Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

Jean Meslier Alıntıları & En Çok Okunan Sözleri

Jean Meslier En Beğenilen Sözleri



1. "Hayranlık hep cehâletin kızıdır."


- Sağduyu



2. "Bütün dinler insan buluşudur. Bundan dolayı da saçma, hayal ve yalandır."


- Sağduyu



3. "Ben artık eski ben değilim..."


- Sağduyu



4. "Ey hükümdarlar!

Allah'ın hoşuna gitmek fikriyle en acımasızca, en ölçüsüz cinayetleri işliyorsunuz!"


- Sağduyu



5. "İnsanlar ne kadar ışıksız, kültürsüz ve akılsız olurlarsa, dinlerine o oranda bağlılık gösterirler."


- Sağduyu



6. "Ey insanlar! siz hâlâ vahşisiniz!"


- Sağduyu



7. "İnsanlar, Allah'ı, deyim doğruysa, ancak bulutlarda görürler; kötülük yapmak istediklerinde onu asla düşünmezler."


- Sağduyu



8. "Eğer güneş birdenbire bir yeraltı katında görünseydi, bu katın oturanları, güneşin
gözlerine verdiği zarardan başka bir şey görmezlerdi; ağır ışık, iyileştirilmesi mümkün olmayacak biçimde onları kör etmekten başka bir şeye yaramazdı."


- Sağduyu



9. "Din, hükümdarlar için, kavimleri daha sağlam bir şekilde boyunduruk altında tutmanın özel bir aracından başka bir şey değildir."


- Sağduyu



10. "Din bir alışkanlık ve moda işidir; başkaları gibi yapmak gerektir.
...
Bunun için insan, atasının ülkesini ve kuvveti elinde tuttuğu için, dinlerin iyisi olması gereken hükümdarın dinine girmiş olmalıdır."


- Sağduyu



11. "Dünyada, en önemli şeyin din olduğuna insanlar birbirini inandırır. Oysa din doğrudan doğruya incelemek ve araştırmak için insanların kendilerine en az yetki ve izin verdikleri şeydir."


- Sağduyu



12. ""Dinler bilinçsizlik, batıl inanç ve ilahi
güçlere tapmanın yanı sıra, halkın sömürücüler tarafından ezilmesinin sonucu doğmaktadır. Tüm bunlar kurnaz ve hokkabaz politikacılarca düşünülmüstür. Aynı zamanda bu dünyanın prensleri ve zorbaları halkı baskı altına almak ve kendi amaçları doğrultusunda yönlendirebilmek için bu buluşları (dinleri) kendi yasalarıyla ayakta tutmaktadırlar.""


- Sağduyu



13. "Çünkü insanlara korku saldılar. Korktuğunda, insanın muhakemesi artık işlemez; insan düşünemez, değerlendirme yapamaz."


- Sağduyu



14. "Kişisel yaratılışı gereği olarak bilemediği, tanıyamayacağı bir şeyi bilemediğinden, tanımadığından dolayı, bir tanrıtanımazı, yani bir Allah'ın varlığını kabul etmeyen kimseyi cezalandırmış olsaydı, Allah hiç kuşkusuz zorbaların en haksızı ve en tuhafı olurdu."


- Sağduyu



15. "Bütün dinler, milletlerin cehaletlerinin yardımıyla, utanmaksızın tanrısallık tarafından gönderildiklerini söyleyen adamlar tarafından tesis edilmiştir."


- Sağduyu



16. "Tanrı'nın af ve merhameti bir sonsuz, ucu bucağı olmayan engin bir denize benzetilebilir. Af ve bağışlayıcılığı sonsuz bir Tanrı ise, hırsızların, canilerin, haydutların, zalimlerin vb. çok fazla işlerine gelen bir Tanrı'dır."


- Sağduyu



17. "İyi adam ödül umudu ve ceza korkusu olmaksızın iyidir. İnsan yalnız yaptığı kötülükten değil, yapabildiği halde yapmadığı iyilikten sorumludur."


- Sağduyu



18. "Kar gibi beyaz tülbent sarılı başların içinde bazen niçin bu kadar zifiri karanlıklar sığınıyor?"


- Sağduyu



19. "Din, insanları şuna inandırmayı başarmıştır: "Gökyüzünün (Allah'ın) gazabını alevlendiren, hep isyanlar, itaatsizlikler ve günahlardır." Bu yüzden, kavimler her an uğradıkları felaketlerden, sıkıntılardan dolayı, özellikle kendi kendilerini azarlar, sorumlu tutarlar. "Allah bizi bu felakete çarptı, çünkü namaz kılmıyoruz, oruç tutmuyoruz, kadınlar açık saçık geziyor" vb. derler."


- Sağduyu



20. "Sema dediğimiz baş aşağı çevrilmiş tasa doğru, yardım için ellerini kaldırma; o senden daha biçaredir."


- Sağduyu



21. "İnsanın bardağı sevinç ve acıyla doludur. Her yerde iyiliğin yanında kötülük vardır. Karışıklık, düzenin yerine geçer; üremeyi yıkım izler."


- Sağduyu



22. "Bir şakacı yerinde olarak diyordu ki, "Gerçek din, hükümdar ve celladın taraftar olduğu dindir.""


- Sağduyu



23. "Hayvanların öteki türlere karşı zulüm ve saldırganlıklarının nedeni açlık ve beslenme ihtiyacıdır. İnsanın insana karşı zulüm ve saldırganlığının ne­deni, efendilerinin kavga çıkarmak isteğinden ve açgözlülüğünden ve saygısız, batıl inançlarının azgınlığından başka bir şey değildir."


- Sağduyu



24. "Dinin en çok önem verdiği yoksulluk, akıl yoksulluğudur."


- Sağduyu



25. "Açgözlü, adaletsiz, zorba bir hükümet, sefaleti artırır; vergilerin şiddet ve ağırlığı acı ve bezginlik, tembellik, yoksulluk getirir. Bunlar ise, hırsızlıklar, cinayetler ve her türden katiller doğurur. Hükümdarlarda daha çok insanlık, sevecenlik ve hakkaniyet olsaydı, ülkeleri, sefaletlerini hafifletmesi olanaksız olan bu kadar yoksul, bu kadar mutsuz da dolu olmazdı."


- Sağduyu



26. "Dinin ortaya çıkışı ile ilgili bir soruya Meslier aydın­lanmacı bir insanın cevabını verir. "Dinler bilinçsizlik, batıl inanç ve ilahi güçlere tapmanın yanı sıra , halkın sömürücüler tarafından ezilmesinin so­nucu doğmaktadır. Tüm bunlar kurnaz ve hokkabaz politikacılarca düşü­nülmüştür. Aynı zamanda bu dünyanın prensleri ve zorbaları halkı baskı altına almak ve kendi amaçları doğrultusunda yönlendirebilmek için bu buluşları (dinleri ) kendi yasalarıyla ayakta tutmaktadırlar.""


- Sağduyu



27. "İnsanoğlunun dincileri, din ilkelerini insanlara, bunlar henüz batılı gerçekten ya da sağ eli sol elden ayırt edecek bir yaşa gelmeden önce öğretmekle çok tedbirli olarak hareket ederler. Küçük yaşından beri bu düşüncelerle doldurulmuş kırk yaşındaki bir adamın kafasından bu düşünceleri çıkarmak ne kadar zor olursa, tanrılar hakkında ve­rilen köksüz fikirlere kırk yaşındaki bir adamın ruhunu alıştırmak da o kadar zordur."


- Sağduyu



28. "İnsan sadece yaptığı kötülükten değil, yapabildiği halde yapmadığı iyilikten de sorumludur."


- Sağduyu



29. "Teolojinin tuhaf ve metafizik görüşleri insan ruhundaki en basit, en açık, en doğal düşünceleri o derece alt üst etmeyi başarmıştır ki, Allah'ı kötülükçülükle suçlayamayan sofular, talihin en kötü darbelerine, iyilikçi Allah'ın bir kesin kanıtı olarak bakmaya alışmışlardır. Sıkıntı ve keder içinde bulundukları zaman, Tanrının kendilerini sevdiğine, Tanrının ken­dilerini yokladığına, Tanrının kendilerini sınamak istediğine inanmaları bunlara emredilir. Bu yolla, din, kötülüğü iyiliğe dönüştürmeyi ba­şarmıştır! Bir inançsız, çok haklı olarak, "Tanrı sevdiklerine böyle dav­ranıyorsa, beni hatırına getirmemesini kendisinden pek ziyade rica ede­rim" diyordu."


- Sağduyu



30. "Her din, çelişkileri sır aracıyla birleştirmek için hayal edilmiş bir sistemden başka bir şey değildir."


- Sağduyu



31. "Eğer dünyayı yöneten oysa onu, dünyayı düzeltmekten çok yıkmakla, oluşturmaktan çok yok etmekle meşgul görüyoruz. İnsanların korunmasını ve mutluluğunu hep gözettiği varsayılan Tanrısal lütuf, aynı insanları her an binlerce kez yok etmiyor mu? Tanrısal lütuf, her an, sevgili yaratığını görmez oluyor; bazen evini depremle sarsıntıya uğratıyor; tarlasını bazen suya bastırıyor, bazen yakıcı bir kuraklıkla kasıp kavuruyor. Bütün doğayı insana karşı silahlandırıyor; bizzat insanı insana karşı silahlandırıyor, genellikle insanı nihayet acı içinde öldürüyor. Evreni korumak ve kollamak bu mudur?"


- Sağduyu



32. "İnsan dimağı, özellikle çocuklukta yumuşak bir balmumu gibidir, üzerinde yapılmak istenen bütün değişiklikleri kabul etmeye hazırdır. Kendisinin akıl yürütme gücü olmadığı bir zamanda eğitim, insana hemen hemen bütün görüşlerini, bütün fikirlerini verir. Pek genç yaşımızda iken kafamıza sokulmuş doğru ya da yanlış fikirleri doğa­dan almış ya da doğarken bunlarla birlikte doğmuş olduğumuz inan­cında bulunuruz. İşte bu kanı, sapkınlıklarımızın en büyük kaynak­larından biridir."


- Sağduyu



33. "Çünkü, insanlara korku saldılar. Korktuğunda, insanın muhakemesi artık işlemez; insan düşünemez, değerlendirme yapamaz. Öte yandan insanlara, akıl ve muhakemelerine güvenmemeleri öğütlendi; zihin böyle karıştırılınca artık her şeye inanılır ve hiçbir şey araştırılmaz."


- Sağduyu



34. "Dünyada ıstırap sürdüğü sürece isyan etmiş kalbimde kuşku devam edecektir."


- Sağduyu



35. "İnsanların hayal gücünün doğurduğu istekler, gerçeğin ölçüsü müdür?"


- Sağduyu



36. ""Tanrı, ya kötülüğe engel olmak istiyor ancak kötülüğü yasaklamaya muktedir olamıyor ya kötülüğü yasaklamaya muktedir olabiliyor ancak engel olmak istemiyor ya kötülüğü ne istiyor ne de yasaklayabiliyor ya da kötülüğü Tanrı hem istiyor hem de yasaklamaya kadirdir. Eğer yasaklamaya kadir olmaksızın yasaklamak istiyorsa, Tanrı acizdir; eğer Tanrı kötülüğü yasaklamaya gücü yettiği halde yasaklamak istemiyorsa, bu durumda ona atfedilmesi zorunlu tutulan bir kötülükçülük karşısında bulunuyoruz demektir. Eğer Tanrı kötülüğü yasaklamaya hem gücü yetmiyor hem de bunu yasaklamak istemiyorsa, hem aciz hem herkesin kötülüğünü isteyen olur; eğer Tanrı kötülüğün yasaklanmasını hem istiyor ve buna da gücü yetmiyorsa, o halde kötülük nereden geliyor? Ya da Tanrı kötülüğün olmasına neden engel olmuyor?""


- Sağduyu



37. "Yeryüzünde, Tanrısı hakkında aynı fikirlere sahip olan ya da olabilen iki kişi yoktur."


- Sağduyu



38. "İnsan bütün dünyanın kendisi için yapılmış olduğunu sanır; kendisine küstahça doğanın kralı adını verir ve kendisini öteki canlıların, öteki bütün hay­vanların pek çok üstüne kor ve kendine ileri yaratık adını verir. Zavallı insan! Bu büyüklük iddialarını neye dayandırabiliyorsun? Ruhunun, erişmiş olduğu aklın, çevrendeki yaratıklar üzerinde bir hakimiyet uy­gulamaya elverişli olan yüce yetilerine mi dayandırıyorsun? Ancak, ey dünyanın zayıf hükümdarı, gösterişli yaşayışının süreceğinden bir an emin misin? Aşağıladığın maddenin en değersiz, önemsiz zerreleri, tahtını elinden almaya ve seni hayattan yoksun etmeye yetmez mi? Sözün kısası, hayvanların kralı (yani insan), en sonunda mutlaka solucanların, kurtların gıdası, yemi olmuyor mu?"


- Sağduyu



39. "Gerçek, çoğunlukla can çekişenlerin dudaklarında yer bulur."


- Sağduyu



40. "İçtenlikle sofu olan bir hükümdar, devlet için çok tehlikeli bir başkandır."


- Sağduyu



41. "
*

Ebu'l-Alâ el-Maarrî"


- Sağduyu



42. "Eğer hayat bize bazı tatlar veriyorsa, bu tatlar birçok acıyla karışmış değil midir?"


- Sağduyu



43. "Hayranlık hep cehaletin kızıdır.İnsanlar ancak anlamadıklarına hayran olur ve taparlar."


- Sağduyu



44. "Çok çabuk inanma yeteneği, hep daralmış bir zekayı gösterir."


- Sağduyu



45. "Her çıplak gözün de rahatlıkla görebileceği gibi, sonsuz erdeme sahip olan Tanrı bu kadar açık adaletsizliği yaratamaz, kutsayamaz ve ayakta tutamaz."


- Sağduyu



46. ""İnsanlar hayal hastalarıdır.""


- Sağduyu



47. "İyilik yapmak için bu dünyada hiçbir neden bulmayan kim­seye, ahret, hiçbir neden vermez."


- Sağduyu



48. "Her din birleştirilmesi mümkün olmayan fikirleri birleştirmeye yarayan hayali bir sistemden başka bir şey değildir."


- Sağduyu



49. "Evrensel bir Tanrı'nın, evrensel bir din bildirmesi gerekirdi. Bu durumda hangi uğursuzluk eseri olarak yeryüzünde bu kadar çeşitli din bulunuyor? Her biri özellikle yalnız kendisinin doğru olduğunu iddia eden dinlerin içinde, gerçek olan hangisidir?"


- Sağduyu



50. "En çok mümkün olmayan şeyin, kendileri için en esaslı şey olduğuna insanları inandırmayı nasıl başardılar ? Çünkü, insanlara korku saldılar. Korktuğunda, insanın muhakemesi artık işlemez; insan düşünemez, değerlendirme yapamaz. Öte yandan in­sanlara, akıl ve muhakemelerine güvenmemeleri öğütlendi; zihin böyle karıştırılınca artık her şeye inanılır ve hiçbir şey araştırılmaz."


- Sağduyu



51. "Tanrı, insanın günah işlemesine ve tabiatının bozulmasına neden izin verdi? Baştan çıkarana (yani şeytanın insanı baştan çıkarmak için kışkırtmalarına ve azdırmalarına) direnemeyecek kadar zayıf olduğunu bildiği halde, insanı baştan çıkarması için şeytana neden izin verdi? Bu alçak, kötü ruhlu azdırıcı ve baştan çıkarıcı olan şeytanı, Tanrı niye yarattı? İnsan türü için bu kadar iyilik isteyen Tanrı, yaratılışları gereği mutluluğumuzun düşmanı olan birçok kötü ruhu kökünden neden çıkarıp atmadı. Ya da daha doğrusu, bütün insan türü üzerinde üstünlük sağlayacaklarını ve müthiş etkilerini önceden görmüş olması gereken kötü ruhları niye yarattı? Sözün kısası, hangi zorunluluk, hangi uğursuzluk eseridir ki, dünyanın bütün dinlerinde kötü "ilke", iyi "ilke" üzerinde ya da Tanrısallık üzerinde bu kadar açık bir üstünlük göstermektedir?"


- Sağduyu



52. "Tanrı'nın karakterini belirleyen, hep insanın karakteridir. Herkes kendisine göre bir Tanrı yapar."


- Sağduyu



53. "Sürekli olarak semaya gönderdikleri dualar, Tanrı’nın yönetiminden hiçbir şekilde hoşnut olmadıklarını bize göstermez mi?"


- Sağduyu



54. "Rahiplerin eğitim tarzıyla yetişen insanlar , kendilerinden akıl ve muhakeme yetisini yok eden ruh­bandan ve kendilerini soyan zorbalardan başka kimseye yararlı olmazlar."


- Sağduyu



55. "Bir din ne kadar saç­malık ve mucizelerle dolu olursa, halkın ruhu üzerinde o oranda tahakküm hakkı kazanır. Sofu, bönlüğüne hiçbir sınır koymamak zorunda olduğuna inanır. Bir şey ya da şeyler ne kadar çok anlaşılmaz olursa, halka o oranda ilahi görünür. Bu şeyler ne kadar az inanılabilir olursa, bunlara inanan sıradan insanlar, o oranda erdem ve üstünlükler olduğunu sanır."


- Sağduyu



56. "Bütün dinler hoşgörüsüzdür, vicdan özgürlüğünü kabul etmez ve dolayısıyla iyiliğin ve güzelliğin yıkıcısıdır."


- Sağduyu



57. "İnsan yalnız yaptığı kötülükten değil, yapabildiği halde yapmadığı iyilikten sorumludur."


- Sağduyu



58. "Ey ilahiyatçılar! Tanrınızı insanın eksiklerinden kurtarmak için boşuna çabalar harcadınız. Yine bu Tanrı'da "insan kulağı"ndan bir parça kalmıştır."


- Sağduyu



59. "Bir Hıristiyan filozofa sorunuz: Dünyanın kökeni nedir? Size cevap olarak, "Kainatı yaratan Allah'tır" diyecek. Allah nedir? Bu konuda hiçbir şey bilinmez. Yaratmak nedir? Bu konuda hiçbir fikre sahip olunamaz. Vebanın, koleranın, kıtlıkların, savaşların, kuraklıkların, su baskınlarının, depremlerin nedenleri nedir? Allah'ın gazabı. Bu felaketlere karşı ne çareye başvurulmalı? Duaların, namazların, kurbanların, hacların, adakların, Procession'ların*, tanrısal gazabı yatıştırmak için gerçek çareler olduğunu bize söylerler. Ancak, Allah neden gazaba gelmiştir? Çünkü insanlar kötüdür. İnsanlar neden kötüdür? Avrupalı bir teoloji bilgini size hemen der ki; "İlk kadın tarafından aldatılan ilk erkek, Allah'ın dokunmayı yasakladığı bir elmadan yedi." Bu kadını böyle bir budalalık yapmaya kim yöneltti? Şeytan. Ancak şeytanı kim yarattı? Allah. İnsan türünü bozmaya özgü bir şeytanı Allah neden yarattı? Bu konuda bilinen hiçbir şey yoktur, tanrısallığın sinesinde gizli bir sırdır."


- Sağduyu



60. "İnanılmaz mucizelere bizi inandırmak için hangi tanıklar gösteriliyor?"


- Sağduyu



61. "İnanılmaz mucizelere bizi inandırmak için hangi tanıklar gösteriliyor?"


- Sağduyu



62. "Tanrı sonsuz iyiyse bütün yarattıklarını mutlu etmelidir. Sınırsız ve sonsuz bir iyilik fikrini yok etmek için tek bir mutsuz yeterlidir."


- Sağduyu



63. "Din olarak adlandırılan şey, bilinmeyen görüşlere ve sırlara bulaşmış işlere kör bir bağlılıktan başka bir şey değildir."


- Sağduyu



64. "Herkesin istediği gibi düşünmesine izin verilsin, ancak görüşleri yüzünden başkalarına zarar verme izni kimseye verilmesin."


- Sağduyu



65. "Dünyada hangi din vardır ki, en güzel inanışa sahip olmakla övünmesin ve bu inanış­ları doğrulamak için bir sürü mucizeler söylemesin?"


- Sağduyu



66. "Ahiret hayatı inanışı ancak halkın saflığı aracılığıyla bunu sömürenler için yararlıdır."


- Sağduyu



67. "İnsanlar ne kadar ışıksız, kültürsüz ve akılsız olurlarsa, dinlerine o oranda bağlılık gösterirler."


- Sağduyu



68. "İnsanlar, kendilerinden daha çok fikre sahip olmayan kimselerin sözleri üzerine, Allah'a inanırlar. Sütninelerimiz bizim ilk ilahiyatçılarımızdır. Çocuklara gulyabanilerden ve Allah'tan söz ederler. En küçük yaştan baş­
layarak otomatik olarak her iki ellerini kavuşturmayı (el bağlamayı) çocuklara öğretirler. Sütnineler, ibadet etmeye zorunlu tuttukları çocukların Allah hakkındaki fikrinden daha açık bilgilere sahip midir?"


- Sağduyu



69. "Din açık olsaydı, cahiller için daha az çekici olurdu. Onlar için,karanlık ve esrarlı şeyler, korkular, masallar, kerametler ve sürekli olarak beyinlerini işletecek, yoracak, akla sığmaz şeyler gereklidir.Romanlar,inanılmaz cin ve cadı hikâyeleri, sıradan insan ruhu için,gerçek tarihlerden daha çekicidir."


- Sağduyu



70. ""Din taraftarları, körü körüne inanmayanlara çoğu kez "ZINDIK" derler.""


- Sağduyu



71. "Dünyanın bütün dinleri, hadsiz hesapsız cinayetlere izin vermiştir. Yahudiler, Tanrılarının vaadiyle sarhoş olarak, bazı milletleri bir kişi kalmayıncaya kadar yok etme hakkını benimsediler. İlahlarının kehanetleri üzerine dayanan Romalılar, dünyayı haydutça ele geçirdiler ve kırıp döktüler. İlahi peygamberleri tarafından yüreklendirilen Araplar, Hıristiyanları ve putperestleri kılıçtan ve ateşten geçirdiler. Hıristiyanlar, sözde kutsal dinlerini yaymak bahanesiyle yerkürenin her iki yarısını da yüz kez kana boyadılar."


- Sağduyu



72. "
*"


- Sağduyu



73. ""Dini geleneklerin tümünde ahmaklık ya da barbarlık ziyafeti vardır.""


- Sağduyu



74. "İlahiyat "Pandora" kutusudur. Bunu tekrar kapatmak mümkün değilse, herhalde bu çok uğursuz kutunun açılmış olduğunu hatırlatmak yararlıdır."


- Sağduyu



75. "Denilebilir ki, korkacak hiçbir şeyi olmamaktan korktuğu kadar, hiçbir şeyden korkmaz."


- Sağduyu



76. "Zavallı insan, kendisini, ancak peygamberlerin efsanevi hikâyeleriyle tanımış olduğu Tanrılarının boyunduruğu altında inlemeye zorunlu sandı."


- Sağduyu



77. "Gerçek ahlak ilkelerini görmek ve seçmek için insanlar ne teolojiye, ne vahye, ne tanrılara muhtaçtır."


- Sağduyu



78. ""Felsefe aracılığıyla edinilen ahlak erdem için yeterlidir...""


- Sağduyu



79. "Tanrıların tümünün kaynağı vahşettir. Bütün dinler dipsiz cehalet, hurafe, kan dökücülük abideleridir ve yeni dinler yeniden gençleşmiş eski deliliklerdir."


- Sağduyu



80. ""Bana bir dayanak noktası verin, dünyayı yerinden oynatayım."


*"


- Sağduyu



81. "Sofuluk kendisine zorbaca bir üstünlük takınır ki, içtenlik ve dostluktan yumuşaklığı, sevecenliği ve neşeyi kovar; başkalarını sansür etmek, inanmayanları Tanrı'nın en büyük şan ve yüceliği adına yakalamak, parçalamak hakkını kendine verir."


- Sağduyu



82. "Aldatıcı bir biçimde, keramet taslayan sözlerle rahipler çoğunlukla bilmedikleri sırları cesaretle ilan eder ve herkese duyururlar."


- Sağduyu



83. "Dinler bilinçsizlik, batıl inanç ve ilahi güçlere tapmanın yanı sıra, halkın sömürücüler tarafından ezilmesinin sonucu doğmaktadır."


- Sağduyu



84. "Tanrı kötülüğün olmasına neden engel olmuyor?"


- Sağduyu



85. "Kimsenin anlamak yeteneğinde olmadığı ve bundan dolayı, herkesin kendi kafasına göre değiştirdiği, şekil verdiği bir vücut."


- Sağduyu



86. "Bilinmeyen, gizli, hayali, efsanevi, mucizevi, inanılmaz ve hatta korkunç olan şeyi açık, basit ve sağlıklı olana tercih etmek, cehaletin
özelliğindendir.Gerçek, hayalgücü üzerinde hiçbir zaman, herkesin kendisine göre düzenlemekte özgür olduğu batıl hayaller kadar şiddetli sarsıntılar yapmaz. Sıradan insanlar masal dinlemeyi her şeye tercih eder. Rahipler ve şeriatçılar, bu masallardan dinler icat eder ve sırlar üretirler. Bunları sıradan insanların yaratılışına ve huyuna göre kullanmışlardır. Sıradan insanların bu eğilimi yüzünden, rahipler, şeriat ve kanun koyucuları, kendinden geçmiş coşkunları, kadınları, cahilleri kendilerine bağlamışlardır. Bu içerikteki kimseler, incelemeye yetenekli olmadıkları fikirleri kolayca kabul ederler."


- Sağduyu



87. "Rahipler, hocalar, hep baskı yönetiminin yürütücüsü ve insan özgürlüğünün düşmanı olmuşlardır."


- Sağduyu



88. "Ey insanlar! Siz hâlâ vahşisiniz! Ey insanlar; din konusu açılır açılmaz, sizler birer çocuktan başka bir şey değilsiniz!"


- Sağduyu



89. ""Hükümdarlar ilahiyata karışmaktan uzak olunca, ilahiyatçıların çekişmelerinde korkulacak bir şey kalmaz.""


- Sağduyu



90. "Doğanın görünmeyen gücünü ifade etmek için üretilmiş soyut bir kelimedir."


- Sağduyu



91. "Batıl inançlar, eğitim ve öğretim görevlilerinin görüşlerini bizde çimentolamaya yarar ve onların bizden çok usta, çok uyanık oldukları
inancında bulunuruz; bize öğrettikleri şeyler hakkında çok güçlü bir vicdani kanaatleri olduğunu sanırız. Kendi kendimize yardım edemediğimiz bir zaman ve yaşta, hakkımızdaki özen ve dikkatlerine bakarak, bizi aldatmak isteyebileceklerine ihtimal vermeyiz. Bizleri büyütmüş, yetiştirmiş olanların tehlikeler taşıyan sözünden başka
hiçbir esas olmaksızın, bunların bize binbir türlü sapkınlığı kabul ettirmelerinin nedeni işte budur. Bize söylediklerini muhakeme etmenin yasaklanması bile güvenimizi asla azaltmaz ve çoğu kez onların gö­rüşlerine saygıyı artırmaya da yardım eder."


- Sağduyu



92. "Dünyada ıstırap sürdüğü sürece isyan etmiş kalbimde kuşku devam edecektir."


- Sağduyu



93. "Bir iyi Tanrı, yaratıklarının güçlüğe düşmesiyle ve sır karşısında şaşırıp kalmasıyla eğlenebilir mi? Dünyada hiçbir şeyin dayanamayacağı güce sahip bir Tanrı, amacının bilinmesinden sakınabilir mi? Bu durumda, bize muammalar ve sırlar bulaştırmakla, sokuşturmakla ne yarar sağlar?"


- Sağduyu



94. ""Bize sayısız nimet, iyilik ve bağışa boğan Tanrı'nın lütfuna sonuz şükran borçlu olduğumuz tekrarlanır. Özellikle yaşamak mutluluğu övülür. Ama heyhat! Hayatından hoşnut olan kaç kişi vardır.? ""


- Sağduyu



95. "Gerçekte, dinleri hakkında, halkın hiçbir fikri yoktur; din olarak adlandırılan şey, bilinmeyen görüşlere ve sırlara bulaşmış işlere kör bir bağlılıktan başka bir şey değildir."


- Sağduyu



96. "İnsanlar hayal hastalarıdır."


- Sağduyu



97. "İnsanlar ne kadar az muhakemede bulunurlarsa, o kadar kötüdürler."


- Sağduyu



98. "Gerçek sadedir.
Doğru yoldan sapma karmakarışıktır.
Gerçeğin doğal sesi kolay anlaşılır.
Yalanın sesi cinaslıdır, içinden çıkılmaz ve esrarlıdır."


- Sağduyu



99. "Doğada hiçbir şey rastlantı olarak yapılmaz; orada her şey sabit yasaları izler..."


- Sağduyu



100. "Halk hemen hemen hiç okumaz; daha az muhakemede bulunur, daha az düşünür; aklı başında ve sağlam kimseler aydınlanır; kültür ışıkları yavaş yavaş yayılarak zamanla halkın gözlerini etkilemeye başlar."


- Sağduyu



101. "Bir şey ya da şeyler ne kadar çok anlaşılmaz olursa, halka o oranda ilahi görünür. Bu şeyler ne kadar az inanılabilir olursa, bunlara inanan sıradan insanlar, o oranda erdem ve üstünlükler olduğunu sanır."


- Sağduyu



102. "Bilinmeyen, gizli, hayali, efsanevi, mucizevi, inanılmaz ve hatta korkunç olan şeyi açık, basit ve sağlıklı olana tercih etmek, cehaletin özelliğindendir."


- Sağduyu



103. "Din, insanların sınırlı zekâlarını, anlaşılması kendileri için olanaksız olan bir şeyle meşgul etme sanatıdır."


- Sağduyu



104. "Evrensel bir Tanrı’nın evrensel bir din bildirmesi gerekirdi."


- Sağduyu



105. "Kötülük mü yapıyor? Bu kötülüğü onarmak için zamanı olacağını ümit eder ve bir gün bundan pişman olup Tanrıdan suçunun bağışlanmasını dileyeceğini kendi kendine vaat eder."


- Sağduyu



106. "Dini ilkeler kuşkusuz bir temele dayanmaz ve asla yaşa bağlı değildir. Tanrı düşüncesi ve din ilkeleri kesinlikle doğuştan kazanılmaz, insan bunları düşünce halinde taşıyarak ve sahip olarak doğmaz. Sonradan, aile, toplum ve genel çevre bunları kendisine aşılar."


- Sağduyu



107. "İnsan dimağı, özellikle çocuklukta yumuşak bir balmumu gibidir, üzerinde yapılmak istenen bütün değişiklikleri kabul etmeye hazırdır.Kendisinin akıl yürütme gücü olmadığı bir zamanda, eğitim, insana hemen hemen bütün görüşlerini, bütün fikirlerini verir. Pek genç yaşımızda iken kafamıza sokulmuş doğru ya da yanlış fikirleri doğadan almış ya da doğarken bunlarla birlikte doğmuş olduğumuz inancında bulunuruz. İşte bu kanı, sapkınlıklarımızın en büyük kaynaklarından biridir."


- Sağduyu



108. "Zavallı baba! Sevgili bir çocuğunu ya da mutluluğunun dayanağı olan eşini yitirmenin tesellisini iyiliksever Tanrı'nın kucağında arıyorsun. Heyhat! Görmüyor musun, onları senin Tanrın öldürdü? Senin Tanrın seni sefil ve perişan etti. Sen ise istiyorsun ki, sana yönelttiği iğrenç darbelerden dolayı Tanrı seni avutsun, teselli etsin!"


- Sağduyu



109. ""Sema dediğimiz baş aşağı çevrilmiş tasa doğru, yardım için ellerini kaldırma; o senden daha biçaredir."


*"


- Sağduyu



110. "İlahiyat "Pandora" kutusudur. Bunu tekrar kapatmak mümkün değilse, herhalde bu UĞURSUZ KUTUNUN açılmış olduğunu hatırlatmak yararlıdır.



*

Çevirinin bitimi : 24 Haziran 1927, Yakacık."


- Sağduyu



111. "Aç­ gözlü, adaletsiz, zorba bir hükümet, sefaleti artırır; vergilerin şiddet ve ağırlığı acı ve bezginlik, tembellik, yoksulluk getirir. Bunlar ise, hırsızlıklar, cinayetler ve her türden katiller doğurur. Hükümdarlarda daha çok insanlık, sevecenlik ve hakkaniyet olsaydı, ülkeleri, sefaletlerini hafifletmesi olanaksız olan bu kadar yoksul, bu kadar mutsuzla dolu olmazdı."


- Sağduyu



112. "Kudüs'te Muhammed ümmetiyle İsa ümmeti arasında bir gürültü koptu. İseviler çan çalıyor, Muhammediler minarede bağırıyor; her iki taraf kendi dinine saygı gösteriyor, yüceltiyordu. Ah! Hangisinin doğru olduğunu bilseydim!"


- Sağduyu



113. "Aydınlanma Çağı’nın filozoflarına esin kaynağı olan Jean Meslier 18. yüzyıl Fransa’sının Turan Dursun’udur."


- Sağduyu



114. "İyi eğitim ve öğretim gördükleri, iyi bir hükümetle yönetildikleri, vatandaşlarına yaptıkları kötülükten dolayı cezalandırıldıkları ya da hor görüldükleri ve bunlara yaptıkları iyilikten dolayı da son derece hak ve adalete uygun olarak ödüllendirildikleri zaman, insanlar iyi olacaklardır."


- Sağduyu



115. "Ateizmin akıl üzerine kurulu ilkeleri, ilahiyatın en işlek zekalar için bile imkansız hal ve zorluklarla dolu olduğunu gördüğümüz ilkelerinden daha kolay kavranması mümkün değil midir?"


- Sağduyu



116. "Aç­ gözlü, adaletsiz, zorba bir hükümet, sefaleti artırır; vergilerin şiddet ve ağırlığı acı ve bezginlik, tembellik, yoksulluk getirir. Bunlar ise, hırsızlıklar, cinayetler ve her türden katiller doğurur. Hükümdarlarda daha çok insanlık, sevecenlik ve hakkaniyet olsaydı, ülkeleri, sefa­letlerini hafifletmesi olanaksız olan bu kadar yoksul, bu kadar mutsuz­la dolu olmazdı."


- Sağduyu



117. "Özgür olmayan, esir hayatı yaşayan milletlerin ahlakı bozulur."


- Sağduyu



118. "Ancak “Gerçek” kendisini içten bir doğrulukla arayan temiz ruhları, kesinlikle saçmalıktan kurtaracaktır."


- Sağduyu



119. "Dünyada hangi din vardır ki, en güzel inanışa sahip olmakla övünmesin ve bu inanışları doğrulamak için bize bir sürü mucizeler söylemesin?"


- Sağduyu



120. ""Mısır dini, puta tapma (sanemperestlik) ayini bu dinden uzaklaştırmış olan Musa'nın dinine temel hizmetini görmüştür. Musa hizipçi bir Mısırlıdan başka bir şey olmamıştır. Hristiyanlık, birleştirilmiş "Yudaizm"den (Musevilikten) başka bir şey değildir. Müslümanlık ise, Hristiyanlıktan, Yahudilikten ve Arabistan'ın dininden ibarettir.""


- Sağduyu



121. "Korku, ancak esirlere vücut verir; esirler ise korkaktır, aşağıdır, zalimdir; korktukları hudavendin lütuf ve teveccühünü elde etmeleri ya da cezasından kurtulmaları söz konusu olduğu zaman her şeyi mubah görür, her naneyi yerler. Yalnız düşünce özgürlüğü insanlara büyüklük ve merhamet verir. Zorba bir Tanrı fikri, ancak iğrenç, tasalı, kavgacı, hoşgörüsüz kullar vücuda getirebilir."


- Sağduyu



122. ""Günahların AFFI inancı, Rahiplerin ÇIKARI için icat edilmiştir...""


- Sağduyu



123. ""İnsanların metafizik düşünceleri, başka bir deyişle dini görüşleri, yaratılışları üzerine, ancak bu düşünce ve görüşleri çıkarlarına uygun gördükleri zaman etkili olur.""


- Sağduyu



124. "Hayvanların öteki türlere karşı zulüm ve saldırganlıklarının nedeni açlık ve beslenme ihtiyacıdır. İnsanın insana karşı zulüm ve saldırganlığının nedeni, efendilerinin kavga çıkarmak isteğinden ve açgözlülüğünden ve
saygısız, batıl inançlarının azgınlığından başka bir şey değildir."


- Sağduyu



125. "İnsanların çoğu hiçbir şeyi incelemez.
Teamüle, hükümete bırakırlar ve boyun eğer, bağlanırlar."


- Sağduyu



126. "Ya Tanrı Özgür değildir ya da iyi olmaktan çok kötüdür..."


- Sağduyu



127. "Herkes, cezalandıran ve ödüllendiren bir Allah'a sağlam bir şekilde inandığını bize temin eder. Herkes bir cehennem ve bir cennetin varlığına inandığını söyler. Bununla birlikte, bu fikirlerin insanları daha iyi yaptığını ya da bunlardan çoğunun zihninde en hafif çıkarlara denk geldiğini görüyor muyuz? Herkes Allah'ın hükümlerinden, cezalarından çok korktuğunu söyler ve herkes in­sanların hükümlerinden, cezalarından kurtulacağına emin olduğunda ihtiraslarına tabi olmakta tereddüt etmez."


- Sağduyu



128. "Eğer insanın varlığı Tanrı için hiç yararlı ya da gerekli değilse, Tanrı onu neden yoklukta bırakmadı?"


- Sağduyu



129. "İnsanın densizliği, kendisini evrenin tek merkezi olduğuna inandırır; yalnız kendisi için bir alem ve bir Tanrı yapar..."


- Sağduyu



130. "Zorbaca bir boyunduruk altında halkı ezip, çılgın bir zevk ve ihtişamı tatmin etmek için onları yoksullaştırdıktan sonra sefalete düşürülen halkın çok az bir kesimini alabilecek muhteşem binalar yapmaktansa, bu halkı iyi yönetmek, refah sağlamak, sanayi ve ticareti geliştirmek, ko­laylaştırmak, halkın çalışmasının ürünlerini tam güvenlikle top­lamasını sağlamak, daha çok insancıl olmaz mıydı?"


- Sağduyu



131. "Eğer insanın varlığı Tanrı için hiç yararlı ya da gerekli değilse, Tanrı onu neden yoklukta bırakmadı?"


- Sağduyu



132. "İnsanın densizliği, kendisini evrenin tek merkezi olduğuna inandırır; yalnız kendisi için bir alem ve bir Tanrı yapar..."


- Sağduyu



133. "Dünyada hangi din vardır ki, en güzel inanışa sahip olmakla övünmesin ve bu inanış­ları doğrulamak için bir sürü mucizeler söylemesin?"


- Sağduyu



134. "Bu dünyanın özellikle ve sadece insan için yaratılmış olduğunu düşünmek budalalıktır"


- Sağduyu



135. "Herkes anne ve babasından, öğretmeninden; bunların da kendi anne, baba ve öğretmenlerinden almış oldukları Tanrı'yı alır. Ancak herkes bu Tanrı'yı kendi yaratılışına göre düzenler, değiştirir ve kendine göre renklendirir."


- Sağduyu



136. "Ama heyhat! Hayatından hoşnut olan kaç kişi vardır?
Eğer hayat bize bazı tatlar veriyorsa, bu tatlar birçok acıyla karışmış değil midir?"


- Sağduyu



137. ""Herkes anne ve babasından, öğretmeninden; bunların da kendi anne, baba ve öğretmenlerinden almış oldukları Tanrı'yı alır. Ancak herkes bu Tanrı'yı kendi yaratılışına göre düzenler, değiştirir ve kendine göre renklendirir.""


- Sağduyu



138. "Tanrı nedir: Doğanın yürümeyen gücünü ifade etmek için üretilmiş SOYUT bir kelimedir. Ya da, ne genişliği ne uzunluğu ne derinliği olan MATEMATİKSEL noktadır. Bir filozof, ilahiyatçılardan söz ederken büyük bir zihin açıklığıyla şöyle demiştir: "İlahiyatçılar Arşimet'in bilinen meselesinin çözümünü bulmuşlardır: Dünyayı manivela ile hareket ettirmek için gökyüzünde bir dayanak noktası.""


- Sağduyu



139. "Din, hiçbir zaman özgürlük olgunluğuyla düşünmeye, ya da düşünüleni açıkça söylemeye ya da insanın her yerde kurbanı ve şaşkını olduğu batıl fikirleri eleştirmeye asla elverişli olmadı."


- Sağduyu



140. "Eski ve yeni dinler, soyut kuruntularını ve gülünç ayinlerini hep birbirlerinden almışlardır."


- Sağduyu



141. "Tanrı, ya kötülüğe engel olmak istiyor ancak kötülüğü yasaklamaya muktedir olamıyor ya kötülüğü yasaklamaya muktedir olabiliyor ancak engel olmak istemiyor."


- Sağduyu



142. "Eski ve yeni dinler, soyut kuruntularını ve gülünç ayinlerini hep birbirlerinden almışlardır."


- Sağduyu



143. "Metafizik Tanrı, elsiz bir işçidir; yersiz korkulara, boş kuruntulara, deliliklere ve ağız dalaşına yol açmaktan başka bir şeye yetenekli değildir."


- Sağduyu



144. "İnsanlar her ne kadar Tanrılarının sonsuz iyi olduğunu bize tekrar etmekten usanmıyorlarsa da, gerçekte buna hiç inanmadıkları ortadadır. Bilinmeyen, tanınmayan, nasıl sevilebilir? Düşünülmesi ve tasavvur edilmesi insanı endişe ve karışıklığa atmaktan başka bir sonuç vermeyen bir zata nasıl sevgi beslenir?"


- Sağduyu



145. "Gizli şeyleri olmayan hiçbir din yoktur. Gizli şeyler, dinin aslı, esas özüdür. Sırlardan soyutlanmış, tek başına kalmış bir din olamaz. Dinin doğası, teizme ya da deizme esas teşkil eden Tanrı'nın doğrudan doğruya kendisi de onunla ilgilenmek isteyen zekâ için, bir sırdır."


- Sağduyu



146. "İnsanın doğması hiçbir şekilde kendi seçimi ve arzusu sonucu olmaz, dünyaya gelmek isteyip istemediği insana sorulmamıştır. Doğa, ona verdiği ana, baba ve ülke hakkında kendisinin oyunu almamıştır. İnsanın
edindiği düşünceleri, görüşleri; yanlış, doğru bütün bilgileri; aldığı ve üzerinde asla hakimiyet kuramadığı eğitiminin ürünüdür. İhtirasları,
özlemleri, doğanın kendisine vermiş olduğu yaratılışın, kendisine telkin
edilmiş olan düşüncelerin zorunlu sonucudur. Hayatı boyunca istekleri, eylemleri hep insanın ilişkisinin, alışkanlıklannın, işlerinin, haz duyduğu şeylerin, konuşmalarının, elinde olmayarak bir kelimede kendini gösteren
düşüncelerin, üzerinde hiçbir türlü hüküm ve nüfuzu olmadığı birçok olayın eseridir. Geleceği önceden görmeye gücü yetmediğinden, insan, yaşadığı anı izleyen anda ne isteyeceğini ve ne yapacağını bilmez. İnsan doğduğu andan yaşamının son nefesine kadar bir an özgür olmaksızın yaşamının sonuna varır."


- Sağduyu



147. "Bir şeyi yapmakta yapmamakta özgür olduğunu zannettiren iç duygu, yalnızca katıksız hayalden başka bir şey değildir..."


- Sağduyu



148. "
*

"Zayıf yaratıkların ihtiyaçlarını sağlayarak, Tanrısallık gösterisiyle cömertlik etmeye, özen göstermeye Tanrı'nın lütfu denir. Ancak insan gözünü açar açmaz Tanrı'nın kimseyle ilgilenmediğini görür. Tanrı'nın lütfu ve iyiliği, bu dünyada oturanların büyük çoğunluğu için tümüyle uykudadır.""


- Sağduyu



149. ""Yaratılışın kanunlarını bilmediğin için olayları yıldızların ve göğün etkisine atfediyorsunuz."


*"


- Sağduyu



150. "İnsanlar hayal hastalarıdır. İlaçlarına alıcı bulmak için, çıkarcı şarlatanlar, hep insanların deliliklerini, budalalıklarını sürdürmeye özen gösterirler..."


- Sağduyu



151. "Tanrılarının karşısında herkesin titremesi, rahipler için, hocalar için, hahamlar için yararlıdır. Tanrı, korkunç olmalıdır, ta ki, korkularından kurtulmak ve rahatlamak için, halk, kendilerinin aracılıklarına, şefaatlerine başvursun. Eğer Tanrı'ya, kahhar (yok edici), şedidülikap (azap ve eziyet verici) sıfatları verilmemiş olsaydı, kimse hocalardan dua istemezdi, kimse "Şefaat ya Resulullah!" diye bar bar bağırmazdı. Kimse dünyanın her yerinden "Kudüsü Şerif"e, "Mekkei Mükerreme"ye, "Medinei Münevvere"ye ve Papa'nın pabucunu öpmek için "Roma"ya gitmezdi. Papazlar, hocalar, hahamlar, halkın sırtından geçinerek semizlenmezdi. Kimse kendi "vale dö şambr"ının gözünde bir kahraman değildir."


- Sağduyu



152. "Bir Hıristiyan filozofa sorunuz:
Dünyanın kökeni nedir? Size cevap olarak, "Kainatı yaratan Allah'tır" diyecek. Allah nedir? Bu konuda hiçbir şey bilinmez. Yaratmak
nedir? Bu konuda hiçbir fikre sahip olunamaz. Vebanın, koleranın, kıtlıkların, savaşların, kuraklıkların, su baskınlarının, depremlerin
nedenleri nedir? Allah'ın gazabı. Bu felaketlere karşı ne çareye başvurulmalı? Duaların, namazların, kurbanların, hacların, adakların,
Procession'ların , tanrısal gazabı yatıştırmak için gerçek çareler olduğunu bize söylerler. Ancak, Allah neden gazaba gelmiştir? Çünkü
insanlar kötüdür. İnsanlar neden kötüdür? Avrupalı bir teoloji bilgini size hemen der ki; "İlk kadın tarafından aldatılan ilk erkek, Allah'ın dokunmayı yasakladığı bir elmadan yedi." Bu kadını böyle bir budalalık yapmaya kim yöneltti ? Şeytan. Ancak şeytanı kim yarattı ?
Allah. İnsan türünü bozmaya özgü bir şeytanı Allah neden yarattı? Bu konuda bilinen hiçbir şey yoktur, tanrısallığın sinesinde gizli bir sırdır."


- Sağduyu



153. "Din imamları, Tanrılarından, korkunç, kararsız, değişken bir zorba yapmaya büyük bir özen göstermişlerdir. Bu şekilde, değişebilecek çıkarlarına Tanrı'nın uygun olması, kendi çıkarları gibi Tanrı'nın da gerekli zaman ve duruma göre değişken olması gerekiyordu."


- Sağduyu



154. "Din eczanesinde vicdanların acısını dindirmeye yarayan şaşmaz reçeteler, ilaçlar vardır. Her ülkede rahipler, Tanrı'nın gazabını gidermenin ala sırlarını bilirler."


- Sağduyu



155. ""Cehalet, rahiplere ve insan türünün ezicilerine yararlıysa da, toplum için çok zararladır.

Aydınlıktan kültürden yoksun olan insan, muhakeme yetkisini kullanamaz.

Muhakeme ve kültürden de yoksun olan kimse ise, her an cinayete sürüklenebilen bir VAHŞİDİR.""


- Sağduyu



156. "Yeryüzünde görülen semavi dinlerin tümü, gizli inanışlarla, inanılmaz mucizelerle, aklı karıştırmak için icat edilmiş görünen, hayret uyandıran masallarla doludur."


- Sağduyu



157. "Korktuğunda, insanın muhakemesi artık işlemez; insan düşünemez, değerlendirme yapamaz. Öte yandan in­sanlara, akıl ve muhakemelerine güvenmemeleri öğütlendi; zihin böyle karıştırılınca artık her şeye inanılır ve hiçbir şey araştırılmaz."


- Sağduyu



158. "Gerçek ahlak ilkelerini görmek ve seçmek için insanlar ne te­olojiye, ne vahye, ne tanrılara muhtaçtır. İhtiyaçları yalnız ve yalnız sağduyudur. Yalnızca kendilerine gelmeleri, kendi tabiat ve içerik­lerini düşünmeleri, özel yararlarını incelemeleri, toplumun ve top­lumu oluşturan üyelerden her birinin amacını göz önünde bulun­durmaları yeterlidir. O zaman insanlar şunu kolayca onaylar: Erdem oğulların kârı ve kötü ahlak oğulların zararıdır. İnsanlara, tanrılar öyle istediği için değil, insanların sevgilisi olmak için adil, iyi­liksever, anlayışlı, geçimli olmalarını söyleyelim. Ahrette cezaya uğrayacakları için değil, sonucuna bu dünyada katlanacakları için kötülükten ve cinayetten çekinmelerini söyleyelim. Montesquieu der ki, "Cinayetlere engel olmak için çareler vardır, bu çareler cezalardır; ahlakı değiştirmek için çareler vardır, bu çareler güzel örneklerdir. ""


- Sağduyu



159. "Din bir alışkanlık ve moda işidir; başkaları gibi yapmak gerektir. An­cak dünyada gördüğümüz bu kadar çok dinden hangisi seçilmelidir? .. Bir inceleme ve araştırma, çok uzun ve çok zahmetli olur. Bunun için insan, atasının ülkesini ve kuvveti elinde tuttuğu için, dinlerin iyisi olması ge­reken hükümdarın dinine girmiş olmalıdır. Bir insanın da, bir kavmin de dinini yalnız rastlantı belirler. Ataları Sarasin'lerin yoğun çalışmalarını (yani istilacı Arapların Müslüman etmek için çaba ve çalışmalarını) reddetmemiş olsalardı, bugün Fransızlar, iyi Hıristiyan oldukları kadar iyi Müslüman olurlardı."


- Sağduyu



160. "Bizzat incelemekten, başkasının sözüne inanmak da­ha kolaydır. İnceleme ve araştırma, yavaş ileriediğinden ve zor oldu­ğundan, gerek ahmak cahillerin, gerek fazla ateşli ruhların aynı öl­çüde hoşlarına gitmez. Hiç kuşku yok ki, imanın yeryüzünde bu ka­dar taraftar bulmasının nedeni budur."


- Sağduyu



161. "Yeryüzünde görülen semavi dinlerin tümü, gizli inanışlarla, inanılmaz mucizelerle, aklı karıştırmak için icat edilmiş görünen, hayret uyandıran masallarla doludur."


- Sağduyu



162. "Gerçek ahlak ilkelerini görmek ve seçmek için insanlar ne te­olojiye, ne vahye, ne tanrılara muhtaçtır. İhtiyaçları yalnız ve yalnız sağduyudur. Yalnızca kendilerine gelmeleri, kendi tabiat ve içerik­lerini düşünmeleri, özel yararlarını incelemeleri, toplumun ve top­lumu oluşturan üyelerden her birinin amacını göz önünde bulun­durmaları yeterlidir. O zaman insanlar şunu kolayca onaylar: Erdem oğulların kârı ve kötü ahlak oğulların zararıdır. İnsanlara, tanrılar öyle istediği için değil, insanların sevgilisi olmak için adil, iyi­liksever, anlayışlı, geçimli olmalarını söyleyelim. Ahrette cezaya uğrayacakları için değil, sonucuna bu dünyada katlanacakları için kötülükten ve cinayetten çekinmelerini söyleyelim. Montesquieu der ki, "Cinayetlere engel olmak için çareler vardır, bu çareler cezalardır; ahlakı değiştirmek için çareler vardır, bu çareler güzel örneklerdir. ""


- Sağduyu



163. "Din bir alışkanlık ve moda işidir; başkaları gibi yapmak gerektir. An­cak dünyada gördüğümüz bu kadar çok dinden hangisi seçilmelidir? .. Bir inceleme ve araştırma, çok uzun ve çok zahmetli olur. Bunun için insan, atasının ülkesini ve kuvveti elinde tuttuğu için, dinlerin iyisi olması ge­reken hükümdarın dinine girmiş olmalıdır. Bir insanın da, bir kavmin de dinini yalnız rastlantı belirler. Ataları Sarasin'lerin yoğun çalışmalarını (yani istilacı Arapların Müslüman etmek için çaba ve çalışmalarını) reddetmemiş olsalardı, bugün Fransızlar, iyi Hıristiyan oldukları kadar iyi Müslüman olurlardı."


- Sağduyu



164. "Bizzat incelemekten, başkasının sözüne inanmak da­ha kolaydır. İnceleme ve araştırma, yavaş ileriediğinden ve zor oldu­ğundan, gerek ahmak cahillerin, gerek fazla ateşli ruhların aynı öl­çüde hoşlarına gitmez. Hiç kuşku yok ki, imanın yeryüzünde bu ka­dar taraftar bulmasının nedeni budur."


- Sağduyu



165. "Din; mekansız olmakla birlikte sonsuz olan, genişliğiyle her yeri dolduran, arzusunu hiçbir zaman uygulamayan, son derece iyi olan ve
bununla birlikte hep hoşnutsuzlar meydana getiren, düzeni seven ve bununla birlikte yönetiminde kargaşa hüküm süren bir zatın önünde diz çöktürür. İlahiyatın "Allah' ı nedir, şimdi düşünülsün."


- Sağduyu



166. "Sizin dediğinize göre, âlemi yaratmadan önce Tanrı, ezeli ve ebedi olarak mutlu idiyse, âlemi yaratmaksızın mutlu olmaya devam edebilirdi. İnsanın acı ve sıkıntı çekmesi neden gereksin? İnsanın varlığı neden gereksin? Onun varlığının Tanrı için ne önemi vardır? Hiç önemi yok mudur? Ya da biraz önemi var mıdır? Eğer insanın varlığı Tanrı için hiç yararlı ya da gerekli değilse, Tanrı onu neden yoklukta bırakmadı?"


- Sağduyu



167. "Bu dünyada çekmek zorunda olduğu acılar ve sakatlıklarla birlikte, dehşetli hayalgücünün öteki dünyada (ahret aleminde) kendisine yarattığı tehlikelere rağmen, insan, kendisini Allahının gözdesi, bütün özenlerinin konusu, bütün çalışmasının tek amacı sanmak deliliğinde bulunur. Bütün dünyanın kendisi için yapılmış olduğunu sanır; kendisine küstahça doğanın kralı adını verir ve kendisini öteki canlıların, öteki bütün hayvanların pek çok üstüne kor ve kendine ileri yaratık adını verir. Zavallı insan! Bu büyüklük iddialarını neye dayandırabiliyorsun? Ruhunun,
erişmiş olduğu aklın, çevrendeki yaratıklar üzerinde bir hakimiyet uygulamaya elverişli olan yüce yetilerine mi dayandırıyorsun? Ancak, ey
dünyanın zayıf hükümdarı, gösterişli yaşayışının süreceğinden bir an
emin misin? Aşağıladığın maddenin en değersiz, önemsiz zerreleri, tahtını elinden almaya ve seni hayattan yoksun etmeye yetmez mi? Sözün kısası, hayvanların kralı (yani insan), en sonunda mutlaka solucanların, kurtların gıdası, yemi olmuyor mu?"


- Sağduyu



168. ""Tanrı dünyayı bizzat kendisi için yarattı" diyorlar; "Tanrı, ülkesinde kendisine kulluk edecek uyruğa sahip olmak için insanları yarattı" diyorlar. Oysa insanların sürekli olarak Tanrı'ya karşı isyan ettiklerini görüyoruz!"


- Sağduyu



169. "Bir şey, birbirini karşılıklı olarak bozan, aklen birleştirmeyen ve anlaşılmayan iki düşünceyi kapsıyorsa; o şey HAYAL ÜRÜNÜDÜR...

İnsanlar için açıklık, ancak bize fikirler üreten ve bizi bulların birleştirmesinin mümkün olup olmadığı hakkında karar verme iktidarına eriştiren duygularımızın sürekli tanıklı üzerine kurulabilir..."


- Sağduyu



170. ""Köylüler, soylular ve zenginler için çalışırken, kendileri bir ekmeğe muhtaç haldedir.""


- Sağduyu



171. ""Başkalarının zararında kendi yararlarını ararlar ve DİNİ öne sürerler."



*"


- Sağduyu



172. "İnsanlardan korkabilir; aşağılanmaktan, rezil olmaktan, yasaların cezalarından ve intikamdan korkabilir. Sözün kısası, kendi kendisinden korkabilir; hemcinslerinin düşmanlığına uğramış ya da buna hak kazanmış olduğunu bilen herkesin hissetmesi gereken vicdan azaplarından korkabilir."


- Sağduyu



173. "Batıl fikirlerden arınmış bir fizikçi, doğa olaylarını doğanın gücünden, sürekli ve çeşitli yasalardan, karmaşık birleşmelerin zorunlu sonucundan başka bir şey olarak görmez."


- Sağduyu



174. "İnsanlara, Tanrılar öyle istediği için değil, insanların sevgilisi olmak için, adil, iyiliksever, anlayışlı, geçimli olmalarını söyleyelim. Ahrette cezaya uğrayacakları için değil, sonucuna bu dünyada katlanacakları için kötülükten ve cinayetten çekinmelerini söyleyelim."


- Sağduyu



175. "Bu hayatın zorluklarına karşı dini tesellilerin boşluğu bir cennet bir ahiret umudu hayaldir..."


- Sağduyu



176. "Bu dünyanın prensleri ve zorbaları halkı baskı altına almak ve kendi amaçları doğrultusunda yönlendirebilmek için dinleri kendi yasalarıyla ayakta tutmaktadırlar."


- Sağduyu



177. "Ey ölümlüler! Bu sultan, sizin Tanrınızdır; hazinesi cennettir; zindanı cehennemdir; zarlar da sizdedir; sizler de bu zarlarla oynamak zorunda bırakılanlarsınız!"


- Sağduyu



178. "İnsanlar ancak anlamadıklarına hayran olur ve taparlar."


- Sağduyu



179. ""Evren olabildiği şeyden başka bir şey değildir. Evrende duygulu varlıklar haz ve acı duyarlar. Yani bazen hoş, bazen acıklı bir biçimde duygulanırlar. Bu eserler, bu sonuçlar zorunludur. Bu eserler, kendi özel duyularıma göre etkide bulunan etkenlerden oluşur.""


- Sağduyu



180. ""İnsan falan ya da filan ana babadan doğmakta ya da doğmamakta ÖZGÜR müdür? Ana ve babanın ya da eğiticilerin görüşlerini, fikirlerini almak ya da almamak insanın elinde midir?"

"İnsanın doğması hiçbir şekilde kendi seçimi ve arzusu sonucu OLMAZ, dünyaya gelmek isteyip istemediği İNSANA SORULMAMIŞTIR."

"İnsan doğduğu andan yaşamının son nefesine kadar bir an ÖZGÜR OLMAKSIZIN yaşamının sonuna varır.""


- Sağduyu



181. ""Aldatıcı bir biçimde, keramet taslayan sözlerle rahipler çoğunlukla bilmedikleri sırları cesaretle ilan ederler ve herkese duyururlar."

Petron. Satyr. 1733"


- Sağduyu



182. ""Cinayetlere engel olmak için çareler vardır, bu çareler cezalardır; ahlakı değiştirmek için de çareler vardır, bu çareler güzel örneklerdir."



*"


- Sağduyu



183. ""Dinin en çok önem verdiği yoksulluk, AKIL yoksulluğudur. Her dinin esas erdim, yani din göstericilerinin en çok işlerine YARAYAN erdem, imandır...""


- Sağduyu



184. "Ekanimi selase : Hristiyanlıkta baba-oğul-kutsal ruhtan oluşan bir üçlü inanç..."


- Sağduyu



185. "Ahlaki görevle ahlaki yükümlülük bir yasa gerektirir; ancak bu yasa, olaylar arasında sonsuz ve zorunlu ilişkilerden doğar, bu ilişkinin ise bir Tanrı'nın varlığıyla hiçbir ilgisi yoktur. İnsanların yaratılışlarının kuralları, bilebildikleri, kendilerince bilinebilir olan tabulardan ortaya çıkar; hakkında hiçbir fikirleri bulunmayan ilahi yaratılıştan değil."


- Sağduyu



186. "Herkesin istediği gibi düşünmesine izin verilsin, ancak görüşleri yüzünden başkalarına zarar verme izni kimseye verilmesin. Eğer milletlerin başkanları daha adil,daha aklı başında olsaydı,ilahiyatçıların tartışmaları, genel güvenliği, fizikçilerin, tabiplerin, dilbilginlerinin ve eleştirmenlerin tartışmalarından daha fazla ilgilendirmezdi. Teolojik çekişmelerin devletler için ciddi sonuçlar ortaya çıkarması, hükümdarların zorbalığı yüzündendir. Hükümdarlar ilahiyata karışmaktan uzak olunca,ilahiyatçıların çekişmelerinde korkulacak bir şey kalmaz.Dinin önemini ve yararını bize bu kadar çok övenler, dinin yaptığı etkileri ve teolojinin tartışmalarının ve soyut düşüncelerinin hamallara,zanaatkârlara, çiftçilere, hatiplere, kadınlara ve büyük şehirleri dolduran bozuk ahlaklı birçok uşağa ne yarar sağlayabildiğini bize göstermeliydiler.Bu tür kimselerin hepsi dindardır. Kömürcü imam denilen basmakalıp imana sahiptirler."


- Sağduyu



187. "İnsanın anlayışına sığmayan şey, insanlara göre değildir."


- Sağduyu



188. "Bu kadar güçlü bir Tanrı, bozucu kalplere neden izin veriyor?"


- Sağduyu



189. "İyilik ve nimetleriyle sonsuz olan bir Tanrı’nın tasarrufu olmaz, belki aklın gereği olarak, iyilik ve nimetlerini yaratıklarının üzerine saçmaya zorunlu olur..."


- Sağduyu



190. "Her şeyi bilen, yaratıklarının düşünce ve gidişatına tümüyle vakıf bulunması gereken bir Tanrı’nın, işlemlerinden ve niyetlerinden emin olmak için bu kadar sınavlara ihtiyacı olduğunu havsala nasıl alabilir?"


- Sağduyu



191. "Kendileri için en esaslı şey olduğuna
insanları inandırmayı nasıl başardılar? Çünkü, insanlara korku saldılar. Korktuğunda, insanın muhakemesi artık işlemez; insan düşünemez, değerlendirme yapamaz. Öte yandan insanlara, akıl ve muhakemelerine güvenmemeleri öğütlendi; zihin böyle karıştırılınca artık her şeye inanılır ve hiçbir şey araştırılmaz."


- Sağduyu



192. "Bir şey, birbirini karşılıklı olarak bozan, aklen birleştirilmeyen ve anlaşılmayan iki düşünceyi kapsıyorsa; o şey hayal ürünüdür."


- Sağduyu



193. "İnsanlara alın yazısının elinde olduğu varsayılan görünmeyen kuvvetlerden başka bir şeyden söz edilmedi. Yalnızca endişeleri ve anlaşılmaz hayalleriyle uğraşan insan, hep rahiplerin oyuncağı oldu; bu rahipler, başkaları adına düşünme ve onların tutum ve davranışlarını, yani yaratılışını düzenleme hakkını kendileri için korudular. Bundan dolayı, insan, hep tecrübesiz bir çocuk, cesaretsiz bir esir, düşünmekten korkan ve ecdadının bıraktığı dehlizlerden, dolambaçlı çıkmaz yollardan kendisini asla kurtaramamış bir alık oldu ve öylece kaldı."


- Sağduyu



194. "İyi adam ödül umudu ve ceza korkusu olmaksızın iyidir."


- Sağduyu



195. "Tanrıcıların iddia ettikleri gibi şeyleri herhangi bir Tanrısal ruh yaratmadı, çünkü şeyleri yoktan var eden hiçbir kuvvet yoktur. Ne zaman ve ne mekan ne de madde yaratılmıştır, çünkü bunlar yoktan var edilmiş olamaz."


- Sağduyu



196. "İnsanlar ancak anlamadıklarına hayran olur ve taparlar."


- Sağduyu



197. "Bütün cahiller gibi, vahşiler, acemilikleri gerçek nedenlerini belirlemelerine engel olan bütün eserleri "cin"lere atfederler."


- Sağduyu



198. "Cehalet ve korku ... İşte her dinin başlıca iki nedeni. Allahı hakkında insanı kuşatan belirsizlik, kendisini dine bağlayan birinci bağımsız nedendir. İnsan gerek maddi, gerek manevi karanlıkta korkar; korkusu ihtiyat olur ve korkmak ihtiyaç halini alır, korkacağı bir şey olmadığında kendisinde bir eksiklik, bir boşluk olduğunu sanır."


- Sağduyu



199. ""Tanrı'nın yaratma gücü ya da Tanrı'nın lütfu denilen şeye minnettar olmamız gerektiği doğru değildir...""


- Sağduyu



200. "İnsanları günahları dünyanın düzenini bozuyorsa, bu, Tanrı'nın dünyanın düzenini bozmak istemiş olmasındandır..."


- Sağduyu



201. "Bana,"Tanrı'nın amacı gizli şeylerdir ve izlediği yolların içinden çıkmak, bunları anlamak mümkün değildir" derseniz, size şu yanıtı vereceğim : Tanrı'nın zeki olup olmadığı hakkında hüküm vermek mümkün değildir. !!!"


- Sağduyu



202. "Evrenin oluşumundaki amacın insanın mutluluğu olduğu DOĞRU DEĞİLDİR..."


- Sağduyu



203. "
*

"Eğer Tanrı sonsuz ise, Tanrı insan için yapılmıştır demek, insan karıncalar için yapılmıştır demekten daha basittir. Bir bahçenin karıncaları, bahçıvanın amacına, arzularına, projelerine uygun olarak hareket etseler, bahçıvanın fikrine göre hareket etmiş olurlar mı?""


- Sağduyu



204. ""Tecrübeden asla vazgeçmeyeceğim. Çünkü tecrübe, hayal gücünden ya da bana kabul ettirilmeye çalışılan rehberlerin otoritesinden daha güvenilir bir yol göstericidir...""


- Sağduyu



205. "Her din tahakküm isteğinden doğmuştur.

Kavimlerin ilk yasalarının konusu, halkı egemenlikleri alnı almak olmuştur...."


- Sağduyu



206. ""Cehalet ve esaret insanları mutsuz kılmaya mahsustur. İnsanları köreltmeye çalışır ve doğru yoldan saptıklarında onları o yola daha çok iter.

-Rahipler insanları aldatır, zorbalar, daha çok eleştirmek için onları bozar. Zorbalık her zaman hem ahlak bozukluğunun, hem de kavimlerin bilinen felaketlerinin gerçek kaynağı olmuştur ve olacaktır.

- Dini kavramlar ya da metafizik hayallerle gözleri kamaşmış olan bu kavimler, sefaletlerin doğal ve gözle görülebilir nedenlerine göz atacakları yerde, kötü durumlarını yaratılışlarının olgunlaşmamış olmasına ve felaketlerini Tanrıların öfkesine mal ederler.""


- Sağduyu



207. ""Çıkar duygusuyla hareket edenler İNANMAYANLAR değil, İNANÇLI GEÇİNEN rahipler ve her dinden meslektaşlarıdır... ""


- Sağduyu



208. ""Rahipler için altın madeni olan -GÜNAH ÇIKARMA- ayini, ahlakin gerçek ilkelerini yıkmıştır...""


- Sağduyu



209. "Yüce bir Allah, iradelerini bildirmekle görevlendirdiği insanların kötü muameleye uğramalarına izin vermez. Bir din kurmak isterken her şeye gücü yeten bir Allah, daha kolay ve kullarının en sadıkları için daha az korkulu yollar kullanır. Allah, dinin kanla damgalanmasını istedi demek, bu Allah zayıftır, adaletsizdir, iyilikbilmezdir, kan dökücüdür ve peygamberlerini hırslı arzularına alçakça feda ediyor demektir."


- Sağduyu



210. "Bir şeye inanmak ya da bir şeyi onaylamak için, hiç olmazsa insanların, ina-nılan ve onaylanan şeyin ne olduğunu bilmesi gerekir. Ölmez ruhunuzun varlığına inanmanız, hakkında hiçbir doğru düşünce edinmek mümkün olmayan şeyin varlığına ikna olmanız demektir. Bu ise, hiçbir anlam katmaksızın kelimelere inanmaktır."


- Sağduyu



211. "Bir şeye inanmak ya da bir şeyi onaylamak için, hiç olmazsa insanların, ina-nılan ve onaylanan şeyin ne olduğunu bilmesi gerekir. Ölmez ruhunuzun varlığına inanmanız, hakkında hiçbir doğru düşünce edinmek mümkün olmayan şeyin varlığına ikna olmanız demektir. Bu ise, hiçbir anlam katmaksızın kelimelere inanmaktır."


- Sağduyu



212. "Ahiret hayatında keşfettikleri hayali ülkeleri yurtlandırmak için, ruhlara ve ham hayallere ihtiyaçları vardı."


- Sağduyu



213. "Bir şey, birbirini karşılıklı olarak bozan, aklen birleştirilmeyen ve anlaşılmayan iki düşünceyi kapsıyorsa; o şey hayal ürünüdür."


- Sağduyu



214. "Bazıları inanmadıkları şeylere inandıklarına, halkı inandırırlar; sayıları daha çok olan bazıları da, inanmanın içeriğine nüfuz etmeyi bilmediklerinden inanmadıkları şeye kendi kendilerini inandırırlar, yani nefislerini aldatırlar."


- Sağduyu



215. "Bir şeyden vazgeçiren nedenler, o şeye yönelten nedenlerden daha güçlü olduğunda, ancak o zaman, insan arzularına direnir. Ancak o zaman direnmesi zorunludur."


- Sağduyu



216. ""Fikirleri eylemlerine, başka bir deyişle, sözleri eylemlerine uygun kimseler kadar, dünyada ender hiçbir şey yoktur.""


- Sağduyu



217. ""Sıradan insanlar için yazmak ve sıradan insanları bir darbede batıl fikirlerden kurtarmak iddiasında bulunmak çok delice bir iş olur.
Makaleler, okuyanlar, muhakeme edenler için yazılır. Halk HEMEN HEMEN HİÇ OKUMAZ; daha az muhakemede bulunur, daha az düşünür; aklı başında ve sağlam kimseler aydınlatır; kültür ışıkları yavaş yavaş yayılarak zamanla halkın gözlerini etkilemeye başlar.
Başka bir yönde var:" Halkın aldatılmış ve aldanmış olduklarını anlamış gafil aldatıcılar, halka doğru yol gösterme özenini çoğu kez bizzat göstermezler mi?""


- Sağduyu



218. "Hristiyanlık, her din gibi en çok dayanağı olduğu zorbalığı vaat ederek yayılmıştır..."


- Sağduyu



219. ""Bütün çocuklar Tanrıtanımazdır, Tanrı hakkında hiçbir fikirleri yoktur; bu durumda bu cehaletleri nedeniyle çocuklar suçlu mudur?
Çocukların Tanrı'ya inanma zorunluluğu hangi yaşta başlar? Ergenlik yaşında diyeceksiniz. Bu yaş ne zaman başlamalıdır?.. Bundan başka, en derin ilahiyatçılar, hocalar, papazlar, hahamlar Tanrı'nın içyüzü meselesinde yaya kalır ve bu konuda bir şey bilmekle iftihar edemezken, dünyanın halkı, kadınlar, işçiler, sözün kısası bütün insan kitlesinin oluşturanlar, bu noktada hangi fikre sahip olabilirler.?""


- Sağduyu



220. "Din konusunda insanlar büyük çocuklardır. Bir din ne SAÇMALIK ve MUCİZELERLE dolu olursa, halkın ruhu üzerinde o oranda tahakküm hakkı kazanır..."


- Sağduyu



221. ""Cehalet ve korku... İşte her dinin başlıca iki nedeni. Tanrısı hakkında insanı kuşatan belirsizlik, kendisini dine bağlayan birinci bağımsız nedendir. İnsan gerek maddi, gerek manevi karanlıkta korkar; korkusu ihtiyat olur ve korkmak ihtiyaç halini alır, korkacağı bir şey olmadığında kendisinde bir eksiklik, bir boşluk olduğunu sanır..."

Şahname-Firdevsi : "İlim sayesinde ihtiyarın gönlü genç olur. Her alim olan kuvvetli olur.""


- Sağduyu



222. ""Dini ilkeler kuşkusuz bir temele dayanmaz ve asla yaşa bağlı değildir. Tanrı düşüncesi ve dini ilkeleri kesinlikte doğuştan kazanılmaz, insan bunları düşünce halinde taşıyarak ve sahip olarak doğmaz. Sonradan, aile, toplum ve genel çevre bunları kendisine AŞILAR....""


- Sağduyu



223. ""Kavimler yüzyıllar boyu bir tanrısallığın hüküm ve kudretini tanımıştır" demekle Tanrı'nın varlığı kanıtlanamaz..."


- Sağduyu



224. "❝

Tarihte, dindar zorbalardan daha bol olan bir şey görülmez.

❞"


- Sağduyu



225. "Din kimlere iktidar, nüfuz, itibar, rütbe, servetler veriyor?"


- Sağduyu



226. "Ancak, ey dünyanın zayıf hükümdarı, gösterişli yaşayışının süreceğinden bir an emin misin? Aşağıladığın maddenin en değersiz, önemsiz zerreleri, tahtını elinden almaya ve seni hayattan yoksun etmeye yetmez mi? Sözün kısası, hayvanların kralı (yani insan), en sonunda mutlaka solucanların, kurtların gıdası, yemi olmuyor mu?"


- Sağduyu



227. "Bizzat din bilginlerimize göre, kalpleri kıracak, gözleri kör edecek, bize tuzak kuracak, bizi baştan çıkaracak kadar muzip olan bir Tanrı’ya nasıl güvenebiliriz?"


- Sağduyu



228. "Bu dünyada her şey düzen ve intizam üzerine bulunsun, bütün uyruğum, iyi, masum, her kusurdan ve günahtan arınmış olsun, mutlu olsun demek, onun için “herşey olsun” demekten daha mı masraflıdır?"


- Sağduyu



229. "Din açık olsaydı, cahiller için daha az çekici olurdu. Onlar için, karanlık ve esrarlı şeyler, korkular, masallar, kerametler ve sürekli olarak beyinlerini işletecek, yoracak, akla sığmaz şeyler gereklidir. Romanlar, inanılmaz cin ve cadı hikâyeleri, sıradan insan ruhu için, gerçek tarihlerden daha çekicidir."


- Sağduyu



230. "İnsan fiziği sayısız hastalığa ve sonunda nihayet ölüme maruzdur. İnsan ruhu ve maneviyatı kusurlarla doludur.
Bununla birlikte insanoğlunun, yaratılanların en olgunu ve mevcutların en şereflisidir diye anlata anlata bitirilemiyor!!!"


- Sağduyu



231. "Karşıtlarınıza kahır ve baskı çanı çalacağınıza; kavimler arasındaki ahmakça mücadeleleri sürdüreceğinize; onlara yararsız ve bağnaz erdemler vazedeceğinize; bize, insani ve toplumsal bir ahlak vazediniz! Bize, gerçekten dünyaya yararlı erdemler vazediniz."


- Sağduyu



232. "Tutkunu olduğu güzel anı, sevgilisinin yüz çizgilerine veren, aşk değildir. Dolayısıyla aşk ve muhabbetinin konusu olan sevgili sevmekte ya da sevmemekte aşk özgür değildir..."


- Sağduyu



233. "Evren asla bir eser değildir; evren bütün eserlerin etkenidir, kapsadığı varlıkların tümü bu etkenin zorunlu eserleridir ki bazen hareket biçimini bize gösterir, ancak seyrini çoğunlukla gizli tutar..."


- Sağduyu



234. ""İnanmayan, körü körüne iman etmeyen kimse akıl yürütmeye başvurur ve tecrübeyi, inceleme yapılmaksızın verilen karara tercih eder. Eğer iyi akıl yürütür, iyi muhakemede bulunursa vicdanı aydınlanır.""


- Sağduyu



235. "
*"


- Sağduyu



236. ""Tarihte, DİNDAR zorbalardan daha bol bir şey görülmez....""


- Sağduyu



237. "Tanrı insanoğlunu hata yapmaz nitelikte yaratmadıysa CEZALANDIRMAYA hakkı yoktur..."


- Sağduyu



238. ""En çok mümkün olmayan şeyin, kendileri içen esaslı şey olduğuna insanları inandırmayı nasıl başardılar?
-Çünkü insanlara korku sardılar. Korktuğunda, insanın muhakemesi artık işlemez; insan düşünmez, değerlendirme yapamaz. Öte yandan insanlara, akıl ve muhakemelerine güvenmemeleri de öğütlendi; zihin böyle karıştırılınca artık her şeye inanılır ve hiç bir şey ARAŞTIRILMAZ... ""


- Sağduyu



239. ""Eskiden, vahşi, zalim, hep savaşçı olan milletler çeşitli adlar altında kendi düşüncelerine uygun, yani zalim , yırtıcı, çıkarını düşünen, kana susamış bir Tanrı'ya tapmışlardır.

Yeryüzünün bütün dinlerinde bir ordular Tanrısı, kıskanç bir Tanrı, bir intikamcı Tanrı bir öldürücü, yok edici Tanrı, öldürmekten ve vuruşmaktan hoşlanan bir Tanrı, insanları kendi zevkine göre ibadet ettiren bir Tanrı vardır.

Ona kuzular, tosunlar, çocuklar, insanlar, dinden dönenler, iman etmeyenler, krallar, tümüyle milletler kurban edilir.

Bu kadar barbar olan bir Tanrı'nın işgüzar kulları, doğrudan doğruya nefislerini de ona kurban olarak sunmaya ve teslim etmeye kendilerini zorunlu görmeye kadar varıyorlar mı?""


- Sağduyu



240. "Din, ancak huylarını ya da zamanla kendilerini uslandırmış olanlar için bir dizgin, bir engel, bir zabıtadır..."


- Sağduyu



241. ""Tanrı, dinin kanla damgalanmasını istedi" demek, "Bu Tanrı zayıftır, adaletsizdir, iyilikbilmezdir, kan dökücüdür ve peygamberlerin hırslı arzularına alçakça feda eder...""


- Sağduyu



242. "Tanrı’ya atfedilen her şeyi bilme sıfatı, Tanrı’nın cezalandıracağı suçlu insanlara tanrısallığın gaddarlığından şikayet etme hakkını verir."


- Sağduyu



243. "Yerküre üzerinde tavır ve hareket tarzının nasıl olması gerektiğini her aklı başında insana hissettirmek için, korkutmalara, masallara ne gerek vardır!"


- Sağduyu



244. "Her düşünen, her muhakeme eden insan, çarçabuk inançsız olur. Çünkü muhakeme ona kanıtlar ki, ilahiyat bir hayal uykusu dokumasından ibarettir. Din ise, sağduyunun bütün ilkelerine karşıdır; insanlığın bütün ürünlerinde bir eğrilik, bir yanlışlık, renkten renge giren bir kararsızlık kendini gösterir. Korku ve endişeden uzak rahat bir duyguya sahip olan insan, inanmaz olur. Çünkü görür ki, din, insanları mutlu etmek şöyle dursun, insan türü üzerine düşmüş en büyük karışıklıkların, en büyük felaketlerin birinci kaynağıdır. Refahını ve kişisel huzurunu arayan kişi, dini inceler ve kendisini aldanmaktan kurtarır. Çünkü kadıncağızları ve çocukları korkutmak için yapılmış hayaletlerin önünde titreyerek yaşamını geçirmenin rahatsız olduğu kadar, yararsız olduğunda anlar."


- Sağduyu



245. "Bir iyimserin, başka bir deyişle bu dünyada her şeyi iyi bulan, olanakların en iyisinde yaşadığımızı bize söyleyen kimsenin, eğer mantıklı olsaydı, asla DUA ETMEMESİ gerekirdi. Dahası var: İnsanın daha mutlu olacağı başka bir ALEMİ BEKLEMEMESİ gerekirdi. Mümkün olan en iyi dünyadan daha iyi alem bulunabilir mi?"


- Sağduyu



246. ""Gerçi insanlar Tanrı'nın olgunluğuna, erdemine, iyiliğine, adaletine, güzel düzenine hayran olmaktan geri durmuyorlar. Gerçekte ise, Tanrı'dan asla hoşnut değiller. Sürekli olarak semaya gönderdikleri dualar, Tanrı'nın yönetiminden hiçbir şekilde hoşnut olmadıklarını bize göstermez mi? Tanrı'dan bir iyilik istemek için Tanrı'ya yakarışta bulunmak, onun özelini iyilikseverliğine güvensizlik göstermektir.""


- Sağduyu



247. ""Güneşi, sistemimizin merkezine koyan, rastlantı değildir. Güneş, doğası gereği ve oluşmuş olduğu cevherin eseri olarak bu yeri işgal eder ve buradan, çevresindeki gezegenlerde bulunan varlıklara hayat vermek için ışıması zorunludur."

Örfi der ki : " Yaratılışın kanunlarını bilmediğin için olayları yıldızların ve göğün etkisine atfediyorsunuz.""


- Sağduyu



248. "-Eski ve yeni dinler, SOYUT KURUNTULARINI ve GÜLÜNÇ AYİNLERİNİ birbirlerinden almıştır..."


- Sağduyu



249. "Dinin ne kadar aykırı ve kötü olduğu ne kadar tekrar edilse ve kanıtlansa azdır."


- Sağduyu



250. ""İnanan insanın vicdanı, kendileri de toplumdan uzak bir vicdana sahip olan ya da çıkarları gerçek ışığını söndüren kimseler tarafından yönetilir...""


- Sağduyu

Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: