Kağnı - Ses Kitap Bilgileri
Yazar: Sabahattin Ali
Tahmini Okuma Süresi: 4 sa. 32 dk.
Sayfa Sayısı: 160
Basım Tarihi: 2019
Yayınevi: Venedik Yayınları
ISBN: 9786052443217
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Kağnı - Ses Kitaptan Alıntılar
1. "Sessiz sedasız bir köşeye çekilip yaşamak lazım."
2. "“Halbuki şöyle candan, kardeş gibi bir arkadaşlığa dünyalar feda...”"
3. "Okuyordum. Etrafla alakamı kesmiş gibiydim."
4. "İnsan kendini ne kolay aldatıyor."
5. "Ben arkadaş canlısıyım. Bilhassa fikir arkadaşı olabilecek insanlara bayılırım."
6. "Böylece hayatının son ve güzel hadisesini yaşadı, fakat bu, aynı zamanda onun her şeyinin sonu oldu."
7. "Ben arkadaş canlısıyım. Bilhassa fikir arkadaşı olabilecek insanlara bayılırım."
8. "İçimde dehşetli bir can sıkıntısı ve üzüntü vardı."
9. "Mümkün olduğu kadar sıkıntısız bir şekilde bu dünyayı bırakıp gitmek istiyordu."
10. "İnsan anlaşılmaz mahluk vesselam..."
11. "Hayat ne güzel, fakat ne can sıkıcı şeydi!.."
12. "Okuyordum. Etrafla alakamı kesmiş gibiydim."
13. "Düşün, dünyada birbirini sevmek, birbirine yakın olmak hisleri de olmasa yaşamanın manası kalır mı?"
14. "Şimdi menfaat dünyası, karşılıksız arkadaşlık yok!.."
15. "İçimde müthiş bir yorgunluk hissi vardı."
Kağnı - Ses Kitap İncelemeleri
Sanırım en sevdiğim yazar Sabahattin Ali.Bu en sevdiğim,etkilendiğim hikaye kitabı oldu diğerleri arasında.Bu yüzden yazıyorum zaten;)
Herkes ömründe bir defa bile olsa bence Sabahattin Ali okumalı.
Toplumcu gerçekçi deyince hepimizin aklına(en azından benim) Sabahattin Ali gelir.Kendisi hayatın gerçekliğini,acımasızlığını,fakir-zengin,işçi,amele ,ağa gibi birçok sınıfı,toplumsal çatışmayı hem maddi hem manevi,ruhsal boyutuyla o kadar güzel ele alıyor(en güzel ele alan sayılı yazarlardan); bunu kimi zaman masal yoluyla kimi zaman üstü kapalı ve çoğunlukla da tüm çıplaklığıyla gerçeği aktarıyor bize ve bunu yaparken her hikâyede durup hikâye üzerinde düşünüyor insan,farklı bakış açıları kazanırken hayatın gerçek boyutunu ,insanın ne kadar vahşileșebileceğini,menfaat uğruna neler yapabileceğini ve daha neler neler görüyorsunuz.
En sevdiğim hikâye hangisi oldu bilmiyorum ama hepsinde üzüldüm,son hep acı.Sabahattin Ali nin bir tane bile mutlu sonla biten hikayesi aklıma gelmiyor elbet vardır ama hep ACI ön planda,hakkı yenilen insanlar,canına beş kuruş değer verilmeyen insanlar,ezilen,sömürülen,kandırılan halklar...kısaca toplumun her kesiminden insanın çatışmasını görüyorsunuz...
"Ben ,içimde dayanılmaz bir acı ile önüme çıkacak bütün insanları yakalarından tutup oraya götürmek arzusuyla ,artık uyumaya hazırlanan şehrin ortasına doğru koşuyordum"
Uzunca bir süredir kitap orucu tutuyordum istemeden. Salgından mıdır yoksa yaz havasından mıdır bilmiyorum ama bu oruç iyice canımı sıkmaya başlamıştı. Orucu bozuyorum, 61 gün kefaret orucunu da bilahare tutarım artık. Orucu ara ara ufak ufak bozmama sebep edebi yönünü çok sevdiğim Sabahattin Ali'nin Kağnı-Ses isimli öykü kitabı oldu. Bu kitaba ne zaman başladığımı bile hatırlamıyorum. Ama anlattığım geçersiz sebeplerden ötürü kitabı sonunda bitirdim. Zaten kısa, 160 sayfalık bir kitap. Bu arada kitabı da galiba A101'den almıştım.
Yazarların hikaye kitaplarında sürekli rastgeldiğim hikayeyi okurken "yazarın anılarını/hayatını okuma" tezimi bir kere daha yaşadım. Hikaye olduğunuzu sandığınız şey aslında yazarın gelip geçerken gördüğü/tanıdığı insanlara veya olaylara bir bakış açısı. Sabahattin Ali'de aynen böyle yazmış anılarını. Yazarın sürgünle geçen hayatı boyunca gittiği yerlerde geçiyor hikayeler. Bu mekanlardan en çok dikkatimi geçen tabi ki memleketim olan Konya'da geçen bölümler. Vakti zamanında burada da çalışmış olan Sabahattin Ali bizim memleket hikayelerine iyi ki de yer vermiş.
Dil akıcı ancak hikaye deyince aklınıza, garip garip ve derinden sarsan olaylar gelmesin. Bu demek değildir ki bu kitap okunmaz. Aksine okunması gerekir. Okumaya başlayacaklara son sözüm kitabı memleket hikayeleri gibi değerlendirin ve öyle okumaya başlayın. İyi okumalar.
Fakir Baykurt “Kurban” şiirinin dizelerinde Sabahattin Ali’nin eseri olan “Sırça Köşkü okudum/Kalktı gözlerimdeki perdeler “der.Sabahattin Ali’yi ışıktan bir yazar,pırıl pırıl olarak niteler.1949 yılında yazmış olduğu bu şiir Sabahattin Ali için adeta bir ağıttır. Yine aynı şiirde Kağnı- Ses için şu mısralar yer alır : “İnsanın kendi suçu sanırdım yoksulluğu/Bilmezdim zorbalık düzenlerini/”Kağnı-Ses “i okudum uyandım.”Bu dizeler kitap içinde yer alan ,iç yakan,fakirliği ve bir dönemin şartlarını yansıtan bazı hikâyeler için yazılmıştır.
Toplumcu gerçekçi kalemiyle Sabahattin Ali,kendine has derin anlatımıyla,her bir hikâyesiyle beni çok etkiledi.
Kağnı adlı ilk bölümde on üç ,Ses adlı ikinci bölümde beş hikâye bulunur.Hikâyeler bireyin toplumsal sorunlarını,insan hayatına değer verilmemesini,insanların haklarının yenmesini, insanın sömürülmesini, yoksulluğun ve yoksulluğa sebep olan sistemin direttiklerini, zayıfı ezen sistemi, cehaleti,cahil bırakılışı,ağalık sistemini ,Anadolu insanının yaşamını ve hayata bakış açısını ve bu insanların yaşam mücadelelerini acı çerçevesinde işler.Yazarın gözleme dayalı yazdıkları, bahsettiği insanları duyumsaması hikâyelerindeki acı atmosferin kaynağıdır.
Sabahattin Ali geneli mutsuz sonla biten hikâyelerinde,Fakir Baykurt’un dizelerinde bahsettiği “zorbalık düzenini” gözler önüne serer.
İnsanı büsbütün gıcık eden gerçek veya bir o kadar gerçek olabilecek işçi hikayeleri ile toplumun en alt sınıfı olan bizlerin hikayelerini bütün çıplaklığıyla net olarak satırlara dökmesi gerçekten kahredici bir detay.İ nsanın üzülmeden kızmadan sinirlenmeden yahut bir şey hissetmeden okumaya devam etmesi çok zor. Okuyup, sindirerek ancak okumaya devam edebiliyorsunuz. Bizi bize anlatan bizim yazarımız olmasa büsbütün hain derdik herhalde adama. Bizi kadar kötü ve kalleş anlatmış ki kitapta insan arada iki kelam umut arıyor ama yok. Yazara kızıyorum ama hayatına bakınca gerçekten de neden böyle anlattığını anlıyorum. Olmayan bir şeyi de anlatmamış ki! Ben galiba bize kızıyorum da karşımda o var diye, o anlatıyor diye, ona kızar gibi görünüyorum. Anlattığı bir hikayeye son beş yılda denk gelmeyen var mı ki ? E, yok. Bize bizim millet iyi diyorlar, ne zaman iyiydik ki ne zaman kötü olduk, bilmiyorum. Sanki hep aptal ve kötüydük de ben yeni fark etmişim gibi geldi. Okudukça ve yaşadıkça bu topraklarda adım adım iyi şeyler umarak attığım adımların altında ezilmiş umutlarım ve soğuk yüzümle sert bakışlar fırlatıyorum bu millete her birimiz bu kadar kötü olmasak bu kadar haksızlık bu kadar göze batıra batıra yapılır mıydı ? Zannetmiyorum! Yaşadığı dönemde anlattığı hikayelerin benzerlerini ve daha kötülerini yaşıyor veya yakın zamanda yaşamamış olmasak neyse ama bildiğiniz gibi. Zaten o yüzden kızgınım biraz kendime biraz milletimize biraz değişmeyen şu kaderimize. Özetle ülkeyle ilgili canınız sıkkınsa sakin okumayın arkadaşlar, gerçekten üzülürsünüz. Söylemiş bulundum.
İnsanı büsbütün gıcık eden gerçek veya bir o kadar gerçek olabilecek işçi hikayeleri ile toplumun en alt sınıfı olan bizlerin hikayelerini bütün çıplaklığıyla net olarak satırlara dökmesi gerçekten kahredici bir detay.İ nsanın üzülmeden kızmadan sinirlenmeden yahut bir şey hissetmeden okumaya devam etmesi çok zor. Okuyup, sindirerek ancak okumaya devam edebiliyorsunuz. Bizi bize anlatan bizim yazarımız olmasa büsbütün hain derdik herhalde adama. Bizi kadar kötü ve kalleş anlatmış ki kitapta insan arada iki kelam umut arıyor ama yok. Yazara kızıyorum ama hayatına bakınca gerçekten de neden böyle anlattığını anlıyorum. Olmayan bir şeyi de anlatmamış ki! Ben galiba bize kızıyorum da karşımda o var diye, o anlatıyor diye, ona kızar gibi görünüyorum. Anlattığı bir hikayeye son beş yılda denk gelmeyen var mı ki ? E, yok. Bize bizim millet iyi diyorlar, ne zaman iyiydik ki ne zaman kötü olduk, bilmiyorum. Sanki hep aptal ve kötüydük de ben yeni fark etmişim gibi geldi. Okudukça ve yaşadıkça bu topraklarda adım adım iyi şeyler umarak attığım adımların altında ezilmiş umutlarım ve soğuk yüzümle sert bakışlar fırlatıyorum bu millete her birimiz bu kadar kötü olmasak bu kadar haksızlık bu kadar göze batıra batıra yapılır mıydı ? Zannetmiyorum! Yaşadığı dönemde anlattığı hikayelerin benzerlerini ve daha kötülerini yaşıyor veya yakın zamanda yaşamamış olmasak neyse ama bildiğiniz gibi. Zaten o yüzden kızgınım biraz kendime biraz milletimize biraz değişmeyen şu kaderimize. Özetle ülkeyle ilgili canınız sıkkınsa sakin okumayın arkadaşlar, gerçekten üzülürsünüz. Söylemiş bulundum.