Gün Olur Asra Bedel Kitap Bilgileri
Yazar: Cengiz Aytmatov
Tahmini Okuma Süresi: 11 sa. 42 dk.
Sayfa Sayısı: 413
Basım Tarihi: Mart 2021
İlk Yayın Tarihi: 1980
Yayınevi: Ötüken Neşriyat
Orijinal Dil: Rusça
ISBN: 9789754370539
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Gün Olur Asra Bedel Kitap Tanıtımı
Cengiz Aytmatov'un bütün dünyada geniş yankılar uyandıran bu romanı, yürek paralayan, tüyler ürperten bir haykırıştır. Fakat umutsuz bir çırpınış değil, tutsaklığa, baskılara ve sürgünlere karşı umudu hep diri tutan bir meydan okuyuştur. Yedigey Cangeldi, cepheden döndükten sonra Kazak bozkırlarında küçük bir tren aktarma istasyonunda çalışmaya başlar. Burada şahit olduğu ve uzak geçmişinden hatırladığı olaylar, aslında yekpare bir coğrafyaya kâbûs gibi çöken bir siyasî rejimin gümbür gümbür çöküşünün sebepleridir. Aytmatov, insanı yok sayan ve onu makineleştirmek isteyen sistemin aslında niçin çökmeye mahkûm olduğunu bu romanında da gösteriyor. Yedigey, ölen emektar arkadaşı Kazangap'ın cenazesini mezarına götürürken, kendisinin ve milletinin geçmişini, acı-tatlı, düşündürücü yanlarıyla bir bir gözlerinin önünden geçirir. O gün, “asra bedel bir gün olur” onun için. Geçmişi, bugünü ve yarını büyük ustalıkla bir arada sunan Aytmatov, “Demiurg” uzay araştırmaları programı neticesinde keşfedilen bir uygarlığın, insanlarla iletişim kurma çabalarının yerküredeki yansımalarını gösterirken, adeta bizleri aynada kendimizle yüzleşmeye davet eder. Kazangap'ın götürüldüğü Ana-Beyit mezarlığı adını, Nayman Ana adlı efsanevî bir kadının orada gömülü olmasından alır. Aytmatov; Nayman Ana'nın hikâyesini verirken, dünyaya “mankurt” kavramını hediye eder. Bu garip, bu korkutucu kelime hangi anlama mı geliyor? İnsanın, yani bütün geçmişini her an beraberinde taşıyan varlığın yerini, hafızası ve hatıraları olmayan, ruhunu kaybetmiş, içi komutlarla doldurulmuş biyolojik bir makinenin aldığını düşünün.
Gün Olur Asra Bedel Kitaptan Alıntılar
1. "“Kaldı ki burası dünya. Burada bir şeyler hep yarım kalacak.”"
2. "Olduğu gibi görünmeliydi insan."
3. "''Olduğu gibi görünmeliydi insan.''"
4. ""Ölüm karşısında herkes eşittir.""
5. "Olduğu gibi görünmeliydi insan."
6. "Olduğu gibi görünmeliydi insan."
7. "Oysa düşünmek, her zaman acı veren ağır bir iştir."
8. "“Gitmekle kendinden kaçıp kurtulacağını mı sanıyorsun?”"
9. ""Olduğu gibi görünmeliydi insan...""
10. "~
“Kaldı ki burası dünya. Burada bir şeyler hep yarım kalacak.”
~"
11. "Ben de bütün yaşadıklarımı, ak kağıda kara yazılarla dökeceğim."
12. "“Olduğu gibi görünmeliydi insan.”"
13. ""Asıl mesele de bu işte. Zaman ne kadar geçerse geçsin, bazı konularda hiçbir şeyi değiştirmez. Elinden malını mülkünü, varını yoğunu alsalar, bundan ölmezsin. Bunları yine edinebilirsin. Ama senin onurunu kırar, ruhunu öldürürlerse, işte buna çare yoktur...""
14. ""...Düşünmek, her zaman acı veren ,ağır bir iştir...""
15. "İki tarafa da mutluluk getiren evlilikler azdır
ama vardır."
Gün Olur Asra Bedel Kitap İncelemeleri
Akıcı bir üsluba sahip olan Aytmatov, olayları adeta bir zincir halkası gibi ardı ardına bağlayarak akan bir su gibi anlatmıştır. Dili son derece sade ve açıktır. Bu nedenle okuyucu, onun eserlerini eline aldığında, kitabın kalınlığına bakmadan, kitabı elinden bırakmak istememektedir. Bir an önce eseri bitirip sonuca ulaşmak istemektedir.
Roman kahramanı Yedigey Cangeldin,cepheden döndükten sonra,Kazak bozkırlarında küçük bir aktarma istasyonunda çalışmaya başlar.burada tanık olduğu ve uzak geçmişine çağrışım yapan olaylar,gerçekte bir siyasi rejimin gümbür gümbür çöküşünün nedenleridir.
Yedigey’in çok eski ve yakın arkadaşı olan Kazangap ölür.Onun için bir cenaze töreni düzenlerler. Bu törene Kazangap’ın şehirde oturan oğlu ve kızını da çağırırlar. Kazangap’ın cenazesini mezarına götürürken,Yedigey kendisinin ve milletinin geçmişini,acı-tatlı,düşündürücü yanlarıyla bir bir gözlerinin önünden geçirir.O gün ‘Asra bedel bir gün’ olur onun için.Sevdikleri kişinin cenazesini Naymanlar’ın kutsal mezarlığına götürdükleri zaman,orada bir uzay üssünün kurulmuş olduğunu görürler ve cenazenin gömülmesine izin verilmez.Öte yandan,Rus-Amerikan ortak araştırması sonunda kozmonotlar,uygarlık düzeyi Dünyanınkinden çok daha yüksek bir gezegen keşfeder.Bu gezegende yaşayanlar dünyalılarla ilişki kurmak isterler.Fakat daha yüksek bir uygarlığı ,daha iyi bir yönetimi kendileri için zararlı gören dünyalı yöneticiler bu isteği reddederler.
Öncelikle cengiz aytmatov bütün kitaplarını okumayı düşündüğüm bir yazar.
Roman Kırgızistan da sovyet idaresi zamanı sırasında geleneklerini korumaya çalışan insanları anlatır. Kitapta mankurtlaşma ile geleneklerini korumaya çalışan insanlarının hikayesini anlatıyor.
Mankurt" Bir insanı mankurt yapmak istediklerinde: O kişinin kafası (saçları) iyice kazınır, Kafasına devenin boyun derisi iyice gerdirilirek geçirilir, Kafasında deve derisi bulunan Mankurt adayı sıcak çölde güneş altında birkaç gün bırakılırdı.
Böylece sıcağın etkisiyle deve derisi büzülür ve kafaya iyice yapışır. Deve derisinin artık kafa derisiyle bütünleşmeye başlamasıyla kazınan saçlarda yeniden uzamaya başlar. Fakat deri kafaya o kadar yapışır ki zaten sert olan deve derisi sıcağın etkisiyle iyice sertleşir ve uzayan saçlar deriyi delip uzamasına devam edemez. Bu nedenle saçlar uzamaya vücudun dışı yönünde değil de kafanın içine doğru uzamaya başlar. Sıcaktan büzüşen deve derisinin kafatasına yaptığı baskı ve kafanın içinde ters yönde uzayan saçların kafatasını delip beyne doğru ilerlemesiyle mankurt büyük acılar çeker. Bu acılara dayanamayan mankurt bir müddet sonra kuklaya döner. Hafızasını yitirir, anne-babasını dahi tanımaz. Aklını çalıştırıp düşünemez hale gelir. Bu nedenle sahibi ne söylerse ona itaat ederdi.
GÜN OLUR ASRA BEDEL
Cengiz Aytmatov'dan okuduğum üçüncü kitap oldu ve sanırım yazarın tüm kitaplarını okumaya çalışacağım. Âdeta su gibi akıp giden çok akıcı bir dile ve okurken derin derin düşündüren tasvirlere sahip.
Boran'lı tren istasyonunda demir yolu işçisi olarak çalışan Yedigey'in vefat eden dostu Kazangap'ı defnetmek için Ana-Beyit Mezarlığına götürdüğü gün boyunca; iyi ve kötü geçmişteki tüm anılarını yol boyunca hatırlamasıyla geçen bir gün işleniyor kitapta. Aslında biz Yedigey için asra bedel bir günü okuyoruz....Kitabın ilk sayfalarında vefat eden Kazangap ancak kitabın son sayfalarında defnediliyor...
Sovyetler döneminde savaşın getirdiği ağır hükümler sonucunda yaşananları konu alıyor. Yazar bu savaşın getirileri sonunda, öğretmen çift Kuttubayevlerin acılı günlerini ve Yedigey ve karısı Ukubala'nın onlara olan dostluğunu çok guzel işlemiş...
Bozkır, bozkırdaki zorlu yaşam,efsaneler, masallar, geçmişten gelen yürek yakan türküler, develer, demir yolu, uzay üsleri, Sovyet Birliği,Komünizm, savaşlar, insanlara vurulan haksız ağır damgalar....Karmaşık ve birbirinden bağımsız görülen bu kavramlar çok güzel bir şekilde bir araya getirilip kurgulanmış...
Nayman Ananın Juan-juanlar tarafından "mankurtlaştırılmış" oğluyla ilgili bölüm ve Nayman Ananın hazin sonu beni çok etkiledi...
Kitaptaki her bölüm, her karakter yüreklere dokunarak kitabın içine çekiyor sizi...
Kitabın devamı olan Cengiz Hana Küsen Bulut'u da beraberinde okumanızı tavsiye ediyorum.
Keyifli okumalar ...
Cengiz Aytmatov'un insanı yormayan çok tatlı bir dili var. İnsanın okudukça okuyası geliyor. Şu ana kadar okuduğum kitapları içinde en çok hüzünlendiğim kitap oldu. Genel olarak bahsedecek olursak karakterlerin hüzünlü hikâyeleri var. Yine de o kadar zorluğa rağmen pes etmeden hayat mücadelesi veriyorlar. Kısacası basit şeylerden mutlu olan insanlar. Tabii böyle insanların hayatta hiç yüzü gülmez... Kitaptaki en sevdiğim kısımlar karakterlerin atalarından kalan efsane niteliğindeki hikâyeler. Özellikle mankurt efsanesini okurken çok etkilendim Juan-Juanların barbar bir topluluk olduğunu duymuştum ama böyle bir efsaneden haberim yoktu. Tabii en önemli kısmı savaşın insanlar üzerinde bıraktığı etkisi. Ne yazık ki savaşlar gelip geçse bile insanların bedenlerinde ve hayatlarında kalıcı hasarlar bırakıyor. Savaş mağduru Abutalip örneği beni gerçekten üzdü. Savaşıyorsun, esir düşüyorsun ve kurtulmayı başardığın halde bütün hayatın etkileniyor. İnsanı derin düşüncelere daldıran bir kitaptı. Bunların dışında çok güldüğüm kısımlar da oldu Yedigey'in devesiyle bitmek tükenmek bilmeyen mücadelesi insana kahkahalar attıran cinstendi. Yedigey'in heybetiyle ünlü devesi Karanar azgınlığıyla adamı canından bezdirdi hâlâ yazarken gülüyorum :) Çok ayrıntıya girmek istemiyorum kitabın üzerimdeki etkisini dile getirmeye çalıştım. Okumanızı tavsiye ederim. Bol Okumalı Günler :)))
Savaşın gölgesinde, zorluklar içinde büyüyen Cengiz Aytmatov romanlarında bu konuyu çokça işlemiştir.
kitabında savaşın, insanların hayatlarını nasıl altüst ettiğini anlattığı gibi bu kitabında da savaştan yıllar sonra bile savaşın izlerini taşıyan insanların mücadelesini anlatmaktadır.
Uçsuz bucaksız Sarı Özek bozkırı; yazın sıcağını, kışın soğuğunu, kimsenin yaşamak istemediği bir yer olarak yalnızlığını, ıssızlığını okuyucuya derinden hissettirmektedir. Ve bu coğrafya, içinde birçok yaşam öyküsü barındırmaktadır.
Olaylar Yedigey'in çok sevdiği arkadaşı Kazangap' ı kaybetmesiyle başlamaktadır. Yedigey, arkadaşı Kazangap'ı onun vasiyetine uygun ve lâyıkıyla defnetmek istemektedir. Ve bunun için mücadele etmektedir. Sarı Özek bozkırında çıkılan bu yolculuk bir gün sürse de geçmişin efsaneleriyle, geleceğin bilim kurgusuyla çok daha fazla zamanı kapsamaktadır.
Romanda mücadelesiyle göze çarpan bir başka karakter ise esir düşmenin suç sayıldığı bir dönemde esir düşen Abutalip Kuttubayev'dir. Savaşta esir düştüğü için toplum tarafından dışlanan ve oradan oraya sürülen Abutalip Kuttubayev'in hikayesi, yazarın bir başka eseri,
'ta devam etmektedir.
Gün Olur Asra Bedel, dönemin siyasi ve sosyal durumunu Sarı Özek bozkırından Orman Göğsü Gezegeni'ne uzanan bir macera içinde okuyucuya sunmaktadır. Anlattıklarıyla, üslubuyla çok severek okuduğum bir başka Cengiz Aytmatov eseriydi.