Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

H. C. Armstrong Alıntıları & En Çok Okunan Sözleri

H. C. Armstrong En Beğenilen Sözleri



1. "" Atatürk de çok iyi biliyordu ki, hiçbir kitap onun yaptığı eserlerin azametini ve Türk milletinin ona duyduğu sevgiyi asla azaltamazdı "!"


- Bozkurt



2. "Tek adama dayanan bir yönetim daima büyük ölçüde can güvenliği tehlikesini de beraberinde getirir."


- Bozkurt



3. "O, Türkiye’de bir daha kesinlikle bir diktatör ortaya çıkmasın diye dikta​tör olmuştur."


- Bozkurt



4. "“Zeki fakat asabi ve samimi olunması imkânsız bir genç'' şeklinde bir not düşülmüştü."


- Bozkurt



5. "“Türk askeri asla kaçmaz. Geri çekilme sözünün ne demek olduğunu bile bilmez.” | C* |"


- Bozkurt



6. "''Hükümranlığını desteklemek üzere dine gereksinim duyan biri, zayıf bir adamdır,”"


- Bozkurt



7. "Yürekten bir devrimciydi. Kendini bir devrime önderlik eder, despotun egemenliğine son verir, ülkeyi kurtarır ve temizlerken hayal ediyordu. Bu hayallerin hepsinde, kendisini daima herkesin baş eğdiği ve saygı duyduğu bir lider olarak, daima merkezde görüyordu."


- Bozkurt



8. "Mustafa Kemal köşeye sıkıştırılmış soylu bir kurt gibi dövüşüyordu."


- Bozkurt



9. "Karısı peçesiz dolaşıyor, erkek gibi giyiniyor ve Ankara’daki kadınları erkeklerle eşit haklar talep etmeleri için kışkırtıyordu."


- Bozkurt



10. ""Tek bir prensibimiz var, o da bütün sorunlara Türk gözüyle bakmak ve Türk menfaatlerini gözetmektir.""


- Bozkurt



11. "“Devrimler dökülen kanlar üzerinde yükselmelidir,” dedi. “Dökülen kanlar üzerinde temellenmeyen bir devrim, kalıcı olmayacaktır.”"


- Bozkurt



12. "Türk, çelik iradeli ve azimliydi. [ C* ]"


- Bozkurt



13. "Ben sizler gibi olmak niyetinde değilim, ben önemli biri olacağım” diyor ve kendi yoluna gidiyordu."


- Bozkurt



14. ""Siz!" diye haykırdı. "Sizler Türksünüz! Dün tebaanız ve kullarınız olan Yunanlılara dalkavukluk mu edeceksiniz? Ben böyle olacağını zannetmiyorum. Toplanın ve hazırlanın, zafer bizim olacaktır.""


- Bozkurt



15. "Bedeni mezarın altına girmesine karşın Atatürk, ülkenin reisi olmayı sürdürdü."


- Bozkurt



16. "İnsan doğasından kaçamaz"


- Bozkurt



17. ""


- Bozkurt



18. ""..Türk halkının tarif edilemez karakterine ve bu memleketten büyük bir millet yaratma amacı olduğuna dair sarsılmaz bir inancı ve kararlı bir sadakati bulunuyordu.""


- Bozkurt



19. "“Türk milleti. Yemin ederim ki, milletimizin manevi gücü bütün dünyanınkinden üstündür.”"


- Bozkurt



20. "Ben sizin gibi sıradan bir çocuk değilim, sizi muhattap almak istemiyorum."


- Bozkurt



21. "Türk birliklerine Kürtler'in zalimce ezilmesi emrini gönderdi; liderlerini asacak ve hapse atacak, geri kalanını da bölge dışına süreceklerdi. Güneydeki ayaklanmayı ezdi ve yakalanabilen bütün Ermeniler'i sürdü. İzmir'deki asileri cezalandırdı ve komünistleri yok etti. Ona suikast planlayan kişileri Haliç'in üzerindeki Galata Köprüsü'nde astırdı."


- Bozkurt



22. ""Bizim bir tek ilkemiz var: Tüm sorunları Türkiye'nin bakış açısından değerlendirmek ve Türk çıkarlarını korumak.""


- Bozkurt



23. "“Evlilik nedir ki” diye cevapladı Mustafa Kemal onu, “Sakallı bir hocanın söylediği birkaç boş söz! Bu çok şey değiştirir mi?"


- Bozkurt



24. "“Millet bağımsızlığını kazanmadığı sürece Anadolu’da kalaca​ğım”"


- Bozkurt



25. "Mustafa din adamı olmak istemedi. Tüccarlığa gelince, bu bir Türk'ten ziyade Rumlar, Ermeniler, Hristiyanlar, Yahudiler ve benzeri gruptaki insanların işiydi. Asker olmak istiyordu; subay olmak, üniforma giymek ve adamlarına emir vermek istiyordu."


- Bozkurt



26. "Yaşamının son anlarına değin Mustafa Kemal annesine yakın idi. Ona güvenmişti, düşüncelerini paylaşmış, eskimiş ancak akıl dolu tavsiyelerini dinlemişti. Kendisini eleştirmesine izin verdiği tek kişi annesi idi. Olduğu gibi kendisini seven tek kişinin annesi olduğunu biliyordu."


- Bozkurt



27. "Onun tek derdi Türklüğü ve Türklerdi."


- Bozkurt



28. "Şeyh Sait’ti. Kendisini ölüme mahkûm eden mahkemenin başkanına döndü:
“İçimde size karşı bir kin yok” dedi. “Siz ve efendinizi Allah lanetledi. Sizinle olan hesabımızı Kıyamet Günü’nde göreceğiz.”"


- Bozkurt



29. "“Düşmanı yendim; ülkeyi fethettim; fakat halkı fethedebildim mi? Bu, en güç olanı”"


- Bozkurt



30. "Yaşamı ve bağımsızlığı için büyük fedakarlık yapan bir millet başarısız olmaz, yenilgi demek milletin ölümü demektir."


- Bozkurt



31. ""..Ey halkım, size yemin ederim ki, milletimizin manevi gücü tüm dünyanınkinden üstündür...""


- Bozkurt



32. ""Artık ne ezen, ne de ezilen var" dedi. "Sadece kendilerinin ezilmesine izin verenler var. Türkler bunların arasında değildir.""


- Bozkurt



33. ""Ne zalim ne de mazlum diye bir şey yoktur," dedi.
"Yalnızca kendilerinin zulme uğramasına izin verenler vardır ve Türkler bunlardan biri değildir...""


- Bozkurt



34. "



"


- Bozkurt



35. "“Ancak kılıçlı el, hükümdar asasını tutabilir,”"


- Bozkurt



36. "Çünkü Atatürk de çok iyi biliyordu ki, hiçbir kitap, onun yaptığı eserlerin azametini ve Türk milletinin ona duyduğu sevgiyi asla azaltamazdı."


- Bozkurt



37. "Mustafa Kemal önündeki yolu, sabır, temkin ve zeka silâhıyla açmayı başardı"


- Bozkurt



38. "Türkiye Türklerindir."


- Bozkurt



39. "..Mustafa Kemal artık başarılı olacağından emindi.
Muharebe vakti yaklaşırken bir savaş çağrısı yaptı:
"Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz'dir. İleri!""


- Bozkurt



40. ""Büyük Millet Meclisi, Halkın cisimleşmiş halidir. Bütün yetki şüphesiz Halkındır.""


- Bozkurt



41. "Onları peçelerini çıkarmaları ve ortalığa çıkmaları için teşvik etti. Yerel seçimlerde oy kullanma hakkını verdi ve genel seçimler için de bu hakkı vereceğini vaat etti. Halk Fırkası’nda üye olarak,
erkeklerle aynı düzeyde yer almalarını sağladı. Hukukçu ve doktor olarak yetişmelerine yardım etti.
Ankara’da iki kadın, hâkim olarak atandılar. Dört kadın, İstanbul Belediye Meclisi üyesi olarak seçildiler"


- Bozkurt



42. "Beş yüz yıldır Türkiye’nin medeni ve ceza kanunlarını,” diyordu, “bir Arap şeyhinin kuralları ve teorileri ile işe yaramaz hoca nesillerinin tefsirleri belirledi."


- Bozkurt



43. "Mustafa Kemal uzun zamandan beri, yalnız kadının kurtuluşunu değil, aynı zamanda onların tüm devlet işlerinde yer almalarını da sağlamaya azmetmişti."


- Bozkurt



44. "O bir Türk'tü ve Türk olmaktan da mağrur bir biçimde övünç duyuyordu."


- Bozkurt



45. "Araplara ya da başka bir yabancı millete ne sempati besliyor ne de onları idare edebiliyordu. O bir Türk'tü ve Türk olmaktan gurur duyuyordu; dünyanın geri kalanını ise hakir görüyordu."


- Bozkurt



46. "“Eldeki tüm bilgiler, onun az rastlanır mükemmeliyette bir kurmay subay olduğunu ortaya koymaktaydı.”"


- Bozkurt



47. "Mustafa Kemal hayat dolu ve dipdiri, Türkiye’nin tek adamıydı.
O, steplerde yaşayan Tatarların bir geri dönüşü, bir anakronizm, ilkel ve vahşi güce sahip biri, dünyaya gelmesi gerektiği çağdan çok geç doğmuş bir liderdi.
Tüm Ortaasya’nın göçü sırasında doğmuş olsaydı, Bozkurt sancağı altında ve bir Bozkurt’un yüreği ve iç güdüleriyle Süleyman Şah’ın yanında at koşturuyor olurdu."


- Bozkurt



48. "Dövüşecekti. Türkiye’yi her şeye rağmen kurtaracak, onu büyük ve özgür kılacaktı."


- Bozkurt



49. "Ancak, Mustafa Kemal önündeki yolu, sabır, temkin ve zeka silâhıyla açmayı başardı."


- Bozkurt



50. "vurulması matematiksel olarak kesindi. Kurmayları sipere girmesi için yalvarmaya başladılar. “Hayır,” dedi; “Saklanmak adamlarım için kötü bir örnek olacaktır.” ilgisiz ve soğukkanlı bir tavırla kurmaylarıyla konuşurken, bir sigara yakıp gayet sakin onu içti."


- Bozkurt



51. "Türkler ya kendilerini kurtaracaklar ya da yok olacaklardı."


- Bozkurt



52. ""İstiklal Mahkemeleri, Türkiye'yi bir an önce bu durumdan arındıracaktı.""


- Bozkurt



53. ""Türk askeri asla savaştan kaçmaz, geri çekilme kelimesini lūgatinde barındırmaz. Siz, komutanım, Türk askerinin sırtını gördüyseniz bunu kendiniz kaçtığınız için görmüşsünüzdür. Kendi korkaklığın için Türk askerini suçlamaya nasıl cüret edersin!""


- Bozkurt



54. "Tüm ilerlemeleri durduran İslam’ın rutubetli elini, halka kaybettiren cami ve tekkeleri, Kur’an’a dayalı, gülünç ve çağdışı kanunları uygulayan hukuk sistemi lanetliyordu."


- Bozkurt



55. "“Mustafa Kemal hiç vakit kaybetmedi. Aceleyle oraya geldi. Sorumluluk karşısında ne duraksadı ne de yan çizdi. Derhal idareyi ele aldı. Olağanüstü bir akıl ve kişilik sahibiydi,”"


- Bozkurt



56. ""Daima," demişti bir defasında, "yalnız yaşamayı arzuladım: özgür olmayı, kendi yaşamımı sürmeyi.""


- Bozkurt



57. "“Yaşamı ve bağımsızlığı için en büyük fedakârlığı yapan bir millet başarısız olmaz. Yenilgi demek, milletin ölümü demektir.”"


- Bozkurt



58. "Atatürk de çok iyi biliyordu ki, hiçbir kitap onun yaptığı eserlerin azametini ve Türk milletinin ona duyduğu sevgiyi asla azaltamazdı."


- Bozkurt Mustafa Kemal



59. "Sokaklarda dilenmeyi yasakladı; deliye, sakata ve garip insanlara gülmeyi cezai müeyyideyi gerektiren bir suç olarak belirledi."


- Bozkurt



60. "“Ne ki düşmanın güç gösterisi Mustafa Kemal’i korkutmamıştı. Düşmana direnmeye hazırdı, onunla her nokta hakkında tek tek münakaşa ve mücade­le etmekte kararlıydı; ancak, hiç kimseden destek bulamadı.”"


- Bozkurt



61. "“Mustafa Kemal bu yenilgi ve karamsarlığın karşısında bile soğukkanlılığı­nı ve metanetini kaybetmedi.”"


- Bozkurt



62. "Ancak kılıçlı el, hükümdar asasını tutabilir."


- Bozkurt



63. "Yürekten bir devrimciydi. Kendini bir devrime önderlik eder, despotun egemenliğine son verir, ülkeyi kurtarır ve temizlerken hayal ediyordu. Bu hayallerin hepsinde, kendisini daima herkesin baş eğdiği ve saygı duyduğu bir lider olarak, daima merkezde görüyordu."


- Bozkurt



64. ""Ansızın talih Mustafa Kemal’e bir kez daha güldü. Liman von Sanders’in de belirttiği gibi, büyük bir kumandanın en temel niteliğine sahipti: Talih ve yine talih. Büyük bir kumandanın ikinci önemli niteliği de vardı onda: Talihi- ni yakalayıp kullanma yeteneği.""


- Bozkurt



65. ""Savaşta acele ve sürat kazandırır"
Napolyon"


- Bozkurt



66. "“Mustafa Kemal soğukkanlılığını korumaktaydı. Hiç telaşsız, ateş hattına girdi. Tutumu, sarsılmaz cesareti ve kararlılığıyla çevresindekilere ilham ver­di.”"


- Bozkurt



67. ""


- Bozkurt



68. ""Yaşam ve bağımsızlığı için en büyük fedakarlığı yapan bir millet başarısız olmaz. Yenilgi demek, milletin ölümü demektir.""


- Bozkurt



69. "Şimdiye kadar hiçbir doğu milleti sömürgecilere karşı düşmanca bir kalkışmaya girişmezken Türkler Avrupa'nın Ceberrutunu dize getirmiş, " beyaz adam" egemenliğine büyük bir darbe vurmuştu."


- Bozkurt



70. ""Türk askeri asla kacmaz. Geri cekilme sozunun ne demek oldugunu bile bilmez...""


- Bozkurt



71. ""Kadınların hiçbirine âşık olmadı. Onlarla ilişkileri duygusal ya da romantik düzeyde değildi. Vicdan azabı duymaksızın çabucak birinden öbürüne geçiyordu. iştahını doyuruyor ve bırakıyordu. Bu konuda tam bir doğulu gibi düşünüyordu: Cinsel iştahını doyurmak dışında, yaşamında kadının yeri yok​tu. ""


- Bozkurt



72. "Dinin yardımına gereksinim duyan bir yönetici zayıf iradeli demektir. Hiçbir korkak, yönetici olamaz"


- Bozkurt



73. "“Sakin sakin emirlere boyun eğecek biri olmak bir yana, her zaman son derece eleştirel bir kişilikteydi.”"


- Bozkurt



74. "“Mustafa Kemal ise temkinliydi. Parlaklık onu ihtiyatlı olmaya sevk ediyor­du. Büyük ve belirsiz düşünceler onu heyecanlandırmıyordu.”"


- Bozkurt



75. "''Hükümranlığını desteklemek üzere dine gereksinim duyan biri, zayıf bir adamdır,”"


- Bozkurt



76. ""Hükümdar asasını yalnızca kılıcı kullanabilen el tutmalıdır.""


- Bozkurt



77. "Mecliste, (Ben ne bütün İslam ümmetlerinin birliğine, ne de Türk milletlerinin birliğine inanmıyorum. Her birimizin ideallerine bağlı kalmaya hakkı vardır, ancak Hükümet, sabit bir siyasetle, gerçeklere dayalı olarak, tek ve tek bir görüşle - milletin hayatını ve bağımsızlığını doğal sınırları içinde korumak için - istikrarlı olmalıdır. Ne duygu ne de yanılsama politikamızı etkilememelidir. Hayaller ve gölgeler uzaklara! Geçmişte bize pahalıya mal oldular."

"I am neither a believer in a league of all the nations of Islam, nor even in a league of the Turkish peoples. Each of us has the right to hold to his ideals, but the Government must be stable with a fixed policy, grounded on facts, and with one view and one alone-to safeguard the life and the independence of the nation within its natural frontiers. Neither sentiment nor illusion must influence our policy. Away with dreams and shadows! They have cost us dear in the past.""


- Bozkurt



78. ""A nation which makes the ultimate sacrifices for life and independence does not fail. Failure means the Nation is dead."

"Hayatı ve bağımsızlığı için en büyük fedakarlıkları yapan bir millet başarısız olmaz. Başarısızlık, Ulus'un ölmesi demektir."


- Bozkurt



79. "Mustafa Kemal fiziksel anlamda olduğu kadar zihnen de korkusuzdu. Fes yerine şapka giymek ve halk toplantısına böyle katılmak, rahatlıkla maskaralık olarak değerlendirilebilirdi. Kalabalık onunla alay edebilir, ona gülebilirdi. Fiziksel şiddetle karşılaşmaktan korkmadığı gibi, alay edilmekten de çekinmiyordu"


- Bozkurt



80. "“Sizler Türksünüz! Daha dün uyruğunuz ve köleniz olan bu Yunanlıların karşısında boyun mu eğeceksiniz? Buna inanamam! Birleşin ve hazırlanın; o zaman zafer bizim olacaktır.”"


- Bozkurt



81. "Politikasını etkin bir iç yönetim ve yabancıların sınır dışı edilmesi oluşturuyordu.
"Türkiye Türklerindir!" ise sloganıydı."


- Bozkurt



82. "Edinebildikleri tüm devrimci edebiyatı birlikte bir çırpıda bitirdiler: Voltaire, Rousseau, tüm Fransız yazarlar, Hobbes ve John Stuart Mills'in ekonomi politikası. Bunların hepsi yasaklı kitaplardı. Bu kitaplarla beraber yakalanmak hapse gideceği anlamına geliyordu ancak bu tehlike, okumayı daha da keyifli hale getirmişti."


- Bozkurt



83. ""Bu İngilizler, bizim de onlar kadar iyi olduğumuzun farkına varacaklar! Bize dengiymişiz gibi muamele edecekler! Onlara asla boyun eğmeyeceğiz! Medeniyetlerini onların başına yıkıncaya dek son adamımız kalana kadar onlara karşı koyacağız!""


- Bozkurt



84. "Sultan, Damat Ferit’i mevkiine geri çağırmış, milliyetçilere sempati besleyen herkese görevinden azletmiş, kendisine bağlı olan tüm tebaayı Ankara’da bulunan hainlere karşı yardıma çağıran daha fazla bildiri yayınlamış ve sonunda yasal bir hükümle Mustafa Kemal ve çevresindekileri kanun kaçağı ilan etmişti. Hepsini dinsiz ilan edip ölüme mahkum ederek onları öldüren kişinin kutsal bir görev yapmış olacağını, bu dünyada ve ahirette mükafatını alacağını duyurmuştu."


- Bozkurt



85. "Sarışın bir kurda benziyordu.
Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.
Yürüdü uçurumun başına kadar,
eğildi, durdu.
Bıraksalar
ince, uzun bacaklarının üstünde yaylanarak
ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak
Kocatepe'den Afyon Ovası'na atlayacaktı.

Nazım Hikmet, Kurtuluş Savaşı Destanı' nından"


- Bozkurt Mustafa Kemal



86. ""Bütün ulusları tanıyorum" diyordu, "Onları bir halkın karakterinin çırılçıplak kaldığı bir anda, savaş alanında, ateş altında, ölümün eşiğindeyken inceledim. Türk milleti, yemin ederim ki, milletimizin manevi gücü bütün dünyanınkinden üstündür."


- Bozkurt



87. "Devrimler dökülen kanlar üzerinde yükselmelidir,” dedi. “Dökülen kanlar üzerinde temellenmeyen bir devrim, kalıcı olmayacaktır.”"


- Bozkurt



88. "O, Türkiye’de bir daha kesinlikle bir diktatör ortaya çıkmasın diye dikta​tör olmuştur."


- Bozkurt



89. ""Yaşam ve bağımsızlık için büyük fedakarlıklar yapan bir millet başarısız olamaz. Başarısızlık, milletin varlığının sona ermesi demektir.""


- Bozkurt



90. "Sonra Mustafa Kemal kürsüye çıkarak "Hilafet, din adamları ve din için bu milletin beş asırdır öldüğü yetmedi mi? Artık Türkiye'nin kendi menfaatlerini düşünme ve Hintlilerin, Arapların yükünü taşımaktan kurtulma zamanı gelmiştir," dedi."


- Bozkurt



91. "Ansızın bütün kontrolünü kaybetti. Öfkeden titreyerek, homurdanarak bir masanın üzerine sıçradı ve toplantıyı durdurdu.”Efendiler, Osmanlı Sultanı egemenliği halktan zorla almıştır,” dedi “ve halk şimdi zorla onu geriye alıyor. Saltanat Hilafet’ten ayrılmalı ve kaldırılmalıdır. Bu görüşe katılır ya da katılmazsınız, bu sizin bileceğiniz iş. Ama ne olursa olsun bu gerçekleşecektir, bu arada bazılarının kafaları kesilse dahi.”"


- Bozkurt



92. "“Onlar, o İngilizler bizim onlar kadar güçlü olduğumuzu yakında öğrenecekler! Bize kendi eşitleri olarak davranacaklar! Onlara asla boyun eğmeyeceğiz. Uygarlıklarını başlarına geçirinceye dek, son ferdimize kadar onlara karşı koyacağız!”"


- Bozkurt



93. "Halide Edip karargâha ulaştığında, artık başarısından emindi. Muharebe saati yaklaşırken, bir savaş bildirisi yayımladı:
“Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir, İleri!”
26 Ağustos sabahı saat dörtte, Türkler Afyon’a ve Yunan mevzilerinin anahtarı konumundaki Dumlupınar’a saldırdılar. Akşam olduğunda, Yunan ordusunu yarıya bölerek ve gerideki güçleriyle irtibatını keserek, büyük bir şiddetle düşmanı yarıp geçmişlerdi bile."


- Bozkurt



94. ""


- Bozkurt



95. "Mustafa Kemal için, verdiği sözler, daima amaca ulaşmak kullanılan ve pek az yerine getirilen araçlar olmuştu."


- Bozkurt



96. "" İçinde bulunduğu arenada ya en büyük olmayı ya da hiç olmamayı tercih ederdi .""


- Bozkurt



97. "Hali hazırda halk siyaseti bir tarafa bırakarak tüm enerjisini ziraate ve tarıma sarf etmelidir."


- Bozkurt



98. "“Yaşamı ve bağımsızlığı için en büyük fedakârlığı yapan bir millet başarısız olmaz. Yenilgi demek, milletin ölümü demektir.”"


- Bozkurt



99. "Pullar, gerçek Türklüğün simgesi olan bozkurt resmiyle basılıyordu."


- Bozkurt



100. "Politikacılar hala iktidarı kapmak için aralarında ağız dalaşı yapmakla meşguldüler. kısacası ortada olayları denetim altına alabilecek ya da yönlendirebilecek istikrarlı bir hükümet yoktu."


- Bozkurt



101. ""Din kişisel bir meseledir. Cumhuriyetin her vatandaşı dinine kendisi karar verebilir.""


- Bozkurt



102. "Halide Edip karargâha ulaştığında, artık başarısından emindi. Muharebe saati yaklaşırken, bir savaş bildirisi yayımladı:
“Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir, İleri!”
26 Ağustos sabahı saat dörtte, Türkler Afyon’a ve Yunan mevzilerinin anahtarı konumundaki Dumlupınar’a saldırdılar. Akşam olduğunda, Yunan ordusunu yarıya bölerek ve gerideki güçleriyle irtibatını keserek, büyük bir şiddetle düşmanı yarıp geçmişlerdi bile."


- Bozkurt



103. "“Önder, Mustafa Kemal’dir. Bizlerse sadece onun yardımcı kuvvetleriyiz.”"


- Bozkurt



104. "“Ne Tanrı’dan, ne bir kişiden ne de kurumdan çekinmeyen, tam bir devrimciydi.”"


- Bozkurt



105. "Ankara, kıraç bozkırların ortasında yer alan virane bir köyden başka bir şey değildi."


- Bozkurt



106. "Mustafa Kemal köşeye sıkıştırılmış soylu bir kurt gibi dövüşüyordu."


- Bozkurt



107. "Mustafa Kemal misyonunu, davasını kendisine tamamen inanmış, bir ideal adam edası ile yerine getirirdi. Onun davası ülkesini, zengin, müreffeh ve çağdaş bir ülke haline getirmekti. Bu ülküsüne ulaşmanın tek yolunun halkın dertleri ile ilgilenmek, halkı eğitmek ve yönlendirmek olduğuna inanıyordu."


- Bozkurt



108. "Her Türk artık Ingilizler'in denetimi altında olduğu sürece İstanbul'da hiçbir şey yapılamayacağını anlamıştı. Padişaha ya da merkezi hükümete güvenmek yararsızdı. Mustafa Kemal haklıydı. Kendilerini yalnizca kendileri koruyabilirlerdi"


- Bozkurt



109. ""


- Bozkurt



110. "Cok iyi bir ogretmendi; Acik, kesin ve ogrencileri uzerindeki hakimiyetinden emin, onlarin beceriksiz cabalarina karsi sakaci ve alayci..."


- Bozkurt



111. ""Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz' dir. İleri!"..."


- Bozkurt



112. "Mustafa Kemal'in hiçbir dış yardımın yararına inancı yoktu:
Türkler ya kendi kendilerini kurtaracaklar ya da yok olacaklardı."


- Bozkurt



113. "Türkiye'yi yalnızca Türklerin kontrol etmesi gerektiğini ısrarla savunmuştu.( Mustafa Kemal)"


- Bozkurt



114. "“Ben ne bütün İslam milletlerinin birliğine, hatta ne de Türk halklarının birliğine inanıyorum. Her birimiz kendi ideallerine sahip olma hakkına sahibiz, ancak,
hükümetimiz gerçeklere dayanan belirli bir politika izlemeli ve bir tek amaçla, doğal şuurları içindeki milletinin bağımsızlığını ve yaşamını koruma amacıyla çalışmalıdır. Ne duygusallık ne de yanılsama,
siyasamızı etkilememelidir. Düşleri ve hayaletleri bir yana bırakılım! Geçmişte bunlar bize çok pahalıya mal olmuştu.”"


- Bozkurt



115. "Eğer uygar bir halk olacaksak,” dedi, “uygar, uluslararası kabul görmüşş giysileri giymeliyiz. Fes,
cehaletin simgesidir.” Yolculuk ettiği her yerde, başındaki şapkasıyla aynı sözleri vaaz etti."


- Bozkurt



116. "“Her büyük hareket,” diyordu, “temelini, bütün güç ve büyüklüğün asıl kaynağı olan halkın derin maneviyatında aramalıdır.”"


- Bozkurt



117. "Meclis’te de şunları söyledi: “Ben ne bütün İslam milletlerinin birliğine, hatta ne de Türk halklarının birliğine inanıyorum. Her birimiz kendi ideallerine sahip olma hakkına sahibiz, ancak, hükümetimiz gerçeklere dayanan belirli bir politika izlemeli ve bir tek amaçla, doğal şuurları içindeki milletinin bağımsızlığını ve yaşamını koruma amacıyla çalışmalıdır. Ne duygusallık ne de yanılsama, siyasamızı etkilememelidir. Düşleri ve hayaletleri bir yana bırakılım! Geçmişte bunlar bize çok pahalıya mal olmuştu.”
.... ~..."


- Bozkurt



118. "“Ben ne bütün İslam milletlerinin birliğine, hatta ne de Türk halklarının birliğine inanıyorum. Her birimiz kendi ideallerine sahip olma hakkına sahibiz, ancak,
hükümetimiz gerçeklere dayanan belirli bir politika izlemeli ve bir tek amaçla, doğal şuurları içindeki milletinin bağımsızlığını ve yaşamını koruma amacıyla çalışmalıdır. Ne duygusallık ne de yanılsama,
siyasamızı etkilememelidir. Düşleri ve hayaletleri bir yana bırakılım! Geçmişte bunlar bize çok pahalıya mal olmuştu.”"


- Bozkurt



119. "Eğer uygar bir halk olacaksak,” dedi, “uygar, uluslararası kabul görmüşş giysileri giymeliyiz. Fes,
cehaletin simgesidir.” Yolculuk ettiği her yerde, başındaki şapkasıyla aynı sözleri vaaz etti."


- Bozkurt



120. ""Sizler" diye haykırdı, "Sizler Türksünüz! Daha dün uyruğunuz ve köleniz olan bu Yunanların karşısında boyun mu eğeceksiniz? Buna inanmam! Birleşin ve hazırlanın; o zaman zafer bizim olacaktır"."


- Bozkurt Mustafa Kemal



121. "Türk halkının tarif edilemez karakterine ve bu memleketten büyük bir millet yaratma amacı olduğuna dair sarsılmaz bir inancı ve kararlı bir sadakati bulunuyordu."


- Bozkurt



122. "O, Türkiye'de bir daha kesinlikle bir Diktatör ortaya çıkmasın diye Diktatör olmuştur."


- Bozkurt



123. "Mustafa Kemal’in herhangi bir dış yardıma güveni yoktu. Türkler ya kendi kendini kurtarmalı ya da yok olmalıydı."


- Bozkurt



124. "... O sırada odanın bir köşesinde duran bir Alman generali yüksek sesle:
"Türk birlikleri hiçbir işe yaramaz. Bunlar sadece kaçmasını bilen hayvan sürüleridir. Doğrusu onlara kumanda eden hiç kimseye gıpta etmem" diyordu.
Mustafa Kemal şimşek gibi Alman'a doğru döndü, gözleri kızgınlıkla alevlenmişti, tüm vücudu öfkeyle titriyordu.
"Ben de bir askerim" dedi. "Bu orduya kumanda ediyorum." Sesi Türklere olan tutkulu inancıyla titreyen bir trampet gibi tınlıyordu. Türk askeri asla kaçmaz. Geri çekilme sözünün ne demek olduğunu bile bilmez. Siz, generalim, eğer Türk askerlerinin koştuğunu görürseniz, bunu ancak kendiniz kaçarken görmüş olmalısınız. Kendi korkaklığınızın suçunu Türk askerine yüklemeye nasıl cesaret edersiniz!"
Tam bir ölüm sessizliğine bürünen bekleme odasında bulunan herkes onun sesindeki tutku ile sarsılmışken Mustafa Kemal dimdik yürüdü, Enver'in yanından geçerek çıktı, sarayı terk etti."


- Bozkurt Mustafa Kemal



125. "“Bizim bir tek ilkemiz var: Tüm sorunları Türkiye’nin bakış açısından de­ğerlendirmek ve Türk çıkarlarını korumak.”"


- Bozkurt



126. ""


- Bozkurt



127. "“Her büyük hareket,” diyordu, “temelini, bütün güç ve büyüklüğün asıl kaynağı olan halkın derin maneviyatında aramalıdır.”"


- Bozkurt



128. ""Hayatı ve bağımsızlığı için en büyük fedakarlıkları yapan bir millet başarısız olmaz. Başarısızlık, Ulus'un ölmesi demektir."
.... ~..."


- Bozkurt



129. "Halkı ona “Bozkurt” adını verdi."


- Bozkurt



130. "Mustafa Kemal halkının yararına olan devrimleri halka rağmen gerçekleştirmeyi göze almış bir liderdi."


- Bozkurt Mustafa Kemal



131. "Şimdiye kadar hiçbir doğu milleti sömürgecilere karşı düşmanca bir kalkışmaya girişmezken Türkler Avrupa’nın ceberrutunu dize getirmiş, 'beyaz adam' egemenliğine büyük bir darbe vurmuştu."


- Bozkurt Mustafa Kemal



132. "“Her büyük hareket,” diyordu, “temelini, bütün güç ve büyüklüğün asıl kaynağı olan halkın derin maneviyatında aramalıdır.”"


- Bozkurt



133. "Türk askeri asla kaçmaz. Geri çekilme sözünün ne demek olduğunu bile bilmez. Siz, generalim, eğer Türk askerlerinin koştuğunu görürseniz, bunu ancak kendiniz kaçarken görmüş olmalısınız. Kendi korkaklığınızın suçunu Türk askerine yüklemeye nasıl cesaret edersiniz!”"


- Bozkurt



134. "Latife hanım"You do not understand,".
"I love you, but I will not be your mistress. Marry me and I am yours."

Atatürk: "What is marriage?"
"a few empty words said by a dirty bearded priest. Do they make so much difference ? Moreover, I have sworn not to marry until my work for Turkey is done. I need you. I need you now."
"I too have sworn," she replied, "I will not give myself except in marriage. It is my condition. My oath holds as well as yours.""


- Bozkurt



135. "Başta Halep halkı sakin ve sessizdi. Ama İngiliz öncü birlikleri yaklaştıkça düşmanca ve acımasızca davranmaya başladılar."


- Bozkurt



136. ""Ayaklarından emin olana ve yolu bilinceye kadar halkımın elinden tutacağım. O zaman kendileri için seçim yapabilirler ve kendilerini yönetebilirler. O zaman işim bitecek."

"I will lead my people by the hand along the road until their feet are sure and they know the way. Then they may choose for themselves, and rule themselves. Then my work will be done.""


- Bozkurt



137. "İsviçre'den alınan yasa, ailelerin vaziyetinde ve mülkiyet haklarında devrim yaratmıştı; çok eşliliği ve haremleri yasaklayarak kocalarının mülkü olarak görülen kadınların konumunu kökten değiştirmiş, özgür birer birey ve vatandaş haline getirmişti."


- Bozkurt



138. "“Selanik” kentinde Ali Rıza ve Zübeyde ailesinin Mustafa isminde bir oğlu doğdu. İşte bu daha sonra “Mustafa Kemal” ve “Atatürk” olarak tanınacak olan şahıstan başkası değildi… Veya kaderin Türkiye’yi yok olmaktan ve bölünmekten kurtarmakla görevlendirdiği bir Bozkurt."


- Bozkurt



139. "Savaş bir şans oyunudur. Siz elinizden geleni yaptınız. Sorumluluk Talih’e aittir."


- Bozkurt



140. "Hevesle Mustafa Kemal'i dinliyorlardı. Gittiği her yerde halka umut ve eylem konusunda yeni bir heyecan aşılıyordu. Bayrak altında toplanan çeşit çeşit insanın oluşturduğu kalabalık, hepsi de yırtık pırtık giysiler içindeki bir sefiller topluluğuydu."


- Bozkurt



141. "" Atatürk de çok iyi biliyordu ki, hiçbir kitap onun yaptığı eserlerin azametini ve Türk milletinin ona duyduğu sevgiyi asla azaltamazdı! "
... ~..."


- Bozkurt



142. "Mustafa Kemal uzun zamandan beri, yalnız kadının kurtuluşunu değil, aynı zamanda onların tüm devlet işlerinde yer almalarını da sağlamaya azmetmişti."


- Bozkurt



143. "Enver paşa ile Mustafa Kemal Atatürk arasındaki en temel fark Atatürk’ün daha gerçekçi ve somut plan yapabilmesinden kaynaklanıyordu . Enver paşa hayallerinin peşine hesapsız bir şekilde gitmiş sonrasında ise hayal kırıklığına uğramıştı."


- Bozkurt Mustafa Kemal



144. "Mustafa Kemal'in siyasası, içerde daha etkin bir Hükümet ile yabancıların kovulmasından oluşuyordu.
"Türkiye Türklerindir! " onun savaş çığlığıydı..."


- Bozkurt Mustafa Kemal



145. ""Telaş etmeyin evlatlarım. Hiç acele etmeyin. En doğru anı seçeceğiz, o zaman ben en öne çıkacağım. Süngülerinizi takmış ve keskinleştirmiş olarak siz hazır beklerken elimi kaldırdığımı gördüğünüzde, peşimden gelin.""


- Bozkurt



146. "Başta Halep halkı sakin ve sessizdi. Ama İngiliz öncü birlikleri yaklaştıkça düşmanca ve acımasızca davranmaya başladılar."


- Bozkurt



147. "Arabistan, Filistin ve Suriye Türklerin sadece fatih ve idareci olarak ellerinde bulundurdukları Arap ülkeleri idi. Buralar kaybedilebilirdi.
Halep'te , bu yeni hat üzerinde Türk çocuklarını arkalarını kayalara vererek, düşmanı kendi ülkelerinden, Türkiye'den uzak tutmaları için savaştıracaktı. Burada anavatan için son nefeslerini verinceye değin çarpışacaklardı."


- Bozkurt



148. "“Ben sizler gibi olmak niyetinde değilim, ben önemli biri olacağım” di­yor ve kendi yoluna gidiyordu."


- Bozkurt



149. "“Siper kazma; düşman mevzilerine ulaşmak için “sı­çan yolları” ve tüneller açma; tehlike karşısında, gergin bir durumda kalma­sına yol açan koşullar; düşmanın kafayı patlatan sonu gelmez kurşun sesleri; patlayan şarapnellerin sinirleri bozan patırtıları; karanlıkta iki cephe arasında kalan sahipsiz mıntıkada dikenli telleri onarmanın getirdiği büyük korku; sal­dırmak için gruplar halinde bir tünelde beklemenin ıstırabı; düşmanın sün­güler ve el bombalarıyla yapacağı ani dehşet verici saldırının daha da ıstırap verici bekleyişi; dar siperlerde ve yeraltında yabanıl, soğuk çelik ve ölüm; uygarlıktan uzak, acı çeken bedenler ve etrafa saçılan şarapnellerle gelen ölüm...”"


- Bozkurt



150. "Dahası saray yaşamı Vahdeddin'in iliğini kurutmuştu. Vahdeddin bir korkaktı."


- Bozkurt



151. "Gazeteler onu "Boğazların ve Payitahtın Kurtarıcısı" olarak selamlamaktaydı."


- Bozkurt



152. "Her Türk artık Ingilizler'in denetimi altında olduğu sürece İstanbul'da hiçbir şey yapılamayacağını anlamıştı. Padişaha ya da merkezi hükümete güvenmek yararsızdı. Mustafa Kemal haklıydı. Kendilerini yalnizca kendileri koruyabilirlerdi"


- Bozkurt



153. "Mustafa Kemal’in yüzünde alaycı bir ifade vardı. Onların güçsüzlüğünde kendi gücünün büyüklüğünü görüyor olmalıydı."


- Bozkurt



154. ""


- Bozkurt



155. "Ortada muhalifleri olmadığından tek başına aday olan Mustafa Kemal Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaşkanlığına seçildi. Bu seçimden sonra Mustafa Kemal ülkenin tek meşru lideri olmuştu. Kanun gereği başbakanı ve bakanları atama yetkiside ona arttı. Artık o hem Vekiller Heyetinin (Bakanlar kurulu) başı hem millet Meclisi başkanı hem de Halk Partisi’nin başkanı olmuştu. Tüm bunlardan daha da önemlisi, tüm halkın ve ordunun başkomutanı idi…"


- Bozkurt



156. "Dosyasına "Zeki fakat asabi ve samimi olunması imkansız bir genç" şeklinde bir not düşülmüştü."


- Bozkurt



157. "Arabistan, Filistin ve Suriye Türklerin sadece fatih ve idareci olarak ellerinde bulundurdukları Arap ülkeleri idi. Buralar kaybedilebilirdi.
Halep'te , bu yeni hat üzerinde Türk çocuklarını arkalarını kayalara vererek, düşmanı kendi ülkelerinden, Türkiye'den uzak tutmaları için savaştıracaktı. Burada anavatan için son nefeslerini verinceye değin çarpışacaklardı."


- Bozkurt



158. "Gazeteler onu "Boğazların ve Payitahtın Kurtarıcısı" olarak selamlamaktaydı."


- Bozkurt



159. "Her Türk artık Ingilizler'in denetimi altında olduğu sürece İstanbul'da hiçbir şey yapılamayacağını anlamıştı. Padişaha ya da merkezi hükümete güvenmek yararsızdı. Mustafa Kemal haklıydı. Kendilerini yalnizca kendileri koruyabilirlerdi"


- Bozkurt



160. "Mustafa Kemal’in yüzünde alaycı bir ifade vardı. Onların güçsüzlüğünde kendi gücünün büyüklüğünü görüyor olmalıydı."


- Bozkurt



161. "Sizler, sizler Türksünüz!
Daha dün uyruğunuz ve köleniz olan bu Yunanlıların karşısında boyun mu eğeceksiniz? Buna inanamam! Birleşin ve hazırlanın; o zaman zafer bizim olacaktır."


- Bozkurt



162. "Bu tarihten dört yıl sonra, Ege Denizi'nin tepe noktasında bulunan "Selanik" kentinde Ali Rıza ve Zübeyde ailesinin Mustafa isminde bir oğlu doğdu... İşte bu daha sonra "Mustafa Kemal" ve "Atatürk" olarak anılacak olan şahıstan başkası değildi... Veya kaderin Türkiye'yi yok olmaktan ve bölünmekten kurtarmakla görevlendirdiği bir bozkurt..."


- Bozkurt



163. "Padişahın bütün hesabı kendi tahtı idi, onun için Türkiye, tahtından ibaretti. Tahtı kurtulursa Türkiye de kurtulmuş olacaktı. Bu gayeye ulaşmak için gerekirse işgalcilerle işbirliği yapabilirdi."


- Bozkurt



164. "Mustafa Kemal'de olağanüstü bir gurur, Türkiye'den ve Türk olmaktan duyduğu gurur -geçmişindeki muazzam tarihiyle hükmedici bir ırktan duyduğu gurur- vardı."


- Bozkurt



165. ""Dinin yardımına gereksinim duyan bir yönetici zayıf iradeli demektir. Hiçbir korkak, yönetici olamaz.""


- Bozkurt



166. "Bir başka olayda da Gelibolu'ya dönerken bir İngiliz uçağı, otomobilini baştan aşağı taradı. Bombalar arabanın önünde ve arkasındaki yolda patladı; bir tanesi de ön cama çarpıp şoförü öldürdü, fakat Mustafa Kemal'e hiçbir şey olmadı."


- Bozkurt



167. "Bir gün genç ve yaşam dolu iken, ertesi gün on yaş ihtiyarlamış, kırışmış ve yorgun göründüğü oluyordu..."


- Bozkurt



168. "Fakat millet ölmemişti, o, milletin hayatta olduğunu biliyordu. Millete duyduğu bu inanç onu sarıyor, sarsıyor, her kelimesinde, her emrinde ya da söylevlerinde canlı bir yürek gibi atıyordu."


- Bozkurt



169. "... Her iki çarpışmada da Türklere zaferi kazandıran ve yarımada ile İstanbul'u kurtaran, eldeki bu bir avuç asker ile Mustafa Kemal'in olağanüstü kişiliği olmuştu.
Aralık 1915'te, İngilizler yarışı terk edip yarımadayı boşalttılar. Türk kuvvetleri sadece devriye görevini yürütecek miktara indirildi ve Mustafa Kemal de İstanbul'a döndü."


- Bozkurt Mustafa Kemal



170. "Enver eskiden beri Almanlara karşı sempati beslediğinden Batı aleminde en fazla Almanlara güveniyordu."


- Bozkurt



171. "tüm İslam ülkelerinden, Hindistan, Afrika, Malay Devletleri, Rusya, Afganistan, İran ve Çin, hatta Hıristiyan Macaristan’dan bile kutlama mesajları,onur kılıçları, övgü telgrafları yağıyordu: Her insanın başını döndürmeye yetecek kadar aşırı övgüler birbirini izliyordu. Dünyadaki tüm bağımlı uluslar yeni bir umutla kıpırdanmaya başlamıştı. Batı’ya karşı düşmanlığın kümeleştiği her yerde insanlar kendilerine yeni bir savunucu bulduklarına inanarak,
yepyeni bir umutla Mustafa Kemal’i görmeye geliyorlardı. Avrupa’nın tüm kudretine galip gelmiş olan bu Müslüman kumandanı, kendilerinin beyaz adamdan ve Hıristiyan’dan kurtuluşa doğru ilerleyişlerinin öncüsü olarak görüyorlardı. Sovyetler onu sıkıştırıyordu. Afganistan, askeri ittifak öneriyordu. Hintliler, Suriyeliler ve Mısırlılar yardımını istiyorlardı. Her taraftan Batı’ya karşı Doğu’nun şampiyonluğunu yapması için davetler geliyordu."


- Bozkurt



172. "“Bütün sorunlar, dinin devlet içinde kötü kullanımından kaynaklanmaktadır. ... Hükümranlığını desteklemek üzere dine gereksinim duyan biri, zayıf bir adamdır,”"


- Bozkurt



173. "... Top atışı kesildi. Bir an için Mustafa Kemal, adeta güçlü bir lider figürü olarak tek başına ayakta durdu. Hemen sonra bir elini kaldırıp ileriye atıldı. Yabanıl naralar atan Türk piyadesi, karşı durulmaz bir süngü denizi halinde dalga dalga onun ardından tırmanmaya başladı. İki İngiliz taburunu ezip geçtiler. North Lancashire taburu bozuldu ve kaçmaya başladı, Wiltshire taburu ise son askerine kadar süngüden geçirildi. Türkler tepenin eteklerinden aşağıya doğru, denize kadar her şeyi ezip geçtiler. İngiliz savaş filosu üzerlerine bombalar yağdırdı. Dev şarapneller ve demir parçaları sağanağı toprakta kocaman delikler açıyordu. Geri çekildiler ve siper kazdılar; ancak Conkbayırı Tepesi'ni temizlemişlerdi. Çarpışma kazanılmıştı..."


- Bozkurt Mustafa Kemal



174. "



"


- Bozkurt



175. ""


- Bozkurt



176. ""Türkiye Türklerindir!" onun savaş çığlığıydı."


- Bozkurt



177. "Bir başka olayda da Gelibolu'ya dönerken bir İngiliz uçağı, otomobilini baştan aşağı taradı. Bombalar arabanın önünde ve arkasındaki yolda patladı; bir tanesi de ön cama çarpıp şoförü öldürdü, fakat Mustafa Kemal'e hiçbir şey olmadı."


- Bozkurt



178. "Bir gün genç ve yaşam dolu iken, ertesi gün on yaş ihtiyarlamış, kırışmış ve yorgun göründüğü oluyordu..."


- Bozkurt



179. "Fakat millet ölmemişti, o, milletin hayatta olduğunu biliyordu. Millete duyduğu bu inanç onu sarıyor, sarsıyor, her kelimesinde, her emrinde ya da söylevlerinde canlı bir yürek gibi atıyordu."


- Bozkurt



180. "... Her iki çarpışmada da Türklere zaferi kazandıran ve yarımada ile İstanbul'u kurtaran, eldeki bu bir avuç asker ile Mustafa Kemal'in olağanüstü kişiliği olmuştu.
Aralık 1915'te, İngilizler yarışı terk edip yarımadayı boşalttılar. Türk kuvvetleri sadece devriye görevini yürütecek miktara indirildi ve Mustafa Kemal de İstanbul'a döndü."


- Bozkurt Mustafa Kemal



181. "Enver eskiden beri Almanlara karşı sempati beslediğinden Batı aleminde en fazla Almanlara güveniyordu."


- Bozkurt



182. "tüm İslam ülkelerinden, Hindistan, Afrika, Malay Devletleri, Rusya, Afganistan, İran ve Çin, hatta Hıristiyan Macaristan’dan bile kutlama mesajları,onur kılıçları, övgü telgrafları yağıyordu: Her insanın başını döndürmeye yetecek kadar aşırı övgüler birbirini izliyordu. Dünyadaki tüm bağımlı uluslar yeni bir umutla kıpırdanmaya başlamıştı. Batı’ya karşı düşmanlığın kümeleştiği her yerde insanlar kendilerine yeni bir savunucu bulduklarına inanarak,
yepyeni bir umutla Mustafa Kemal’i görmeye geliyorlardı. Avrupa’nın tüm kudretine galip gelmiş olan bu Müslüman kumandanı, kendilerinin beyaz adamdan ve Hıristiyan’dan kurtuluşa doğru ilerleyişlerinin öncüsü olarak görüyorlardı. Sovyetler onu sıkıştırıyordu. Afganistan, askeri ittifak öneriyordu. Hintliler, Suriyeliler ve Mısırlılar yardımını istiyorlardı. Her taraftan Batı’ya karşı Doğu’nun şampiyonluğunu yapması için davetler geliyordu."


- Bozkurt



183. "“Bütün sorunlar, dinin devlet içinde kötü kullanımından kaynaklanmaktadır. ... Hükümranlığını desteklemek üzere dine gereksinim duyan biri, zayıf bir adamdır,”"


- Bozkurt



184. "... Top atışı kesildi. Bir an için Mustafa Kemal, adeta güçlü bir lider figürü olarak tek başına ayakta durdu. Hemen sonra bir elini kaldırıp ileriye atıldı. Yabanıl naralar atan Türk piyadesi, karşı durulmaz bir süngü denizi halinde dalga dalga onun ardından tırmanmaya başladı. İki İngiliz taburunu ezip geçtiler. North Lancashire taburu bozuldu ve kaçmaya başladı, Wiltshire taburu ise son askerine kadar süngüden geçirildi. Türkler tepenin eteklerinden aşağıya doğru, denize kadar her şeyi ezip geçtiler. İngiliz savaş filosu üzerlerine bombalar yağdırdı. Dev şarapneller ve demir parçaları sağanağı toprakta kocaman delikler açıyordu. Geri çekildiler ve siper kazdılar; ancak Conkbayırı Tepesi'ni temizlemişlerdi. Çarpışma kazanılmıştı..."


- Bozkurt Mustafa Kemal



185. "Mustafa Kemal :" Ben sizin gibi sıradan bir çocuk değilim, sizi muhatap almak istemiyorum". derdi"


- Bozkurt



186. "“Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin oybirliğiyle aldığı karar sonucu, Saltanat ilga edilmiştir” diyerek oturumu kapattı. Mustafa Kemal, taraftarlarıyla çevrilmiş olarak Meclis’ten ayrıldı."


- Bozkurt



187. "Derslerinde Manastır'da Selanik Askerî Rüştiyesinde olduğu kadar başarılıydı. Dosyasına "Zeki fakat asabi ve samimi olunması imkansız bir genç." şeklinde bir not düşülmüştü."


- Bozkurt



188. "... O uyaran ve coşku veren kişiliğiyle Türk ordusuna dişini sıkma ve mevkiini bırakmama cesareti aşılıyordu. Zaman zaman mevkiye hakim bir tepe kaybediliyor, yenilgi kesin görünüyor, Türk hattı bozuluyor, çatlıyor; fakat her defasında en kritik anda ve en kritik noktada Mustafa Kemal yardıma koştuğu için kırılmıyordu. Arazinin her santimetre karesini öğrenmişti; birliklerinin her birinin değerini, hatta her tabur kumandanın kapasitesini biliyordu. Alagöz'deki odadan muharebeyi yürüten ve egemen olan Mustafa Kemal'di."


- Bozkurt Mustafa Kemal



189. "Halk istiklaline kavuşuncaya kadar yerimden ayrılmayacağım."


- Bozkurt



190. "“Türkiye, Türklerindir.”"


- Bozkurt



191. "“Din kişisel bir meseledir,” diye devam etti; “Cumhuriyetin her vatandaşı dinine kendisi karar verebilir.”"


- Bozkurt



192. "Vurulması matematiksel olarak kesindi.Kurmayları sipere girmesi için yalvarmaya başladılar.”Hayır”dedi; “Saklanmak adamlarım için kötü bir örnek olacaktır.” İlgisiz ve soğukkanlı bir tavırla kurmaylarıyla konuşurken, bir sigara yakıp gayet sakin onu içti.Bu arada aşağıda siperin güvenliği altında duran adamları,büyülenmiş gibi onu seyrediyordu…"


- Bozkurt



193. "Sabaha karşı 3.00'de Mustafa Kemal siperlerden çıktı, yürüyerek ilerledi. İngilizler ateş açtı. Bir kurşun saatini parçaladı; fakat kendisine yine bir şey olmadı. Yaralanmış olsaydı, hücum asla gerçekleştirilemeyecekti."


- Bozkurt



194. "Napolyon'un "Vitesse, vitesse, toujours vitesse" (Sürat, sürat, daima sürat) şeklindeki düsturu onun her zaman kullanmaktan hoşlandığı bir deyiş olmuştu."


- Bozkurt



195. "''Türkiye, Padişah ve casuslarının elleriyle boğuluyordu; damarlarına yenilikçi düşünce kanı akıtılmazsa, Türkiye ölecekti.''"


- Bozkurt



196. ""Islam, this theology of an immoral Arab, is a dead thing." Possibly it might have suited tribes of nomads in the desert. It was no good for a modern progressive State.

"God's revelation!" There was no God."


- Bozkurt



197. "Ben sizin gibi sıradan bir çocuk değilim, sizi muhattap almak istemiyorum."


- Bozkurt



198. "Mustafa Kemal kürsüye çıkarak "Hilafet, din adamları ve din için bu milletin beş asırdır öldüğü yetmedi mi? Artık Türkiyenin kendi menfaatlerini düşünme ve Hintlilerin, Arapların yükünü taşımaktan kurtulma zamanı gelmiştir." dedi."


- Bozkurt



199. "Terbiyeli, özgür, kendine hâkim, Batı’da öğrenim görmüş, Batılı düşünceleri özümsemiş, entelektüel düzeyde ilişki kurabilecek yetenekte, geçici bir cinsel ilginin ötesinde onu çeken, bir eş ve yardımcı olacak kapasitede bir kız vardı karşısında. Ve bütün bunların yanı sıra yumuşacık ve mis kokulu, arzu uyandırıcı, güzel ve baştan çıkarıcıydı. Onu çıldırtmış, ayaklarını yerden kesmişti. Tutuşmuştu adeta, ilk kez âşık oluyordu."


- Bozkurt



200. "Gazeteler onu “Boğazların ve Payitahtın Kurtarıcısı” olarak selamlamaktaydı. Askeri bir üne sahip olmuştu. Eskisi gibi görmezden gelinemezdi."


- Bozkurt



201. "Unutulmamalıdır ki İngiliz İşgal ordusunda yüzbaşı olarak başlıca vazifesi Anadolu'ya silah ve cephane kaçıran Kuvayı Milliyecilerle mücadele etmek olan Armstrong'un bir çok konuda objektif olmasını beklemek zaten hata olurdu."


- Bozkurt



202. "Mustafa Kemal yazarın anlattığı gibi Anafartalarda değil, Çanakkale savaşından sonra Muş- Bitlis savaşında paşa olmuştur."


- Bozkurt



203. "



"


- Bozkurt



204. "



"


- Bozkurt



205. ""Çok becerikliydi, emirleri kısa ve kesindi ama bütün otoritesine karşın, o gene de zarif ve kadınsı kala­biliyordu. Onu cezp etmişti. Mustafa Kemal bu kızı arzuluyordu. Bir iki gün içinde ona âşık oldu. Siyah saçları, gülen siyah gözleriyle, ufak tefek ve na­rin, kâh çok neşeli, kâh mağrur, müzikal bir Türkçe konuşuyormuşçasına yu­muşak sesiyle Latife’ye çılgınca, tutkuyla âşık olmuştu. Kızı olacak yaştaydı, buna karşın akıllı ve bilgiliydi de.""


- Bozkurt



206. "



"


- Bozkurt



207. "Mekke Emiri Hüseyin'in oğlu Emir Faysal'a bağlı Araplar, İngilizler'e katılmıştı. "İngiltereli"nin T.E.Lawrence'in kumandası altında, çölden yaptıkları sürekli akınlarla demiryolu, telgraf ve telefon hatlarını kesiyor, köprüleri uçuruyor, Türk konvoylarını ele geçiriyor, iletişimi kesintiye uğratıyor ve bütün bu yaptıklarıyla Türk birliklerinde güvensizlik duygusunu yerleştiriyor ve yerel halkı da isyana kışkıştıyorlardı."


- Bozkurt



208. "Düşmanın Türkiye'yi ölüme mahkum ettiği apaçık ortadaydı. Tek umut, düşmanla barış görüşmelerinde değil direnmedeydi."


- Bozkurt



209. ""Tek adama dayanan bir yönetim daima büyük ölçüde can güvenliği tehlikesini de beraberinde getirir."
.... ~..."


- Bozkurt



210. "Arabistan, Filistin, Suriye Türklerin sadece fatih ve idareci olarak ellerinde bulundurdukları Arap ülkeleriydi. Buralar kaybedilebilirdi. Ama burada, bu yeni hat üzerinde Türk çocuklarını arkalarını kayalara vererek, düşmanı kendi ülkelerinden, Türkiye’den uzak tutmaları için savaştıracaktı. Burada anavatan için son nefeslerini verinceye değin çarpışacaklardı.
... ~..."


- Bozkurt



211. "… Mustafa Kemal haklıydı: Kendilerini yalnızca kendileri koruyabilirlerdi."


- Bozkurt



212. ""Türkiye Türklerindir!" onun savas cigligiydi..."


- Bozkurt



213. "Türk askeri asla kaçmaz . Geri çekilme sözünün ne demek olduğunu bile bilmez ."


- Bozkurt



214. "Yaşam, hayatta kalmak için sürdürülen çok ağır, meşakkatli bir mücadeleye dönüşmüştü."


- Bozkurt



215. "Türkiye’de her insan en alt basa­makta başlayarak kendi yeteneğiyle yükselmeliydi."


- Bozkurt



216. "Fakat büyüdükçe daha da çekingen, yal­nız ve bağımsız biri oluyordu."


- Bozkurt



217. "Halk istiklaline kavuşuncaya kadar yerimden ayrılmayacağım."


- Bozkurt



218. "Sabaha karşı 3.00'de Mustafa Kemal siperlerden çıktı, yürüyerek ilerledi. İngilizler ateş açtı. Bir kurşun saatini parçaladı; fakat kendisine yine bir şey olmadı. Yaralanmış olsaydı, hücum asla gerçekleştirilemeyecekti."


- Bozkurt



219. "Napolyon'un "Vitesse, vitesse, toujours vitesse" (Sürat, sürat, daima sürat) şeklindeki düsturu onun her zaman kullanmaktan hoşlandığı bir deyiş olmuştu."


- Bozkurt



220. "Mustafa Kemal :" Ben sizin gibi sıradan bir çocuk değilim, sizi muhatap almak istemiyorum". derdi"


- Bozkurt



221. "“Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin oybirliğiyle aldığı karar sonucu, Saltanat ilga edilmiştir” diyerek oturumu kapattı. Mustafa Kemal, taraftarlarıyla çevrilmiş olarak Meclis’ten ayrıldı."


- Bozkurt



222. "Mustafa Kemal kürsüye çıkarak "Hilafet, din adamları ve din için bu milletin beş asırdır öldüğü yetmedi mi? Artık Türkiyenin kendi menfaatlerini düşünme ve Hintlilerin, Arapların yükünü taşımaktan kurtulma zamanı gelmiştir." dedi."


- Bozkurt



223. "Terbiyeli, özgür, kendine hâkim, Batı’da öğrenim görmüş, Batılı düşünceleri özümsemiş, entelektüel düzeyde ilişki kurabilecek yetenekte, geçici bir cinsel ilginin ötesinde onu çeken, bir eş ve yardımcı olacak kapasitede bir kız vardı karşısında. Ve bütün bunların yanı sıra yumuşacık ve mis kokulu, arzu uyandırıcı, güzel ve baştan çıkarıcıydı. Onu çıldırtmış, ayaklarını yerden kesmişti. Tutuşmuştu adeta, ilk kez âşık oluyordu."


- Bozkurt



224. "Gazeteler onu “Boğazların ve Payitahtın Kurtarıcısı” olarak selamlamaktaydı. Askeri bir üne sahip olmuştu. Eskisi gibi görmezden gelinemezdi."


- Bozkurt



225. "Nakşibendî dervişlerinin kalıtsal reisi olan Şeyh Sait, “Kahrolsun Ankara'nın gâvur hükümeti! Yaşasın Padişah ve Halife!” çığlığıyla alışıldık ayaklanmayı başlattı."


- Bozkurt



226. "... Mustafa Kemal haklıydı. Kendilerini ancak kendileri kurtarabilirlerdi..."


- Bozkurt



227. "Halkı Türk malları satın almaya teşvik etmek, Manchester bezi yerine yerli çuha, yabancı çay yerine Bursa’nın papatya çayı kullanımını özendirmek için kampanyalar düzenlendi."


- Bozkurt



228. "... Mustafa Kemal köşeye sıkıştırılmış soylu bir kurt gibi dövüşüyordu. Ne soru sordu ne de merhamet gösterdi. Padişahın adamlarından her eline geçeni idama mahkum etti. Milliciler başarısız olursa ne yapacağını soran bir Amerikalı generale sert bir tavırla şu cevabı vermişti:
"Yaşamı ve bağımsızlığı için en büyük fedakarlığı yapan bir millet başarısız olmaz. Yenilgi demek, milletin ölümü demektir.""


- Bozkurt Mustafa Kemal



229. "Hünerlerine bakarsak Mustafa Kemal bir askerdi; sezgilerine bakarsak öğretmen, eğilimine bakarsak da politikacıydı."


- Bozkurt



230. "Kuran ve Yeni Ahit Türkçeye çevrilirken camilerdeki tüm duaların da Türkçe okunması gerektiğine dair emir verildi. Pullar, gerçek Türklüğün simgesi olan bozkurt resmiyle basılıyordu."


- Bozkurt



231. "Mustafa Kemal, Türkiye’de bir daha diktatörlüğün mümkün olmaması için diktatörlük yapan bir liderdi."


- Bozkurt



232. "Ey halkım, size yemin ederim ki, milletimizin manevi gücü tüm dünyanınkinden üstündür."


- Bozkurt



233. "Şeyh Sait, Halife ve hain Vahdettin için naralar atarak bu savaşa girmemiş miydi? Herkes İngiltere ile yaşlı adamın arasındaki bağlantıyı biliyordu. Muhalefet liderleri de Cumhuriyeti yıkmak ve Türkiye’yi yok edebilmek için bu çeteyle işbirliğine girişmişti."


- Bozkurt



234. "İktidar yozlaşır, mutlak iktidarlarsa mutlaka yozlaşır"


- Bozkurt



235. "Osmanlı İmparatorluğu ölmüş ve gömülmüştü. İyi ki de ondan kurtulmuşlardı, çünkü gerçek Türkler'in kemiğindeki iliği emiyordu. Beş yüz yıldır Türkler Irak'ta, Arabistan'da ve Afrika'da dövüşmüşler ve ölmüşlerdi; hiçbir kazançları olmaksızın Padişahları tarafından arsızca sömürülmüşlerdi: Artık yetmişti!"


- Bozkurt



236. "Hiçbir insan doğasından kaçamaz."


- Bozkurt



237. "Sultan’ın adamları Konya’da, Mustafa Kemal’in kendileri için gönderdiği subayların ayak tırnaklarını söküp atlarının kuyruklarına bağlayarak sürüklediler. Mustafa Kemal ise bunun intikamını Konya'daki Hadise’ye önderlik eden adamları vurarak aldı."


- Bozkurt



238. "Osmanlı imparatorluğu yok olmuştu ve bunu kabul edilmesi gerekiyordu; artık mesele Türkiye’nin kendisini kurtarmaktı."


- Bozkurt



239. "“Fakat bir asker olarak görevini çok iyi yapıyor­du. Düşüncelerinde berrak ve kararlarında kesindi. Kanılarını daima somut gerçeklerle desteklemekteydi.”"


- Bozkurt



240. "Meclis yeni halifenin makamı ve yetkilerini görüşmeye başladığı sırada Mustafa Kemal tartışmayı kısa kesti. "Halifenin" dedi, "makam ya da yetkisi yoktur, mevkiine sadece ismen sahiptir.""


- Bozkurt



241. ""Bu bir işaret" dedi, Mustafa Kemal yangını göstererek; Türkiye'nin vatan hainlerinden, Hıristiyanlardan ve yabancılardan temizlenişinin, Türkiye'nin Türklere ait oluşunun bir işareti.""


- Bozkurt



242. "Dosyasina "Zeki fakat asabi ve samimi olunmasi imkansiz bir genc" seklinde bir not dusulmustu..."


- Bozkurt



243. "Osmanlı Devleti’ni parçalayan sebeplerden biri de memnuniyetsizlikti. Padişah etrafında toplanmış olan teşkilatlanma, 16. yüzyılda, Osmanlıların parlak günlerinde olduğu gibiydi ancak artık eskimiş, yıpranmış ve yozlaşmıştı. Her yerde yoksunluk, verimsizlik ve bunlarla birlikte memnuniyetsizlik vardı. Bütün genç adamlar reform için haykırıyordu."


- Bozkurt



244. "Yaşamı ve bağımsızlığı için büyük fedakarlık yapan bir millet başarısız olmaz, yenilgi demek milletin ölümü demektir."


- Bozkurt



245. "O, “Türklerin Babası” (Atatürk) olarak adlandırılıyordu, “Ortadoğu’nun Babası” olarak değil."


- Bozkurt



246. ""Dinin yardımına gereksinim duyan yönetici zayıf iradeli demektir. Hiç bir korkak yönetici olamaz""


- Bozkurt



247. "



"


- Bozkurt



248. ""


- Bozkurt



249. ""Osmanlı İmparatorluğu un ufak edilmişti. Mısır, Suriye, Filistin, Arabistan gitmişti; Türkiye’nin kendisi de muzaffer ve kibirli düşmanın demir yumruğu altında çaresiz durumdaydı. Hükümet çarkı darmadağın edilmişti.""


- Bozkurt



250. "



"


- Bozkurt

Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: