Jurnal - Cilt 1 Kitap Bilgileri
Yazar: Cemil Meriç
Tahmini Okuma Süresi: 11 sa. 18 dk.
Sayfa Sayısı: 399
Basım Tarihi: Mayıs 2018
İlk Yayın Tarihi: Mayıs 2018
Yayınevi: İletişim Yayınları
Orijinal Dil: Türkçe
ISBN: 9789754702880
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Jurnal - Cilt 1 Kitap Tanıtımı
Cemil Meriç'in Kendini, yakınlarını, etrafındakileri, içinde bulunduğu dünyayı, düşünce tarihini ve tarihimizi kendi açısından ve yalın bir şekilde değerlendirdiği eseri Jurnal, yazarın gündelik düşüncesini, kişisel maceralarını, anı ve itiraflarını, yoğun duygularını, yaratış gücünü, alışılmadık yaklaşımlarını, güçlü sentezlerini, engin kültürünü bir arada yansıtan bir büyülü aynadır. Cemil Meriç'in en doğal çehresi ve olanca çok sesliliğiyle karşımıza çıktığı eser, yazarı olduğu gibi tanımanıza, değerlendirmemize yardım eden zengin biyografik malzeme de içeriyor. İsyankar, acımasız, çoğu zaman duygusal yanlarıyla bir gönül ve düşünce adamına yaklaştırıyor bizi, Jurnal'de Cemil Meriç'in düşüncesi, karakteri, kişiliği çırılçıplak karşımızda. Jurnal, sonsuzla ve ölüm sonrasıyla bir tür hesaplaşma, bir vasiyetname, bir uzun mektup.
Jurnal - Cilt 1 Kitaptan Alıntılar
1. "Yaşamak yaralanmaktır..
Cemil Meriç"
2. "“Öyle seveceksin ki kelimeleri, yalnız senin için raksedecekler…”"
3. "Sana kızmıyorum. Sen bu kadarsın. Bilmeliydim."
4. "“Demek aklın Sesi rüzgârın
uğultusundan daha mânâsız..”"
5. "Sana kızmıyorum. Sen bu kadarsın. Bilmeliydim."
6. "“Akşamdan beri ağlıyorum.
Ama merak etme, kendimden başka kimseyi bedbaht etmiyorum. İstesen romanların en güzelini yaşayabiliriz. İsteyeceksin de, hatta istiyorsun. Bütün korkum geç kalmamak..”"
7. "Cehaletin bu kadar saygı gördüğü başka bir ülke yok."
8. "“Beğenmezsen çıkar gidersin diyor şair.
Nereye? Neyi beğenmezsen..”"
9. "“Beğenmezsen çıkar gidersin diyor şair.
Nereye? Neyi beğenmezsen..”"
10. "“Boğuluyorum. Ölüme koşacak, mecalim kalmıyor. Kimseyi görmüyor gözüm.
Sevdiklerim yabancılaşıyor.”"
11. "Seni kafamdan koparıp atamadım.
Kafamdan ve gönlümden.
Bazen bir utanç gibi içimdesin.
Bazen bir zafer gibi.
Ama hatıran hep buruk, hep yaralayıcı."
12. "Yalnızsınız.
Ölüm gibi yalnız.
Yürüyen bir mezar taşısınız."
13. "Sana kızmıyorum, sen bu kadarsın. Bilmeliydim.."
14. "“Yaşamaktan korkuyorsun sevgilim.
Ve saadetten korkuyorsun. Hâlbuki
Hayatın ve saadetin taa kendisisin..”"
15. "Asırlara değil, sana seslenmek istiyorum. Şöhretten, ebediyetten bana ne? İstiyorum ki, bütün yazdıklarımı ve bütün yazacaklarımı yalnız sen okuyasın. Ben, bütün ilhamlarım, bütün rüyalarım, bütün vecitlerimle yalnız seni terennüm etmek, şarkılarımı yalnız senin için söylemek istiyorum."
Jurnal - Cilt 1 Kitap İncelemeleri
Jurnal'e başlama nedenim Cemil Meriç’in hayata ve insana dair görüşlerini öğrenmekti. İç dünyasına bu kadar derin tanıklık edeceğimi düşünmemiştim. Meriç’in zihinsel çalkantılarını, entelektüel birikimini ve samimi sorgulamalarını kendimde de oldukça bulduğum, paylaştığım bir iç döküş(çöküş)le harmanlamasını günlük gibi ama asla daha önceden bildiğiniz bir günlük veya mektup gibi olmadığının ötesine geçmiş. Okur için kendi deyimiyle "Kimse okuyacak olmasa bile." bir dizi düşünsel, edebi ve felsefi tartışmanın ortasına çekiyor ve çoğu felsefeci, yazar, şair, politikacı görüşleri ve onlara dair fikirlerini de görüyoruz.
Meriç okudukça kesinlikle çağının ötesinde bir yazar olduğunu kanıtlıyor, üslubu ise FARKLI; nasıl bir fark 'Meriç Üslubu' . Çoğu zaman cümlelerde durup bir duvara bakıp 'Şimdi ne demek istedi ya?' dedim.
Konulara gelince medeniyet, dil, edebiyat ve tarih üzerine yaptığı derin analizler aralarda sonlarda serpiştirilmiş aşk kırıntıları, kitabı sadece bir otobiyografik metin değil, aynı zamanda bir entelektüel manifesto yapıyor. Evet güzel ve iyi bir tahminle "Entelektüel Manifesto" tam anlamıyla.
Edebi diline de değinmeden geçemem, kelimeler değil ama paragraflar bütünüyle...Meriç'i anlamak için güzel bir kitaptı. İyi Okumalar.
Neden kimse bu adamın, bu kadar derin ve bu kadar geniş olduğunu bugüne kadar bana söylemedi?
Cemil Meriç cumhuriyet tarihinde toplumumuzdan çıkmış ender fikir adamlarındandır. Fikir adamı olmanın getirdiği bütün ızdırapları göğüslemiş, düşünüyor olmasının bedelini her vesileyle ödemiş ama arkasında pek çok zafer nişanesi bırakarak, genç neslin irşadı gibi önemli bir görevi de eserleriyle sağlamıştır.
Jurnal'ın birinci cildinde fikirlerinin oluşumunu ve gün geçtikçe geçirdiği tekamülü insanlık ve medeniyet ekseninde basmakalıp düzene karşı çıkışını görüyoruz Cemil Meriç'in.
Cemil Meriç Jurnal'lerinde pek çok konuya değinir. Din, bilim, edebiyat, felsefe, sosyoloji vb. Ancak onun çok sistemli olmayan yazım stili bazı sıkıntıları da beraberinde getirmiş. Cemil Meriç ülkemizde nesli tükenen veya tükenmekte olan entellektüel tiplerinden biridir. Onu vicdanî ve insanî boyutu sorunları görebilmesindeki keskin bakış açısı her entellektüele çok şey öğretecek tarzdadır.
Din, bilim, edebiyat, felsefe, sosyoloji gibi bir çok konunun ele alındığı medeniyet ve kültürün sadece batıda olmadığı, sahip olduğumuz bir çok şeyin aslında hiç farkında olmadığımız yazarın farklı tarihlerde yazdığı yazıların bir mantık silsilesi ve konu bütünlüğü içerisinde toplanması ile oluşan bu kitapta çok net biçimde savunuluyor. Gerçek bir entellektüel okumak isteyenler; aradığınız bu.
Altını çize çize düşünce dünyalarında kaybolabileceğiniz bir Cemil Meriç kitabı. Geçmişe ve geleceğe dair güzel tespitlerle insanda muhteşem farkındalıklar oluşturuyor. Kitaplar iyi ki var.
Size bu incelemem de kitaptan daha çok Cemil Meriç'in hayatına dair bir şeyler paylaşmak istiyorum. Aslında kitapta kendisini o kadar güzel telaffuz ediyor ki ben ne kadar yazsam eksik kalır.
Duygularını, düşüncelerini, yaşamı boyunca yapmak istediklerini, maalesef yapamadıklarını o kadar keskin ve açık sözlülükle anlatıyor ki insan kendini bu kadar açık bir şekilde eleştirmesine hayret ediyor. Bazen kendine kızıyor, yer yer gururlanıyor ama hiç bir zaman yazmaktan çekinmiyor. Çok okuyor , kitaplar almak için çok şeyden feragat ederek, vazgeçilemeyenden vazgeçip kitaplara sığınıyor. Benim mirasım kitaplarımdır diyor.
1955 yılında gözlerinde ki miyopinin artması sonucu görmez oluyor. Ama Meriç kendini yalnız hissetse de yazmaya başlıyor "jurnal" bu sayede ortaya çıkıyor. Kendi düşüncelerini insanlığa yaymak, öldükten sonra bu satırlarla yaşamak için tanıklar, okuyucular aramaktadır Meriç. Bir yandan kendini tanıtırken, diğer yandan düşüncelerini fikirlerini o yıllarada ki Türkiye yi, dil'in önemini kendi gözünden anlatıyor. Edebiyatın, yazının kuvvetine hep inanıyor. Kitapta bazı yerlerde çok duygulandım hayatında yalnızlığı içten ve en derin yaşayan ve bunu en açık sözle anlatmayı çok iyi başarmış, okuyucuya hissettiriyor bunu. Cemil Meriç i merak ederseniz "jurnal"sizi çok iyi aydınlatacaktır. Cemil Meriç müthiş irade okuma ve yazma arzusu içinde olan güzel adamlardan.
“İnsan belki de kâinatın en garip macerası. Ama ister en şereflisi olsun, ister en rezili, bilinen varlıklar içinde düşünen yalnız o. Neden kendi tezatlarını halletmiyor? Neden kucağında yaşadığı dünyayı cehenneme çevirmektedir?" (Jurnal, 1.Cilt)
Cemil Meriç Jurnal kitabını bitirmiş ama yorumunu ancak yapabilenlerdenim. Kitap benim açımdan birçok negatif ve birçok da pozitif yana sahip olan bir eserdi içerisinde fazlaca eski Türkçe ve Fransızca kelime barındırdığı için okumalarım yavaş ilerledi kelime hazneme yeni kelimeler katmamada yardımcı oldu bir yandan kitabı okurken özellikle ilk sayfalarda yer alan Batı ve Doğu ayrımında yapılan serzeniş fazlasıyla hoşuma gitti ama ülkemizin kurucusuna karşı yapılan atıflardan ve yapılan harf inkılabına karşı söylemler beni fazlasıyla rahatsız etti. Bunun yanında kitabında ve kendi günlük dilinde Fransızca'ya olan düşkünlüğü de ayrı bir tezatlık oluşturuyor gibi geldi bana bu konular benim kitap ile ilgili olan tutumumu fazlasıyla negatif etkiledi ama şunu kabul etmeliyim ki kendi eksikliğimide gördüğüm bir eser oldu benim için çünkü asla eski Türkçe ile kitap okuyamadığımı görmüş oldum bu da bana aslında Türkçeyi ne kadar doğru kullanıyoruz? Nasıl asıl Türkçeye biraz daha vakıf olabiliriz? Gibi konuları düşündürdü çünkü dil bir ülkenin temelidir günümüzde Türkçe o kadar asimile olmuş bir yapı haline geldi ki kendi dilimizi lisanımızı okuyamayan konuşamayan yazamayan nesiller olmaya başladık.
“Kimim ben? Hayatını, Türk irfanına adayan, münzevi ve mütecessis bir fikir işçisi.”
Münekkit, sosyolog ve bir tefekkür adamı Cemil Meriç Jurnal’de böyle tanımlar kendini. Onun yeri her zaman kütüphanelerdi ve kendini soyutladığı Fildişi Kule. Yazdıklarını denize atılmış bir şişeye benzetiyordu Meriç. "Denize atılan bir şişe her kitap. Asırlar, kumsalda oynayan birer çocuk. İçine gönlünü boşalttığın şişeyi belki açarlar, belki açmazlar."
Yalnızdı. Yalnız ve sevgiye muhtaç. Tenin açlığı, ruhun açlığı, çocukluğundan beri içinde açılmış gediklerin birer yansıması. Çocukken de yalnızdı. Göçmen bir ailenin oğluydu Meriç. Göçmen bir aile, düşman bir çevre ve keşfedilmesi zorunlu bir dünya… Yaşıtları oyunlar oynarken, o oldukça farklıydı. Dört yaşında okumayı öğrendi. Kitapların dünyasına ilk o zaman girdi. Yalnız kalmak, dışlanmak ve kitaplarda yaşamak. Kitaplara kaçış bir teselliydi, bir limandı. Başka dünyalara girmek, başka karakterlerde yaşamak. Bu duygularını mektuplarda şöyle dile getiriyor
“Kitap bir limandı benim için. Kitaplarda yaşadım. Ve kitaptaki insanları sokaktakilerden daha çok sevdim. Kitap benim has bahçemdi. Hayat yolculuğumun sınır taşları kitaplardı. Bir kanat darbesiyle Olemp, bir kanat darbesiyle Himalaya. Ayrı bir dil konuşuyordum çağdaşlarımla. Gurbetteydim. Benim vatanım Don Kişot’un İspanyası’dı, Emma Bovari’nin yaşadı şehir. Sonra Balzac çıktı karşıma, Balzac’ta bütün bir asrı yaşadım, zaman zaman Votren oldum, Rastinyak oldum. Dört bin kahramanda dört bin kere yaşamak.”