Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

Günlük - Oğuz Atay | Detaylı Ücretsiz Kitap İncelemesi

Günlük Kitap Bilgileri


Yazar: Oğuz Atay
Tahmini Okuma Süresi: 8 sa. 33 dk.
Sayfa Sayısı: 302
Basım Tarihi: Kasım 2020
İlk Yayın Tarihi: 1987
Yayınevi: İletişim Yayınları
Orijinal Dil: Türkçe
ISBN: 9789754700350
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak


Günlük Kitap Tanıtımı


Oğuz Atay'ın edebiyatla ilgili herkes için sürekli merak konusu olmuş günlüğünün bütünü. "Kimse dinlemiyorsa beni -ya da istediğim gibi dinlemiyorsa- günlük tutmaktan başka çare kalmıyor. Canım insanlar! Sonunda bana bunu da yaptınız" sözleriyle başlayan Günlük boyunca okur, yazarın son yıllarındaki yalnızlığını paylaşmakla kalmıyor, Oyunlarla Yaşayanlar'ın oluşum sürecini adım adım izliyor, bir edebiyat laboratuvarındaymış gibi.




Günlük Kitaptan Alıntılar


1. "Çok az vaktim kaldı, anlamıyor musunuz? Artık cesur olmam gerekiyor. Hiç olmazsa düşüncelerimi yaşamalıyım.."




2. "Çok az vaktim kaldı, anlamıyor musunuz? Artık cesur olmam gerekiyor. Hiç olmazsa düşüncelerimi yaşamalıyım."




3. "Şimdi yalnızlığımı ve çaresizliğimi daha iyi görüyorum.."




4. "Ey talih! Beni kendi ülkemde bir yabancı gibi yalnız bıraktın. Bütün ümit kapılarını yüzüme kapadın. Bunu neden yaptın bana?.."




5. "insanlarımız, bu kötü yaşantıyı dile getirmenin, 'muhalefet yapmak' olduğunu sanıyorlar."




6. "~





~"




7. "Galiba evde oturmaya o kadar alışmışım ki sanki evden çıkınca gerçek bir dünyada yaşamıyorum."




8. "Kendi ülkemizde istenmeyen bir misafir gibi hissediyoruz.."




9. "İnsanlar acıklı olaylara her zaman ilgi gösterirler.."




10. "Ölüm gözü­müzün önünde olsun, hiç hatırımızdan çıkmasın, her an ölebileceğimizi unutmayalım. Ölüm geldiği zaman boş bulunmayalım."




11. "Sonra Barbarlar geldi, sahneyi aşağı indirdiler aşağılık oyunları için, kaderin pençesinde kıvranan soylu oyuncuların yerini, aslanların pençesine atılan zavallı köleler aldı.Ve o günden beri halkı oyalamak için daha nice zavallı böyle alanlarda kurban edildi."




12. "Allah kimseyi genç yaşında anasız babasız bırakmasın..."




13. "Öğrenmek, kendini tanımak mutsuzluktur.."




14. "Çok az vaktim kaldı, anlamıyor musunuz? Artık cesur olmam gerekiyor. Hiç olmazsa düşüncelerimi yaşamalıyım."




15. "Şimdi yalnızlığımı ve çaresizliğimi daha iyi görüyorum.."





Günlük Kitap İncelemeleri


Oğuz Atay'ı okudum ve artık onu birebir tanımanın vaktidir. Bir yazarı tanımak için eserlerini okumak yetmiyor çünkü bir insanı tanımak için onunla birebir konuşmalısınız yahut onun kendi düşüncelerini kaleme aldığı yazıları okumalısınız.

Eser, yazarın kaleme aldığı eserler hakkındaki düşüncelerini, onları hazırlarken neler hissettiğini, neleri ya da kimleri kendine örnek aldığını ve son günlerini anlatan günlüklerini içeriyor. Ama bunlardan ziyade Oğuz Atayın nasıl bir altyapıya sahip olduğuna şahit oluyoruz.

Yazar, oyunlar diyor günlüklerinde sürekli bir oyun kelimesi geçiyor. Sahneler her yerde ve oynanılan oyunlar var. "Beni yanlışlıkla çıkardılar sahneye.” diyor yazar, eğer sen oynamasan biz ruhumuzun derinliğini ve manasını nasıl çözebilirdik. Biz senin sahnende insan kimliklerimize anlam kazandırdık. Senin insanlık görüşünde dimağlarımızı tazeledik...

Günlüğü burada anlatmanın benim için bir manası yok çünkü Oğuz Atayı tanımanın verdiği muazzam duygunun anlatılamayacağını sadece hissedileceğini düşünüyorum. Ölüm bu dünyadaki tek gerçek belki de tek çözümü olmayandır. Biraz daha zamanı olsa bu dünya sahnesinde "Türkiye'nin Ruhu" adlı eserini kaleme alsaydı inanıyorum ki ülkemiz aydınlanma zamanlarının en iyilerinden birini yaşayacaktı.

Lakin kader böyleymiş. Ama ben Tehlikeli Oyunlar ile yaşayarak, EylemBilimlerimi hayata geçirme telaşı içinde Korkarak Beklerken bu hayata Tutunarak Oğuz Atay sayesinde aydınlandım...




"Kimse dinlemiyorsa beni -ya da istediğim gibi dinlemiyorsa-günlük tutmaktan başka çare kalmıyor. Canım insanlar! Sonunda bana bunu da yaptınız." diyerek başlıyor Oğuz Atay. Hem kendi günlük yaşamından hem de yazdığı veya yazmayı kurguladığı eserlerden söz ediyor eser. Tamamlayamadığı "Türkiye'nin Ruhu" eserinin içeriğinden ve genel şemasından bahsediyor. "Oyunlarla Yaşayanlar" eserinin neredeyse büyük çoğunluğuna da yer veriyor, "Tehlikeli Oyunlar", "Korkuyu Beklerken" "Eylembilim" ve "Bir Bilim Adamının Romanı" eserlerini oluşturma süreçlerini ve bu eserlerden kesitleri anlatıyor.
Sayfa 130 ile 140 arasında yoğun ve açık bir şekilde Türk aydını, Türk toplumu ve Türk devleti hakkında fikirlerini özetle ve çok iyi bir biçimde ifade ediyor. Türkiye'nin Doğu ve Batı arasında yerini bulamayışına değiniyor.
Halit Ziya, Kemal Tahir vb. şahsiyetler ve bu kişilerin eserleri hakkındaki görüşlerini de bildirmiştir. Ve bu eserde sıklıkla yabancı yazarlar, onların görüşleri ve onların romanları hakkında fikirlerini ifade etmiştir.
Eser, Oğuz Atay'ın günlüğünü tuttuğu ilk defter ve Londra'da ameliyat sonrası ameliyat ve hastane izlenimlerini yazdığı (çok az) ikinci defter şeklinde iki kısımdan oluşuyor. Kitabın sonunda ise Oğuz Atay'ın(farklı yaşlarından), ailesinin, eşinin, kızlarının vb. kişilerin bulunduğu fotoğraf albümü yer alıyor.




Kitap Oğuz Atay'ın kendi günlüğü, lakin kendine, yaşamına dair tutulan bir günlükten çok, kitapları ile alakalı hatırlatmalar ve notlar yer alıyor, yazma aşamasına hazırlığında yaptığı okumaları, karakterlerin nasıl olması veya olmamasına dair küçük notlar var genelde. Babasına yazdığı mektup ise çok güzeldi, okurken çok duygulandım. Eserlerini nasıl bir titizlikle ve özenle yazdığına tanık oluyoruz. Tehlikeli Oyunlar ve Oyunlarla Yaşayanlar’ın hazırlık sürecine yer verilmiş uzun uzun. 
Düzeni bozuk sisteme, batıya, bazı yazarlara da eleştirisini okuyoruz. Günlüğü okurken, Atay'ın ne kadar yalnız olduğunu fark edince yüreği sızlıyor insanın....
#alıntı :
" Kimse dinlemiyorsa beni ya da istediğim gibi dinlemiyorsa, günlük tutmaktan başka çare kalmıyor. Canım insanlar sonunda bana bunu da yaptınız! "
Günlük, 1970-1977 yılları arasında yazılmış. Fakat günü gününe yazıldığını söyleyemeyiz. Atay, 27 Kasım 1971'de bir günü yazdıktan sonra dört ay ara verip Mart 1972'de yazmaya devam etmiş. Ayrıca Günlük yazmaya başladığı dönemde Tutunamayanlar kitabı bitmiş ve hatta 1970 TRT Roman Ödülü'nü kazanmış. Ancak yazarın kendisiyle özdeşleşen büyük eseri Tutunamayanlar kitabı 2 cilt halinde 1971 ve 1972 yılında yayımlanmış.
Günlük, benim gibi daha önce yazarın kitaplarını okumamış biri için bir nevi ön bilgilendirme oldu.




Oğuz ATAY bu defteri 25 Nisan 1970 tarihinde satın alırken hayata ve insanlara karşı nasıl bir kırgınlık içindeyse günlük tutmaktan başka çaresi kalmamış. Yazdığı eserleri tam olarak anlamadık ve ona sonunda bunu da yaptık. Günlüklerinde Oğuz ATAY'ın gerçek bir entelektüel kişilik olduğunu hayata karşı kimsenin anlayamadığı bir penceresi olduğunu görüyoruz. Tuttuğu günlüklerde eserindeki mesajlar, düşünceler ve anlatmak istediklerini yazmış. Eserin yazım süreçleri eserleri kadar okunası, onu anlamak için kitaplarını okumadan önce günlükler okunabilir bu eserlerini anlamak yolunda okuyucuya yardımcı olacaktır, ama spoiler içerebilir. Ama bu problem değil çünkü Oğuz ATAY'ın eserleri olay örgüsü yerine insan düşüncelerini, duygularını içsel yolculuk, hissiyat olarak ön plana çıkıyor. Kitap içeriğinde bir de yazara ve ailesine ait bir kaç fotoğraflık bir albüm var. Peki bu adam ne yapsın? Benim yaptığım gibi yıllarca hiç yaşamasın mı? Bu incelemeyi bugün yazdım, hemen sevinmeyin Oğuz ATAY daha ölmedi. O bir kitap değildi çünkü öldükten sonra kimse onu okuyamazdı. Yaşarken anlaşılmaya mecburdu. Şimdi insanlar onu okuyor, ama okuduğumuz halde anlayamıyoruz. O kendi iç dünyasına döndü, orada hayal kırıklıklarına yer yok.
18 Haziran 2023, Pazar.




Birinin günlüğünü okumak mı? Ne yazmış olabilir ki?

Günlük okumak, günlük yazmakla ilgili olumsuz düşüncelerimi silen, daha çok yazsa, her gününü yazsa okurum dediğim biri. Günlük, taslak, her neyse ama düşündüğünüzden çok başka.

Altıncı kitabı az önce bitirmekle

macerama son vermiş bulunuyorum. Oğuz Atay okurken onun gibi yaşamayan, hissetmeyen yoktur diye düşünüyorum. Aklınız karışır, düşüncelerinizin düzergahı bozulur, yollarınız birbiriyle çelişir, istekleriniz arzularınız yön değiştirir, başladığınız yeri unutursunuz...



'ı çok sevmiş biri olarak onun hazırlanış sürecini, akla düşüş yolculuğunu ve hikayenin taslağını okuyabilmek benim için harikaydı.

Kendi el yazısını kitabın içerisinde görmek de Oğuz Atay okumuş, onunla en az bir defa aynı düşüncelere sahip olduğunu düşünmüş, bir yerde kendiyle bağdaştırmış, yazılanlara ortak olmuş biri için çok özel bir detay.

Ayrıca

'la ilgili halihazırda karakter analizlerine de yazar sayesinde ulaştım. Bu bilgiler ışığında, tekrar okumak güzel olacak, bu defa daha farkında olarak.

Oğuz atay, yazdıklarından daha fazlasını okumak istediğim.

Kanımca tüm kitapları bittikten sonra okunmalı. Hem anladıklarınızla anlatmak istediklerinin karşılaştırmasını kendinizce yapmış olursunuz..



Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: