Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

Jerzy Kosinski Alıntıları & En Çok Okunan Sözleri

Jerzy Kosinski En Beğenilen Sözleri



1. "Farklı bir saç ve göz rengiyle nasıl bir üstünlüğü olabiliyordu bazılarının diğerlerine karşı?"


- Boyalı Kuş



2. "Yılların ağırlığını hissediyorum. Kökleri topraktan dışarı çıkan bir ağaç gibiyim..."


- Bir Yerde



3. "İnsanlar anlaşamadıklarına göre, dilsizliğin de önemi yoktu."


- Boyalı Kuş



4. ""Tamam, bugüne kadar dualarımın karşılığını bu dünyada görmüş değildim ama bunlar muhakkak ki cennette yani adaletin kanun olduğu yerde gözden kaçmayacaktı.""


- Boyalı Kuş



5. "Başka çarem yoktu. Bütün yapabileceğim çekip gitmekti."


- Adımlar



6. "“İnsanın yapayalnız kalması ürkütücü bir şeydi.”"


- Boyalı Kuş



7. "“İnsan kendinden başkasını suçlamamalıydı. ”"


- Boyalı Kuş



8. "Böylesine özgür görünüşlü ora insanlarını kıskanıyordum, çünkü ne pişmanlıkları vardı ne de umutları. Nüfus kâğıtları, doktor raporları, otomatik makinelerde delinen mesai kartları ve elektronik beyinler dünyasında, telefon rehberleri, pasaportlar, banka hesapları, sigorta poliçeleri, vasiyetnameler, kredi kartları, emeklilik ödenekleri, ipotek ve borç dünyasında her biri, kendinden başka kimseyi tanımaksızın, en küçük bir şeye bağlanmadan yaşıyorlardı.

Mucize sonucu onların dilini konuşmam, derimin rengini, kafamın biçimini ve saçlarımın görünüşünü değiştirmem mümkün olsa, onlardan biri haline dönüşürdüm. Böylece ne olduğum ve ne olacağım görüntüsünü kendimden uzaklaştırabilirdim; bana aşılanan kanun korkusundan, başarısızlık saplantısından ve başarı simgelerinden kendimi kurtarırdım; sahip olma hayallerini, edinilen, kullanılan, tüketilen her şeyle birlikte “aidiyet”i ispatlayan her şeyi -tasdikname, ünvan, diploma- ortadan kaldırırdım. Böyle bir değişim geçirdikten sonra da yaşamaktan başka şey seçme olanağım kalmazdı.

O zaman dünya benimle başlar, benimle biterdi."


- Adımlar



9. "İnsan olmak büyük bir başarı, önemli bir aşamadır..."


- Boyalı Kuş



10. "Dünyaya çıplak geldiğimizi ve buradan çıplak gittiğimizi, hiçbir muhasebecinin hayat terazisini bizden yana eğecek yetenekte olmadığını unutan küçük adamlarla çevriliydim."


- Bir Yerde



11. "Masum ve günahsız birine eziyet çektirmek yerine onun içine nefret tohumları ekmek çok daha önemliydi. Hele koca bir toplumun içini kin ve nefretle doldurmaktan daha büyük bir başarı yoktu."


- Boyalı Kuş



12. "Kör olunca hayat boyu gördüklerini de unutur muydu acaba insan?"


- Boyalı Kuş



13. "“Neden değişik bir saç rengi, bir göz rengi bazı insanlara büyük üstünlük sağlıyordu? ”"


- Boyalı Kuş



14. "Beni şaşırtıyordu şu Almanlar. Amma ziyankardılar ha! Böylesine acımasız,sefil bir dünyanın hakimi olmak neye yarardı?"


- Boyalı Kuş



15. "GÖZE çarpacak şekilde pencereye çıkan bu kızlar fahişe değil mi?

Evet, öyle."


- Adımlar



16. "“Gerçeğin düşünü gördüğümüz zaman televizyon bizi uyandırıyor. Milyonlarca kişi için, sanırım savaş sadece bir televizyon yayını. Ama orada, cephede, gerçek insanlar hayatlarını veriyorlar.”"


- Bir Yerde



17. "Çok seviyordum kitapları. Çevremizdeki dünya kadar gerçek ; neredeyse ondan daha zengin bir evren fışkırıyordu sayfalarının arasından."


- Boyalı Kuş



18. ""Önde koşmak, arkada kalmak kadar tehlikeliydi.""


- Boyalı Kuş



19. "Benden bir parça
sanki seninle, kanın benim kanım, ortak bir damardan fışkırıyor sanki."


- Adımlar



20. "... hayalleri esir almak nasıl mümkün olabilirdi ki?"


- Boyalı Kuş



21. "Göğsümde neyin kırıldığını bilmiyordum. Elimle kalbimi yokladım. Atıyordu."


- Boyalı Kuş



22. "Ama artık biliyordum ki dünyanın bir düzeni, bir adaleti vardı. İnsanın yapması gereken şey en uzun ömrün bahşedileceği kadar dua edip sevap biriktirmekti."


- Boyalı Kuş



23. "“Ama gülümseyişi, insana umut vermeyecek kadar anlamsızdı”"


- Boyalı Kuş



24. "Tanrı ' nın kızgınlığının , yalnız kara gözlü siyah saçlı, çingene denen insanlara yöneldiği doğru olabilir miydi? Neden babamın saçları açık renk, gözleri maviydi de annem esmerdi? Hem esmerlikleri,hem de sonları aynıydı Yahudilerle çingenelerin. Öyleyse onları ayıran ne olabilirdi? Herhalde, savaş bitince yeryüzünde sarı saçlı, mavi gözlü insanlardan başkası kalmayacaktı. Ama açık renk anne ve babası olup siyah saçlı doğmak mutsuzluğuna uğrayan çocuklara ne olacaktı?"


- Boyalı Kuş



25. "Çok seviyordum kitapları. Çevremizdeki dünya kadar gerçek; neredeyse ondan daha zengin bir evren fışkırıyordu sayfaların arasından."


- Boyalı Kuş



26. ""hayvanların da kendilerine özgü hayatları, sevgileri, kavgaları vardı. Yine kendilerine özgü bir dilde konuşurlardı""


- Boyalı Kuş



27. ""Bir bahçede," dedi, "bitkilerin filizlendiği bir mevsim vardır. İlkbahar ve yaz vardır, ama sonbaharla kış da vardır. Ardından ilkbaharla yaz geri gelir. Kökler koparılmadığı sürece, her şey yolundadır, iyi olacak demektir.""


- Bir Yerde



28. "Farklı bir saç ve göz rengiyle nasıl bir üstünlüğü olabiliyordu bazılarının diğerlerine karşı?"


- Boyalı Kuş



29. "“Her an, uyanık durmak gerekliydi. Bir insanın birkaç yüzü olabilirdi. ”"


- Boyalı Kuş



30. "...koca bir toplumun içini kin ve nefretle doldurmaktan daha büyük başarı yoktu."


- Boyalı Kuş



31. "İnsan kendi savaşını taşır hep içinde. Kendi adaletini kendisi yerine getirirken de kazanan ya da kaybeden yine kendisidir."


- Boyalı Kuş



32. "... tam zirveye ulaştım, dediği anda insan aniden tökezleyip düşebilir ve başladığı noktadan yeniden tırmanmaya koyulabilirdi."


- Boyalı Kuş



33. "“Çok seviyordum kitapları. Çevremizdeki dünya kadar gerçek; neredeyse ondan daha zengin bir evren fışkırıyordu sayfaların arasından.”"


- Boyalı Kuş



34. "Ne kadar ünlü olursa olsun, kendi kendine yaşardı insan. Gönül rahatlığına erişmeyip yapmadığı bir işin pişmanlığıyla kıvranarak kendi gözündeki değerini yitirirse, sürgüne gönderilip lanetlilerin dünyası üzerinde sonu gelmez bir yolculuğa çıkan ifritlere dönerdi."


- Boyalı Kuş



35. "Tehlikeli zamanlarda çocuklarının yanında olmayacaklarsa anne baba olmanın ne anlamı vardı ki?"


- Boyalı Kuş



36. "İçimde bir şeyler patlıyordu sanki. Kafamdaki düşünceler bir cam sürahinin parçaları gibi kırılıp dört yana savrulmuştu."


- Boyalı Kuş



37. "Böylesine sefil ve zalim bir dünya onun hakimi olmak için gösterilen bunca çabaya değer miydi?"


- Boyalı Kuş



38. "Sırtımdan vuracak olmalıydı beni. Çoğu zaman, insanları gözlerine bakmadan öldürmek isterler."


- Boyalı Kuş



39. "“Yakmak için koca koca Fırınlar yapacaklarına, Yahudiler'le Çingeneler'in göz ve saç rengini değiştirmek daha kolay olmaz mıydı?"


- Boyalı Kuş



40. "“hayvanların da kendilerine özgü hayatları, sevgileri, kavgaları vardı. Yine kendilerine özgü bir dilde konuşurlardı..."


- Boyalı Kuş



41. ".
Sapana yerleştirilmiş taşlar gibiydik: Kimin bizi nereye atacağını hiç bilmiyorduk.
."


- Adımlar



42. "Tabii ki sırtımdan da vurabilir, diye düşündüm.
İnsanlar birini gözlerinin içine bakmadan öldürmeyi tercih ederdi..."


- Boyalı Kuş



43. "Her an bir mucize olabileceğine inandırmıştım kendimi."


- Boyalı Kuş



44. "Her gördüğümü hatırlayacağıma söz
verdim. Günün birinde gözlerimi çıkarırlarsa, hayatımın sonuna kadar bütün bu görüntüleri
belleğimde saklayacaktım."


- Boyalı Kuş



45. "Kırlangıçların yaşayışı da ilgi çekiciydi. İlkbahar ve sevinç habercisiydi bu kuşlar. Sonbaharla
birlikte insanların dünyasından uzaklaşır, yorgun ve uykulu, uzaklardaki bataklıklara gider, sazların
üstüne tüneyip uykuya dalarlardı."


- Boyalı Kuş



46. "En ufak bir acı duymuyordum. Yediğim her kırbaç
darbesini, benimkinden yüz kat beter bir acıyla ödeyeceklerdi. Artık kurbanları değildim:
Onların hem yargıcı, hem de cellâdı oluvermiştim."


- Adımlar



47. "Böylesine sefil ve zalim bir dünya onun hakimi olmak için gösterilen bunca çabaya değer miydi?"


- Boyalı Kuş



48. "İnsanlar anlaşamadıklarına göre, dilsizliğin de önemi yoktu. Birbirleriyle takışır, birbirinden hoşlanır, öpüşür ya da tepişirlerdi. Ama herkes yine kendisini düşünürdü. Coşkularımız, anılarımız, duygularımız sazdan perdelerin ırmağı kıyıdan ayırdığı gibi bizi birbirimizden uzak tutuyordu."


- Boyalı Kuş



49. "Tepede asılı Tanrı'nın kendisi bile, görüntüyü ebedî saatiyle ayarlardı. Onunla aramıza gece, bütün
karanlıklarıyla çökerdi."


- Boyalı Kuş



50. "Kendimin, seni arzulayan parçasını seçtim."


- Adımlar



51. "tam zirveye ulaştım, dediği anda insan aniden
tökezleyip düşebilir ve başladığı noktadan yeniden tırmanmaya koyulabilirdi."


- Boyalı Kuş



52. "Dünya her yerde birdi nasılsa."


- Boyalı Kuş



53. "“Kör olunca hayat boyu gördüklerini de unutur muydu acaba insan? Düş bile göremezdi belki o zaman.”"


- Boyalı Kuş



54. ".
Bu ülkenin insanları paranın ne olduğunu biliyorlardı da kendi paylarına düşeni nasıl alması gerektiğinden haberleri yoktu.
."


- Adımlar



55. "“Çocukları tehlikeye düştüğünde yardımına koşmazlarsa neye yarardı anneler, babalar!”"


- Boyalı Kuş



56. "Öte yandan da adaletin yerini öyle kolay ve kısa sürede bulmadığını biliyordum."


- Boyalı Kuş



57. "Bu hayvanların da kendi yaşantıları, sevdaları, kendi dillerinde kavgaları vardı."


- Boyalı Kuş



58. "Çok seviyordum kitapları. Çevremizdeki dünya kadar gerçek, neredeyse ondan daha zengin bir evren fışkırıyordu sayfaların arasından. Hayat boyu, tanımadan yanından geçtiğimiz kişilerin düşünceleriyle isteklerini öğrenebiliyorduk kitaplardan."


- Boyalı Kuş



59. "... zirveye giden yol büyük engellerle doluydu."


- Boyalı Kuş



60. "Çok seviyordum kitapları. Çevremizdeki dünya kadar gerçek; neredeyse ondan daha zengin bir evren fışkırıyordu sayfaların arasından."


- Boyalı Kuş



61. "... adalet, saf ve masum birinin kafasına inmeden önce durmasını da bilen güçlü bir elin tuttuğu koca bir balyoz gibi asılı dururdu dünyanın üstünde."


- Boyalı Kuş



62. "Tehlikeli zamanlarda çocuklarının yanında olmayacaklarsa anne baba olmanın ne anlamı vardı ki?"


- Boyalı Kuş



63. "Ağlayabilirdim, ama neye yarardı?"


- Boyalı Kuş



64. "“Çünkü adalet️; saf ve masum birinin kafasına vurmadan önce durmasını da bilen güçlü bir elin tuttuğu balyoz gibi asılı dururdu dünyanın üstünde...”"


- Boyalı Kuş



65. "... her yanımı bir çeşit aldırmazlık duygusu sarmıştı."


- Boyalı Kuş



66. "“Adalet, bir demircinin elindeki güçlü çekiç gibi asılıydı dünyamızın üstünde. Bir süre demircinin havada kalan kolu, beklenmedik bir anda, hem de büyük bir güçle örsün üzerine iniverirdi.”"


- Boyalı Kuş



67. "İçinde yaşadığı dünyada bir insanın gereğinde tokatlanmayı, gereğin de öpülmeyi, yeri geldiğinde fark edilmemeyi seçen değişik yüzleri olabilirdi."


- Boyalı Kuş



68. "...çevremdeki kimlikleri bilinmeyen bu kalabalık yüzlerden hangisini çekip çıkarayım acaba..?"


- Boşluk



69. "Dünyada öyle çok haksızlık vardı ki!"


- Boyalı Kuş



70. "İnsan olmak büyük bir başarı, önemli bir aşamadır. Herkes, kavgasını içinde taşır. Bunu benimsemek kendi yasalarına göre tek başına kazanmak ya da kaybetmek zorundadır."


- Boyalı Kuş



71. "''... bu dünyada iyiliğe ulaşmanın daha gerçekçi yolları vardı .''"


- Boyalı Kuş



72. "İnsan olmak diyordu adam ne kadar onurlu bir şeydir."


- Boyalı Kuş



73. "Neticede kimse Tanrı'yı alt edecek kadar kurnaz olamazdı."


- Boyalı Kuş



74. "Öte yandan da adaletin yerini öyle de kolay ve kısa sürede bulmadığını biliyordum."


- Boyalı Kuş



75. "... lastiği sonuna kadar gerili bir sapan gibi hissediyordum kendimi."


- Boyalı Kuş



76. ""Haksızlığa karşı çıkmak gerekliydi.""


- Boyalı Kuş



77. "Yaşananlar birdenbire netleşmişti, artık her şeyi açıkça görebiliyordum. Hayatta başarılı olmuş insanları tarif ederken sıkça söylenen bir deyişi hatırlayıp anlamını o an kavradım, "Şeytanla işbirliği yapar o,"..."


- Boyalı Kuş



78. "Tıpkı sürülmüş tarlalar gibiydi insan aklı ve ruhu, iblisler kötülük tohumlarını dur durak bilmeden işte bu hazır bekleyen tarlalara ekiyorlardı. Şayet bu tohumlar filizlenirse, onlar da gerekli bütün
yardımı sunuyordu o insana, tabii ki bu yardımın bencilce amaçlarla kullanılarak diğerlerine zarar vermesi şartıyla."


- Boyalı Kuş



79. "Tanrı yukarıda gökyüzünde bir yerlerde bu müthiş oyunun saatini kendine göre ayarlardı."


- Boyalı Kuş



80. "Demircinin karısı bana her sabah bir kase sıcak pancar çorbasıyla bayat bir dilim ekmek verirdi. Ben de ekmeği bu tatsız tuzsuz çorbaya
banarak karnımı doyururdum."


- Boyalı Kuş



81. "Tanrı'nın beni böylesine korkunç bir şekilde cezalandırması için bir sebep yoktu."


- Boyalı Kuş



82. "Ama artık biliyordum ki dünyanın bir düzeni, bir adaleti vardı. İnsanın yapması gereken şey en uzun ömrün bahşedileceği kadar dua edip sevap biriktirmekti."


- Boyalı Kuş



83. "Ruhunu bir kere satmaya görsün o kişi artık hayatı boyunca iblislerin boyunduruğu altında yaşayacaktı."


- Boyalı Kuş



84. "Kendi kendine konuşup, başkalarına hiç cevap vermediği için delikanlıya "Bıldırcın" adını takmışlardı."


- Boyalı Kuş



85. "Henüz bağlantı kuramadığım bir güç tarafından yönetiliyor olmalıydı benim kaderim."


- Boyalı Kuş



86. "Katil hayatımızın bir parçasıydı, öldürülen değil."


- Adımlar



87. "Böylesine sefil ve zalim bir dünya onun hakimi olmak için gösterilen bunca çabaya değer miydi?"


- Boyalı Kuş



88. "Her anımı dua ederek geçiriyordum. Birbiri ardına hızla okuyordum Tanrı katında değerli duaları, hatta aralarda daha etkisiz olanların da ihmal etmiyordum ki cennetteki yerim sağlam olsun!"


- Boyalı Kuş



89. "İnsan kendi savaşını taşır hep içinde. Kendi adaletini kendisi yerine getirirken de kazanan ya da kaybeden yine kendisidir."


- Boyalı Kuş



90. "İnsan olmak diyordu adam ne kadar onurlu bir şeydir."


- Boyalı Kuş



91. "... bütün kötülükler aynı kefeye konulamaz, aynı değeri taşıyamazdı. Zararı tek kişiye dokunacak olan bir kötülükle, kalabalıkları etkileyecek olan bir tutulabilir miydi?"


- Boyalı Kuş



92. ""Önde koşmak, arkada kalmak kadar tehlikeliydi.""


- Boyalı Kuş



93. "İnsan ruhunda filizlenerek orayı mesken edinen bu kötü ruhlar, o kişinin yalnızca yaptıklarını değil, güdülerini ve duygularını da gözlem altında tutuyorlardı. Burada önemli olan şey, kişinin şeytanla bilerek ve isteyerek işbirliği yapmasıydı. Kendisine bağışlanan şeytani güçleri devreye sokarak etrafındakileri kaldırılabilirliği hesaplanmış en büyük eziyetlere maruz bırakırken bunu yapmaktan keyif alması bir bu keyiften beslenmesi çok önemliydi."


- Boyalı Kuş



94. "Kör olunca hayat boyu gördüklerini de unutur muydu acaba insan?"


- Boyalı Kuş



95. "Kitaplar etkiliyordu beni. Üstünde harfler basılı o basit kağıt sayfalarda insanın yalnızca duygularıyla algılayarak yakaladığı gerçek dünyalar yaratmak mümkündü."


- Boyalı Kuş



96. "Birinin dilsiz olmasının bir önemi yoktu, neticede kimse birbirinin söylediğini anlamıyordu ki!"


- Boyalı Kuş



97. "İnsan kendi savaşını taşır hep içinde. Kendi adaletini kendisi yerine getirirken de kazanan ya da kaybeden yine kendisidir."


- Boyalı Kuş



98. "Tehlikeli zamanlarda çocuklarının yanında olmayacaklarsa anne baba olmanın ne anlamı vardı ki?"


- Boyalı Kuş



99. ""Savaş mı? Hangi savaş?" dedi Chance. "Televizyonda çok savaş gördüm."
"Ne yazık ki öyle," dedi kadın, "gerçeğin düşünü gördüğümüz zaman televizyon bizi uyandırıyor. Milyonlarca kişi için, sanırım savaş sadece bir televizyon yayını. Ama orada,
cephede, gerçek insanlar hayatlarını veriyorlar.""


- Bir Yerde



100. "Böylesine sefil ve zalim bir dünya onun hakimi olmak için gösterilen bunca çabaya değer miydi?"


- Boyalı Kuş



101. "“Bir kafes kuşunun kanatları boyanıp kendi türüne salıverildiğinde, diğer kuşlar onu boyalı olduğu için dışlayıcı bir tutum sergilerler...”"


- Boyalı Kuş



102. "İnsanlar anlaşamadıklarına göre, dilsizliğin de önemi yoktu."


- Boyalı Kuş



103. ""Böylesine sefil ve zalim bir dünya
onun hakimi olmak için gösterilen bunca
çabaya değer miydi? ""


- Boyalı Kuş



104. "Dünyada öyle çok haksızlık vardı ki!"


- Boyalı Kuş



105. "Gelenekleri uyarınca kelimelerini idareli kullanırlardı ve gevezeliğin insanın en kötü düşmanı olduğuna, ağzı kalabalık olanların karaktersiz ve hilekar kimseler olduğuna inanırlardı."


- Boyalı Kuş



106. "“Beni şaşırtıyordu şu Almanlar. Amma ziyankârdılar ha! Böylesine acımasız, sefil bir dünyanın hâkimi olmak neye yarardı?"


- Boyalı Kuş



107. "Dünyada öyle çok haksızlık vardı ki!"


- Boyalı Kuş



108. "... yerli yersiz öfke patlamalarının altında gizli bir sebep olması gerektiği sonucuna varmıştım."


- Boyalı Kuş



109. "Şeytan'la anlaşma imzaladığı andan başlayarak o kişi etrafına daha fazla mutsuzluk, kötülük, dert, bela ve ızdırap saçmak zorundaydı. Ola ki aşk, dostluk ve merhamet duygularına yenik düşmeye başlayıp kötülük yapmaktan kaçınır hale gelirse, sahip olduğu özellik derhal gücünü kaybetmeye başlayacak, etrafına saçmak için bünyesinde barındırdığı her türlü elem keder ve yenilgiyi kendi hayatında yaşamaya mahkum olacaktı."


- Boyalı Kuş



110. "Tanrı'nın bana böyle bir ceza vermesinin nedeni olamazdı. Tanrı'nın bıraktıklarına el atan başka güçleri kızdırmış olmalıydım."


- Boyalı Kuş



111. "Bir kafese içinde sonsuza dek kapatılmış yüreğinin çırpınıp durduğu yerdeydi ağrısı"


- Boyalı Kuş



112. "En güçlü ve en zenginin yasasıydı geçerli olan."


- Boyalı Kuş



113. "Acı çekmekten çok korkuyordum. Kurşunla vurulmak mutlaka çok acı verici olmalıydı. Ama yanarak ölmek çok daha korkunçtu."


- Boyalı Kuş



114. "Dünyayı yansıtan müthiş ayna kırılıvermişti......
İçimi korkunç bir kayıp duygusu kapladı."


- Boyalı Kuş



115. "Birilerinin benimle ilgilenmesi, kanatlarının altına alması hoşuma gidiyordu."


- Boyalı Kuş



116. "Farklı bir saç ve göz rengiyle nasıl bir üstünlüğü olabiliyordu bazılarının diğerlerine karşı?"


- Boyalı Kuş



117. "Eğer Titanic' e o renkli milyonerler değil de, yoksul göçmenler doluşmuş olsaydı, geminin batışını kolektif belleğimiz acaba bu kadar hatırlar mıydı?"


- Şeytan Ağacı



118. "Güçlüler, özgürler, zenginler, sağlıklılar dua etmenin ne kadar önemli ve gerekli olduğunu ilk görenler ve bunu hayata geçirenlerdi. Yukarılarda bir yerlerde yeryüzünden gelen bütün dualar düzgün bir şekilde sınıflandırılıp herkesin kendi kutusunda biriktiriliyordu bahşedilen günler."


- Boyalı Kuş



119. "Çok seviyordum kitapları. Çevremizdeki dünya kadar gerçek; neredeyse ondan daha zengin bir evren fışkırıyordu sayfaların arasından. Hayat boyu, tanımadan yanından geçtiğimiz kişilerin düşünceleriyle isteklerini öğrenebiliyorduk kitaplardan."


- Boyalı Kuş



120. "Haksızlığa karşı çıkmak gerekliydi. Herkes uğradığı hakareti ölçüp biçip, yaradılış ve elindeki olanaklarla duyduğu acı, üzüntü ve alçalma oranında öcünü hazırlamalıydı"


- Boyalı Kuş



121. "Anlaşılan ancak nefret, hırs, açgözlülük, hınç, intikam, eziyet gibi kötücül duygulara ve hedefine ulaşmak için yeterli ihtirasa sahip olanlar şeytanla yaptıkları anlaşmadan kazançlı çıkabiliyorlardı. Diğerleri, yani kafası karışık, kararsız, ne istediğini tam bilmeyip küfürle yakarış, kiliseyle meyhane arasında sıkışanlar ise, ne Tanrı ne de Şeytan'ın desteği olmaksızın, hayatla tek başına mücadele etmeye çabalıyorlardı."


- Boyalı Kuş



122. ""Farklı bir saç ve göz rengiyle nasıl bir üstünlüğü olabiliyordu bazılarının diğerlerine karşı?""


- Boyalı Kuş



123. "Ancak Tanrı, hikmetinden sual olunmaz, erişilmez bilgeliğiyle bekliyor, hiçbir şey yapmıyordu."


- Boyalı Kuş



124. "“İnsan kendi savaşını taşır hep içinde.”"


- Boyalı Kuş



125. "Tamam, bugüne kadar dualarımın karşılığını bu dünyada görmüş değildim ama bunlar muhakkak ki cennette yani adaletin kanun olduğu yerde gözden kaçmayacaktı."


- Boyalı Kuş



126. "“Böylesine sefil ve zalim bir dünya , onun hakimi olmak için gösterilen bunca çabaya değer miydi?”"


- Boyalı Kuş



127. "Neden değişik bir saç rengi, bir göz rengi bazı insanlara büyük üstünlük sağlıyordu?"


- Boyalı Kuş



128. "Başka bazı güçlerin gazabını üzerime çekmiş olmalıydım. Tanrı'nın bir şekilde boşladığı ya da elini eteğini çektiği konulara el atmış olmalıydılar."


- Boyalı Kuş



129. "Tamam, bugüne kadar dualarımın karşılığını bu dünyada görmüş değildim ama bunlar muhakkak ki cennette yani adaletin kanun olduğu yerde gözden kaçmayacaktı."


- Boyalı Kuş



130. "Dünya umurunda değil gibiydi. Benim varlığımı fark edip etmediğini hiç bilemedim."


- Boyalı Kuş



131. "Tanrıyı arıyorlardı. Bu büyük acıları yalnızca o dindirebilirdi, çare ondaydı."


- Boyalı Kuş



132. "INSANIN yapayalniz kalmasi urkutucu bir seydi."


- Boyalı Kuş



133. "Şimdi öylece oturuyorduk, o sigarasından derin nefesler çekiyor, bense halkalar halinde havaya dağılan mavimsi sigara dumanını izliyordum. Orada öylece otururken ölmenin kać ceşidi olabileceğini düşünmeye başlamıstım. O ana kadar yalnızca iki çesidi beni çok etkilemişti."


- Boyalı Kuş



134. "Tanrı'nın gazabının yalnızca adına Çingene denilen koyu renk gözlü ve saçlı insanlara yönelen bir şey olması mümkün müydü gerçekten ?"


- Boyalı Kuş



135. "“Siyah üniformalı boylu poslu bir Nazi subayı girdi avluya. Hayatımda hiç bu kadar dikkat çekici bir üniforma görmemiştim. Subayın şapkasının siperliğinde çapraz iki kemiğin altından kendini gösteren bir kurukafa, yaka apoletinde yan yana iki gümüş şimşek, sol kolundaki kırmızı kumaş şeridin üstünde ise bir gamalı haç parlıyordu...”"


- Boyalı Kuş



136. "Dünya düzeninin Tanrı ile hiçbir ilgisi olmadığını Tanrı'nın da dünya ile işi olmadığını ondan öğrendim ben. Bunun sebebi gayet basitti. Tanrı diye bir şey yoktu batıl ve boş inançlı aptalları kandırmak için cin fikirli din adamlarının uydurduğu bir şeydi Tanrı. ...Bütün bunlar kendi gücüne inancı olmadığı için Tanrı kavramına sığınıp ona inanmayı seçen, dünyanın doğal işleyişini kavramaktan yoksun cahil insanları kandırmak için uydurulmuş masallardı."


- Boyalı Kuş



137. "Çok seviyordum kitapları. Çevremizdeki dünya kadar gerçek; neredeyse ondan daha zengin bir evren fışkırıyordu sayfaları arasından."


- Boyalı Kuş



138. "İnsanlık tarihinin kurallarına göre, adsız insan yığınları arasından, belli zamanlarda, olağanüstü biri çıkardı. Bu bilge kişi, üstün yetenekleriyle baş olur, renkli iplikleri elindeki resmin dolambaçlı yollarından geçiren nakışçı gibi ulusları yönetip, düşüncelere, eylemlere yön verirdi."


- Boyalı Kuş



139. "“Beni şaşırtıyordu şu Almanlar.Amma ziyankardılar
ha!Böylesine acımasız,sefil bir dünyanın hakimi
olmak neye yarardı?”"


- Boyalı Kuş



140. "Beni şaşırtıyordu şu Almanlar. Amma ziyankarlardı ha! Böylesine acımasız, sefil dünyanın hakimi olmak neye yarardı?"


- Boyalı Kuş



141. "Bir insanın mutlu ve yararlı olması için emekçi halkın yanında yer alıp, onlarla birlikte kendine uygun görülen sırada doğru yolu en uygun adım yürümesi gerek,..."


- Boyalı Kuş



142. "İnsanın yapması gereken şey, en uzun ömrün bahşedileceği kadar dua edip sevap biriktirmekti."


- Boyalı Kuş



143. "“İnsanların ruhu da tarla gibi olmalıydı. İblisler kötü tohumlarını getirip insan ruhuna ekliyorlardı sanırım. Bu tohumlar yeşerip gelişince bencil amaçlarla üstelik başkalarının zararına kullanılmak üzere, artık iblislerin yardımı olmadan dağılıyordu. ”"


- Boyalı Kuş



144. "Önde koşmak, arkada kalmak kadar tehlikeliydi."


- Boyalı Kuş



145. "“Herhalde, savaş bitince yeryüzünde sarı saçlı, mavi gözlü insanlardan başkası kalmayacaktı. Ama açık renk anne ve babası olup siyah saçlı doğmak mutsuzluğuna uğrayan çocuklara ne olacaktı?""


- Boyalı Kuş



146. "Ama artık biliyordum ki dünyanın bir düzeni, bir adaleti vardı."


- Boyalı Kuş



147. "....bazan gelecek biz bilmeden içimizde yaşar ve düşündüğümüzde kaçınılmaz bir gerçeğin kehaneti gibi sözler çıkar ağzımızdan...

....
(geçmiş zaman peşinde, marcel proust)"


- Şeytan Ağacı



148. "“Neden değişik bir saç rengi,bir göz rengi bazı insanlara büyük üstünlük sağlıyordu?”"


- Boyalı Kuş



149. "Uzun lafın kısası, masum ve günahsız birine eziyet çektirmek yerine onun içine nefret tohumları ekmek çok daha önemliydi. Hele koca bir toplumun içini kin ve nefretle doldurmaktan daha büyük başarı yoktu."


- Boyalı Kuş



150. "Ettiğim her dua cennetteki hesabımı kabartacak, sonunda Tanrı'nın izniyle Garbos artık bana işkence etmeyecekti."


- Boyalı Kuş



151. "Ama artık biliyordum ki dünyanın bir düzeni, bir adaleti vardı."


- Boyalı Kuş



152. "Tehlikeli zamanlarda çocuklarının yanında olmayacaklarsa anne baba olmanın ne anlamı vardı ki?"


- Boyalı Kuş



153. "Boş inançlar ve salgın hastalıklardan başka da kazançları yoktu bu işten. Kara cahil ve vahşi olmaları kaçınılmaz şeydi."


- Boyalı Kuş



154. "En derinimde, özümde taze bir elmanın sağlıklı çekirdeğini mi yoksa kuruyup pörsümüş bir eriğin kurtlanmış çekirdeğini mi saklıyordum?"


- Boyalı Kuş



155. "Farklı bir saç ve göz rengiyle nasıl bir üstünlüğü olabiliyordu bazılarının diğerlerine karşı?"


- Boyalı Kuş



156. "Neden değişik bir saç rengi, bir göz rengi bazı insanlara büyük üstünlük sağlıyordu?"


- Boyalı Kuş



157. "Kitaplar müthiş etkiliyordu beni. Üstünde harfler basılı o basit kağıt sayfalardan insanın yalnızca duyularıyla algılayarak yakaladığı gerçek dünyalar yaratmak mümkündü. Hatta daha da ileri gidip kitap dünyasının bir şekilde günlük hayatın sunduğundan çok daha zengin ve leziz tatlar sunduğunu bile söyleyebilirdim."


- Boyalı Kuş



158. "Okumanın dışında, Gavrila, bana başka önemli dersler de veriyordu. Dünya düzeninin Tanrıyla ilgisi bulunmadığını, Tanrının dünyada yapacak şeyi olmadığını Gavrila'dan öğrendim. Bunun nedeni de çok açıktı; Tanrı yoktu. Boş şeylere inanan aptal kişileri aldatmak için papazlar tarafından uydurulmuştu. Ne Tanrı vardı, ne de oğluyla Ruhul Kudüs. Ne hayalet vardı, ne hortlak, ne mezarlarından fırlayan vampirler; ne de günahkârların peşinde dolaşan kadın yüzlü ölüm. Bütün bunlar, dünya düzenini anlamayan, kendi güçlüklerine inanmıyan, kör inançlara saplanan cahilleri uyutmak için uydurulmuş masallardı."


- Boyalı Kuş



159. ""Tam o anlarda tilkinin kazları tek bir hamlede boğazından yakalayarak öldürmesinin aslında merhametinden kaynaklandığını anlardım.""


- Boyalı Kuş



160. "İnsan kendi savaşını taşır hep içinde. Kendi adaletini kendisi yerine getirirken de kazanan ya da kaybeden yine kendisidir."


- Boyalı Kuş



161. "... hayalleri esir almak nasıl mümkün olabilirdi ki?"


- Boyalı Kuş



162. "“Kendimi, toprağın dizginlemesiyle dallarını doğrultmayı başaramadan var gücüyle, güneşe doğru yol almaya çalışan bir bitki gibi hissediyordum.”"


- Boyalı Kuş



163. ""Böylesine sefil ve zalim bir dünya onun hakimi olmak için gösterilen bunca çabaya değer miydi?""


- Boyalı Kuş



164. "“hayvanların da kendilerine özgü hayatları, sevgileri, kavgaları vardı. Yine kendilerine özgü bir dilde konuşurlardı...”"


- Boyalı Kuş



165. "Tanrı yukarıda gökyüzünde bir yerlerde bu müthiş oyunun saatini kendine göre ayarlardı."


- Boyalı Kuş



166. "Ruhunu bir kere satmaya görsün o kişi artık hayatı boyunca iblislerin boyunduruğu altında yaşayacaktı."


- Boyalı Kuş



167. "Hayatın içinde gerçekten kim olduğunu bilmediğin bir sürü insan tanıyordun ama kitaplardaki insanların aklından neler geçirdiklerini, neler hissettiklerini, neler planladıklarını da bilebiliyordun."


- Boyalı Kuş



168. "Benim de nefret ettiğim ne çok insan vardı."


- Boyalı Kuş



169. "Kitaplar etkiliyordu beni. Üstünde harfler basılı o basit kağıt sayfalarda insanın yalnızca duygularıyla algılayarak yakaladığı gerçek dünyalar yaratmak mümkündü."


- Boyalı Kuş



170. ""Ne ismini ne cismini bilmedikleri milyonlarca insanın kaderini ölüm ya da yaşam şeklinde tayin ediyorlardı. Yapmaları gereken tek şey o emri vermekti,(...)""


- Boyalı Kuş



171. "Benim ettiğim onca dua uçup nerelere gitmişti öyleyse?
Yuvaları haylaz çocuklar tarafından dağıtılınca, sürüler halinde döne döne gökyüzünde uçan kuşlar gibi başıboş dolanıp duruyor muydu benim dualarım?"


- Boyalı Kuş



172. "Bir insanın kör olması daha önce görmüş olduğu şeyi unutmasına da sebep olur mu diye merak ediyordum. Eğer öyleyse o zaman Rüya bile göremezdi ki.."


- Boyalı Kuş



173. "..."Direnmekten vazgeçtim kuş oldum bende. Yere yapışmış, soğuktan tutulan kanatlarımı açabildim sonunda"..."


- Boyalı Kuş



174. "Fazla mesai yapmaktan ne kadar yorgun olursa olsun Tanrı kullarını böyle bir tehlikeye maruz bırakacak bir gaflete düşemezdi."


- Boyalı Kuş



175. "Oğlunun öldürülmesinin bedeli olarak bu kadar çok Yahudi’nin kurban edilmesi gerekir miydi acaba, diye merak ediyordum. Belki de yakında bunca insanın yakılabilmesi için dünyanın kendisi dev bir fırın haline gelecekti. Zaten bütün insanların bir gün yok olup gideceği söylenmiyor muydu, küller küllere, toprak toprağa denilerek."


- Boyalı Kuş



176. "" İnsanın yapayalnız kalması ürkütücü bir şeydi..""


- Boyalı Kuş



177. ""Adalet, bir demircinin elindeki güçlü çekiç gibi asılıydı dünyamızın üstünde...""


- Boyalı Kuş



178. "... daha çok dua okuyana karşı Tanrı daha bağışlayıcı oluyor ve o kişi bu duaların hayattaki karşılığını hemen alıyordu, yani kısaca insan ne kadar çok dua ederse o kadar iyi ve rahat bir hayat, ne kadar az dua ederse de o kadar zorlu ve ızdıraplı bir hayat sürüyordu."


- Boyalı Kuş



179. "Çok seviyordum kitapları."


- Boyalı Kuş



180. "Küfürle yakarış arasında kararsız, meyhaneyle kilise arasında şaşkın kalan­larsa; yaşantılarını tek başına götürmeye çabalayan, Tanrı'nın da şeytan'ın da boş verdiği kişilerdi. O güne kadar ben de öyleydim..."


- Boyalı Kuş



181. ""Tamam, bugüne kadar dualarımın karşılığını bu dünyada görmüş değildim ama bunlar muhakkak ki cennette yani adaletin kanun olduğu yerde gözden kaçmayacaktı.""


- Boyalı Kuş



182. "“İnsanın yapayalnız kalması ürkütücü bir şeydi.”"


- Boyalı Kuş



183. "Kosinski;

yaşadıklarını yazan, yazdıklarını yaşayan bir yazardı. İnsanın acımasız, saldırgan, kötü yanlarını serinkanlılıkla gözledi ve şiddetin şiirini yazdı. Artık yazamıcağını anladığında ise, hep kol kola yaşadığı ölümle bütünleşti."


- Boyalı Kuş



184. "“Artık kafesini kendi içinde taşıyordu. Beynini zincire vurmuş ve kaslarını kendi iradesiyle felç etmişti. Onu uyuşuk kaderine razı hemcinslerinden ayıran özgür ruhu bir yonca yaprağından rüzgârla yayılan hoş bir koku gibi savrulup gitti uzaklara.”"


- Boyalı Kuş



185. "“Trenden indirilen Yahudiler gruplandırılıyor, çırılçıplak soyulup üstlerinde ne var ne yoksa alınıyordu. Saçları tamamen kesiliyor ve bu saçlar muhtemelen şilte yapımında kullanılıyordu (!).
Almanlar hepsinin dişlerini tek tek kontrol ediyor, altın kaplamalı olanların dişleri oracıkta sökülüveriyordu.
Gaz odaları ve fırınların miktarı sayıca bu kadar insana yetmediğinden, gaz odalarında öldürülenler yakılmayıp toplu halde kampın çevresine kazılan çukurlara gömülüyordu...”"


- Boyalı Kuş



186. "“Pencereleri sımsıkı kapalı, yarı karanlık kulübelerden acılar içinde kıvranan ve ölmekte olan hastaların feryatları yükseliyordu. Kadınlar ömürleri süratle tükenen kundaktaki bebelerini göğüslerine bastırıp acılarını azaltmaya çalışıyor, erkekler ise umutsuz bir çabayla ateşler içinde kavrulurken tir tir titreyen eşlerinin üstüne yorganlar ve koyun postlarını yığıyorlardı. Çocuklar gözyaşları içinde ölmüş ana babalarının artık yalnızca boşluğu seyreden gözlerine bakıyorlardı..

Veba inatçıydı, gitmeye hiç niyeti yoktu...”"


- Boyalı Kuş



187. "Birdenbire müthiş bir aydınlanma ile dünyanın kuralı açık seçik serilivermişti gözlerimin önüne. Neden bazı insanların güçlü, bazılarını zayıf, bazılarının Özgür, bazılarının tutsak, bazılarını zengin, bazılarının yoksul, bazılarının sağlıklı, bazen hasta olduğunu anlayıvermiştim. Güçlüler, özgürler, zenginler, sağlıklılar dua etmenin önemli ve gerekli olduğunu ilk görenler ve bunu hayata geçirenlerdi."


- Boyalı Kuş



188. "Dualarının değersiz, mihrabın önünde yaptıkları hareketlerin, kürsüden verdikleri vaazların sahtekarlık olduğunu öğrendikleri gün ne yapacaklardı?"


- Boyalı Kuş



189. "Etrafımdaki herkese kötülük aşılayacaktım, onlar da benim aşıladıklarımı başkalarına aktarınca kazandıklarım sahip olduğum güç ve başarıyı katlayarak artıracaktı."


- Boyalı Kuş



190. "Öfkesi, gazabı öylesine şiddetliydi ki acaba o anda Tanrı kendisinde mi vücut oluyor diye merak etmekten kendimi alamazdım, ama sonra suratında ilahi bir ifadeden eser olmadığını görünce vazgeçerdim böyle düşünmekten."


- Boyalı Kuş



191. "İnsanlar anlaşamadıklarına göre, dilsizliğin de önemi yoktu."


- Boyalı Kuş



192. "Tanrı kullarının dualarına kulak verip, işledikleri sevapların çetelesini tutamayacak kadar meşgul olsa bile, onlar Tanrı'yı bir an bile akıllarından çıkarmadan sürdürürlerdi yaşamlarını."


- Boyalı Kuş



193. ""İnsan kendi savaşını taşır hep içinde.""


- Boyalı Kuş



194. "“Trenlerle fırınlara götürülen zavallılar, bebelerin hayatlarını kurtarmak için onları pencereden atarlardı. Bazıları vagonun tabanını deler, birkaç kararlı Yahudi buradan aşağı atlardı. Çoğu zaman tekerlek altında kalıp biçilir, kopuk gövdeleri yokuş aşağı yuvarlanıp otların arasına düşerdi. Sabahın erken saatlerinde oradan geçen köylüler parçalanmış gövdeleri bulur, aceleyle Yahudilerin giysilerini ve pabuçlarını çıkarırlardı. İçlerine para ya da elmas gizleyebileceklerini düşünüp iyice ararlardı, astarları dahi söküp arasına bakarlardı. Ganimetin üstüne üşüşür, kavga ederlerdi. Sonra ölüler demiryoluna bırakılır, Alman devriyeleri rastladığında lanetli ölülerin üstlerine benzin döküp yakarlardı...”"


- Boyalı Kuş



195. ".....hayvanların da kendi yaşantıları, sevdaları, kendi dillerinde kavgaları vardı."


- Boyalı Kuş



196. "İyilik ve güzelliklere, dualara, mihrapların, papazların ve nihayet Tanrı'nın gücüne inanmıştım da ne olmuştu?"


- Boyalı Kuş



197. "" İnsanın yapayalnız kalması ürkütücü bir şeydi..""


- Boyalı Kuş



198. "" Kitaplar müthiş etkiliyordu beni. Üstünde harfler basılı o basit kaĝıt sayfalardan insanın yalnızca duyularıyla algılayarak yakaladığı gerçek dünyalar yaratmak mümkündü. Hatta daha da ileri gidip kitap dünyasının bir şekilde günlük hayatın sunduğundan çok daha zengin ve leziz tatlar sunduğunu bile söyleyebilirdim.""


- Boyalı Kuş



199. "Böylesine sefil ve zalim bir dünya onun hakimi olmak için gösterilen bunca çabaya değer miydi?"


- Boyalı Kuş



200. ""Hayatını öyle karmaşık bir labirent haline getirdin ki, artık sana neyin doyum verdiğini bilemiyorsun. Kendi yarattığın bir yerde, sürgünde yaşıyorsun.""


- Şeytan Ağacı



201. "Olduğum gibi olmak hiçbir ceza gerektirmez."


- Şeytan Ağacı



202. "İyilik ve güzelliklere, dualara, mihrapların, papazların ve nihayet Tanrı'nın gücüne inanmıştım da ne olmuştu?"


- Boyalı Kuş



203. "" İnsanın yapayalnız kalması ürkütücü bir şeydi..""


- Boyalı Kuş



204. "Bu kutsal su kafamı acayip karıştırıyordu.Bildiğimiz sudan hiçbir farkı yok gibiydi.Ne rengi,ne kokusu vardı ve hatta örneğin at kemiği tozu bile bundan daha etkiliydi.Yine de sihirli gücünün bilip bilinen bütün faydalı bitkilerden,sihirli sözlerden ve karışımlardan daha fazla olduğuna inanılıyordu."


- Boyalı Kuş



205. "“Çocukları tehlikeye düştüğünde yardımına koşmazlarsa neye yarardı anneler,babalar!”"


- Boyalı Kuş



206. "...Ama en büyük başarı, nefreti bütün bir ulusun yüreğine sokmak olmalıydı."


- Boyalı Kuş



207. "Yuvasız kuşlar gibi, bomboş gökyüzünde uçuşuyor muydu dualarım?"


- Boyalı Kuş



208. "Kör olunca hayat boyu gördüklerini de unutur muydu acaba insan? Düş bile göremezdi belki o zaman."


- Boyalı Kuş



209. "“İnsan Tanrısına ne kadar yakarırsa hayatı o kadar rahat,ne kadar az yakarırsa o kadar acımasız ve zor geçiyordu.”"


- Boyalı Kuş



210. ""İnsanlar anlaşamadıklarına göre, dilsizliğin de önemi yoktu.""


- Boyalı Kuş



211. "Çoğu zaman, insanları gözlerine bakmadan öldürmek isterler."


- Boyalı Kuş



212. "... gerçek, karşısında insanların birbiriyle farklı düşüncelere sahip olamayacağı tek şeydir. Herkesin bilinçaltında ona hükmeden, yaşamayı her ne pahasına olursa olsun diğer bütün isteklerden üstün kılan bir güç vardır. İnsan yaşamak ister çünkü dünya yaşamaktadır,..."


- Boyalı Kuş



213. "Herkes, kavgasını içinde taşır."


- Boyalı Kuş



214. "... dua etmemi yasaklamasından korkuyordum. Daha kötüsü de olabilir, geçmişi benden çok daha eskilere dayanan bir Hiristiyan olarak cennetteki nüfuzunu kullanıp benim dualarımı geçersiz kıldırabilirdi hatta benim dualarımdan bir kısmını hiç şüphe yok ki pek dolu olmayan kendi sandığına aktarması da mümkündü."


- Boyalı Kuş



215. "...kaybettikleri evlatlarının ardından gözyaşı döken anaların acısını o dindirebilirdi yalnızca. Yalnızca o...

Ancak Tanrı, hikmetinden sual olunmaz, erişilmez bilgeliğiyle bekliyor, hiçbir şey yapmıyordu."


- Boyalı Kuş



216. "Hepsi kör cahildi, vahşiydi. Başka türlü olma sanşları yoktu zaten. Toprakları verimsiz, iklimleri sertti."


- Boyalı Kuş



217. "Çoğu zaman, insanları gözlerine bakmadan öldürmek isterler."


- Boyalı Kuş



218. "... gerçek, karşısında insanların birbiriyle farklı düşüncelere sahip olamayacağı tek şeydir. Herkesin bilinçaltında ona hükmeden, yaşamayı her ne pahasına olursa olsun diğer bütün isteklerden üstün kılan bir güç vardır. İnsan yaşamak ister çünkü dünya yaşamaktadır,..."


- Boyalı Kuş



219. "Herkes, kavgasını içinde taşır."


- Boyalı Kuş



220. "Gevezeliğin insanın en kötü düşmanı olduğuna, ağzı kalabalık olanların karaktersiz ve hilekâr kimseler olduğuna inanırlardı"


- Boyalı Kuş



221. "Karanlığı yudumladım, yutkundum, içinde boğuldum."


- Boyalı Kuş



222. "Tanrı yukarılarda bir yerden her şeyi idare ediyordu. Benim gibi bir karasinekle ilgilenmeye neden vakit bulamadığını artık daha iyi anlıyordum. Onun idare etmesi gereken savaş halinde koca koca ordular, insanlar, silahlar vardı. Kimin kazanıp kimin kaybedeceğine, kimin ölüp kimin kalacağına o karar vermek zorundaydı."


- Boyalı Kuş



223. ""İnsanlar birbiriyle çatışabilir, sevişebilir, kucaklaşabilir, birbirini hor görebilirdi ama sonunda yalnızca kendisini tanır bilirdi.""


- Boyalı Kuş



224. "lnsanlar anlasamadiklarina gore, dilsizligin de onemi yoktu ..."


- Boyalı Kuş



225. "Farklı bir saç ve göz rengiyle nasıl bir üstünlüğü olabiliyordu bazılarının diğerlerine karşı?"


- Boyalı Kuş



226. "Sanki kafam bedenimden ayrı bir varlık haline gelmişti, baş döndürücü bir hızla gökyüzüne yuvarlanıp sonunda güneşe kavuşuyordu."


- Boyalı Kuş



227. "Dünyam bir barakanın çatısı kadar küçücük bir yere sıkışıyordu sanki. İnsanın kendinden nefret edip ona zulmedeceklerin tuzağına da kendisini sevip korumak isteyenlerin kollarına da düşmesi mümkündü."


- Boyalı Kuş



228. "Çocukları tehlikeye düştüğünde
yardımına koşmazlarsa neye yarardı anneler, babalar!"


- Boyalı Kuş



229. "İnsan kendi savaşını taşır hep içinde. Kendi adaletini kendisi yerine getirirken de kazanan ya da kaybeden yine kendisidir."


- Boyalı Kuş



230. "Birinin dilsiz olmasının bir önemi yoktu,neticede kimse birbirinin söylediğini anlamıyordu ki!"


- Boyalı Kuş



231. "Şiirleri de seviyordum. Duaları andırıyordu şiirler. Üstelik çok daha güzeldiler ve anlaşılabilir şeylerdi."


- Boyalı Kuş



232. "“Başarı, bir kısır döngüydü. Ne kadar kötülük yaparsan o kadar güçlenirdin. Ne kadar güçlenirsen o kadar kötülük yapabilirdin..”"


- Boyalı Kuş



233. "Tanrı yukarılarda bir yerden her şeyi idare ediyordu. Benim gibi bir karasinekle ilgilenmeye neden vakit bulamadığını artık daha iyi anlıyordum. Onun idare etmesi gereken savaş halinde koca koca ordular, insanlar, silahlar vardı. Kimin kazanıp kimin kaybedeceğine, kimin ölüp kimin kalacağına o karar vermek zorundaydı."


- Boyalı Kuş



234. "Acı çekmekten çok korkuyordum.Kurşunla vurulmak mutlaka çok acı verici olmalıydı ama yanarak ölmek çok daha korkunçtu."


- Boyalı Kuş



235. "Farklı bir saç ve göz rengiyle nasıl bir üstünlüğü olabiliyordu bazılarının diğerlerine karşı?"


- Boyalı Kuş



236. ""Neden değişik bir saç rengi, bir göz rengi bazı insanlara büyük üstünlük sağlıyordu?""


- Boyalı Kuş



237. "Öte yandan da aslında din adamlarının
kendilerinin de Tanrı'ya inanmayıp, onu diğer insanları kandırmak için kullandıklarına inanmakta güçlük çekiyordum."


- Boyalı Kuş



238. "İyi de neler olacağına madem Tanrı kendisi karar veriyordu, o zaman neden bu köylüler kaderleri konusunda bu kadar endişeliydiler, kiliselere din adamlarına bu kadar bel bağlıyorlardı?"


- Boyalı Kuş



239. "Farklı bir saç ve göz rengiyle nasıl bir üstünlüğü olabiliyordu bazılarının diğerlerine karşı?"


- Boyalı Kuş



240. "Böylesine sefil ve zalim bir dünya onun hakimi olmak için gösterilen bunca çabaya değer miydi?"


- Boyalı Kuş



241. ""Her an, uyanık durmak gerekliydi. Bir insanın birkaç yüzü olabilirdi. ""


- Boyalı Kuş



242. "Göğsümde neyin kırıldığını bilmiyordum. Elimle kalbimi yokladım.
Atıyordu..."


- Boyalı Kuş



243. ""Başkalarını suçlamakdan vazgeçtim o an, bütün suç bendeydi. İnsanlar, hayvanlar ve olayları yöneten bu kuralları keşfedemeyecek kadar aptal olan bendim. Ama artık biliyordum ki dünyanın bir düzeni, bir adaleti vardı. İnsanın yapması gereken şey, en uzun ömrün bahsedileceği kadar dua edip sevap biriktirmeti.""


- Boyalı Kuş



244. "" Birinin dilsiz olmasının bir önemi yoktu, neticede kimse birbirinin söylediğini anlamıyordu ki!""


- Boyalı Kuş



245. "“Masum ve günahsız birine eziyet çektirmek yerine onun içine nefret tohumları ekmek çok daha önemliydi. Hele koca bir toplumun içini kin ve nefretle doldurmaktan daha büyük başarı yoktu. Bundan yola çıkarak dünyadaki bütün sarışın ve mavi gözlü insanlara , esmerlerden ilelebet nefret etmesini aşılamanın sağlayacaklarını hayal bile etmekte zorlanıyordum.”"


- Boyalı Kuş



246. "" Ama en büyük başarı,
nefreti bütün bir ulusun yüreğine sokmak olmalıydı.""


- Boyalı Kuş



247. "Başarı da bir kısırdöngü oluşturuyordu elbet, ne kadar çok kötülük yapılırsa, elde edilen gizli güç o kadar çok oluyor ve ne kadar gücün varsa o kadar kötülük yapabiliyordun."


- Boyalı Kuş



248. "Havayı kirleten bacaları, toprağı zehirleyen kökleri, insanları iyice sıkıştırıp umutsuz düşmanlıklarda boğan sayısız kollarıyla şehir, benim için, yeryüzü harikaları içinde bir değişim kazasından başka şey olmazdı. Bu şehrin büyük caddelerinin, köprü ve tünellerinin, metrosunun ve kanallarının, değerli eşyalar, kitaplar ve zengin salonlar dolu evlerle süslü çevresinin, o akıl almaz yeraltı boru ve kablo şebekesinin, güvenlik ve ulaştırma hizmetlerinin, hastanelerinin, kilise ve tapınaklarının, delicesine çalışan elektronik beyinlerle dolu resmî binalarının, telefonlarının ve uşak ruhlu memurlarının plânını çıkartacaktım. Böylece, canlı bir yaratıkmış gibi, şehre savaş açabilecektim."


- Adımlar



249. "Ateş, derlerdi, doğası gereği insanın dostu değildir, bu yüzden onun huyuna gitmek gerekir."


- Boyalı Kuş



250. "Bütün insanları özgürlüğüne kavuşturarak herkesi eşit kılan yeni düzeni de o getirecekti. Ve yeni düzende zenginle fakir arasındaki fark ortadan kalkacak, kimse kimseyi sömürmeyecek, kimse kimseyi gaz odalarında can vermeye mahkum edemeyecekti. Gavrila da dahil olmak üzere birlikteki tüm diğer subaylar ve görevliler sahip oldukları her şeyi, eğitimlerini, rütbelerini, evlerini barklarını bu büyük adama borçluydu. Kütüphaneler raflarındaki koca koca, parlak ciltli kitaplarını ona borçluydu. Ben askerî doktorlardan gördüğüm ilgi ve bakımla iyileşmemi ona borçluydum. Her Sovyet vatandaşı sahip olduğu her şeyi bu adama borçluydu.
Bu adamın adı Stalin idi."


- Boyalı Kuş

Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: