ne kadar da çok insan var aslında."
7. "Çektiği acıyı anlatarak teselli bulur insan."
8. "Kadınlar sevmedikleri insanlara karşı acımasızdır."
9. "Çektiği acıyı anlatarak teselli bulur insan."
10. "Sanki çok uzun sürmeyeceğini tahmin etmişiz gibi mutlu olmak için acele ediyorduk."
11. "Bir yerime bir bıçak saplansa bu kadar acıtmazdı canımı."
12. "Kadınlar sevmedikleri insanlara karşı acımasızdır."
13. "Sabırsızlıkla beklenen mektuplar insan evde yokken gelir her zaman."
14. "İnsanın bilmediği bir acıyı yatıştırması her zaman güçtür."
15. "Gerçekten de, anılarım ateşimi yükseltmek dışında bir şey yapmıyor."
Kamelyalı Kadın Kitap İncelemeleri
Alexandre Dumas'ın yazmış olduğu Kamelyalı Kadın hukukçu Armand ile kamelyalarla tanınan Marguerite adındaki bir yosma arasındaki aşkı anlatıyor.
Kitabın aşk dışında da vermek istediği mesajlar çok güzeldi. Özellikle başrol kadın karakterin yaşadığı duygular çok güzel anlatılmıştı. Mesleği yüzünden yaşadıkları güzel bir bakış açısıyla dile getirilmişti. Başka insanların kendilerini nasıl gördüğünü de şöyle açıklamıştı "Bizim de bir yüreğimizin olması yasaktır, yoksa yuhalanırız, bize duyulan güven yıkılıverir. Kendi kendimizin değilizdir artık. Birer yaratık değil, birer nesneyizdir. Onurlarında ilk yeri, saygılarında son yeri tutarız." Özellikle son cümlesi beni çok fazla etkiledi. Bir kere daha bilmediğimiz hayatlar hakkında önyargılı fikirlere sahip olmamam gerektiğini hatırlattı bu kitap bana. İnsanlar bizden farklı şartlar altında farklı hayatlar yaşıyorlar. Meslekleri, yaşadıkları hayat ne olursa olsun başka birine zarar vermedikleri müddetçe yargılanmamalılar bunu bir defa daha anlamış oldum. Kitabın son cümlesinde de dediği gibi "Günahın savunucusu değilim, ama duasını duyduğum her yerde, soylu acının yankısı olacağım."
Kitap dil açısından da çok sadeydi, sürükleyiciliği yüksekti. Bazı yerlerde tamam artık hadi ne olacaksa olsun dediğiniz zamanlar oluyordu ama genel olarak insanı bunaltmıyordu. Aşk romanı olarak iyi, genel roman olarak ortalama bir kitaptı bence. (Hikayenin gerçek olduğu söyleniyor doğruluğu tartışılır)
Kamelyalı Kadın, adını Marguerite’in daima kamelya çiçeği taşımasından alır; beyaz kamelyalar sağlıklı olduğunda, kırmızı kamelyalar ise hastalandığında yanında bulunur.
Kitap, dönemin ahlak kuralları ve toplumsal yargılarına güçlü bir eleştiri getirir. Marguerite’in düşük sosyal statüsü ve geçmişi nedeniyle Armand ile ilişkisi toplum tarafından onaylanmaz. Bu, aşkla toplumsal baskılar arasındaki çatışmayı işler.
Marguerite, aşkı için büyük fedakarlıklarda bulunur, hatta Armand’ın iyiliği için ondan ayrılmayı seçer. Onun bu seçimi, aşkın bencil olmayan yönünü gözler önüne serer.
Marguerite’in sağlığı giderek kötüleşir, bu durum hikayeye trajik bir yön kazandırır. Verem hastalığı, o dönemde çok yaygın bir tema olarak aşkın kırılganlığını simgeler. Marguerite’in son anları, okuyucunun kalbini sızlatır ve ölümün kaçınılmazlığını hissettirir.
Dumas Fils’in dili oldukça akıcı ve duygu yüklüdür. Roman, mektup ve anılar üzerinden ilerler, bu da okuyucunun karakterlerle güçlü bir bağ kurmasını sağlar. Yazar, dönemin toplumsal çelişkilerini ustalıkla işlerken, karakterlerin iç dünyasını da derinlemesine keşfetmemizi sağlar.
Kamelyalı Kadın, romantik ve trajik bir aşk hikayesini, toplumun önyargıları ve toplumsal baskılar üzerinden anlatan etkileyici bir eserdir. Aşkın saflığını, fedakarlığı ve ayrılık acısını tüm gerçekliğiyle anlatan bu kitap, romantizm ve dram severler için unutulmaz bir deneyim sunar.
Keyifli okumalar..
Kitap hem çok etkileyici hemde çok hüzünlendirici. Bütün kitapları okumayı çok seviyorum ama klasiklerin yeri bir başka. Elinize aldığınız zaman bırakmak istemeyeceğiniz, benim de okumakta geç kalmış olduğum bir kitap.
Kitaba gelecek olursak kitap, birbirini çok seven, beraber olmaları mümkün olmayan hatta imkansız, bir o kadar da gerçek aşkı ve fedakarlıklığı anlatıyor. Aşk bazen de fedakarlık demek değil midir? Gerçekten sevdiğimiz ve sevildiğimiz zaman herşey nasıl da güzelleşir etrafımızda çok mutlu oluruz her şey bize mutluluk verir. Sevdiğimizden hiç ayrılmak istemeyiz, şartlar gerektirmedikçe. Kitabın konusu da tam olarak böyle. Kitap, soylu ve itibarlı bir ailenin oğlu olan Armand ve güzelliğiyle Pariste ün yapmış hayat kadını olan Marguerite'nin arasında geçen tutkulu ve hüzünlü aşk hikayesini konu alıyor. ("Bir kadının yüreği ne kadar aşk alabilirse, ne kadar verebilirse, o kadar aşk duydum size.") Kitabın aşk dışında vermiş olduğu mesajlar da vardı onlarda gayet güzel bir dille anlatılmış. Okunması gereken güzel bir kitap.
Ve son olarak da yazarın kitabın sonunda belirttiği gibi ( "Mutlu olduğunu bilmeyen ne kadar mutlu insan var!" ) çok haklı bazen kendimizi mutsuz etmek için elimizden geleni yaparız. O kadar çok gereksiz şeyler buluruz ki, mutluysak bile mutluğumuzun tadını çıkarmadan kendimizi sudan sebepler için mutsuz ederiz. Ve bunu da çok iyi başarırız.
Kitap güzeldi okuyacak olanlara şimdiden keyifli okumalar dilerim.
Herkese Merhaba. Bugün Alexandre Dumas Fils'in Kamelyalı kadın romanıyla karşınızdayım.Yazar, Alexandre Dumas'ın gayri meşru oğlu ve kendi yaşamından esinlenerek bu aşk romanını oluşturuyor.
Kitap uzun zamandır kitaplığımda bekliyordu. Klasik olunca ve bir de aşk romanı olunca cesaret edemiyordum okumaya. Pek fazla aşk romanı seven biri değilim ama bu kitap önyargılarımı tamamen yıktı. Yalın ve akıcı diliyle bi solukta okudum diyebilirim.
Romana gelirsek;
Romanın sonu ta ilk sayfadan bizlere sunulmuş ama yazar bu sona gelinceye kadar yaşananları, çekilen acıları bizlere yansıtıyor.
Kamelyalı kadın yani Marguerite Paris'in güzel, sosyetik ama yosma kadınlarından biri. Armand ise soylu bir Fransız delikanlısı. Olaylar, Armand'ın Marguerite'e aşık olmasıyla başlıyor. Yazar hikayeyi bizlere sunarken yaşadığı dönemin toplumsal yapısı, kadınların statülere göre sınıflandırılması ve gördükleri muameleri de göz önüne seriyor.
Armand ve Marguerite'in birbirlerine olan aşklarını, sadakatlerini okumak güzeldi.Aşklarının derinliği ve bu aşkı yaşayabilmek için katlandıkları zor koşullar, aşagılanmaları, dışlanmaları ve o hüzünlü son.. Beni çok derinden etkiledi ve bir kez daha anladım ki hiçbir şey görüldüğü gibi değildir.
Tutkulu ve hüzünlü bir aşk hikayesi okumak isteyenlere kesinlikle tavsiyemdir.
Dostoyevski “Budala” nın başlarında bu kitaba selam çakar. Bu kitap ta Abbe Prevost’un “Manon Lescaut” una selam çakıyor. Bu kitap biraz bekliyecek zira yüreğim kaldırmaz şu an. Şu sıralar Muhitin/çevrenin yaşamasına izin vermediğ o kadar çok Aşk temalı eser okudum ki…
Dostoyevskinin uykularını yıllarca kaçırtan büyük problemlerinden bir tanesidir; “ Bir yosmaya duyulan ve yaşanan Aşk “. İsa”nın namlı yosma Mecdelli Meryem/Maria Magdelena ile olan münasebeti. “Budala” bu sorunun cevabının irdelendiği, arandığı bir eserdir. Diğer eserlerinde de Dostoyevski bu soruyu, sorunu, sorunsalı hep irdeler. Noktayı da “Karamazov Kardeşler” de koyar.
Sonu acılarla , yosmanın hep ölümü ile biten eserler beni mahv etti. İnsan görünümlü mahluktan daha çok ürktüm, korktum ve de iğrendim.
Modern Leyla ile Mecnun hikayesi olan Anar Rızayev’in “Beş Mertebeli Evin Altıncı Mertebesi”
Dostoyevskinin “Budala” sı
Oğul Dumasın “Kamelyalı Kadını”
Önyargılarımız , mahalle baskısı, kendimiz gibi bu hayat oyununu oynamayanlara karşı gösterdiğimiz Merhametsizliğimiz… Zor yazıyorum bu satırları.. Ne değişecek ki.. Kibriniz ve merhametsizliğiniz üzerinize sinmiş ise bu kitabla bir bağ kuramazsınız. Uzak durun.. Bir şekilde günaha batmış bu Azızelerden uzak durun. Lütfen..
Yazarın son sözlerinin altına imzamı atarak bitireyim bu inceleme denen işkenceyi
“ Günahın savunucusu değilim, ama duasını duyduğum her yerde, soylu acının yankısı olacağım “.