Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

Gölgesizler - Hasan Ali Toptaş | Detaylı Ücretsiz Kitap İncelemesi

Gölgesizler Kitap Bilgileri


Yazar: Hasan Ali Toptaş
Tahmini Okuma Süresi: 7 sa. 15 dk.
Sayfa Sayısı: 256
Basım Tarihi: 17 Nisan 2020
İlk Yayın Tarihi: 2000
Yayınevi: Everest Yayınları
Orijinal Dil: Türkçe
ISBN: 9786051850672
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak


Gölgesizler Kitap Tanıtımı


Hasan Ali Toptaş’ın –belki de– en çok okunan ve yayımlandığı tüm dillerde büyük bir şaşkınlık ve beğeniyle karşılanan romanı.



Gölgesizler, bir kayboluşlar anlatısı; aniden kaybolmaların, beklenmedik dönüşlerin, ölümlü büyülerin, devlet nezdine düşen gölgelerimizin aynası. Tekrarların tekrarını okumamızı sağlayan karakalem bir güvercin; bir garip cinayet ve doğum hikâyesi.



Ve kokusu burnumuzda tüten, cevabından korktuğumuz

bir soru cümlesi: “Kaar nedeen yağaar, kaaarrr?”



“Sadece Hasan Ali Toptaş okumak için bile Türkçe öğrenmeye değer.”

STEFAN WEIDNER, Frankfurter Allgemeine Zeitung



“Aynı yolda yürümekten başka çaresi olmayan tuhaf birer yaratıktı insanlar; tekrarın tekrarlananın örtüsü olduğunu anlayamadan, aynı el sallayışların, aynı gülüşlerin, aynı yürüyüşlerin ya da aynı oturuşların içinden geçe geçe damaklarına bulaşan uzak bir serüven tadıyla dönüp dolaşıp aynı noktada yaşıyorlardı.”




Gölgesizler Kitaptan Alıntılar


1. "''Unutma ki yeryüzünde gecikmişliğin ilacı yoktur.''"




2. "Sevme demiyorum, demiyorum ama adabıyla yapın şu işi!"




3. "-Yine unutacaksın kuşkusuz ,belki bir kez daha soracaksın .
-Desene yaşam tekrarlardan oluşuyor...
- Tekrarlardan değil, dedi ; tekrarların tekrarından."




4. "Ruhum sıkılıyor..."




5. "Şunu da unutma ki ;
Yeryüzünde gecikmişliğin ilacı yoktur."




6. "Koşarsın koşarsın da varamazsın hani; içindeki umut, varamadığın kadar büyür. Sen bakarsın ışıltıyla. İleriye uzanırsın, uzandıkça da kolların uzar. Gene de boşluğu avuçlarsın hep; düşünü düş yapan boşluğu."




7. "Aynı yolda yürümekten başka çaresi olmayan tuhaf birer yaratıktı insanlar."




8. "•
Şunu da unutma ki,
yeryüzünde gecikmişliğin ilacı yoktur.
•"




9. ""Hiçbir iz yok," dedi Reşit.
Muhtar, avluyu yeniden taradı gözleriyle. O her şeyin mutlaka bir iz bırakacağına inanıyordu, izsiz şey olmazdı; kuşların bile izi vardı gökyüzünde, sözcüklerin dişte, bakışların yüzde."




10. "Her kadının gözünde bir erkeğin kaybolup gideceği boşluk bulunduğuna inanmıştı."




11. "Koşarsın koşarsın da varamazsın hani; içindeki umut, varamadığın kadar büyür."




12. "Herkes her şeyi görmekten körleşmişti."




13. "Çünkü sabaha geç kalabilirsin. Şunu da unutma ki yeryüzünde gecikmişliğin ilacı yoktur."




14. "kuşsuzmuş gökyüzü, yani mavisi eksikmiş kuşlar kadar."




15. "Unutma ki yeryüzünde gecikmişliğin ilacı yoktur."





Gölgesizler Kitap İncelemeleri


Oğlunun öğlen beslenmesini yedirmiş, zilin çalmasıyla bekleme salonuna geçmişti. Telefonu eline almış not defterine Gölgesizler'in ona neler hissettirdiğini yazmaya koyuldu. Tam o anda ekranın içine doğru kaydığını hissetti. Uzaklarda bir deniz kasabasında küçük bir çay bahçesindeydi. Deniz küçük küçük dalgalarıyla tatlı bir ezgi çalıyor gibiydi. Sahil biraz kum biraz taşlı alabildiğince uzanıyordu. Tahta masanın üzerinde yarım bardak tavşan kanı çayı ve az önce bitirdiği kitabı duruyordu. Gölgesizler...

Ne zaman geldim buraya hatırlamıyorum diye düşündü. Kaç saattir burada oturuyorum... Çok sevdiği yosun kokusunu içine çekti, dalgaların ezgisini dinledi, ne önemi vardı ki, bu huzurlu sakin köşeden hiçbir yere ayrılmaya niyeti yoktu. Yine de içinde bir yerlerde bir kıpırtı vardı, kendisine tanınan süre bitiyor ve artık gitmesi gerekiyormuş gibi...

Var mıyım, yok muyum, bir okulun salonunda mıyım, sahilde miyim... Neredeyim nasılım, hangi zamandayım... Ne anlatıyorum, kimin hayatı, kimlerin hikâyesi hiç önemli değil...

Hasan Ali Toptaş''ın şiirsel ve gizemsel anlatımının içinde kaybolun. Ne anlatmış değil, nasıl anlatmış...

10 puanlık bu kitap, yaşamda geriye sayarken ikinci bir okuma isteğini elde eden nadir kitaplardan.

Her okuduğunuzda farklı hissedeceğinizden emin olduğum bu kitabı mutlaka öneririm...




Gölgesizler Hasan Ali Toptaş'ın düşlerle, kayboluşlarla iç içe hayatlarla bezediği kırsal bir roman.

Okudukça aklım karıştı ve karıştıkça devam ettim. Çünkü anlamak istiyordum olayları, kurguyu. Ama bunu anlamak çok zor geldi bana çünkü sürekli olarak iç içe açılan olaylardan oluşan bi kurgusu var kitabın. Hangi karakterle nerede uyuyakalıp, nerede uyandığınız belli olmuyor. Köy yolunda arabaları izlerken biten bölüm sonunda yeni bölüme hangi karakterin gözlerinden bakacağınızı bilemiyorsunuz.

İnsanları ayrı ayrı ama bir o kadar da uyumlu bir yığınla veriyor okuyucuya Toptaş. Bu durum, ister istemez yaklaşık altı sene olduğunu tahmin ettiğim bir süre önce baslayip bitiremediğim Marquez'in Yüzyıllık Yalnızlık'ını getirdi aklıma. Orada da uyanamadığım, yüzyıllarca uyukladığım bi karakter çıkmazındaydım. Aynı hissi yaşadım diyebilirim. Ne var ki Gölgesizler'in en güzel tarafı "gizem" boyutu oldu. Samimi, aşina olduğumuz bir gizemi sunuyor okura Toptaş. Kırdaki yaşamın iç içe varolagelen, birbirinden beslenen sosyolojik yapısını, insanların yakınlıklarının uzak taraflarını içli, uçuş uçuş bir dille sunuyor yazar. Aynı tadı Latife Tekin'in Berci Kristin Çöp Masalları'nda da aldığımı hatırladım okurken, bunu fark etmek beni mutlu etti.

Kitap berberiyle, Hortlak'ıyla, muhtarıyla, Güvercin'i ve çırağıyla bize anlatıyor kır yaşamını. Karakterlerden çıkmak zor. Hepsi garip, hepsinin yaşadığı şu an. Ama şu anı geçmişten ayrı yaşamıyorlar. Gölgesizler "tekrarların tekrarını" okuduğumuz, mistik gizem dolu bir serüven.




Herkese merhaba bugün sizlere yazılarını var oluş ve yok oluş üzerine kurarak varoluşçuluğu taşraya taşımasıyla özgünlük kazanan, hayatı yazıya, yazıyı hayata benzeten Hasan Ali TOPTAŞ'ın kitabı Gölgesizler ile geldim
Farklı zaman ve mekânların iç içe geçirilip olayların ve kişilerin hemen hemen soyut birer kavram olarak ele alınıp daha en baştan anlatanın bir oyun olduğu vurgulanip yazarında bu oyunun bir parçası yapılarak postmodern romanın bir örneği olarak bakabiliriz Gölgesizlere.
Kitabın dili belirttiğim postmodernizmin bütün özelliklerinin sergilendiği ve bütün okuyanlarını kavrayacak, şaşırtacak, zorlayacak ve beyinlerini yakacak hele sonunda oldukça kalakaldiracak türden bir kitap olduğunu rahatlıkla belirtebilirim.
Ne yazsam başka bir tarafı eksik kalacak harika bir zekânın ürünü olan gölgesizler bir çok mekândan oluşuyor ve mekânın birinde aniden ortadan kaybolan karakterler belli bir zaman sonra diğer bir mekânda ortaya çıkıp kaybolan karakterin yerine geçiyor Bu cümlem dahi eserin karmakarisıkligini ortaya çıkarır nitelikte.
Kitap bittikten sonra filmini de izledim ama kitaptaki edebi lezzeti küçücükte olsa bulamadım. Her zaman diyorum kitap okuduğumda beynimde vizyona gecirdiğim film en keyiflisi, yalnız okumam sürecinde birçok mesaj aldım filmi izlemem konusunda bu yüzden kıramayıp izledim.
Ve kitapta her seyi anladimda bana gore zurnanın zırt dediği yer olan Cennet'in oğlunun avaz avaz çığırdığı "kaar nedeen yağaar, kaaar?" Cümlesini anlamadım.
Herkese keyifli,huzur dolu bir akşam diliyorum. Keyfiniz daim, okumalariniz bol olsun




Kitabı bitirip bitirmediğimden bile emin değilim. Okurken aklımdan kurduğum her bir “acaba”lı cümle hala aklımda varlığını sürdürmekte. Bir gün cümlelerdeki bu soru zarfı olur da bağlaç durumuna geçiş yaparsa belki de gerçekten kitabı bitirdim diyebilirim. Tabi kitapların biten şeyler olmadığını sadece sayfaların yetersiz kaldığını da söyleyebiliriz. Bu durumda asla bitirdim diyemem sanırım, bilemiyorum. İyisi mi biz bu kadar düşünmeyelim bu konu hakkında. Sonra kayboluruz düşünecelerimiz arasında. Kitabı okurken Güvercin’in, Cıngıl Nuri’nin, berber dükkanını olmayan sokakların ya da mükemmel bir renk geçişi gibi birinci şahıstan üçüncü şahısa geçen hayranlık bırakıcı cümlelerin arasında yeterince kayboluyoruz zaten.

Kendime sorduğum “acaba”lı cümlelerin biri de karın neden yağdığıydı. Soğuk havalarda yerden yükselen su buharının normalden soğuk bir tabakayla karşılaşması sonucu yağarmış. Kim bilir belki de Güvercinin duyamadığımız gözyaşlarının ahırdaki soğukla birleşmesi yüzünden yağmıştı kar o kış köye.

Karın ne zaman yağacağı belli olmuyor tabi, güvenemiyoruz kimselere. “Cennet”’in oğlu bile Hortlağa dönüyorken o kış yağan kar üşütmekten çok cehennemdeymiş hissi veriyor insana. Sonra anlıyoruz ki en çok muhtar hissetmiş bu durumu...

Sanıyorum ki bitmedi kitap. Kırk iki günde de bitmedi. Belki de bağlaca dönüşen soru zarflarını bulmam için reşit olmam gerek. Hayır, muhtemelen o da yetmez en azından yolun yarısına gelmeliyim! Ya da onlarca kez tekrar kaybolmalıyım aynı cümlelerin arasında. Taa ki o berber dükkanını bulana dek...




Bazen sadece iç sıkıntısıdır kalbimizde olan bizi alıp götüren...
Gölgesizler kitabı benim için birçok gidişi anlatan bir hikaye oldu. Yaşadığından daha farklıyı düşleyen ya da hayal etmese bile sadece 'orada' bulunmaktan vazgeçmeyi isteyen insanlar.
Hikayenin geçtiği köy ise bir gölgeler köyü gibi aslında yazarın burada bir tezatlık yarattığını düşündürdü bana. Gidenden geriye bir iz kalmıyor çok uzun bir süre fakat tüm gidişlerin ardında giden kişinin gölgesi köyde yaşayanların üstünde kalıyor.
Gidişlere gelirsek, hemen herkes yaşamıştır muhtemelen ya gidensin ya da senden gidenlerin ardında kalan. Bazen gider biri sadece belirsizce nereye olduğunu bilmeden gitmek için gitmek diyebilir buna, doğrudan bir amacı olmasa da ardında kalan amaçsızlığının acısını yaşar; Nuri gibi. Bazen gitmek tek seçenektir yer belli gidiş yok umut yok; muhtar gibi. Bazen sen bilmezsin tercihler yapmaya zorlanırsın ve gitmeye itilirsin; Ramazan, Güvercin gibi. Bazen ise kaldım zannedersin ama giden aklındır ya da ruhun sen bir şekilde var gibi yaşasan da aslında çoktan gitmişsindir; Cennet'in oğlu gibi.
Berber ise burada biraz umuttu benim için hala arayış içinde olan gidip gelmelerin içinde belki bir gün gerçekten var olunabilecek bir yer bulurum umudunu anlatan karakterdi.
Kitap derin anlamlar içeren her karakterin ayrı ayrı ruhunu yansıtan okuyucuya hayal gücünü kullanacağı boşluklarla kitaba bağlayan bir eserdi.



Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: