Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

Hanne - Bahadır Yenişehirlioğlu | Detaylı Ücretsiz Kitap İncelemesi

Hanne Kitap Bilgileri


Yazar: Bahadır Yenişehirlioğlu
Tahmini Okuma Süresi: 8 sa. 10 dk.
Sayfa Sayısı: 288
Basım Tarihi: 3 Aralık 2020
İlk Yayın Tarihi: 3 Aralık 2020
Yayınevi: Timaş Yayınları
ISBN: 9786050834581
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak


Hanne Kitap Tanıtımı


Almanya’ya göç eden bir ailenin kızı…Hanne.

Aile içi şiddeti, cinayeti, intiharı, evlatlık olmayı, kültür çatışmasını, aşkı, varoluş sancısını yaşamış ve sonuçta infilak noktasına gelmiş bir hayatın sahibi. Madden güçlü fakat manevi olarak zayıf hayatında gerçek kimliğini arayan bir kadın. Yaşadığını hissetmek ve lanetli geçmişinden kurtulmak için yine geçmişinden bir umut arıyor…

İnsan asla geçmişini unutmaz. Ne kadar görmezden gelse de inkâr da etse geçmişi sarıp sarmalar. İnsan hayatına anlam arar. Kendisini bir değere ya da köklerine ait hissederek hayata dair bir anlam oluşturabilir insan fakat geçmişiyle barışık olmadan bunu başaramaz. Peki ya geçmişi ile barışık değilse? Yüzleşmesi gerekir geçmişiyle, gerçekle…

İnsanı en çok acıtan şey ise gerçekle yüzleştiği o andır.

Kitapları ve oyunculuğu ile Türkiye’de ve dünyada büyük ilgiyle takip edilen Bahadır Yenişehirlioğlu, gerçek bir hayat hikâyesinden esinlenerek kaleme aldığı Hanne’de pek çoğumuzun çevresinden izler bulabileceği sancılı ve fırtınalı bir dönüşüm hikâyesini ustalıklı bir kurgu ve etkileyici bir üslup ile anlatıyor.




Hanne Kitaptan Alıntılar


1. "İnsan insana sığınmak ister, kendi gibi birilerini görmek ister."




2. "Kaçmak ve unutmak için onca çaba harcadığım geçmişime duyduğum özlem derin uykudan uyanmama sebep oldu."




3. "“Hiçbir başarı, hiçbir güzel netice kolayca ve zahmetsiz biçimde elde edilmez. Her şeyin bir bedeli vardır. Arzu edilen sonucun elde edilmesi için, bir takım zahmet ve külfetlere katlanmak gerekir.”"




4. "“Her ne kadar unutmaya çalıştıysam da unutmam mümkün değil. Bazı şeyleri asla unutamaz insan. Unutup gülümsemeyi tercih etmiştim oysa şimdi hatırlayıp üzülüyorum.
Ama başka türlü iyileşemem ki.. Unutamazsın, beynindeki nörona kayıtlanmış olan dosyayı silme şansın yok.”"




5. "“İnsanda sevdiklerini kaybetmenin verdiği acı yine sevdiklerine sarılmakla azalırmış. Anlatırken kolaymış gibi geliyor insana da hayır asla öyle değil. Bazı şeyleri tam manasıyla anlayabilmemiz için deneyimlememiz gerek. Deneyimlemek, sevdiklerimize sıkı sıkı sarılmayı bize öğretiyor aslında. Acı çekmeyen birine, acının ne olduğunu anlatmak gerçekten çok zor...”"




6. "Bana köprüler lazım duvarlar değil."




7. ""İşte insanın en büyük problemi bu. Gerçekleri biliyor olmasına rağmen kendini kandırıyor olması.""




8. "“Hayat bize beklediğimizi, ümit ettiğimizi her zaman vermez. Biz, bize verileni alır ve daha kötüsüne sahip olmadığımız için şükrederiz.”"




9. "“Herkes Ayrılıktan bahsetti, ben ise Vuslattan,' der Mevlâna; Ölümü kişinin aslına dönüşü, kaynağının ilahî bir cevher olması nedeniyle 'Allah'a dönüşü' olarak yorumlar. Ona göre ölüm 'Cismin ortadan kalkması değil,
Allah'a doğru uçmasıdır.”"




10. "“Bazı kitapların okunma zamanı olduğuna inanırım. Bu anlamda kişinin kendinden ziyade kitap kendisini okutma ihtiyacı hisseder. Garip bir his. Ne zaman lüzumlu olduğuna kendisi karar verir bazı kitaplar. Ben buna inanırım. Çıkmak istediğiniz ve kur yaptığınız birinin size yüz vermemesi, nazlanması gibi adeta.”"




11. "“Siyahı zaten oldum olası çok sevmişimdir. Bir yandan birçok kültürde yasla, ölümle, tasayla özdeşleştirilen siyah, diğer yandan belirgin bir asalet ve zarafeti yansıtır.
Bana göre siyah rengin doğru yerde doğru biçimde kullanımı güç, sağlamlık veya resmiyet çağrışımları da yapabilir, ki bundan hep hoşlanmışımdır.”"




12. "Allah'a sığındım...
Başka çalacak kapı mı var?"




13. "“Umudumu yeni günün ışığı ile örtüp,
rengârenk ilmikler atacağım.”"




14. "İnsan insana şifa olmalıdır."




15. ""Şiddet insanın fıtratı gereği midir, Hanne?"

"Elbette. Şiddet, insanın var oluşundan beri var ve sonsuza kadar da devam edecek. Önemli olan bizim şiddetle aramıza koyduğumuz mesafedir.”

"Peki ya Huzur?"

"Huzur kısa ömürlü bir kelebek gibi, Ömer. Dünyanın bu hâli insanların egoları yüzünden, paylaşma duygularının kıtlığı ve aç gözlülüğü yüzünden. Gerçekten sevmeyi bilmediklerinden ya da sevmekten korktuklarından. Huzursuzluğun bütün sebebi yine insandır, Ömer.""





Hanne Kitap İncelemeleri


Hanne yazarın Kara Güneş eserinden sonra okuduğum ikinci romanıydı. Kitabın yaklaşık ilk elli sayfasında kitaba bir türlü ısınamadım, odaklanma problemi yaşadım. Nedeni ise bana göre ilk sayfalarda Hanne'nin kimliğini, özünü arayışı.. Yazar kimlik arayışını bana kalırsa gereksiz açıklamalarla uzatmış fakat tam konuya giriş yaptıktan sonra ise kitap bir o kadar sardı, elimden düşürmeden iki günde bitirdim. Kitabı bitirdikten sonra öğrendim ki konusu gerçek hayat hikayesinden esinlenerek yazılmış. Bunu okuyunca daha bir üzüldüm.

Hanne, evlatlık edinilmiş ve Almanya'da yaşayan bir çifte verilmiş. Kardeşi Ömer ve annesi tarafından çok şanslıdır fakat babası tam bir facia. Alkolik, sürekli şiddet uygulayan, evlatlarına bir gram sevgi göstermeyen bir baba. Hanne'nin evlilik hayatı kendi özünü arayışıyla içten içe biter, tam boşanacakken yaşanan intihar olayı, kardeşi Ömer'in yıllar sonra bir itirafta bulunması Hanne'yi iyice yıkar. Ama karşısına çok büyük bir destekçi olarak yıllar sonra lise arkadaşı Süleyman çıkar. Hanne'nin kimlik arayışında yardımcı olur. Tıpkı Hanne'nin annesi gibi Mesnevi'yi okumuştur ve ona doğru yolu gösterir, aydınlatır. Yani Süleyman Hanne'yi bulunduğu karanlık kuyudan çıkartır. Şahsen ben annesinin ölümünden sonra en çok Süleyman'la karşılaşmasına sevindim. Onu doğru yola çekecek tek insan. Yazar keşke sonunu biraz daha uzatsaymış sanki yarım kalmış gibi, sanırım hikayeyi tamamlamak da okuyuculara düşüyor :)

Kitapta verilen Mesnevi'den örnekler beni de kitabı okumaya bir hayli teşvik etti diyebilirim. En kısa sürede okumak, anlamak ve uygulayabilmek dileğiyle..




Almanya da doğup, büyümüş bir kız çocuğudur Hanne. Kendini aramaya karar verir Hanne. Sürekli içinde anlam vermediği ne olursa olsun yenemediği, sonuna göremediği bir kara delik vardır içinde. Maddi olarak durumu çok iyi olan akademisyenlik alanında ilerleyen ama manevi olarak boşlukta olan bir kadın.
Elim bir olay sonucu annesini kaybetmiştir ve bir Alman bir aile de yaşamak zorunda kalmıştır. Eğer geçmişini unutursa kendini bir Alman gibi hissederse ve çok başarılı olursa mutlu ve güçlü olacağını zanneder sevgili Hanne. Ama bir türlü unutamaz, annesine sürekli şiddet uygulayan ve abisi ile kendisine hiç iyi davranmayan babasını, çocukluğunda yaşadıkları olayları asla unutmaz. Bir süre üzerini kapatmayı başarsa da bir süreden sonra her şey gün yüzüne tekrar çıkar.
Bir öğrencisi vesilesi ile Mesnevi okumaya başlar. Artık korkularından kaçmayacağını anlayan sevgili Hanne korkuları ile yüzleşip, içindeki boşluğun sebebini bulmak için buna mani olan herkesi hayatından çıkarmaya karar verir. Ve sevgili Hanne’ye yıllar sonra tesadüfen karşılaştığı okul arkadaşı Ömer bu yolda ona yardımcı olur.
Kitabın içinde Mesnevi’den alınan hikayeler bunların çok güzel şekil de izah edilmesi insanı durup düşündürüyor ve gerçekten çok da güzel olmuş. Ve kitabı bitirdiğim de şunu bir kere daha iyi anladım ki, korktuğumuz duygulardan kaçmaktansa onlarla yüzleşmek en güzeli, onlardan kaçıp uzaklaştığımızı zannettiğimiz her evrede aslında bizi esir alıyorlar ve insan ne yaparsa yapsın özünden inancından asla vazgeçemiyor. Okumalısınız bence, hele de gerçekten bir arayış içerisinde iseniz.




Hanne'nin yolculuğu beni öyle alıp götürdü ki onun yaşantısına, sanki her gününü beraber yaşadık. Gözümde öyle canlandı ki resmen resmedildi her ayrıntısı. Hanne'nin kendine sorduğu soruları bende ister istemez kendime sordum, bu kitabı okuyan herkesin öyle ya da böyle bir yerlerde kendini bulacağı çok aşikar. Kitabın içeriğinde Mevlana'nın mesnevisinden kesitler bulunması ve sohbetlerde hikayelerden alıntılar yapılması kitaba manevî bir hava katmış ve romanı daha da güçlendirmiş. Okumaya başladığım günden beri hiç bitmese, o yolculuk benimle yaşasa her anına tanık olsam diye geçirdim içimden ve bu yüzden de aşırı yavaş okudum kitabı, aslında bitmesin diye okumaya kıyamadım desem yalan olmaz. Çok etkilendim hikayesinden ve zamanlama olarak da benimde çok kendimi sorguladığım, iç hesaplaşmalarımın olduğu bir döneme denk geldi ilaç gibi geldi ruhuma her satırı. Kitabın bir büyüsü var sanki bir yerde kitapların okunma zamanını kendilerinin seçtiği yazılıydı, gerçekten de bu kitap 6 aydır rafımda duruyordu, ne zaman elimi atsam başka bişeyler çıkıyordu ve geri rafa yerleştiriyordum. Demekki gerçekten de okunması gereken zamanı bu zamanmış. Bahadır Yenişehirlioğlu'nun okuduğum en güzel romanı ilan ediyorum. Okuyun ve okutturun, bol şifalar...




Bazı kitapların okunma zamanlarının olduğuna inanırım. Bir anlamda kişinin kendinden ziyade kitap kendisini okutma ihtiyacı hisseder.
Garip bir his.
Ne zaman lüzumlu olduğuna kendisi karar verir bazı kitaplar. Ben buna inanırım.
Çıkmak istediğiniz ve kur yaptığınız birinin size yüz vermemesi, nazlanması gibi adeta.
Okumak istesenizde o okunmasına izin vermez, bir telaş bir iş araya girer ve kendisini unutturur.

Hanne Almanya ya göç etmiş bir ailenin hiç yüzü gülmeyen, kendini hep yalnız ve mutsuz hisseden sadece melek annesinden sevgi gören talihsiz bir kardeşimiz. Beni en çok da etkileyen gerçek bir hayat hikayesinden alınıp güzel bir esere dönüşmüş olmasıydı.

Bana köprüler lazım duvarlar değil diyip içinde bulunduğu yalnızlıktan sıyrılmak için annesinin okuduğu #mesnevi yi okurken ki yolculuğu ona doğru yolu bulmakta bir ışık oluyor. Belkide içinde kaybolduğu benliği bulmak için Rabbım onu böyle bir yola sürüklüyor.

Gerçek aşk nedir? İnsanın yaratılmış olana bağlanmasımı yoksa onu Yaradanı sevmesimi. Yaradılış gayemizi unutmadan Yaratılanı Yaradan dan ötürü sevmek asıl emel ve gaye bu olmalı.

Bir roman dan ziyade bir yol göstericiydi. Sizlerde Roman okumayı seviyorsanız

Maziye geri dönme imkanım olsaydı bugünkü aklımla acıya sebep olan ne varsa kıyasıya mücadele ederdim.Bunu şimdi böyle söylüyorum da buna gücüm yetermiydi bundan hiç emin değilim.

Ne büyük acıymış i sanın kendinden daha yaralı birinin karşısında kendisini bulması. Varlığına tutunmak istediğimin aslında bende umut araması.

#hannekitap #bahadıryenişehirlioğlu #timaş #timaşyayınları #türkroman #öykü #yaşanmışhikayeler #kitapaşkı #kitaptavsiyesi




Hikayesinden dolayı merakla aldığım bir kitaptı. Keşke aldığım zaman hemen okusaydım bu güne kadar kitaplığımda durmasaydı.. Çocukken yaşadığımız aile şiddeti her çocuğu derinden sarsar Hanneyi ve kardeşi Ömeri sarstığı gibi. Hepimizin şu an düşündüğü gibi çocukken çok güzel bir hayat dileriz özellikle aile içi şiddete maruz kalan çocuklar tarafından düşünülür bu. Her gün döven bir baba, korkudan odana kaçarsın sesleri duymak istemezsin, yorganı başına geçirir kulaklarını kapatırsın tıpkı Hanne ve kardeşi Ömer gibi.. Yaşam o kadar çok zor gelir ki ölmek istersin yaşamanın bir anlam ifade etmediğini düşünürsün annen içeride inlerken senin bir şey yapamıyor oluşun seni mahveder, dişlerini sıkarsın, öfkelenirsin, nefret edersin ama elinden bir şey gelmez çünkü ÇOCUKSUN.. Bu yaşamı sen istemedin ama kaderine razı oluyorsun kaderim bu diyorsun Allah'a dua etmekten başka bir şey gelmiyor elinden. Hanne'nin kendisini bulma yolcuğunda yalnız hissetmesini o kadar iyi anlıyorum ki bunu başkaları ile yapmak istemiyordu özellikle kocası ile. çünkü Herbert onu bir türlü anlamıyordu, istediklerini düşüncelerini bilmiyordu. Hanne hiçbir kadına benzemiyor sadece kendi benliği ve düşünceleri veya duyguları ile hareket eden bir kadın. Kimsenin kendisi hakkında ne düşündüğünü veya ne söylediğini umursamazdı. Hayatı olduğu gibi değil kendisi istediği gibi yaşamayı tercih ediyordu...



Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: