Hayatın Anlamı Kitap Bilgileri
Yazar: Arthur Schopenhauer
Tahmini Okuma Süresi: 4 sa. 5 dk.
Sayfa Sayısı: 144
Basım Tarihi: 2010
İlk Yayın Tarihi: 1851
Yayınevi: Say Yayınları
Orijinal Dil: Almanca
ISBN: 9789754686784
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Hayatın Anlamı Kitap Tanıtımı
Hayatımız öncelikle bakır bozukluklarla yapılmış bir ödemeye benzer; bizim bu ödemeye karşı bir alındı makbuzu vermemiz gerekir; bakır bozukluklar günler, alındı makbuzu ölümdür.
Zamanın bizi telaş içerisinde biteviye koşturup durması, bize asla nefes alma imkânı sunmaması, elinde kamçıyla buyurgan bir işveren gibi hepimizin tepesinde beklemesi ile hayatımızın bir azap ve işkenceye dönmesi arasında en küçük bir bağ kurma imkânı yoktur. Zaman yalnızca can sıkıntısının cenderesi içinde kıvrananların başına bela kesilmez ve onları sıkboğaz etmez.
Varsayalım insan soyu kaldırılıp her şeyin kendiliğinden gelişip olgunlaştığı, sütlerin balların yerden kaynadığı, yiyeceklerin dallarından koparılmayı beklediği, herkesin gönlünden geçirdiğini hiç vakit kaybetmeksizin önünde bulduğu ve elde etmekte hiç güçlükle karşılaşmadığı Utopia ülkesine götürüldü; o zaman ne yapardı bu insanlar? Ya can sıkıntısından ölürlerdi, ya kendilerini asarlardı ya da olmadı birbirlerine düşerler, kavga dövüş birbirlerini boğup öldürürlerdi.
Hayatın Anlamı Kitaptan Alıntılar
1. "Mutlu bir hayat imkânsızdır"
2. "Her tatmin edilmiş arzu bir yenisini doğurur."
3. "Eğer verdiyse mutlaka almak için vermiştir."
4. "ne kadar uzun yaşarsak o kadar açık biçimde farkına varırız ki genel olarak hayat bir hayal kırıklığıdır."
5. "Keza ne doymaz bir varlıktır insan! Ulaştığı her tatmin yeni bir arzunun tohumudur"
6. "“Her tatmin edilmiş arzu bir yenisini doğurur.”"
7. "Her zevk her zaman ancak yarım zevktir, her tatmin kendi rahatsızlığını, her rahatlama yeni endişeleri ve sıkıntıları davet eder."
8. "Keza ne doymaz bir varlıktır insan! Ulaştığı her tatmin yeni bir arzunun tohumudur, dolayısıyla onun ebediyen doyurulamaz arzularının sonu yoktur."
9. "Eğer verdiyse mutlaka almak için vermiştir
."
10. "Dünya bir cehennemden farksızdır ve onun içinde insanlar azap ve işkence gören ruhlardır."
11. "İnsanlar sürekli çatışma halinde yaşarlar ve silah elde ölürler."
12. "Keza ne doymaz bir varlıktır insan! Ulaştığı her tatmin yeni bir arzunun tohumudur.."
13. "Zevklerin binlercesi bir acıyı telafi etmez.
."
14. "Her şeyden evvel hiçbir insan mutlu değildir; bütün hayatı boyunca hayali bir mutluluk peşinde koşup durur, onu nadiren ele geçirir ve ele geçirse bile, geçirmesiyle birlikte bir yanılsamadan, bir düş kırıklığından başka bir şey kalmayacaktır geride; ve kural olarak sonunda bütün umutları suya düşecek ve limana bir enkaz halinde girecektir."
15. "Saatler ne kadar hoşça geçirilirse o kadar çabuk tükenir, ne kadar acıyla geçirilirse o ölçüde uzadıkça uzar, geçmek bilmez."
Hayatın Anlamı Kitap İncelemeleri
Schopenhauer'in özellikle hayat ve var olmak üzerine düşünceleri genel karamsarlığından çok daha amansız bir karamsarlığa sahiptir. Bu yüzdendir belki de, hayat üzerine olan karamsar düşünceleriyle çok ünlüdür. Aynı zamanda fazlaca ünlü olduğu bir konuda insan sevmezliği idi. İnsanlara "iki ayaklı hayvanlar" diye hitap edişinden insan sevmezliği fazlasıyla aşikârdır. Ayrıca, o insan sevmezliği ve kişinin kendisini insanlardan izole etmesini, eksiklikten öte bir erdem olarak görmekteydi. Zaten Schopenhauer'e göre, erdemli ve olgun bir insan başkalarından hiçbir şey istemeyecek kadar tamamdır, kendi kendine yeterdir, bu yüzden de insanlarla birlikte olmaya veya onlarla çeşitli ilişkiler kurmaya gerek görmez... Kaynak:
Esere gelecek olursak, onun gözünde dünya insanın yaşayabileceği en kötü yerdir. Neredeyse tüm dinleri özellikle kiliseyi ve öğretilerini ret eder. İnsan onun gözünde sürekli isteyen, istediği olmayınca da hırçın, hırslı, kinci ve istediğini elde edene kadar, kendini tüm insanlardan üstün görerek bu yolda yaptığı her şeyi mubah sayan bir varlıktır. Dünya ise onun gözünde acı ve ıstırap yeridir...
Schopenhauer'e göre insan istemekten vazgeçtiğinde kurtuluşa erecektir. Çünkü ona göre hayat, tamamen keskin bir azarlama, acı bir paylama olarak görülmeli. Mutlu bir hayat ona göre imkansızdır...
Eser de o kadar çok Latince, Almanca ve farklı dillerde cümle var ki okurken ana konudan uzaklaşıyorsunuz. Notlar ise kimi sayfalarda, sayfanın yarısını kaplıyor. Okurken orjinal eseri çok merak ettim. Çevride yer alan notlar acaba eserin orijinal metninde de bu kadar fazlamı diye düşünmeden edemedim...
Hayatın Anlamı, Schopenhauer'dan Ölümün Anlamı ve Aşkın Metafiziği'nden sonra okuduğum üçüncü eser oldu. Yazarın ölüme ve aşka dair düşüncelerinin ardından hayata dair düşüncelerine de tanıklık ettim.
Kısa, bir çırpıda okunabilecek bir eser. Dört bölümden meydana geliyor. Istırap ve sefalet, yaşama iradesinin tasdiki, hayatın boşluğu, intihar bu bölümleri oluşturuyor. Ölümün Anlamı kitabında yazarın yaşama dair düşünceleri de gizliydi, Hayatın Anlamı kitabında ölüm de var aslında. Eleştirel gözle bakabileceğiniz bir eser Schopenhauer'in diğer eserleri gibi. Sizi düşünmeye ve hatta karamsarlığa itebilir. Bu nedenle "Hayatın Anlamını Bulma Rehberi" gibi düşünmek doğru olmaz. Yazar konusunun anlatımında dinden, diğer yazarların görüşlerinden ve farklı eserlerden de yararlanmış. İnsanlar ile hayvanlar arasında karşılaştırmalar yapmış. Hazdan, insanı intihara sürükleyen nedenlerden bahsetmiş.
Olay örgüsünün olduğu eserlere ara verdiğinizde okunabilecek bir düşünce kitabı olduğunu düşünüyorum:
"Çünkü gerçek olan sadece şimdide mevcuttur, geri kalan her şey düşünce oyunundan ibarettir."
"Var olmuş olan artık var değildir; hiç var olmamış olan kadar vardır ancak."
"Zaman ki onunla her an elimizdeki her şey boş bir hiçliğe dönüşmektedir ve sahip olduğu bütün değeri kaybetmektedir."
"Mutluluk ve neşe içinde yaşayan binlerce insan tek bir kişinin ıstırabını ve ölüm acısını dindirmez."
Pek keyifle olmasa da düşünceyle okuyacağınız bir eser olacağına eminim. Düşünceleri eleştirme boyutunu sınırlı tutarsanız akıcı dahi olabilir.
Schopenhauer şu dünya üzerinde oturup karşılıklı konuşmak istediğim, bir çok görüşüne katıldığım, nadir noktalarda (kendi çapımda) eleştirdiğim sayılı insanlardan birisidir. Onun fikirleri, olaylara ve olgulara bakış açısı, kitapları benim için her zaman çok değerli olmuştur. Çoğunluğun aksine karamsarlığa (çok fazla) kapılmadan, sadece Schopenhauer okuduğumun bilincinde olarak tek nefeste bitirmişimdir kitaplarını. Zaten çoğu kitabı kısa, bir günde bitebilecek tarzda kitaplardır.
Kitap hakkında en az bu kitabın sayfa sayısı kadar yorum yapabilirim. Çünkü neredeyse her sayfada altını çizdiğim bir cümle mutlaka var. Her cümlenin bana kattığı bir bakış açısı var. Kendi doğrularınız ile harmanlayıp hayata bakış açınıza yenilik katabilecek bir kitap diye düşünüyorum.
Daha önce hiç Schopenhauer okumamış ve okumayı düşünen arkadaşlarımız var ise, kitaba başlamadan önce yazar hakkında ufak bir araştırma yapıp, bilgi sahibi olduktan sonra okumanızı tavsiye ederim. Aksi hâlde çoğunluk gibi içi karartmaktan başka bir işe yaramayan bir kitap düşüncesine daha ilk cümlelerden kapılabilirsiniz. Anlamlandırarak okuduğunuzda ise, diğer kitaplarına hızla geçmek isteyeceğiniz bir isim olacaktır.
Okumanız ve okutturmanız dileklerimle, bir daha ki incelemede görüşmek üzere.
“Doğru bir Schopenhauer okuması bence de dönemin düşünce ortamından çok kendi hayat hikâyesini incelemekten, Schopenhauer’in melankoli yüklü yaşamından geçiyor. Hayatı bir ıstırap olarak gören, bunu felsefesi ve eserlerine yansıtan Shopenhauer’in Hayatın Anlamı kitabının
başlıklarına bakıldığında o karamsarlığın aksisedası olduğu hemen anlaşılacaktır.
• Hayat: Istırap ve Sefalet
• Yaşama İradesinin Tasdiki ve İnkarı
• Hayatın Boşluğu Öğretisi Üzerine
• İntihar Üzerine
“ Hayatımız öncelikle bakır bozukluklarla yapılmış bir ödemeye benzer; bizim bu ödemeye karşı bir alındı makbuzu vermemiz gerekir; bakır bozukluklar günler, alındı makbuzu ölümdür.Zamanın bizi telaş içerisinde biteviye koşturup durması, bize asla nefes alma imkânı sunmaması, elinde kamçıyla buyurgan bir işveren gibi hepimizin tepesinde beklemesi ile hayatımızın bir azap ve işkenceye dönmesi arasında en küçük bir bağ kurma imkânı yok-tur. Zaman yalnızca can sıkıntısının cenderesi içinde kıvrananların başına bela kesilmez ve onları sıkboğaz etmez.Varsayalım insan soyu kaldırılıp her şeyin kendiliğinden gelişip olgunlaştığı, sütlerin balların yerden kaynadığı, yiyeceklerin dallarından koparılmayı beklediği, herkesin gönlünden geçirdiğini hiç vakit kaybetmeksizin önünde bulduğu ve elde etmekte hiç güçlükle karşılaşmadığı Utopia ülkesine götürüldü; o zaman ne yapardı bu insanlar? Ya can sıkıntısından ölürlerdi, ya kendilerini asarlardı ya da olmadı birbirlerine düşerler, kavga dövüş birbirlerini boğup öldürürlerdi.”
İyi okumakar
Dünyaya gerçekten acı çekmek için mi gönderildin? Peki sence hayatın gerçekten anlamı ne?
Hadi, gel seninle şu bitmek tükenmek bilmeyen arzularını konuşalım!
Yazar, felsefeciler arasında şu dünyada oturup konuşmak istediğim ve gerçekten her düşüncesine sonuna kadar katıldığım nadir insanlardan biri. Size en başta şunu demeliyim, yazar bazı konularda konuşurken yazım dilinin ağırlığı sebebi ile anlamakta zorlanıyor ve devamlı başa sarmak zorunda kalabiliyorsunuz, e tabi hepimiz bir filozof değiliz nihayetinde
Eser isminden göreceğiniz üzere hayatı anlamaya yönelik bir felsefe kitabı. Schopenhauer insanı temel olarak merkez noktası yaparak, insanın en temelinden yola çıkarak hayatın anlamının ne olduğuna doğru bir yolculuk yaptırıyor. Her cümlede ayrı anlam var, her satırda ayrı bir düşünce yatıyor. Kitap belli kısımlarında çok anlaşılır, ama bazen de beyninizi felsefe ile yorup sizi düşündürecek kadar zor. Bunu yazarın derin bilgi birikimi ve bizim henüz anlamak için gayret etmediğimiz konulara bağlıyorum ben.
Peki bu kitaptan ben neler mi kazandım?
Hayatin anlamına giden o yolun ne olduğunu, anlamlandırmanın yolunun kendi içimde bir yerde olduğunu ve bunu yapacak kişinin yine ben olduğunu.
Kesinlikle tavsiyemdir, ama lütfen sonuna kadar büyük bir özen ile okuyunuz. #schopenhauer