İpek Sabahlık Kitap Bilgileri
Yazar: Osman Balcıgil
Tahmini Okuma Süresi: 12 sa. 14 dk.
Sayfa Sayısı: 432
Basım Tarihi: Eylül 2017
İlk Yayın Tarihi: Eylül 2017
Yayınevi: Destek Yayınları
ISBN: 9786053112952
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
İpek Sabahlık Kitap Tanıtımı
Suat Derviş, hayata ağzında altın kaşıkla merhaba dedi.
Son nefesini yoksulluk içinde verirken, üzerinde saraylı annesinin hediyesi ipek sabahlık örtülüydü.
Ülkesi için en iyiyi isteyen aydınların gördüğü eziyetten nasibini fazlasıyla aldı.
Bu yolda, doğurmak üzere olduğu oğlunu kaybetti.
Onlarca kez sinemaya ve sahneye uyarlanan FOSFORLU CEVRİYE isimli romanında, “hayatının aşkı”nı betimledi.
Bu eseriyle sadece kendi ülkesinde değil, pek çok ülkede de gönülleri fethetti.
Nâzım Hikmet’in “başını eğemedim, gölgesini çiğnedim” diye şiirler yazdığı yıl, Suat Derviş sadece on altı yaşındaydı.
Sonra biri güreşçi, biri romancı, öteki gazeteci olmak üzere üç koca eskitti.
Almanya’da Suzet Doli ismiyle Almanların, Fransa’da Suat Derwish adıyla Fransızların kalbini çaldı.
Yaşadığı dönemin kuşkusuz en iyi gazetecisi ve en çok okunan romancısı olan Suat Derviş’in soluk kesen dramını, İPEK SABAHLIK’ta sevinerek, gıpta ederek, şaşırarak, acı çekerek okuyacaksınız.
Tıpkı Nâzım Hikmet’in annesinin hayatının kaleme alındığı ELA GÖZLÜ PARS CELİLE’yi ve bir Sabahattin Ali romanı olan YEŞİL MÜREKKEP’i okurken olduğu gibi.
İpek Sabahlık Kitaptan Alıntılar
1. "İnsanlarını böylesine tüketen başka bir ülke olamazdı.."
2. "İnsanlarını böylesine tüketen başka bir ülke olamazdı..."
3. "Sen de tiksinmiyor musun bu dünyadan? Sana da iğrenç, rezil görünmüyor mu yaşanmakta olan her şey?"
4. "Onunla aynı yerde bulunmak , aynı havayı soluyor olmak her şeye rağmen iyi geliyordu ."
5. "Ne kadar haklı olduğun değil, neden yana olduğun önemli olan.""
6. "“Uzaktan da olsa, seni izliyorum “dedi Nâzım."
7. "... insan yokluğun içine de doğabilirdi pekala ama varlıktan yokluğa geçiş yapmak sahiden zor oluyordu."
8. "Darülbedayi’de oynan Othello’da, Desmona rolünü Bedia Muvahhit, Emilla’yı ise Neyyire Neyir başarıyla canlandırmışlardı.
İlk filmi Ateşten Gömlek’te çok başarılı olmuştu sevgili Bedia.
Darülbedayi: 1927’de İstanbul Şehir Tiyatrosu olarak değiştirildi.
Bedia Muvahhit: Cumhuriyet dönemi sinema be tiyatro oyunculuğu yapan ilk kadındır.
Neyyire Neyir : Gerçek adı ile Münire Eyüp Ertuğrul.
Türk tiyatro ve sinema oyuncusu. Türk sinemasının ilk kadın oyuncularından birisidir. Türk tiyatrosu ve tiyatrosunun öncülerinden Muhsin Ertuğrul'un eşidir."
9. "Bazı dönemlerde sarf edilen kimi sözler, insanların üzerine yapışır ve tüm geleceğini etkiler."
10. "Güzeli anlatabilmek için çirkini, geceyi tarif edebilmek için gündüzü, iliklerinize, kemiklerinize kadar hissedebilmelisiniz..."
11. "Yine Suatın kaleminden dökülmüş olan “Behire’nin Talipleri”isimli öyküyü yayımlamıştı."
12. "Neyi ne kadar biliyorsak, nasıl yaşıyorsak, ne hissediyorsak onu yazarız."
13. "Bir ipek sabahlığın, bir de bu daktilo makinen Suat, nasıl becerdin de her ikisini de bugüne kadar getirebildin?.... "İnanır mısın, bu daktilo babam ve ipek sabahlığım da annem kokuyor hala.""
14. "Hayat devam ediyordu."
15. "“Var mı yazdığın bir şey bugünlerde?” Diye sordu Suat.
Nâzım “Bildiklerin işte “ dedi.
Suat‘ın aşkına karşılık vermemesi üzerine, Nâzım önce “ Bence Sen de Herkes Gibisin” başlıklı şiirin yayımlamıştı.
Bu şiirin ardından”Gölgesi “ başlıklı bir başkasına yayınlamıştı Nâzım."
İpek Sabahlık Kitap İncelemeleri
Osman Balcıgil'in Celile ve Yeşil Mürekkep kitaplarından sonra hakkında hiçbir şey bilmediğim ama okuduktan sonra hayran kaldığım kadın.
Gerçek adı Hatice Saadet Derviş.Ailesinin peşi erkek olsun diye Suat ismini koymak istemesine rağmen imamın erkek ismi katiyen koydurmam dediği ama ısrarla hayatı boyunca kullandığı ,1918 de ilk şiiri Hezeyan'ı Alemdar da izinsiz bir şekilde gazetede yayınlatan Nazım Hikmet'in
“Ağlasa da gizliyor gözlerinin yaşını;
Bir kere eğemedim bu kadının başını”
mısralarını yazdıracak kadar güçlü bir kadın ilk romanını 7 yaşında Çamlıca Perileri adı altında yazan,ilk Gotik eser olarak bilinen Kara Kitap adlı eseri 1921 yazar ,ağzı gümüş kaşıkla doğup babasının ağzındaki kanseri sebebiyle tedavi için yurt dışında servetlerini yitirip,en büyük dayanağı ablası Hamiyet olan,4 defa evlenen ilk eşinin altın madalyalı Seyfi Cenap Berksoy adında güreşçi son eşinin ATATÜRK'ün teyzesinin oğlu olan Reşat Fuat Baraner'le evlenen hayatı mücadele içinde geçen Suat Derviş 1973 yılında en yakın arkadaşı olarak yıllarca yanında olan ablası Hamiyet'ten 2 yıl sonra vefat eder.
İşte Osman Balcıgil bu değeri anlaşılmayan unutulup giden tutkulu, güçlü, çekici ve akıllı kadını en sevdiği ata yadigarı ipek Sabahlık ile anlatıyor.Eline sağlık
Kitabın başlarında Suat Derviş ağzında altın kaşıkla doğmuş bir insan olarak karşımıza çıkıyor. Eğitimli, kültürlü, çocuklarını her türlü desteği veren bir ailede büyümüş. Ama başarısını sadece buna indirgemememiz gerektiğini kitabın ilerleyen sayfalarında daha net bir şekilde anlıyorsunuz.
Suat Derviş hayatı boyunca kendine bir şeyler katmış gazeteci, yazar bir kadın. Kendini geliştirmeye o kadar odaklamış ki bunu gerçekten istediği için yazdığı kitaplar büyük yankı uyandırmış.
Çok iyi imkanlar içerisinde büyümesine rağmen en dibi gördüğü, o zengin yaşantısından hiçbir şey kalmadığı zamanlar da oluyor. Ancak ne olursa olsun Suat Derviş dimdik ayakta duruyor. En dibi görmesine rağmen eski yaşantısına dönmek için veya daha yüksek mevkilere ulaşmak için duruşundan, fikirlerinden taviz vermiyor.
Bu kitabı okudukça içimde bir şeyler canlandı. Kendimi daha çok geliştirmek istediğimi, düşüncelerimi çok daha güzel bir şekilde ifade edebilmem gerektiğini ve sağlam bir duruşumun olması gerektiğini fark ettim. Bunlar sadece birkaçı.
Çok tarih bilgisi olmayan biriyim fakat bildiğim ufak tefek şeyleri bile kitapta gördükçe daha heyecanlı ve daha mutlu bir şekilde okumaya devam ettim.
Kitabi çok sevdiğim bir insanın tavsiyesi üzerine okudum ve iyi ki okumuşum dediğim kitaplardan. Ben de size şiddetle tavsiye ediyorum.
Merhaba sevgili Kitap Aşıkları
Okuduğum ikinci Osman Balcıgil romanı oldu İpek Sabahlık .Yazarla Yeşil Mürekkep kitabı ile tanışmıştım . Pişman olmadığım mükemmel bir haz duyduğum okuma oldu benim için .
Gazeteci yazar Suat Derviş'in yaşam öyküsü ve aynı zamana denk gelen Osmanlı'nın çöküş dönemi kaleme alınmış .
Utanarak söylemeliyim bu kitaba kadar Suat Derviş ile ilgili hiç bilgi sahibi değilmişim Bu kitaptan sonra hem ilgim hem merakım arttı .
Osmanlı'nın çöküş dönemini ,milli mücadele yıllarını kapsayan okurken adeta yaşatan bir roman olmuş İpek Sabahlık .
Soylu ve tanınmış bir aileden gelen Suat Derviş aslında hayata şanslı adım atanlardan .Ancak bunu hiç kullanmamış çalışarak ,diş tırnak hakkını vermiş Suat Derviş isminin .
Aslına bakarsanız mücadelenin romanı İpek Sabahlık.
Kadının toplumdaki yerinin romanı ...
Yaptığı evlilikler ve çalışma aşkının evliliğini her defasında gölgelemesi anlatılıyor .
O kadar çok tanıdık isim var ki kitapta ,insan o dönemde bu yaşananları yakında izliyor gibi oluyor .
Nazım Hikmet mesela Suat Derviş'in kendini kesfetmesine yardımcı olan isim .
Her yönden kendini geliştiren Suat Derviş Fransızca ve Almanca 'yı anadili gibi konuşuyor . Almanya'da yaşadığı dönemde bu dillerde de eserler veriyor .
Lozan konferansına katılıyor ,Refet Paşa ile ilk röportajı yapıyor ...
Son evliliğini yaptığı Reşat Fuat Baraner'in Komünist partinin önde gelen isimlerinden olması malesef Suat Derviş'in hayatını tepe taklak ediyor .
İşte bu mücadelenin romanı İpek Sabahlık .
Hepinize kesinlikle tavsiye ederim .
Yazar yine harikalar bir eser yaratmış .
Evettt yine bir
kitabı ile karşınızdayım ve kitabımız
. Yazarımız yine bir otobiyografi ile bizleri buluşturuyor ve kalemi en kuvvetli, dönemi en başarılı projelerine imzasını atmış olan Suat Derviş ile bizleri tanıştırıyor.
Suat Derviş'in genç kızlığından itibaren Babıâli'ye girmesi, yaşadığı evlilikler, gazetecilikte göstermiş olduğu başarılar, yazdığı kitaplar, ablasının evliliği, babasının hastalığı ile başlayan maddi zorluklar ve ölümüyle devam eden zorlu süreçler, dibe vuruşları, çıkışları, Berlin, Paris maceralarına şahit oluyoruz. En çok da düşüncelerini her özgürce dile getirdiğinde uygulanan baskılar, tutuklanmasını okuyoruz. Osmanlı'nın yıkılıp Genç Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulum sürecinde yaşana zorluklar ve bu süreçte uygulanan baskılara bir kez daha tanıklık ediyoruz.
Kitabı okurken ara ara dejavu yaşamadım değil hatta bu duyguları çok fazla yaşadım desem yalan olmaz :) Kitapta Celile, Putlar Yıkılırken, Yeşil Mükerrep kitaplarında olduğu gibi birçok tanıdık kişilerle bu kitabında da karşılasıyoruz. Bu yüzden de ara ara daha önce okumuşluk hissi yaratıyor okurunda. Bunun en büyük nedeni de o kişilerin aynı dönem yazar ve sanatçıların olamasından ve birbirleriyle güzel dostluk kurmalarından kaynaklı.
Şimdiden okuyan herkese keyifli okumalar dilerim. Kitapla ve sevgiyle kalın.
Ne yazsam eksik kalır..
-Ağzında altın kaşıkla doğanlardan fakat yalnızlık içinde son nefesini veren değerli Suat Derviş..
-İdeolojisi uğruna söyleceğinden ve yazacağından, dönemin koşullarına rağmen geri durmamış mücadeleci bir gazeteci.
-Hayatı yaşadıkları o kadar dolu dolu ki o yüzden ne yazsam eksik kalır diye düşünüyorum.
-Birinci dünya savaşından soğuk savaş dahil olmak üzere ülkedeki askeri darbelere şahit olmuş-yaşamış ve yazmış.
-Vatanseverlik kavramının dönemin şartlarında şöyle betimliyor;
"Vatansever olmak bu kadar mı kötü bir şey?" diye düşündü güzel kadın.
Tabii ki değildi.
Tek sorun, iktidarda kimin olduğundaydı. İktidarı elinde tutanlar aynı zamanda vatansever oluyor, ötekilerse kendiliğinden vatan haini olarak yaftalanıyordu.
Bu kadar basitti aslında "Kim vatanseverdir? Kim vatan haindir?" sorularının cevabı.syf:299
-Son eşi Reşat Fuat Baranerin Mustafa Kemal Atatürk ile akraba olması ve bunu hayatının hiçbir alanında, işkenceden kurtulmak için bile kullanması dikkatimi çeken konulardan.
-Bir çok siyaset adamıyla röportajlar yapan Suat Derviş’in
Atatürk’ün Suat dervişle görüşmek istemesi ama hep bir şeyler çıkması, ardından Atatürk’ün ölümüyle gerçekleşememiş görüşme beni meraklandırdı acaba nasıl bir görüşme olacaktı Paşa Suat dervişe neler diyecekti.
^İdeolojisi ne olursa olsun herkesin okuması gerektiğini düşünüyorum çok güzel bir roman buruk bile olsa.
@suleustuntas