İlyada Kitap Bilgileri
Yazar: Homeros
Tahmini Okuma Süresi: 20 sa. 4 dk.
Sayfa Sayısı: 708
Basım Tarihi: Aralık 2022
İlk Yayın Tarihi: 801
Yayınevi: Türkiye İş Bankası Yayınları
Orijinal Dil: Yunanca
ISBN: 9786053321040
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
İlyada Kitap Tanıtımı
Homeros (y. MÖ IX. yüzyıl): Hayatı hakkında kesin bir bilgi olmamakla birlikte MÖ IX. yüzyılda Sakız Adası’nda yaşadığı sanılmaktadır. Eserleri Antik Yunan devletlerinde her tür bilginin kaynağı sayılan Homeros, İlyada ve Odysseia destanlarıyla edebiyatın hemen her türünü günümüze dek etkilemeyi basarmıştır. En ünlü Antik Yunan destanı olan İlyada’da dokuz yıldır süren Troya Savaşı’nın elli bir günlük bir kısmı anlatılır. İlyada dünya edebiyatının temel taşlarından biri olduğu kadar, konu ettiği döneme ışık tutan en gerçekçi eserdir. Bu eşsiz destan Antik Yunan’da neredeyse bir kutsal kitap sayılmıştır.
1958-1962 yılları arasında Azra Erhat - A. Kadir çevirisiyle İş Bankası Kültür Yayınları’nca dört cilt olarak yayımlanan İlyada 50 yıl sonra Hasan Âli Yücel Klasikler Dizisi’nde yerini alıyor.
İlyada Kitaptan Alıntılar
1. "Sen toza toprağa bulandığın zaman
göreceksin, hiçbir işe yaramayacak
ne yüzünün, ne saçının güzelliği,"
2. "Tanrılar insana her şeyi birden vermezler ki."
3. "Doğduğu günden bu yana
hiçbir insan kaçamaz kaderinden,
ister korkak olsun, ister yürekli."
4. ""Hey bahtı kara, ölüm aklına gelmiyor mu?
Oysa ölüm sana çok yakın...""
5. "Tohum ekmeden, iz bırakmadan ölmemeli."
6. "Katlan yüreğim,katlan,atlattıydın sen daha korkuncunu."
7. "Şu dünyada soluk alan, yürüyen yaratıklar arasında
insandan daha acınacak bir yaratık yok."
8. "Benim senden başka dayanağım yok,
alıp götürdüğü zaman ölüm seni
yalnız acılar kalacak bana."
9. "" arkadaş öğüdü getirir insanı doğru yola.""
10. "Sen toza toprağa bulandığın zaman göreceksin, hiçbir işe yaramayacak ne yüzünün, ne saçının güzelliği."
11. "Dili oynaktır insanoğlunun, söz tarlasında otlar durur, ne söylersen onu alırsın geri."
12. "İnsan çok istese de varamaz gücünün ötesine.."
13. "Yorgun olmaya yorgunuz ama ne yapalım, kader zorluyor buna bizi."
14. "Yapraklar gibidir insan soyu. Bir yandan rüzgar bakarsın onları döker yere, bir yandan bakarsın bahar gelir, yenilerini yetiştirir, yeşertir orman, böylece soyların biri göçer, biri doğar."
15. "Sen toza toprağa bulandığın zaman
göreceksin, hiçbir işe yaramayacak
ne yüzünün, ne saçının güzelliği,"
İlyada Kitap İncelemeleri
İlyada, Troya Savaşı'nın son 51 gününün anlatıldığı ve Homeros tarafından MÖ 7 ya da 8. yy.da kaleme alınan dünyanın en meşhur destanlarından biridir. Destan Akhilleus'un Kral Agamemnon'a kızıp savaşı bırakmasıyla başlar ve Hector'un ölümüyle biter.
Kitaba başlamadan önce yaklaşık 80 sayfalık bir ön söz karşılayacak sizleri. Onu okumadan geçmeyin. Yazar, bütün destanı her yönüyle incelemiştir. Bu ön söz destanı okurken rehberiniz olacaktır. Ben de destanın içeriğine girmek yerine sizlere kısaca öneminden bahsedeceğim.
Destan zamana meydan okurcasına yazıldığından yaklaşık 2600 yıl sonra bile etkisini yitirmemiştir. Bazı tarihçiler Fatih Sultan Mehmet'in Çanakkale'yi gezerken "Truva'nın intikamını aldık." şeklinde bir söz kullandığını söyler. Yine bu söz Atatürk'e de atfedilir... Osmanlı İmparatorluğu'nun katıldığı Birinci Dünya Savaşı'nda yenik düşmesiyle imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması Agamemnon zırhlısında imazalanmıştır. Ayrıca bu zırhlı Çanakkale Deniz Savaşı'na da katılmıştır. Bütün bunlar bizlere aradan geçen binlerce yılın ardından bile destanın hâlâ yaşadığını, yaşatıldığını göstermekle beraber Troya Savaşı'nın Doğu ve Batı arasındaki egemenlik mücadelesi olduğunu da göstermektedir.
Böyle bir destanı elbette her kitapseverin okuması ve kütüphanesinde bulundurması gerektiği düşüncesindeyim. İncelemeyi daha fazla uzatmadan sizleri kitapla baş başa bırakıyorum.
Homeros kimdir, ne zaman nerede yaşamıştır bilinmez.
Yunan tarihinin başlangıcı gibi aslında İlyada ve Odysseia.
Herodotos, "Hesiodos'la Homeros Yunanlıların Tanrı soyadlarını kurdular." demiş. Yüzyıllar sonra Schliemann diye bir adam ortaya çıkıp Troya'yı ortaya çıkarana kadar gerçek olup olmadığı ve kaç katman yerleşim yer aldığı bilinememiş. Hoş o da bu güzelliği ortaya çıkarırken ne varsa toplayıp gitmiş ya neyse.
İlyada, her ne kadar yağma amaçlı Troya seferini anlatsa da bir yerde Akhilleus'un destanı denebilir. Homeros, Akhaları Troyalılardan daha yiğit, daha güçlü gösteriyor.
İlyada'da Troya Savaşı'nın dokuzuncu yılında 51 günlük bir dönemi anlatılır. Tanrılar, taraflar arasında dengeyi korur ve savaş bir o taraf bir o taraf üstün devam edecek şekilde sürer. Akhilleus, Agamemnon'a ganimetleri paylaşmada haksızlık yaptığı gerekçesiyle bozulur ve çekip gider, Akhilleus'un gidişiyle dengeler bozulur, ta ki Tanrılar müdahale edip Akhilleus'u döndürene kadar ama sonuçta karar verici Zeus'tur ve ne dilerse o olur.
Akhilleus, isminin hakkını verircesine (akhos = keder)
öldürdüğü yiğit düşmanının arkasından ağıt yakar.
Azra Erhat'a da bir parantez açmak lazım, Yunan tarihi, edebiyatı, İlyada ve Homeros ile ilgili 84 sayfa girizgah yapıyor, yetmiyor en arka kısımda kitapta geçenlerin geçtiği sayfalar ve açıklamaları bulunuyor.
Kendi topraklarımızda gerçekleşen bir savaş Troya ve bu savaşın sebebinin tek suçlusunun sadece Paris ve Helen olduğunu biliyoruz. Ama bu Kahramanlık Destanı'nda bu bilgilerimizi çürütecek olan Homeros, tüm olanların aslını bizlere epik bir şiirsellikte sunuyor.
Akhilleus ve Kral Agamemmon'un arasındaki bitmeyen tartışmalar süre gelirken, Tanrıların kendi aralarındaki savaşını da görüyoruz. Esasen tüm bu olayların başlangıcı, Tanrılardan dolayı olduğu hissiyatı kitabın ana nedeni gibidir. Afrodit-Hera-Athena'nın güzelliklerinin kıskançlık seviyesine erişmesinden ötürü Truva'ya olan öfkenin asıl sebebidir. Afrodit Paris'i desteklediği için Hera ve Athena savaşı (Truvalıların) kaybetmesini ister. Kibir, öfke, gurur olguları açık açk Tanrılar üstünden işlenir. Biz aynı zamanda Paris ile Helen'in aşkını da görmüş olsak da asıl mevzunun çok başka nedenler olduğu ve en nihayetinde intikam arzusuyla perçinlendiğini görürüz. Bu destanı yazarken Homeros'un gerçekten görme yetisinin olmaması ise ayrıca önemli bir not.
Açıkcası tüm bu çekişmeleri okumak özellikle mitolojiye ilgisi olanlar için anlam bakımından kolayken, ilgisi olmayanlar adına zor olabilir. Yazım şekli şu zamana kadar farklı dillere çevrilen kitaplardan çok daha kolay anlaşılıyor. Yunan edebiyatının en eski destanı olarak kabul edilmiş ilk metindir. Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde okunması gereken ilk kitaplarının başında gelen bu kapsamlı destanı okumak isteyenler efsanevi savaşa şahit olmak için benim kadar beklemesin.
#ilyada #homeros #türkiyeişbankasıkültüryayınları
Allahımm sana şükürler olsun nidalarıyla, İlyada’yı bitirdiğimi duyurmaktan büyük mutluluk duyarım dostlarım. Öncelikle söylemek istediğim birkaç şey var. Ben mitoloji bilmem, pek sevmem de ama antik kent gezmeyi severim ve kitapta sıkça gezdiğim yerlere denk geldim. Belki de okumayı devam ettirme sebebim bu tanıdık yerlerdir bilemiyorum. Bazı yorumlarda kişileri araştırın, yerleri araştırın, notlar alın vs yazanları gördüm ve ağzım açık kaldı. NEDEN YAPAYIM BUNLARI? Çok sevgili çevirmen Azra Erhat zaten bütün bunları yapmış ve kitabın arkasında bize sunmuş tüm detayıyla. Hatta benim gibi mitoloji bilgisi az olanlar için o kadar uzun bir önsöz hazırlamış ki kitap özeti diyebiliriz ona da.
Bu detaylar dışında Allah sizi inandırsın Hektor’un cenazesine gelene kadar kitabın biteceğine inanamadım bi türlü. O kadar zorladı ki beni sürekli savaşmalar, sürekli birbirini deşmeler, bi tanrılar bi insanlar derken ben neden okuyorum bunu diye çok sorguladım. Mitolojiyle birlikte felsefik bişeylerle ne bileyim bi çıkarımlarla falan da karşılaşacağım sandım ama yok birbirlerini deşmekten başka bir şey yapmadılar. Yaptılarsa da ben farkedemedim o hengamede özür diliyorum peşin peşin.
Sözün özü; eğer okumak için bilgi ve birikimim olsun diye bekletiyorsanız bence gerek yok, kitabın önü ve arkası ihtiyacınız olan bilgilerle dolu. Anlamam diyerek bekletiyorsanız yine gerek yok birinin birini deştiğini anlamak için çabaya gerek duymayacaksınız.
Söylemeye gerek var mı bilmiyorum ama bunlar tamamen şahsi düşüncelerimdir, saygılar.
Kitapla kalın.
Şimdi nereden başlasam ne desem bilemiyorum. Okurken o kadar eğlendim ki hshshs masal gibi sanki ananemin ya da babannemin dizinin dibine yatmışım onlar anlatıyorlarmış gibi..
Helene... Ah Helene vah Helene. Her şey senin yüzünden diyeceğim de ama yok mu o, Paris (a.k.a Aleksandors) denen y*vşak (özür dilerim) ırz düşmanı. Seni kaçırıyor, sende hiç geri dönmek için uğraşmıyorsun ha jsjsjs
Konu, Troya Savaşı ve yaşananlar...
Tanrıların da canı sıkılmış savaşı izliyorlar İda Dağının tepesinden ya da Olimpos dağının tepesinden. Athena, Here, Posedion gibi tanrılar Akhalıların tarafında -ki bende hep onları sevdim-. Bir de, Troyalılar var -Apollon, Artemis, Afrodite gibi tanrılarda bu garibanları destekliyor-.
Kısacası destanın "ana" diyebileceğimiz kahramları var birkaç tane. Aşil var (Akhalılardan, bir olay oluyor savaşa sonradan giriyor), bildiğimiz biri, bir vuruyor 100 kill alıyor adam. Hektor var (Troyalılardan), bir vuruyor ama o 50 kill falan alıyor. Aşil kadar level atlayamamış. (daha doğrusu az tanrı destekliyor bu garibanı) Melenaus var (Helene'nin asıl kocası) bu ağabey de vurdu mu 80 kişiyi deviriyor dndjdj bazı yerlerde isimleri okumak çok zordu "ajsjaah" diye okuyup geçtim. Mezhepleri geniş insanlar, Troya kralının 50 tane oğlu varmış, sadece 19 tanesi kendi eşinden (?) Yani..hocam, tamam harem falan ama bu kadar da olmaz be adam.
Çok ama çok güzel nasıl anlatacağımı bilemiyorum (yukarda yazdığım saçma yazıdan da anlaşılacağı gibi jdndnd). Cidden bazen kaç sayfa okuduğumun farkına varamıyordum öyle çekiliyordum içine destanın.
Ve Zeus, sen adam olmazsın.