İnsanlığın Medeniyet Destanı Kitap Bilgileri
Yazar: Roger Garaudy
Tahmini Okuma Süresi: 6 sa. 21 dk.
Sayfa Sayısı: 224
Basım Tarihi: Mayıs 2018
İlk Yayın Tarihi: 1995
Yayınevi: Timaş Yayınları
ISBN: 9786050828498
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
İnsanlığın Medeniyet Destanı Kitap Tanıtımı
İnsanlığın Medeniyet Destanı, Batı hegemonyasını reddeden gerçek bir dünya medeniyetleri tarihidir.
Bu kitap, tarihin kaçırılmış fırsatlarını ve insanın kaybedilmiş boyutlarını bizimle birlikte aramaya katılmak isteyen kimselere sesleniyor.
Bu kitabın yönü geçmişe değil, geleceğe dönüktür. Kültür imtiyazına sahip olmayanlara, ona erişme arzusu verecektir.
Bu imtiyaza sahip olup da, “klasik önyargı”nın kendisini Batı ile sınırladığı kimselerde ise büyük ihtimalle öfke doğuracak ama yine de kendilerinde bir açılma, evrensel bir bakış açısı, diğer medeniyetlerle yardımlaşma arzusu uyandıracaktır.
İnsanlığın Medeniyet Destanı Kitaptan Alıntılar
1. "Doğrular, daha dünyadayken cennete girer."
2. "İslam girişimciliği her yerde ve her alanda kendini gösterir . çünkü İslam , kendisinde asla ' kadercilik ' taşımaz ; tam aksine İslam , insana yeryüzünde Allahın iradesini hüküm sürdürme sorumluluğu vererek onu yüceltir .."
3. "Açılsın yeryüzü,
Saçılsın selâmet,
Hüküm sürsün adalet..."
4. "… çünkü hareket hareketsizlikten üstündür…"
5. "Mehtapta durmadan yürüyorum sessiz,
Benim gölgem de Ay gibi kimsesiz.
Sonbahar rüzgarlarıyla hüznüm yükselir
ve doğduğum âlemin hatıralarının gölgesini,
Bana sadece o garip türküm getirir.
Wang An -şih"
6. "" O her şeyi hiçlik olarak gördüğü zaman, Allah'ı görmüş olur...O hiçliği gördüğünde Allah'ı bulmuş olur. ""
7. "Sevenle sevilenin aşkı, insanı ilâhî gerçekliğe doğru çeken ve en üstün gerçek olan aynı kuvvetin cazibesindedir..
Güzelliği sevmek, bizzat Allah’ın gözüyle ebedî varlığı görmek demektir."
8. "Hiçbir şey tesadüfen meydana gelmez. Her şey bir sebep ve bir zaruret gereği ortaya çıkar..."
9. "" Dünyanın her zerresi bütün dünyadır. ""
10. ""Ah ! Konstantin , ne acılar çekti Kilise anamız !
Hayır, hayır sen Hristiyan oldun diye değil,
Senden aldı diye çeyizi o ilk zengin papamız ! ""
11. ""Açılsın yeryüzü,
saçılsın selâmet.
Hüküm sürsün adalet.""
12. ""Insan kendisini nasıl sanıyorsa odur.""
13. "" Çoğu zaman sevilen güzellik,
Acıklı ve sevecen bir şarkı
Hayaller kurdurur.
Bize...
Ve heyecanla çarpan kalbimiz
Anlamaya çalışır
Boş yere...
Ama bizler sevdik
Bir başka hayatta
Ve ağladık...
O hatırlayışın gizli ve hoş duygusunun
İlahi olduğunu gördük
Ve tattık...""
14. "Batı'nın tercihi, hesap ve ölçüye dayanarak dünyayı zaptetmek ve tabiata karşı bir fâtih edasıyla davranmak şeklinde gelişti. Onun temel ve kendine has tecrübesi, artık "ben tabiata âitim" değil, aksine "tabiat bana aittir" oldu."
15. "" Hangi cepheden tasavvur edilirse edilsin, dünyanın hareketi, yani âlemin devamlı var olmama durumundan varolmasına doğru hareketi, gerek îlahi taraftan , gerekse âlem tarafından bir aşk hareketidir. ""
İnsanlığın Medeniyet Destanı Kitap İncelemeleri
"Biz onlara, ufuklarda ve kendi canlarında ayetlerimizi göstereceğiz." ( Fussilet 41/53)
-İşte bu ayet, büyük İslam alim ve düşünürlerin üzerinde derin düşünmeleri sonucu değerli eser ve keşiflerini ortaya koymalarını sağlayan ayet olmuştur. Özellikle İbn Arabi, olayları ilahi bakış açısıyla görmeyi ve onları birliği ve anlamları içinde değerlendirmeyi bu ayet üzerinden öğretmiştir.
Bu ayetleri doğru yorumlamaları neticesinde Müslümanlar bir zamanlar bilgeliklerini ortaya koymuşlar ve evreni, yaratılmışları durmadan inceleyerek ve tefekkür ederek altın çağını yaşamıştır. Mesela;
* Şair Ömer Hayyam, üç bilinmeyenli denklemleri Descartes'tan beş asır önce çözmüştür.
* Biruni yeryüzünün çapını hesaplanmıştır.
* İranlı Razi, "klinik" in hakiki öncüsü olmuştur.
* İbn Haldun, Montesquieu' den üç yüzyıl önce, tarihi maddeciliğin temel prensibini ortaya koymuştur. Bu örnekler çoğalır da çoğalır. İslam'ın altın çağı bütün insanlık için medeniyetin temelinin oluştuğu dönemdir. Ne yazık ki Müslümanlar bugün bu derin düşünme nimetini kaybettiği için şekilciliğe ve ibadet esaslı bir din anlayışında takılıp kalmışlar ve medeni olduklarını sandıkları Avrupa'ya ağzı açık bakmaktan ileri gidememişlerdir.
Bu kitabın amacı bize geçmişimizi, medeniyetimizi hatırlatmak. Gelişmek için çabalamıyoruz ama keşke en azından geçmişimizi ve medeni temelimizin farkında olsak ve buna sahip çıksak.
"Her ümmetin (mukadder) bir eceli vardır. Binâen'aleyh o müddetleri gelince bir saat ne geri bırakabilirler, ne öne alabilirler."
Â'râf Sûresi 34.ayet
Büyük zaman yapbozunun zamanı gelince takılan parçalarıdır medeniyetler. Nice destanlar, efsaneler döküldü ağızlardan kağıtlara. Nice kağıtlar yakıldı medeniyetlerin bağrında. Dağ sustu, taş sustu, tufan bastı ama insan zalimlik yükünü bırakmadı sırtından. Merakını hedef belledi belki evinin sınırından çıkmasaydı kendini ateşli silahların kölesi yapmayacaktı insan. Onun arkasına sığınmayacak düşmanında bile hayat umudu bırakacaktı.
Bu insanlık öyküsünde kimi teslimiyet elbisesine kimi zalimlik elbisesine büründü. Lakin öykünün sonunda insan bir bebek gibi kundaklanıp toprağın bağrına bırakıldı. Kimilerini ise toprak bile kabul etmedi. İbreti âlem oldu gözlere.
Velhasıl kelam bütünün parçaları elbet bütüne ram olur.
Kitap hakkında genel düşüncelerime gelirsek Roger Garaudy insanlığın medeniyet tarihini bizler için özetlemiş. Kitaba başlarken korkarak başlamıştım ama kısa kısa açıklamalarıyla gayet anlaşılır buldum. Kitap baştan sona Roger Garaudy'in insanlığa bir armağanı olmuş. Ayrıca tekrar okumam gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum.
Kelebek etkisi tadında iyi niyetler.
fî sebîlillâh
İnsanlığın Medeniyet Destanı gerçekten de adı gibi insanlık hangi medeniyetleri meydana getirip yaşamış, başka toplumları etkilemiş ve onlardan etkilenmiş ise onu etkileyici, inandırıcı ve bir o kadar da samimi bir şekilde aktarıyor. Kitabı okurken insanlığın geçtiği dönemleri, buluşları, yaşam tarzlarını zaman zaman hissedebiliyorsunuz. Bugünkü batı hegomanyasına kadar geçen dönemleri günümüzle karşılaştırıp bir mukayese yapabiliyorsunuz. Daha önce sadece adını duyduğunuz medeniyetlerin insanlık yolculuğunda nerede, nasıl ve hangi şekilde durduğunu anlayabiliyorsunuz. Kİtabın başında kitabın yazılma amacı medeniyet denince bugünkü batı medeniyetinin akla gelmesinin yanlış olduğunu göstermek ve insanlık tarihine Avrupalı gözüyle bakmanın artık imkansız olduğunu göstermek gösteriliyor. Yani yazar "baştan söyleyeyim dünyada sadece Avrupa yok, onu oluşturan, etkileyen başka medeniyetler de var." diyor. Kitapta Çin'den Hindistan'a, Mayalar'dan Olmekler'e, Sümerler'den Asurlular'a, Hz. Peygamber döneminden Emevi Abbasi dönemine, Grekler'den İran Zerdüşt'üne kadar birçok uygarlık hakkında bilgi verilip karşılaştırmalar yapılıyor. Rönesans, kapitalizm, pozitivizmin yıkıcı etkisi belirtiliyor. Batı Medeniyeti'nin insanı üretim ve tüketime, ruhu akla, sonsuzu sayılabilene indirgediği belirtiliyor. Kitabın sonunda ise Avrupa Medeniyeti'nin insana daha iyi hizmet etmesi beklenirken insan odağından uzaklaşıp dünyayı büyük bir intihara sürüklemekte olduğu anlatılıyor. Medeniyetler diyaloğunun zamanı geldi çattı, diyerek yazar kitabını bitirmiş.
Garaudy'nin kitabını ilk kez okuyorum ve başlangıç için ideal bir kitap olmadı benim için. Bu kitabı okumadan önce medeniyetlere dair bilgi/fikir sahibi olmak gerekli çünkü kitap, medeniyetleri özet olarak ele almış fakat kısa ve öz anlatırken dili sade ve anlaşılır haliyle kitaptan sıkılacağınızı düşünmüyorum. Bazı sayfaların bir kısmı nesir diğer kısmı ise kısa şiirlerden ibaret. Yazar medeniyetlerin kuruluşunu anlatırken objektif bakış açısıyla yazmış fakat İslâm medeniyetine dair biraz daha bilgi aktarabilirdi kitap hakkındaki tek eleştirim bu oldu.
Kitabın içeriğinde kendimce yorumladıklarıma gelecek olursam; medeniyetlerin başlangıcı, insanlar da "ben bilinci"nin ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır. Her medeniyetin hakimiyetinin kendilerinde olmasını istemesi savaşın temelini/temellerini atıyor ve bu durum da insanlarda "ben" kavramını ortaya çıkarıyor. İslâm medeniyeti ise "ben'den biz" kavramına yönlendiriyor ve bunu da dinin beş temel esasları ile mesajı veriyor.
Ve son olarak Batı medeniyetinin bizlerden ne kadar çok şey aldığını görmüş oldum.
Kitaba dair yazılacak çok şey var kısa bir şekilde anlatmaya çalıştım ne kadar başarabildim bilemiyorum doğrusu :)
"Tarihini bilmeyen toplum yok olmaya mahkûmdur" sözünü ekleyerek tahlili sonlandırmak isterim.
İyi okumalar dilerim :)
"Işık Doğu'dan Gelir" diyor Cemil Meriç. Doğu'dan yani medeniyetin esas beşiğinden... Roger Garaudy de "İnsanlığın Medeniyet Destanı" kitabında medeniyet denilen kavramın, dünyanın çoğunun inandığının aksine, Batı'dan değil Doğu'dan geldiğini söyleyerek Meriç'le fikir birliği ediyor.
Hindistan, Çin, İndüs, Mezopotamya, Japonya gibi pek çok medeniyetin, Batı'nın sahiplendiği birçok icat ve keşfi aslında çok daha önce ortaya çıkardığını tespit ediyor.
Sadece bilimde değil sanatta da Batı'da eksik olan ruhun Doğu'da fazlasıyla var olduğunu anlatıyor. Tabiat ile bütünleşen, metafizik ile beslenen ve bu değerlerle yücelen Doğu sanatının; tabiata üstünlük kurmaya çalışan ve insanı ilahlaştıran Batı sanatından üstün olduğunu dile getiriyor.
Oktay Sinanoğlu "Bye Bye Türkçe" kitabında bilim ve gönül birleşmeden gerçek ilerleme olmaz diyordu. İşte Doğu ilmi bunu başarmıştı. Batı ilmi ise pozitivist düşüncenin hakimiyeti ile her şeyi akılla açıklamaya çalıştı. Bu durum Batı ilmini tüm insanlık adına tehlikeli bir hale getirdi. Garaudy bu durumu da titizlikle ve açık bir şekilde aktarmış.
Medeniyet denildiğinde akla hangi başlıklar geliyorsa hepsinden yeterli ayrıntıda bahsedilmiş İnsanlığın Medeniyet Destanı'nda. Şahsım adına çok faydalı bir okuma oldu. Keyifli okumalar dilerim.