Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

Iza'nın Şarkısı - Magda Szabo | Detaylı Ücretsiz Kitap İncelemesi

Iza'nın Şarkısı Kitap Bilgileri


Yazar: Magda Szabo
Tahmini Okuma Süresi: 6 sa. 21 dk.
Sayfa Sayısı: 224
Basım Tarihi: Mart 2024
İlk Yayın Tarihi: Şubat 2008
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
ISBN: 9789750840333
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak


Iza'nın Şarkısı Kitap Tanıtımı


Iza, babası ölünce yalnız kalan annesini yanına almak ister. Doktor kızıyla gurur duyan yaşlı kadın, sürdürdüğü taşra hayatını, anılarını, alışkanlıklarını, bir anlamda kimliğini bırakıp başkente taşınır. Ne yazık ki, yirminci yüzyılın ikinci yarısında, savaş sonrasında büyük bir hızla değişen Macar toplumunda, yalnızlık ve kuşak çatışması anlamına gelmektedir bu.



Szabó ilk kez 1963 yılında yayımlanan romanında, insani değerlere en bağlı, en idealist kişilerin bile yakınlarını anlamakta nasıl yetersiz kalabileceğini, insan ilişkilerine sızan empati yoksunluğunu anlatıyor.



Magda Szabó’yu keşfettiyseniz altın bir balık yakaladınız demektir. Yazmakta olduğu bütün kitapları alın, ileride yazacaklarını da.



- Hermann Hesse-




Iza'nın Şarkısı Kitaptan Alıntılar


1. "Hiçbir şey yapmadan sadece tavanı seyredebileceğim birkaç saate ihtiyacım var."




2. "Her şey unutulabilir, hele ki hiç var olmamış biri."




3. "Benim ne kabına sığmaz bir şefkate ne de desteğe ihtiyacım var, yalnızca sessizliğe gereksinim duyuyorum; yorgunum."




4. "Yalan söylediği belliydi ama elden ne gelir?"




5. "Şimdi, bir kahve içeceğiz ve sen gideceksin."




6. "... üzerinde adres bulunmayan bir zarf."




7. "hiçbir şey yapmadan sadece tavanı seyredebileceğim birkaç saate ihtiyacım var.."




8. "Bu sağır dünyadan ona ulaşan hiçbir ses yoktu artık.."




9. "Hiçbir şey konuşmuyor ama birbirlerini eksiksiz anlıyorlardı."




10. "Her şey unutulabilir, hele ki hiç var olmamış biri."




11. "Günler akıp gidiyordu, şekilsiz ve gerçekdışı."




12. "Niçin sevilen varlıkların yitirilmesi gerekiyor?"




13. "“Bekliyor ve saatler boyu düş kuruyordu.
Hafızası öyle çok çalışıyordu ki!”"




14. "Öteki tarafta ulaşılmaz olan, burada eksik olanın yokluğunu hiçbir şekilde telafi etmiyordu."




15. "Yapacak işi çoktu, ağlamak veya düşünmek için zamanı yoktu."





Iza'nın Şarkısı Kitap İncelemeleri



’nin “Keşfettiyseniz altın bir balık yakaladınız demektir. Yazmakta olduğu bütün kitapları alın, ileride yazacaklarını da,” dediği

'nun kaleminden....

Romanımız, babasını kaybeden güçlü, özgür, kendinden emin ve oldukça kararlı bir kadın olan İza'nın dul kalan annesini taşradaki yaşantısından alıp kendi şehir hayatına katmasıyla birlikte yaşadıkları kuşak çatışmasını, aile ilişkilerini, kişiler arası beklentileri, iletişimsizliğin doğurduğu çözülmez sorunları sarsıcı bir biçimde işliyor.

İnsan ruhunun değişkenliği ve kırılganlığını yansıtan psikolojisinin yanı sıra empatinin gücünü, ikili ilişkilerdeki hassas dengeleri öyle güzel işlemiş ki empati yoksunluğunu bize empati yaptırarak aktarmış resmen yazar..

"Ne acımasız bir şefkat !
Sevgi her zaman bu kadar sahiplenicidir belki de!"
...
Şefkatin ve sevginin niteliğini sorgulatan bir eser oldu benim için. Acaba karşımızdakini nasıl sevip, nasıl şefkat gösteriyorduk. Bir görev bilinci ile mi yoksa içimizden gelerek mi?
Görev bildiklerimizi yaparken yani sonsuz bir şefkat göstericisi olduğumuzu düşünürken onları en onarılmaz acılarla başbaşa bırakıyoruzdur belki de. . Çünkü biz her ne kadar farkında olmasak da karşımızdaki acıma ile şefkatin, sevgi ile vicdan rahatlatmanın arasındaki farkı hissedecektir..

İlk kitabımızı kendisi seçmesi hasebi ile ikinci kitabı bana seçme lütfunde bulunduran ama 45865 tane kitap önermeme rağmen en sonunda bu seçeneğimde karar kılan

'e teşekkürlerimi borç bilirim.. Kitap kargosu seçiminden hızlı geldi :D

Okunmasını tavsiye ederim.. Keyifli okumalar dilerim.




Pandemi döneminde okuduğum fakat yeniden okuma ihtiyacı hissettiğim bir kitap olduğunu belirtmek isterim..Magda Szabo ilk defa okuduğum bir kitaptı.Yazarin hayatını okuyarak aslında bu kitap dikkatimi çekmişti..
Kültür olarak belki bizim kültürümüze yakın olduğu için yakın hissettim.Macar kültürü,sokak kültürünün yaşandığı bu hikaye bizden biri dedirtti.
İnsan ilişkileri,sosyal yaşam olarak özellikle bize çok yakın..İçinde yaşanılan coğrafyanın kişiler üzerinde etkisinin büyük olduğunu düşünürsek,çok yabancı olmadığımız anne ve izanin hayat hikayesi dikkatimi çekti.
Ilk sayfalar oldukça sıkıcı gelmişti,ama sonlarına doğru merhamet vicdan konusunda alkış alacak bir yazar olduğunu söyleyebilirim..
Yaşlılarla iletişim,çekirdek ailenin yeni yaşam tarzına alışması,melankoli diyebileceğim,insanın ruh dünyasına farklı tatlar bırakan bir eser..
Bazı kitaplar zevk için,bazıları merak için,bazı kitaplar da öğrenmek için okunur ama ben belki psikolojik yanını merak ettiğim için tekrar okuma ihtiyacı hissettim.
Kısacası kuşak çatışması,aile içi iletişim sorunları,ve köken üzerine ne ararsanız var.
Yazarın Macaristan da epeyce okunduğu gerçeği de belki kitaba karşı merak uyandırır..
Kimisi İza ya kizabilir,kimi sessizce düşünebilir ama hayat işte herkese adil olmuyor..
İyi okumalar..




“Iza’nın şarkısı” bitti. Yazarın okuduğum ilk kitabı, beni çok etkiledi, kalemi, kurgusu, verdiği mesajlar…
Doktor İza boşandıktan sonra, Budapeşte’ye yerleşir ve orada bir yaşam kurar kendisine. Yılda birkaç kez taşraya ailesini görmeye gelir.
Iza Babasını kaybedince Annesini de alıp Budapeşte ye evine getirir.

Hayat ikisi içinde zorlaşmaya başlar, Iza eski düzenini ararken, kocasının ölümü ile yaşlı kadının tüm hayatı alt üst olur.
Kızının hayatına dâhil olmaya çalıştıkça, daha da yalnızlaşır…
Büyük Şehir taşra hayatından çok başkadır. Artık birçok şeyi elektronik makineler, ev işleri içinse yardımcı kadınlar vardır. Artık ona ihtiyaç yoktur!!!!
Yazacak o kadar çok şey var ki bu kitap ve bu hikaye için.

Okurken boğazım düğüm düğüm oldu, gözyaşlarımı birçok yerde tutamadım.
Sanırım Annemin de benimle yaşıyor olması, beni iki kat daha fazla etkiledi okurken..

Biz bir şeyleri daha iyi yapmak isterken, yaşlı Annelerin istediklerinin ne kadar başka olduğunu çarpıcı bir şekilde gözler önüne sermiş yazarımız.
Finali ise hiç beklemediğim şekilde bitti…
İnanılmaz etkilendim, kendi adıma gereken mesajları aldım diyebilirim. Kesinlikle herkes okumalı, tavsiye ediyorum.

Kitap tan bir cümle ile yorumu bitirelim:
'' Korkunç bir şey bu, diye düşünüyordu yaşlı kadın, benimle yaşamakta bu kadar zorlanması, ona bu kadar yük olmam korkunç.




Iza’nin Şarkısı, Macar yazar Magda Szabo’nun yürek sızlatan romanı. Aşırı mükemmeliyetçi ve sorumluluk sahibi İza, babasının ölümünden sonra, annesini büyükşehre yanına alır. Ancak yaşlı kadının ruh halinden hiç anlamaz, yalnızlaşmasına ve depresyonuna yol açar. Yazar kitapta Iza,eski eşi Antal, babası Vince, annesi Etelka’nın ayrıntılı psikolojik analizini yapıyor. Tek başına insan ruhunun siyah veya beyaz değil griliklerden oluştuğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. İyi niyetli olmanın tek başına iyiliğe yol açmayacağını, empatinin değerini gösteriyor. Diğer yandan aile kavramının önemini, yaşlılarımızı anlamak için özen göstermemiz gerektiğini vurguluyor. Çok severek okuduğumu ve okunması gereken klasiklerden olduğunu belirtmek isterim.
Alıntılar
“Iza 'nın yapacak işi çoktu, ağlamak veya düşünmek için zamanı yoktu pek.”
“Günler akıp gidiyordu, şekilsiz ve gerçekdışı.”
“Niçin sevilen varlıkların yitirilmesi gerekiyor?”
“Artık yabancı yüzler görmemek, nihayet evinde olmak ne büyük bir zevkti!”
"Oysa benim ne kabına sığmaz bir şefkate ne de desteğe ihtiyacım var, yalnızca sessizliğe gereksinim duyuyorum; yorgunum..."
“Can sıkıcı bir duygusal bölünmenin pençesinde kıvranarak, bir türlü yerini bulamadan bir odadan ötekine dolaşıp duruyordu.”
"Bir şeyler ebediyyen son bulur, yeni ve belki daha zorlu bir hayat başlar..."
“Gün gelecek biz de ihtiyarlayacağız.”




”Kapı” kitabıyla tanıştığım Macar asıllı yazardan okuduğum ikinci kitap oldu Iza’nın Şarkısı.
Kitaba dair söylenebilecek tek şey aslında saf duygulardan oluşması.
Öyle yoğun hikaye akışlarından ziyade, duygulara daha fazla hitap eden bir yazar olduğunu düşünüyorum, kendim de duygusal bir insan olduğum için yazarın kaleminin bana oldukça hitap ettiğini söyleyebilirim.
Kitap babası Vince’nin ölümü üzerine Budapeşte’den aile evine dönen Iza’nın annesi Etelka’yı da yanında götürmesi üzerine başlıyor.
Ne var ki daha önce hiç bulunduğu yerden ayrılmamışken yeni bir ev ve şehirde yaşaması oldukça zor bir adaptasyon sürecini de beraberinde getiriyor.
Hali hazırda eşinin kaybının derin üzüntüsünü yaşayan Etelka, köklerinden koparılmış bir bitkinin, mevsimine aykırı bir yerde toprağa dikilmesi gibi yerini, ortamını yadırgayarak günden güne solmaya başlıyor.
Bununla birlikte yalnız yaşamaya alışkın, mağrur, işinden başını kaldıramayan İza ise tüm bu süreçte annesinin hayatındaki prangası olduğunu hissetmeye başlıyor.
İletişim problemleri, kuşak farklılığı, Iza’nın soğuk ve mesafeli duruşuyla da ilişkileri ne yazık ki çıkmaz bir sokağa giriyor.
Yazarın diğer kitabı gibi bunu da severek okudum. Tavsiye ederim.

“Kapı”da olduğu gibi bu kitabın da filmi var en kısa zamanda onu da izleyeceğim.

”Bir insan bir mobilyayla, bir bitki ya da bir inşaat şantiyesiyle nasıl bu kadar kusursuzca özdeşleşebiliyordu?”



Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: