İlk Öğretmenim Kitap Bilgileri
Yazar: Cengiz Aytmatov
Tahmini Okuma Süresi: 2 sa. 16 dk.
Sayfa Sayısı: 80
Basım Tarihi: Kasım 2018
İlk Yayın Tarihi: 1962
Yayınevi: Nora Kitap
Orijinal Dil: Rusça
ISBN: 9789752473034
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
İlk Öğretmenim Kitap Tanıtımı
Kitap daha önce Öğretmen Duyşen ismiyle Da Yayıncılıktan çıkmıştır.
Elips Yayınlarında İlk Öğretmen adıyla kitabı basmaktadır.
Yaşamlarını göçebelikle ve basit tarım ve hayvancılıkla sürdüren komünal topluluklar halinde örgütlenmiş Kırgız toplumu, aniden sökün eden Bolşevik Devrimi’nin ardından yepyeni bir dünya hayal etmeye koyulur. Başlangıçta bu hayaller sınırlı sayıda bireyin ve hatta bazı durumlarda tek bir bireyin hayalleridir. Ve dirençle karşılaşır. Ama paylaşıldıkça ve desteklendikçe tüm toplumu değiştirir ve dönüştürür. Tıpkı İlk Öğretmenim’de olduğu gibi…
Düyşen, devrim ideallerine inanmış bir Kırgız gencidir. Savaş sırasında edindiği sınırlı eğitim onu kökten değiştirmiştir. Yaşadığı köyde asırlardır devam eden ataerkil geleneklere başkaldırır ve çocukların eğitim görebilmeleri için bir okul inşa etmeye koyulur. Şüphesiz ilk öğretmeni de o olacaktır bu derme çatma okulun. Hem köyün, hem kendisinin, hem de tüm gelecek kuşakların kaderini değiştirecek olan bu girişim çok acılı ve hüzünlü bir hikâyenin de başlangıcıdır, bir destanın başlangıcı olduğu kadar!
İlk Öğretmenim Kitaptan Alıntılar
1. "“Ah,gülmek ne hoş şeymiş!”"
2. "En yüksek dağın tepesinden seslensen de geri gelmeyecek gençlik çağı…"
3. "“En yüksek dağın tepesinden seslensen de geri gelmeyecek gençlik çağı…”"
4. "Kendi gitti, adı kaldı..."
5. ""Okumak sana mutluluk getirsin...""
6. "Her canlı varlığın bir baharı ve güzü oluyor."
7. "İnsanların cahilliği yok mu ya, işte bütün suç bundaydı!"
8. "Oku, durmadan oku..."
9. "En yüksek dağın tepesinden seslensen de geri gelmeyecek gençlik çağı…"
10. "(...) büyüleyici yeşil bir cam kırığı gibi kaldı çocukluğum…"
11. "Sevdiğimiz insanların izleri neden bir yerde sürekli kalmazlar, neden onları her aradığımızda bulamayız?"
12. "Ama benim gibi sessiz bir kızın bağırmasını kim dinlerdi ki! Acı gözyaşlarımı içime akıtmaktan başka çare kalmazdı."
13. ""Götür, su! Aktıkça, bugünlerin kirlerini, pisliğini götür! Beni de kendin gibi tertemiz yap!""
14. "Aslında geçmişi unutmuş değilim, unutamam da. Yalnız arayı açmış bulundum o kadar..."
15. "Acı gözyaşlarımı içime akıtmaktan başka çare kalmazdı."
İlk Öğretmenim Kitap İncelemeleri
Bir öğretmen, bir öğrencinin hayatını nasıl değiştirebilir?
Bu kitap bu soruya en güzel cevabı verir nitelikte. Öksüz bir kız olarak amcası ve yengesinin yanında yaşayan Altınay’ın yıllar sonra yazmış olduğu mektubunda öğretmeni Duyuşen’in kendisi için yapmış olduğu fedakârlıklarına ve geçmişte yaşadığı acılara rağmen öğretmeninin göstermiş olduğu hedefte ilerlediğine anbean şahit olacaksınız.
Hikâyenin asıl anlatıcısı bir ressamdır. O köyden profesör olarak çıkan Altınay, köyünde açılacak olan bir okul için davet edilir. Köylülerini kıramayan Altınay birkaç günlüğüne köye gelse de apar topar köyden ayrılır. Köylüler her ne kadar geri gelmesi için uğraşsalar da Altınay bu kararından vazgeçmez. Devamında da başından geçen bütün hikâyeyi mektup yazarak ressama iletir ve köylülere anlatmasını ister.
Duyuşen devrimci bir Kırgız gencidir. Savaş sırasında almış olduğu eğitim onda değişime sebebiyet vermiştir. Üzerindeki bu değişimi kendi komun köyü üzerinde de uygulamak ister. Ataerkil bir toplumdan ziyade çocukların (özellikle kız çocukları) eğitimi için köyünde derme çatma bir okul kurar ve burada eğitim vermeye başlar. Hem öğrencilerin hem de bütün köyün kaderini değiştirecek bu okul acılı ve hüzün dolu bir hikâyenin de başlangıcıdır.
Altınay'ın acılı günlerden sıyrılıp hayalini kurduğu birey olma yolundaki hikayesi okuyucunun yüreğini ısıtacaktır.
Keyifli okumalar dilerim…
Kısa ama bir o kadar dolu bir eserdi. Aytmatov'un kalemini, üslubunu çok seviyorum, insanı yormayan çoğu zaman ağlatıp bazen de tebessüm ettiren bir sıcaklık var eserlerinde.
Kitaba fazla duygusal yaklaşmam henüz mesleğini yerine getiremeyen bir öğretmen olmamın etkisi var sanırım.
Aytmatov Kırgızistan'ın ataerkil toplum yapısını bu eserinde de gösteriyor bizlere. Savaşların devam ettiği bir dönemde henüz okulu bile olmayan bir köyde öğretmen olarak işe koyulan, derme çatma bir yeri okula çeviren Düyşen'in ve ona hayranlık duyarak 'ilk öğretmenim' hitabıyla yaklaşan Altınay'ın hikayesi bu.
(Spoiler içerebilir :))
Amcası ve yengesiyle kötü şartlarda yaşamak zorunda kalan Altınay'ın hayatı, köylülerin karşı çıkmasına rağmen pes etmeyerek öğrencilerini okula kendi sırtında taşıyan bir öğretmen olan Düyşen ile tamamen değişiyor. Zor şartlarda, kar boylarını geçtiğinde bile şikayet etmeyerek okula giden bir avuç çocuk. Ve onları her şartta tek başına eğiten öğretmen..
Altınay on beş yaşına bastığında amcası ve yengesi tarafından yaşlı bir adama 'kuma' olarak veriliyor. Öğretmenin yardımıyla ordan kurtulup eğitim alma umuduyla köyünü terk ediyor. Yıllar sonra çok tanınan bir ressam olarak köyüne dönüyor..
Okurken çok haz aldığım bir eser oldu. Bir çocuğun en büyük şansı küçükken iyi bir öğretmene denk gelmesidir. Mesleğini bir an önce yapmak isteyen ben ve benim gibi öğretmenlere ithaf etmek istiyorum bu eseri.
Nerede bir Cengiz Aytmatov kitabı varsa gözüm kapalı alıp okuyacak kadar sevdiğim kalem. Aytmatov sanki benim için yazmış eserlerini. Okurken aynı güzel hisler geliyor bana. Konularını halktan seçmesi mi yoksa kalemini ustaca kullanması mı onu bende güzel kılıyor bilmiyorum ama belki de her ikisi. Her neyse konuya gelecek olursak, birkaç saat içinde okuyup bitirdiğim bu kitap adıyla da müsemma olduğu üzere olay 1924'lü yıllarda Kurkureu köyünde geçiyor. Düyşen isimli bir öğretmen ve onun öğrencisi Altınay ana karakterler. Okurken Düyşen'e hayran kaldım. Bir öğretmen olarak yaptığı fedakarlıklar çok güzel. Hava şartlarına, insanların bedevi karakterlerine ve bir kültüre başkaldıran Düyşen aslında bir öğretmenin misyonunu ve vizyonunu açıkça gösteriyor. Hayran kalmamak elde değil. Lakin okurken tarihi gerçekleri de göz önünde bulundurarak söyleyebilirim ki Türk memleketlerini işgal eden Sovyet Rusya'nın bu denli ırkdaşlarımız arasında savunulması (Lenin güzellemesi) hoşuma gitmedi ve bu tarihi durum bir Türk olarak beni üzdü. Kitabın belki de en çarpıcı yerlerinden biri Düyşen ile Altınay'ın tren istasyonunda vedalaşma sahnesi idi. Okurken ahh dedim içimde kaldı hüznü.
Velhasıl verdiği mesaj gayet açık ve net. Bu arada okurken kendi ilk öğretmenimi de yâd ettim. Bana okumayı yazmayı öğreten ilk öğretmenim, canım öğretmenim SÜNDÜZ İLTER'i burada yâd etmiş olayım. Bu ithaf ayrıca beni bu günlere getiren bütün öğretmenlerime..
"İlk müəllimim" Çingiz Aytmatovun kiçik həcmli əsəri - povestidir. Yazıçı bu povestində qəhrəmanların simasında qırğız xalqının ruhunu, yaşayış tərzini və psixologiyasını parlaq boyalarla əks etdirmişdir.
Əsərin əsas qəhrəmanı gənc Dyuşendir. Dyuşen xalqı qaranlıq keçmişdən parlaq gələcəyə keçirmək uğrunda mübarizə aparan gənc obrazdır. Onun məktəb yaratmaq, uşaqlara bilik vermək istəyi, bu yolda qarşılaşdığı maneələr və bir müəllimin şagirdin həyatındakı rolu əsərin əsas mövzusunu təşkil edir.
Əsərdəki əsas qəhrəmanlardan bir digəri də Dyuşenin şagirdi Altınaydır. Dyuşen min bir əziyyətlə Altınayın təhsil alması üçün çalışır və buna nail olur.
Hadisələri hazırda bir universitetdə müəllim işləyən Altınayın gənc rəssama yazdığı məktubundan oxuyuruq. Altınay məktubda ilk müəllimindən sevgi ilə bəhs edir, Dyuşenin onun həyatındakı silinməz izindən ürək dolusu söz açır: "Niyə insanların izi xatirəsi əziz olan yerlərdə əbədi qalmır? Əgər mən Dyuşenlə dağdan qayıdarkən yeridiyimiz cığırı tapa bilsəydim dizlərimi yerə vurub müəllimimin ayaq izlərini öpərdim. O cığır mənim yollarımın başlanğıcı, həyata, özümə qayıdışım oldu."
"İlk müəllimim" birnəfəsə oxunacaq, kiçik olsa da çox dərin və təsirli əsərdir. Müəlliminin həyatında böyük izi olan bir şagird olaraq çox bəyəndim:) Tövsiyyə edirəm. Kitabla qalın...
“Bir müəllim, bir şagird, bir kitab və bir qələm dünyanı dəyişə bilər.” - Məlalə Yusufzay
Alışılagelmiş bir düzenin içinde bir şeyler yapmaya çalışan idealist, fedakâr bir insan olan Düyşen'in ve Altınay Süleymanova adlı öksüz bir kız çocuğunun pek de alışkın olmadığımız muazzam hikayesi. Hiç bitmesin diyeceğiniz - ki ben bitirince üzülenlerden oldum - güzel bir eser.
Cengiz Aytmatov bizleri yine bozkırın tam kalbine, Lenin liderliğindeki SSCB döneminden götürüyor. Bu kitabı diğer kitaplardan ayıran, benimde dikkatimi celbeden nokta şu oldu; bizler hep Gün Olur Asra Bedelde olsun, Toprak Anada olsun, gerek diğer çoğu kitabında olsun hep Sosyalist Devrimin getirdiği olumsuzluklarla karşılaşmıştık, fakat bu eserinde Aytmatov'un devrime karşı olan inancının sağlam olduğunu görmekteyiz.
Fedakârlık nedir, nasıl yapılır, zorluklara karşı direniş nasıl olur? Çabuk vazgeçmenin ne kadar korkunç bir şey olduğunu ve vazgeçmemenin ne kadar değerli bir şey olduğunu okuyan her okur İlk Öğretmenimle idrak ediyor.
Okumaktan en çok zevk aldığım yazarlar içerisinde her zaman en üstlerde gelen isimdir Cengiz Aytmatov. Bu kısa ve etkileyici kitabı başta öğretmen arkadaşlarıma ve diğer tüm okur arkadaşlarıma tüm kalbimle tavsiye ederim. Şimdiden keyifli okumalar.