Günahın Üç Rengi Kitap Bilgileri
Yazar: Gülseren Budayıcıoğlu
Tahmini Okuma Süresi: 8 sa. 6 dk.
Sayfa Sayısı: 286
Basım Tarihi: Haziran 2013
İlk Yayın Tarihi: Haziran 2013
Yayınevi: Remzi Kitabevi
Orijinal Dil: Türkçe
ISBN: 9789751412874
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Günahın Üç Rengi Kitap Tanıtımı
Genç ve yakışıklı bir gencin mazoşizmin acısıyla renklenmiş dünyası... Bu acıdan alınan haz, ölüme yaklaştıkça hissedilen doyum...
Yaşlı, göbekli bir holding patronunun cinsel tercihi nedeniyle varoşların kasketli orta yaşlı erkeklerinde aradığı yakınlık...
Üç kuşak boyunca sürüp gelen fahişeliğin kadının ruhunu paramparça edişi...
Dr. Gülseren Budayıcıoğlu bu kitapta insan denen muhteşem ve bir o kadar da karmaşık varlığa ait sahici yaşam hikâyeleri sunuyor.
Bazen dehşete kapılacak, çoğu zaman da hüzünleneceksiniz...
(Tanıtım Yazısından)
Günahın Üç Rengi Kitaptan Alıntılar
1. "“"Bilmek, bazen anlamaya yetmez…”"
2. "“Ruhumuz bazen hayatımızın bir yerlerinde takılır kalır…”"
3. "“İnsanları sadece size anlattıklarıyla tanıyamazsınız. Onları en çok …küçük ayrıntılar ele verir.”"
4. "Bilmek, bazen anlamaya yetmez."
5. "“Bazı şeyler vardır ki, anlatması zordur…”"
6. "“Bazı şeyler öyle içimize işler ki, yıllar geçer ama onların bizde bıraktığı izler geçmez…”"
7. "“Ne demişler, can çıkar huy çıkmaz…”"
8. "Cesaret bence korkudan korkmamaktır. Korkularımıza yenilip hedefimizden vazgeçmemektir."
9. "“Hayatta kolay ne var?”"
10. "Çok sakin insanlardan oldum olası korkarım."
11. "“Hayat öyle veya böyle herkesi değiştiriyor.Kimse doğduğu günkü gibi ak pak kalmıyor…”"
12. "İnsanlar çok kızdığı, kendilerini çok çaresiz hissettikleri zaman keserler saçlarını."
13. "Geçmiş geçip gitmiş bir şey değildir. Geçmiş şimdiki zamanın içinde yaşar."
14. "Hayatı bize, ya raflarda dizi dizi duran kitaplar ama daha çok hayatın kendisi öğretiyor."
15. ""Yalnızlık insana göre değildir. İnsan ruhu yalnızlığa hep isyan etmiştir.""
Günahın Üç Rengi Kitap İncelemeleri
Kendisi ünlü bir psikiyatrist olan yazarımız hastalarından derlediği gerçek öyküleri (hastalardan izin alarak), hastalarla görüşürken kendi için aldığı notlardan ve hafızasından yararlanarak kurgulayıp kitap haline getirmiş. Yani kitapta anlatılan öyküler ana hatlarıyla gerçek. Adından da anlaşılabileceği üzere kitap 3 ana başlıktan oluşuyor.Fahişelik, eş cinsellik, mazoşizm. Yazar 3 ana hasta üzerinden bu üç konuyu bizlere aktarıyor yalnız yer yer yan karakterler de devreye gidiyor. Öykülerin konularına ve detaylarına sürprizleri bozmamak için fazla girmeyeceğim ama ana hatlarıyla öyküler her ne kadar çok uç hayatlardan bahsetseler de gerçekten çok ilginç ve ilgi çekiciler. Yer yer gerçek bir hayattan değil de tamamen kurgusal bir hayattan bahsediyormuş hissi uyandırsa da az önce söylediğim gibi öyküler tamamen gerçekler. Yazar hastalarının ruh halini ve onu bu hale getiren geçmişini, çocukluğunu bizlere çok güzel bir şekilde aktarıyor. Sanki gerçek bir psikoterapi seansını izliyormuş gibi hissediyorsunuz. Ancak kitapta en rahatsız olduğum noktalar buralarda ortaya çıkıyor. Yazar bu seansları anlatırken yer yer kendini övüyor. Neden bilmiyorum bu beni çok rahatsız etti, yazar sanki kendi reklamını yapıyormuş gibi geldi. Kitabın diline gelirsek elbette usta bir yazardan bahsetmiyoruz burda, edebi geçmişi olmadığı için kitabın dili zayıf ama öykülerin ilginçliği ve gerçekliği bu eksikliği fazlasıyla kapatıyor. Sonuç olarak diyeceğim şu ki: Eğer psikiyatriye biraz ilginiz varsa ve ilginç vakalardan hoşlanıyorsanız bu kitabı kesinlikle okumalısınız. Keyifli okumalar diliyorum. :)
Günahın üç rengi, kendisinden okuduğum üçüncü kitap oldu. Kronolojik olarak ise yazdığı ikinci kitabı imiş.
Kitapta yine tuhaflıklarla, şaşırtıcı olaylarla dolu yer yer hayrete düşüren, yer yer hüzün veren, yer yer sinir bozucu insanların hikayelerini okuyoruz.
Kitap adından da anlaşılacağı üzere fahişeliğin rengi kırmızı, eşcinselliğin rengi gri, mazoşizmin rengi siyah olarak üç kısımdan oluşuyor.
Dışardan başlıklara baktığımda az çok beni neyin beklediğini tahmin etsem de hissiyat olarak fazla sarsıcı, hiç beklenmedik, duyulmadık, derin ve ağırdı.
- Kırmızı oda adlı diziden izlediğimiz Meliha Hanım'ın hikayesinin geçtiği kitap olarak da biliniyor. İzlediğimde de etkilenmiştim, okuduğumda ise daha başka etkilendim diyebilirim.
- Ardından Şevket Ağa ve Salih'in hiç duymaya alışık olmadığımız sarsıcı, üzen hikayelerine tanık oluyoruz. Yine yaşadığımız hayatı, karakterlerimizi, duygularımızı çocukluğumuzun oluşturduğunu bir kez daha anladım.
Kitaba dair naçizane tek eleştirim sonlarda karakterler arasında çıkan tesadüfler bana pek geçmedi. Bunu söyleyebilirim.
Onun dışında sıkmayan, oldukça merakla, keyif alarak okuduğum, gerçekten etkilendiğim bir okuma oldu.
Bu tarz ağır psikolojik travmaların işlendiği hikayeler okumayı seviyorsanız mutlaka tavsiye ederim.
- Ben bu hikayeleri okumayı öğretici, ufuk açıcı ve faydalı buluyorum. İnsan kendinden muhakkak ufacık da olsa birşey buluyor çünkü.
Önyargıları bir kenara bırakmalı öyle okumalısınız.
Kitabı okumaya başladığınızda hikayeler hakkında ayıp şeyler, günah şeyler diye düşünebilirsiniz. Çünkü bizim toplumsal kültürümüzde bu kişilere karşı ön yargılı davranmak var. Bu insanlar ister eşcinsel olsun, ister aseksüel, isterse mazoşist ya da hayat kadını... Peki biz ne zaman bırakacağız bu insanlara karşı ön yargılı davranmayı.. Bizim toplumda bu durumdaki insanlara karşı hep ahlaksızlık, terbiyesizlik, ayıp şeyler gibi damgalar vuruldu.. Dışlıyoruz o insanları, hor görüyoruz.. Kimin ne yaşadığını, nasıl, bir geçmişi olduğunu, nasıl bir ailede doğup büyüdüğünü bilmeden hükmü verip kalemi kırıyoruz.. Empati kuramıyor, karşımızdaki insana hoşgörülü yaklaşamıyoruz.. Yazar bu kitabında farklı hayatlardan, farklı yaşanmış hikayeler ile karşılıyor bizi.. Kitabı okurken bazen kızabiliyor, bazen gülebiliyor ve bazen de gözlerinizin dolduğunu fark edebiliyorsunuz.. Bu durumdaki insanlara karşı ön yargınız var ise yazar bu ön yargı duvarını tek tek yıkıyor.. Kitabın sonunda sizi büyük bir sürpriz bekliyor. Okurken sizi etkileyecek, sizi sıkmayacak, kendinizi sorgulamanıza vesile olacak çok güzel bir kitap. Okumanızı tavsiye ederim..
Belki bir gün kendimizi de bağışlam.
Dünya işte o zaman bizim düşlediğimiz gibi olur.
Bu düşün çok geç kalmaması dileğiyle....
Önemli:
Özellikle 247. sayfaya geldiğinizde yanınızda mutlaka kağıt mendil bulundurun.
Gülseren Budayıcıoğlu'nu tanımayan kitapları ya da dizilerini izlemeyen insan kalmamıştır diye düşünüyorum.
Her bir kitabı ayrı heyecanlı farklı bilgilerle donatılmış.
Yazardan okuduğum üçüncü kitap. Kitapları birbirleriyle kıyaslamak istemiyorum çünkü hepsi birbirinden farklı.
Bu kitapta üç farklı hayat hikâyesini anlatmış yazar.
Yine aynı çizgide sade ve düz bir anlatımla. Kitabın tek kötü yanı bu olsa gerek. Hikâyeler sizi çok sarsada anlatımın düzlüğü bir süre sonra sıkıyor.
Yazar bu kitapta iyileri değil kötüleri anlatmış. Toplum kurallarını hiçe sayan, eşini aldatan, cinselliği çok farklı alanlarda arayan insanları, yani günahı.
Fahişeliğin rengi kırmızı da Meliha ve kızının yaşam savaşını ele almış. Okurken adeta yaşıyorsunuz. "Kırmızı Oda" adlı dizide yer verilmiş. Çok etkilendiğim bir hikâye ve sahneydi.
Eşcinselliğin rengi gride Şevket Beyi.
Mazoşizmin rengi siyahta Salihi görüyoruz.
Okurken çok farklı hayatlar ve insanlar tanıdım. Bazen ağzım açık kaldı desem yeridir.
Kitap güzel fakat +18 olmalı. Kitabın içerisindeki cinselliklerin gençleri bozabileceğini her kesime hitap etmeyeceğini düşünüyorum.
Kitap "Madalyonun Öteki Yüzü" olarak geçiyor. Yani yazar madalyon sözcüğüyle insanın gizemli iç dünyasını sembolize etmiş.
Kırmızı Oda ve Masumlar Apartmanı dizilerini büyük bir beğeniyle izledikten sonra Dr. Gülseren Budayıcıoğlu'nun tüm kitaplarını alıp okumak istedim. İlk olarak Günahın Üç Rengi ile başladım. Kırmızı Oda'yı izleyenler bilir ki Meliha'nın hayat hikâyesi hepimizi derinden etkiledi ve gözyaşlarına boğdu. Bu kitapta da üç farklı hikâye ele alınıyor. Bizi "Fahişeliğin Rengi Kırmızı" başlığı ile Meliha'nın hikâyesi ile karşılıyor. Ah Meliha, izlerken de okurken de keşke gerçek olmasaydı dedim defalarca. Ama ne yazık ki bu gibi hikayelere sahip birçok kadın var aramızda. Üç kuşak boyunca sürüp gelen bir acı bu Meliha'nın yaşadıkları. Daha sonra bir mazoşist bir gencin nasıl bu hale geldiği anlatılıyor. Bu hikâyeyi okurken hem rahatsız oldum hem de epey şaşırdım. Her gün yolda yürürken denk geldiğimiz insanların iç dünyasını, neler yaşadıklarını bilmiyoruz. Bu beni çok düşündürüyor. Ben de dahil insanların içinde kim bilir ne fırtınalar kopuyordur...Son hikâyemiz yaşlı bir holding patronunun cinsel tercihi ve şaşırtıcı istekleri.
Kitabı hiç sıkılmadan aksine çok merak ederek okudum. Özellikle Meliha Hanım'ın kızı Melek(Hayat)'in yıllar sonra tesadüf eseri Gülseren Hanım'ın yanına gelmesi çok etkileyiciydi. Onun için her şeyin farklı olmasını dilerdim.
Daha fazla uzatmadan herkese tavsiye ediyorum.