İstanbul Kitap Bilgileri
Yazar: Orhan Pamuk
Tahmini Okuma Süresi: 10 sa. 5 dk.
Sayfa Sayısı: 356
Basım Tarihi: Nisan 2008
İlk Yayın Tarihi: Nisan 2006
Yayınevi: İletişim Yayınları
ISBN: 9789750504587
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
İstanbul Kitap Tanıtımı
İstanbul'da, Orhan Pamuk hem 22 yaşına kadarki kendi hayat hikâyesini, hem de kendi bildiği İstanbul şehrinin ilginç hikâyesini bir roman tadıyla birleştirerek okura sunuyor. Pamuk'un kendini ben olarak ilk hissedişinden, annesine, babasına, ailesine yönelen hikâye, bir hüzün ve mutluluk kaynağı olarak İstanbul sokaklarına açılıyor. Günümüzün büyük romancısının gözünden 1950'lerin İstanbul sokaklarını, parke taşı kaplı caddelerini, yanıp yıkılan ahşap konaklarını, eski bir kültürün yok oluşuyla, onun külleri ve yıkıntıları arasından bir yenisinin doğuşunun zorluklarını keşfederek Pamuk'un ruhsal dünyasının oluşumunu bir dedektif romanı okur gibi hızla izliyoruz... İstanbul'un siyah beyaz hüznünü araştıran bu benzersiz eserde, okurken elden bırakamadığımız ve dönüp dönüp yeniden okuyacağımız kitaplara has o ruh ve duygu birliği var.
"Sayın Orhan Pamuk, İstanbul'u Dostoyevski'nin St. Petersburg'u, Joyce'un Dublin'i ve Proust'un Paris'i gibi dünyanın her köşesinden okurların kendi hayatlarını yaşar gibi tanıyıp, bir ikinci hayat sürecekleri vazgeçilmez bir edebi şehri yaptınız!"
İsveç Akademisi Daimi Sekreteri Horace Engdahl
İstanbul Kitaptan Alıntılar
1. "“Hayat o kadar berbat olamaz,” diye düşünürüm bazan. “Ne de olsa, sonunda insan Boğaz’ da bir yürüyüşe çıkabilir.”"
2. "“Hayat o kadar berbat olamaz, diye düşünürüm bazan.”"
3. "“Manzaranın güzelliği hüznünde yatar.”"
4. "Batılılaşma çabası, modernleşme isteğinden çok, yıkılan imparatorluktan kalan keder verici, acıklı hatıralarla yüklü eşyalardan kurtulma telaşı gibi gelmiştir bana: Tıpkı birden ölüveren güzel bir sevgilinin yıkıcı anısından kurtulmak için elbiselerinin, takılarının,eşya ve fotoğraflarının telaşla atılması gibi."
5. "Bütün bunlardan, okul denen yerin aslında temel soruları cevaplamadığını, yalnızca onları hayatın gerçeği olarak benimsememize yardım ettiğini çıkarmıştım."
6. "Dünyanın bu köşesinde, bu tarihte doğmamızın anlamı nedir?"
7. "Elde etmek için “kaşındığım”, sonunda hak ettiğim hüzün, yenilgi ve ezilmiş, aşağılanmış olma duygusu beni, öğrenilmesi gereken bütün kurallardan, çözülmesi gereken matematik problemlerinden, Karlofça Anlaşması’nın ezberlenmesi gereken maddelerinden ve hayatın zorunluluklarından kurtarır, her şeye boş verebilirdim."
8. "“Bu yaz artık her akşam, İstanbul’un her köşesinden deliler gibi atılan şenlik fişeklerinin maliyetini sorup öğrenince, keyif ve gösteriş için israf edilen bütün bu paranın on milyonluk şehrimizin fakir çocuklarının eğitimine harcanmasının, o düğünlerde eğlenen hemşehrilerimizi bile daha mutlu edeceğini düşündüm. Haksız mıyım?” (1997)"
9. "Ev, benim için odaların, eşyaların güzelliğinden çok, kafamdaki dünyanın bir merkezi olduğu için önemlidir"
10. "“Cenevreliler basit bir adres tarifi yaparken bile “O şahane ve çok zarif bronz çeşmeyi geçtikten sonra” diyerek içinde yaşadıkları tarihsel çevreyle gururlanırlar.”"
11. "Okulda ilk öğrendiğim şey bazılarının aptal olduğu, ikinci öğrendiğim şey ise bazılarının daha da aptal olduğuydu"
12. "Bir şehri yapan şeyin onun dış görünüşü kadar ev içlerinin ve iç mekânların manzarası olduğunu, yabancı gezginler, en çok İstanbul’da unutmak zorunda kalırlar"
13. "“Okulda ilk öğrendiğim şey bazılarının aptal olduğu, ikinci öğrendiğim şey ise bazılarının daha da aptal olduğuydu.”"
14. "Yokluk, yoksulluk zamanlarında hayatta kalabilmek için gerekli dayanışma duygusunu şereflendiren hüzün, hayatın ve şehrin tersinden okunmasına yol açar. Yenilgi ve yoksulluğu bir sonuç değil hayata başlamadan önce şerefli bir ön kabul olarak gösterdiği için, hem itibarlı hem de yanıltıcı bir tutumdur."
15. "Fotoğraflara her yeni bakış bana yaşanan hayat ile onun içinden çekip çıkarılmış, zamana karşı korunmuş ve bir çerçevenin içine konarak vurgulanmış kimi anların önemini öğretirdi."
İstanbul Kitap İncelemeleri
Orhan Pamuk kaleminden okuduğum ikinci kitap Istanbul.Yanlış kitaplarla mi başladım bilemiyorum ama otobiyografik olan bu kitapta yazara dair birşeyler öğrenmek istedim.Kendini anlatırken Istanbul'u ,Istanbul' u anlatırken kendini
anlattigi bir kitap olmuş.Beni zaman zaman bogsada israrla okumaya devam ettim.Yarım kalan her kitap ben de bir eksiklik duygusu barındırır o yuzden bitmeliydi .
Yazar çocukluğunu,annesinin, babasinin tartışmalarını ,Pamuk Apartmanı ve Nişantaşı nda geçen günlerini, okul hayatını ve Küçük bir Orhan iken hayal dünyasındaki uzantilarin sonradan kendisine nasıl bir etki yaratmış olduğunu anlatır kitapta.Son sayfalara resmini çizdiği aşkından ve Mimarlık fakultesini nasıl bırakıp aynı zaman da ressam olma arzusunu birakip ,ben yazar olacağım deyişini okuyacaksınız.
Gelelim kitabın Istanbul kanadına. Baktığı her yerde Istanbul un o muhteşem manzarasını gören lakin zamanla değişen yakılıp yıkılan Istanbul un artik eski baktigi guzellikte olmadigini Istanbulu bir manzara bir resim olarak gormekten vazgecmesi gerektigini anlar.
Gautier ve Nerval'in, Pierre Loti ve Andre Gide gibi yazarların Istanbul üzerine yazdıklarından ,batılıların Istanbul u nasıl gördüğü paylaşırken. Diger zamanda Yahya Kemal ve Tanpınar 'in kaleminden çıkan harap olmuş eski Istanbul 'u anlatışlarının ve yaşamlarının tutarsizligindan bahsetmistir Orhan Pamuk.
Reşat Ekrem Koçu tarafından yazılmış Istanbul Ansiklopedisi üzerine de yazarın yine sayfalarca anlatımı mevcut.Kitabın yine pek cok sayfasını kendi albümünden ve Ara Güler gibi fotoğrafçıların çektiği fotoğraflar oluşturmaktadır.
#okudumbitti
#istanbulhatıralarveşehir
#orhanpamuk
>>>Orhan Pamuk'un kendi yaşamından, çocukluğunun geçtiği Pamuk apartmanındaki akraba ilişkilerinden,aile içindeki sorunlar ve ergenliği, İstanbul 'un değişimi, ilk aşkı, İstanbul ve aile fotoğraflarına da yer vermiş olduğu, biyografi tarzında beklenti oluşturan ama daha çok İsranbul tarihini anlatan kitabıdır.
°°°Kitaptan bazı alıntılar:
°°°Yaşadığımız hayat gibi, yaşadığımız şehrin anlamını da çoğu zaman başkalarından öğreniriz.
°°°Ben sana dürüstlük göstereyim, sen de bana şefkat.
°°°İbni Sina ;Çaresiz bir sevdaya tutulan bir gencin hastalığının teşhisi için nabzı sayılırken, tutulduğu kızın adının söylenmesi gibi hüzün teşhisi yöntemleri önerir.
°°°Hüznün temel bir kaynağı olarak kara sevdanın sayılması ve melankoli kelimesinin Aristo zamanından kalma kökeni (melania kole kara safra) yalnız duygunun bu çok bilinen rengini değil, hüzün ve melankoli kelimelerinin de bir zamanlar (tıpkı bugünkü depresyon kelimesi gibi) çok geniş bir yelpazeye yayılan kara bir acıya işaret ettiğini gösteriyor.
°°°Bütün medeniyetler de, mezarlardaki insanlar gibi fanidir. Ve biz, ölmüşlerimizin olduğu kadar, devirlerini tamamlamış medeniyetlerin de geri dönmeyeceklerini biliriz.
°°°Okulda ilk öğrendiğim şey bazılarının aptal olduğu, ikinci öğrendiğim şey ise bazılarının daha da aptal olduğuydu.
>>>>Nacizane fikrim; İstanbul'u anlatması dışında ilgimi çeken bir kitap değildi. Diğer kitaplarına göre vasat bir kitap olmuş.İsranbul hakkında kitap okumayı sevenler için keyifli olabilir...
"7 Haziran 1952’de gece yarısından biraz sonra İstanbul’da Moda’da küçük bir özel hastanede doğdum.Gece koridorlar ve dünya sakindi. "
Orhan Pamuk nobel ödüllü bir yazar. Maalesef ki okurlarına pek rastlayamıyorum. Genellikle genç kesime hitap etmeyen bir yazar gibi duruyor. İşte orada gözümüzün önünde böylesine güçlü bir yazar varken gözümüzü hala batıya çevirmenin ne anlamı var bilemem.
Anlatım biçiminin psikolojik yönleri çok güçlü gelir bana. Betimleyici özelliğiyle bu romanda İstanbul'u yani kapımın bitişiğinde ki sokaktan çıkmadan İstanbul'u gezmiş ve onu öğrenme fırsatı bulmuş oldum. Pamuk şehrin insanlarının cümbür cemaat bir hüzün yansıttığını söyler kitabında. Melankoli ve hüzün arasında yaptığı ince ayrım çok hoştur. Kendi yaşamıyla öylesine bağdaştırdığı bu kente olan borcunu öder bu kitabı yazarak bir anlamda. Ailesinde yaşanan sorunlardan kendi iç dünyasına kadar koca bir İstanbul gibi hissettirir. Bir bölümünde ressam Melling ve Hatice Sultan arasında yaşananları anlatır bu kısım epey etkileyicidir.
Hayatımın lise dönemlerinde okul sıralarından kaçıp İstanbul'u Taksimi Beşiktaşı Emirganı Ortaköyü tek başıma gezmekten büyük keyif alan biri olarak, bir şehir için yazılabilecek en güzel kitap olduğunu söyleyebilirim.
Yansıttığı gerçekçilik duygusu ve aşina olduğum mekanlar Orhan Pamuk okuru olmamın altında yatan temel sebeplerden geliyor. Bu kitabında kapaktan anlaşılacağı gibi yazar, mesleğe adım attığı vakte kadar başından geçenleri anlatıyor. Bir nevi otobiyografik roman sayabiliriz. Tabi ki İstanbul'un o zamandan günümüze geçirdiği değişimlere de değinmemezlik etmiyor. Ara Güler ile birlikte seçtikleri İstanbul ve kendi çocukluk fotoğrafları kitapta bolca yer edilmiş. Eğlenceli bir dille anlatılan kitap, yazarın özel yaşamını hiçte gizlemeden açık saçık ortaya dökmüş. Kimileri tarafından mahrem sayılabilecek anılar yazarın kalemiyle anlatılmış. Şaşırdığım bir noktada şu ki, yazar altı yaş öncesini o kadar detaylı anlatmış ki bunları nasıl hatırladığına inanamıyorum. Ayrıca kendi karakter analizini de yaparak, şuan ki alışkanlıkları, hal ve hareketlerinin sebebini geçmişte yaşamış olduklarına dayandırıyor. Böylece okurda ister istemez kendi analizini yapmaya başlayarak geçmişiyle yüzleşmeye başlıyor. Epey bir süre oturdukları aile apartmanını ziyaret ettim. Teşvikiye Caddesi'nde Orhan Pamuk'un dedesi tarafından yapılmış Pamuk Apartmanı'nı görebilirsiniz. Ayrıca İstanbul hakkında yapılan resimler ve yazılmış şiirler, yazılara da değinen yazarımız, bir nevi gezi romanı havasını da kitabına katmış oluyor.