Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

Judith Butler Alıntıları & En Çok Okunan Sözleri

Judith Butler En Beğenilen Sözleri



1. "Erkeklerin evrensellik yetisiyle doğmadıklarını,kadınların da doğar doğmaz tikelliğe düşmediklerini kavramamız gerekiyor.Erkekler evrenseli kendilerine mal etmişler ve kendilerine mal etmeyi hala,her an sürdürürler.Yani bir edimdir,bir sınıfın diğerine karşı işlediği suç edimidir."


- Cinsiyet Belası



2. "Benim için ‘siyaset denen şey’ marjinaliğe getirilen ve herhangi bir açıklamanın üretiminde örtük olan yasaktır. Bu açıdan bakıldığında bir birtakım ikili karşıtlıkların tercih edilmesi ... yalnızca bir entelektüel strateji değildir."


- Cinsiyet Belası



3. "****

"Kişi kadın doğmaz, kadın olur,"

****"


- Cinsiyet Belası



4. ""Aslında bilinçdışımız, küçük nedenler için bile cinayet işleyebilir""


- Şiddetsizliğin Gücü: Etik - Politik Bir Düğüm



5. "Kişi kadın doğmaz, kadın olur.

Simone De Beauvoir"


- Cinsiyet Belası



6. "“Bilimin rolü görmediklerimizi göstermek iken, felsefenin rolü gördüğümüzü görmemizi sağlamaktır.”"


- Ne Menem Bir Dünya Bu?



7. "Böyle nasıl yaşayabilirim? Sorusu bir kanıya dönüştüğünde (böyle yaşamaya devam etmeyeceğim) hem felsefi hem toplumsal olarak olarak acil bir meselenin tam ortasındayızdır…"


- Ne Menem Bir Dünya Bu?



8. "Şiddetsizlik "güçsüz" bir konummuş gibi görünüyorsa şunu sormalıyız: Güçlülük sayılan nedir?"


- Şiddetsizliğin Gücü: Etik - Politik Bir Düğüm



9. "Nitekim belanın kaçınılmaz olduğu sonucuna vardım, yapılması gereken iş de en iyi nasıl bela çıkarılacağını, belaya en iyi nasıl çatılacağını bulmaktı."


- Cinsiyet Belası



10. "Şiddete karşı çıkmak şiddetin her zaman darp biçimine bürünmediğini kavramaktır."


- Şiddetsizliğin Gücü: Etik - Politik Bir Düğüm



11. "Tanıdığımız ve yitirdiğimiz insanlar dahil dünyanın çeşitli özellikleri kendiliğin "iç" özelliklerine dönüşürler elbette, fakat bu dönüşüm içselleştirme üzerinden gerçekleşir."


- Cinsiyet Belası



12. "Yaşayabilmek için, başka yaşayanlara ve yaşama dair süreçlere gereksinim duyarım, bu da onlar olmadan benim bir hiç olduğum anlamına gelir."


- Ne Menem Bir Dünya Bu?



13. "Bir hayatı yaşanabilir kılan nedir? diye soruyorsak, kesinlikle kimi koşullarda hiç şüphesiz yaşanmaz olduğunu bildiğimiz içindir…"


- Ne Menem Bir Dünya Bu?



14. "Yas, protesto olabilir; kayıplar henüz kamusal olarak tanınmıyor ve yasları tutulmuyorsa, yas ve protesto bir araya gelir."


- Şiddetsizliğin Gücü: Etik - Politik Bir Düğüm



15. "Bizim için değerli olan türden yakınlıkları kaybediyoruz: dokunmayı, bir duyu olarak dokunsallığı ve bağları."


- Ne Menem Bir Dünya Bu?



16. "''Ataerkil yasayı belirlenimci bir ilahi irade* olarak değil, kendine karşı başkaldırıların temelini hazırlayan, sürekli gaf yapan bir sakar olarak görmeliyiz.''"


- Cinsiyet Belası



17. "Türkiye'de barış bildirisi imzalayanlar terörizmle suçlanıyor."


- Şiddetsizliğin Gücü: Etik - Politik Bir Düğüm



18. "Kimse kendini savunmamalı ya da müdahalenin gerekeceği hiçbir durum yoktur demiyorum. Çünkü şiddetsizlik mutlak bir ilke değil, şiddete ve onun karşı koyan güçlerine karşı yürütülen açık uçlu bir mücadeledir."


- Şiddetsizliğin Gücü: Etik - Politik Bir Düğüm



19. ""Yani aşk bene kaçarak, yok olmaktan kurtulur.""


- Cinsiyet Belası



20. "“Dünyadaki her türlü şey aynalar gibi davranır”.
(Jacques Lacan)"


- Bela Bedenler



21. "“Dünyadaki her türlü şey aynalar gibi davranır”.
(Jacques Lacan)"


- Bela Bedenler



22. "İnsan ölümden korktuğu için köle olmuştur; etik emirler mutlak korkuya, ölüm korkusuna karşı bir savunma aracı olarak ortaya çıkmışlardır."


- İktidarın Psişik Yaşamı



23. ""Kadın miti" ve bu mitin kadınların gasp edilmiş bilinç ve bedenleri
üzerindeki maddi etkileri ve tezahürleri. Yani bu işaret ezilmeden önce
mevcut değildir ... cinsiyet "dolaysız bir veri", "duyumsanabilir bir veri"
olarak görülür, "fiziksel özellikler" de doğanın bir parçası olarak. Fakat bizim fiziksel ve doğrudan bir algı olduğuna inandığımız şey aslında sofistike ve mitsel bir inşadan ibarettir, "hayali bir oluşum"dur."


- Cinsiyet Belası



24. "Soluduğumuz havayı birbirimize ilettiğimizi, dünyanın yüzeylerini ortak kullandığımızı, birine dokunduğumuzda onun da bize dokunmuş olacağını kabullenmediğimiz takdirde ortak savunmasızlığımızı ve birbirimize bağımlılığımızı anlayamayız."


- Ne Menem Bir Dünya Bu?



25. "''Cinsiyet değişmeksizin olgusaldır, toplumsal cinsiyet ise edinilmiştir.

Cinsiyet değiştirilemez fakat toplumsal cinsiyet, cinsiyetin değişken kültürel inşasıdır, cinsiyetli bir bedenin vesile olduğu sayısız ve açık kültürel anlam imkanlarıdır.''"


- Cinsiyet Belası



26. "****

Söz konusu söylem de evrensel rasyonalitenin dili gibi görünen ikili yapıları
esas alır. Yani kısıtlama, o dilin tahayyül edilebilir toplumsal cinsiyet alanı olarak kurduğu şeye içkindir.

****"


- Cinsiyet Belası



27. "“Evlilikte kadın bir kimlik sayılmaz, çeşitli klanları birbirinden ayıran, hepsini ortak ama kendi içinde farklılaşan babasoylu bir kimliğe bağlayan ilişkisel bir terim sayılır yalnızca.”"


- Cinsiyet Belası



28. "“…bizler önceden programlanmış piyonlar değiliz, aksine yeni hareketlerin içinde yer alabilir, toplumsal koşulları değiştirebiliriz.”"


- Çatışan Feminizmler



29. "Neoliberal iktisadın kamu hizmetlerini ve kurumlarını (okullar ve üniversiteler dahil) giderek daha fazla yapılandırdığı bu dönemde, insanların evlerini, emeklilik haklarını ve çalışma olasılıklarını dalga dalga kaybettikleri bir dönemde, bazı nüfusların ıskartaya çıkarılabilir olduğu fikriyle yeni bir biçimde yüzleşiyoruz. Ya kısa süreli iş var ya da iş miş yok veya en fazla, emekçi halkların ikame edilebilirliği ve vazgeçilebilirliğine dayanan esnek çalıştırmanın post-Fordist biçimleri var. Sağlık sigortası ve sosyal güvence konusunda egemen yaklaşımlardan da güç alan bu gelişmeler, kimin sağlığının ve canının korunup, kimin sağlığının ve canının korunmayacağına piyasa aklının karar verdiğini gösteriyor."


- Biziz, Halk



30. ""Kişi kadın doğmaz, kadın olur""


- Cinsiyet Belası



31. "Sağlık bakımı masraflarını ödeyemeyenler, ıskartaya çıkarılabilir olarak görülen nüfusun sadece bir çeşididir. Ayrıca zenginler ile yoksullar arasındaki artan uçurumu görenler, güvenlik ve vaadin bazı biçimlerini kaybettiklerini anlayanlar, nüfusun genelinden çalma pahasına çok küçük bir azınlığın servetine servet katan bir siyasal iktidar ve hükümet tarafından terk edildiklerini de anlıyorlar."


- Biziz, Halk



32. ""Kişi kadın doğmaz, kadın olur""


- Cinsiyet Belası



33. "Öte yandan kadınlar aynı zamanda, her daim eril olan öznenin basit olumsuzlaması ya da "Öteki"si olarak kavranamayacak bir "farklılık"tır. Önceden de belirttiğimiz gibi ne öznedirler, ne de öznenin Ötekisi; daha ziyade ikili karşıtlık ekonomisinden farklılıktırlar, bu ekonomi de eril olanın monolojik açılımına yarayan bir hiledir."


- Cinsiyet Belası



34. "Cinsiyet; ne ölçüde kısıtlanmış bir üretim, zoraki bir etki, bedenlerin korunduğu ve korunmadığı koşulları düzenleyerek bir beden biçiminde vasıf kazanacak olan şeye sınır koyan bir etkidir? Burada amacım, “cinsiyet”in makbul alanından engellenmiş ya da sürülmüş olanın nasıl belalı bir geri dönüş olarak, sadece kaçınılmaz yasanın işleyişinde bir başarısızlığa etki eden imgesel muhalefet olarak değil, bedenlerin maddeselleştiği sembolik ufkun radikal olarak yeniden eklemlenişine sebep olacak yeni imkanlara gebe bir bozgun olarak üretilebileceğini anlatmaktır."


- Bela Bedenler



35. "“Kadınlar kategorisini tutarlı ve istikrarlı bir özne olarak inşa etmek, toplumsal cinsiyet ilişkilerini istemeyerek de olsa düzenleyip şeyleştirmek anlamına gelmez mi? Halbuki bu tür bir şeyleştirme feminist amaçlara tümüyle zıt değil mi?”"


- Cinsiyet Belası



36. "Dokunmadan ve dokunulmadan, paylaşılan nefes olmadan nasıl yaşanır? Yaşanabilir bir hayat mıdır bu?"


- Ne Menem Bir Dünya Bu?



37. "Dahası, özdeşime dayalı bu ilişki aracılığıyla tesis edilen egonun kendisi bir ilişkidir, bu ilişkilerin birikmiş tarihidir. Sonuç olarak ego, kendisinin-özdeşi\ bir töz değil, merkezini kendisinin dışında, bedensel sınırları bahşeden ve üreten dışsallaştırılmış imago (bir ilişki ve çift terapisi)'da., konumlayan imgesel ilişkilerin tortulaşmış bir tarihidir.”"


- Bela Bedenler



38. "Bizi birbirimize bağlayan yü­kümlülükler karşılıklı bağımlılık durumunun sonucu olarak do­ğarlar, fakat bu durum yaşamlarımızı mümkün kıldığı gibi sömürü ve şiddete de sebep verebilir."


- Şiddetsizliğin Gücü: Etik - Politik Bir Düğüm



39. "Birileri korunurken diğerlerinin korunmadığı bir dünyayı hiçbirimiz kabul edemeyiz."


- Ne Menem Bir Dünya Bu?



40. ""İnşa sadece zamanın içinde vuku bulmaz ancak inşanın kendisi normların yinelenmesiyle işleyen zamansal bir süreçtir; cinsiyet bu yineleme sürecinde hem üretilir hem de bozulur. Yineleyici ve törensel bir pratiğin ayrışmış sonucu olarak, cinsiyet kendi doğallaştırılmış sonucunu edinir; fakat bu yineleme aracılığıyla bu tip inşalarda normdan kurtulan ve onu aşan, kesinlikle tanımlanamayan veya bu normun yineleyici gücü tarafından sabitlenemeyen kurucu tutarsızlıklar üzerinden yollar ve çatlaklar açılır. Bu tutarsızlık tam da yineleme sürecinde inşayı bozucu bir olasılıktır, “cinsiyet”in sabitleştirildiği koşulları hiçleyen bir güçtür,..""


- Bela Bedenler



41. ""Foucault Hapishanenin Doğuşu'nda, “ruh”un bedenin eğitilmesi, şekillenmesi, işlenmesi ve kuşatılmasına paralel bir biçimde normatif ve normalleştirici bir ülküye dönüştüğünü iddia eder. Bu, bedenin etkin bir biçimde maddeselleştiği tarihsel olarak spesifik hayali bir ülküdür (idéal spéculatif). Foucault hapishane reformunu göz önünde bulundurarak şöyle der: “Bizim için tanımlanan, özgürleştirmeye davet edildiğimiz insan zaten kendi içinde kendinden çok daha derin bir tâbiyetin [assujetissement] sonucudur. Onda iktidarın bedenin üzerinde işlediği hakimiyette bir faktör olan bir ruh ikamet eder ve onu varoluşa taşır. Ruh politik bir anatominin sonucu ve aracıdır; ruh bedenin hapishanesidir.”...""


- Bela Bedenler



42. "“Eğer cinsiyetin değişmezliğine itiraz edilirse belki de ‘cinsiyet’ denen bu inşanın da toplumsal cinsiyet denli kültürel bir inşa olduğu; hatta belki de ‘cinsiyet’in aslında zaten başından beri toplumsal cinsiyet olduğu, yani cinsiyet ile toplumsal cinsiyet arasındaki ayrımın aslında ayrım falan olmadığı ortaya çıkar.”"


- Cinsiyet Belası



43. "Bu formülleştirme ne kadar paradoksal görünürse görünsün, diyeceğiz ki: Kadın fallus olmak, yani Öteki'nin arzusunun imleyeni olmak için dişiliğinin asli bir kısmını, yani tüm niteliklerini maskelenme yoluyla rededecektir. Çünkü kadın, olmadığı şey için sevilmeyi ve arzulanmayı bekler. Ama arzusuna gelince, arzusunun imleyenini aşk talebinin yöneldiği kişinin bedeninde bulur. Şüphesiz bu imleyici işlevi yüklenmiş organın fetiş değeri aldığını unutmamak gerekir."


- Cinsiyet Belası



44. "Kişi kadın doğmaz, kadın olur.

Simone De Beauvoir"


- Cinsiyet Belası



45. ""İnşa sadece zamanın içinde vuku bulmaz ancak inşanın kendisi normların yinelenmesiyle işleyen zamansal bir süreçtir; cinsiyet bu yineleme sürecinde hem üretilir hem de bozulur. Yineleyici ve törensel bir pratiğin ayrışmış sonucu olarak, cinsiyet kendi doğallaştırılmış sonucunu edinir; fakat bu yineleme aracılığıyla bu tip inşalarda normdan kurtulan ve onu aşan, kesinlikle tanımlanamayan veya bu normun yineleyici gücü tarafından sabitlenemeyen kurucu tutarsızlıklar üzerinden yollar ve çatlaklar açılır. Bu tutarsızlık tam da yineleme sürecinde inşayı bozucu bir olasılıktır, “cinsiyet”in sabitleştirildiği koşulları hiçleyen bir güçtür,..""


- Bela Bedenler



46. "“Haklarımız olduğunda bile bu hakları bahşeden ve devam ettiren bir yönetim tarzına ve yasal rejime bağımlıyızdır.

Daha haklarımızı, toprağımızı ve aidiyet tarzlarımızı yitirmek suretiyle mülksüzleşmemiz söz konusu olmadan önce bile zaten kendimizin dışındayızdır.''"


- Mülksüzleşme



47. ""Uzuvların psişik olarak idealleştirilmesini önceki fiziksel bir acıyı giderme çabası olarak okumak isteyebiliriz. Ancak, idealleştirme erojenliği zorunlu bir başarısızlık ve belirsizlik sahnesi olarak üretebilir ki bu görüntü, söz konusu çelişkili durumdan kaçmak için nafile bir çaba içinde, idealleştirmeye doğru bir dönüşü harekete geçirir.""


- Bela Bedenler



48. ""... Freud’un iddiasında “ego her şeyden önce bedensel bir egodur; o, sadece bir yüzeyin cismi değildir; onun kendisi bir yüzeyin yansımasıdır”"


- Bela Bedenler



49. "“Sistem içinde konuşmak, konuşma imkânından mahrum kalmaktır.”"


- Cinsiyet Belası



50. "Sömürgecinin bakışı artık beni ne titretir ne de yerimde çakılmama neden olur, sesi artık beni dondurmaz."


- Şiddetsizliğin Gücü: Etik - Politik Bir Düğüm



51. "Şimdiki siyasal görüşlerimiz ne olursa olsun hepimiz radikal bir bağımlılık durumuna doğduk. Yetişkin halimizle geriye bakıp o durumu değerlendirdiğimizde kendimizi aşağılanmış hissedebilir ya da dehşet duyabiliriz."


- Şiddetsizliğin Gücü: Etik - Politik Bir Düğüm



52. "“Çok yakın bir geçmişe kadar kadınların kendilerine ait tarihleri, farklı dönemsel kategorilere ve farklı yapısal düzenlere sahip anlatıları yoktu.”"


- Çatışan Feminizmler



53. "****
Cinsiyet, söylemsellik öncesi bir anatomik oluşsallık olarak
kavranamaz. Cinsiyetin tanımı itibariyle aslında hep toplumsal cinsiyet olageldiği ortaya konacaktır.

***"


- Cinsiyet Belası



54. ""Acı, bu süreçte bir rol oynar gibidir, ve ağrılı hastalıklar esnasında organlarımıza dair yeni bilgiler edindiğimiz anlar, belki de genel olarak kendi bedenimize dair fikir edinme yollarına bir model teşkil eder." (S. Freud)"


- Bela Bedenler



55. "Görünen o ki insan olmamıza daha var ve bu ihtimal şimdi hiç olmadığı kadar tehlikede, belki de süresizce
önlenmekte."


- Kırılgan Hayat



56. ""Şiddetsizlik" mutlak bir ilke değil,
süregiden bir mücadelenin adıdır."


- Şiddetsizliğin Gücü: Etik - Politik Bir Düğüm



57. "''Erkek ve kadın doğal birer olgu değil, siyasi birer kategoridir.''"


- Cinsiyet Belası



58. "“Kadınların ‘cinsiyet’ ile özdeşleştirilmeleri, hem

hem de

’e göre kadınlar kategorisi ile kadın bedenlerinin görünürde cisimleştirilmiş özelliklerini örtüştürmek, dolayısıyla erkeklerin sahip olduğu farz edilen özgürlük ve özerkliği kadınlara bahşetmemektir. İşte bu nedenle cinsiyet kategorisi yok edildiğinde, kadın düşmanı bir kapsamlama edimiyle kişinin -kendi kaderini tayin eden

’nun- yerine geçmiş olan bir nitelik, yani cinsiyet de yok edilmiş olacaktır. Bir başka deyişle, yalnızca erkekler ‘kişi’dir ve dişil olan dışında toplumsal cinsiyet yoktur…”"


- Cinsiyet Belası



59. "Elinizdeki kitaba can katan bazı akademik gelenek ve tartışma-
lan sıraladıysam da niyetim bu kadar az sayfaya etraflı bir savun-
ma sığdırmaya çalışmak değil....."


- Cinsiyet Belası



60. "Kadınlar arasında onların ezilmesini önceleyen bir ortaklık var mıdır, yoksa kadınlar arasındaki bağı kuran şey ezilmelerinden mi ibarettir?"


- Cinsiyet Belası



61. "Stratejiler her zaman, hizmetine koyuldukları amaçların ötesinde anlamlar taşır."


- Cinsiyet Belası



62. "****

Wittig'e göre cins, kişileri belirtmekle, tabiri caizse "vasıflandırmakla" kalmayıp ikili toplumsal cinsiyetin evrenselleştirilmesini sağlayan kavramsal bir episteme oluşturur.

****"


- Cinsiyet Belası



63. "cinsiyetin kendisi toplumsal cinsiyetli bir kategoriyse eğer, toplumsal cinsiyeti cinsiyetin kültürel yorumu olarak tanımlamak anlamsız olur. Toplumsal cinsiyet, verili bir cin­siyetin üzerine kültürün anlam işlemesi olarak anlaşılmamalıdır yalnızca (hukuki bir kavrayıştır bu). Toplumsal cinsiyet aynı za­manda, cinsiyetleri tesis eden üretim mekanizmasının ta kendisini belirtmelidir. Neticede toplumsal cinsiyetin kültürle olan ilişkisi neyse cinsiyetin de doğayla ilişkisinin o olduğu söylenemez. Top­lumsal cinsiyet bir yandan da, "cinsiyetli doğa"nın ya da "doğal bir cinsiyet"in üretilmesinde ve bunların "söylemsellik öncesi", kültür öncesi bir şeymiş gibi, siyasi olarak tarafsızken kültürün gelip üze­rinde etki ettiği bir yüzeymiş gibi tesis edilmesinde kullanılan söy­lemsel/kültürel araçtır."


- Cinsiyet Belası



64. "''Özgürlüklerin eşitsiz dağılımını düzenleyen normatif iktidarlarca mülksüzleştiriliriz.

Yerinden edilme, geçim kaynaklarının yok edilmesi, ırkçılık, yoksulluk, kadın düşmanlığı, homofobi, askeri şiddet yoluyla...''"


- Mülksüzleşme



65. "Michel Foucault birini öldürmek ile ölmesine izin vermek arasında bir fark olduğunu düşündüyse de bizler görüyoruz ki öldüren polis şiddeti ölmeye izin veren sağlık sistemleri ile ortaklaşa çalışıyor. İkisini birbirine bağlayan şey sistemik ırkçılıktır."


- Ne Menem Bir Dünya Bu?



66. "Cinsiyet Belası' nın eleştirmenleri de sevenleri de üslubunun zorluğuna dikkat çekti. Tüketimi kolay olmayan bir kitabın akademik standartlara göre "popüler" olması kuşkusuz tuhaf, kimileri içinde çıldırtıcı bir şey."


- Cinsiyet Belası



67. "''Bedenlerimiz vasıtasıyla derin ve yoğun toplumsal ilişkililik ve karşılıklı bağımlılık süreçlerine dahil oluruz; teşhir olmuş, parçalara bölünmüş, ötekilere teslim olmuşuzdur.''"


- Mülksüzleşme



68. "''Ortada kişilerin sahip olduğu söylenebilecek bir toplumsal cinsiyet mi vardır, yoksa -ben erkeğim, ben kadınım- sözlerinin ima ettiği gibi toplumsal cinsiyet kişinin olduğu söylenebilecek özsel bir nitelik midir?''"


- Cinsiyet Belası



69. "Toplumsal cinsiyet ideali bir tuzak değil, arzu edilir bir yaşam tarzı, tanınmayı gerektiren ve hak eden bir haklılık duygusunu bedenselleştirmenin bir yoludur."


- Biziz, Halk



70. "''Ortada kişilerin sahip olduğu söylenebilecek bir toplumsal cinsiyet mi vardır, yoksa -ben erkeğim, ben kadınım- sözlerinin ima ettiği gibi toplumsal cinsiyet kişinin olduğu söylenebilecek özsel bir nitelik midir?''"


- Cinsiyet Belası



71. "''Feminizmin içindeki parçalanma ve feminizmin temsil ettiğini iddia ettiği kadınların paradoksal bir biçimde feminizme muhalefet etmeleri, kimlik siyasetinin zorunlu sınırlarına işaret etmektedir.''"


- Cinsiyet Belası



72. "Yasağın var olması onun işliyor olduğu anlamına gelmez. Yasağın var olması daha ziyade ensest arzularının, eylemlerinin, hatta yaygın toplumsal pratiklerinin tam da o tabunun erotikleştirilmesi sonucu üretildiğine işaret eder."


- Cinsiyet Belası



73. "... kadınlar "bir" olmayan, çoklu cinsiyettır..."


- Cinsiyet Belası



74. ""Süresiz alıkoyma" gayri meşru bir iktidar kullanımı olmakla beraber, güvenlik adına hukukun üstünlüğünü nötrleştirmeye yönelik daha geniş bir taktiğin önemli bir parçasıdır. "Süresiz alıkoyma" istisnai bir duruma değil, istisnanın nötrleştirilmiş norm olarak tesis edilme yollarına işaret eder. Devlet iktidarının yasaüstü
kullanımının sınırsızca gerekçelendirilmesi için bir fırsat ve araç haline gelir, böylece kalıcılık ihtimali bulunan bir özellik olarak ABD'deki siyasi yaşama yerleşir."


- Kırılgan Hayat



75. "Cinsiyet, sabit bir kimlik değil bedene kazınmış bir hikâyedir."


- Cinsiyet Belası



76. "Cinsiyet ile toplumsal cinsiyet arasındaki ayrım ilk
başlarda "biyoloji kaderdir" ifadesine itiraz getirmek için kullanıl-
mıştı, aynı zamanda da cinsiyet biyolojik anlamda ne denli geri
çevrilemez görünürse görünsün toplumsal cinsiyetin kültürel ola-
rak inşa edildiği, dolayısıyla ne cinsiyetin nedensel sonucu ne de
onun kadar sabit bir şey olduğu savı için de kullanılmaktadır."


- Cinsiyet Belası



77. ""... devletin hakları koruma yetkisi, devletin bu korumayı geri çekme yetkisine özdeş olduğunda ve halk, korumayı dilediği zaman sağlayıp dilediği zaman geri çekme imkânı sağlayan keyfi ve gayrimeşru iktidar biçimine karşı çıkmak için toplanma özgürlüğünden yararlandığında, toplanma özgürlüğü dahilindeki ya da özgürlüğüne dair bir şey, devlet egemenliğinin yasalarının dışına çıkar. Devlet egemenliğinin veçhelerinden biri, nüfusun haklarını korumaktan vazgeçebilmesidir. Bu doğru olabilir, ama belki de karşı çıkılan şey, bizatihi toplanma özgürlüğü fikrinin, devlet bu toplanmanın amaçlarına karşı çıkıp tam da toplanmayı yasadışı hale getirmek istediğinde kaybedilebileceğidir.""


- Biziz, Halk



78. "''Kadınların cinsiyet* ile özdeşleştirilmeleri, hem Beauvoir hem de Wittig'e göre kadınlar kategorisi ile kadın bedenlerinin görünürde cinselleştirilmiş özelliklerini örtüştürmek, dolayısıyla erkeklerin sahip olduğu farz edilen özgürlük ve özerkliği kadınlara bahşetmemektir.''"


- Cinsiyet Belası



79. "****

İlişkisel ya da bağlamsal bakış açısına göre kişinin ne "olduğu", hatta
toplumsal cinsiyetin ne "olduğu" her zaman, içinde belirlendiği inşa edilmiş ilişkilere bağlıdır. Değişken ve bağlamsal bir fenomen olarak toplumsal cinsiyet tözel bir varlığı değil, kültürel ve tarihsel açıdan özgül ilişki kümeleri arasındaki göreli yakınsama noktasını ifade eder.

****"


- Cinsiyet Belası



80. "Antisemitik damgası yiyeceğiz korkusuyla eleştirimizi gömersek siyasi inançların özgür ifadesini kısıtlamaya çalışanları güçlendirmiş oluruz. Suçlamayla yaşamak tabii ki korkunç bir şey, ama suçlamanın doğru olmadığını bildiğinizde daha az korkunç bir hal alıyor, bu bilgiyi edinmenin tek yolu ise sizinle birlikte konuşan ve bildiğiniz şeyin yarattığı duyguyu destekleyen başkalarının da olmasıdır."


- Kırılgan Hayat



81. "''Halkları, onları yaşayan ölü statüsüne atayan koşullara tabi kılan bir küresel iktidar kipliği olarak -nekropolitika- kimin harcanıp kimin harcanmayacağını belirler.''"


- Mülksüzleşme



82. "Dil görünür, duyulur, dokunulur, tadılır kelimelerden oluşan bir cennettir."


- Cinsiyet Belası



83. "Anlatılar anlamamıza yardımcı olabilir: Fotoğraflar ise başka bir şey yapar. Bize musallat olurlar."


- Savaş Tertipleri



84. "“…feministlerin çok iyi bildiği gibi, kadınlığın anlamını kuşatan sınırlar bizi bağlamıştır. Sınırı bilmenin imkânsızlığı sonsuz bir ufuk açar.”"


- Çatışan Feminizmler



85. "''Kadınların cinsiyet* ile özdeşleştirilmeleri, hem Beauvoir hem de Wittig'e göre kadınlar kategorisi ile kadın bedenlerinin görünürde cinselleştirilmiş özelliklerini örtüştürmek, dolayısıyla erkeklerin sahip olduğu farz edilen özgürlük ve özerkliği kadınlara bahşetmemektir.''"


- Cinsiyet Belası



86. "Mantığın tam da kendi soykütüğü sayesinde yok edilmesi, ona dayanan psikolojik kategorilerin de sonunu getirecektir."


- Cinsiyet Belası



87. ""Erkeklerin evrensellik yetisiyle doğmadıklarını, kadınların da doğar doğmaz tikelliğe düşmediklerini kavramamız gerekiyor. Erkekler evrenseli kendilerine mal etmişler ve bunu her an sürdürürler. Yani bir edimdir, bir sınıfın diğerine karşı işlediği suç edimidir.""


- Cinsiyet Belası



88. "Virüs hiçbir zaman bulaştığı bedene ait değildir. “ şu veya bu kişi de virüs varmış,” desek bile bile bu ne bir sahiplik ne de nitelik ifade eder. Mülkiyet modeli virüsü anlamamız için bir yol sunmaz. Daha ziyade virüs kişinin sahibi oluyor gibidir…"


- Ne Menem Bir Dünya Bu?



89. "Kişi kadın doğmaz, kadın olur.

/Simone de Beauvoir"


- Cinsiyet Belası



90. "Daha en başından haz ve acılarımızın süreklilik gösteren bir toplumsal dünyaya, sürerliğimizi sağlayan bir çevreye bağlı olduğu, karşılıklı bağımlı varlıklarız.

Mülksüzleştirilebilir olmamızın tek sebebi halihazırda zaten mülksüzleştirilmiş olmamızdır."


- Mülksüzleşme



91. "Şiddet ve şiddetsizliği yorumlamaksızın şiddetsizlik pratiği mümkün değildir, özellikle de şiddetin güvenlik, milliyetçilik ve neofaşizm uğruna gerekçelendirildiği bir dünyada."


- Şiddetsizliğin Gücü: Etik - Politik Bir Düğüm



92. "şöyle yazıyor:
Cinsiyetler arası eşitsizlik kişinin niteliği olarak durağanlaştınldığında
toplumsal cinsiyet biçimini alır; kişiler arasında bir ilişki olarak hareket
ederken ise cinsellik biçimini..."


- Cinsiyet Belası



93. "Hepimiz toplumsal ve ruhsal hayatın
koşullarından kurtulmaksızın kurtulamayacağımız bu bağımlılığın sebep
olduğu bir öfkeyle yaşarız az çok."


- Şiddetsizliğin Gücü: Etik - Politik Bir Düğüm



94. "Toplumsal cinsiyeti "inşa" eden "kültür" böy­le bir yasa ya da yasalar dizisi üzerinden kavrandığında toplumsal cinsiyet, eskiden "biyoloji kaderdir" formülasyonunda olduğu den­li belirlenmiş ve sabitlenmiş oluveriyor. Bu sefer biyoloji değil, kültür kader oluyor."


- Cinsiyet Belası



95. "Kadın olmak, biyolojik bir gerçeklik değil; kültürel bir inşa sürecinin sonucudur."


- Cinsiyet Belası



96. ". Yapmamız gereken şey ise çağdaş hukuki yapılann
doğurduğu, doğallaştırdığı ve hareketsizleştirdiği kimlik kategori-
lerinin bir eleştirisini bu kurulu çerçeve içinde geliştirmektir."


- Cinsiyet Belası



97. ""Kadınlar" arasında onların ezilmesini önleyen bir ortaklık var mıdır, yoksa "kadınlar" arasındaki bağı kuran şey ezilmelerinden mi ibarettir?"


- Cinsiyet Belası



98. "Martin Heidegger “ dünya resminin” dünyanın resmi olmadığını, dünyanın bir resim olarak tasavvur edilmiş ve kavranmış hali olduğunu öne sürmüştü… Böyle bir dünya resminin önünde duran öznenin, dünyanın o görsel halini bütünüyle kavramaya çalışırken bir yandan da kendini o bilmeye çalıştığı dünyadan ayrı tuttuğuna dikkat çekti."


- Ne Menem Bir Dünya Bu?



99. ""Sırtımıza yüklenen yaşam
bizim için fazla ağırdır.""


- Şiddetsizliğin Gücü: Etik - Politik Bir Düğüm



100. "Birbirimiz olmadan, bir başkasının gözeneklerinde kendimizi bulmadan ya da bir başkasını içimize almadan gerçekten yaşayamayız."


- Ne Menem Bir Dünya Bu?



101. "Annenin kız çocuğundan ayrılması durumunda sonuç ikisi
için de melankolidir, çünkü ayrılma asla tümüyle tamamlanmaz."


- Cinsiyet Belası



102. "Gerçekten de, feminizmin içindeki parçalanma ve feminiz-
min temsil ettiğini iddia ettiği "kadınlar"ın paradoksal bir biçimde
feminizme muhalefet etmeleri, kimlik siyasetinin zorunlu sınırları-
na işaret etmektedir."


- Cinsiyet Belası



103. "Zihin bedene boyun eğdirmekle kalmaz, zaman zaman cisimliliğinden tümüyle azat olma fantazileri kurar."


- Cinsiyet Belası



104. "Biz esasen "hayatın kendisi"ne değil hayatı mümkün kılan koşullara karşı yükümlüyüz; daha sarih ifadesiyle, yükümlülüklerimizin kaynağı, sürdürücü koşullar olmadan sürdürülebilir bir hayat olamayacağı gerçeği ve bu koşulların bize hem siyasal bir sorumluluk yüklemesi hem de en tartışmalı etik kararlarımızın konusu olmasıdır."


- Savaş Tertipleri



105. ""...şiddetsizlik hem bir ethos'tur hem de taktiktir ve bu demektir ki, şiddetsiz hareketler (boykotlar ve grevler gibi), basitçe savaşın başka araçlarla sürdürülmesi olamaz. Savaşın çok somut alternatifleri olduklarını göstermeleri gerekir; zira ancak etik iddianın tezahürü yoluyla alınan tutumun siyasal değeri görülebilir. Taktiği ancak nefret ve savaşın başka araçlarla sürdürülmesi olarak okuyabilenler söz konusu olduğunda, bu tür bir gösteriyi yapmak kolay değildir. Şiddetsizliğin sadece yaptıklarımızla değil, arz-ı endam etme biçimiyle de yerleştirilmesinin bir nedeni kuşkusuz budur; başka bir deyişle, şiddetsizliğin neyse o olarak tanınmasına izin verebilecek medyaya ihtiyacımız vardır. ""


- Biziz, Halk



106. "Eğer çevreler, makineler ve bunların yaslandıkları karmaşık toplumsal karşılıklı bağımlılık sistemleri olmadan bedenlerden bahsedemiyorsak, o zaman bedensel yaşamın tüm bu insani olmayan boyutlarının, insanın hayatta kalıp gelişmesinin kurucu boyutları olduğu kanıtlanır."


- Biziz, Halk



107. "Prekaryalığımız büyük oranda ekonomik ve toplumsal ilişkilerin örgütlenmesine, sürdürülebilir altyapıların ve toplumsal-siyasal kurumların varlığına ya da yokluğuna bağlıdır. Dolayısıyla, varoluşsal iddia, özgüllüğü içinde ifade edildiği oranda varoluşsal olmaktan çıkar. Zaten özgüllüğü içinde ifade edilmesi gerektiğinden, hiçbir zaman varoluşsal değildi. Bu anlamda prekaryalık, siyasette bedensel ihtiyaçların örgütlenmesini ve korunmasını ele alan boyuttan ayrı düşünülemez. Prekaryalık toplumsallığımızı, karşılıklı bağımlılığımızın nazik ve zorunlu boyutlarını gözler önüne serer."


- Biziz, Halk



108. "Irkçılık, somuta inersek, gruptan gruba farklılık gösterecek şekilde, vaktinden önce ölüme açık hale gelmenin devletin onayıyla ya da yasadışı yollarla üretilmesi ve istismar edilmesidir."


- Biziz, Halk



109. ""Kadınlar" arasında onların ezilmesini önleyen bir ortaklık var mıdır, yoksa "kadınlar" arasındaki bağı kuran şey ezilmelerinden mi ibarettir?"


- Cinsiyet Belası



110. "Bütün yaşamların sürdürülebilir
olduğu bir dünya inşa etme yükümlülüğünü
üstlenebilmemiz için birbirimizi
sevmemiz gerekmiyor."


- Şiddetsizliğin Gücü: Etik - Politik Bir Düğüm



111. "Ortada kişilerin sahip olduğu söylenebilecek "bir" toplumsal cinsiyet mi vardır, yoksa "ben erkeğim, ben kadınım" sözlerinin ima ettiği gibi toplumsal cinsiyet kişinin olduğu söylenebilecek özsel bir nitelik midir?"


- Cinsiyet Belası



112. "Bugün artık yapılacak seçim
şiddet ile şiddetsizlik arasında değildir.
Şiddetsizlik ile varolmayış arasındadır."


- Şiddetsizliğin Gücü: Etik - Politik Bir Düğüm



113. "Neticede yasa kendi kendini güçlen-
dirmeye yönelik stratejilerini rasyonalize edebilmek için bastırıl-
mış arzu mefhumunu üretiyordur."


- Cinsiyet Belası



114. ""Kadınlar"ın içeriğinin ne olacağım önden varsaymayan koalis-
yon politikaları üretme yönünde kimi girişimlerde bulunulmuştur."


- Cinsiyet Belası



115. ""...insan hayvan fikrinden doğmaktadır ki, bu bize siyaset hakkında düşünmek için farklı bir kalkış noktası sunar. Ötekinin yaşamını muhafaza etmeye kendimizi adamanın ne anlama geldiğini somut açıdan anlamaya çalışırsak, kaçınılmaz şekilde, yaşamın bedensel koşullarıyla ve dolayısıyla sadece başkasının cismani bekasının koşullarına değil, aynı zamanda yaşamı yaşanabilir kılan tüm çevresel koşullara bağlılıkla karşı karşıya geliriz. ""


- Biziz, Halk



116. "Cinsiyet değiştirilemez fakat toplumsal cinsiyet, cinsiyetin değişken kültürel inşasıdır, cinsiyetli bir bedenin vesile olduğu sayısız ve açık kültürel anlam imkanlarıdır.''"


- Cinsiyet Belası



117. "Dişile özgü haz, kültürün öntarihi olarak ya da ütopik geleceği olarak kültürün "dışında" mı yer alır? Eğer öyleyse böyle bir mefhumun cinselliğin inşa koşullarını mesele edinen çağdaş mücadelelere ne gibi bir yararı dokunur?"


- Cinsiyet Belası



118. "Zaten "cinsiyet" nedir ki? Doğal mıdır, anatomik midir, kromozomlarla mı alakalıdır, yoksa hormonal mıdır?"


- Cinsiyet Belası



119. "İnsan tarihsel olarak değişkenlik
gösteren bir kavramdır, toplumsal ve siyasal
iktidarın eşitsiz biçimleri bağlamında farkçı
şekillerde eklemlenir ."


- Şiddetsizliğin Gücü: Etik - Politik Bir Düğüm



120. "Bununla beraber, şu anda öyle bir tarihsel konum
içersindeyiz ki, Yahudiler daima ve tek olası mağdur olarak kavranamaz. Bazen öyleyiz kuşkusuz, ama bazen hiç de değiliz. Hiçbir siyasi etik, mağdur konumunun Yahudilerin tekelinde olduğu varsayımıyla yola çıkamaz. "Mağdur" çabucak yer değiştirebilecek bir terim, dakikadan dakikaya intihar bombacıları tarafından bir
otobüste gaddarca öldürülen Yahudiden İsrail askerlerinin açtığı ateşle gaddarca öldürülen Filistinli çocuğa geçebilir. Kamusal alanın ısrarla ve adalet adına her iki tür şiddete de meydan okunan bir alan olması gerekir."


- Kırılgan Hayat



121. "Freud ben idealinin ahlaki aşırılıklara varabileceği konusunda bizi uyarır, en uç noktasında intihara sebep olabileceğini yazar."


- Cinsiyet Belası



122. "Birine dokunmaktan, onun havasını solumaktan, beklenmedik yakınlıklardan, bir yabancıdan yayılan yüksek sesli sevinç çığlıklarından, çok yakın mesafede dans etmekten kaygılanıyoruz. Bütün bunlar bir engel, bizi aşağı çeken bir şey, toplumsallığın tüm eklemlerine musallat olan bir tür daimi keder teşkil eder."


- Ne Menem Bir Dünya Bu?



123. "(Şiddetsizliğin ) mirası bireysel bir
miras değil , bir araya gelerek
ırkçılık ve eşitsizlik güçlerine asla teslim
olmayacaklarını beyan eden geniş kitlelerin
kolektif mirasıdır ."


- Şiddetsizliğin Gücü: Etik - Politik Bir Düğüm



124. "Bir yerde silaha ,
fiziksel güce ya da kaba kuvvete
ne kadar mahal varsa orda ruh gücünün
bulunması imkânı o kadar azdır ."


- Şiddetsizliğin Gücü: Etik - Politik Bir Düğüm



125. "Toplumsal cinsiyet kimliğim melankolik bir yapı olarak ele aldığımızda, "bünyeye katma"yı toplumsal cinsiyet özdeşleşmesine
varma yolu olarak değerlendirmek mantıklıdır."


- Cinsiyet Belası



126. "“Felsefe olmadan toplumsal eleştiri mümkün değildir; toplumsal eleştiri olmadan da, aynı anda hem bilgiye hem de kadınların kurtuluş kaygılarına adanmış bir feminist kuram projesi düşünülemez.”"


- Çatışan Feminizmler



127. "İnsan yaşamı asla hayatın bütünü değildir, asla yaslandığı tüm yaşam süreçlerini adlandıramaz ve yaşam asla insanın tekil tanımlayıcı özelliği olamaz; dolayısıyla, insan yaşamı diye adlandırmak isteyebileceğimiz her neyse, bu gerilimle bir müzakereden oluşması kaçınılmazdır. Belki de, canlılar arasında ve bizi aşan yaşama biçimlerinin ortasında bir yaşayan varlık olmaktan doğan bu müzakerenin kendisine verdiğimiz addır insan."


- Biziz, Halk



128. "Zaten "cinsiyet" nedir ki? Doğal mıdır, anatomik midir, kromozomlarla mı alakalıdır, yoksa hormonal mıdır?"


- Cinsiyet Belası



129. "Freud ben idealinin ahlaki aşırılıklara varabileceği konusunda bizi uyarır, en uç noktasında intihara sebep olabileceğini yazar."


- Cinsiyet Belası



130. "Bu cinsiyet mefhumunu kuran cinselliğin konuşlandırılma tarzıdır..."


- Cinsiyet Belası



131. "İnsan kavramı neleri kapsar neleri dışarda bırakır..¿"


- Cinsiyet Belası



132. "Süresiz alıkoyma hukuksuz iktidarı sınırsızca genişletiyor. Yargılanmamış tutsağın süresizce alıkonması terörizme karşı savaşın süresizce uzatılacağını önvarsayan bir uygulama."


- Kırılgan Hayat



133. "Kendi içine kapanmış benlik, sorumlulukla arasına mesafe koyarak, dünya açısından çok daha büyük bir tehlike teşkil eder."


- Mülksüzleşme



134. "Vicdan, öznenin kendisi için bir nesne haline gelmesinin, kendi üzerinde düşünmesinin ve kendisini düşünümsel ve dönüşlü olarak kurmasının bir aracıdır.

“Ben” basitçe kendi hakkında düşünen biri değildir; “ben”, kendiyle düşünümsel bir ilişkiye girme veya dönüşlülük kapasitesi ile tanımlanır."


- İktidarın Psişik Yaşamı



135. "İnsanlar için yaşanabilir bir dünya, merkezinde insanlar olmadan yeşerip canlanan bir yeryüzüne bağlıdır."


- Ne Menem Bir Dünya Bu?



136. "Eğer insan insandışı olmadan insan olamıyorsa, o zaman insandışı insan açısından sadece asli değildir, aynı zamanda insanın özü olarak kabul ettirilir. Irkçıların, nihayetinde insan olduğunu inkar etmekten aciz oldukları kişilere duydukları nefrete umutsuzca bağlı olmalarının nedenlerinden biri budur."


- Biziz, Halk



137. "Bu cinsiyet mefhumunu kuran cinselliğin konuşlandırılma tarzıdır..."


- Cinsiyet Belası



138. "Vicdan, öznenin kendisi için bir nesne haline gelmesinin, kendi üzerinde düşünmesinin ve kendisini düşünümsel ve dönüşlü olarak kurmasının bir aracıdır.

“Ben” basitçe kendi hakkında düşünen biri değildir; “ben”, kendiyle düşünümsel bir ilişkiye girme veya dönüşlülük kapasitesi ile tanımlanır."


- İktidarın Psişik Yaşamı



139. "****

Toplumsal cinsiyet her zaman bir yapma edimidir, ama yapılandan önce var olduğu söylenebilecek bir özneye ait değildir.

****"


- Cinsiyet Belası



140. "****

İşte bu nedenle cinsiyet kategorisi yok edildiğinde, kadın
düşmanı bir kapsamlama edimiyle kişinin -kendi kaderini tayin
eden cogito'nun - yerine geçmiş olan bir nitelik, yani cinsiyet de
yok edilmiş olacaktır.

****"


- Cinsiyet Belası



141. "Ya şimdimiz son gecesiyse dünyanın?

- JOHN DONNE"


- Ne Menem Bir Dünya Bu?



142. ""Cinsiyetler arası eşitsizlik kişinin niteliği olarak durağanlaştırıldığında toplumsal cinsiyet biçimini alır; kişiler arasında bir ilişki olarak hareket ederken ise cinsellik biçimini alır. Toplumsal cinsiyet, erkekler ile kadınlar arasındaki eşitsizliğin cinselleştirilmesinin katılaşmış halidir." C. McKinnon"


- Cinsiyet Belası



143. "Cinsiyetin ikiliğinin nasıl tesis edildiğini anlatan bir tarih, ikili seçeneklerin değişken bir inşa olduğunu teşhir edebilecek bir soykütük mevcut mu? Cin­siyete dair doğal görünen olgular, çeşitli bilimsel söylemler tarafın­dan başka birtakım siyasi ve toplumsal çıkarlar uğruna söylemsel olarak mı üretilmişlerdir? Eğer cinsiyetin değişmezliğine itiraz edi­lirse belki de "cinsiyet" denen bu inşanın da toplumsal cinsiyet denli kültürel bir inşa olduğu; hatta belki de "cinsiyet"in aslında za­ten başından beri toplumsal cinsiyet olduğu, yani cinsiyet ile top­lumsal cinsiyet arasındaki ayrımın aslında ayrım falan olmadığı or­taya çıkar."


- Cinsiyet Belası



144. "Şiddetsiz bir siyaset için verilen mücadele hem hayatların eşit değerleri için hem de insanları gözden çıkarılabilir, hayatlarını korunmaya değmez, yasını tutmaya değmez olarak işaretlemeye devam eden (ya da onu bile yapmayan) ölümcül mantıklara, nekropolitik ölçütlere karşı verilen bir mücadeledir."


- Ne Menem Bir Dünya Bu?



145. "...hayatım hiçbir zaman bütünüyle bana ait değilse, hayat paylaşılan bir durumun ve bir güzergâhın adıysa, o halde hayat benmerkezciliğimi yitirdiğim ve bedenimin gözeneklilik özelliğini keşfettiğim yerdir."


- Ne Menem Bir Dünya Bu?



146. "Ne tuhaftır ki, yaşam için ölümü bertaraf etmek yaşamı öldürür."


- Savaş Tertipleri



147. "Eğer kadınlar özellikle yaralanabilir görülür ve korunaklı bir statü ararlarsa, bu korumayı sağlamak, devletin ya da diğer paternalist güçlerin sorumluluğu haline gelir. Bu modele göre, feminist eylemcilik özel temayüller ve korumalar için babalık otoritesine seslenmekle kalmaz, aynı zamanda, kadınları iktidarsız bir konuma ve bunun uzantısı olarak erkekleri daha güçlü bir konuma yerleştiren iktidar eşitsizliğini onaylar. "Erkekler"i koruma sağlayıcı konumuna basitçe ya da münhasıran yerleştirmediğindeyse, devlet yapılarına, feminist hedeflere ulaşmayı kolaylaştırma konusunda paternalist bir yükümlülük bahşeder. Bu tür bir görüş, sözgelimi kadınların hem yaralanabilir hem de direniş gösterebilir olduğunu ve yaralanabilirlik ile direnişin aynı anda olabileceğini ve olduğunu hatta olması gerektiğini iddia eden görüşten çok farklıdır."


- Biziz, Halk



148. "Birileri korunurken diğerlerinin korunmadığı bir dünyayı hiçbirimiz kabul edemeyiz.."


- Ne Menem Bir Dünya Bu?



149. "Bir hayatı yaşanabilir kılan nedir? diye soruyorsak, kesinlikle kimi koşullarda hiç şüphesiz yaşanmaz olduğunu bildiğimiz içindir…"


- Ne Menem Bir Dünya Bu?



150. "Ne tür bir altüst edici tekrar kimliğin düzenleyici pratiklerini tartışmaya açabilir..¿"


- Cinsiyet Belası



151. "Nasıl bir türüz ya da nasıl bir tür haline geldik ki kendi yaşamımızın koşullarını böyle kolayca mahvedebiliyoruz?"


- Ne Menem Bir Dünya Bu?



152. "Normlar yoluyla yaratılan cinsiyet kimlikleri, sanki doğal ya da zorunluymuş gibi sunulur. Oysa bu kimlikler, politik olarak kurulmuştur."


- Cinsiyet Belası



153. "Bir başkasının benim hiç çekmediğim cinsten bir acı çekiyor olması onun acısını tahayyül edemeyeceğim anlamına gelmez. Bağlarımız yankılar, tercümeler, titreşimler, ritimler ve yinelemelerden oluşur; yasın müzikalliği adeta akustik güçleri sayesinde sınırları aşar."


- Ne Menem Bir Dünya Bu?



154. "Muhayyel ölümün korkularının eşlik ettiği bir aşk yasağı varoldukça, aşkı reddetmeye ve dolayısıyla bu yasakla aldanmaya ve nevrotik bir hastalığa tutulmaya dair kuvvetli bir cazibe de varolacaktır. Bu yasak yürürlüğe konur konmaz, uzuvlar cezalandırılabilir hazzın mecraları, dolayısıyla hazzın ve acının mecraları olarak belirir. Öyleyse bu tür bir nevrotik hastalıkta suçluluk bedensel yüzeyi kaplayan bir acı olarak zuhur eder ve fiziksel bir hastalık olarak ortaya çıkabilir."


- Bela Bedenler



155. "Bir insanın kendi yaşamının-her ne kadar ayrı olsa ve olmak zorunda olsa da- aynı zamanda başkalarının yaşamı olduğunu öğrenmesi, insanın sınırının aynı anda hem bir sınır hem de bir bitişiklik alanı, uzamsal ve zamansal bir yakınlık hatta sınırlandırılmışlık tarzı olduğu anlamına gelir. Dahası bedenin sınırlandırılmış ve canlı görünüşü, ötekine maruz kalmanın koşuludur, talebe, baştan çıkarılmaya, tutkular ve yaralanmalara maruziyetin; bizi ayakta tutan ama aynı zamanda bizi yok edebilecek karşı aynı yükü şekillerde maruziyetin koşuludur."


- Biziz, Halk



156. "Ne tür bir altüst edici tekrar kimliğin düzenleyici pratiklerini tartışmaya açabilir..¿"


- Cinsiyet Belası



157. "Dişil asla bir özne işareti değildir, asla bir toplumsal cinsiyet "niteliği" olamaz. Daha ziyade, eksiğin imlenmesidir dişil, imleyen ise simgesel'dir, yani fiilen cinsel farklılığı yaratan bir dizi farklılaştırıcı dilsel kuraldır."


- Cinsiyet Belası



158. "Mesele marjinal kalmak değil, başka disipline merkezlerden üreyen ve hep beraber bu otoriteleri çoklu biçimlerde yerinden eden her ağa ve marjinal alana katılmak."


- Cinsiyet Belası



159. "Eğer arzu kendisini özgürleştirebilseydi, cinsiyetlere göre baştan belirlenen işaretlendirmeyle alakası olmazdı."


- Cinsiyet Belası



160. "Toplumsal cinsiyet bedenin tekrar tekrar stilize edilmesidir.Kaskatı düzenleyici bir çerçeve içerisinde tekrar edilen bir dizi edimidir.Bu edimler zamanla töz görünümünü,bir çeşit doğal varlık görünümünü verir."


- Cinsiyet Belası



161. "Bizi birbirimize bağlayan yükümlülükler
karşılıklı bağımlılık durumunun
sonucu olarak doğarlar, fakat bu durum yaşamlarımızı mümkün kıldığı gibi
sömürü ve şiddete de sebep verebilir."


- Şiddetsizliğin Gücü: Etik - Politik Bir Düğüm



162. ""Rose'un açıkça gösterdiği gibi, ayrıştırıcı bir dişil-eril ekseninde tutarlı bir cinsel kimlik inşası başarısızlığa mahkumdur. Bastırılmış olanın kasıtsızca yeniden ortaya çıkışıyla birlikte tutarlılığın sekteye uğraması, "kimlik"in inşa edilmişliğini açığa çıkardığı gibi kimliği inşa eden yasağın etkisiz olduğunu da gözler önüne serer.""


- Cinsiyet Belası



163. "Bedenler siyasal iktidarlara maruz kaldıkları oranda, maruz bırakılmaya yanıt da verirler, tek istisna, bizatihi yanıt verebilirlik koşullarının tarumar edildiği örneklerdir."


- Biziz, Halk



164. "Büsbütün kapalı ve sızdırmaz bir yaratık değilim; başkalarının ciğerlerinde dolaşan havayı soluyor, ortak bir dünyaya nefes veriyorum"


- Ne Menem Bir Dünya Bu?



165. "Dişil asla bir özne işareti değildir, asla bir toplumsal cinsiyet "niteliği" olamaz. Daha ziyade, eksiğin imlenmesidir dişil, imleyen ise simgesel'dir, yani fiilen cinsel farklılığı yaratan bir dizi farklılaştırıcı dilsel kuraldır."


- Cinsiyet Belası



166. "Mesele marjinal kalmak değil, başka disipline merkezlerden üreyen ve hep beraber bu otoriteleri çoklu biçimlerde yerinden eden her ağa ve marjinal alana katılmak."


- Cinsiyet Belası



167. "Eğer arzu kendisini özgürleştirebilseydi, cinsiyetlere göre baştan belirlenen işaretlendirmeyle alakası olmazdı."


- Cinsiyet Belası



168. "****

Cins (gender), cinsiyetler (sexes) arasındaki siyasi karşıtlığın dilsel dizinidir. Cinsi burada tekil olarak kullanıyorum, çünkü zaten iki cins yoktur, tek bir cins vardır: dişil. "Eril" ise bir cins değildir. Çünkü eril, eril olan değil, genel olandır.

****"


- Cinsiyet Belası



169. "yaşamanın anlamı ve yaşanabilir şekilde yaşamanın anlamı kısmen yaşayacak bir yere, yeryüzünün onu tahrip etmeden yerleşilecek bir parçasına, bir sığınağa sahip olmak ve içinde yaşadığımız yapılarla (ve altyapılarla) korunup desteklenen bir dünyada bir beden olarak ikamet edebilmek... - müşterek olanın bir parçası olmak, müşterek bir dünyayı paylaşmaktır."


- Ne Menem Bir Dünya Bu?



170. "Ben özne miyim, nesne miyim, yoksa daima her ikisi miyim ve kişinin bedenini dokunulabilir bir dünyaya bağlı olarak anlaması nasıl bir fark yaratır? Merleau-Ponty' nin işaret ettiği üzere, bir başkasına dokunmak aynı zamanda kendine dokunma deneyimiyse yahut temas anında kendi teninin farkına varma deneyimiyse bu dokunma/ dokunulma sahnesi ile benliğin dokunsallık duygusu arasında aynın yapmanın bir yolu var mıdır?"


- Ne Menem Bir Dünya Bu?



171. "Michel Foucault birini öldürmek ile ölmesine izin vermek arasında bir fark olduğunu düşündüyse de bizler görüyoruz ki öldüren polis şiddeti ölmeye izin veren sağlık sistemleri ile ortaklaşa çalışıyor. İkisini birbirine bağlayan şey sistemik ırkçılıktır."


- Ne Menem Bir Dünya Bu?



172. ""Mutlunun dün­yası mutsuzunkinden başka bir dünyadır.""


- Ne Menem Bir Dünya Bu?



173. "Benden kaçınan bu dünyada yerim işaretlenmemişti..."


- Cinsiyet Belası



174. "Feminist kuram ve pratik içindeki cinsellik yanlısı hareket, cinselliğin her zaman söylem ve iktidarın koşullarına göre inşa edildiğini ikna edici bir biçimde ileri sürdü."


- Cinsiyet Belası



175. "İki toplumsal cinsiyetten birine sığmayan bedenler insani alanın dışına düşerler, insanlıktan çıkarılmış ve tiksinç olanın alanını oluştururlar, insan da bu alanın karşıtı olarak kurulur."


- Cinsiyet Belası



176. "Psikanalizde biseksüellik ve eşcinsellik birincil libidinal yatkınlıklar olarak görülür, heteroseksüellik ise onların zamanla bastırılmasına dayanan meşakkatli bir inşadır."


- Cinsiyet Belası



177. "Toplumsal cinsiyet ifadelerinin ardında bir toplumsal cinsiyet kimliği yatmaz; o kimlik, tam da kendisinin birer sonucu olduğu söylenen “dışavurumlar”, “ifadeler” tarafından performatif olarak kurulur."


- Cinsiyet Belası



178. "Erkeklerin evrensellik yetisiyle doğmadıklarını,kadınların da doğar doğmaz tikelliğe düşmediklerini kavramamız gerekiyor.Erkekler evrenseli kendilerine mal etmişler ve kendilerine mal etmeyi hala,her an sürdürürler.Yani bir edimdir,bir sınıfın diğerine karşı işlediği suç edimidir."


- Cinsiyet Belası



179. "Dünya şiddetin kuvvet alanı olarak
belirlendiğinde şiddetsizliğin görevi ,
o dünyada yaşamanın ve eyleminin şiddeti
dizginleyecek ve hafifletecek ya da yönünü
değiştirecek yollarını bulmaktır,
üstelik tam da şiddetin o dünyaya tamamıyla
nüfus etmiş ve başka hiçbir yol
bırakmıyormuş göründüğü anlarda bunu
yapmaktır."


- Şiddetsizliğin Gücü: Etik - Politik Bir Düğüm



180. "Bir hayatın gelişim şansının olmadığı her yerde, olumsuz yaşam koşullarının iyileştirilmesi için uğraşmak gerekir."


- Savaş Tertipleri



181. "Günümüzün güç rejimleri altında bir toplumsal cinsiyetle özdeşleşmek, gerçekleştirilmesi mümkün olan ve olmayan, güç ve statüsü sayesinde ısrarla yakınlaştırıldıkları özdeşimler önceleyen bir normlar dizisiyle özdeşleşmeyi içermektedir. "Bir erkek olmak" ya da "bir kadın olmak'', içsel olarak dengesiz meselelerdir. Bunlar her zaman bir iki-yanlılıkla kuşatılmış haldedir, çünkü her özdeşimin bir bedeli vardır: bazı başka özdeşim dizilerini kaybetmek gibi, ya da hiçbir zaman seçmediğimiz ama bizi seçmiş olan ve üstelik onu, bizi belirlemekte bütünüyle başarısız kalacağı ölçüde işgal ettiğimiz, tersine çevirdiğimiz, yeniden anlamlandırdığımız bir normla zoraki yakınlaşmamızda olduğu gibi..."


- Bela Bedenler



182. "Farklı nüfusların "prekaryalaştırma" adı verilen şeye giderek daha fazla tabi oldukları bir biyopolitik durumun ortasındayız. Genellikle devlet ve ekonomi kurumlarının güdülediği ve yeniden ürettiği bu süreç, nüfusları, zaman içerisinde kırılganlığa ve umutsuzluğa alıştırmaktadır; tarumar edilmiş sosyal hizmetlerin ve geçici çalıştırma kurumlarının yapısal parçası haline gelmiş, sosyal-demokrasinin aktif kalıntılarını genel anlamda tırpanlayarak, kişinin kendi piyasa değerini azamiye çıkarmasını hayatın nihai amacı haline getirme yükümlülüğü ve bireysel sorumluluk gibi haşin ideolojilerin desteklediği girişimci usullere alan açmıştır. Kanaatimce, bu önemli prekaryalaştırma sürecinde, prekaryalık, Lauren Berlant'ın duygulanım kuramında dile getirdiği üzere, psişik gerçeklikte değişime yol açan bir şey olarak kavranmalıdır; bu, tüm topluma farklı açılardan dağıtılan bir elden çıkarılabilirlik ya da vazgeçilebilirlik hissindeki güçlenme demektir."


- Biziz, Halk



183. "Benden kaçınan bu dünyada yerim işaretlenmemişti..."


- Cinsiyet Belası



184. "Feminist kuram ve pratik içindeki cinsellik yanlısı hareket, cinselliğin her zaman söylem ve iktidarın koşullarına göre inşa edildiğini ikna edici bir biçimde ileri sürdü."


- Cinsiyet Belası



185. "İki toplumsal cinsiyetten birine sığmayan bedenler insani alanın dışına düşerler, insanlıktan çıkarılmış ve tiksinç olanın alanını oluştururlar, insan da bu alanın karşıtı olarak kurulur."


- Cinsiyet Belası



186. "Bu dünya göz önüne alındığında, yaşanabilir bir hayat nasıl olmalıdır? Ve dünyayı içinde yaşanabilir kılan nedir? Çünkü temel değerlerin yok edilmekte olduğu bir dünyayı kökten sorguluyorsak, eğer o dünya bizi belirli bir sorgulama hattına dönmeye sevk ediyorsa, bunun sebebi epey ciddi bir etik yönelim bozukluğudur."


- Ne Menem Bir Dünya Bu?



187. "Bir başkasını tanıdığımızda, ya da tanınmayı talep ettiğimizde Ötekinin bizi biz olarak, çoktandır olduğumuz kişi olarak, hep ol­muş olduğumuz kişi olarak, karşılaşmanın öncesinde kurulduğu­muz kişi olarak görmesini talep etmeyiz. Aksine, talep edişimizle, dilekçemizle yeni bir şeye dönüşürüz zaten, çünkü bizi kuran şey bu hitaptır, Öteki'ye duyulan, en geniş anlamıyla dil içersinde vu­ku bulan, onsuz olamayacağımız bir ihtiyaç ve arzudur. Tanınmayı talep etmek ya da tanımayı teklif etmek, insanın şimdiden olduğu şeyin tanınmasını talep etmek değildir. Bir oluşu rica etmek, bir dönüşümü başlatmaktır, hep Öteki'yle ilişki içinde geleceğe dair beklenti sahibi olmaktır. Aynca tanınma mücadelesinde kendi var­lığını ve kendi varlığında ısrar edişini ortaya koymaktır."


- Kırılgan Hayat



188. "Çünkü eğer senin tarafından allak bullak edildiysem, demek ki sen zaten bendensin ve ben sensiz hiçbir yerdeyim. Önce tercüme etmeye kalkışıp sonra seni tanıyabilmem için kendi dilimin kırılıp boyun eğmesi gerektiğini görerek "sana" nasıl bir tarzda bağlı olduğumu bulmadan "biz"i bir araya getiremem. Sen benim bu yön şaşkınlığı ve kayıp üzerinden kazandığım şeysin. İnsan tekrar tekrar böyle varlık bulur işte, henüz tanımadığımız şey olarak."


- Kırılgan Hayat



189. "Beşeri bilimlerin geleceği kültürel eleştiride görülüyorsa ve kültürel eleştirinin şu an bir görevi vardır deniyorsa, kuşkusuz bu görev bizi -bulmayı beklemediğimiz yerde, narin ve anlam ifade etme yetisinin sınırlarındaki- insan olana döndürmektir."


- Kırılgan Hayat



190. "Beauvoir, Ikinci Cins'te etkenlerin kadın sorununa bir çözüm getiremeyeceklerini, çünkü buna kalkıştıkları takdirde davada hem yargıç hem de taraf olacaklarını savunarak bu imkansızlığın ilk işaretlerini veriyor."


- Cinsiyet Belası



191. "Dil,toplumsal bedenin üzerini katman katman gerçeklikle kaplar."


- Cinsiyet Belası



192. "kişi kadın doğmaz kadın olur"


- Cinsiyet Belası



193. "İnsanların kendi yerlerini terke zorlandıklarında oldukları yerde kalmaları tam bir direniş edimidir."


- Mülksüzleşme



194. "“

’ın ileri sürdüğü, ‘kişi kadın doğmaz, kadın

’ iddiasında bir doğruluk payı varsa eğer,

kendisi oluşum sürecinde olan bir terimdir, başladığı veya bittiği söylenemeyecek bir oluş, bir inşa ediştir. Süregiden bir söylemsel pratik olarak müdaheleye ve yeniden anlamlandırılmaya açıktır. Toplumsal cinsiyet en şeyleştirilmiş şekillerini alırken bile o şekil almanın kendisi ısrarcı ve sinsi bir pratiktir, çeşitli toplumsal yollarla sürdürülür ve düzenlenir. Beauvoir’a göre, sanki kültürlenme ve inşa sürecini idare eden bir

varmış gibi nihayet kadın olmak asla mümkün değildir. Toplumsal cinsiyet bedenin tekrar tekrar stilize edilmesidir, kaskatı bir düzenleyici çerçeve içinde tekrar edilen bir dizi edimdir. Bu edimler zamanla birleşerek töz görünümünü, bir çeşit doğal varlık görünümünü üretir.”"


- Cinsiyet Belası



195. "Özne, iktidara tabi olduğu ve iktidarın söylem pratiklerine göre kendisini inşa ettiği sürece kendisini bir özne olarak var edebilir."


- İktidarın Psişik Yaşamı



196. "Freud’a göre melankoli genellikle bir kaybın gerçekleştiğini tanıyamamak olarak tanımlanır, çoğu zaman bilinçsizce ve şiddetle savunulan ve dışarıya yakınma, umutsuzluk, kendini yerme olarak yansıyan bir yadsıma biçimidir."


- Ne Menem Bir Dünya Bu?



197. "Çünkü eğer senin tarafından allak bullak edildiysem, demek ki sen zaten bendensin ve ben sensiz hiçbir yerdeyim."


- Kırılgan Hayat



198. "Fotoğraflar kendi yıkımına doğru ilerleyen insan hayatının masumiyetini, kırılganlığını ifade eder; fotoğrafla ölüm arasındaki bu bağlantı bütün insan fotoğraflarına musallat olmuştur."


- Savaş Tertipleri



199. ""... kırılganlık fikrinin kendisi toplumsal ağlara ve koşullara bağlılığı işaret eder, burada meselenin "hayatın kendisi" değil her zaman ve sadece hayat koşulları, hayatın, yaşanabilir bir hayat ve esasında yası tutulabilir bir hayat olmak için gerektirdiği koşullar olduğunu gösterir.""


- Savaş Tertipleri



200. "Feminist tartışmada karşılaştığımız problemlerden biri, "kadınlar" kategorisini benimseyen bir politikayı formüle etme konusunda görünüşteki gereksinimle, kategoriyi sorunsallaştırmak, onun tutarsızlığını, içsel ahenksizliğini, kurucu dışlamalarını incelemek için, çoğunlukla politik olarak ifade edilmiş bir talebi uzlaştırmaktır."


- Bela Bedenler



201. ""Hayatın kendisi o kadar şekilsizleşmiş, o kadar çarpıtılmıştır ki onda kimse iyi hayatı yaşayabilecek veya bir insan olarak kaderini gerçekleştirebilecek durumda değildir. Hatta dünyanın örgütlenme tarzı göz önüne alındığında, en basit dürüstlük talebinin bile neredeyse herkesi zorunlu olarak protesto etmeye götürmesi gerektiğini söyleyecek kadar ileri gideceğim neredeyse""


- Biziz, Halk



202. "Eşitlik iddiası sadece sözlü ya da yazılı değildir, tam da bedenler birlikte arz-ı endam ettiğinde, daha doğrusu eylemleri yoluyla arz-ı endam etme uzamını ortaya çıkardıklarında gerçekleştirilir. Bu uzam eylemin bir özelliği ve sonucudur."


- Biziz, Halk



203. "toplumsal cinsiyeti her zaman içinde üretilip süre geldiği siyasi ve kültürel kesişme noktalarının ayırarak değerlendirmek imkânsızdır."


- Cinsiyet Belası



204. "Beauvoir, Ikinci Cins'te etkenlerin kadın sorununa bir çözüm getiremeyeceklerini, çünkü buna kalkıştıkları takdirde davada hem yargıç hem de taraf olacaklarını savunarak bu imkansızlığın ilk işaretlerini veriyor."


- Cinsiyet Belası



205. "Dil,toplumsal bedenin üzerini katman katman gerçeklikle kaplar."


- Cinsiyet Belası



206. "kişi kadın doğmaz kadın olur"


- Cinsiyet Belası



207. "Özne, iktidara tabi olduğu ve iktidarın söylem pratiklerine göre kendisini inşa ettiği sürece kendisini bir özne olarak var edebilir."


- İktidarın Psişik Yaşamı



208. "Hayatlar sona erdirildiğinde veya mahvedildiğinde yahut ölümün önlenebilir olduğu koşullarda insanlar ölüme terk edildiğinde yok edilen değer yaşamın değeridir yani ancak bütün yaşamlar eşittir ve eşit muamele görmelidir iddiası ışığında anlamı olan değer."


- Ne Menem Bir Dünya Bu?



209. ""Mutlunun dünyası mutsuzunkinden başka bir dünyadır.""


- Ne Menem Bir Dünya Bu?



210. "İyi hissetmiyorsan bunda bir sorun yok, asıl mesele hiçbir zaman kendinden vazgeçme."


- Eleştiri Seküler midir?



211. "Drag toplumsal cinsiyetin taklidi midir, yoksa toplumsal cinsiyetin tesis edilmesini sağlayan imleyici hareketleri dramatize mi eder?"


- Cinsiyet Belası



212. "Dünyayı ABD'nin egemenlik hakkı olarak kavramaktan vazgeçil­meli, tıpkı narsisİst ve büyüklenmeci fantazilerin yitirilip yaslarının tutulması gerektiği gibi, bu kavrayış da yitirilmeli ve yası tu­tulmalı."


- Kırılgan Hayat



213. "İfade öncesi bir bedenin ifade edilmesi ne ölçüde kendiyle
performatif olarak çelişir ve yerine geçecek alternatifleri doğurur?"


- Cinsiyet Belası



214. ""Kadınlar" arasında onların ezilmesini önceleyen bir ortaklık var mıdır, yoksa "kadınlar" arasındaki bağı kuran şey ezilmelerinden mi ibarettir?"


- Cinsiyet Belası



215. "Bir "kimlik" değil, kimliğin cinsel imkansızlığıdır."


- Cinsiyet Belası



216. "Feminizmin belli toplumsal cinsiyet ifadelerini idealleştirip yeni hiyerarşi ve dışlama biçimleri üretmemeye dikkat etmesi gerektiği fikrindeydim."


- Cinsiyet Belası



217. "978'de Foucault yönetimselliğin, yani siyasi iktidarın nüfusu ve malları idare edip düzene sokma tarzının devlet iktidarını canlandırmanın başlıca yolu haline geldiğini yazdı. Foucault ilginç bir şekilde devletin yönetimsellik sayesinde meşrulaştığını değil, yalnızca "canlandığını" söylüyor ve böylece yönetimsellik olmaksızın devletin çürümeye yüz tutacağına işaret etmiş oluyor."


- Kırılgan Hayat



218. "Çoğumuz Filistinlilerin kendi kaderini tayin hakkına inanmak listeye üye olmak için yeterliyse bizim de dahil olmak istediğimizi yazdık. Ardından antisemitizm savunucuları damgasını yemiş ve sitede bu başlık altında listelenmiş olsak da, kampanyaya katılanlar arasında İsrail 'i eleştirmenin ya da FilistinIilerin kendi kaderini tayin hakkını savunmanın antisemitik edimler olduğu mefhumunu kabul eden kimse yoktu."


- Kırılgan Hayat



219. "Yas tutmak korkulacak bir şey olduğunda korkularımız onu bir an önce çözme güdüsünü doğurabilir. Korkularımız kaybettiğimizi geri getirme, dünyayı daha önceki düzenine geri döndürme ya da dünyanın bundan önce düzenli olduğu fantezisini yeniden güçlendirme gücü atfedilen bir eylem adına yası sürgün etme dürtüsüne yol açabilir."


- Kırılgan Hayat



220. "Tabiyet, kişinin kendisini bir özne olarak gerçekleştirme istencinden türeyen ve bu anlamda özsel bir güdünün olağan sonucu olmaktadır.

Yaşama istenci veya hayatta kalma arzusu, kişinin, bu arzuyu gerçekleştirmesi için madun olmayı kabul etmesiyle sonuçlanabilmektedir."


- İktidarın Psişik Yaşamı



221. "Ataerkil yasayı belirlenimci bir ilahi irade olarak değil, kendine karşı başkaldırıların temelini hazırlayan sürekli gaf yapan bir sakar olarak görmeliyiz.."


- Cinsiyet Belası



222. "Irigaray,''maskelenme...kadınların yaptığı şeydir...böylece erkeğin arzusuna katılabilirler,ama ancak kendi arzularından vazgeçmek pahasına''diye yazar."


- Cinsiyet Belası



223. "Ortada kişilerin sahip olduğu söylenebilecek "bir" toplumsal cinsi­yet mi vardır, yoksa "ben erkeğim, ben kadınım" sözlerinin ima et­tiği gibi toplumsal cinsiyet kişinin olduğu söylenebilecek özsel bir nitelik midir? Feminist kuramcılar toplumsal cinsiyetin, cinsiyetin kültürel yorumu olduğunu ya da kültürel olarak inşa edildiğini id­dia ediyorlar. Peki, bu inşa nasıl bir tavır ya da mekanizmayla ger­çekleşir? Toplumsal cinsiyet inşa edilmiş bir şeyse eğer, farklı bir şekilde inşa edilebilir mi, yoksa inşa edilmişliği faillik ve dönüşüm olasılığına meydan vermeyen bir nevi toplumsal determinizm mi imaeder?"


- Cinsiyet Belası



224. "Bastırmanın nesnesi, kendine nesne bildiği arzu değil, iktidarın kendisinin çoklu biçimlenimleridir."


- Cinsiyet Belası



225. "Eşcinsel-anaç yön bir sözcükler girdabıdır, anlamın ve görmenin tümüyle yokluğudur; duygudur, yer değiştirmedir, ritmdir, sestir, ani bir parıltıdır ve tehlikeye atılmaktan koruyan bir siper olarak annenin bedenine yapışma fantazisidir... Bir kadın için, aslen yitik olsa da hemen buracıktaymış gibi görünen bir cennettir."


- Cinsiyet Belası



226. "Top­lumsal cinsiyet ifadelerinin ardında bir toplumsal cinsiyet kimliği yatmaz; o kimlik, tam da kendisinin birer sonucu olduğu söylenen "dışavurumlar", "ifadeler" tarafından performatif olarak kurulur."


- Cinsiyet Belası



227. "Kitlesel ölümün yasını tutmayı öğrenmek adını bilmediğiniz, sizinle aynı dili konuşmayan, yaşadığınız yerden aşılmaz uzaklıklarda yaşayan birinin kaybını anmak, yönelim bozukluğumuzu düzeltmek için küresel bir çerçeveyi vurgulamak anlamına gelir. Bu bir candı diyebilmek için yitirilen kişiyi tanımak gerekmez. Yaşandığını bilmek için bir ömrün bütün ayrıntılarını bilmek gerekmez. Dünyaya ait olma hakkı anonimdir fakat bu onu daha az zorunlu yapmaz. Kamusal söylemde dikkatimizi çeken, yarıda kesilmiş, daha uzun sürme şansı olması gerekirdi denen ömürdür."


- Ne Menem Bir Dünya Bu?



228. ""Kimlik halihazırdaki kültürel terimlerle ifade edildiğinde, siyasi eylemler içinde ve üzerinden ortaya çıkabilecek yeni kimlik kavramlarını daha oluşmadan engelleyen bir tanım oturtulmuş olur. Bu nedenle temelci taktik, mevcut kimlik kavramlarının dönüştürülmesini ya da genişletilmesini kendi normatif hedefi olarak alamaz. Dahası, hali hazırda yerleşmiş kimliklerin ifade edilmesine aracı olan, üzerinde anlaşılmış kimlikler ya da diyalojik yapılar artık siyasetin temasını ya da konusunu oluşturmadığında, kimlikler onları kuran somut pratiklere bağlı olarak oluşacak ve yok olacaklardır. Kimi siyasi pratikler hedeflenen her neyse ona ulaşmak için olumsal bir temelde kimlik tesis eder. Koalisyon politikası ne genişletilmiş bir "kadınlar" kategorisi, ne de kendi içinde çoklu olup tüm giriftliğini bir seferde sunan bir kendilik gerektirir. ""


- Cinsiyet Belası



229. ""Beauvoir dişi bedenin, tanımlayıcı ve kısıtlayıcı bir öz değil, kadınların özgürlüğünün durumu ve araçsallığı olması gerektiğini öne sürüyor. Beauvoir'ın analizini belirleyen cisimleşme kuramı açıkça, özgürlük ile beden arasındaki Kartezyen ayrımın eleştirilmeksizin yeniden üretilmesinin getirdiği sınırlara tabi.""


- Cinsiyet Belası



230. "Devlet bizatihi toplanma özgürlüğü koşullarını kontrolünde tuttuğu sürece, halk egemenliği devlet egemenliğinin bir aracı haline gelir ve toplanma özgürlüğü, hem eleştirel hem de demokratik işlevlerinden mahrum brakıldığı anda, devletin meşrulaştırıcı koşulları da kaybolur."


- Biziz, Halk



231. "Toplumsal cinsiyet sunumu ya da arz-ı endam etme temelinde suçlulaştırmayı meşrulaştıran bir ceza kanunu bizatihi suç teşkil eder ve gayrimeşrudur. Eğer toplumsal cinsiyet azınlıkları ya da cinsel azınlıklar nasıl arz-ı endam ettikleri, kamusal alanda nasıl hak iddia ettikleri, kendilerini anlamak için hangi dili kullandıkları, sevgi veya arzularını hangi araçlarla ifade ettikleri, kiminle açıktan ittifak kurup kimin yanında olmayı tercih ettikleri ya da cinsel münasebette bulundukları ya da bedensel özgürlüklerini nasıl kullandıkları temelinde suçlu ya da hasta ilan edilirlerse, o zaman bu suçlulaştırma eylemleri bizatihi şiddet içerir, bu anlamda adaletsizdir ve suç teşkil eder."


- Biziz, Halk



232. "Bastırmanın nesnesi, kendine nesne bildiği arzu değil, iktidarın kendisinin çoklu biçimlenimleridir."


- Cinsiyet Belası



233. "“Kadınlar” arasında onların ezilmesini önceleyen bir ortaklık var mıdır, yoksa “kadınlar” arasındaki bağı kuran şey ezilmelerinden mi ibarettir?"


- Cinsiyet Belası



234. "Böyle nasıl yaşayabilirim? Sorusu bir kanıya dönüştüğünde (böyle yaşamaya devam etmeyeceğim) hem felsefi hem toplumsal olarak olarak acil bir meselenin tam ortasındayızdır…"


- Ne Menem Bir Dünya Bu?



235. "Yaşadığım yerde ulusal sağlık sistemi hiç bu kadar güçlü savunulmamıştı; garantili vatandaşlık geliri ve tek ödeyenli sağlık sisteminin savunulduğunu görme ihtimali artık daha yüksek."


- Ne Menem Bir Dünya Bu?



236. ""...bizi ayakta tutan bir dünyayla, bir yeryüzüyle ve insanlar da dahil üzerinde yaşayanlarla ilişki halinde yaşarız.""


- Ne Menem Bir Dünya Bu?



237. "Virüs hiçbir zaman bulaştığı bedene ait değildir. “ şu veya bu kişi de virüs varmış,” desek bile bile bu ne bir sahiplik ne de nitelik ifade eder. Mülkiyet modeli virüsü anlamamız için bir yol sunmaz. Daha ziyade virüs kişinin sahibi oluyor gibidir…"


- Ne Menem Bir Dünya Bu?



238. ""...birçok insan saldırılar, bombalar, kazalar ve hastalıkla öldürüldüğünde peşinden kamusal
yas gelmeli ve yitirilen hayatlara değer verilmelidir. Yitirilen değer paylaşılan ya da bir şekilde bir topluluk olarak insanlara ait bir değerdir.""


- Ne Menem Bir Dünya Bu?



239. ""Ya şimdimiz son gecesiyse dünyanın? ''

JOHN DONNE"


- Ne Menem Bir Dünya Bu?



240. "Bireysel öznelerin ortaya çıkması için öncelikle cinsiyet kategorilerinin yok edilmesi gerekir..!"


- Cinsiyet Belası



241. "Zaten hep kültürel bir im olagelen beden, vesilesi olduğu hayali
anlamlara sınır getirir, ama hayali bir inşadan asla tümüyle bağımsız değildir."


- Cinsiyet Belası



242. "“Ekonominin sağlığının”, “insanların sağlığından” daha önemli olduğuna inananlar kâr ve sermayenin nihayetinde insan hayatından daha önemli olduğu inancına bağlıdır. Bazı insanların ölmesinin kaçınılmaz olacağını bildikleri halde risk hesabı yapanlar zımnen yahut açıkça insan hayatının ekonomi uğruna feda edileceği sonucuna varırlar."


- Ne Menem Bir Dünya Bu?



243. "Yaşamın politikası gerici olamaz."


- Ne Menem Bir Dünya Bu?



244. "Yasağın var olması onun işliyor olduğu anlamına gelmez..!!"


- Cinsiyet Belası



245. "“Kadınlar” arasında onların ezilmesini önceleyen bir ortaklık var mıdır, yoksa “kadınlar” arasındaki bağı kuran şey ezilmelerinden mi ibarettir?"


- Cinsiyet Belası



246. "Bireysel öznelerin ortaya çıkması için öncelikle cinsiyet kategorilerinin yok edilmesi gerekir..!"


- Cinsiyet Belası



247. "Zaten hep kültürel bir im olagelen beden, vesilesi olduğu hayali
anlamlara sınır getirir, ama hayali bir inşadan asla tümüyle bağımsız değildir."


- Cinsiyet Belası



248. "Yasağın var olması onun işliyor olduğu anlamına gelmez..!!"


- Cinsiyet Belası



249. "Pandeminin acısı büyük ölçüde dünyanın boyunduruk altındaki sömürgeleştirilmiş kısımlarında ve beyaz olmayan topluluklarda kümelenmiş halde. Amerika Birleşik Devletleri'nde siyah ve kahverengi tenli insanların virüse yakalanma olasılığı beyazlara göre üç kat, virüs yüzünden ölme olasılığıysa iki kat daha fazla."


- Ne Menem Bir Dünya Bu?



250. ""benden kaçınan bu dünyada yerim işaretlenmemişti""


- Cinsiyet Belası

Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: