Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

İsmail Saymaz Alıntıları & En Çok Okunan Sözleri

İsmail Saymaz En Beğenilen Sözleri



1. "Yurttaşlar sahte ya da gerçek, bir şeyhin dinsel, cinsel ve ekonomik istismarına karşı korunmalıdır."


- Şehvetiye Tarikatı



2. "Türkiye Cumhuriyeti, laik-demokratik ve hukuk devleti niteliğini korumak; tarikat ve cemaatlerin devleti ele geçirmeye yönelik faaliyetlerini önlemek zorundadır."


- Şehvetiye Tarikatı



3. "Gözleri doluyor
tozlu çerçevedeki
Mustafa Kemal'in
Bir elinde Cumhuriyet'in
kum saati
bir elinde
"Adalet mülkün temelidir!""


- Şehvetiye Tarikatı



4. "Türkiye; yurttaşların kerameti kendinden menkul şeyhlere mürit yapılmasına seyirci kalmamalıdır. Aksi takdirde, Cumhuriyet'in özgür insanları, gözlerini yumarak şeyhinden şefaat dileyen bir "mürit-ulus" olarak, rabıtanın karanlığına gömülecektir."


- Şehvetiye Tarikatı



5. "Acıdır ki, sapkınlığa savrulanlar arasında evliler, erkek-kız kardeşler ve arkadaşlar vardı..."


- Şehvetiye Tarikatı



6. "Korunmaz'a göre tarikatlarında mertebe elde etmek ve yükselmek isteyenler, kendisiyle oral seks yapmalıydı. Eyleme "badelenmek" adını vermişti.
Ayrıca zikirde kendisinden geçen erkek ve kadın müritlerle ilişkiye giriyordu. Bu da "tabi olmak" demekti.

Gençliğinde kaldığı tarikat yurtlarında öğrendiği namaz surelerinden başkaca bir dini bilgisi olmayan Korunmaz, toplumun en muhafazakar kesiminde sosyal, dini ve ahla­ki değer yargılarını alt üst edecek bir seks tarikatı kurmuştu.
Tarikat beş yıl engele takılmadan ve büyüyerek varlığını sürdürmüştü.
Bu nasıl mümkün olabilmişti?"


- Şehvetiye Tarikatı



7. ""Ehliyetsiz şeyhlerin göreve gelmesini ve tarikatların yozlaşmasını önlemek ve tekke sayısını sabitlemek" için, 1866'da Şeyhülislama bağlı Meclis-i Meşayih (Şeyhler meclisi) kuruldu. Kurul, şeyhleri sınava tabi tuttu ve yayınları denetledi."


- Şehvetiye Tarikatı



8. "773 tekke ve 905 türbe hemen kapatıldı.
Görünürde, bu yasağa iki tarikat uydu: Bektaşilik ve Mevlevilik.
Bektaşiler Arnavutluk'a, Mevleviler ise Suriye'ye taşındı.
Nakşibendilik ve Kadirilik ise direndi."


- Şehvetiye Tarikatı



9. "Gözleri doluyor
tozu çerçevedeki
Mustafa Kemal'in
Bir elinde Cumhuriyet'in
kum saati
bir elinde
"Adalet mülkün temelidir!"

-Ahmet Erhan"


- Şehvetiye Tarikatı



10. "Sahte şeyhler, "keramet sahibi zat ve mübarek şahıs" ka­bul ediliyor. Müritler cemaat içinde dini mertebesinin yükseleceği ve cennete kavuşacakları söylemiyle razı edilerek, ya da Allah'ın gazabına uğrayacağı tehdidiyle ikna edilerek, istismara maruz kalıyor. Ağırlıklı cinsel ve ekonomik istis­mar yaşanıyor."


- Şehvetiye Tarikatı



11. "Nigar K. soru sormak için birkaç kez Sır Odası'na girdi. Korunmaz, kadına “Cennete gidebilmenin yolu benden geçer. Sizler öldüğünüzde yanınıza gelerek,
cennete girmenize yardımcı olacağım,” dedi..."


- Şehvetiye Tarikatı



12. "Çalışkan, Hazreti Muhammed'in soyundan geldiğini yayıp mehdinin kendi soyundan doğacağını iddia etti. Mehdinin gelişini, peygamberle görüştüğünü savundu.
Aynı anda yetmiş yerde olabildiğini, müritlerinin evlerini manevi alemde ziyaret ettiğini, her birini eşiyle yatakta, banyoda yıkanırken ya da bebeğini emzirirken görebildiğini söyledi. Oruç tutmadığı ve namaz kılmadığı halde soran olursa ''Hocamız namazı manevi alemde kılar, '' dedirtti."


- Şehvetiye Tarikatı



13. "Türkiye Cumhuriyeti, 1925’te Tekke ve Zaviyeler Kanunu’nu kabul ederken böyle bir tarihsel arka plana ve sürekliliğe yaslanıyordu. Konya milletvekili Refik Bey (Koraltan) ve beş arkadaşı, 30 Mayıs 1925'te tekkelerin kapatılmasına ilişkin yasa tasarısını TBMM’ye sundu. Koraltan, tasarıyı savunmak için çıktıgı kürsüde, kargaşa kaynağı diye suçladığı tekkelerin kapatılmasını önerdi:

"Esasen türbeler, tekkeler ve zaviyeler gibi evler... memleketin içinde vasıtai idlâl ve iğfal (baştan çıkarma aracı) olmuştur. Birer fesat menbağı (kargaşa kaynağı) olmuş ve zaman zaman memleketin, milletin azami zararlarını icap edecek hainane ifsadata (kargaşalara) zemin teşkil etmiştir.""


- Şehvetiye Tarikatı



14. "Menzil ve Süleymancılar başta olmak üzere, artık tarikat ve cemaatler dev bir ekonomiye hükmediyor. Eğitim ve sağlık alanındaki yatırımlarını, iş adamı ve medya örgütlenmesi takip ediyor. Her birinin yurt dışında faaliyet gösteren küresel yardım dernekleri var."


- Şehvetiye Tarikatı



15. "FETÖ davaları devlet ve bürokraside laik bir arınmayı getirmedi. Tam aksine diğer tarikat ve cemaatler FETÖ'den boşalan kamusal alana göz diktiler. Bilhassa Nakşibendilik ve Güneydoğu kolu Menzil etkinlik kazandı."


- Şehvetiye Tarikatı



16. "1938 yılında Erzurum’da doğan Fetullah Gülen, 1966’da vaiz olarak atandığı İzmir de örgütleme çalışmalarına başladı. 12 Eylül’ün dershanelerde ve özel okullarda yetiştirdiği müritleri Emniyete ,TSK ‘ya, MİT’e ve yargıya yerleşti. 2002 ‘den sonra Adalet ve Kalkınma Partisi’ni destekledi. Ergenekon ve Balyoz davaları ile kamuda kıyım gerçekleştirdi. 15 Temmuz 2016 ‘da darbeye kalkışınca, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) diye tanımlandı."


- Şehvetiye Tarikatı



17. "Bu aşamada, bireyin kurtuluşunun cemaat yoluyla gerçekleşeceğine dair güçlü bir inanç aşılanıyor. Tabanı, eğitimsiz ve ekonomik açıdan güçsüz müritlerden oluşan topluluklar hurafeciliğe başvuruyor:"


- Şehvetiye Tarikatı



18. "Nakşibendiliğin İstanbul ayağında ise Mehmet Zahit Kotku'nun İskender Paşa'sı yer alıyor. Tarikatın ismi, Kotku'nun 1958'de atandığı Fatih'teki İskender Paşa Camisi'nden geliyordu. Türkiye'nin ilk İslamcı partileri olan Milli Nizam ve Milli Selamet'in kuruluşunu teşvik eden ve Necmettin Erbakan'ı etkileyen Kotku olmuştu..."


- Şehvetiye Tarikatı



19. "Türkiye Cumhuriyeti, laik-demokratik ve hukuk devleti niteliğini korumak; tarikat ve cemaatlerin devleti ele geçirmeye yönelik faaliyetlerini önlemek zorundadır."


- Şehvetiye Tarikatı



20. "Şükrü B.'ye göre Küçük, kadınları emellerine alet ediyordu. Buna rağmen kadınlar "Şeyh sarılıp öperse günahlarımız dökülür," diyordu."


- Şehvetiye Tarikatı



21. "Bir kadın, eşi tarafından getirildiği dergahta, şeyhleri Uğur Korunmaz tarafından, dini gerekçelerle istismar edildiğini anlatıyordu. Aynı gün Korunmaz gözaltına alındı. Dergah­taki aramada çok sayıda yetişkin, çocuk ve hayvan pornosu görüntüsü bulundu. Bir oral seks videosunda "İşte öyle tavaf et" sözleri duyuluyordu..."


- Şehvetiye Tarikatı



22. "Açıkgöz, "Siz gidin. Dua okuyacağım," diyerek, Gümüş'ü uzaklaştırdı. Yirmi dakika sonra kutuları eve taşıttı. "Sakın ha, ben yokken eve girme, cinler çarpar ve ailene zarar verir," diye tembihledi. Dört gün sonra Açıkgöz, "Altınların olduğu katta cinlerle görüşeceğim," dedi.
Bedi Gümüş, anlatıyor:

Takır tukur sesler gelmeye başladı. Açıkgöz, elinin biriyle
karnını tutarak ve duvara yaslanarak, yaralanma süsü vererek
aşağıya indi. Üzerinde kana benzer bir sıvı vardı. "Ne oldu?"
diye sordum. "Susun, konuşmayın. Beni hemen eve götürün," dedi.
Evden çıktık."


- Şehvetiye Tarikatı



23. "Adli Tıp Kurumu'nun yaptığı DNA incelemesinde, Gülşen ve Ali Aytaç'ın iki çocuğunun gerçek babasının Mustafa Çalışkan olduğu ortaya çıktı.
Rapora göre, kayınbiraderinin eşiyle cinsel ilişkiye girmişti!
Ali Aytaç, "Adli Tıp raporuna inanmıyorum," dedi.
Gülşen Ataç, Çalışkan ile cinsel ilişkiye girmediğini söyledi.
Çalışkan, suçlamaları reddetti.
Ona göre haremdeki kadınlar ya manevi kızı ya da bacısıydı.
Yedinci eşi Elif Ceyhan ve sekizinci eşi Seher Barın dahil.."


- Şehvetiye Tarikatı



24. "Holdingleşme; devlet olanaklarından yararlanmayı ve kadrolaşma arzusunu tetikliyor: Bu yolu izleyenler iktidarın güdümüne girerek, yarı-devletleşiyor. Geçmişte oy tercihlerini açıklamaktan kaçınan Menzil, Ismailağa ve Erenköy ile bir kısım Nurcular, 16 Nisan 2017'deki referandumda, 24 Haziran 2018'deki genel seçimde, 31 Mart 2019'daki yerel seçimde AKP'ye oy vereceklerini ilan etti. Cübbeli Ahmet, 23 Haziran 2019'da yapılan tekrar seçimde AKP'nin adayı Binali Yıldırım'a atılmayan oyların haram olduğu yönünde fetva verdi."


- Şehvetiye Tarikatı



25. "Siirt'te 1902'de doğan Abdulhakim Hüseyni, toprak alıp Adıyaman'ın Menzil köyüne yerleşti ve tarikatını kurdu. Hüseyni'nin ölümünden sonra posta, oğlu Muhammet Ra­şid Erol oturdu. 12 Eylül'den sonra Erol, Çanakkale'de iki yıl sürgün hayatı yaşadı. Erol 1993'te ölünce, yerine oğlu Abdulbaki Erol geçti. Sağlık Bakanlığı ve Emniyet'te örgüt­lendiği ileri sürülen Menzil'in Tümsiad adlı iş adamları der­neği, "Beşir" adlı bir uluslararası yardım kuruluşu ve "Se­merkand" adlı televizyon kanalı var."


- Şehvetiye Tarikatı



26. "Tarikatlar holding, şeyhler CEO, müritler müşteri oldu."


- Şehvetiye Tarikatı



27. "Ercan K. ve Erol B. uğradıkları istismarı tüm ayrıntıları ile anlattıkları halde, tuhaftır, Korunmaz hakkında işlem yapıl­madı.
Anlaşılmaz bir şekilde, operasyon için üç ay beklendi.
Korunmaz, korunuyor muydu?"


- Şehvetiye Tarikatı



28. "Korunmaz, tarikat geleneklerinden ayrılarak, "badeleme" ve "tabi olma" adlı eylemlerini gerçekleştiriyor. Bu amaçla, dergahta kendisine ayrılan özel odayı kullanıyor. "Sır Odası" denilen, minderlerle döşeli oda da Korunmaz ile Korunmaz'ın davet ettiği kadın veya erkek mürit baş başa kalıyor...
İçeride ne olup bittiğini Korunmaz'dan dinleyelim:

Zikirler devam ettikçe kişi; mürid, yani rıza gösteren, şeyh­ten
razı olan ve onu seven manasına gelen safhaya gelir. Zi­kirde
mürit cezbelenir. Şeyhe olan aşkı, müridi cezbeder.
Cezbolan müridin badelenmesi gerekir. Aksi takdirde
has­ta olur. Müridler badelenmeyi rüyasında görür ve şeyhe
aş­kı artar. Mürid badelenmenin ne olduğunu sorduğu zaman
anlatırım. Cezbelenen mürid sır odama gelir. Odanın ka­pısını kilitler.
"Hazırım," derse elimi yalamaya ve emmeye başlar. Sonra
pantolonumun fermuarını açar ve..."


- Şehvetiye Tarikatı



29. "İkinci Meşrutiyet'ten sonra çıkan Ceride-i Sufiyye, Tasavvuf
ve Muhibban gazeteleri, tarikatlardaki yozlaşmaya çare aradı.
Tasavvuf dergisi Cemiyet-i Sufiye, Bektaşilerden oluşan Muhibban
ise Cemiyet-i Sufiye-i İttihadiye adlı dernekleri kurdu.
Bu dernekler tarikatların reformdan geçirilmesini istedi."


- Şehvetiye Tarikatı



30. "Korunmaz, müritleriyle cinsel ilişkiye girdiğini kabul etti. "Bunlar tarikatın gerektirdiği usul ve çabadır," dedi:

"Telkinle kandırarak ve zorlama şekilde eylemde bulunmam.
Müritler vird yaptıkça, mertebeleri yükseldikçe bu eylemi
(badeleme) ister. Benim tarafımdan yapılır. Yapılınca
mertebe daha da yükselir.""


- Şehvetiye Tarikatı



31. "Ahmet Ş. dindar bile olmadığı halde sohbetin etkisine kapılarak,
Korunmaz'ın müridi oldu:

Uğur hoca Kur'an okudu. Ben hiç Kur'an okumadım ve
hala okuyamam. Uğur hoca 5-6 ay sonra Allah için
badelenmem gerektiğini, daha iyi Müslüman olacağımı,
cennete gireceğimi söyledi. Önce kabul etmedim. Ama
sonra, "Allah içinse yapayım," dedim. Birkaç gün sonra
dergaha gittiğimde, "Gel senin içini badelemem lazım,"
dedi. "Bu nasıl Müslümanlık, böyle olur mu!" dedim.
Olması gerektiği konusunda beni ikna etti."


- Şehvetiye Tarikatı



32. "‘’Sahte şeyh’’ Uğur Korunmaz, erkek ve kadın ayırt etmeden tüm müritleriyle cinsel ilişkiye girdi. Mustafa Çalışkan, üç şehirde 26 kadını istismar etti. Süleyman Işık, genç erkeklerle ilişki yaşadı. Recep Küçük, çocuk istismarına karıştı..."


- Şehvetiye Tarikatı



33. "Mesut K.'ya göre Korunmaz, 2005 yılından sonra badeleme eyleminden söz etmeye başladı. Kur'an'da "Bade-i nuş etti" şeklinde bir ayetin olduğundan bahsederek, badelemenin kutsal kitapta geçtiğine Mesut K.'yi ikna etti. Oysa Farsça bir tamlama olan "bade-i nuş" Türkçede şarap içmek demekti. Kur'an'da değil, tasavvufta geçiyordu.

Anlatılanlar karşısında bir an kuşkuya kapılan Mesut K. Kur'an'da eşcinsellikten ötürü helak edildiği öykülenen Lut kavmini sordu. Korunmaz, "Onlar başsız kaldıkları için helak oldu. Silsile yoluyla yapsalardı kavim helak olmazdı," dedi. Kuşkuları dağılan Mesut K. şeyhine teslim oldu..."


- Şehvetiye Tarikatı



34. "Korunmaz, yapılanların Allah'a yaklaşmak amacıyla yapılmasının
gerekli olduğuna ilişkin söylemleri ile onları inandırmış, dini
inançlarını kötüye kullanmıştır. Mağdurların dergahta bulundukları
ortam, dini konulardaki bilgisizlikleri ve sanığın yapılanların dinimizde
karşılığının olduğunu bildirmesi karşısında, kişilerin dini duygularını
istismar ederek, iradelerini ortadan kaldırarak, cinsel arzularını yerine
getirmek için bu eylemleri gerçekleştirmiştir..."


- Şehvetiye Tarikatı



35. ""...çalmadan çırpmadan bize ekmeğimizi verenleri aç bizi giydirenleri donsuz bırakmadan yaşamak istemek bu kadar güç bu kadar mihnetli hatta bu kad tehlikeli mi olmalı idi?"

- SABAHATTİN ALİ"


- Sözde Terörist



36. "Gözleri doluyor
tozlu çerçevedeki
Mustafa Kemal’in
Bir elinde Cumhuriyet’in
kum saati
bir elinde
“Adalet mülkün temelidir!”"


- Şehvetiye Tarikatı



37. "1950 yılından önceki baskı politikasından ötürü yeraltına inen tarikatlar, yumuşamanın yaşandığı yıllardan itibaren dernek, vakıf ve yasal kuruluşlar etrafında toplanarak, cemaatleşti."


- Şehvetiye Tarikatı



38. "Kadiri kökenli Said-i Nursi de "Nur Cemaati"ni kurdu. Bitlis'te 1873'te doğan Nursi, Osmanlı'nın İslamcı kuşağın­dandı. 1925'te Şeyh Sait İsyanı'ndan sonra Isparta, Kastamo­nu, Denizli ve Afyon'a sürüldü. Cemaat, Nursi'nin 130'u bu­ lan Risale-i Nur adlı tefsir kitabından adını aldı. Cemaat üye­lerine "Nur Talebeleri" denildi. Nursi'nin 1960'taki ölümün­ den sonra cemaat bölündü."


- Şehvetiye Tarikatı



39. "Her sektör gibi, din ve tasavvufta da "kayıt dışı ve merdivenaltı ekonomi" gelişiyor. Geleneksel tarikatların erkan, usul, yöntem ve söylemlerini yineleyen ya da taklit eden merdivenaltı tarikat ve cemaatler de, bilgi kaynağı olarak ilham ve rüyaya, kanıt olarak hurafe, rivayet, keramet ve hikayelere başvuruyorlar."


- Şehvetiye Tarikatı



40. "Resmi ideolojiyi tehdit eden tarikatları kontrol altına almak için yapılan ilk müdahale, 18. yüzyılda merkez tekke uygulaması oldu."


- Şehvetiye Tarikatı



41. "Açıkgöz; oğlu Serkan, damadı Mehmet Uysal, damadının arkadaşları Vedat Saçan ve Akın Yolcu' dan oluşan dolandırıcılık şebekesi kurmuştu. Savcılık kaydında "1959 doğumlu, dört çocuk babası, emekli ve çiftçi," diye geçen Açıkgöz, soyadının hakkını veriyordu. Açıkgöz'ün cinleri, Şubat 2012'de, 1961 doğumlu işadamı Bedi Gümüş'ü çarptı..."


- Şehvetiye Tarikatı



42. "Küçük'ün türbesi on dört yıl faaliyet gösterdi. Küçük ,kazandığı onlarca müridin sırtından milyarlarca TL kazandı ve çalışmadan yaşadı. İddiaya göre çocukları istismar, kadınları taciz, emirlerine karşı gelenleri tehdit etti..."


- Şehvetiye Tarikatı



43. ""Sahte şeyhler" şikayet ve ihbarda bulunulmadıkça uzun yıllar faaliyet gösterebiliyor. Çalışkan, dört şehirde, Işık, evi­nin bodrum katında, Korunmaz bir apartman dairesinde, Kü­çük, köyde tekke kurdu. Işık, on dokuz, Küçük on dört, Çalış­kan on üç ve Korunmaz altı yıl boyunca varlığını sürdürdü.

Nasıl mı?
Çünkü, devlet tarafından "gerçek şeyhlere" tanınmış res­mi hoşgörüden, koruma zırhı ve dokunulmazlıktan yararla­nıyorlardı."


- Şehvetiye Tarikatı



44. "Erol B.'ye göre Korunmaz, "Allah'ın nurunu boşaltıyorum. Cennetlik olacaksın," diyordu. Cinsel organını "nur çeşmesi" diye anıyor; müritlerinden eşlerini ve kızlarını dergaha getirmelerini istiyordu. Hatta müritleri cinsel ilişkiye inandırmak için, 15 yaşındaki oğluyla bile ilişkiye girdiğini söylüyordu..."


- Şehvetiye Tarikatı



45. "Cinsel istismarı ekonomik sömürü izliyor. Şehveti ile servet iç içe geçerken, müridin varlığı, yardım ve bağış adı altında şeyhe aktarılıyor. Uğur Korunmaz, müridi tarafından tekke yapılması için bağışlanan daireyi üzerine aldı. Mustafa Çalışkan, bağış ve kurban derileriyle, Recep Küçük topladığı aidatlarla geçindi."


- Şehvetiye Tarikatı



46. "Antibiyotik gibisin hocam."


- Şehvetiye Tarikatı



47. "Hülya S. cemaatin Kur'an eğitimcileri arasındaydı. Derviş olarak gördüğü Çalışkan'ın başından bir saç teli düşse alıp saklıyordu. Çalışkan Hülya S. 'ye
"Manevi kızım," diyordu. Hülya S. Çalışkan'a taparcasına bağlıydı.

Mustafa hoca yemekten kalktığında, bıraktığı artıkları
ye­mek için yarışırdık. Yemek artıklarının şifa olduğunu
dü­şünüyorduk."


- Şehvetiye Tarikatı



48. "Keramet gösterileriyle ululardan bir ulu haline gelen Küçük, servetini büyüttü. Başlangıçta türbenin yapımı için her müridinden aylık yüz Euro alırken, zamanla aidat sistemine geçti...

Müritlerine "Bu paralar, geçmişteki günahlarınızın kefaretidir. Böylece takvamız yükselecek," dedi.

Dünyamil Kayiş'ten aylığının yüzde onunu isterken, "Maaşınıza haram karışıyor," dedi. Dünyamil'in Küçük'e bağlılığı, eşi Nazmiye Kayiş'ı çıldırtıyordu. Kayiş, "Kocam bana ekmek parası vermez, ona verirdi," diye feryat ediyordu..."


- Şehvetiye Tarikatı



49. "Emine E. "Allah izin verdiği sürece dergâha gideceğim. Hepsi Allah için." diyordu."


- Şehvetiye Tarikatı



50. "Görünürde, faaliyetleri yasaklanmış olan tarikat ve cemaatlerin kavuştuğu meşruiyet bugün itibariyle merdivenaltı oluşumların ve sahte şeyhlerin döl yatağına dönüşmüştür. Sorgulanması gereken, asıl bu döl yatağıdır."


- Şehvetiye Tarikatı



51. "Tasavvuf terminolojisinde halife, “ Bir pirin veya şeyhin irşadla görevlendirdiği kişiye“ deniliyor. Pir ise, halifeden farklı olarak, “Tarikatın kurucusu kabul edilen mutasavvıf,” diye tanımlanıyor ."


- Şehvetiye Tarikatı



52. "Bir Nakşibendi olan Süleyman Hilmi Tunahan, "Süleymancılar" cemaatini kurdu. 1951'de Çamlıca Kur'an Kursu'nu açtı ve ardından Anadolu'ya yayıldı. Bir taraftarı Bursa Ulucami'de "Süleyman Efendi mehdidir," diye bağırınca,
Tunahan ve damadı Kemal Kacar, 1957'de tutuklandı. Tunahan 1959'da ölünce yerine Kacar geçti. Cemaatin Türkiye'de bini aşkın yatılı kız ve erkek Kur'an kursları var..."


- Şehvetiye Tarikatı



53. "Küçük'ün yıllar öncesinde kalmış kısacık tarikat görgüsü, şeyhlik postuna oturmasına yetmiş de artmıştı. Evliya olduğu dilden dile söyleniyor; 34 yaşındaki adamdan "üstat" ve "mübarek zat" diye söz ediliyordu. Müritleri, Küçük'ü cuma namazında mescitte görmeyince, "Şeyhimiz cumayı Kabe'de kıldı," diye övünüyordu.
Oysa Küçük, namaz kılmıyordu.
Zaten Küçük'e göre dini bilgisi birkaç sureden ibaretti:

"Kimseyi dinî istismar edecek kültüre sahip değilim. Kur'an
okumasını, Arapça dahi bilmiyorum. Birkaç sure biliyorum.
Bu kadar zeki insanı etrafımda Belkız ve eşi topladılar.
Bunu inkâr etmek mümkün değildir.""


- Şehvetiye Tarikatı



54. "Bugün itibariyle Türkiye’de otuz tarikat silsilesi ve bunlara bağlı dört yüz civarında kol var. Yaklaşık 2,6 milyon insanın bir tarikatla ilişkisi bulunuyor ."


- Şehvetiye Tarikatı



55. "Bir 15 Temmuz daha yaşanmasını beklemeden hareke­te geçmek gerekiyor. Tekke ve Zaviyeler Kanunu, tarikat ve cemaatlerin giz perdesi arkasında kalmasından başka işlev görmüyor. Hatta bu gizem, oluşturdukları korkutucu güç sayesinde, tarikatların daha da etkili olmalarını sağlıyor."


- Şehvetiye Tarikatı



56. ""Hocalıkla veya imamlıkla bir işim yoktur. Alkol kullanmaktayım.
Kur'an okumasını, bahurun ne işe yaradığını bilmem.
Arapça yazı okuyamam ama konuşabilirim."

Nevzat Açıkgöz, 12 Nisan 2013'te verdiği bu ifadeden sonra tutuklandı."


- Şehvetiye Tarikatı



57. "Ahmet C.'nin, "Hocam seni tabi edecek. Hocama uzak kaldın," demesi üzerine dergaha gitti. Son ziyaretinde ise dergahta Ahmet C. ile sevişti Dergaha baskına gelen polisler Ahmet C. ve Aysun B.'yi gözaltına aldı.
Aysun B.'nin psikolojisi bozuldu.
Ahmet C.'de pişmanlığın zerresi yoktu.
"Annemi, kardeşim Nigar'ı ve halamın kızı Hülya'yı da tanıştırdım fakat bade ve tabi olmadıklarını düşünüyorum," diyecek kadar pervasızdı.
İstismarı ibadet görüyordu..."


- Şehvetiye Tarikatı



58. "Kırklariler'de sohbete ilk kez gelen kişiye "Talip" deniyor. Talip eğitim alınca talebe, müstaid, salik, mürit, murad, şeyh, mürşit, kutup ve pir mertebelerine yükseliyor. Korunmaz, "Beni kendi cemaatimde üyelerim pir olarak bilir. Ben pir olarak hizmet, eğitim ve öğretim veririm," diyor..."


- Şehvetiye Tarikatı



59. ""Ayrılıktan kaçılmaz bazen."
.....,,,,,....."


- Balkon Sefası



60. "“ Cennete gidebilmenin yolu benden geçer. Sizler öldüğünüzde yanınıza gelerek, cennete girmenize yardımcı olacağım .”"


- Şehvetiye Tarikatı



61. "Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) 3 Kasım 2002'de iktidarı devraldığında, bütün Türkiye'ye "ileri demokrasi" vaat ediyordu."


- Sözde Terörist



62. "Dini ritüellerin etrafında gelişen pazardan daha fazla pay alma hırsı olmadık dini suiistimallere yol açmaktadır. Vaaz ve hutbeler, televizyon programları ve sair araçlarla yapılan cemaat propagandalarında artık gizleme ihtiyacı duyulma­dan suistimaller yapılmaktadır ."


- Şehvetiye Tarikatı



63. ""Ben 1.200'e yakın öğrenci okuttum. İnsanlığa hizmet ettim. Bu vaziyette sizin karşınıza gelmem en büyük ayıptır, en büyük suçtur," dedi. Çalışkan'a göre başına ne geldiyse, gözlerinin güzelliğinden gelmişti:

Gözlerim yüzünden başıma gelmeyen kalmadı. Hapisha­neye
girdiğimde, gözlerimi çıkartmak için uğraştım. El­lerim kan oldu.
Benim sohbetime gelen ve gelmeyen her­kes "Bu gözler ne güzel,
neden Allah'a bakmadı da insanla­ra baktı?" dedi."


- Şehvetiye Tarikatı



64. "Diyanet raporuna göre tarikat ve cemaatler, 1983'ten sonra demokratik ortamdan en fazla yararlanan gruplar oldu. Siyasi partiler oy deposu olarak gördükleri dini gruplarla temas kurarken, tarikatlar bu sayede siyasi ve toplumsal hayatta yer edindi. 1985'ten sonra tarikatlar yalnızca din eğitimi veren merkezler olmaktan çıktı."


- Şehvetiye Tarikatı



65. "Sevgi S.'yi "Bir kadınla görüşmemi gerektirecek nefsi duygularım yok," diye kandıran Yılmaz, aslında Hatay'da iki kadınla aynı evde yaşıyordu. İki sevgilisinden biri, Sevgi S.'yi Yılmaz ile tanıştıran Fatoş Güneş'ti."


- Şehvetiye Tarikatı



66. "Bu ülkenin karanlık bir sokağında zorbaca öldürülmüş bir çocuk yatıyor, yerin altında."


- Ali İsmail



67. "Sevgi S. artık hayatındaki olağan gelişmeleri bile Yılmaz'ın kerametine yoruyordu. Yılmaz'ın emirlerine yerine getirmediğinde Allah'ın gazabına uğramaktan korkuyordu. Para göndermek istemediğinde Yılmaz, "Günaha mı girmek istiyorsun! Allah'ın emirlerine itiraz mı ediyorsun! Böyle devam edersen kızın intihar eder!" diye tehdit ediyordu. Sevgi S. de "kendisinde fark ettiği özel yetileri nedeniyle" Yılmaz'a inanıyordu."


- Şehvetiye Tarikatı



68. "Çalışkan cezaevindeyken, eşleri "Hocamız tutukluları irşad için cezaevine girdi," diye propaganda yaptı. Tahliye edilen Çalışkan, istismardan ötürü tutuklanmasını kerametine yordu. "Bu dava Allah'ın imtihanıdır. Allah, bana sıkı sıkıya bağlı gerçek talebelerle çürük elmaları ayıkladı," dedi."


- Şehvetiye Tarikatı



69. "Akın Yolcu, yine sahnedeydi. Babasından ötürü tanıdığı Abdulaziz Yazar'ı bürosunda ziyaret etti. Heyecanla, "Karaağaç'taki evinizi sattınız mı? diye sordu. Yazar, "Satılığa çıkardım, fakat satmadım," dedi. Yolcu, "Aman satmayın," dedi, "Nevzat hocamız, bu evin çok hayırlı olduğunu söyledi. Sizi tanıştırmak istiyorum."

Yazar, üç gün sonra Açıkgöz'ün evine gitti. Açıkgöz, Kur'an okumayı bitirip misafirini karşıladı. Okunmuş kahve ile şerbet ikram etti. Yazar'a "Allah'ın çok sevdiği kulusunuz. İnsanlara çok yardım etmişsiniz. Allah size yeraltı aslanlarıyla hediye gönderdi. Evinizin altı tonlarca altınla dolu," diye müjde verdi.

Yazar, "Bu işi devlet yapsın, Devlet, belli bir miktarını bize verir. Hisseniz neyse, size öderim," dedi. Açıkgöz, "Bizden başkası duyarsa yeraltı aslanları yok eder. Seni ve aileni rahat bırakmaz," dedi.."


- Şehvetiye Tarikatı



70. "Mustafa Hoca yemekten kalktığında, bıraktığı artıkları yemek için yarışırdık burada yemek artıklarının Şifa olduğunu düşünüyorduk."


- Şehvetiye Tarikatı



71. "Yılmaz, reenkarnasyona ikna ettiği; öğretmen, doktor ve tüccarların da içinde olduğu on bir kişiden bir milyon TL'yi aşkın para almıştı. Onlardan biri, Hizan'da sözleşmeli öğretmenlik yaparken, Yılmaz'a yüz yirmi bin TL veren Burçin D.'ydi..."


- Şehvetiye Tarikatı



72. "Tekke ve Zaviyeler Kanunu devleti ele geçirmek için mücadele
eden Fetullahçılar, Nakşibendiler ve Süleymancılar gibi
tarikat ve cemaatlere değil, dini telkinle müritlerini istismar
eden Uğur Korunmaz ve Recep Küçük'e uygulanıyor. Sahte
şeyhler cezalandırılırken, gerçek şeyhler ise laik devletin ruhuna
fatiha okuyor.
Halbuki TBMM'nin, 30 Mayıs 1925'te 677 sayılı kanunu
kabul ettiği gün, Refik Koraltan'dan sonra kürsüye çıkan Rize
milletvekili Ekrem Bey (Rize), bağnazlığa karşı Cumhuriyet'in
zaferini ilan ederek, şöyle konuşmuştu:

Bundan sonra şeyh ve tekke ismi kalmayacaktır. Bunu görmekle
mesudum. Tekkeler şimdiye kadar en iğrenç içtimai:
(sosyal) sahnelere yuva olmuş, memleketin en buhranlı
zamanlarında meşum (uğursuz) ve siyasi tahribat yapmışlardır
. . .
Asıl mesut olduğum diğer bir cihet (yan) vardır ki, o da
fikri taassup (bağnazlık) denilen bu yılanın bugün paralanmış
olmasıdır. O şimdi kıvranarak, hırlayarak can çekişiyor.
Bununla beraber tehlikesini biraz daha muhafaza ediyor.
Fakat Cumhuriyetin çıkardığı kanunların satırı ile onu
tamamıyla öldüreceğiz ve taassup içinde yaşayan milletlere
misal olacağız!"


- Şehvetiye Tarikatı



73. "Yılmaz, ilerleyen günlerde Sevgi S.'ye "ölümden sonra ruhun bir başka bedene geçip yaşaması' diye bilinen reenkarnasyona inandığından bahsetti. Reenkarnasyonun Allah'ın "Adil" isminin yansıması olduğunu ileri sürerek, "Herkes aynı hayatı yaşamıyor. Birden çok kere dünyaya gelip farklı hayatlar yaşanarak, Allah'ın adaleti sağlanıyor," dedi."


- Şehvetiye Tarikatı



74. "Süleyman Işık'ın müritleri, ağırlıklı R.T. gibi genç işçilerdi...
İddiasına göre, Aralık 2013'te Işık'ı dergahta "Molla" diye anılan M.K ile
sevişirken gördü. M.K. bu davranışları sorgulatan R.T.' ye "Şeriatta haram olan, tarikatta helaldir. Hocama tamamen teslim oldum. Bırak hapsi, cehenneme bile girerim," dedi."


- Şehvetiye Tarikatı



75. "Tekke ve Zaviyeler Kanunu devleti ele geçirmek için mücadele eden Fetullahçılar, Nakşibendiler ve Süleymancılar gibi tarikat ve cemaatlere değil, dini telkinle müritlerini istismar eden Uğur Korunmaz ve Recep Küçük'e uygulanıyor. Sahte şeyhler cezalandırılırken, gerçek şeyhler ise laik devletin ruhuna fatiha okuyor."


- Şehvetiye Tarikatı



76. "Ben hayvanları da severim, onlara da aşkım derim. Asıl mağdur benim ."


- Şehvetiye Tarikatı



77. "Recep Küçük, Gökköy'ün yerlisi değildi. Aslen Elazığlıydı. İlkokuldan sonra okumamıştı. 1980'li yıllarda Ankara'da yaşarken bir tarikata katıldı. Kısa süren bir müritlikten sonra askere gitti. askerlik dönüşü Balıkesir'e yerleşti...

Recep Küçük, o tarihte 34 yaşında olmasına rağmen, dini öğüt ve vaazlarıyla Belkız Ailesi'nin kalbini azandı. Dualar okuyup "Sabredin," dedi...

Köylüden duyduğuna göre Gökköy'deki Dedebayırı adlı merada bir yatır; yatırda, Derviş Abdurrahim diye ululardan bir ulu, ermişlerden bir ermiş vardı.

Diyanet İşleri Başkanlığı envanterinde böyle bir yatırın kaydı yoksa da...
Mehmet Belkız, ikna olmaya dünden hazırdı:

Recep, "Bu zatın bizden bir isteği var. Bizden buraya türbe
yapmamızı istiyor," dedi. Biz de çaresizdik. "Elimizden geleni
yaparız," dedik. Onun önderliğinde, maddi durumum da
o zaman iyiydi, inşaata başladık."


- Şehvetiye Tarikatı



78. "Türkiye Cumhuriyeti, laik - demokratik ve hukuk devleti niteliğini korumak ; tarikat ve cemaatlerin devleti ele geçirmeye yönelik faaliyetlerini önlemek zorundadır. Yurttaşlar sahte ya da gerçek, bir şeyhin dinsel, cinsel ve ekonomik istismarına karşı korunmalıdır.
......

Aksi takdirde , Cumhuriyet’in özgür insanları, gözlerini yumarak şeyhinden şefaat dileyen bir “mürit - ulus” olarak, rabıtanın karanlığına gömülecektir !..."


- Şehvetiye Tarikatı



79. "Cinsel istismarı ekonomik sömürü izliyor. Şehvet ile servet
iç içe geçerken, müridin varlığı, yardım ve bağış adı altında
şeyhe aktarılıyor. Uğur Korunmaz, müridi tarafından
tekke yapılması için bağışlanan daireyi üzerine aldı. Mustafa
Çalışkan, bağış ve kurban derileriyle, Recep Küçük topladığı
aidatlarla geçindi.
Cincilik, üfürükçülük ve gelecekten haber vermek de bir
başka istismar kapısı olarak öne çıkıyor. Nevzat Açıkgöz,
cinlerin koruduğu defineyi çıkaracağını vaat ederek, eski
bir milletvekilini ve iş adamlarını dolandırdı. Ahmet Coşkun
Yılmaz, reenkarnasyonu kullanarak bir hakimi ve onlarca
insanı aldattı.
"Sahte şeyhler" şikayet ve ihbarda bulunulmadıkça uzun
yıllar faaliyet gösterebiliyor. Çalışkan dört şehirde, Işık evinin
bodrum katında, Korunmaz bir apartman dairesinde, Küçük
köyde tekke kurdu. Işık on dokuz, Küçük on dört, Çalışkan
on üç ve Korunmaz altı yıl boyunca varlığını sürdürdü.
Nasıl mı?
Çünkü, devlet tarafından "gerçek şeyhlere" tanınmış resmi
hoşgörüden, koruma zırhı ve dokunulmazlıktan yararlanıyorlardı."


- Şehvetiye Tarikatı



80. "Yılmaz, reenkarnasyona ikna ettiği; öğretmen, doktor ve
tüccarların da içinde olduğu on bir kişiden bir milyon TL'yi
aşkın para almıştı. Onlardan biri, Hizan'da sözleşmeli öğretmenlik
yaparken, Yılmaz'a yüz yirmi bin TL veren Burçin D.'ydi:

Beni reklamasyona inandırdığı için ve kendisinin veli bir
kul olduğunu düşünerek, para verdim. Parayı verinceye kadar
vücudumda esneme hali oluyor, verdiğimde geçiyordu.
Devamlı uyku halindeydik. Uykuya doyamıyorduk. Sıkıntıda olduğumuzu söylediğimiz zaman, Yılmaz bir şeyler
okuyup elini yüzüne sürüyor, sağ elini göğsünün üzerine
koyuyordu. Kendisinin ciddi manada gücü olduğuna
inanmıştık."


- Şehvetiye Tarikatı



81. "Şükrü B'ye göre Recep Küçük, kadınları emellerine alet ediyordu buna rağmen kadınlar (Şeyh sarılıp öperse günahlarımız dökülür,)diyordu."


- Şehvetiye Tarikatı



82. "Halbuki TBMM'nin, 30 Mayıs 1925'te 677 sayılı kanunu
kabul ettiği gün, Refik Koraltan'dan sonra kürsüye çıkan Rize
milletvekili Ekrem Bey (Rize), bağnazlığa karşı Cumhuriyet'in
zaferini ilan ederek, şöyle konuşmuştu:

Bundan sonra şeyh ve tekke ismi kalmayacaktır. Bunu görmekle
mesudum. Tekkeler şimdiye kadar en iğrenç içtimai:
(sosyal) sahnelere yuva olmuş, memleketin en buhranlı
zamanlarında meşum (uğursuz) ve siyasi tahribat yapmışlardır...

Asıl mesut olduğum diğer bir cihet (yan) vardır ki, o da
fikri taassup (bağnazlık) denilen bu yılanın bugün paralanmış
olmasıdır. O şimdi kıvranarak, hırlayarak can çekişiyor.
Bununla beraber tehlikesini biraz daha muhafaza ediyor.
Fakat Cumhuriyetin çıkardığı kanunların satırı ile onu
tamamıyla öldüreceğiz ve taassup içinde yaşayan milletlere
misal olacağız!

Taassup denilen yılan hâlâ yaşıyor..."


- Şehvetiye Tarikatı



83. "Zikirler devam ettikçe kişi; mürid, yani rıza gösteren, şeyh­ten razı olan ve onu seven manasına gelen safhaya gelir. Zi­kirde mürit cezbelenir. Şeyhe olan aşkı, müridi cezbeder.
Cezbolan müridin badelenmesi gerekir. Aksi takdirde has­ta olur. Müridler badelenmeyi rüyasında görür ve şeyhe aş­kı artar. Mürid badelenmenin ne olduğunu sorduğu zaman anlatırım. Cezbelenen mürid sır odama gelir. Odanın ka­pısını kilitler. "Hazırım," derse elimi yalamaya ve emmeye başlar. Sonra pantolonumun fermuarını açar ve (...)"


- Şehvetiye Tarikatı



84. "Küçük bir trafik kazasında araçtan sağ çıkan müridi Şükrü B'den, sizi ben kurtardım, diyerek para istedi bu parayı veren Şükrü B' Allah yolunda hizmet ettiğine inanıyordu:
Hatta evliya oluyorum zannettim. Öyle bir sistem kurulmuş ki tıkır tıkır işliyordu. Müthiş bir ortam var zannediyordum. Yüzüme perde inmişti. Buraya elimde iki bütün imkanları seferber ettim cebimde ne varsa verdiğim olmuştur.O kadar beynim yıkanmıştı ki onunla Namaz kılmaktan gurur duyar Hale Gelmişim. Biz namaza dururken Recep geziyordu bana (o namazı burada kılmaz, Kabe'de kılar,) diyorlardı hep itiraz ettim ancak yanındakiler beni inandırdı."


- Şehvetiye Tarikatı



85. "Sevgi S. bir yıl içinde dört ayrı bankadan üç yüz bin TL kredi çekti. Ankara'daki evini, Kayseri ve Çanakkale'deki arsalarını ve lüks aracını sattı. Tüm gelirini Yılmaz'a verdi. Elindeki bitince kardeşleri ve arkadaşlarından bir milyon TL borç aldı. Aldıklarını Yılmaz'a teslim etti."


- Şehvetiye Tarikatı



86. "Ali İsmail'i öldürenlere 10, kararı protesto edenlere 13 yıla kadar hapis cezası isteniyordu."


- Ali İsmail



87. ""Tarık yıldızı beni simgeliyor"

Sevgi S. , artık hayatındaki olağan gelişmeleri bile Yılmaz'ın"


- Şehvetiye Tarikatı



88. "Şeyhler Meta ve müritler müşteriye dönüştü."


- Şehvetiye Tarikatı



89. "Türkiye Cumhuriyeti ,laik demokratik ve hukuk devleti niteliğini korumak tarikat ve cemaatlerin devleti ele geçirmeye yönelik faliyetlerini önlemek zorundadır"


- Şehvetiye Tarikatı



90. "İlkokul mezunu Selver D. de kursta dini eğitimler veriyor­du. Bir gün Çalışkan, Selver D.'yi aradı ve "Manevi yoldan ilerleyebilirsin," dedi.
Nasıl mı ilerleyecekti?
Sevişerek!"


- Şehvetiye Tarikatı



91. "Görünürde, bu yasağa iki tarikat uydu: Bektaşilik ve Mevlevilik.

Bektaşiler Amavutluk'a, Mevleviler ise Suriye'ye taşındı.

Nakşibendilik ve Kadirilik ise direndi. Örneğin, 22 Aralık
1930'da İzmir Menemen'de Derviş Mehmet adlı Nakşibendi
şeyhi ayaklanarak, Asteğmen Kubilay'ı şehit etti. 1933'te
Bursa'da Kozanlı İbrahim ve 1935'te Siirt'te Şeyh Halit ve oğlu
Abdulkudüs isyan etti. 1936'da lskilip'te Ahmet Kalaycı peygamberlik ilan etti."


- Şehvetiye Tarikatı



92. "Müritleri Recep küçük'ü cuma namazında mescitte görmeyince "şeyhimiz cumayı Kâbe'de kıldı"diye övünüyorlardı.
Oysa küçük,namaz kılmıyordu.
Zaten Küçük'e göre dini bilgisi bir kaç sureden ibaretti."


- Şehvetiye Tarikatı



93. "Türkiye Cumhuriyeti ,laik demokratik ve hukuk devleti niteliğini korumak tarikat ve cemaatlerin devleti ele geçirmeye yönelik faliyetlerini önlemek zorundadır"


- Şehvetiye Tarikatı



94. "İlkokul mezunu Selver D. de kursta dini eğitimler veriyor­du. Bir gün Çalışkan, Selver D.'yi aradı ve "Manevi yoldan ilerleyebilirsin," dedi.
Nasıl mı ilerleyecekti?
Sevişerek!"


- Şehvetiye Tarikatı



95. "Dini ritüellerin etrafında gelişen pazardan daha fazla pay alma hırsı olmadık dini suistimallere yol açmaktadır. Vaaz Ve hutbeler, televizyon programları ve sair araçlarla yapılan cemaat propagandalarında artık gizleme ihtiyacı duyulmadan suistimaller yapılmaktadır."


- Şehvetiye Tarikatı



96. "Dava biterken, 2000 doğumlu s.m.y. ışıktan şikayetçi oldu. Iddiasına göre, birden çok kez Işık tarafından istismar edildi Hatta 2016'nın Kadir Gecesi'nde Işık, (Mevlana ile şems'te bunu yapıyordu,) diyerek,s.m.y ile cinsel ilişkiye girmek istedi Işık Çocuğun cinsel istismarı suçundan 10 yıl 5 ay daha ceza aldı
Bu kitap bittiğinde halen cezaevindeydi."


- Şehvetiye Tarikatı



97. "Müritler cemaat içinde dini mertebesinin yükseleceği ve cennete kavuşacakları söylemiyle razı edilerek, ya da Allah'ın gazabına uğrayacağı tehdidiyle ikna edilerek, istismara maruz kalıyor. Ağırlıklı cinsel ve ekonomik istismar yaşanıyor."


- Şehvetiye Tarikatı



98. "Dergahtaki aramada çok sayıda yetişkin, çocuk ve hayvan pornosu görüntüsü bulundu. Bir oral seks videosunda "İşte öyle tavaf et" sözleri duyuluyordu."


- Şehvetiye Tarikatı



99. ""Antibiyotik gibisin hocam.""


- Şehvetiye Tarikatı



100. "Diyanet İşleri Başkanlığı'nın (DlB) "Dini-Sosyal Teşekküller
Geleneksel Dini-Kültürel Oluşumlar ve Yeni Yönelişler" adlı
gizli raporuna göre, 1950 yılından önceki baskı"


- Şehvetiye Tarikatı



101. "Şehvet ile servet iç içe geçerken, müridin varlığı, yardım ve bağış adı altında şeyhe aktarılıyor Uğur korunmaz, müridi tarafından Tekke yapılması için bağışlanan daireyi üzerine aldım Mustafa Çalışkan,bağış ve kurban derileri ile Recep küçük topladığı aidatlarla geçindi."


- Şehvetiye Tarikatı



102. "Geleneksel tarikatların Erkan, usul ve yöntem ve söylemlerini yenileyen ya da taklit eden merdiven altı Tarikat ve cemaatlerde, bilgi kaynağı olarak ilham ve rüyaya, kanıt olarak hurafe rivayet, Keramet ve hikayeleri başvuruluyorlsr."


- Şehvetiye Tarikatı



103. "Kitapta yazan her bilgiye adeta kutsayarak doğru kabul eden, dobra dobra anlatan bir söylem mensuplarında Hakki her zaman ve şartta söyleme cesaretine sahip şeyh, Hoca Efendi izlenimi yaratmaktadır hurafe bağlılığını güçlendirmek için katalizör görevi görmektedir hurafe saçma görünse de(kişi) ona inandığında inanılmaz bir tatmin duygusu yaşamaktadır hocasına bağlılığı kat ve kat artmaktadır."


- Şehvetiye Tarikatı



104. "Nevzat Açıkgöz, cinlerin koruduğu defineyi çıkaracağını vaat ederek, eski
bir milletvekilini ve iş adamlarını dolandırdı. Ahmet Coşkun Yılmaz, reenkarnasyonu kullanarak bir hakimi ve onlarca insanı aldattı"


- Şehvetiye Tarikatı



105. "Nakşibendiliğin yükselişi

FETÖ davaları, devlette ve bürokraside laik bir arınmayı ge­tirmedi. Tam aksine, diğer tarikat ve cemaatler FETÖ'den boşalan kamusal alana gözlerini diktiler. Bilhassa Nakşiben­dilik ve onun Güneydoğu kolu Menzil etkinlik kazandı.
Siirt'te 1902'de doğan Abdulhakim Hüseyni, toprak alıp Adıyaman'ın Menzil köyüne yerleşti ve tarikatını kurdu.
Hüseyni'nin ölümünden sonra posta, oğlu Muhammet Ra­şid Erol oturdu. 12 Eylül'den sonra Erol, Çanakkale'de iki yıl sürgün hayatı yaşadı. Erol 1993'te ölünce, yerine oğlu Abdulbaki Erol geçti. Sağlık Bakanlığı ve Emniyet'te örgüt­lendiği ileri sürülen Menzil'in Tümsiad adlı iş adamları der­neği, "Beşir" adlı bir uluslararası yardım kuruluşu ve "Se­merkand" adlı televizyon kanalı var."


- Şehvetiye Tarikatı



106. "Şeyhin penisi anne memesi gibiymiş."


- Şehvetiye Tarikatı



107. "Sahte şeyhler,(Keramet sahibi zat ve mübarek şahıs) kabul ediliyor.Müritler Cemaat içinde dini mertebesinin yükseleceği ve cennete kavuşacakları söylemiyle razı edilerek, ya da Allah'ın gazabına uğrayacağı tehdidiyle ikna edilerek istismara maruz kalıyor ağırlıklı cinsel ve ekonomik istismar yaşanıyor."


- Şehvetiye Tarikatı



108. "Hoca, televizyon karşısında otururdu. Gerçekte televizyon izlemediğini, Filistin'de savaşta olduğunu söylüyordu. Sa­atlerce kendisini izlememizi istiyordu. Biz de izliyorduk.
"Nafile namaz kılacağınıza yanımda durun," diyordu. "Be­nim yanıma gelmeniz, Umre'ye gitmenizden daha hayırlı­dır," diyordu."


- Şehvetiye Tarikatı



109. "Uğur hoca herhangi bir işte çalışmaz. Geçimini cemaat üyelerinden aldığı paralarla sağlar."


- Şehvetiye Tarikatı



110. "Görünürde, faaliyetleri yasaklanmış olan tarikat ve cemmatlerin kavuştuğu meşruiyet bugün itibariyle merdivenaltı oluşumların ve sahte şeyhlerin döl yatağına dönüşmüştür."


- Şehvetiye Tarikatı



111. "Hoca, televizyon karşısında otururdu. Gerçekte televizyon izlemediğini, Filistin'de savaşta olduğunu söylüyordu. Sa­atlerce kendisini izlememizi istiyordu. Biz de izliyorduk.
"Nafile namaz kılacağınıza yanımda durun," diyordu. "Be­nim yanıma gelmeniz, Umre'ye gitmenizden daha hayırlı­dır," diyordu."


- Şehvetiye Tarikatı



112. "Uğur hoca herhangi bir işte çalışmaz. Geçimini cemaat üyelerinden aldığı paralarla sağlar."


- Şehvetiye Tarikatı



113. "Görünürde, faaliyetleri yasaklanmış olan tarikat ve cemmatlerin kavuştuğu meşruiyet bugün itibariyle merdivenaltı oluşumların ve sahte şeyhlerin döl yatağına dönüşmüştür."


- Şehvetiye Tarikatı



114. "Sahte şeyhler, "keramet sahibi zat ve mübarek şahıs" kabul ediliyor. Müritler cemaat içinde dini mertebesinin yükseleceği ve cennete kavuşacakları söylemiyle razı edilerek ya da Allah'ın gazabına uğrayacağı tehdidiyle ikna edilerek, istismara maruz kalıyor. Ağırlıklı cinsel ve ekonomik istismar yaşanıyor."


- Şehvetiye Tarikatı



115. "Her sektör gibi, din ve tasavvufta da "kayıt dışı ve merdivenaltı
ekonomi" gelişiyor. Geleneksel tarikatların erkan,
usul, yöntem ve söylemlerini yineleyen ya da taklit eden
merdivenaltı tarikat ve cemaatler de, bilgi kaynağı olarak
ilham ve rüyaya, kanıt olarak hurafe, rivayet, keramet ve
hikayelere başvuruyorlar.
Bu gruplara öncülük eden "sahte şeyhlerin" profilleri incelendiğinde;
ilkokul mezunu oldukları, dini eğitim almadıkları,
Arapça ve Kur'an'ı bilmedikleri, hatta oruç ve namaz
gibi ibadetleri yerine getirmedikleri anlaşılıyor. Böyle olduğu
halde kitabımızda anlatılan dört sahte şeyhin tekkesi ve
birinin Kur'an kursları bulunuyordu. Yüzlerce kadın ve erkek,
sahte şeyhlerin tekke ve kurslarında dini eğitim alıyordu.
Müritleri ilkokul mezunlarından ve dar gelirlilerden oluşuyordu."


- Şehvetiye Tarikatı



116. "Ayrıca Rufai, Cerrahi, Kadiri, Halveti, Galibi ve Mevleviler
gibi tarikatlar Türkiye'de varlık gösteriyor. Bugün itibariyle
Türkiye'de otuz tarikat silsilesi ve bunlara bağlı dört yüz civarında
kol var. Yaklaşık 2,6 milyon insanın bir tarikatla ilişkisi
bulunuyor. Cübbeli Ahmet, bu rakamın en az 8 milyon olduğunu
iddia ediyor. lstanbul'da 445 tekke faaliyet gösteriyor.
İstanbul, Siirt, Diyarbakır, Mardin, Adıyaman, Batman, Van,
Hakkari, Şırnak, Ağrı, Muş, Bitlis, Gaziantep ve Şanlıurfa'da S00'den fazla medrese olduğu varsayılıyor. Apartman katlarında
kaç medresenin olduğu ise bilinmiyor."


- Şehvetiye Tarikatı



117. "Allah'ın nurunu boşaltıyorum. Cennetlik olacaksın."


- Şehvetiye Tarikatı



118. "Sahte şeyhler cezalandırılırken, gerçek şeyhler ise laik devletin ruhuna fatiha okuyor."


- Şehvetiye Tarikatı



119. "Servetlerini verdiler

Sevgi S.'yi "Bir kadınla görüşmemi gerektirecek nefsi duygularım
yok," diye kandıran Yılmaz, aslında Hatay'da iki kadınla
aynı evde yaşıyordu. lki sevgilisinden biri, Sevgi S.'yi
Yılmaz ile tanıştıran Fatoş Güneş'ti.
Avukat Esra Pelin G.'nin Yılmaz'a yönelik ilgisinin sebebi
ise şuydu: O da Yılmaz tarafından yüz on bin TL dolandırılmıştı!
Üstelik mağdurlar bu iki kadından ibaret değildi.
Aslında Yılmaz, Bitlis'in Hizan ilçesinde Özgür Y.'ye ait
özel hastanede çalışıyordu. Özgür Y. dünyaya gelen bebeğinin
göğsündeki yara izine bakarak, Yılmaz'ın "mübarek bir
şahıs" olduğuna hükmetmişti. O kadar ki, şizofren olan ağabeyinin
sağlığına iyi geleceğine inanarak, ilçede görev yapan
bir öğretmenden dört yüz bin TL istemişti. "Ne için istiyorsun?"
diye soran öğretmene, "Ben Ahmet Coşkun Yılmaz
için her şeyi yaparım. Gerekirse oğlumun başını keserim,"
demişti. Özgür Y., bu kör inancın sonunda Yılmaz'a üç
milyon TL kaptırmıştı."


- Şehvetiye Tarikatı



120. "Bu aşamadan sonra korunmaz, tarikat geleneklerinden ayrılarak (Badeleme) ve (tabii olma) adlı eylemlerini gerçekleştiriyor. Bu amaçla, dergahta kendisine ayrılan özel odası odayı kullanıyor. (Sır odası) denilen, minderlerle döşeli odada korunmaz ile korunmazın davet ettiği kadın ve erkek mürit başbaşa kalıyor içeride ne olup bittiğini korunmazdan dinleyelim;
Zikirler devam ettikçe kişi;mürid, yani rıza gösteren, şeyhten razı olan ve onu seven manasına gelen safhaya gelir.Zikirde mürit cezbelenir şeyhe olan aşkı, müridi cezbeder.
Cezb olan müridin badelenmesi gerekir nokta Aksi takdirde hasta olur. Müritler badelenmeyi rüyasında görür ve şeyhe aşka artar. Mürit badelenmenin ne olduğunu sorduğu zaman anlatırım. Cezbelenen mürit sır odama gelir. Odanın kapısını kilitler (hazırım,) derse elimi yalamaya ve emmeye başlar. Sonra pantolonumun fermuarını açar ve Cinsel organımı ağzına alır ve emerek sertleştirir. Meniyi yutar.Buna badeleme denir. Inancımıza göre pir'in cinsel organına kelamı alâ, sıvıya Bade denir. Badeyi içene (mübarek olsun,) derim ve mürit odadan çıkar."


- Şehvetiye Tarikatı



121. "Allah'ın nurunu boşaltıyorum. Cennetlik olacaksın."


- Şehvetiye Tarikatı



122. "Bugün itibariyle Türkiye’de otuz tarikat silsilesi ve bunlara bağlı dört yüz civarında kol var. Yaklaşık 2,6 milyon insanın bir tarikatla ilişkisi var."


- Şehvetiye Tarikatı



123. "Yılmaz, ilerleyen günlerde Sevgi S.'ye "ölümden sonra ruhun
bir başka bedene geçip yaşaması" diye bilinen reenkarnasyona
inandığından bahsetti. Reenkarnasyonun Allah'ın
"Adil" isminin yansıması olduğunu ileri sürerek, "Herkes
aynı hayatı yaşamıyor. Birden çok kere dünyaya gelip farklı
hayatlar yaşanarak, Allah'ın adaleti sağlanıyor," dedi.
Yılmaz, bu yolda yalnız değildi. "Efendimiz," diye andığı,
Fatih Kızılarslan adlı dini bir lideri vardı. Güya Kızılarslan,
Hazreti Muhammed'in, kendisi de Veysel Karani'nin ruhunu
taşıyordu. Sevgi S.'ye, "Senin ruhun da geçmişte başkalarına
aitti," dedi.
Sevgi S. etkilendikçe, Yılmaz'ın para istekleri arttı:
Benden para istenen ilk dönemde sık sık uykum geliyordu.
Gün içinde aniden uyku hissi oluşuyordu. Yılmaz'a bahsettiğimde,
ruhum üzerinde uyku halindeyken çalışıldığını
söyledi. Param bittiğinde, borç istemem için beni ikna ediyordu.
Para verenlerin Allah'ın yardımına hak kazanacağını
söylüyordu."


- Şehvetiye Tarikatı



124. "Halbuki Osmanlı'nın kuruluş aşamasında, sufiler ve Türkmen
dervişleri etkin bir role sahipti. Bu iç içelik, beyliğin çekirdeğini
oluşturan hanedan-aşiret-tarikat birlikteliğinden
ileri geliyordu. Osmanlı, "beylikten devlete, göçerlikten yerleşikliğe,
şifahi örften yazılı kanunlara, aşiret kuvvetinden profesyonel
orduya evrilirken" tarikatları da kurumsallaştırdı."


- Şehvetiye Tarikatı



125. "SAHTE EVLİYA

VEYSEL KARANİ BORÇ İSTİYOR

Antalya'da görev yapan hakim Sevgi S. , 20 10 yılında daha
sağlıklı bir yaşam sürmek için adım attığı spor salonunda,
bir dolandırıcılık hikayesinin mağduru olacağını tahmin
edemezdi. Her şey spor salonunun eğitmeni Fatoş Güneş
ile yakınlaşmasıyla başladı. Güneş, eşinden ayrılan 1965
doğumlu Sevgi S.'ye "Seni ağabeyim kadar sevdiğim bir dostumla
tanıştıracağım," dedi.
Bu kişi, 1967 doğumlu Dr. Ahmet Coşkun Yılmaz'dı.
Bir çocuk annesi Sevgi S., ısrar üzerine görüşmeyi kabul etti.
Yılmaz, Aralık 2010'da Antalya'ya gelerek, Sevgi S. ile buluştu.
Sohbet derinleşirken; Yılmaz, yurtdışında bulunan
yirmi iki milyon dolarından ve bu servetini Varlık Barışı Kanunu
ile yurda getirme düşüncesinden söz etti. Gel gör ki,
ufak bir vergi ödemeliydi. Acaba Sevgi S., kendisine borç verebilir
miydi? Eğer verirse, servetini getirir getirmez, Sevgi
S.'ye borcunu ödeyecekti. Sevgi S. , duygusal olarak etkilendiği
için Yılmaz'a on beş bin TL verdi."


- Şehvetiye Tarikatı



126. ""Ehliyetsiz şeyhlerin göreve gelmesini ve tarikatların
yozlaşmasını önlemek ve tekke sayısını sabitlemek" için,
1866'da Şeyhülislam'a bağlı Meclis-i Meşayih (Şeyhler Meclisi)
kuruldu. Kurul, şeyhleri sınava tabi tuttu ve yayınları
denetledi.
İkinci Meşrutiyet'ten sonra çıkan Ceride-i Sufiyye, Tasavvuf
ve Muhibban gazeteleri, tarikatlardaki yozlaşmaya çare aradı.
Tasavvuf dergisi Cemiyet-i Sufiye, Bektaşilerden oluşan Muhibban
ise Cemiyet-i Sufiye-i İttihadiye adlı dernekleri kurdu.
Bu dernekler tarikatların reformdan geçirilmesini istedi."


- Şehvetiye Tarikatı



127. "Gözleri doluyor
tozlu çerçevedeki
Mustafa Kemal’in
Bir elinde Cumhuriyet’in
kum saati
bir elinde
“Adalet mülkün temelidir!”

– AHMET ERHAN"


- Şehvetiye Tarikatı



128. "1938 yılında Erzurum’da doğan Fetullah Gülen, 1966’da vaiz olarak atandığı İzmir’de örgütleme çalışmalarına başladı. 12 Eylül’ün dershanelerde ve özel okullarda yetiştirdiği müritleri Emniyet’e, TSK’ya, MİT’e ve yargıya yerleşti.
2002’den sonra Adalet ve Kalkınma Partisi’ni destekledi. Ergenekon ve Balyoz davaları ile kamuyu temizledi.
15 Temmuz 2016’da darbeye kalkışınca, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) diye tanımlandı."


- Şehvetiye Tarikatı



129. "Holdingleşen tarikat ve cemaatler dini bir sektör ve piyasa
oluşturuyor:
Dini ritüellerin etrafında gelişen pazardan daha fazla pay
alma hırsı olmadık dini suiistimallere yol açmaktadır. Vaaz
ve hutbeler, televizyon programları ve sair araçlarla yapılan
cemaat propagandalarında artık gizleme ihtiyacı duyulmadan
suiistimaller yapılmaktadır.
Bu aşamada, bireyin kurtuluşunun cemaat yoluyla gerçekleşeceğine
dair güçlü bir inanç aşılanıyor. Tabanı, eğitimsiz
ve ekonomik açıdan güçsüz müritlerden oluşan topluluklar
hurafeciliğe başvuruyor:
Kitapta yazan her bilgiyi adeta kutsayarak doğru kabul
eden, dobra dobra anlatan bir söylem, mensuplarında hakkı
her zaman ve şartta söyleme cesaretine sahip şeyh/hoca
efendi izlenimi yaratmaktadır. Hurafe bağlılığını güçlendirmek
için katalizör görevi görmektedir. Hurafe saçma görünse
de (kişi) ona inandığında inanılmaz bir tatmin duygusu
yaşamaktadır. Hocasına bağlılığı kat be kat artmaktadır..."


- Şehvetiye Tarikatı



130. "Prof. Tayfun Atay’ ın altını çizdiği üzere , şeyhler meta ve müritler müşteriye dönüştü. Menzil ve Süleymancılar başta olmak üzere, artık tarikat ve cemaatler dev bir ekonomiye hükmediyor."


- Şehvetiye Tarikatı



131. "Hoca, Televizyon karşısında otururdu. Gerçekte televizyon izlemediğini, Filistin'de savaşta olduğunu söylüyordu. Saatlerce kendisini izlememizi istiyordu. Biz de izliyorduk. (Nafile namaz kılacağınıza yanımda durun,)diyordu. (Benim yanıma gelmeniz, umreye gitmenizden daha hayırlıdır,) diyordu."


- Şehvetiye Tarikatı



132. "Ne sağır olmak aşık olmayı bilmeye, ne de dilsizlik bir aşkı ifade etmeye engeldi."


- Balkon Sefası



133. "FETÖ davaları, devlette ve bürokraside laik bir arınmayı getirmedi. Tam aksine, diğer tarikat ve cemaatler FETÖ'den boşalan kamusal alana gözlerini diktiler."


- Şehvetiye Tarikatı



134. "Rize'de McDonalds'ı görmediğimiz için, "Açılsa da yesek," diyorduk. Şimdi, İstanbul'da tam yiyeceğim anda, kendimi McDonalds'ın önünde protestoda bulmuştum."


- Balkon Sefası



135. "Türkiye Cumhuriyeti, laik-demokratik ve hukuk devleti niteliğini korumak; tarikat ve cemaatlerin devleti ele geçirmeye yönelik faaliyetlerini önlemek zorundadır. Yurttaşlar sahte ya da gerçek, bir şeyhin dinsel, cinsel ve ekonomik istismarına karşı korunmalıdır. Türkiye; yurttaşların kerameti kendinden menkul şeyhlere mürit yapılmasına seyirci kalmamalıdır. Aksi takdirde, Cumhuriyet'in özgür insanları, gözlerini yumarak şeyhinden şefaat dileyen bir "mürit-ulus" olarak, rabıtanın karanlığına gömülecektir."


- Şehvetiye Tarikatı



136. "Fetullah Gülen, 1966'da vaiz olarak atandığı İzmir'de örgütleme çalışmalarına başladı. 12 Eylül'ün dershanelerde ve özel okullarda yetiştirdiği müritleri Emniyet'e, TSK'ya, MİT'e ve yargıya yerleşti. 2002'den sonra Adalet ve Kalkınma Partisi'ni destekledi. Ergenekon ve Balyoz davaları ile kamuda kıyım gerçekleştirdi. 15 Temmuz 2016'da darbeye kalkışınca, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) diye tanımlandı."


- Şehvetiye Tarikatı



137. "İnsan tektir, hürdür. Dizginlenmemelidir."


- Ali İsmail



138. "- Bana kalursa oğretmen, komenisttur."
- Nereden biliyisun?
- Üç cumadur camiye gelmeyi..."


- Çay Güzeli



139. "Sarp sınır kapısı açıldı açılalı, kocası Şevket'in eve uğradığı yoktu. "Allah biliyi," dedi Nigar, "hep Rus karilarina gideyi, onlarla düşe kalka komenist olmiştur.""


- Çay Güzeli



140. "Kızlarım
oğullarım var gelecekte,
her biri vazgeçilmez cihan parçası
kaç bin yıllık hasretimin koncası
gözlerinden
gözlerinden öperim
bir umudum sende
anlıyor musun?

- AHMED ARİF"


- Kimsesizler Cumhuriyeti



141. "Kırklarilerde(rabıta)Prof.kara, rabıtayı (müridin Dünya ile ilgili şeyleri kalbinden çıkarıp şeyhinin şahsını gözünün önüne getirmesi,) diye Açıklıyor. Korunmaz ise (ilk önce Allah'ı sonra peygamberi, sonra şeyhinin iki kaşının arasında düşünerek Gönül ve kalp bağlanışı güçlenir diyor."


- Şehvetiye Tarikatı



142. "Ben Hazreti Mehdi'yi bekler gibi PTT'cileri beklerken,çağrı cihazı çıktı.Hani şu,binbir cakayla bele takılanlardan... Sana, "Ziraat'te çay içelim mi?" diye mesaj bırakmayı ne çok istemiştim.Buluşabilseydik,gökyüzünde ipleri birbirine dolanan iki uçurtma olmayı önerecektim.Uçacak ve birlikte çaylıklara düşecektik...."


- Balkon Sefası



143. "Allah ile kul arasında kendilerine rant alanı yaratmışlar. Aracısız tek din olan İslam'da bu kadar çok paralı aracı olur mu?"


- Kimsesizler Cumhuriyeti



144. "Dön gel ağam dön gel dayanamiram"


- Çay Güzeli



145. "Sahte şeyhler cezalandırılırken , gerçek şeyhler ise laik devletin ruhuna fatiha okuyor."


- Şehvetiye Tarikatı



146. "1925'ten sonra ;
Türkiye Cumhuriyeti, 1925'te Tekke ve Zaviyeler Kanunu'nu
kabul ederken böyle bir tarihsel arka plana ve sürekliliğe
yaslanıyordu. Konya milletvekili Refik Bey (Koraltan)
ve beş arkadaşı, 30 Mayıs 1925'te tekkelerin kapatılmasına
ilişkin yasa tasarısını TBMM'ye sundu. Koraltan, tasarıyı savunmak
için çıktığı kürsüde, kargaşa kaynağı diye suçladığı
tekkelerin kapatılmasını önerdi:
Esasen türbeler, tekkeler ve zaviyeler gibi evler ... memleketin
içinde vasıtai idlal ve iğfal (baştan çıkarma aracı) olmuştur.
Birer fesat menbağı (kargaşa kaynağı) olmuş ve zaman
zaman memleketin, milletin azami zararlarını icap edecek
hainane ifsadata (kargaşalara) zemin teşkil etmiştir."


- Şehvetiye Tarikatı



147. "5-6 ay kadar önce eşim Ümit s. Tarafından dergaha getirilerek Uğur hoca ile tanıştırıldım Dini konularda Uğur hocayı telefondan sık sık arayarak görüşüyorum.Uğur hocaya Allah'a teslim olmak için benimle cinsel ilişkiye girmen gerekiyor diyerek dergaha çağırdı dergahın sır odasına bir kere birlikte oldu bugün derhâha Uğur' hocanın elini öpmek için gelmiştim"


- Şehvetiye Tarikatı



148. "Tabanı, eğitimsiz ve ekonomik açıdan güçsüz müritlerden oluşan topluluklar hurafeciliğe başvuruyor."


- Şehvetiye Tarikatı



149. "Bir iddiaya göre Bitcoin cihazları nasıl olduğu anlaşılamayan bir yöntemle Uruguay'a kaçırılmıştı."


- Tosun Bank



150. "Osmanlı'nın kuruluş aşamasında, sufiler ve Türkmen dervişleri etkin bir role sahipti. Bu iç içelik, beyliğin çekirdeğini oluşturan hanedan - aşiret - tarikat birlikteliğinden ileri geliyordu. Osmanlı, "beylikten devlete, göçerlikten yerleşikliğe, şifahi örften yazılı kanunlara, aşiret kuvvetinden profesyonel orduya evrilirken" tarikatları da kurumsallaştırdı."


- Şehvetiye Tarikatı



151. "Dinî ritüellerin etrafında gelişen pazardan daha fazla pay alma hırsı olmadık dinî suiistimallere yol açmaktadır. Vaaz ve hutbeler, televizyon programları ve sair araçlarla yapılan cemaat propagandalarında artık gizleme ihtiyacı duyulmadan suiistimaller yapılmaktadır."


- Şehvetiye Tarikatı



152. ""Müridimle ilişkiye girmezsem zikirden dolayı yanmaya başlıyor. İşinden ve gücünden kesiliyor ve deli durumuna geliyor. Buna tıp çare bulamıyor.""


- Şehvetiye Tarikatı



153. "Ona göre haremdeki kadınlar ya manevi kızı ya da bacısıydı."


- Şehvetiye Tarikatı



154. "°•○●○•°





°•●○●•°"


- Şehvetiye Tarikatı



155. "Hocalıkla veya imamlıkla bir işim yoktur. Alkol kullanmaktayım. Kur'an okumasını, bahurun ne işe yaradığını bilmem. Arapça yazı okuyamam ama konuşabilirim"


- Şehvetiye Tarikatı



156. "Onlar başsız kaldıkları için helak oldu. Silsile yoluyla yapsalardı kavim helak olmazdı."


- Şehvetiye Tarikatı



157. "Bu kadar insanın aptal olamayacağını düşündük."


- Tosun Bank



158. "Bir Nakşibendi olan Süleyman Hilmi Tunahan, “Süleymancılar” cemaatini kurdu. 1951’de Çamlıca Kur’an Kursu’nu açtı ve ardından Anadolu’ya yayıldı.
Bir taraftarı Bursa Ulucami’de
“Süleyman Efendi mehdidir,” diye bağırınca, Tunahan ve damadı Kemal Kacar, 1957’de tutuklandı. Tunahan 1959’da ölünce yerine Kacar geçti. Cemaatin Türkiye’de bini aşkın yatılı
kız ve erkek Kur’an kursları var."


- Şehvetiye Tarikatı



159. "Hatta evliya oluyorum zannettim . Öyle bir sistem kurulmuş ki tıkır tıkır işliyordu."


- Şehvetiye Tarikatı



160. "Gölgesinde yetmiş yıl dinlendiği koca çınarın devrildiği gün, o da bu dünyadan yüz çevirdi. Kırdığı odunda, tutuşturduğu sobada ve yıkayıp soba demirine astığı çamaşırda bile dedem vardı. Onlar bir cümlenin öznesi ve yüklemiydiler. Özne düştükten sonra yüklem tüm anlamını yitirmişti."


- Çay Güzeli



161. "FETÖ davaları, devlette ve bürokraside laik bir arınmayı getirmedi. Tam aksine, diğer tarikat ve cemaatler FETÖ'den boşalan kamusal alana gözlerini diktiler. Bilhassa Nakşibendilik ve onun Güneydoğu kolu Menzil etkinlik kazandı."


- Şehvetiye Tarikatı



162. "yanıt vermeyecekti, "beni sevmiyordu, bilirdim.""


- Çay Güzeli



163. "Dayanışmanın değil, yırtınmanın devriydi."


- Tosun Bank



164. "Köyümüzün diğer kadınları gibi Bediyana da, ayıp sayıldığı için dedeme hiçbir zaman ismiyle seslenmedi."


- Çay Güzeli



165. "“Onlar bir cümlenin öznesi ve yüklemiydiler. Özne düştükten sonra yüklem tüm anlamını yitirmişti.”"


- Çay Güzeli



166. "Aşk, satır aralarımda gizlenmişti ve belki bir imadan ibaretti."


- Çay Güzeli



167. "Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) 2002 yılında başla­yan iktidarı, neoliberal ekonomik yağmanın tamamlandığı evre oldu."


- Fıtrat



168. "1981'de Doğan Murat y, ayda bir iki kez badelendiğini söylüyor, (hocamın yaptıklarından memnunum. Bu bizim ibadetimizin getirdikleridir,) diyordu."


- Şehvetiye Tarikatı



169. "Hocam mangal yüreklidir. Hiç kimsenin cehenneme gitmesini istemiyor. Herkesin cennete girmesini istiyor. Hocamız öğrencilerine Kur'an ve Sünnet ışığında yaşamasını istemiştir."


- Şehvetiye Tarikatı



170. "Eşimin Dergah faaliyetleri ile ilgili değilim, Sadece kandillerde misafir olarak gider, ibadetimi yapar, ayrılırım. Başka alakam yoktur. Eşimin müritlere badeleme adı altında eylemlerinde bulunduğuna ve cinsel ilişkiye girdiğine kesinlikle inanmıyorum mutlu bir evliliğimiz vardır. Biz mutlu bir aileyiz"


- Şehvetiye Tarikatı



171. "Aşk, satır aralarımda gizlenmişti ve belki bir imadan ibaretti."


- Çay Güzeli



172. "Her sektör gibi, din ve tasavvufta da "kayıt dışı ve merdiven altı ekonomi" gelişiyor. Geleneksel tarikatların erkan, usul, yöntem ve söylemlerini yineleyen ya da taklit eden merdivenaltı tarikat ve cemaatler de, bilgi kaynağı olarak ilham ve rüyaya, kanıt olarak hurafe, rivayet, keramet ve hikayelere başvuruyorlar.

Bu gruplara öncülük eden "sahte şeyhlerin" profilleri incelendiğinde; ilkokul mezunu oldukları, dini eğitim almadıkları, Arapça ve Kur'an'ı bilmedikleri, hatta oruç ve namaz gibi ibadetleri yerine getirmedikleri anlaşılıyor. Böyle olduğu halde kitabımızda anlatılan dört sahte şeyhin tekkesi ve birinin Kur'an kursları bulunuyordu. Yüzlerce kadın ve erkek, sahte şeyhlerin tekke ve kurslarında dini eğitim alıyordu. Müritleri ilkokul mezunlarından ve dargelirlilerden oluşuyordu."


- Şehvetiye Tarikatı



173. "1938 yılında Erzurum’da doğan Fetullah Gülen, 1966’da vaiz olarak atandığı İzmir de örgütleme çalışmalarına başladı. 12 Eylül’ün dershanelerde ve özel okullarda yetiştirdiği müritleri Emniyete ,TSK ‘ya , MİT’e ve yargıya yerleşti.2002 ‘den sonra Adalet ve Kalkınma Partisi’ni destekledi.Ergenekon ve Balyoz davaları ile kamuda kıyım gerçekleştirdi. 15 Temmuz 2016 ‘da darbeye kalkışınca (!) , Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) diye tanımlandı."


- Şehvetiye Tarikatı



174. ""Gülfiraz evin namusu ve öz kızıdır.
Yabancıya gitmemesi icap eder."
Peki, bu iş nasıl olacak? Halit'in öz kardeşi Salih, yengesini nikahına alacak. Evin gelini eşsiz, yetimi babasız kalmayacak."


- Balkon Sefası



175. ""bağırsam ne yarar nasılsa duymazlar ben bir kömür ocağının onulmaz göçüğüyüm
içimde cesetler ve daha ölmemişler var"
METiN ALTIOK"


- Fıtrat



176. "Türkiye kırk yıldır, bir koyup üç almak isterken varını yoğunu kaybedenlerin öyküsünü okuyor."


- Tosun Bank



177. "Tasavvuf terminolojisinde Halife, “ bir pirin veya şeyhin irşadla görevlendirdiği kişiye “ deniliyor. Pir ise , Halife’den farklı olarak “tarikatın kurucusu kabul edilen mutasavvıf,” diye tanımlanıyor ."


- Şehvetiye Tarikatı



178. "1980’den sonra dinî eğitim alanı dışında da faaliyet göstermeye yönelen tarikat ve cemaatler 1990 ve 2000’lerden itibaren dev bir ekonomiye hükmetmeye başladı.
Tarikatlar holding, şeyhler CEO, müritler müşteri oldu."


- Şehvetiye Tarikatı



179. "Taasup denilen yılan hâlâ yaşıyor."


- Şehvetiye Tarikatı



180. ""Sen yanmazsan, ben yanmazsam, biz yanmazsak, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa.""


- Ali İsmail



181. "Keramet gösterileri ile ululardan Bir ulu haline gelen Recep küçük servetini büyüttü. Başlangıçta türbenin yapımı için her meridinden aylık 100 Euro alırken, zamanla aidat sistemine geçti. Çalışanlardan aylıklarının %10'unu istedi aylıklı olmayanlardan 25 ile 100 TL arasında para aldı.Müritlerine (Bu paralar, geçmişteki günahlarınızın kefaretidir. Böylece takvamız yükselecek,) dedi.
Dünyamil kayiş'ten aylığının %10'unu isterken, (Maaşınıza haram karışıyor,) dedi. Dünyamil'in küçük'e bağlılığı, Eşi Nazmiye Kayiş'ı çıldırtıyordu. Kayiş(Kocam bana ekmek parası vermez ona verirdi,) diye feryat ediyordu."


- Şehvetiye Tarikatı



182. "Kadiri kökenli Said-i Nursi de “Nur Cemaati”ni kurdu.
Bitlis’te 1873’te doğan Nursi, Osmanlı’nın İslâmcı kuşağındandı. 1925’te Şeyh Sait İsyanı’ndan sonra Isparta, Kastamonu, Denizli ve Afyon’a sürüldü.
Cemaat, Nursi’nin 130’u bulan
Risale-i Nur adlı tefsir kitabından adını aldı. Cemaat üyelerine “Nur Talebeleri” denildi. Nursi’nin 1960’taki ölümünden sonra cemaat bölündü."


- Şehvetiye Tarikatı



183. "Devir, toplumsal kurtuluşun değil, bireysel zaferlerin devriydi."


- Tosun Bank



184. "Biz namaza dururken Recep geziyordu. Bana, "O namazı burada kılmaz, Kabe'de kılar," diyorlardı."


- Şehvetiye Tarikatı



185. ""seni özledim" dedi
"ben de..."
susuştuk."


- Çay Güzeli



186. "Meslek hastalıkları beş grup halinde ele alıyor: kimyasal maddelerle oluşmuş hastalıklar; deri ve solunum hastalıkla­rı; mesleksel bulaşıcı hastalıklar ile fiziksel nedenlerle geli­şen hastalıklar ..."


- Fıtrat



187. "FETÖ davaları devlet ve bürokraside laik bir arınmayı getirmedi. Tam aksine diğer tarikat ve cemaatler FETÖ'den boşalan kamusal alana göz diktiler. Bilhassa Nakşibendilik ve Güneydoğu kolu Menzil etkinlik kazandı."


- Şehvetiye Tarikatı



188. "Biz namaza dururken Recep geziyordu. Bana, "O namazı burada kılmaz, Kabe'de kılar," diyorlardı."


- Şehvetiye Tarikatı



189. "Annem imanlı kadın; bir Allah'tan, bir sarı telefondan umudunu kesmedi. Dantelasını çamaşır suyunda çitileyerek yıkar, güneşte kuruturdu. Telefon abdestsiz el sürülmeyen Mushaf gibiydi. Çalsa, "Cenabı Allah'ın mucizesi!" diyecektik."


- Balkon Sefası



190. "Ne vakit balkonlu bir ev hayali kursa, ya üzerlerine üst kattan sofra bezi silkelendi, ya bacası tıkandığı için duman içerisinde öksürürken buldu kendini. Gün ışığını herkesten sonra gördü, karanlığı herkesten önce."


- Balkon Sefası



191. "Türkiye Cumhuriyeti, Atatürk’ün dediği gibi, “Şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi” degil, “kimsesizlerin kimsesi” olmalıdır."


- Kimsesizler Cumhuriyeti



192. "Sahte şeyhler cezalandırılırken, gerçek şeyhler ise laik devletin ruhuna fatiha okuyor."


- Şehvetiye Tarikatı



193. "Türkiye Cumhuriyeti, Atatürk’ün dediği gibi, “Şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi” degil, “kimsesizlerin kimsesi” olmalıdır."


- Kimsesizler Cumhuriyeti



194. "Bugün itibariyle Türkiye'de otuz tarikat silsilesi ve bunlara bağlı dört yüz civarında kol var. Yaklaşık 2,6 milyon insanın bir tarikatla ilişkisi bulunuyor. Cübbeli Ahmet, bu rakamın en az 8 milyon olduğunu iddia ediyor. lstanbul'da 445 tekke faaliyet gösteriyor."


- Şehvetiye Tarikatı



195. "Recep yüzünden çok Krizlere girdim. Ağlıyordum. Kendime zarar verdim, jiletledim. Ben de acı çekiyorum. Daha fazla acı çekiyorum."


- Şehvetiye Tarikatı



196. "Sahte şeyhler cezalandırılırken, gerçek şeyhler ise laik devletin ruhuna fatiha okuyor."


- Şehvetiye Tarikatı



197. ""Sahte şeyh" Uğur Korunmaz, erkek ve kadın ayırt etmeden tüm müritleriyle cinsel ilişkiye girdi. Mustafa Çalışkan, üç şehirde 26 kadını istismar etti. Süleyman Işık, genç erkeklerle ilişki yaşadı. Recep Küçük, çocuk istismarına karıştı.

Altını çizmek gerekir ki, seks ve cinsel istismar odaklı alt gruplar İslâm'a özgü değil. Bunları her dinde görmek mümkündür. Örneğin, ABD'de "seks gurusu" diye tanınan Hintli Bhagwan Shree Rajneesh'in kurduğu Osho, binlerce insanı etkiledi ve peşinden sürükledi. Rajneesh ölse de, Osho bağlıları, topluluğu ayakta tutuyor. ABD'de Keith Raniere'nin Nxivim ve Romanya'da MISA da seks tarikatı olarak biliniyor."


- Şehvetiye Tarikatı



198. "Diyanet raporuna göre tarikat ve cemaatler, 1983'ten sonra demokratik ortamdan en fazla yararlanan gruplar oldu. Siyasi partiler oy deposu olarak gördükleri dinî gruplarla temas kurarken, tarikatlar bu sayede siyasi ve toplumsal hayatta yer edindi. 1985'ten sonra tarikatlar yalnızca din eğitimi veren merkezler olmaktan çıktı:

Sahip olduğu insan kaynağını ticari/mali kazanımlar elde ettiler, bürokraside gizlice örgütlenmeye, bu konumlarını mensupları lehine kullanmaya, devletteki kadroları liyakat dışında suiistimal etmeye başladılar. Şeffaf olmayan yapıları ile kendilerini korumaya alırken, bunu fırsata çevirdiler. 1990'lar boyunca, özellikle 2000 sonrası şirketler, holdingler kurdular, okullar açtılar. Koca bir maneviyat okulu olarak başlayan ve din öğretimindeki boşluğu doldurmak için ortaya çıkan cemaatler bugün ilk çıkış amaçlarını tamamen terk etmemiş olsalar bile amaçlarından uzaklaşmış görünüyorlar.

Prof. Tayfun Atay'ın altını çizdiği üzere, şeyhler meta ve müritler müşteriye dönüştü.Menzil ve Süleymancılar başta olmak üzere, artık tarikat ve cemaatler dev bir ekonomiye hükmediyor. Eğitim ve sağlık alanındaki yatırımlarını, işadamı ve medya örgütlenmesi takip ediyor. Her birinin yurtdışında faaliyet gösteren küresel yardım dernekleri var."


- Şehvetiye Tarikatı



199. "Şeyhler meta ve müritler müşteriye dönüştü."


- Şehvetiye Tarikatı



200. "Onlar bir cümlenin öznesi ve yüklemiydiler.
Özne düştükten sonra yüklem tüm anlamını yitirmişti."


- Çay Güzeli



201. "Sen Allah'ın kâinatı özenerek yarattığına delil miydin, Poşa Lokman'ın kızı?"


- Balkon Sefası



202. "FETÖ davaları, devlette ve bürokraside laik bir arınmayı getirmedi. Tam aksine, diğer tarikat ve cemaatler FETÖ'den boşalan kamusal alana gözlerini diktiler."


- Şehvetiye Tarikatı



203. "İnşaatın bu gücü, Türkiye'de ilk olarak 1950'den sonra Menderes'in iktidarında fark edildi. Bu farkındalık, 240cak 1980'den sonra devlet politikası oldu. Geçmişte sanayi­leşmeye ayrılan kaynak, altyapı ve inşaata aktarıldı. Özal, 1984'te Toplu Konut Idaresi (TOKl) ve Toplu Konut Fo­nu'nu kurarak, inşaatçılığın önünü açtı."


- Fıtrat



204. "... Ermenek'te 18 işçinin 16.000 ton çamur içinde can vermesi ile Ensar Vakfı'nın yurdunda on çocuğun tecavüze uğraması, bir neden-sonuç ilişkisinde birbirine bağlanıyor. Yeraltında insan onuruna aykırı koşullarda çalıştırılan bir babanın, çocuklarını okutabilmesi için Ensar Vakfı'nda göndermekten başka bir yolu yoktur. Yahut Aladağ'da çalıştığı maden ocağı kapatılan baba, para talep etmeyen Süleymancı yurdunu tercih etmekle, esasen hata etmemiş, koşulların zorunlu kıldığı bir karar vermiştir. O baba, çocuğunu yurda göndermeye mecburdur..."


- Kimsesizler Cumhuriyeti



205. "Bu nasıl bir din anlayışı? Kim için savaşıyor bu çocuklar? Vatanlarını bırakıp kaçan Suriyeli Müslüman kardeşleri için mi? Neden yoksul ailelerin çocukları, niye benim ikiz kardeşlerim?"


- Türkiye'de IŞİD



206. "Şeyhler meta ve müritler müşteriye dönüştü."


- Şehvetiye Tarikatı



207. "FETÖ davaları, devlette ve bürokraside laik bir arınmayı getirmedi. Tam aksine, diğer tarikat ve cemaatler FETÖ'den boşalan kamusal alana gözlerini diktiler."


- Şehvetiye Tarikatı



208. ""Ana! Göğ de sanki yere düşmiş,""


- Çay Güzeli



209. "Sahte şeyhler, "keramet sahibi zat ve mübarek şahıs" kabul ediliyor. Müritler cemaat içinde dini mertebesinin yükseleceği ve cennete kavuşacakları söylemiyle razı edilerek, ya da Allah'ın gazabına uğrayacağı tehdidiyle ikna edilerek, istismara maruz kalıyor. Ağırlıklı cinsel ve ekonomik istismar yaşanıyor.

Örneğin, "sahte şeyh" Uğur Korunmaz, erkek ve kadın ayırt etmeden tüm müritleriyle cinsel ilişkiye girdi. Mustafa Çalışkan, üç şehirde 26 kadını istismar etti. Süleyman Işık, genç erkeklerle ilişki yaşadı. Recep Küçük, çocuk istismarına karıştı."


- Şehvetiye Tarikatı



210. "Çaydan rakı, karayemişten şarap, kividen likör üretme fikri bana cazip görünse de Rize'ye biraz ağır gelmişti."


- Balkon Sefası



211. "Tarikatlar holding, şeyhler CEO, müritler müşteri oldu."


- Şehvetiye Tarikatı



212. "Isçi Ismail E. ise "cenneti kazanmak için badelendiğini anlattı:

Bu tamamen dini duygularla alakalıdır. Hocam, kimseden böyle bir şey talep etmez. Talep olduğunda geri çevirmez. Çünkü riza-i ilahi için yapar. Bugüne kadar üç-dörtt kez
cinsel ilişkiye girdim. Ilişkilerimizin tamamı dergahta olmuştur. Hocam zorlamamıştır. Hocam ilişki sırasında hiçbir şeye karışmaz. Kendisine tabi olacak mürit, hocam soyar. Hocamın ilişkiye girmesini mürit temin eder."


- Şehvetiye Tarikatı



213. "Özal'ın 24 Ocak Kararları, bu neoliberal dönüşümü amaçlı­yordu. IMF ve Dünya Bankası'nın tavsiyeleri uyarınca para değeri düşürüldü, KİT zamları ve fiyat denetimi kaldırıldı. Tarımsal ürün destekleme alımları kısıtlandı. Yabancı ser­maye yatırımları teşvik edildi, dış ticarete vergi ve kredi ko­laylıkları getirildi."


- Fıtrat



214. "Uludağ'ın doruğunda, 2006 yılı coşku içinde karşılanır ve yeni yıl kutlamaları yapılırken; dağın eteğinde, beş kadın iş­çi sessiz sedasız toprağa veriliyordu"


- Fıtrat



215. "Dövüşecek kadar cesareti olmayanlar bu güzelim ülkenin gençlerini kendi adlarına dövüştürmek için sokağa döken asıl katillerdi."


- Ali İsmail



216. "Şahsın namaz kılanlara "Cenneti göreyin deyu namaz kılmaz
mısın? Cennet didiğüne biz merkebimizi bağlamazız"
didiğü,
"Suci (şarap) aşk kamışıdır, cezbe-i ilahidir. Mümine helaldir"
didiğü,
"Zina ve livatada nesne yokdur. Toprak toprağa girer. Bunlar
aşkın lezzetidür" didiğü,
"Her kişi Tanrıdır, her suretden gözüken odur" didiğü ...

Bayrami Melamilerinin Şeyhi lsmail-i Maşuki, halkın ona
verdiği isimle Oğlan Şeyh, 9 Mayıs 1539'da Şeyhülislam
Ebussuud Efendi'nin başkanlığındaki şeriat mahkemesinde,
zındıklık ve mülhidlikle, yani dinsizlik ve sapkınlıkla suçlandı.
Oğlan Şeyh, babası Pir Aliyy-i Aksarayi gibi boynu vurularak
katledildi.
Bu baba oğul, lslam'ın ilk çağında ortaya çıkan tasavvuf
adlı mistik protesto hareketinin Osmanlı'daki en trajik kurbanlarıydı."


- Şehvetiye Tarikatı



217. "Tarikatlar holding, şeyhler CEO, müritler müşteri oldu."


- Şehvetiye Tarikatı



218. "Bizim evde siyah beyaz Grunding'in konduğu demir sehpanın rafında, dantelanın altında, senelerce çalmadan bekledi sarı telefon."


- Balkon Sefası



219. "Türkiye'de iş kazaları olgusu, ileri sürüldüğü gibi "fıtrat" ya da "kader” değildir. Ülkede 24 Ocak 1980'den beri uygulanan ve AKP iktidarlarında evrimi tamamlanan neoliberal politikaların zorunlu sonucudur. Küresel rekabette aktör olabilmek emeğin ucuza mal edilmesinden geçtiği için; bu politika, kapitalizmin ilkel ve vahşi çağına dönüştür.
Bu politikayı hayata geçirmenin ilk adımı, kamu yatırımlarının durdurulmasıydı. Ardından "özelleştirme" adı altında ağır sanayi kuruluşlarından başlayarak, bütün kamusal
birikim yağmalatıldı. Tarımdan enerjiye, madenden demir-çelik sektörüne varıncaya dek, halkın dişinden tırnağından arttırarak var ettiği kuruluşlar, yerli ve yabancı sermayenin kar hırsına terk edildi."


- Fıtrat



220. "Bu adliyeden adalet çıkmazdı.
Kim bilir, belki de icra dosyalarına "sıkıştırılanları" yazacak bir gazeteci çıkardı."


- Çay Güzeli



221. "Yurttaşlar sahte ya da gerçek, bir şeyhin dinsel, cinsel ve ekonomik istismarına karşı korunmalıdır."


- Şehvetiye Tarikatı



222. "Size çocukluğumun Rize'sini anlatacağım. Çay bohçasının altındaki kadını, çay fabrikasına mevsimlik işçi yazılan adamı, sokakta tahta el arabasında balık satan oğulu ve daha on sekizine girmeden dünya evine giren peştamallı kızı anlatacağım."


- Çay Güzeli



223. "Türkiye; fabrikalarında, atölyelerinde, madenlerinde ve şantiyelerinde binlerce işçinin güvencesiz çalışmaya mahkûm edilip ölüme itildiği bu amele pazarı manzarasından çıkarlmalıdır. Halkın sırtındaki asıl kambur, neoliberalizmdir. Cumhuriyet'in "kimsesizlerin kimsesi” olabilmesinin ilk koşulu, halkın bu kamburdan kurtarılması ve sosyal hukuk devleti'nin egemen kılınmasıdır."


- Fıtrat



224. "Tarikatlar holding, şeyhler CEO, müritler müşteri oldu.
Bu topluluklara bağlı yardım dernekleri, işadamı örgütleri ve medya kuruluşları AKP iktidarının "sivil toplum örgütü" olarak hareket ettiler."


- Şehvetiye Tarikatı



225. "Konya milletvekili Refik Bey (Koraltan) ve beş arkadaşı, 30 Mayıs 1925'te tekkelerin kapatılmasına ilişkin yasa tasarısını TBMM'ye sundu:

Esasen türbeler, tekkeler ve zaviyeler gibi evler . .. memleketin içinde vasıtai idlal ve iğfal (baştan çıkarma aracı) olmuştur. Birer fesat menbağı (kargaşa kaynağı) olmuş ve zaman zaman memleketin, milletin azami zararlarını icap edecek hainane ifsadata (kargaşalara) zemin teşkil etmiştir."


- Şehvetiye Tarikatı



226. "Üye sayısına baktık. Tatmin edici miktardaydı. Bu kadar insanın aptal olamayacağını düşündük. Katılmaya karar verdik."


- Tosun Bank



227. "Diyanet raporuna göre tarikat ve cemaatler, 1983'ten sonra demokratik ortamdan en fazla yararlanan gruplar oldu. Siyasi partiler oy deposu olarak gördükleri dini gruplarla temas kurarken, tarikatlar bu sayede siyasi ve toplumsal hayatta yer edindi. 1985'ten sonra tarikatlar yalnızca din eğitimi veren merkezler olmaktan çıktı."


- Şehvetiye Tarikatı



228. "Önce tarikat kıydı, sonra adalet."


- Kimsesizler Cumhuriyeti



229. "Bu çocuklar neden böyle yurtlara gidiyor?"


- Kimsesizler Cumhuriyeti



230. "Hurafe saçma görünse de (kişi) ona inandığında inanılmaz bir tatmin duygusu
yaşamaktadır. Hocasına bağlılığı kat be kat artmaktadır."


- Şehvetiye Tarikatı



231. "Türkiye Cumhuriyeti, 1925’te Tekke ve Zaviyeler Kanunu’nu kabul ederken böyle bir tarihsel arka plana ve sürekliliğe yaslanıyordu. Konya milletvekili Refik Bey (Koraltan) ve beş arkadaşı, 30 Mayıs 1925'te tekkelerin kapatılmasına ilişkin yasa tasarısını TBMM’ye sundu. Koraltan, tasarıyı savunmak için çıktıgı kürsüde, kargaşa kaynağı diye suçladığı tekkelerin kapatılmasını önerdi:

"Esasen türbeler, tekkeler ve zaviyeler gibi evler... memleketin içinde vasıtai idlâl ve iğfal (baştan çıkarma aracı) olmuştur. Birer fesat menbağı (kargaşa kaynağı) olmuş ve zaman zaman memleketin, milletin azami zararlarını icap edecek hainane ifsadata (kargaşalara) zemin teşkil etmiştir.""


- Şehvetiye Tarikatı



232. "Dini konularda Uğur hocayı telefonundan sık sık arayarak görüşüyorum. Uğur hoca “Allaha teslim olmak için benimle cinsel ilişkiye girmen gerekiyor,” diyerek, dergaha çağırdı. Dergahın sır odasında bir kere birlikte olduk. Bugün dergaha Uğur hocanın elini öpmek için gelmiştim. “"


- Şehvetiye Tarikatı



233. "... hiç beklemediğim bir anda, "biliyor musun bende seni..." dedi."


- Çay Güzeli



234. "Bu sistemde, işi veren firma "asıl işveren" şeklinde nitelen­dirilirken, işi alan ise "alt işveren" diye tanımlandı. İşveren ile işçi arasındaki "özgür" sözleşme yıkılarak, yerine müşte­ri ile tedarikçi arasındaki ticari ilişki doğdu. Böylelikle güven­lik riskleri ve sosyal haklar taşeron şirkete, taşeron şirket üze­rinden, katmerli bir boyunduruğa sürülen işçiye devredildi."


- Fıtrat



235. "Dini konularda Uğur hocayı telefonundan sık sık arayarak görüşüyorum. Uğur hoca “Allaha teslim olmak için benimle cinsel ilişkiye girmen gerekiyor,” diyerek, dergaha çağırdı. Dergahın sır odasında bir kere birlikte olduk. Bugün dergaha Uğur hocanın elini öpmek için gelmiştim. “"


- Şehvetiye Tarikatı



236. "... hiç beklemediğim bir anda, "biliyor musun bende seni..." dedi."


- Çay Güzeli



237. "Esasen türbeler, tekkeler ve zaviyeler gibi evler ... memleketin içinde vasıtai idlâl ve iğfal (baştan çıkarma aracı) olmuştur. Birer fesat menbağı (kargaşa kaynağı) olmuş ve zaman zaman memleketin, milletin azami zararlarını icap edecek hainane ifsadata (kargaşalara) zemin teşkil etmiştir."


- Şehvetiye Tarikatı



238. ""Namusuna da pek düşkün," dedi Şükriye, "erkek öğretmenin girdiği derste kafasını kitaptan kaldırmıyormuş. Ahir zamanda böyle kız, aşk olsun!""


- Balkon Sefası



239. "Sahte şeyhler, "keramet sahibi zat ve mübarek şahıs" kabul ediliyor. Müritler cemaat içinde dini mertebesinin yükseleceği ve cennete kavuşacakları söylemiyle razı edilerek, ya da Allah'ın gazabına uğrayacağı tehdidiyle ikna edilerek, istismara maruz kalıyor."


- Şehvetiye Tarikatı



240. "Kısacası halk fakir düşmüştür."


- Kimsesizler Cumhuriyeti



241. "1931 yılında toplanan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) kongresinde "altı ok" prog­rama dönüştürüldü. Altı oktan biri, "devletçilik"ti. Planlı kal­kınma hedefi doğrultusunda tekstil, şeker, kimya ve demir­çelik alanında fabrikalar kurularak KİT'lerin temeli atıldı. O dönem İktisadi Devlet Teşekkülü adım taşıyan kamu işletme­si sayısı, 1939'da 111'e çıktı. Üretim miktarından işçi sayısı ve ücret düzeyine kadar, her alanda artış meydana geldi."


- Fıtrat



242. "Taassup denilen yılan hâlâ yaşıyor..."


- Şehvetiye Tarikatı



243. "Hepsi birden (üstünü) kapatınca yeryüzünün en büyük kötülüğü her yerdedir artık."


- Kimsesizler Cumhuriyeti



244. "FETÖ davaları, devlette ve bürokraside laik bir arınmayı getirmedi. Tam aksine, diğer tarikat ve cemaatler FETÖ'den boşalan kamusal alana gözlerini diktiler. Bilhassa Nakşibendilik ve onun Güneydoğu kolu Menzil etkinlik kazandı."


- Şehvetiye Tarikatı



245. "Türkiye'de henüz örneği görülmese de ABD'de ve Avrupa'da iş kazaları sonrası açılan "cinayet davası" örnekleri bulunuyor. Örneğin ABD'de 1983'te, işçi Stefan Golab'ın siyanür gazı soluyarak olumünün ardından beş firma yetkilisine bu suçtan dava açıldı ve üçer yıl hapis cezası verildi.ABD Adalet Bakanlığı 1988'de aldığı kararla, iş kazası durumunda işverenlerin cinayetten yargılanabileceğine hükmetti. 1991'de North Carolina'da bir tavuk çiftliğindeki yangında yirmi beş işçinin ölümüne ilişkin tesis sahibine yirmi yıl ceza verildi.Avrupa'daki en bilinen örnek, 2007'de İtalya Torino'daki Thysen Krupp Demir-Çelik tesisinde yedi işçinin ölümünden sonra açılan dava oldu. Torino Ceza Mahkemesi,2011'de şirketin CEO'su hakkında on altı yıl altı ay hapis cezası verdi.
Yargıdaki bu bakış, Türkiye'nin ilerisinde olsa da, ABD ve Avrupa'da da istisnai hal sayılıyor. Bu nedenle Mony, cezasızlık politikalarına dikkat çekerek, uluslararası iş ceza mahkemesi kurulmasını öneriyor.."


- Fıtrat



246. "Sahte şeyhler, "keramet sahibi zat ve mübarek şahıs" kabul ediliyor. Müritler cemaat içinde dini mertebesinin yükseleceği ve cennete kavuşacakları söylemiyle razı edilerek, ya da Allah'ın gazabına uğrayacağı tehdidiyle ikna edilerek, istismara maruz kalıyor."


- Şehvetiye Tarikatı



247. "Taassup denilen yılan hâlâ yaşıyor..."


- Şehvetiye Tarikatı



248. "Hepsi birden (üstünü) kapatınca yeryüzünün en büyük kötülüğü her yerdedir artık."


- Kimsesizler Cumhuriyeti



249. ""Ehliyetsiz şeyhlerin göreve gelmesini ve tarikatların yozlaşmasını önlemek ve tekke sayısını sabitlemek" için, 1866'da Şeyhülislam'a bağlı Meclis-i Meşayih (Şeyhler Meclisi) kuruldu. Kurul, şeyhleri sınava tabi tuttu ve yayınları denetledi."


- Şehvetiye Tarikatı



250. "Mesafeleri daraltmaktan ve hayalleri küçültmekten söz ediyordu. Hayal kırıklıkları da azalmış olacaktı böylelikle. Zaman, hayli kıymetliydi artık. İnsan boş işlerle uğraşmamalıydı."


- Balkon Sefası

Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: