Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

İlkgençlik - Lev Tolstoy | Detaylı Ücretsiz Kitap İncelemesi

İlkgençlik Kitap Bilgileri


Yazar: Lev Tolstoy
Tahmini Okuma Süresi: 3 sa. 44 dk.
Sayfa Sayısı: 132
Basım Tarihi: Ağustos 2021
İlk Yayın Tarihi: 1854
Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
ISBN: 9786053324218
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak


İlkgençlik Kitap Tanıtımı


Tolstoy’un yarı otobiyografik denebilecek üçlemesinin ikinci kitabı olan İlkgençlik, ilk kez 1854 yılında Sovremennik dergisinde yayımlandı. İkinci kitap da ilki gibi samimi, sade bir kurguya sahiptir. Tolstoy kendini, ailesini ve çevresini gittikçe daha iyi kavrayan kahramanının manevi gelişimini eserinin merkezine alır. İlkgençlik Tolstoy’un benzersiz gözlem gücünün, muazzam tasvir yeteneğinin de ilk örneklerinden biridir.




İlkgençlik Kitaptan Alıntılar


1. ""Ağlamıyordum, ama yüreğimin üstünde taş gibi ağır bir şey vardı.""




2. ""Ağlamıyordum, ama yüreğimin üstünde taş gibi ağır bir şey vardı.""




3. ""Kendimi her geçen gün daha yalnız hissediyordum, en büyük zevkim bir kenara çekilip düşünmek, gözlem yapmaktı.""




4. "“İyi oku ve her zaman dürüst bir insan ol, Tanrı seni bırakmaz!”"




5. ""Ağlamıyordum, ama yüreğimin üstünde taş gibi ağır bir şey vardı..""




6. ""Ağlamıyordum, ama yüreğimin üstünde taş gibi ağır bir şey vardı.""




7. "“İnsanlar yaptığım iyiliğin karşılığını bana hep kötülükle ödediler, benim ödülüm burada değil, orada, - dedi gökyüzünü işaret ederek.”"




8. ""Kendimi her geçen gün daha yalnız hissediyordum, en büyük zevkim bir kenara çekilip düşünmek, gözlem yapmaktı.""




9. ""Gençlikte ruhunun bütün güçleri geleceğe yöneliktir.""




10. "Bütün düşünceleri dile getirmek için ne sözcükler, ne de zaman yetmeyecekmiş gibi geliyordu…"




11. ""...elleriyle yüzünü kapatmıştı, ağlaması kısa süre sonra hıçkırığa ve histeriye dönüştü.""




12. ""Ruhum tıpkı tazelenen, neşelenen doğa gibi gülümsüyor.""




13. "“İyi oku ve her zaman dürüst bir insan ol, Tanrı seni bırakmaz!""




14. "Ağlamıyordum ,ama yüreğimin üstünde taş gibi ağır bir şey vardı."




15. ""Evet ama insan hep aynı kalamaz ki; bir gün gelir değişmek gerekir.""





İlkgençlik Kitap İncelemeleri


Üç tür insanın gözüne bakmaktan rahatsız olduğumu fark ettim sonra benden çok daha kötü olanlar, benden çok daha iyi olanlar ve her ikimizin de bildiği bir şeyi karşılıklı olarak birbirimize söylemeye cesaret edemediğimiz kişiler." diye anlatıyor.
İnsanların üç tür sevgisi olduğunu söylüyor: güzel sevgisi, özverili sevgi, gayreykeş sevgi. Bunları örneklerle uzun uzun anlatıyor. Dikkat çekici bir nokta olarak

"comme il faut" ismini verdiği bir kavramdan bahsediyor. Bu kavramın hayatı boyunca kendisine eğitim ve toplum tarafından aşılanmış olan en mahvedici, en yanlış kavramlardan biri olduğunu anlatıyor. Gençlik döneminde insanları "comme il faut" olanlar ve olmayanlar olarak ikiye ayırıyor. Comme il faut olan insanlara aşırı saygı duyuyor. "Comme il faut" kavramının dilimize direkt çevirisi olmamakla birlikte comme il faut özelliklerini şöyle sıralayabiliriz: Fransızcayı çok iyi bilmek, uzun, tertemiz tırnaklar, selam vermeyi, dans etmeyi ve konuşmayı bilmek, her şeye karşı umursamaz görünmek ve sürekli olarak küçümseyici ama hafiften zarif bir can sıkıntısı ifadesi takınmak. (Bunlar bana oldukça garip geldi.) Bu özellikleri başkasında aramasına rağmen kendisinin comme il faut yeteneğine sahip olmadığını düşünüyor

Gençlik'te üniversite deneyimine, gönül işlerine, girdiği yeni çevreye çokça değiniyor. Bütün bunları anlatırken müthiş betimleme yeteneğini kullanıyor.

,

ve

iyi okumalar




Daha önceden Tolstoy’un ‘Çocukluk’ kitabı ile çocukluğa dair anılarını okumuştum. Şimdi de ‘İlkgençlik’ kitabı ile genç bir birey olma yolundaki anılarını okumuş bulundum.

Çocukken çok bariz olmamakla birlikte aileden farklı olan yanı, ergenlik öncesi dönemde kendini göstermeye başlamış bana göre. Rus çocuk eğitimi ve aile yaşantılarındaki bazı konularda bakış açılarını ırksal/ katı bakış açısı bulmakla birlikte Tolstoy’un da zaman zaman ırk ayrımı gözeten yorumlarına rastladım.

Çoğu yerleri yüzümde tebessümle okudum. Benzer yanlar buldum tabi ki yine. Hayallerden vazgeçmeye başladığı yaş ile benim hayal kurmaktan vazgeçme yaşım arasında orantısal bir bağ kurdum kitabı okurken. :) Ona daha çocukken anlamaz diye dayatılan birtakım düşünceler içinse o günkü hüznü şimdi duydum. Matematik fakültesine hazırlanma sebebi ise beni güldürdü. :) Bir de “gereksiz her şeye kafa yorma” paralelliğimiz yok mu?

Tolstoy kendi hayatını yazarkende yine çok naif bir dil kullanıyor. Koltuğa uzanıp arka fonda Sanat Güneşi Zeki Müren şarkıları eşliğinde bir solukta tatlı mı tatlı okunuyor.

Her ikisinde de benzer naifliği bulduğum için öneriyorum Zeki Müren eşliğinde Tolstoy okumayı.
İyi okumalar diliyorum.. :)







İnstagram üzerinden @gercekkitapseverler ailesi olarak fertlerimizden bazılarıyla Tolstoy külliyatını bitirmeye niyetlendik, bu ay yazarın Çocukluk ve İlk Gençlik kitaplarını okuyoruz. Çocukluk kitabını birkaç gün önce paylaştım ve sıra geldi İlk Gençlik kitabına.

Çocukluk kitabı Tolstoy diyebileceğimiz karakterimizin annesini kaybedişiyle son bulmuştu. Bu kitapta Tolstoy’un 12-14 yaş aralığını okuyoruz. Yaşadığı dönem hakkında da az çok bilgi ediniyoruz. Tam olarak otobiyografik olmadığından kurgunun olduğu bölümlerde vardı ama Tolstoy’u tanımak adına gayet iyiydi. Yaşadığı çevreyi ve hayatı yoğun olarak sorguladığını, düşüncelerinin gelişmeye başladığını, dışlanmalarını görüyoruz. Tolstoy bu yaşlarda tabiri caizse pişiyor, hayata, insanlara ve dine bakışı değişiyor. İçine kapanıyor, mücadele ediyor. Öyle cümleler var ki işte bu Tolstoy diyorsunuz. Tolstoy’u tanımak, hayatını, düşüncelerinin kaynağını anlamak adına okunması gereken bir seri, tavsiye ederim.

“Kendimi her geçen gün daha yalnız hissediyordum, en büyük zevkim bir kenara çekilip düşünmek, gözlem yapmaktı.”

“Zihnimizden ve hayallerimizden hiç iz bırakmadan geçen sayısız düşünce ve hayal arasında derin duygusal izler bırakanlar da vardır. Öyle ki, artık düşüncenin özünü değil, aklında güzel bir şey olduğunu anımsarsın, düşüncenin izlerini hissedersin ve bu düşünceyi yeniden canlandırmaya çalışırsın.”




Tolstoy serisinde okuduğum ikinci kitap:İLKGENÇLİK
İlk kitaba göre daha hoşuma gitti diyebilirim. Anlatılan bölümler ve olaylar ilkine göre daha sade de olsa fikirsel anlamda ilk kitaba nazaran daha derin. Anlatıcının( veya yazarın) çocukluktan gençliğinin ilk dönemlerine girdiği 11-15 yaşlarında olduğu dönemlerini anlatan bir eser. İlk kitap gibi burada da büyük yazar Tolstoy’un eşsiz gözlem gücünü görüyoruz. Sadece karakterin değil bizlerin de hemen hemen o yaşlarımızdayken cereyan eden olaylara bakış açımızı yansıttığı aynı o karakter gibi düşündüğü ve okurken “vay be bende böyle düşünürdüm ne tuhaf ne güzel zamanlarmış onlar” veya “ işte tam da benim düşündüğüm mevzu, tam da benim kafadan biri…” diye düşündüğümüz bir eser… İlk kitap gibi bölümlerden oluşuyor ve bölümler kısa kısa. Bu da kitabın daha hızlı okunmasını sağlıyor.
Özellikle fikirsel anlamda soyut düşüncelerini anlattığı dönem beni çok etkiledi. Çünkü hemen hemen aynı yolculuğu bende yaşamış biri olarak ilk defa bir kitapla bu kadar çok özdeşleştim.
Çok fazla bir şey söylememe de gerek yok aslında. Kısa sürede bitiyor zaten. Ben yarım günde bitirdim diyebilirim yani. O yüzden okumanız sizin için zaman kaybı olmaz tam tersine okurken karakterle bütünleştiğiniz için geçmişe gidip gençliğinize tekrar üçüncü bakış açısından bakma fırsatı bulduğunuz eşsiz bir zaman kazanmış olursunuz…






NOT: Ayrıca şunu da söylemeden geçemeyeceğim: İki kitapta da gayet güzel alıntılar var…




Çocukluk adlı kitabını okumadan okumayın. Bu yazı da bir inceleme değil keyif almak için taze taze konuşmak istedim hepsi bu; neticede ben Dobrolyubov değilim. Okurken bir yandan da aklımda Dostoyevski ve Tolstoy karşılaştırması yapıp durdum kendimce. Anlatım tarzlarına göre bence; Dostoyevski sanki elinde içinde tek mermi olan revolver bulunduruyor, siz o silahın patlayacağını dönen yuvarlağın sesinden biliyorsunuz o bekleyişle sürdürüyorsunuz okumayı; Tolstoy ise beklenmedik bir anda bomba atıyor, bir kaç satırı ile soluk kesiyor. Tabii bu yorum yazarların ilk kitapları üzerinden yapılıyor. Mesela D/Ev Sahibesi T/İlkgençlik arasındaki bariz fark bu benim açımdan. Zamanın eleştirmenlerinden Belinksi de D* hakkında ilk kitapları için fazla dağıttığını söyler, bunu da yazarın fazla yaratıcı olduğuna bağlıyor. Bunların haricinde de İlkgençlik, Tolstoy gibi bir yazarın çocukken nasıl biri olduğuna tanık olmak için muazzam bir kitap. 15 yaşında metafizik üzerine konuşuyorlar, kendi trajedileri, dünya ve yaşamak üzerine ilk fikirlerine denk geleceksiniz. Ama yine de siz bana bakmayın ben biraz Rus edebiyatına saplandığımdan
ve kitaplar da birbirini çağırdığından da daha anlaşılır ve eğlenceli geliyor olabilir. Bilemiyorum Altan bilemiyorum.



Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: