Işığın Yolu Kitap Bilgileri
Yazar: Nilüfer Devecigil
Tahmini Okuma Süresi: 6 sa. 41 dk.
Sayfa Sayısı: 236
Basım Tarihi: Şubat 2020
İlk Yayın Tarihi: Mart 2017
Yayınevi: Doğan Kitap
ISBN: 9786050940978
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Işığın Yolu Kitap Tanıtımı
Bir bağlanma hikâyesi
İlişkilerde incinir, ilişkilerde iyileşiriz…
Ayşenur'un yolculuğu Michael ile tanıştığında başladı. Karakteri sandığı, değişmez bildiği pek çok özelliğinin aslında mizacına yapışmış zehirli sarmaşık dalları olduğunu Michael ile ilişkisinde anlayacaktı. Ve o zehirli sarmaşıkları kişiliğinden, bakış açısından, hayatından sökmenin yolunu öğrenecekti. Geçmişi değiştirerek değil, geçmişten kaçarak da değil, geçmişten anlam çıkararak.
Bu ilişkide doğdu kızları Işık. Yolculuğun yeni bir dönemecine girmişlerdi. Geçmiş bir kez daha şimdi oluyordu ve Ayşenur bu kez kızıyla ilişkisinde kendini tanıyordu. Bütün zorlanmaların altından kendisi ve kendi annesiyle ilişkisi çıkıyordu.
Çok şey öğrendi bu yolculukta Ayşenur. Nörobilim, felsefe, şiir, mindfulness, tasavvuf içeren limanlara savruldu. Hepsi kendi hikâyesini anlamlandırdı.
Mevlânâ’nın sözünde aydınlandı:
“Yaralarımız, ışığın içeri girdiği yerdir.”
Işığın Yolu, Psikolog Nilüfer Devecigil’den anne baba olmaya, bağlanmaya, geçmişin yaralarını sağaltmaya dair çarpıcı bir hikâye…
Işığın Yolu Kitaptan Alıntılar
1. ""Üzgünüm seni daha önce anlamayan kişilerle dolu tüm geçmişin için.""
2. "Mutluluğun senin içinden gelmeli. Sevgiline, ilişkine bağlı olmamalı.
Herkes kendi başının çaresine bakmayı bilmeli.
Senin iyi olman, ilişki yaşadığın kişinin sorumluluğu değil.
Onunki de senin değil.
Eğer eşin, sevgilin yaptığı şeyle senin iç huzurunu etkiliyorsa duygusal olarak kendini uzaklaştır olaydan.
Yapamazsan sende bir sorun var.
Daha iyi sınır koymayı öğren kendinle onun arasında."
3. "Pek çok ruhsal yol bizi o aynı okyanusa götürüyor.
Hepimiz kendi ırmağımızdaki kendi patikamızı yaratıyoruz.
Aynı okyanusa gitse de, seçtiğiniz yolda derinleşmenin önemini bilin.
Hiç bir yol bir diğerinden üstün değildir.
Birbirinizin seçtiği yola saygı gösterin.
Bu yolda tuttuğunuz el, aşkın sembolü olacak.
O aşk ki okyanusun ta kendisi..."
4. ""İnsan bir konukevi gibidir
Her sabah yeni biri gelir
Gelen bazen bir sevinç, bir üzüntü beklenmedik
Ne kadar kalabalık olsa da kederler
Her konuğa saygıyla davran
Minnet duy kim gelirse gelsin
Çünkü her biri, gönderilmiş bir rehber sana ta öteden.""
5. "Bazen O'nun kabında kaynarız,
Buhara dönüşmeye hazır.
Bu Sevgilinin işi,
O, fısıldar kulağıma,
Ta ki ruhum O'nun kokusunu alana kadar.
Nasıl kaçabilirim?
Ama neden herhangi bir ruh Sevgili'den kaçmak istesin
Yeter bu kadar soru,
Bırak sessizlik seni hayatın özüne taşısın.
Tüm bu konuşmalar değersiz,
Bir tek fısıltısı yeterken Sevgili'nin..."
6. "Akşam gölgelenirken ve yıldızlar belirirken
Ve orada gözyaşlarını kurulayacak kimse yokken
Ben sana sarılabilirim milyonlarca yıl boyunca
Sana aşkımı hissettirmek adına..."
7. "Bazen hayatımızda
Acı olur
Üzüntü olur
İçimizdeki bilgelik bilir
Her zaman
Bir yarın olduğunu
Yaslan bana
Yeterince kuvvetli olmadığında
Tüm ihtiyacın başını omzuna yaslayacağın biri"
8. "*
Hadi gel sana en sevdiğim kitapçıyı göstereyim.
*"
9. "Kaybettiğin şeyin yası, içindeki aynayı yükseltir,
Ta oraya, o geldiğin, cesurca geldiğin yere kadar
En kötüyü bekleyerek bakar ve yerine
Hep görmek istediğin, o neşeli yüzü görürsün
Ellerin açılır ve kapanır, açılır ve kapanır
Eğer sadece bir yumruk olsa ya da hep açık kalsa
Felç olurdun
En derin var olma halin, bu her bir kasılma
Ve genişlemenin içinde
İkisi de bir kuşun kanatları gibi muhteşem bir uyum ve dengede..."
10. "*
...incinmeye, yaşayanın gözünden bakmalı.
*"
11. "*
Bir şeyi gerçekten bilmek, onu anlamakla mümkündür.
*"
12. "*
...yüreklerinizi birbirine bağlayın, ama biri ötekinin saklayıcısı olmasın.
*"
13. "*
İnsan bir konuk evi gibidir
Her sabah yeni biri gelir
Gelen bazen bir sevinç,
bir üzüntü beklenmedik
Ne kadar kalabalık olsa da kederler
Her konuğa saygıyla davran
Minnet duy kim gelirse gelsin
Çünkü her biri, gönderilmiş bir rehber sana ta öteden
*"
14. "*
Çoktan vazgeçmişti kendini anlatmaktan.
*"
15. "İnsanın tutum, davranış ve görüntü olarak farklılıklarının sebebi, dünyanın tamamen farklı bölgelerine adapte olabilme kabiliyetiyle ilgili. Eğer hepimiz aynı olsaydık, tek bir çevresel zorluk hepimizi yok edebilirdi. Çeşitliliğimiz, bir topluluğun ölürken başka bir topluluğun hayatta kalma şansını yükseltiyor."
Işığın Yolu Kitap İncelemeleri
Nilüfer Devecigil'in "Işığın Yolu" adlı kitabı, benim için son derece ilham verici bir okuma deneyimi oldu. Kitap, yazarın kendi hayatından örnekler vererek okuyuculara motivasyon ve kişisel gelişim konularında rehberlik ediyor.
Kitabın en güçlü yanı, yazarın kişisel hikayelerini anlatırken içten ve samimi bir dil kullanmasıdır. Yazarın hayatındaki zorluklara karşı nasıl mücadele ettiğini ve bu süreçte kendine nasıl güvendiğini anlatması, okuyuculara büyük bir ilham kaynağı oluyor. Ayrıca, yazarın kitap boyunca verdiği pratik tavsiyeler de çok faydalı.
Kitap, okuyuculara kendilerine güvenmeleri, hayatlarında olumlu düşünmeleri ve zorluklarla nasıl başa çıkacaklarını öğrenmeleri konularında yardımcı oluyor. Ayrıca, kitapta yer alan güzel örnekler ve hikayeler, okuyucuların kendilerine daha fazla inanmalarına ve hayatlarını daha iyi hale getirmelerine yardımcı oluyor.
Okuyucuların, kitap boyunca yazarın kişisel hikayeleri ve deneyimleriyle empati kurması çok kolay. Bu, okuyucuların kendileriyle daha iyi bağlantı kurmasına ve yazarın öğrettiklerini hayatlarına uygulamalarına yardımcı oluyor.
Sonuç olarak, "Işığın Yolu" kitabı, kendini geliştirmek isteyen herkes için güçlü bir ilham kaynağıdır. Nilüfer Devecigil'in samimi ve içten anlatımı, okuyucuların kendi hayatlarında başarıya ulaşmak için gereken motivasyonu ve inancı bulmalarına yardımcı oluyor. Kitap, olumlu düşünmeyi ve hayatta karşılaşılan zorluklara karşı mücadele etmeyi öğretiyor. Bu yüzden, kitabı herkese öneriyorum.
Bu kitabı, arkadaşımız çoook uzun zaman önce tavsiye etmişti. Ve benim yeni okuma şansım oldu. İlk söylediği an alıp okumadığım için açıkçası çok pişmanım. Ama bazen bazı kitapları anlamlandırabilmek için de kişinin de gelişime açık olması gerektiğine inanıyorum. Ne zaman ki kişi ‘ben burada hata yaptım’ deme olgunluğunu gösterecek, o kişi aynı zamanda çevresindeki insanlara da yararlı olmaya başlayacaktır. O yüzden ilk dediğinde okusaydım belki bu kadar kitaptan anlam çıkaramayacaktım. Oysa şimdi öyle mi? Resmen kitap bitmesin diyerek okudum. Bazı yerleri tekrar tekrar okudum. Gece yatarken 70. Sayfa da mı kaldım, sabah 60’tan başlıyordum.
Kitabın genel olarak konusu Ayşenur ismindeki ana karakterimizin çocukluğunda, genç kızlığında ve yetişkinliğinde ailesiyle özellikle annesiyle yaşadığı problemler üzerine kurduğu kişiliğiyle yaşamaya çalışması. Evleniyor, yurt dışına yerleşiyor, çocuğu oluyor. Ve kitap bu süreçlerde yaşadıkları, karşılaştıkları kriz anlarıyla başlarda nasıl başa çıkamadıklarıyla ve çevrelerinde yarattıkları olumsuzluklarla başlayıp; eşler arasındaki iletişimin aslında nasıl olması, herhangi bir kriz anında empatinin neleri kurtaracağı ve anne-baba-çocuk uyumunu ile nelerin değişebileceğini konu ediniyor. Kesinlikle herkesin okumasını şiddetle öneriyorum.
Kitabın niyeti güzel. Bağlanma ve ilişkiler üzerine. Anne ile, baba ile, eş ile, bebek ile... Hayatın içinde karşılaşabileceğimiz durumlara tepkiler ve karşıt tepkileri gösterebilmek için yazılmış bir roman gibi. Kahramanları, mekanı, zamanı, bir olay örgüsü var. Yine de "roman gibi" çünkü psikolojik öğretileri ağır basıyor ve bir roman için yeterli bir lezzet, ayrıntı yok. Psikolojik bir kitap, evet. Ama bazı yerlerde altını doldurmanız gereken terimler, kavramlar, davranış gerekçeleri çok fazla. Kitabın sonunda bir sözlük bulunsa da bu sadece sözcükleri anlamaya yarıyor. (Yer yer karşılaştığım şu konuda şunu okuyabilirsiniz önerilerinin hakkını yemeyeyim.) Bu kitabı tam anlamak için öncesinde Bütün Beyinli Çocuk, Bağırmayan Anne Baba Olmak... gibi kitaplar okunmalı. Bu açıdan psikoloji alanında da pek lezzet barındırmıyor. Sağlam bilgisi, iyi niyeti var ama yeteneği geliştirilmeli bir yazardan çıkmış gibi. Belki okuru sıkmamak için roman ya da psikoloji kitabı arasında bir kitap olarak yazılmıştır. Türünü bir yana bırakırsak uygulanabilirliği biraz ütopik geldi bana. Dili akıcı, bazen sürükleyici. Beni tatmin etmedi ama yine de bir şeyler kattı tabii. Bu alanda bir okuma listeniz varsa başa daha başka kitaplar taşımak daha uygun olabilir.
Nilüfer Devecigil - Işığın Yolu
Psikolog Nilüfer Devecigil’in anne çocuk arasında ki bağlanma sürecini hikayeleştirdiği kitabı. Ebeveynlerin bebeklerine karşı duygusal ve fiziksel ihtiyaçlarına olan tutumları, ileri ki yaşlarda insanlarla olan ilişkilerini nasıl etkilediğini anlatmış.
Kitabın içerisinde ise yabancı ülkeye taşınan Ayşenur’ un anne olduktan sonra kendi geçmişini, annesin hatta eşi Michael’ın annesinin ebeveynlik davranışlarını düşünmesi, olayları gözlemlemesi, sorgulayan, araştıran yapısı ile travmalarını keşfedip eksiklerini kapatmaya çalışmasını okuyoruz. Daha iyi bir anne olmaya çalışırken geçtiği yolları, o yolların aslında kolay olmadığını fark ediyor.
”Eğer anne adayı iseniz, ya da anneyseniz bu kitabı mutlaka okuyun” diye ısrarla tavsiye edilince okumaya başladım. Kitabın dili o kadar kötü ki, ünlü bir hikaye paylaşım sitesinden uyarlanmış gibi duruyor. 7. Kez baştan okumaya çalıştım ama olmuyor, sonu delmiyor, kara delik gibi bir kitap.
Genel olarak sıkıcı terimlerle sizi boğmadan, anne bebek arasında güvenli bağlanmanın önemini anlatıyor, anlatırken hikayeleştirdiği için, lise ergeni gibi davranan baş karaktere gıcık oluyorsunuz ve kocasına Allahtan sabır diliyorsunuz.
İyi okumalar :)
#nilüferdevecigil
#ışığınyolu
#kitap
#okudumbitti
#book
#bookstagram
#ucretsizkitap.com.tr
Yazar kafasında kurmuş olduğu ideal aile yapısını bize sıkıntılı bir kurguyla anlatmış aslında verilmek istenen bilgileri bu kadar dolandırmak bır yerden sonra okurun hikayeye olan inancını kaybetmesine sebep oluyor eğer hikaye anlatılıcığı ile bilgi vermek istiyorsan topluma biraz daha yakın ve gerçekçi hikayeler seçmelisin, elbette kendinize dair bilgiler ediniyorsunuz anne babanız hangi bağ ile iletişim kuruyor sizin onlara hangi bağ ile bağlandığınızı öz eleştiri yaptığınızda görüyorsunuz. Anneler bir süzgeç gibi geçmişiyle yaşadıklarını aldıkları eğitimle birleştirerek çocuklarına geçiriyorlar. Nur hanımın geçmişi üstün körü anlatıldı ortada bastırılan karanlık sırlar ve annenin ketumluğu ve duygularını belli etmemesini buna bağladık bu hikaye üzerinden İslam düşmanlığı yedirildi hikâyede sanki din hurafe gibi gösterildi peki eyvallah ama Hz Mevlana Celaleddin Rumi hatta kitapta geçen adıyla "Rumi" sanki bir düşünür bir filozof gibi işlenmiş oysa Mevlânâ bir Allah dostu ve İslâmî düşünceden başka derdi olmayan biriydi yani İslam hurafe değildir Hz Mevlana bu düşüncelere bu din ile ulaşmıştır. Budizm ve Şaman öğretileri ile aynı potada eritemezsiniz sanki insanın iç yolculuğunda uğradığı bir durak değildir İslam... Keşke herkes Ayşenur gibi şanslı olsaydı kayınvalidesi laf sokmak yerine bir öğretmen bir psikiyatri uzmanı gibi onu dinleyip anlamaya çalışsaydi eşi terapist olsaydı herkesin onu anladığını ve desteklediğini söyledi ama gerçek dünyada bunlar yok.