Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

Huzursuz Bacak - Mustafa Kutlu | Detaylı Ücretsiz Kitap İncelemesi

Huzursuz Bacak Kitap Bilgileri


Yazar: Mustafa Kutlu
Tahmini Okuma Süresi: 4 sa. 39 dk.
Sayfa Sayısı: 164
Basım Tarihi: 2011
İlk Yayın Tarihi: Ağustos 2008
Yayınevi: Dergâh Yayınları
Orijinal Dil: Türkçe
ISBN: 9789759951399
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak


Huzursuz Bacak Kitap Tanıtımı


Genç akademisyen Ömer, uzun yıllar yaşadığı yurtdışından memlekete dönüyor... Umut, özlem ve memleket hasreti, daha havaalanında yerini kaygı, isyan ve huzursuzluğa bırakıyor... "Yolculuğu" boyunca karşılaştığı kişiler, hadiseler, mekânlar, siyasî ve toplumsal gelişmeler yaşadığı hayal kırıklığını iyiden iyiye pekiştiriyor. çektiği sıkıntı, memlekete fikir, fikir adamı, uğruna savaşılacak "dava" kalmamasıyla; özün görüntüye, kanaat ekonomisinin tüketim çılgınlığına, düşüncenin safsataya dönüşmesiyle, onu fark ettirmeden "huzursuz bacak" denen bir illete doğru itiyor... Kutlu'nun sonbahar geleneğinin son halkası yine dokunaklı üslubu, kendine has mizahı ve her şeye rağmen içinde barındırdığı inançla burada. Ancak bu kez, fikir merkezli bir eserle ve fikir çölündeki bir huzursuz gezginle karşı karşıyayız...




Huzursuz Bacak Kitaptan Alıntılar


1. "Memlekette ne fikir kalmış, ne fikir adamı. Çöl olmuş, çöl."




2. "Nefsin sabır ile terbiyesi kişiyi pi­şirir.."




3. "“ Kalabalıkta kimsenin yüzü kendinin degildir, bilirsin.”"




4. "İstanbul böyledir. "Yaşanmaz burada" der, çeker gidersin; üç gün geçmeden özlersin.

Çok özlemişim, çok."




5. "Yeter ki insan kaybolmasın, insan bozulmasın. Eşyayı etrafı yenilersin; düzeltirsin ama bozulan insanı düzeltmek zordur, kim bilir kaç nesil alır.?"




6. "Eşyayı, etrafı yenilersin; düzeltirsin ama bo­zulan insanı düzeltmek zordur, kim bilir kaç nesil alır."




7. "Gayret bizden, tevfik Allah'tan."




8. "Ah bu insanoğlu, nasıl bir bilmece."




9. "Dilimizde bir söz vardır , olmuş işin kötüsü olmaz , biz olacaga bakalım diye, üzmeyin kendinizi..."




10. "İntihar edeceğine nasıl karar verdiler? Belki çiçek toplamaya çıkmıştır..."




11. "Ömür biter umut bitmez."




12. "Geceler gebedir , meşime–i şebden neler dogar bilemeyiz.

#Hikaye #Öykü"




13. "Bir kentsel dönüşüm olmalı. ''Kentsel dönüşüm''; fiyakalı bir söz. Ama nasıl? Kentin dönüşümü sadece mekana makyaj yapmakla olmaz. İnsanı yetiştirmek lazım. O da çok yönlü bir iş."




14. "Güven duygusu bir kez sarsılmayagörsün, bir daha zor yakalanır."




15. "“ İstanbul böyledir.” Yaşanmaz burada der, çeker gidersin; üç gün geçmeden özlersin.”"





Huzursuz Bacak Kitap İncelemeleri


Yazar seçtiği karakterlerle alaturka ve alafranga yaşam tarzlarını kıyaslamamızı sağlıyor. Bu iki yaşam tarzını bir karakterde harmanlayarak toplum olarak iki uç arasında sıkılmışlığımızı ve denge arayışımızı ete kemiğe büründürüyor.Değişen ve değişirken içi boşalan şartlara inat inandığı değerlerden taviz vermeyen yüksek tahsilli Avrupa görmüş bir adamın iş arayışı, bocalayışları, gördükleri ve duydukları karşısında huzursuzlanan bacağı...Zamanda bir yolculuk, hüzün ve değişim...Yapılan en güzel yanlışlar... Geç kalınmış boğazda düğümlenen bir aşk... Bu kez Osmanlı dönemine ait mezar taşlarının, camilerinin, yapıların pek dikkat etmediğimiz estetik yönüne dikkat çekerek bu alandaki değişimi gözler önüne seriyor, modern şehirleşmeyi eleştiriyor. Ülkemizin yıllardır boğuştuğu sağ-sol çatışması, başörtüsü sorunu  gibi siyasi sorunları irdeliyor. Değişim, yenilik, batılılaşma gibi kavramları sorgulatıyor. Tüketim alışkanlıklarımıza, ticaret anlayışımıza ve ekonomik temellerimize el atıyor.Ülke olarak kalkınmamızın önündeki engelleri şu şekilde sıralıyor:
1-Düzensizlik
2-Hukuksuzluk
3-Özgüven eksikliği
4-Hareket eksikliği
5-Dertsizlik
Kitap daha çok sonuncu tespitle ilgili. Memleket meseleleriyle okurunun  huzurunu kaçırıp dertlendirmek istiyor adeta. Kitabın sonu ise isyan ahlakıyla harekete geçmenin bir örneğini sergiliyor. Değişen, yozlaşan, içi boşalan, özden uzak, yapay, çakma, suni ne varsa hepsine isyana davet ediyor.
İyi okumalar...Huzurunuz kaçar inşallah :)




Mustafa Kutlu

- Aşka istidadın olsun dilrübadan çok ne var!
- Dünya bir gündür, o da bugündür.

Kitabın kahramanı Ömer Faruk çevresinde oluşan bir hikaye. İçeriğinde günümüz dünyasında ki " Tüketim Ekonomisi " konu alınmış. Kahramanımız " Kanaat Ekonomisi" ile bu sürece bir teklif sunmuş.

Huzursuz Bacak kitabı ile Mustafa Kutlu'nun bir diğer kitabı olan Sevincini Bulmak eseri arasında benzerlikler var. Diğer kitabı okuyan okuyucular bu iki kitabın aslında günümüz şartlarına karşı gelip doğal yani organik bir yaşama döndüklerini , manevi huzuru , İstanbul ve İstanbul'un tarihini, aile yaşamını ,iki kahramanın da aile büyükleri tarafından büyütüldükleri görmüşlerdir.

Kitapta tarihi bilgilere rastlamak mümkün .
"Sarayburnu, minare ve kubbeler, asıl İstanbul dediğimiz yer: Suriçi. "
"İlhanlılar dönemi İran şehirlerinin giriş/çıkışlarında üzerini insan (maketi) asılı darağaçları olurmuş. Yani bu beldede yasalara uyumazsanız, başınıza gelecek olan budur mânâsına.... "

Ve bir diğer dikkat çeken imza ve marka tanımı ;
" Marka insanların şahsiyetini siler, onları tek tip yapar. İmza çeşitliliktir. Şahsiyetin muhafazası kimliğin ispatıdır. Türk minaresi milletin imzası ise her minare camiyi yapan mimarın imzasını taşır. "

*Yeter ki insan kaybolmasın, insan bozulmasın. Eşyayı, etrafı yenilersin, düzeltirsin ama bozulan insanı düzeltmek zordur; kim bilir kaç nesil alır.

Her Mustafa Kutlu kitabı bitirdiğimde oluşan his "acaba ne oldular? "




Huzursuz bacak... Ah ne kötü bir rahatsızlıktır, yakınlarımdan bilirim. Eseri alırken acaba huzursuz bacak sendromuyla uzaktan yakından bir alakası var mıdır hikâyenin diye düşünmedim değil. Garip ama bir sendrom etrafında güzel bir hikâye kurgulamış Mustafa Kutlu. :)

Eserde yer alan baş kahramanımız yurtdışında doktorasını tamamladıktan sonra ülkesine döner ve işte o zaman hayat kariyeri başlar. Türkiye'nin acınası durumunu görünce huzursuz bacak sendromu kahramanımızın kapısını çalar ve böylece hikâyemizin ismine konuk olur bu sendrom.

Huzursuz bacak olgusu etrafında yazar ülkenin pek çok sorunundan dem vuruyor kitapta. Ülkesine hizmet etme aşkıyla yanan, kendi ülkesinde adam yerine konulmamasına veyahut torpile, ikiyüzlülüğe boyun eğerek çalışmasının söylenmesine rağmen dik duruşunu bozmayan bir kahramanın hayat hikâyesiyle tanışıyoruz eserde. Ayrıca alaturka bir yaşam ile alafranga bir yaşamı kıyaslama imkânı veriyor okuyucuya anlatılanlar.

Kitap içerisinde altı çizilebilecek çok tatlı cümleler mevcut. Bunun yanı sıra "Her zamanki bizim Mustafa Kutlu" diyebileceğiniz tarzda yine hoş bir eser. Her ne kadar bir Mavi Kuş olmasa da okunmaya değer bir hikâye olduğunu düşünüyorum. Okumayı düşünenler için şuraya bir alıntı bırakalım. :)

"Çağımızda dürüst adam kaldı mı?
Artı yanında hediye olarak bir miktar saflık. Alaturka bir hediye ama olsun.
Bütün bunlardan öte sadakat."




𝐇𝐮𝐳𝐮𝐫𝐬𝐮𝐳 𝐁𝐚𝐜𝐚𝐤-𝐌𝐮𝐬𝐭𝐚𝐟𝐚 𝐊𝐔𝐓𝐋𝐔
Tipik bir Mustafa Kutlu kitabı daha okudum. Huzursuz Bacak.. ismi hiç çekici gelmediği için sanırım sonlara sakladım. Ancak yine akıcı sıcak o basit üslubu ile tipik bir Mustafa Kutlu kitabının tüm özellikleri var diyebilirim. Elbette bir Uzun Hikaye değil çünkü o benim favorim. Ancak bu kitap da çok donanımlı mesajlı bir kitap ve kapitalizme karşı yazılmış bir kitap sanki. Akademik kariyer yapmak için babası tarafından yurt dışına gönderilen Ömer Faruk’un vatanına geri döndüğündeki hayal kırıklığı ve bıraktıklarını bulamayışı anlatılıyor kitapta. İş bulmak için dolaşırken eski arkadaşlarının kapitalist düzene, paraya köle olduğunu görür dindarlıklarını modern muhafazakarlığa nasıl değiştiklerine şahit olur ve ülkenin durumunu da gözlemlemiş olur böylece. Sıkça politik aforizmalara yer veriliyor ve çokça göndermeler yapılıyor kitapta ancak bu öyle bir üslupla yapılıyor ki o da Kutlu farkıyla sıcacık. Memleket meseleleri muhafazakar modernlik dindarlık üzerine yorumları da var. Birde “Dava” kavramının içinin nasıl boşaltıldığının da sık sık altını çiziyor. Kapitalizme direnen Ömer Faruk’un bacağındaki huzursuzluk geçecek mi tüketim ekonomisinin bir parçası mı olacak yoksa savunduğu Kanaat ekonomisini mi başlatacak onu da okuyup siz öğrenin sonunda yine iyiki okumuşum diyeceksiniz ben kefilim bu yüzden kalpten tavsiyedir..Sağlıcakla :)




“Aşka istidadın olsun dilrubadan çok ne var!”

Uzun yıllar gurbette kalan Ömer Faruk’un yurtdışından dönüşü ile karşılaştığı enteresan olaylar zincirinin içine dahil olduk bu kez. Eve döndüğünde geç kalınmış bir cenazenin hüznü ile afallar genç adam. Memleket meselelerini çok düşünmekten her gece uykusunu bölen huzursuz bacak rahatsızlığı nükseder.
Hayata tutunma mücadelesine girişir, iş arayışı sırasında gördüğü manzaralar gençlik mücadelerini, ideallerini hatırlatır eski dostlarını arar. Ama artık dostlar da değişmiştir, değişime direnemeyen şehrin yeni düzeninde eskiye dair bir iz sürmeye başlar, bir umudu kovalar İstanbul sokaklarında..

🖇Kahramanımızla birlikte İstanbul’u karış karış geziyor olmak çok keyifliydi.
Yazar, tarihi güzelliklerin büyük bir hızla kapitalist düzene kurban gitmesi, insanların doyumsuz nefsi ,marka ve imza çatışmaları, İstanbul’un bozulmuş sosyolojik yapısı gibi günümüz sorunlarına değinerek sisteme, düzene teslim olmadan bir çıkış yolu arıyor.

🖇Bir solukta okunan, düşündürücü ve mühim detaylara dokunan bir kitap. Mustafa Kutlu’nun kalemine bir kez daha hayran kalarak okuduğum harika bir hikâyeydi.

🖇 “Tüketim Ekonomisi” ne karşı “Kanaat Ekonomisi” ile içimizdeki şeytanları susturup sevincini bulanlardan olmamız dileğiyle..🕊



Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: