Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

İşaret Çocukları - Cahit Zarifoğlu | Detaylı Ücretsiz Kitap İncelemesi

İşaret Çocukları Kitap Bilgileri


Yazar: Cahit Zarifoğlu
Tahmini Okuma Süresi: 2 sa. 53 dk.
Sayfa Sayısı: 102
Basım Tarihi: Nisan 2019
Yayınevi: Beyan Yayıncılık
Orijinal Dil: Türkçe
ISBN: 9789754735406
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak


İşaret Çocukları Kitap Tanıtımı


Cahit Zarifoğlu’nun şiiri bunca anlaşılmaz, kapalı ya da zor anlaşılır bulunmasına rağmen, şimdiye kadar hiçbir aklı başında şiir okuyucusu (eleştirmen ya da okuyucu olarak) bu şiirleri reddetmek, yok saymak cesaretini gösterememiştir.
-Rasim Özdenören

Cahit Zarifoğlu’na ait hangi metin olursa olsun, O'nun dünyasına, bir iklime geçer gibi girerseniz. Yeni bir iklime girmenin ne gibi etkileri oluyorsa, nasıl değiştiriyorsa insanı öylece değişirsiniz.
-Alim Kahraman

Kendinden sonra yazmaya başlayan genç Müslüman şairlere, hangi özellikleriyle yol göstermiş olursa olsun, O'ndan sonrakiler, O'nda ders alınacak bir taraf bulacaklardır. Hem şiirin kendine mahsus kaliteleri bakımından, hem Müslüman bir şairin dünya hayatındaki temayülleri bakımından.
-İsmet Özel

Cahit Zarifoğlu o hale gelmişti ki, kendi dünyası içinde bir şiir dili kurmuştu ve bunu çok iyi kullanırdı. Yani şiire, o anlatılmaz olana ait bir durum çıktığı zaman, bir algılama olduğu zaman, onu hemen anında şiire döküverirdi.
-Erdem Bayazıt

Kanaatimce Cahit’in şiiri belli bir kalıp içerisinde hemen formüle edilebilecek, anlatılabilecek bir hüviyet taşımıyor. Cahit, eski tabirle şair-i maderzat, anadan doğma şair idi.
-Akif İnan

Türkçe’de hem ahenge ulaşmak hem de duygu iletişimini sağlamanın belki de en çetin bir şairlik görevi olduğu günümüzde, bir de buna ‘avucunda kor tutmayı’ eklemişti. ‘Hal’ini iyiye doğru sürekli yüceltirken, ‘şiir’ni de yeni ‘hal’ine uydurma savaşımında idi.
-Prof. Dr. Hüseyin Hatemi

Ece Ayhan’a sordum, ona göre “Cahit Zarifoğlu” şiirde yapı sorunun en iyi kavramış bu konuda örnek gösterilebilecek sanatçılardan biri. Kolsuz Bir Hattat’ta da ayrıca belirtmiş bunu.
-Cemal Süreya

Cahit Zarifoğlu’nun şiirini ve düzyazısını o uzaklık, ayrılık gayrılık içinde ancak kendi uzlet köşemden izleyebiliyordum. Kamplaşma havasında kendine yer bulamayacak bu ince şiir, kapalı ama mutlaka sanatkarca düzyazı, kendine özgü değerleri daima korurdu.
-Selim İleri

Cahit Zarifoğlu’nun şiiri, bütün diğer yapıp ettiklerini de, hatta müstear adla yazdığı ‘okuyucuya cevaplar’a varıncaya kadar bir çok şeyi aydınlatan veriler olarak alınabilir sanıyorum. Bu şiir, insanı çok yalın halinde kavrayan bir şiir.
-Nabi Avcı




İşaret Çocukları Kitaptan Alıntılar


1. "Bunca tanışıklığımız varken
Sana dair
Bana söz düşmüyor"




2. "Ve oturdu mu bir masaya
Hakkını verir çay içmenin"




3. "Kendimden yorulduğum günlerdeyim..."




4. ""Bazı dualar kalpten çıkmaz,
orada büyür, orada ölür.""




5. "Ya bu kez ölenleri görmeliysek
Ya sen kuş olup gitmeliysen bir trenle.."




6. "<

"ne kazandık yaşamımızdan
biz harcandık anam"

>"




7. "`
Aşk ne korkunç ne kadar korkunç !
`"




8. "Ya bu kez ölenleri görmeliysek
Ya sen kuş olup gitmeliysen bir trenle"




9. "~
𝐒𝐞𝐯𝐦𝐞𝐤 𝐝𝐞 𝐲𝐨𝐫𝐮𝐥𝐮𝐫
~"




10. "Sevmek de yorulur.."




11. "Öptüm sonsuz gidişinden.."




12. "~
Öptüm sonsuz gidişinden.
~"




13. "bir tutam göz ağrısı
aşk değil
kana bulanmış bir yürek"




14. "Sevinçle kaçın kurtulun ölümlerinizle
Yalnızlıkla ben kaldım.."




15. "Ve oturdu mu bir masaya
Hakkını verir çay içmenin"





İşaret Çocukları Kitap İncelemeleri


"Yorgun bir masal uzakta kaybolur."

Küçükken uyuyabilmek için saydığım koyunlar geldi aklıma bu mısrayla. Sadece ona kadar sayabildiğim için abim sorduğunda hep 10 derdim. Çok çabuk uyuyorsun uykucu derdi.
Kaç tane 10 saydığını en iyi insanın kendisi bilir.

"Ne korkunç bir iklimdi çocukluğum uyku yansın, yürek mecburlarsın." Demiş Zarifoğlu yine. Benim de çocukluğumun iklimi o kadar sert ve çetindi. Yine de gecekondu enkazında oyuncaklarımın parçalarını hatırladım o sessiz her molozu birbirinden daha kederli tuğla parçalarını anımsadım İşaret Çocuklarında.
Evin enkazının da bir zamanlar bütün oluşturduğu bir gerçekti ve bu kitapta öyle. Öyle dağınık öyle sereserpe duruyor ki mısralar bilimsel makalelerin verdiği zihin yorgunluğunu da veriyor. Bir yandan da o yorgunluğun vermiş olduğu güzellik. Şiirle haşir neşir değilse bir insan ilk tepkisi muhtemelen bu ne biçim şiir olabilir. Ama öyle değil bir elinde mala bir elinde pastel boya olan insanları aynı karede gösterebiliyor Üstad.

Eğer resim çiziyor olsaydı tek renkle rengarenk resimler yapan bir ressam olurdu Zarifoğlu.

"SEVMEK DE YORULUR "

Belkide geldiğimiz zaman da sevmek yorulmuştur bu yüzden her yerde sevgisizlik.
Bu kadar suç, ölüm, zulüm....
Sevmeyi yormayalım efenim.
Henüz yorulmamış Sevgiler herkese ve her şeye. Sevgilerle....
T.e




Bence En zarif adamlardan biridir Zarifoğlu. Buhranları olmasına rağmen önemli bir davası var. Yalnızlığın ne olduğunu çok iyi biliyor ama yinede dayandığı üstün birşey de var. Aşk acısını da iyi biliyor ama çok üstler de bir sevdiği de var. İslamı tarafının da ağır bastığını bilmek gerekir.
Son zamanlarda iyice artan Zarifoğlu hayranlığım sonucu Yedi güzel adam ve Hikaye kitaplarından sonra bu şiir kitabına başladım. Önceleri çok daha az anlarken, şimdi biraz daha fazla anladığımı düşünüyorum. Sanırım yavaş yavaş diline, üslubuna alışmaya başladım.
Zarifoğlunun şiirlerinde değişik duygulara kapıldığım oluyor. Geceleri okumanın verdiği keyif daha ayrı olıyor. "Sevmek de yorulur" ve "Aylak göz " şiirleri en sevdiklerimdir. Diğerlerini de seviyorum ama bunların yeri bende ayrı. Bu şiirleri ilk kez Yedi Güzel Adam dizisinde duymuştum ayrıca.

Her kitabında, şiirlerinin bir kısmında yalnızlık kelimesi ile karşılaşıyoruz. Ama burada anlatmak istediği yalnızlık kavramı günümüzde ki yalnızlık kavramından farklı olduğuna inanıyorum. Bir röportaj da Berat Hanımın anlattıklarına bakarsak Cahit Zarifoğlu aslında hayatında yalnız biri değilmiş. Eşi ve çocukları hep yanında olmuşlar. Arkadaşları ile sürekli berabermiş.
Tabiri caizse Zarifoğlu kalabalıklar içinde yalnızmış...

Bir arkadaşım ile bir şiirinde öyle güzel bir yer yakaladıktan sonra fark ettik ki islami bilgileri daha doğrusu tasavvuf bilgisi olan bir insan bu şiirleri daha iyi anlıyor. Buradan yola çıkarak şiirlerin de İslami unsurları da bolca yakalayabiliriz sonucuna vardım.

Velhasıl Zarifoğlu güzel insan. Adı gibi o bir ACZ İnsanı...




Cahit Zarifoğlu: kendi namına yakışır "Buz Dağına Şiir yazan şair" bir şiir tarzına sahiptir. Cahit Zarifoğlu denilince akla imgeler gelmeli ki şiiri bir imge denizidir. Şair, görülenin arkasındakini yazmış ve bunu yazarken o kadar imge kullanmış ki şairin tahayyül ettiğini gerçekten bulmada çok zorlanıyorsunuz ve hatta çoğu zaman bulamıyorsunuz. Bu nedenle şiirleri tek seferden ziyade birçok kez okunmalı diyorum naçizane görüşüm.

Şair, İslami imgeleri, tarikat usullerini ve hatta öyle ki İslami repertuarının yanında Batı repertuarını da iyi bilmektedir. Bu yüzden anlattığı şeyleri çok geniş bir çerçeveyle ve muhteşem büyüklükte bir hayal dünyasıyla ifade etmektedir. Bu sebeple şairi anlamak için İslami imgeleri ve tarikat usullerinin yanında Batı ilmine de vakıf olmak gerekir ki ona göre şiiri analize etmek lazım.

İşaret Çocukları
Yasin okunan tütsü tüten çarşılardan
Geçerdi babam
Başında yağmur halkaları

Anam yeşil hırkalar görürdü düşünde
Daha ilk güzelliğinde
Alnını iki dağın arasına germiş
Bir devin göğsüne benzer
Göğsünden dualar geçermiş

Çarşılar ellerinde ekmek iğneleri
Cami avlularına açılan
Havuz sularına kapılan çocuklar
Görmeden güneşin bütün renklerini
Götürmezlerdi dükkandaki babalarına
Ocaktan akan kaynar yemekleri
Nenelerinin koyduğu avuç taslarına




Bu kitap hakkında Rasim Özdenören'in söyledikleri:
"Cahit Zarifoğlu'nun şiiri bunca anlaşılmaz, kapalı ya da zor anlaşılır bulunmasına rağmen, şimdiye kadar hiçbir aklı başında şiir okuyucusu (eleştirmen ya da okuyucu olarak) bu şiirleri reddetmek, yok saymak cesaretini gösterememiştir.

İsmet Özel’in söyledikleri:
“Kendinden sonra yazmaya başlayan genç Müslüman şairlere, hangi özellikleriyle yol göstermiş olursa olsun, O’ndan sonrakiler, O’ndan ders alınacak bir taraf bulacaklardır.Hem şiirin kendine mahsus kaliteleri bakımından, hem Müslüman bir şairin dünya hayatındaki temayülleri bakımından.

Erdem Bayazıt’ın söyleidkleri:
“Cahit Zarifoğlu o hale gelmişti ki, kendi dünyası içinde bir şiir dili kurmuştu ve bunu çok iyi kullanırdı. Yani şiire, o anlatılmaz olana ait bir durum çıktığı zaman, bir algılama olduğu zaman, onu hemen anında şiire döküverirdi.

Cemal Süreya’nın söyledikleri:
“ Ece Ayhan’a sordum, ona göre “Cahit Zarifoğlu” şiirde yapı sorunun en iyi kavramış bu konuda örnek gösterilebilecek sanatçılardan biri. Kolsuz Bir Hattat’ta da ayrıca belirtmiş bunu.

Akif İnan’ın söyledikleri:
“Kanaatimce Cahit’in şiiri belli bir kalıp içerisinde hemen formüle edilebilecek, anlatılabilecek bir hüviyet taşımıyor. Cahit, eski tabirle şair-i maderzat, anandan doğma şair idi.




Her zamanki gibi dini motiflerin ağırlıkta ve gizemli değil ortada olduğu satırlarla başlıyoruz.
Seni, beni, bizi ve iç ve dış dünyamızın olgularını anlatıyor ve yaşatıyor, bazen özletirken bazen betimlerken.
Çoğu satırları anlamsız değil genelde ya dini motiflere bağlanmış ki buna göre analiz etmeye çalışmanızı tavsiye ederim yahut Zarif bir yürekle tersten gelim yapmalısınız. Bir sahne ile karşılaşmıştır mesela, hayatın herhangi bir normal anından. Misal güneşin doğuşuna şahit olmuştur. Bu konuda yüzlerce betimleme yapılmış ve daha yapılabilir de ama topraktan yetişen, biten olarak görmek güneşi daha farklı bir mizaç gerektiriyor sanki. Zarifoğlu da soyadı gibi çoğu zaman zarif bir açıdan yorumluyor olayları, durumları, olguları.
Bir yere giriş yaptığında nereden gidildiğini anlıyorsunuz. Sonra daldan dala bazı motifler ve betimlemelerle devam ediyor ve bir noktaya ulaşıyorsunuz. Buraya nereden ve niye bu yollardan geldik diye düşünüyorsunuz. Çoğu kişi şiiri bir mantığa veya uyuma uydurma çabasında lakin bunu görmek isteyenleri her zaman memnun etmiyor şairimiz. Onun üslubu başlangıç ve bitiş yer ve aradaki yolun uyumu değil, duygularından öğrendiği gibi mevzu tamamen süreç. O hedefe değil yola düşkün. Kimi zaman savruluşlarının limanlarına aşıkken kimi zaman da limanlarının hikayelerine vurgun. Anahtar nokta yolun gizemine vakıf olmak, parke taşlarına değil.



Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: