Hayatın Mucizeleri Kitap Bilgileri
Yazar: Stefan Zweig
Tahmini Okuma Süresi: 2 sa. 6 dk.
Sayfa Sayısı: 74
Basım Tarihi: Aralık 2022
İlk Yayın Tarihi: 1904
Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları
Orijinal Dil: Almanca
ISBN: 9786257999502
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Hayatın Mucizeleri Kitap Tanıtımı
Zweig’ın 23 yaşındayken yayımladığı Hayatın Mucizeleri, daha o zamandan tarihe duyduğu ilgiyi gözler önüne serer. 16. Yüzyılda Anvers’de geçen ve yolları tesadüfen kesişen Yahudi bir genç kızla yaşlı bir Hıristiyan ressam arasındaki dostluğu anlatan öykünün arka planında Hollanda’nın İspanyol yönetimine karşı isyanı vardır. Çocukken Hıristiyanların şiddet eylemlerine hedef olan ve iyi yürekli bir asker tarafından kurtarılan Esther adlı Yahudi kız, bir Katolik kilisesine asılacak dini bir tabloya modellik eder. Hayatın ve dinin anlamı, sanat ve sanatçının yaratma edimi gibi temalara eşlik eden “beklenmedik karşılaşma” motifi ve Anvers’in tarihsel detaylarla betimlenen atmosferi, Zweig’ın sonraki yapıtlarının habercisidir.
Hayatın Mucizeleri Kitaptan Alıntılar
1. "“Bırak geçmiş uyusun, onu daha fazla silkeleme!”"
2. "“Hangi kelime anılarından tek birinin dahi yaşattığı acıyı biraz olsun azaltabilirdi ki?”"
3. "“İyi günler geçmişte kalmıştı…”"
4. "Tanrı, kendisine inananların hep yanındadır."
5. ""Bırak geçmiş uyusun, onu daha fazla silkeleme! ""
6. "Anıları bir akşam güneşi gibi vuruyordu hayatının üzerine."
7. ""Hayatımız, bizi bir araya getiren ya da ayıran dış olaylardan daha derin bir akışa sahiptir; hayatın derin büyüsü sadece duygulara ulaşabilir, biz onu yönettiğimize inansak da duyulara ya da kadere hükmedemeyiz.""
8. "Yukarıya kadar tırmanıp cesurca son adımı atarken birdenbire yanlış yola girdiğini düşünüp korkuya kapılmak, ileriye doğru birkaç kolay adımı atacak gücü kaybetmek kadar korkunç bir şey yoktur hayatta."
9. "Lafı uzatmayayım, o gece ne kadar acı çektiğimi, ne büyük bir pişmanlık yaşadığımı anlatamam."
10. "Ben genç ve şaşkın o ise edepsiz ve güzeldi"
11. "Görünüşe bakılırsa hoşgörü devri sona ermiş."
12. "Anıları bir akşam güneşi gibi vuruyordu hayatının üzerine..."
13. "Sevmeye cesaret edemiyordu."
14. "“Bırak geçmiş uyusun, onu daha fazla silkeleme!”"
15. "Çoğu insan mucizelerin artık eski zamanlarda kaldığını söyler, ama ben onların bugün de var olduğuna, sadece onları sessizce bekleyen ne mucizelere inanan insanların yüreklerinde gerçekleştiğine inanıyorum ve öyle hissediyorum."
Hayatın Mucizeleri Kitap İncelemeleri
“ Hayatı tek bir akıntının sürüklediği mutsuz bir karışıklığa doğru gidiyordu. "
" Artık dünya onun için yabancı bir yer değildi ama ona verecek hiçbir şeyi olmadığı için bir değeri de yoktu. "
“Kalbi huzursuzluktan yorgun düşmüştü.”
"Kendini üzme, geçmişi geçmişte bırak, artık onu kurcalama."
Ressam bir adamdan Meryem ana portresi çizmesi isteniyor.Ressam en güzelini yapabilmek için mucize olmasını bekler ve karşısına Meryem anaya benzeyen Esther adında yahudi bir kız çıkar. Ressam muazzam bir eser ortaya çıkartır. Esther'in ailesi Hristiyanlar tarafından öldürülmüştür ama yine de Hristiyan bir adamın yanında yaşayan, yaşadıklarından ötürü içe kapanık, yaşamdan zevk almayan 15 yaşlarında genç bir kızdır. Modellikte ona eşlik eden bebek ve ressamın naif yüreği yaşam için umut olur hayatın mucizelerini keşfetmeye başlar taki
kiliselerin yağmalanması Kilisedeki ikonlara saldırıların olması özellike protestanlara yönelik saldırılar Esther'inde hayatını elinden alır.Zweig yine savaşı kitabına konu almış bu sefer farklı olsada...Mucizelerin altında ki gizemi, acıyı, fedakarlığı, emeği, psikolojik buhranları dönemin bakış açısıyla çok güzel kaleme almış yine usta yazar sadece rahatsız olduğum nokta kadınlara bir çok defa atıfta bulunuyor ve fahişelik kavramını bir çok defa üstüne basa basa kullanması ayarlarımı bozmuş olabilir
Kitapla kalın...
Zweig ın kısa öykülerinden oluşan bir kitap. Daha önce bu öyküleri ayrı ayrı başka kitaplarında da okumuştum ama üzerinde Zweig yazan her şeyi alıp okuma gibi bir tikim olduğundan almışım herhalde, kitaplıkta duruyordu okudum iyi oldu :) Öykülerin çok spoilerını vermek istemiyorum sadece Zweig neden okumalıyız onu açıklayacağım çünkü kendisi romanları ve öykülerinde hep aynı tarzda yazıyor, ve esas konu ne olursa olsun hep aynı konu aslında: Savaş ve bizden kopardıkları(para, karakter, vicdan vs. Bizden aldığı ne varsa işte).
Zweig ın bütün kitaplarında( öyküleri ve romanları) varmak istediği bir nokta var. Ama başlangıçtan beş yıl sonra ama on yıl sonra ya da bir saat sonra. O varış noktasına kadar hikâyenin ana konusu hariç her karakterin kendi geçmişi ve anı var. Yani yazar bütün kahramanlarına bir doğum bahşetmiş. En ufak en önemsiz gördüğümüz karakterin bile ayrı bir hayatı var ve biz bunu esas hikayeyi okurken öğreniyoruz ama aynı anda kitaptan da kopmuyoruz. Bu bir yazarın gelebileceği çok üst bir seviye bence.
Bir diğer konu dünyanın bütün hallerini, insanoğlunun içinde iyi ve kötü ne varsa hepsini belkide 10 sayfalık ufak bir hikayede bize gösterebiliyor. Sıkıcı değil, gereksiz betimlemeler yok. Tabi hassas ruhlu bir yazar olduğu için anlatım tarzı biraz yumuşak gelebilir.
Kitaptaki hikayeleri dediğim gibi başka kitaplarda da bulabilirsiniz ayrı ayrı olarak da var. Tabiki benim gibi Zweig koleksiyoncusuysanız bunu da alıp bakabilirsiniz.
Kitap hristiyanlıktan tarihten bahsetse de gerçekten çok etkileyici.
16.yüzyıl olaylarını anlatıyor. Hristiyan kilisesine hücum, Meryem Ana resimlerine karşı olan hürmetsizlik, edepsiz insanların dinden uzaklaşmaları ...
Eser, 15 yaşındaki Yahudi kızı Esther'in Meryem Ana resmine modellik yapmasıyla başlar. Kız küçükken Hristiyanların saldırısı sırasında hristiyan iyiliksever biri onu kurtarır ve kızı gibi bakmaya başlar. Lakin ikisi aynı evde yaşasalar bile, birbirlerinden çok uzaktırlar ve yüreklerine uzanan bir sevgi yolu yok.
Beni en çok etkileyeni ise bir kızın büyüme çağı, kızlıktan kadınlığa geniş dönemini böyle güzel sade etkili yolla anlatılması. Sıkıcı bir hayatı olan Esther, 'Meryem Ananın kucağındaki bebeği imgeleyen' kendi kucağındaki bebeği çok sever lakin Meryem Ana resmi bittiğinde çok üzülür çünkü artık bebeğini göremeyecektir
Lakin büyük itinasızlıkla yanaştığı yaşlı ressamın Meryem Ana resmini ona göstermesiyle kalbinde küçük bir umut doğar. Çünkü kaybettiği ve artık göremeyeceği bu bebeği istediği zaman kiliseye gidip görebilirdi.
Diğer etkileyici olanı ise Yahudi kızın Meryem Ana'ın onuru için kendisini feda etmesi. Bebeği bir daha görememek korkusu onu ölüme fedakarlığa sürükler ve hristiyan olmasa bile resmi koruduğu için kendisi hristiyan sanan birinden daha çok hristiyan olduğu kesin..=//
Stefan Zweig - Hayatın Mucizeleri
Türkiye de çok fazla tercih edilen ve kalemi beğenilen Zweig’n Hayatın Mucizeleri kitabı, 16. Yüzyılda Anvers’de geçen ve yolları tesadüfen kesişen Yahudi bir genç kızla yaşlı bir Hristiyan ressam arasındaki dostluğu anlatıyor.
Yaşlı Hristiyan kiliseye asılacak dini bir resim çizecektir. Ve çizebileceği Meryem Ana figürünü aramaktadır. Hangi kadına baksa o ilhamı bulamayan ressam, çok uzun süre ilham verecek kadını aramak üzere sokakları dolaşır. Tam vazgeçeceği esnada Esther adlı yahudi kızı görür.
Ama Esther’e yaklaşmak ve onunla konuşabilmek kolay değildir.
Esther’in dostluğumu sabırla kazanan Yaşlı Ressam, sonunda onu modellik yapmak üzere ikna eder.
Bu süre zarfında birbirlerinin içine yolculuğa çıkarlar.
...
Roman, uzun öykü, tiyatro, deneme, şiir, seyahat, anı türlerinde yirmiden fazla eser vermiş olan Zweig, biyografi ustası olarak tanınıyor.
1920'li ve 1930'lu yıllarda Alman dilinin en çok okunan yazarları arasında sayılan Zweig'in eserleri milyonlarca baskıya ulaşmış ve elliyi aşkın dile tercüme edilmiştir.
Zweig eserleri için; “benim yazılarım roman için kısa, öykü için uzun” demiştir. Onun kalemiyle tanışabilmeniz şiddetle tavsiye edilir.
Keyifli okumalar
Yine bir Stefan Zweig klasiği.
Hayatın mucizeleri yazarın yazdığı günden bu yana ilgiyle okunan novellalarından biri. Kitabın ismi kendinden çok şey anlatıyor aslında; hayatın mucizelerle dolu olduğu ve bunları görebilmek için sadece bakmak gerektiği... Zweig, çok sevdiği dostu Müller’e ithaf ettiği ve ilk kez 1904’te yayımlanan bu novellası 1901 de yayımlanan şiir kitabından sonra okura sunduğu ilk düzyazı eseridir. Zweig bu öyküsünü yazdığında henüz Berlin’ de üniversiteye giden, çevirmenlik yapan, ve küçük çapta yazılar yazan 23 yaşında genç bir yazardır ve yıllar sonra bu öykü için şöyle söyler:
“Hayatımız bizi bir araya getiren ya da ayıran dış olaylardan daha derin bir akışa sahiptir; hayatın derin büyüsü sadece duygulara ulaşabilir, biz onu yönettiğimize inansak da duyulara ya da kadere hükmedemeyiz.”
16.yüzyılın Hollanda’sında ülkenin siyasi çalkantısı kurgunun arka planını oluşturur. Kutsal Kitap’tan çokça motifler yer alan öyküsünde iki ayrı dinden ayrı cinsiyette ve çok ayrı yaşlarda iki arkadaşın mucizeleri teker teker keşfetmelerini inceler.
Yaşlı ressamın tutkuyla yaptığı resmin mucizesi ile ona modellik yapan genç kızın anneliğe geçişindeki mucizeyi bir arada okura sunarken bildiğiniz Zweig betimlemeleri bizlerledir...
Ne diyeyimDünya’dan iyi ki Stefan Zweig geçmiş