Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

Kafamda Bir Tuhaflık - Orhan Pamuk | Detaylı Ücretsiz Kitap İncelemesi

Kafamda Bir Tuhaflık Kitap Bilgileri


Yazar: Orhan Pamuk
Tahmini Okuma Süresi: 14 sa. 17 dk.
Sayfa Sayısı: 504
Basım Tarihi: Nisan 2024
İlk Yayın Tarihi: 2015
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Orijinal Dil: Türkçe
ISBN: 9789750830884
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak


Kafamda Bir Tuhaflık Kitap Tanıtımı


"Kafamda Bir Tuhaflık" hem bir aşk hikâyesi hem de modern bir destan. Orhan Pamuk’un üzerinde altı yıl çalıştığı roman, bozacı Mevlut ile üç yıl aşk mektupları yazdığı sevgilisinin İstanbul’daki hayatlarını hikâye ediyor.



1969 ile 2012 arasında, kırk yılı aşkın bir süre Mevlut, İstanbul sokaklarında yoğurtçuluk, pilavcılık, otopark bekçiliği gibi pek çok iş yapar. Bir yandan sokakların çeşit çeşit insanla dolmasını, şehrin büyük bölümünün yıkılıp yeniden inşa edilmesini, Anadolu’dan gelip zengin olanları izler; diğer yandan ülkenin içinden geçtiği dönüşümlere, siyasi çatışmalara, darbelere tanık olur. Onu başkalarından farklı kılan şeyin, kafasındaki tuhaflığın kaynağını hep merak eder. Ama kış akşamları boza satmaktan ve sevgilisinin aslında kim olduğunu düşünmekten hiç vazgeçmez.



Aşkta insanın niyeti mi daha önemlidir, kısmeti mi? Mutluluk veya mutsuzluğumuz bizim seçimlerimize mi bağlıdır, yoksa bizim dışımızda mı gelişip başımıza gelirler?



"Kafamda Bir Tuhaflık" bu sorulara cevap ararken aile hayatıyla şehir hayatının çatışmasını, kadınların ev içlerindeki öfke ve çaresizliklerini resmediyor.




Kafamda Bir Tuhaflık Kitaptan Alıntılar


1. "“Evlenebilmek için aşk değil güven daha önemli bir duygudur…”"




2. "“Ağlayınca insanın acısı diniyor…”"




3. "“Aşk bir hastalıktır..”"




4. "“Aşkı diri tutan şey imkânsız olmasıdır…”"




5. "“Erkekler âşık oldukları kıza neden kötü davranır?”"




6. "“Bu dünya konuşsaydı acaba ne derdi?”"




7. "“Çok para olan yerde çok kan akar…”"




8. "“Aslında en iyi aşk,değil tanımak,hiç görmediğin kişiye duyulan aşktır…”"




9. "“Mutluluk para ile olmuyor…”"




10. "“İnsan delikanlıyken kafayı bir şeye takıyor da on yıl sonra neden,nasıl takıldığını bile hatırlayamıyor?”"




11. "Aşk bir hastalıktır"




12. "“İnsan hayatta ne için yaşar?”"




13. ""Babalar, kızlarına benzer.""




14. "Kafamda bir tuhaflık var, ne yapsam bu alemde yapayalnız hissediyorum kendimi."




15. ""Ne yapsam bu âlemde yapayalnız hissediyorum kendimi.""





Kafamda Bir Tuhaflık Kitap İncelemeleri


İnceleme yazmayacaktım fakat bu yıl okuduğum bütün kitaplara inceleme yazıp okuma hedeflerimin yorum kısmına okuduğum kitabı, yazarını, incelemesini ve yorumun altına, paylaştığım bütün alıntıların linkini kopyalayıp paylaştığım için bu kitaba da inceleme yazmam gerektiğini düşündüm.

Kitap, 1980'li yıllardan 2015'li yıllara kadar olan süreçte Türkiye'de yaşanan gelişmeleri -başta Kahramanımız Mevlüt olmak üzere- birçok karakter üzerinden anlatıyor. Köylerden şehirlere göçün nasıl başladığı, şehirlerin bir anda nasıl da gecekondularla dolup ardından rantsal alanlara dönüştüğü, sağ ve sol olayları... Tüm bunlar Mevlüt ve yakın çevresi üzerinden anlatılıyor.
Gözümden kaçmayan bir noktada muhafazakar ailelerin içkiyle içli dışlı olmaları. Büyük oranda bunun yanlış olduğunu düşünüyorum. Son yılları baz almış olursak bu kabul edilebilir. "Üzüm üzüme baka baka kararır." İnsanlar bulundukları mekanlara zamanla alışıp oranın alışkanlıklarını edinmiş olabilirler. Bu da 1980'li yıllardan sonra gelişen bir durum olmuş olmalı. Öncesinde varsa bile nadirdir.

En ilgi çekici noktalardan birisi de Mevlüt'ün aşık olduğu kızın yerine o kızın ablasını yanlışlıkla kaçırmasıydı. Tâbi Süleyman'ın Mevlüt'ü kandırdığı da bir başka gerçek.
Akıcı, sade bir dilde yazılmış ve 1980'lı yıllarını anlamaya yardımcı olabilecek bir kitap olduğu için ekstra okunabilir. Bunun dışında dile getiremediğim sayısız olaylar silsilesi var. Okumanızı tavsiye ederim.
Keyifli okumalar dilerim.




Okuduğum 7. Orhan Pamuk kitabı, bu kitaplar içerisinde Masumiyet Müzesi'nden sonra en çok beğendiğim 2. kitabı diyebilirim...

Bu kitapta heyecan yok, şaşırtıcı olaylar dizisi yok, aksiyon yok, biran önce kitabi bitirip sonunda ne olduğunu öğrenmek istediğiniz bir merak dürtüsü de yok ama nasıl oluyorsa (Orhan Pamuk okuyanlar bilirler...) kendini okutturuyor ve sıkmıyor...

Sade ve akıcı bir üslubu var ama bu değil daha farklı birşey...
Ben, okuduğum her Orhan Pamuk kitabında, kendimi daha iyi tanımışımdır, kendime bile itiraf edemediğim şeyleri itiraf etmiş, kabullenmişimdir... Çünkü karakterleri zorlama yada olağanüstü değildir; hayatın içinden, doğal ve sıradan insanlardır. Hayatlarında da olağanüstülük yoktur oda çoğumuzda olduğu gibi sıradandır, bu yüzden daha samimi gelir bana...

Olaylar ve yaşantılar, muhataplarının her birinin kendi görüş açısıylada aktarılmış buda kitaba farklılık katmış...

Konuya gelecek olursak, Bozacı Mevlüt'ün İstanbuldaki hayat mücadelesi, aşkı, evliliği, çocukları, arkadaşları ve akrabalık münasebetleri... 1957-2012 yılları arasında uzun bir hikaye olunca, siyaset, sağ-sol çatışmaları, askeri darbeler, istanbul sokaklarının değişimi, mafya ve çeteleşmeler, rant gibi meselelerde tatafsız bir bakış açısıyla konunun içerisine serpiştirilmiş...

Kitabı okumanızı tavsiye ediyorum...




Kafamda Bir Tuhaflık, yoğurtçu ve bozacı Mevlut'un gözlerine vurulup aşık olduğu, sayfalarca mektup yazdığı Rayiha'yı kaçırmasıyla başlıyor. Sonrasında zamanda geriye gidiyoruz ve Mevlut'un çocukluğundan başlayarak hayat hikayesini okuyor ve başladığımız kız kaçırma noktasına gelip devam ediyoruz. (Zaman atlamaları karışık olduğu izlenimi vermesin, bölümler tarihlerle belirtildiği için hiçbir zorluk yaşamadan okunuyor.)
Babasının yanında sokak sokak gezen, türlü işlerde çalışan, büyüme ve erkek olma sancılarıyla, fakirlikle, aile özlemiyle, okulla, arkadaşlarla, siyasetle ve tabi ki aşkla binbir derdi olan Mevlut'un hikayesini okumaya başlar başlamaz onun unutamayacağım roman karakterlerinden biri olacağına emin oldum.
Mevlut yoğurtçu oldu, bozacı oldu, aşık oldu, koca oldu, baba oldu, dondurmacı, pilavcı, bekçi oldu. İstanbul sokaklarını karış karış dolaştırdı beni de. Sağ kesime de hak verdi, sol kesime de. Aşkı da yaşadı ayrılığı da. Ama kafası hep bir "tuhaf" oldu. Nasıl bir hayat yaşarsa yaşasın bir o tuhaflık hiç geçmedi, bir de Rayiha'sı ve boza tutkusu.
Orhan Pamuk yine tek bir konuyla sınırlı kalmamış. Mevlut ile birlikte bize İstanbul'un değişen yüzünü, sağ-sol meselelerini, çarpık kentleşmeyi, aile olmayı kurgusuna başarıyla yerleştirmiş. Kafasının içinde olup biten bu halleri seviyorum.
Masumiyet Müzesi gibi bu kitabı da yazarın kolay okunan kitaplarından. Her kitabı öyle olmuyor şimdi kabul edelim.
Bozayı hiç sevmem ama seni sevdim Mevlut. Canım Rayiha seni de unutmayacağım.




Yine Orhan Pamuk'tan mükemmel bir eser. Öncelikle şunu belirteyim; uzun betimlemeleri nedeniyle eleştirilere maruz kalmış olan bu romandaki betimlemeler beni hiç rahatsız etmedi. Genel olarak bu betimlemeler, kültürümüzün tasviri olarak karşımıza çıkmıştı çünkü.

Romanda ana karakter olan Mevlut'un hayatı konu alınmış ve bu olay örgüsü içerisinde Pamuk, çok fazla konuya değinmiş.

Bunlardan ilki, sokak satıcılığı. Mevlut; yoğurt, nohutlu pilav gibi yiyecekler satmış da olsa kitapta en çok üzerinde durulan ''boza'' idi. Bozanın tarihinden, yapılışına, zararından faydasına kadar her şeyi detaylıca anlatmış. Kültürümüze ait olan bozaya kitapta büyük yer verilmesi oldukça hoşuma gitti.

İkinci olarak, Türk aile yapısı. Görücü usulü evlilikler, başlık paraları.. Orhan Pamuk yine bu konuulara da tarafsız yaklaşmış ve görücü usulü evliliği olumlu olumsuz yönleriyle eleştirmiş.

Üçüncüsü, siyasi çatışmalar, darbeler. Öcalan'ın yakalanmasından, ikiz kulelerin yakalanmasına uzun bir tarihi süreç karşımıza çıkıyor.

Bunların dışında çok farklı bir aşk hikayesine tanık oluyoruz.

Bazen karaktere kızdım, bazen onun yerinde olmamayı diledim, bazen de gülümsedim. Zaman zaman duygulandım. Çok duygu yüklü, etkileyici bir romandı. Elimden bıraktığımda, ''Ne okudum şimdi ben?'' dedirten ve üzerine düşündürten, kesinlikle mahrum kalınmaması gereken bir eser.




En çok sevdiğim Yazarların başında gelen

'un çok beğenerek okuduğum 10. eseri.. 490 sayfalık “

” Mükemmel bir Roman. Hararetle tavsiye ediyorum.

Hem bir aşk hikâyesi hem de modern bir destan. Orhan Pamuk’un üzerinde

, bozacı Mevlut ile üç yıl aşk mektupları yazdığı sevgilisinin İstanbul’daki hayatlarını hikâye ediyor.

1969 ile 2012 arasında, kırk yılı aşkın bir süre Mevlut, İstanbul sokaklarında yoğurtçuluk, pilavcılık, otopark bekçiliği gibi pek çok iş yapar. Bir yandan sokakların çeşit çeşit insanla dolmasını, şehrin büyük bölümünün yıkılıp yeniden inşa edilmesini, Anadolu’dan gelip zengin olanları izler; diğer yandan ülkenin içinden geçtiği dönüşümlere, siyasi çatışmalara, darbelere tanık olur. Onu başkalarından farklı kılan şeyin, kafasındaki tuhaflığın kaynağını hep merak eder. Ama kış akşamları boza satmaktan ve sevgilisinin aslında kim olduğunu düşünmekten hiç vazgeçmez.

Aşkta insanın niyeti mi daha önemlidir, kısmeti mi? Mutluluk veya mutsuzluğumuz bizim seçimlerimize mi bağlıdır, yoksa bizim dışımızda mı gelişip başımıza gelirler?

“Kafamda Bir Tuhaflık” bu sorulara cevap ararken aile hayatıyla şehir hayatının çatışmasını, kadınların ev içlerindeki öfke ve çaresizliklerini resmediyor.



Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: