Hayvanlaşan İnsan Kitap Bilgileri
Yazar: Emile Zola
Tahmini Okuma Süresi: 11 sa. 54 dk.
Sayfa Sayısı: 420
Basım Tarihi: Mart 2018
İlk Yayın Tarihi: 1890
Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
ISBN: 9786052954355
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Hayvanlaşan İnsan Kitap Tanıtımı
Émile Zola (1840-1902): Natüralizm akımının en önemli temsilcilerinden biri olan Zola, romancının olayları bir izleyici gibi kaydetmekle yetinmemesi, kişileri ve tutkularını bir dizi deneye tabi tutarken, duygusal ve toplumsal olayları da bir kimyacı gibi ele alması gerektiğini savundu. Zola içinde yaşadığı eski dünyanın yıkıntılarını inceledi, gelecekteki bir dünyanın olgularını saptamaya çalıştı. Bu niyetle yirmi iki yılda yazdığı yirmi romandan oluşan Rougon-Macquartlar dizisi başta olmak üzere çok sayıda büyük eser verdi. İkinci İmparatorluk Dönemi’ni anlatan bu dizinin on yedinci kitabı Hayvanlaşan İnsan 1890’da yayımlandı. Roman 19. yüzyılda Paris ve Le Havre arasındaki demiryolu hattında geçen bir suç ve aşk hikâyesidir; insanın öldürme içgüdüsünü ve nasıl bir kötülük makinesine dönüşebileceğini anlatır. Zola’nın, eşsiz gözlem gücüyle endüstrileşmenin beraberinde getirdiği kasvetli, yıkıcı ve ilkel arzuları deşifre ettiği bu roman defalarca sinemaya da uyarlanmıştır.
Hayvanlaşan İnsan Kitaptan Alıntılar
1. "İnsan hiç yapamayacağını sandığı öyle şeyler yapıyor ki…"
2. "Sev beni, çok sev çünkü yalnız senin aşkın sayesinde unutabileceğim, anlıyor musun?"
3. "İnsan asla yapamayacağını sandığı öyle şeyler yapıyor ki!"
4. "Neler vardır ki insan yapmak istemez de yine en akıllıca hareket o olduğu için yapar."
5. "Biricik iyi şey; ölümdü."
6. "Daha beter duruma düşmemek için bazen kötünün iyisini kabul etme cesaretini göstermek gerekir."
7. "İnsan, bir kadını ondan hoşlandığı için öldürür mü?"
8. "İnsan hiç yapamayacağını sandığı öyle şeyler yapıyor ki..."
9. "Eskiden mümkün olmasına inanamayacağım şeyler bugün bana kesinlikle doğru görünüyor."
10. "“Bu insan kalabalığı beni serseme çeviriyor.”"
11. "Paranın mutlulukta o kadar az yeri vardır ki!"
12. "Aşka alet olmuştu, ölüme de alet olacaktı."
13. ""Yalnızız, o kadar yalnızız ki, birbirimizin kolları arasında ölsek bile kimsenin ruhu duymaz.""
14. ""...insanın yapmak istemediği,yine de zamanında en doğrusunun bu olduğunu düşünerek yaptığı öyle çok şey vardır ki.""
15. "Cahil ve bön olduğu için hiçbir şey okumaz"
Hayvanlaşan İnsan Kitap İncelemeleri
İncelemeye başlamadan önce bana bu kitabı hediye ederek ilk defa Emile Zola ile tanışmama vesile olan dostum Mehmet'e çok teşekkür ederim :) (
https://ucretsizkitap.com.tr.com/uveyevlat
)
Okumaya üşenenler için inceleme videosu:
Hayvanlaşan İnsan ne demek acaba? Ya da kitabın kapağındaki adam kim?
Roubaud adında birisi karısıyla oturuyordur. Karısıyla sohbet ederken,konu başkan Grandmorin'den açılır. Roubaud "Ee, hadi gitsene yanına!" falan derken karısı istemez.
Roubaud şüphelenir "2 kere gittin şimdi niye gitmiyorsun?" der.
Sonra olaylar gelişmeye başlar ve Roubaud anlar ki karısının Grandmorin ile ilişkisi var. Kavga etmeye başlarlar ve karısını çok pis döver.
Sonra da der ki ben o adamı öldüreceğim
Gidip karısıyla beraber adamı öldürürler.
Tam öldürme anlarında da onlar Lantier adında birisi görür.
Sonra da olaylar olmaya başlar.
Kitap hakkında söylemek istediğim birkaç şey var.
Öncelikle kitapta,karakterlerin duyguları,psikolojileri o kadar mükemmel anlatılmış ki! Resmen kitabı yaşıyor gibiydim.
Ardından kitap aşırı sürükleyici ve çok heyecanlı. Gece yarısı uyanıp okudum mesela devamında ne olacak diye merak ettiğim için :D
Bi' ara da trende okuyordum ki kitapta trende geçiyor genelde, o yüzden de yolculuk yaparken korktum :D
Kitap gerçekten çok sürükleyici, tüm gün eve kapanılıp okunacak türden bir kitap.
Emile Zola ile ilk defa tanışmama rağmen çok sevdim. Umarım bir gün de Germinal'i okurum.
Okumak isteyen herkese iyi okumalar dilerim :)
İnsan kendi çıkarları doğrultusunda ne kadar ileri gidebilir? Kendi refahı için kaç insanın hayatını mahvedebilir? Bundan pişman mı olur, yoksa kendini haklı çıkaracak bahaneler topluluğu yaratabilir mi? Ya da hastalıklı bir kıskançlık krizi bir değil de birden çok hayatı etkileyebilir mı? Bu ve bunun gibi daha birçok sorunun cevabının net olarak alınabileceği bir kitap.
Emile Zola'dan okuduğum ilk kitap. İnsana dair, kendi duygu ve düşüncelerime dair birçok şeyi sorgulamama neden olan, hala günümüzde yaşanan ve gündemde olan birçok konunun anlatıldığı, karakter tasvirleriyle ve her birinin kafasının içinden geçenlerle günümüz insanının birçok yönünü tabiri caizse 'insanın pisliğini', karanlık tarafını anlatan bir kitap.
Kitaba ilk giriş yapılan ve hiçbir zaman tam olarak anlayamadığım bir karakter olan Roubaud, Havre'da bir tren garında şef yardımcısıdır ve Severine adında bir kadın ile evlidir. Batı Demiryolları Şirketi'nin çalışanlarına tahsis ettiği binada bir odada karısı Severine'i beklerken, karısının gelmesiyle gelişen olaylarla başlıyor felaket zincirlemesi. Severine'in sadece bir anlık dalgınlığı bu çifti uçurumlara sürüklemeye yetiyor. Yer yer sorgulatan, yer yer insanı kendi ırkından tiksindiren bir kitap.
Okuyacak herkese keyifli okumalar..
“İnsanı insan yapan nedir? Ve onu hayvana dönüştüren ne olabilir?”
Kitabı okuduktan sonra, bu kitap bu iki soruya cevap arayan bir kişi tarafından yazılmış olabilir mi diye düşündüm. Çünkü yazar kitapta tam olarak bu sorularının peşine düşüp, bunları açıklamaya çalışmış.
KONU:
Hikâye, demiryolu işçisi Jacques’in içsel çatışmalarını, şiddet eğilimlerini ve insan ruhunun en karanlık yanlarını merkezine alıyor. Fransız endüstri çağının kasvetli atmosferinde geçen hikaye, makinelerle iç içe yaşayan insanların giderek daha mekanik, duygusuz ve hatta vahşi hale gelişini anlatıyor.
Ayrıca romanda bununla birlikte; arzu, öldürme dürtüsü, delilik, toplumsal yozlaşma, cinsellik gibi konulara değinilerek; kitabın yapı taşları bu kavramlar üzerinden oluşturulmuş.
ANA KARAKTERLER:
Jacques karakteri, bastırılmış arzularıyla mücadele eden, ama içindeki “hayvanı” kontrol etmekte zorlanan birisi olarak çıkıyor karşımıza.
Séverine ise; hem cinsellik hem de kadının maruz kaldığı şiddeti sorgulatıyor bizlere.
Séverine ve Jacques’ın ilişkisi tutku ile yıkım arasında gidip geliyor. En sonunda tutku mu galip gelecek yoksa yıkım mı onu ben söylemeyeyim, okuyucu karar versin…
Hikayesi, dili ve hissettirdiği heyecan göz önünde bulundurulduğunda güzel bir kitaptı diyebilirim. Keyifli okumalar dilerim.
Eser konu itibariyle 1800'lü yıllar içinde her anlamda bozulan Fransa'nın bir anatomisini çizmektedir. Bizleri Paris - Le Havre arasındaki bir demiryolu hattında işlenen cinayete götürüyor.Her ne kadar polisiye gibi gözükse de E. Zola bu romanında insanı ele alıyor. İnsani içgüdülerimizi, her insanın içinde bulunan hayvani tarafı ve içindeki hayvanı çıkarabileceği anları konu edinmiştir. Her insanın içinde o hayvani içgüdüler vardır. Karşımıza çıkan olaylarla, zaaflarımızla, zayıf taraflarımızla bu içgüdülerin ortaya çıkışı hatta eyleme dönüşmesi saniyeleri alabilir. Tıpkı kitapta Roubaud’ın karısına manevi babası Başkan Grandmorin tarafından çocukluğundan beri yapılan tacizleri duyduğunda Başkan Grandmorin’i öldürmesi ve güzelleri güzeli kocasını defalarca kez aldatan ve cinayetlere doğrudan veya dolaylı yoldan sebep olan Severine’in ona yardımcı olması gibi. Tıpkı Jacques’in sevdiği kadınlara dokununca öldürme arzusuyla dolup, psikolojik rahatsızlıklarını gözlemlediğimiz gibi. İnsan nasıl sevdiğini öldürmek ister ki ? Flore’nin kıskançlıkları yüzünden yaptıkları....
Bu romanda aşk, kıskançlık, hırs, egolar ,para, adalet ve birçok etmenin insanları nasıl hayvanlaştırdığını görebilirsiniz.
19. yüzyıldayız, bir tren yolculuğunun sukuneti üstümüze sinmiş. Yan vagonda bir çift göze çarpıyor, biraz süpheli biraz öfke dolu bir sohbete kulak kesiliyoruz. Kadın suskun bir ağlaklıkla bitkin düşmüş. Bakışlarını film şeridi gibi geçen sıralı evlere dikmiş adamı dinler gibi kafa sallamakla yetiniyor.
Düşünüyoruz neden böyle diye, neden adam bu derece kibre öfkeye bulanmış? Kadın bir suçlu gibi içine sinik omuzlarla ara ara hıçkırıyor. Evli olmalı bunlar diyorsun bana, haklı olabilirsin ama adam git gide cümleleri seçemez halde...
Adam hışımla kalkıyor yerinden kadının karşısına oturuyor. Suçlayıcı hitamlar havada uçuştu okur, adamın adı kadının titrek dudaklarında "Roubaud"
Paris'ten Havre'ye çıkılan bu yolculukta tren istasyonunda çalışan Roubaud'un karısı Severine ile arasındaki kıskançlıktan çıkan bir cinayeti mercek altına alıyoruz. Mechul bir ölüm ve nedenini araştırırken biz insanlığın cinnet halinide ufuktan inceler oluyoruz.
Duru ve sürükleyen bir anlatımı var Zola'nın. Yorucu olmaması, cümlelerin seçimlerinin net ve dolandırmadan anlatması sizi klasik okumaktan ziyade tam bir polisiye okur havasına büründürüyor.
Roubaud'a ne mi oldu? Hayvanlaşan bir insana dönüştü okur. Öyle ki tanınmaz halde bitik bir hiçlik denebilir böylesine...
#hayvanlaşaninsan #lebetehumaine #emilezola #işbankasıkültüryayınları