Harold Lamb En Beğenilen Sözleri
1. "Şu "dün"ü ve "yarın"ı düşünmek gerekmeseydi ne kadar rahat yaşayacaktık."
- Ömer Hayyam
2. "Önemlidir, okumak gereklidir."
- Muhteşem Süleyman Kanuni
3. "Gerilere bakma. , İnanki talihlisin."
- Muhteşem Süleyman Kanuni
4. "-Yeni bir takvim,geleneğe aykırıdır ve ulemanın itirazıyla karşılanır.Hristiyanların Roma devrinden beri tek bir takvimleri var.Çinlilerin devreleri,İranlıların Yezd-Gerd takvimi var.Bana kalırsa yeni bir takvim yapmak,tehlikeli bir hareket olur."
- Ömer Hayyam
5. "- Ölenler ölür, dedi ve geri gelmezler!"
- Ömer Hayyam
6. "Kulaklar aldatır, gerçeği insana ancak gözler gösterir."
- Muhteşem Süleyman Kanuni
7. "Belki de bu gencin sırrı, gaybî bir olaydır. Bu çeşit adamlar, bildiklerini farkında olmadan bilirler ve bilginin kendilerine nereden geldiğini de anlamazlar."
- Ömer Hayyam
8. ""Yüreğimde korkunun yeri yok""
- Timur
9. "Bir insanın ölüm saatini Cenabı hak takdir eylemiş olduktan sonra, başkaca, başka zaman da katline imkan olur mu ki?"
- Muhteşem Süleyman Kanuni
10. "Fakat, daha başka meseleler de var ki onların da çözülmesi lâzım. Mesela yıldızların düzenini ölçebilsek…"
- Ömer Hayyam
11. "Türkler gemileri kar üzerinden aşınmaya öteden beri alışıktılar."
- Muhteşem Süleyman Kanuni
12. "Çok geçmeden talih döndü. Ecelleri gelen insanlar, rüzgarların söndürdüğü mumlar gibi, ruhlarını teslim ettiler ve onların yerine başka insanlar doğdular…"
- Ömer Hayyam
13. "Hayyam’ın bir şiirinde bile tövbe ettiği, ya da pişman olduğu görülmez. Şarabı, unutkanlık verdiği ve ızdırabını dindirdiği için içer.
Bu ızdırap o kadar barizdir ki her rubaide derinden hissedilen bu ızdıraba okuyucunun da tutulması mümkündür.
Bu ızdırap ifadeleri, mücadele eden bir ruhu dinlendirmek için yazılmıştır. Fakat dinlenmek mümkün mü? Bu nedenle bunları yazan adamın âdeta gözünüzün önünde öldüğünü görürsünüz. Ve Bakınız Hayyam ne diyor: “‘Şarabı kötülemeyin. Şarap acıdır, çünkü benim hayatıma benzer.”
Belki de Hayyam’ın hayatında anlaşılmayan nokta, insanoğluna özgü bu basit ızdıraptır.."
- Ömer Hayyam
14. "Türkler düğüne gider gibi harbe gidiyorlar."
- Muhteşem Süleyman Kanuni
15. "Hayalindeki beyaz atlı genç, kendisine hep sadakat gösterecek, kendisini daima sevecek, kendisinden başka bir kadına bakmayacak ve bu gencin bütün çocuklarının biricik anası, kendisi olacaktı. Hele bu beyaz adlı genç, onunla hiç alay etmeyecekti…"
- Ömer Hayyam
16. "O Türk’tür, tek başına, Türk olarak kalacaktır."
- Muhteşem Süleyman Kanuni
17. "Bana öyle geliyor ki budalalık etmişsin, sana yakışan başkalarının işine karışmamaktı."
- Ömer Hayyam
18. "Birçokları Hayyam’ın bir sır sahibi olduğunu ve bu sayede her şeyi bildiğini, her şeyi öğrendiğini söylüyor, hattâ onun ölülerin ruhlarıyla konuştuğunu anlatıyorlardı."
- Ömer Hayyam
19. ""Ya sırtımıza alıp taşıyoruz, ya ayağımızın altına alıp çiğniyoruz. Öğrenemedik bir türlü yan yana yürümeyi...""
- Hayyam: Yıldızların Efendisi
20. "Bir kitap kurdunun savaşçıların arasında ne işi olur ki?" diye sormuştu Cengiz Han.
Ye Liu Çutsay: "İyi yay yapmak için iyi bir ahşap ustası olmak gerekir; ama iş bir imparatorluğu yönetmeye gelince, bilge bir adama ihtiyaç doğar.""
- Dünyanın Kabusu Cengiz Han
21. "Sen Bizans İmparatoru’nun doğduğu günü ve saati bilmemiş olsaydın, onun yıldızını hesap edemezdin. Herhalde bunları biliyorsun ki onun da, Sultan Alp Arslan’ın da kaderini hesapladın ve akıbetlerini söyledin."
- Ömer Hayyam
22. ""Dünya, içi yılan ve akreplere dolu altın yaldızlı bir kâseden başka bir şey değil""
- Timur
23. "Bir memleketi elde tutabilmek için ordu lazımdır;
Ordu yel tutabilmek için mülkü paylaşmak lazımdır;
Paylaşacak mülke sahip olabilmek için zengin halk lazımdır;
Halkı zenginleştirmek ise ancak kanunlarla mümkündür ;
Eğer bunlardan bir tek eksik olursa, dördü birden eksik olur;
Dördünün birden eksik olduğu yerde, memleket elden gider."
- Muhteşem Süleyman Kanuni
24. "Fakat matematikçinin mesaisi, kat’iyen ölmez Çünkü yalnız matematikçi apaçık hakikatle meşguldür ve yalnız o, bilinmezle bilinen arasında köprü kurabilir. Cebir, matematiğin en şerefli kolu olduğu için senin de bütün hünerini üç dereceli denklemleri çözmeye adamanı umuyorum!"
- Ömer Hayyam
25. "Hayyam’ın şiirleri, devrinin şiirlerine benzemez. Bu şiirlerde, açıklaması kolay olmayan bir başkalık vardır…"
- Ömer Hayyam
26. "Onun ağzından çıkan her söz bir burhandır ve her kelime bir hakikattir. Ben ona “Hüccet-ül Hak” (Hakkın Burhanı) adını veriyorum. Hele ona bir üstat elbisesi giydirelim, onu biraz esrarengiz bir tavır takınmaya alıştıralım, sonra da onu Melikşah’a takdim ederek işte “Malazgirt yolunda en büyük kehaneti anlatan Ömer Hayyam budur” diyelim de bakınız, neler oluyor. Allah biliyor ya bu işte hiçbir aksaklık yok."
- Ömer Hayyam
27. "Bana kalırsa herkese karşı tatlı dilli olmak ve ‘kimse ile alay etmemek’ daha iyidir. Hattâ bunun için insana şekerleme bile verirler."
- Ömer Hayyam
28. "Bütün kitapları okur, tek başına çölün kıyılarında dolanır, tavla oynar, nar yer ve çok az konuşur."
- Ömer Hayyam
29. "Yeryüzündeki dinleri, güzelliğini ve verimliliğini kaybetmiş bir ihtiyara benzetiyorum. Elimden gelse, bütün insanlara, “mabetlerinizi yakınız!” diye bağırırım."
- Ömer Hayyam
30. "Hayatta ancak acı çekenler bir kadının hislerini anlayabilir."
- Ömer Hayyam
31. "Hayatta ancak acı çekenler bir kadının hislerini anlayabilir."
- Ömer Hayyam
32. ""Yıkık bir saray bu dünya dedikleri
Gece ve gündüz atlarının durak yeri
Yüz Çemşit'ten arta kalmış bir dünya bu
Yüz Behram kendinin sanmış bu gökleri.""
- Hayyam: Yıldızların Efendisi
33. "Bu gecenin son gece olması da var:
Emret, gül rengi şarabı getirsinler.
Gafil, bir gittin mi bir daha gelmek yok:
Altın değilsin ki gömüp çıkarsınlar..."
- Ömer Hayyam
34. "Matematik, bilinmezden bilinene geçmek için kullandığımız köprüdür…"
- Ömer Hayyam
35. "Arz dönüyor ve biz emniyetteyiz. Daha başka, daha kuvvetli güneşleri olan birçok âlemler arasında uçuyoruz. Görmüyor musun, hissetmiyor musun??"
- Ömer Hayyam
36. "Matematik ilmi, bilinmezden bilinene geçmek için kullandığımız bir köprüdür. Bu köprüden başka bir köprü de yoktur!"
- Ömer Hayyam
37. "Eğer ışığın varsa, gölgen de olmalı."
- Hayyam: Yıldızların Efendisi
38. "Yeni mezhebin “refik”leri olan bizlerin içinde, verdiği sözü tutmayan kimse olmadı. Derileri yüzülenler dahi sonuna kadar sır sakladılar."
- Ömer Hayyam
39. "Yıldızların seyrinden bir mâna çıkarabilmek ayrı bir bilgiye tâbidir."
- Ömer Hayyam
40. "Dikkat et! Hikmet bizim dünyamıza nasıl geldi? Hikmet’in en büyüğü peygamberlere vahiy olundu ve onlar ne öğrendilerse perde ardındaki âlemden öğrendiler. Peygamberler, Hikmet’in ilk alemdarlarıdır. Hikmet’in, ikinci alemdarları, filozoflardır. Bunlar peygamberlerin bildirdiği vahyi ve ilimleri araştırarak, halka, bilemeyecekleri ve öğrenemeyecekleri şeyleri açıklarlar. Peygamberlerin en büyükleri, Musa, İsa ve Muhammed’dir. Filozoflara gelince bunlar hakkında tartışılıp durulur. Bana kalırsa Eflatun, Aristo ve üstadımız İbni Sina bize hikmeti öğreten en büyük simalardır. Filozoflardan sonra şairler gelir. Fakat şairlerin hüneri, son derece tehlikelidir. Çünkü şairlerin işi hayal ederek duyguları harekete geçirmek ve bu sayede en büyük şeyleri küçültmek ve en küçükleri büyüterek, muhabbet veya tiksinme, takdir veya nefret hisleri uyandırmaktır. Bu yüzden şairler, hem büyük işleri başarılar, hem de çok âdi işlere âlet olurlar. Şair, hayalleri harekete geçirmekle beraber akıl ve idraki ihmal ettiği için sanatı, filozofun kudretinden daha geridir. Nitekim hiçbir şairin, bir şarkıcıdan fazla yaşamadığını görüyoruz…"
- Ömer Hayyam
41. "Gün ışığı hayal kurmaya izin vermiyor."
- Hayyam: Yıldızların Efendisi
42. "Ömer Hoca diyor ki, hayali rakamlar vardır. Kendisi boşluk aleminde bunlardan birini buldu mu, sıfırın bu tarafındaki müsbet rakamların birini çıkarıyor."
- Ömer Hayyam
43. "Türklerin gazabı, o sıralarda Ferdinand’ın içinde bulunduğu Lincium üzerine yönelmiştir. Allah"
- Muhteşem Süleyman Kanuni
44. ""Bahtın alnında yazılı, sen onu değiştiremezsin,""
- Timur
45. "Hayyam gençlikten uzaklaştığı için üzüntü duyar. Gecenin bütün zevkiyle son bulmak üzere olmasından endişe ederek sakiye, şarap getirmesi için bağırır. Kendisini, hayat sofrasının önünde yalnız bırakan dostlarının matemini tutar. Izdırap çığlıkları hemen her rubaisinde işitilir. Çok sevdiği ay, kendisi onu göremeyeceği zaman da doğup batacaktır. Irmağın kıyılarında açan çiçeklere basmamaya dikkat eder. Belki onların köklerinde sevimli bir baş yatıyordur da bu çiçek, topraklaşan o baştan gıda alıyordur diye!"
- Ömer Hayyam
46. "Bu kuvvet yıllarında Avrupalılar ondan muhteşem Süleyman, muazzam Türk diye bahsediyorlardı."
- Muhteşem Süleyman Kanuni
47. "Tuhaf bir delikanlı. Hünerli ve sessiz, ihtimal ki her şeyden fazla, görünmeyen âlemle meşgul. Belki de şeytanlarla alışverişi var. Sizden ricamız, bu Hayyam’ın bütün hünerlerini denemek ve onun bu hünerlerini nasıl kullanmak istediğini anlamaktır. Öğreneceğiniz her şeyi yazınız."
- Ömer Hayyam
48. "Bir şey hem doğru hem yanlış olamaz."
- Ömer Hayyam
49. "Hayyam, bir testiyi tutar ve kadehine şarap boşaltır. Fakat şarap içerken düşünür. Acaba bu testi de, bir zamanlar kendisi gibi acı çeken, sevgilisiyle öpüşen, kollarını onun boynuna saran bir âşığın toprağı mı? Bunlar belki alkolün etkisiyle görülen hayallerdir. Fakat bu hayaller, gerçeklere dayanır."
- Ömer Hayyam
50. "Evet, bu yuvarlağın ötesi hiçliktir. Buna Yunan sıfırı derler. Fakat iş bu kadarla bitmiyor. Hayyam diyor ki bu boşluğun ötesinde binlerce hayali rakam varmış."
- Ömer Hayyam
51. ""Akıllı bir düşman, budala bir dosttan daha az tehlikelidir!""
- Timur
52. ""Savaşa, tıpkı düğüne gider gibi giderlerdi.""
- Timur
53. "Gül de şarab da bilene güzel gelir;
Sarhoş olmayan için sarhoşluk nedir?
Cebi boş gönlü dolu olmayan kişi
Her şeyden geçmenin tadını ne bilir?"
- Ömer Hayyam
54. "''Dünya yıkılmış da altında kalmış gibiydi.''"
- Timur
55. "Yedicilerin Horasan’da yeni bir mezhep yaymakla meşgul olduklarını işitmişti. Fakat aldığı haberler birbirini tutmuyordu. Bazılarına göre bunlar yedinci peygamberin gelmesini bekleyen dindar kişilerdi. Bazılarına göre bunlar, yeni bir din yaymaya uğraşan dinsizlerdi. Daha başkaları bunların sihirbaz olduklarını söylüyorlardı…"
- Ömer Hayyam
56. "Düşünsene! Aşk bir insan gövdesini nasıl güzelleştirir ve hiddet aynı gövdeyi nasıl çirkinleştirir …"
- Hayyam: Yıldızların Efendisi
57. "Şayet bir adam geleceğe ait üç şeyi haber verirse ve bu üç şey gerçekleşirse, bunların üçünü de tesadüf eseri saymak doğru olur mu?
- Bence iki şey tesadüf eseri olabilir. Fakat üç şeyin tesadüf eseri olmaması gerekir. Üç şeyi isabet ettirecek müneccim nerede??"
- Ömer Hayyam
58. "Eninde sonunda evlenme çağına gelmiş kadınların girdiği çarşafa girecekti. Ne var ki içindeki bir ses ona aşkını duvar ve kafeslerin hapsedemeyeceğini söylüyordu."
- Hayyam: Yıldızların Efendisi
59. "Bir elde kadeh, bir elde Kuran;
Bir helaldir işimiz, bir haram.
Şu yarım yamalak dünyada
Ne tam kafiriz, ne tam müslüman!"
- Ömer Hayyam
60. "Bir kölenin de en az bir sultanınki kadar duyguları vardı ama dile getirmesi yasaktı."
- Hayyam: Yıldızların Efendisi
61. "Beden, ruhun bir zaman için misafir olduğu bir çadırdır."
- Ömer Hayyam
62. ""Biz ilk kılıç kuşandığımız günden beri, ölüme doğru yürüdüğümüzü biliyorduk.""
- Timur
63. ""Çölün kumu bir rüzgâr esmesiyle savrulabilir; insan talihi ondan daha kolay alt üst olabilir.""
- Timur
64. "Bir kadının neler hissettiğini yalnızca ıstırabı tadanlar bilir."
- Hayyam: Yıldızların Efendisi
65. ""Diyorlar ki sen savaşta aksak olmuşsun;
Fakat ben kaçarken hiç topallamadım.""
- Timur
66. "...Sen insanları yaşatan, yakan ve öldüren aşktan ne anlarsın!"
- Ömer Hayyam
67. "Sadi-i Şirazi: "Bu diyarın müzisyenlerinde bir harikuladelik bulunuyor olması gerektir; çünkü hem ayığı, hem sarhoşu aynı zamanda raks ettirecek bir havayı ancak son derece usta bir müzisyen çalabilir""
- Timur
68. "Bir er Türk, atını eserini terk edip sedir üzerinde oturmaya alışkanlık edinirse bir hiç olur, bir hiç!"
- Muhteşem Süleyman Kanuni
69. ""
Sana yemin ederim, bir satranç tahtasındaki piyonlar gibi hareket ettik ve yeniden çantalarımıza geri döndük.
Bir savaş hakkında ne anlatılabilir ki?
""
- Ömer Hayyam
70. "Her batan ve yeniden doğan güneşin gözleri önünde, bu insan denilen aciz kurtçuklardan binlercesi unutuluşa sürüklenecek ve diğer binlercesi de dünya adı verilen bu pislik yığınına dahil olacak."
- Hayyam: Yıldızların Efendisi
71. "Sonra Cengiz Han ortaya çıktı, Moğolların başına geçip dünyayı fethetti. Alın yazısı böyle imiş, önüne geçilemezdi. Nihayet Azrail'in kanadı ona da değdi, öldü. Son nefesinde, dünyayı oğullar ile kendinden önce ölmüş olan en büyük oğlunun oğlu arasında paylaştırdı."
- Timur
72. "Sen hiç gitmeyecek gibisin, değil mi?
O gidenlerde hep senin gibiydiler..."
- Ömer Hayyam
73. "Bir kölenin de en az bir sultanınki kadar duyguları vardı ama dile getirmesi yasaktı."
- Hayyam: Yıldızların Efendisi
74. "Butun insanlara, yeri ve gogu yaratan, zenginlik ve fakirligi diledigine veren, hayati ve olumu yegane dagitan ve her sey uzerinde kudreti mutlak olan bir Tanri'ya itikat etmeleri emir olunur..."
- Moğolların Efendisi Cengiz Han
75. "Efendisi artık onu hiç düşünmüyor."
- Muhteşem Süleyman Kanuni
76. ""Sen benim hayatımsın. Tam üç yıldır hastaydı gönlüm.""
- Hayyam: Yıldızların Efendisi
77. "“Onlarla her şey yarın. Dün hakkında uzun uzun konuşuyor, işleri ise ertesi gün yapıyorlar.”
“Fakat mutlular.”"
- Hayyam: Yıldızların Efendisi
78. "Zapt olunmaz kale diye ün almış olan Takrit Kalesi bile, Timur’un önünde ancak on yedi gün dayanabilmiştir."
- Timur
79. "Sessizlik düşüncenin hummalı ateşini gizleyebilir. Bir panter dahi, avının üzerine atılıncaya kadar gayet sessizce hareket eder.
Tıpkı anıran eşek gibi, tamamıyla tehlikesiz olan da gürültücü adamdır."
- Muhteşem Süleyman Kanuni
80. ""Cehalet içinde öldükten sonra,ha ayıksın,ha sarhoş,önemli değil.""
- Ömer Hayyam
81. "Gökte artık Semerkant’ın o güzel mavisi de yoktu."
- Timur
82. "Ordusu Timur'un iftiharı idi. O bu ordu ile bütün Asya'yı fethetmek istiyordu."
- Timur
83. "Benim mezarım öyle bir yerde olacak ki ağaçlar yılda iki defa çiçeklerini üzerime dökecekler."
- Hayyam: Yıldızların Efendisi
84. "Bir komutan ancak yollarda besleyebileceği kadar bir ordu toplamalıdır. Daha büyüğünü başına belâ etmemelidir."
- Timur
85. "Aradan geçen beş yüz yıl sonrasında, artık Timur’un büyük cihangirlerin sonuncusu olduğunu biliyoruz. Napoleon ve Bismarck hiç şüphesiz ondan çok daha fazla tanınmakta, yaşamlarının en ince ayrıntıları dahi bilinmektedir. Fakat bunların biri mağlup ve yalnız ölmüş, diğeri tek imparatorluğun siyasî sevk ve idaresinde başarılı olmuştur. Timur ise koca bir imparatorluk kurmuş, giriştiği savaşların tümünden zaferle çıkmıştır. Kendisini mağlûp edebilecek tek devlet olan Çin’in üzerine yürürken ölmüştür."
- Timur
86. "İnsanların bilinene nazaran bilinmeyenden daha çok korktuğunu öğretti bize."
- Hayyam: Yıldızların Efendisi
87. ""Matematik bir köprüdür" diyordu Üstat Ali talebelerine sık sık, "onu bilmeyenden bilene geçebilirsiniz. Buna benzer bir köprü daha yoktur.'"
- Hayyam: Yıldızların Efendisi
88. "“Emir Timur, gerçek bir Türk Başbuğu idi. Ordusu, onun şerefi, namusu, gururu gibiydi. Bir askerinin burnu kanasa, sebep olan şehri yerle bir edebilirdi.”"
- Emir Timur
89. "Bulut geldi; lalede bir renk bir renk!
Şimdi kızıl şarap içmemiz gerek.
Şu seyrettiğin serin yeşillikler
Yarın senin toprağında bitecek..."
- Ömer Hayyam
90. "“Ekmek küçük de olsa yine ekmektir. Sen yanımda olduktan sonra, o virane bana sultanın sarayından daha güzel gelecektir.”"
- Hayyam: Yıldızların Efendisi
91. "'
Serin bir rüyanın hatırınadır
çektiğim dünya ağrısı..
'"
- Hayyam: Yıldızların Efendisi
92. "“Neyi bekleyeceğiz? Yarını beklemenin zamanı mı? Bugünden tezi yok ne yapacaksak yapalım!”"
- Timur
93. "Bir memlekete hikmet edecek olan, taçların madeni altın değil, kılıcın çeliğidir!"
- Muhteşem Süleyman Kanuni
94. "Gün ışığı hayal kurmaya izin vermiyor."
- Ömer Hayyam
95. ""Bu hurinin ne güzelliği,ne de çeyizi var.""
- Hayyam: Yıldızların Efendisi
96. ""Fakat şairlerin hüneri, son derece tehlikelidir. Çünkü şairlerin işi hayal gücünü harekete geçirmek ve bu sayede en büyük şeyleri küçültmek ve en küçükleri büyütmekte, aşk veya nefret, takdir veya kötüleme hislerini uyandırmaktır. Bu yüzden şairler, hem çok büyük işler başarırlar, hem de çok adi işlere de alet olurlar""
- Yıldızların Efendisi Hayyam
97. ""Hey, ne günlere kaldık koca Timur!" diye bağırdı. "Sen de yaya yürüdükten sonra, bizim için bundan özge kara gün mü olur?""
- Timur
98. ""Cennetten söz ediyorlar... Eğer bir anlık huzur değilse, nedir cennet?""
- Hayyam: Yıldızların Efendisi
99. "“Bir kölenin de en az bir sultanınki kadar duyguları vardı ama dile getirmesi yasaktı.”"
- Hayyam: Yıldızların Efendisi
100. "“...Binbir acı dolmadan hayat ölçülmez...”"
- Yıldızların Efendisi Hayyam
101. ""
Oysa matematikçinin çalışmasının meyveleri asla yok olmaz.
O, sadece kanıtlanabilir doğrulara ulaşır ve bilinmeyeni bilinene bağlayan bir köprü kurar.
""
- Ömer Hayyam
102. "Bu tolgalıların bir atasözü vardı: "Hükümdarlık asasını yalnız kılıç tutabilen el taşır.""
- Timur
103. "Soyu Orta Asya'ya, fatihlerin ve büyük savaşçıların beşiği olan bu uçsuz bucaksız topraklara dayanıyordu; fakat o ne Büyük İskender ne de Cengiz gibi bir kral oğluydu."
- Timur
104. "Her şeyi yiyeceğine aç kal. Herkesle olacağına yalnız kal!"
- Ömer Hayyam
105. "Hasan'ın sahip olduğu güç ve zenginlik nereden geliyor?"
- Hayyam: Yıldızların Efendisi
106. "Sözünü tutmak bilmeyen bir adam kral olabilir mi?"
- Muhteşem Süleyman Kanuni
107. ""Emektar askerleri parasız ve rütbesiz bırakmak olmaz" demişti Timur bir gün. "Çünkü sürekli bir mutluluğu ömürsüz bir şerefe feda eden bu adamlar mükafâta lâyıktırlar." Timur bu noktada çok azimli davranırdı."
- Timur
108. ""Amuderya" adıyla tanınan bu nehir, çok eski dönemlerden beri İran ile Turan arasında sınır teşkil ediyor, kuzeyle güneyi birbirinden ayırıyordu."
- Timur
109. "Fatih Sultan Mehmet Bizans'ı Avrupalıların elinden söküp almıştı. Fakat aynı kabiliyetli Sultan bir de kanun vazetmişti: Bundan böyle bir Müslüman ile bir Hıristiyan eşit sayılacak; bir Rum'un oğlu, bir Anadolu çocuğu ile eş tutulacak diye ferman salmıştı."
- Muhteşem Süleyman Kanuni
110. "Pek az İngiliz delikanlısı Timur kadar yalnızlık içine düşmüş olabilirdi. Timur'un anası ölmüş, babası ibadete vermişti kendini, soyu sopu kendisine düşman olmaya hazır bir vaziyette idi."
- Timur
111. "Yıldırım bunların arasında kendi gözdesi olan Sırp Prensesi Despina'yı tanıdı. Bu kadın, savaşta ölen Sırp Kralı Petro'nun kız kardeşiydi. Yıldırım ona o kadar tutkundu ki onu Müslüman olmaya bile zorlamıştı."
- Timur
112. ""Vallahi, İbn-i Sina'nın kitabının sonu nasıl bitiyor pek bilmiyorum ama hayatının ne yüzden sonra erdiği malûm. Ölümüne, kadınlara fazla düşkünlüğü sebep olmuştur.""
- Timur
113. "İçi parlayan gözlerini Timur'a dikip onu uzunuzun seyretti:
"Yiğit kocam, Tanrı seni korusun, bize bağışlasın!""
- Timur
114. ""Üzülme sen aslanım, daha yolumuzun sonuna gelmedik!..""
- Timur
115. "Bilinenden bilinmeyene giden tek köprü odur.."
- Hayyam: Yıldızların Efendisi
116. "Gerçekte Mustafa masumdu. Zavallı Şehzade bir buhran anında büyük bir cesaret göstermiş, fakat rus kadınının başı altından çıkan hile ve oyunlarla karşılaşmıştı."
- Muhteşem Süleyman Kanuni
117. "Sadece bir lisan kullanmayı, hayal gücüne indirilen büyük bir darbe olarak görüyorlardı."
- Hayyam: Yıldızların Efendisi
118. "Allah'tan gizlenecek hiçbir güç yoktur."
- Hayyam: Yıldızların Efendisi
119. "Başka silâh kullanmak mümkün değildi; gayret kılıca düşüyordu."
- Timur
120. "Bir tapınağın olması, kendine tapınmaktan daha iyidir."
- Hayyam: Yıldızların Efendisi
121. "Türkler sıra dışı kabiliyetlere sahip bir kimse buldukları zaman fazlasıyla hoşnut oluyorlar. Sanki çok kıymetli bir meta elde getirmişler gibi seviniyorlar ve özellikle bu müstesna kişinin savaşı elverişli olduğunu sevdikleri zaman onun yetiştirilmesi konusunda hiçbir çabadan çekinmiyorlar."
- Muhteşem Süleyman Kanuni
122. "Akdeniz’i allak bullak etmek ve Türk bayrağını üstün ve hakim kılmak yolunda, Barbaros’un başlamış olduğu göreve bu denizciler ustalıkla devam ettirdiler."
- Muhteşem Süleyman Kanuni
123. "“Ya sırtımıza alıp taşıyoruz, ya ayağımızın altına alıp çiğniyoruz. Öğrenemedik bir türlü yan yana yürümeyi.”"
- Hayyam: Yıldızların Efendisi
124. "Bir keresinde Ömer bir kadeh şarabı kaldırdığında, Sofu şöyle bağırmıştı:
"O içtiğin yasaklanmıştır."
Ömer şarabı içtikten sonra tebessüm ederek kadehi elinden bırakmıştı. "Şarabı kötülemek yerine ona acı, çünkü o benim hayatım.""
- Hayyam: Yıldızların Efendisi
125. "Avrupa feryat ederek Hıristiyanları Haçlı Seferi'ne çağırmıştı. Bu, Türklere karşı bir Haçlı Seferi olacaktı."
- Timur
126. "Timur, Semerkant'ı tahtadan ve güneşte kurutulmuş kilden yapma bir şehir olarak bulmuş, sonradan onu Asya'nın Roma'sı haline getirmişti."
- Timur
127. "Batıl inançların lekelemediği bilgiyi arıyoruz."
- Ömer Hayyam
128. "Insanlar, zeka sahibi hayvanlarsa, onların hayvanlıklarını değil, fakat akıllarını ve zekalarını geliştirmek lazım."
- Yıldızların Efendisi Hayyam
129. "Hayatta ancak acı çekenler, bir kadının duygularını anlayabilirler."
- Yıldızların Efendisi Hayyam
130. "Ölüler ölüdürler. Bunu kimse değiştiremez."
- Hayyam: Yıldızların Efendisi
131. "Diğer olaylar ne olursa olsun Barbaros Hayreddin Orta Avrupalılarla mücadelesini kesin olarak kazanmış böylelikle de, Süleyman'ı Akdeniz'in herkes tarafından tanınan hâkimi konumuna ulaştırmıştı.
Bir süre sonra Migurel de Cervantez, zamanının zırhlı Conquistadorlarını Don Quichote'un ölmez şahsiyetlerinde hicvederken, şu satırları yazmıştır "Bütün dünya, Türklerin denizlerde yenilmezligine ikna olmuştu.""
- Muhteşem Süleyman Kanuni
132. ""Bu ömür kervanı bir tuhaf gelir gider
Kazancın yaşamasını bildiğin günler
Saki, bırak şu yarını düşünenleri
Geçti gidiyor gece, geçmeden şarap ver.""
- Hayyam: Yıldızların Efendisi
133. "Eğer dün ve yarın olmasaydı,yaşamak ne kadar kolay olurdu . Keşke unutuluş örtüsünü dünün üzerinde tutabilseydik ve ileride olacakların üzerindeki perdeyi hiç çekmeseydik! Keşke bugün asla başka bir şeye dönüşmeseydi."
- Hayyam: Yıldızların Efendisi
134. "Timur hiçbir zaman plânlarını imamların tesiri altında kalarak yapmamıştır."
- Timur
135. "Tatarlar kale kapısını söktüler. Timur, şehirde katliam yapılmasını ve her askerin bir Acem kellesi getirmesini emretti. Şehrin ayaklanmaya katılmamış olan mahallelerinin halkına dokunulmadı, âlimlere de ilişilmedi. Başkaldırmış olan semtlerin ahalisine ise ölüm saçıldı. Katliam bir gün boyunca sürdü. Gece, karanlıkta saklanıp da surların dışına kaçmış olan zavallılar, ertesi sabah, karlar içinde kovalanıp ele geçirilerek öldürüldüler. (s.141-142)"
- Timur
136. "Gençlik, kapanmamaya değer bir kitaptır."
- Yıldızların Efendisi Hayyam
137. "- mutluluğumun hesabını yapıyorum, yanılıyor muyum acaba?
+ bu hesapta yanılıyorsan, yükünü ben çekeyim."
- Yıldızların Efendisi Hayyam
138. "Vaktiyle Roma İmparatorlarının uykularını kaçırmış olan İstanbul’daki Bizans İmparatorları, iki nesillik bir zamandan beri kudretten düşmüş; onların bütün nüfuzu Anadolu’dan gelen Türklerin eline geçmişti. Türkler şimdi Balkanların ve Kara Deniz kıyılarının hâkimi bulunuyorlardı."
- Timur
139. "Cellâdina àsik olmussa bir millet,
ister ezan inlet, ister çan dinlet
Itiraz etmiyorsa sürü gibi illet
Müstahaktir ona her türlü zillet!"
- Ömer Hayyam
140. ""Tanrının toprağı bu kadar geniş olduktan sonra" diyorlardı "ne diye dört duvar arasına kapanıp kalmalı?""
- Timur
141. "Yıkık bir saray bu dünya dedikleri;
Gece ve gündüz atlarının durak yeri;
Yüz Cemşit’ten arta kalmış bir dünya bu:
Yüz Behram kendinin sanmış bu gökleri."
- Hayyam: Yıldızların Efendisi
142. "Gençlik, kapanmamaya değer bir kitaptır."
- Yıldızların Efendisi Hayyam
143. "- mutluluğumun hesabını yapıyorum, yanılıyor muyum acaba?
+ bu hesapta yanılıyorsan, yükünü ben çekeyim."
- Yıldızların Efendisi Hayyam
144. "Türklerin düşüncesine göre Avrupa’da tek bir imparator vardı, o da Süleyman’dı."
- Muhteşem Süleyman Kanuni
145. "Bir şairin yeteneği oldukça tehlikelidir. Çünkü yeteneğinin görevi hayal gücünü uyandırmak ve kışkırtmaktır. Şair büyük bir şeyi küçük, küçük bir şeyi ise büyük bir şey olarak gösterebilme becerisine sahiptir."
- Hayyam: Yıldızların Efendisi
146. "Timur derhal şehrin surlarına doğru ilerleme emrini verdi. Ordugâhında bulunan büyük İran beyleri araya girip bunu önlemeye çalıştılarsa da Timur hiçbirini dinlemedi. “Ahali mademki harp oyunu oynamaya yeltendi, şimdi de kendisini müdafaa etsin!” dedi."
- Timur
147. ""Bizi şaşkına çeviren Çark-ı Felek
Bildiğimiz bir Çin feneri,
Güneş lambası, evren ise bir gölge.
Bizde bulanık biçimleriz umursamayan...""
- Hayyam: Yıldızların Efendisi
148. ""Yukarı bak Cafakar, ne görüyorsun?"
"Yıldızları. Bulutsuz gökyüzünde yıldızları görüyorum."
"Hareket ediyorlar mı?""
- Hayyam: Yıldızların Efendisi
149. ""Yanlışı doğrudan sadece bir saç kılı ayırsa bile, yanlış yine de doğru değildir.""
- Ömer Hayyam
150. "En eski Tatar geleneklerinden birine göre: bir adam kendi yakınlarından birinin katili ile aynı gök altında yaşayamazdı."
- Timur
151. "Yeşil Şehir vadisinde, Barlas Tatarlarından başka herkesin işi yolundaydı. Sulama kanallarının arasında İranlı köylüler sabırla çalışıyordu; şehirli Sartlar çarşıda pazarda bütün yerleri tutmuştu; İranlı zenginler kumar oynuyor, sefa bahçeleri yaptırıyor ve Kuran okuyan hafizları dinliyordu. Bunların hepsi Müslüman'dı; başları sarıklıydı. Bu sarıklılar şeriatı, Kuran'ın kanununu tanır, ona uyarlardı; "Tolgalılar" ise daima Cengiz Han'ın yasasına bağlı kalmışlardı."
- Timur
152. "Vermiş olduğu emirler gereğince, ordu 1405 Martında yola çıktı. Bayraklar dalgalanıyor, davullar gümbürdüyordu. Tümenler ovada geçit töreni için sıralanmışlardı. Tümenleri komuta eden Emirler, her sabah Timur’un şerefine çalınması âdet olan havaları çalacak olan müzisyenleri topluyorlar; fifreler ortalığı çın çın çınlatıyor, davul gümbürtüleri atların nal seslerine karışıyordu.
Fakat bugünkü sabah havası bir ölü için çalınıp söyleniyordu.
Timur, Otrar’da gözlerini hayata kapamıştı."
- Timur
153. "Ve kalbi onu beklemekten yorulmuştu."
- Hayyam: Yıldızların Efendisi
154. "“İslam’ın kendisi de bölünmüş bir ev değil mi? Sünniler, Sünniliğe karşı çıkan Sufiler, Ali geleneğini izleyen Şiiler ve hatta Mehdi’nin gelişini bekleyenler için bölünmüş bir ev değil mi? Hepsi değişik yollardan giderek aynı şeye ulaşmaya çalışıyor. Şu fil öyküsünü dinle… Hindistan’da bir fil bakıcısı, meraklı insanlara filini göstermek istemiş. Fakat fil karanlık bir odada bulunuyormuş. İçeri ilk giren adam hiçbir şey göremediği için hayvana dokunarak tanımak istemiş. Bu mahluk bir su borusu gibi demiş eline hortumu gelince. Hayır, bu hayvan bir yelpazeye benziyor diye anlatmış kulaklarını yoklayan diğeri hissettiklerini. Hayır, hiç kuşku yok ki bu bir sütun demiş bacaklarını yoklayan üçüncü adam. Eğer odaya birisi bir mum getirseydi, herkes aynı şeyi görecekti.”"
- Ömer Hayyam
155. "Artık, geçen günler de gelecek günler de beni rahatsız etmiyor."
- Yıldızların Efendisi Hayyam
156. "Çocukların gördüğü bir çok şey var ki, siz onları görmekten yoksunsunuz."
- Yıldızların Efendisi Hayyam
157. "Artık, geçen günler de gelecek günler de beni rahatsız etmiyor."
- Yıldızların Efendisi Hayyam
158. "Çocukların gördüğü bir çok şey var ki, siz onları görmekten yoksunsunuz."
- Yıldızların Efendisi Hayyam
159. "O zaman Tatar kadınları peçe takmazlardı. Harem hayatı henüz yoktu. Daha çocukluktan ata binmeyi öğrenir, sonra göç, savaş ve Kâbe yolculuklarının bin bir sıkıntısı içinde kocalarının yanlarından ayrılmaz, her yere onlarla beraber giderlerdi."
- Timur
160. ""Erein mor nigen bui" Timur'un kulakları bu sözü sık sık duyuyordu. "Bir insan için gidilecek tek bir yol vardır." Timur, ne bu sözün üzerinde ne de hafızların ağır bir eda ile okudukları Kuran âyetleri üzerinde gereğinden fazla durmuyordu."
- Timur
161. ""
Baharın parıldayan büyüsü çayırlara vurduğunda
Oturmuşum hurime bir aşk şarkısı söylüyorum,
Bir yanımda şarap. Köpeksin sen! de bana,
Eğer bir parça aklıma gelirse cennet.
""
- Ömer Hayyam
162. ""Bana Batlamyus'un yıldız tablosunu getirin.""
- Hayyam: Yıldızların Efendisi
163. ""Bir satranç tahtasındaki piyonlar gibi hareket ettik ve yeniden çantalarımıza döndük. Bir savaş hakkında ne anlatılabilir ki?""
- Ömer Hayyam
164. "İnsanoğlu cehaletten akla doğru yol alıyor..."
- Hayyam: Yıldızların Efendisi
165. "Güzel bir kadının doğru söz söylemesini bekleyen bu adam, ne tuhaftı.."
- Yıldızların Efendisi Hayyam
166. "Ruslar: “Kılıca davranan bizler, boyunduruğa boyun uzatan babalarımızdan daha çok acı çektik” demekte yerden göğe kadar haklıydılar."
- Timur
167. ""Bir satranç tahtasındaki piyonlar gibi hareket ettik ve yeniden çantalarımıza döndük. Bir savaş hakkında ne anlatılabilir ki?""
- Ömer Hayyam
168. "Güzel bir kadının doğru söz söylemesini bekleyen bu adam, ne tuhaftı.."
- Yıldızların Efendisi Hayyam
169. "Avrupalıların tanıdıkları kralların uzun listesi arasında Timur’un yeri yoktur. Onun kimliği ve kişiliği hakkında tatmin edici bilgilere sahip değillerdir. Tarih sayfalarında onun saldığı korkunun geçici bir izine rastlanır, hepsi bundan ibarettir... Halbuki Asyalılar için durum çok farklıdır; Timur, onların gözünde daima Başbuğ ve efendidir."
- Timur
170. "Yasmin Ömer'e: Fakat orası bir viranelik. (Rasathane)
Ömer: "Ekmek küçük de olsa yine ekmektir. Sen yanımda olduktan sonra, o virane bana bir sultanın sarayından daha güzel gelecektir.""
- Hayyam: Yıldızların Efendisi
171. ""Benim gibi iç çeken bir aşktan başka ne ki bu toprak? Dudakları sevgilinin dudaklarında, kolları koynunda...""
- Hayyam: Yıldızların Efendisi
172. "Timur, bütün öfkesini Miranşah’ın etrafındakilerden almıştı. Saz şairleri, soytarılar, Miranşah’ın ne kadar zevk ve muhabbet arkadaşı varsa, hepsi asıldılar. Darağacının altında iskemleye çıkarılırken Miranşah’ın soytarısı, kendinden daha itibarlı olan öbür arkadaşlarına dönmüş:
“E, haydi bakalım; ne duruyorsunuz? Prensin karşısındayken ön sırayı hiç bana kaptırmadınız. Şimdi ne bekliyorsunuz, yine önümden yürüsenize!..” diyerek huyundan vazgeçmeden hem soytarılığını yine yapmış hem de taşı gediğine koymuştu."
- Timur
173. "Biz satranç levhası üzerindeki piyonlar gibi hamleler yapıp durduk."
- Ömer Hayyam
174. "Bir söğüt ağacından meyve toplanmaz."
- Ömer Hayyam
175. "Kalk haydi, ebediyen uyuyacağız zaten!"
- Ömer Hayyam
176. "Bugün giderseniz bütün Asya'da size şimdiye kadar dünyayı üç kişinin fethettiğini söylerler: İskender, Cengiz Han, bir de Timur."
- Timur
177. "“Zavallı kız toprağın üstünde nasıl da bembeyaz yatıyor! Ne kadar da gençti…Yağmurdan hemen sonra ortaya çıkan ve ertesi gün rüzgarla solan bir çöl çiçeği gibi…”"
- Hayyam: Yıldızların Efendisi
178. "Biz satranç levhası üzerindeki piyonlar gibi hamleler yapıp durduk."
- Ömer Hayyam
179. "Bir söğüt ağacından meyve toplanmaz."
- Ömer Hayyam
180. "Kalk haydi, ebediyen uyuyacağız zaten!"
- Ömer Hayyam
181. "Bir memleketi elde tutabilmek için ordu lazımdır;
Orduyu elde tutabilmek için mülkü paylaşmak lazımdır;
Paylaşacak mülke sahip olabilmek için zengin halk lazımdır;
Halkı zenginleştirmek ise ancak kanunlarla mümkündür;
Eğer bunlardan bir teki eksik olursa, dördü birden eksik olur;
Dördünün birden eksik olduğu yerde, memleket elden gider."
- Muhteşem Süleyman Kanuni
182. "Süleyman Vezir-i âzamını görevden alarak, yerine Rüstem'i atadı. Böylelikle Süleyman, Fatih'in diğer bir kanununu daha ihlâl etmiş; bu gibi tayinlerin sadece kabiliyete dayanması ve Padişah'ın kendi hısım, akrabasını yüksek memuriyetlere atamaması esasını da bozmuş oluyordu."
- Muhteşem Süleyman Kanuni
183. "“Tek istediğim, senin dudaklarının şarabını içmek!”"
- Hayyam: Yıldızların Efendisi
184. "Yıkık bir saray bu dünya dedikleri;
Gece ve gündüz atlarının durak yeri;
Yüz Cemşit’ten arta kalmış bir dünya bu:
Yüz Behram kendinin sanmış bu gökleri."
- Hayyam: Yıldızların Efendisi
185. "'Yıkık bir saray bu dünya dedikleri ;
Gece ve gündüz atlarının uğrak yeri ;
Yüz cemşitten (hükümdar) arta kalmış bir dünya bu ;
Yüz behram (şah) kendinin sanmış bu gökleri.''"
- Hayyam: Yıldızların Efendisi
186. "Dev gibi akrep, ok atan adam, bir keçi. Bilinmeyen eller tarafından yontulmuş olan bu resimler, Zoydak'ın on iki sembolüydü. Her sembolün arkasındaki bronz bir nokta, sanki yukarıdaki bir şeyi işaret ediyordu..."
- Hayyam: Yıldızların Efendisi
187. "Bir Yolcuyum. Dünyanın tavanından yeryüzüne inmiş bir yolcu. Sultan Melikşah'ın karargahını arıyorum."
- Yıldızların Efendisi Ömer Hayyam
188. "Bir kadının ne hissettiğini yalnızca ıstırabı tadanlar bilebilir."
- Hayyam: Yıldızların Efendisi
189. ""Ey benim babam, Hakan'ım, ordunun başbuğu! Ben Barlas kabilesinin başı, Yeşil Şehir'in âmiri Timur'um.""
- Timur
190. "O çağda Avrupa kıtası, asla Asya’nın bir eyaletinden başka bir şey olamazdı. Üzerinde derebeyleriyle serflerin yaşadığı, şehirleri büyükçe birer köyden farksız bir taşra vilayeti… Tarihçiler, bize bu vilayetin sakinlerinin içler acısı, sefil bir durumda yaşadıklarını söylüyorlar."
- Timur
191. ""Durun bakalım" dedi, Timur gülerek arkadaşlarına, "daha yolumuzun sonuna gelmedik.""
- Timur
192. "Ali hoca eline bir kalem ile pek ender bulunan beyaz bir kağıt aldı.
"Bana çok açık görünüyor ki" diye yazmaya başladı, "talebem Ömer Hayyam yetenek olarak Bağdat'lı Hoca'ya eşittir. Benim bilmediğim bir sırrı var ve onunla problemleri çözümüne ulaşıyor. Bu bilgiyle ne yapacağını söylemek imkansız, çünkü, muhayyilesinin esiri olmuş.
Kendisine bencileyin değersiz Ali'den daha sadık bir köle bulunamayacağını senin de gayet iyi bildiğin hamimiz için belki de yararlanabilir olan bu bilginin. evimde geliştirilmiş olmasına dua ediyorum.""
- Hayyam: Yıldızların Efendisi
193. "Can yoldaşı dostlar çekildi gittiler
Ecel çiğnedi hepsini birer birer
Yan yana oturmuştuk hayat sofrasına
Bizden birkaç kadeh önce sızdı gittiler"
- Hayyam: Yıldızların Efendisi
194. "Eğer dün ve yarın olmasaydı, yaşamak ne kadar kolay olurdu."
- Hayyam: Yıldızların Efendisi
195. ""Uyanın,hey eski kitapçılar!""
- Hayyam: Yıldızların Efendisi
196. "Bütün tanrılar adına yemin ederim ki, bu manzarayı gördükten sonra içki içmek çok iyi olur."
- Yıldızların Efendisi Hayyam
197. "Seven insanın yıldızlar batarken yalnız olması zulümdür."
- Hayyam: Yıldızların Efendisi
198. ""Doğum günümde bir tek olsun gül yoktu kapımda.""
- Hayyam: Yıldızların Efendisi
199. "Bütün tanrılar adına yemin ederim ki, bu manzarayı gördükten sonra içki içmek çok iyi olur."
- Yıldızların Efendisi Hayyam
200. "Sabah uyanmak var."
- Ömer Hayyam
201. ""Şarabımız var. Taşıdığımız değerli maddenin yarısı kadar mı kaybetti tacirler?""
- Hayyam: Yıldızların Efendisi
202. "“Ayıptır” diye bağırdı. “Başına Allah tarafından bir felâket gelmiş olan bir adamla alay etmek ayıptır.”
Bunun üzerine Timur ağır ağır şu cevabı verdi:
“Benim gülmem ona değil; Allah’ın dünyayı benim gibi bir topalla senin gibi bir köre vermesine gülüyorum.”
Arkasından da ciddileşerek, şu sözleri ilâve etti:
“Eğer sen bizi yenmiş olsaydın, askerlerimle bana neler yapardın, onu da bilmiyor değiliz.”"
- Timur
203. ""Bir satranç tahtasındaki piyonlar gibi hareket ettik ve yeniden çantamıza döndük.Bir savaş hakkında ne anlatılabilir ki?""
- Hayyam: Yıldızların Efendisi
204. "“Büyük adamlar, dünyanın bir karar üzerine dönmediğini bilirler. Arif olanlar boş şeylerle uğraşmazlar; kendilerini geçici zevklere vermezler; çünkü hepsinin fâni olduğunu bilirler… Aramızdaki antlaşmaya gelince, bunu hiçbir vakit bozmamaya ahdetmiş olduğumdan, zatı şehriyarilerinin dostluğunu en büyük kazançlarımdan biri saymaktayım. Müsaadeleriyle arz ederim ki; en aziz amacım, sözümü tutmadığımdan dolayı beni cezalandırmayı aklınıza bile getirmemeniz için, bu antlaşmayı kıyamet gününde bile elimden düşürmemektir…
Kâinatın yüce sahibi olan Allah’ın huzuruna gitmekte olduğum şu sırada, vicdanımı rahatsız edecek hiçbir şey yapmamış olduğuma şükrediyorum. Sadece insan hayatının ve tabiatın gereği olan kusur ve günahları elbet ben de işledim. Dünya yüzünde kaldığım elli üç yıl içinde makuliyet dairesinde bekleyebileceğim bütün zevkleri tattım. Buna da şükrediyorum.
Sonuç olarak, yaşadığım şekilde ölüyorum. Bu dünyanın boş şeylerinin hepsinden elimi çektim. Tanrıdan, Hazreti Süleyman kadar akıllı, İskender kadar büyük olan Timur için uğur ve selâmetler dilerim. Yüksek himayeniz altında uzun ömürlü olmasını temenni ettiğim oğlum Zeynelâbidin’i evvel Allah, sonra sizin ihsanınıza terk ediyorum. Antlaşmamıza olan sadakatinizden nasıl şüphe edebilirim?
Sizinle daima dost olarak şu dünyaya gözlerini yummakla bahtiyar olan bu sadık dostunuza son bir duada bulunmanızı rica ederim. Sizin gibi büyük ve bahtı yaver bir şehriyarın duasıyla Tanrının mağrifetine kavuşayım. Zati şahanelerinden hem bu dünyada hem de öbür dünyada bunu dilerim.” (s.138-139)"
- Timur
205. "Asya’nın efendileri olan Emirlerin gözleri, merak, alay ve merhametsizlikle Beyazıt’ın üstüne dikilmişti. Hep ona bakıyorlardı. Beyazıt o zaman, bir yıl önce Tatarların Emirine yazmış olduğu mektubunu acı acı hatırladı. Öfkesinden âdeta sıtma nöbetleri geçiriyordu. Fakat boğazı düğümlenmiş gibiydi; hiçbir şey yiyemedi."
- Timur
206. "Çektikleri ıstıraplardan ve uğradıkları kayıplardan dolayı öfkeden gözleri dönen Tatar askerleri, âdeta, öldürmekte zevk alan birer ifrit kesildiler. Bir adı da Darülislâm yani "Cennet Kapısı" olan Bağdat'ı, o gün belki de vakanüvislerin de dediği gibi, Kargaşalık ve Cehennem Kapısı olarak adlandırmak herhalde daha uygun düşerdi. Şehrin valisi Faraç bir kayığa binmiş kaçarken kıyıdan atılan oklarla öldürüldü; cesedini karaya çekip çıkardılar. O gün, kesilen insan başlarından yüz yirmi tane sütun yapıldı; belki doksan bin kişi öldürülmüştü."
- Timur
207. "Hz.Muhammed'in Burak' ın sırtında cennete yükselirken gri taş üzerine bıraktığı iz..."
- Hayyam: Yıldızların Efendisi
208. "''Ağzın kan dolsa da düşmanın yanında tükürme''"
- Emir Timur
209. "… yüreğimin en ücra köşesinde bile, tüm kitaplarda yazılı olandan daha fazla aşk var."
- Hayyam: Yıldızların Efendisi
210. "Kainatın gerçek düzeni budur. Eğer ışığın varsa, gölgen de olmalı."
- Yıldızların Efendisi Hayyam
211. "İçi parlayan gözlerini Timur'a dikip onu uzunuzun seyretti:
"Yiğit kocam, Tanrı seni korusun, bize bağışlasın!""
- Timur
212. ""Ulu Hakan'ım, sana daha çoğunu sunmak isterdim. Fakat neyleyim ki senin subaylarından üç köpek hırslarını benim mallarımdan aldılar.""
- Timur
213. "Orada bir şah oğlunun gözlerini oyar; kardeşinin ölümüne güler ve "şimdi toprağı iyi pay ettin işte; o altını aldı üstü de bana kaldı" derdi."
- Timur
214. "İran çok eski zamandan beri zengin olan bir memleketti. Orada zenginler kuşkulu, yoksullar küstahtı."
- Timur
215. ""Nedir; dedim bu yaşamak?
Bir düş, dedi; birkaç görüntü..""
- Yıldızların Efendisi Hayyam
216. "-Sufi Allah'ın sonsuzlukta bütün olacakları önceden bildiğini söylemişti.
-"Benim şarap içeceğimi de biliyor muydu?" diye yanıtlamıştı onu Ömer, "ve benim inkar edeceğimi?""
- Hayyam: Yıldızların Efendisi
217. ""Bir satranç tahtasındaki piyonlar gibi hareket ettik ve yeniden çantamıza döndük.Bir savaş hakkında ne anlatılabilir ki?""
- Hayyam: Yıldızların Efendisi
218. "İçi parlayan gözlerini Timur'a dikip onu uzunuzun seyretti:
"Yiğit kocam, Tanrı seni korusun, bize bağışlasın!""
- Timur
219. ""Ulu Hakan'ım, sana daha çoğunu sunmak isterdim. Fakat neyleyim ki senin subaylarından üç köpek hırslarını benim mallarımdan aldılar.""
- Timur
220. "En dıştaki daireye gidiyorum."
- Hayyam: Yıldızların Efendisi
221. "“Dişlerinin arasındaki dilini koru!”"
- Ömer Hayyam
222. "Sen içmiyorsan içenleri kınama bari
Bırak aldatmacayı ikiyüzlülükleri
ŞARAP İÇMEM DİYE ÖVÜNÜYORSUN AMA
YEDİĞİN HALTLAR YANINDA ŞARAP NEDİR Kİ.."
- Ömer Hayyam
223. ""Sen perilerin süslediği Şirin'den daha güzelsin."
"Kitapta mı yazıyor bu?"
"Yemin ederim ki bu söylediğim kalbimin kitabından alınmadır.""
- Ömer Hayyam
224. "" Seven insanın yıldızlar batarken yalnız olması zulümdür...""
- Hayyam: Yıldızların Efendisi
225. "Dünya ne verdi sana?
Hep dert, hep dert!"
- Ömer Hayyam
226. ""Bilmiyorum;sadece Allah bilir. ""
- Hayyam: Yıldızların Efendisi
227. "“Dişlerinin arasındaki dilini koru!”"
- Ömer Hayyam
228. ""Sen perilerin süslediği Şirin'den daha güzelsin."
"Kitapta mı yazıyor bu?"
"Yemin ederim ki bu söylediğim kalbimin kitabından alınmadır.""
- Ömer Hayyam
229. "Dünya ne verdi sana?
Hep dert, hep dert!"
- Ömer Hayyam
230. "Yapayalnız, Bâb-ı hümayundan geçerken, yatsı namazından sonra odabaşı bel büküp kendisini çinili zemin üzerindeki yatağına uzanmaya bıraktıktan sonra, tek başına, dar pencereden yüksek servi ağaçlarının zirvesinde titreşen yıldızları seyrederken Süleyman hep gözleri önünde Şehzâdesinin simasını buluyordu. Süleyman bundan etrafındakilere hiç bahsetmedi."
- Muhteşem Süleyman Kanuni
231. "Erein mor nigen bui. Timur’un kulakları bu sözü çok duydu. Bir insan için gidilecek tek bir yol vardır."
- Emir Timur
232. "İnsanlar, zeka sahibi hayvanlardan başka bir şey değillerse, onların hayvanlıklarını değil, akıl ve zekalarını geliştirmek lazım."
- Ömer Hayyam
233. "Camdan yapılmış bir evi yıkmak için bir tek taş yeterlidir."
- Ömer Hayyam
234. ""Günün birinde bize karşı çıkacağına dair bir his var içimde.""
- Hayyam: Yıldızların Efendisi
235. "Ah, kardeşim, görüyor musun, ay kendisini nasıl gözyaşı denizinde boğuyor?"
- Hayyam: Yıldızların Efendisi
236. "O kadar mutluydu ki, resmen acı duyuyordu."
- Yıldızların Efendisi Hayyam
237. "‘’Ben içerim, ama sarhoşluk etmem:
Kadehten başka şeye el uzatmam.
Şaraba taparmışım, evet, taparım:
Ama senin gibi kendime tapmam.’’"
- Ömer Hayyam
238. "Allah gökyüzü ve dünyanın ışığıdır."
- Hayyam: Yıldızların Efendisi
239. "Hayatı boyunca birçok lakaplar aldı. Ona, "Büyük katil" dediler, "Tanrının bir cezası" dediler, "Mükemmel savaşçı" dediler, "Taçların ve Tahtların Hakimi" dediler.
Fakat onu en çok "Cengiz Han"adıyla tanırız."
- Moğolların Efendisi Cengiz Han
240. "Yalnız hüküm ve idareyi elinde tutan aileler Moğol’du. Geri kalanların hepsi, eski Avrupalıların Karanlıklar Diyarı dedikleri bütün o kuzeyin çocukları idi. Bu milletlerin isimlerini saymak, bütün kuzeylilerin yoklama cetvelini okumak gibi bir şeydir: Çöl Adamları diye adlandırılan Kıpçaklar, Hankalılar, Kazaklar, Kırgızlar, Mordralar, Bulgarlar, Alanlar bunların arasında Çingeneler, Cenevizli tacirler, satıcılar, gezginciler, bütün Avrupa’nın başıboş insanları, Ermeniler, birçok da Rus vardı. Bu milletler büyük kısmı itibarıyla Türk ve Tatar’dı. Fakat işin daha kolayı, bunlara Altınordu demekti."
- Timur
241. "Timur Şiraz’a adam yollayıp meşhur şair Sadi-i Şîrazi’yi çağırtmış. Acem şairi cihangirin karşısına, fakirliğini göstermek için, gayet sade bir kılık ile çıkmış.
Timur, kendisine sert bir eda ile demiş ki: “Duyduğuma göre şu beyiti sen yazmışsın?” dedi ve konuşmasına devam etti:
“Eğer an Türk-i Şirazî bedest âred dil-i mârâ
Behâl-i hinduyeş bahşem Semerkant-ü Buhara.”
Şair, “Evet, Ulu Hakan’ım, doğrudur; bu beyiti ben yazdım” diye karşılık verince, Timur:
“Ben Semerkant’ı yıllarca savaşarak kılıcımla zapt ettim. Şimdi de diğer bunca büyük şehirlerde bulunan güzel şeyleri alıp onu süslüyorum. Nasıl olur da sen onu bir Şirazlı kıza armağan etmek istersin?” diye sormuş.
Şair evvelâ biraz duraksadıktan sonra gülümseyerek: “Efendimiz” demiş. “Ben çok eli açık bir adamım. Şu gördüğün perişan hale de bu yüzden düştüm. İşte Semerkant’ı da sevgilime bu cömertlik ile bağışladım.”
Bu hazır cevaplık Timur’un hoşuna gitmiş; Hafız’a bol bol hediye ve ihsanlarda bulunmuş… (s.142-143)"
- Timur
242. "Sen yanımda olduktan sonra o virane bana sultanın sarayından daha güzel gelecektir."
- Hayyam: Yıldızların Efendisi
243. "Bundan beş yüz yıl önce, bir adam, dünyaya hâkim olmak istedi. Giriştiği tüm işleri başarıyla sonuçlandırdı. Zaferden zafere koşturdu. "Timurlenk-Aksak Timur" adıyla tün dünya onu bir daha unutmamacasına tanıdı."
- Timur
244. "Her ne kadar atalarımız beş yüz yıldır onun kurduğu imparatorluktan Tatar ili diye söz etmişlerse de dünya tarihinde onun ülkesine “Timurlenk İmparatorluğu” adı verilir. Atalarımız onu katı yürekli, hükümran bir kişilik olarak tanıyorlardı: Geceleri içinde neft yanan meşalelerin aydınlattığı, insan kuru kafalarından kurulmuş piramitler ve altın işlemeleri çadırlar arasında, Avrupa kapılarının ötesinde dolaşıp duran bir sima…"
- Timur
245. "Ey kör!
Bu yer, bu gök , bu yıldızlar
boştur boş! Bırak
onu bunu da gönlünü
hoş tut hoş! Şu durmadan
kurulup dağılan
evrende bir
nefestir alacağın,
oda boştur boş!
//Ömer Hayyam//"
- Ömer Hayyam
246. "Ömer kendi matematik formüllerini geliştirmişti..."
- Hayyam: Yıldızların Efendisi
247. "“Öfkenin közünü , suyun sağduyusuyla örtmek iyidir.”"
- Hayyam: Yıldızların Efendisi
248. "Gözlerini kaybeden İngiliz şairi Mâlton, şeytanın harikuladeliklerini tasvir eden şiirlerindeki karanlık renkleri, büyük olasılıkla Timur hakkında anlatılan kahramanlık öykülerinin hayalinde yarattığı izlerden almıştır."
- Timur
249. "İnsanlar, zeka sahibi hayvanlardan başka bir şey değillerse, onların hayvanlıklarını değil, akıl ve zekalarını geliştirmek lazım."
- Ömer Hayyam
250. "Camdan yapılmış bir evi yıkmak için bir tek taş yeterlidir."
- Ömer Hayyam