Göğü Yere İndirelim Kitap Bilgileri
Yazar: Özgür Balpınar
Tahmini Okuma Süresi: 4 sa. 18 dk.
Sayfa Sayısı: 152
Basım Tarihi: Ağustos 2016
İlk Yayın Tarihi: Ağustos 2016
Yayınevi: Timaş Genç Yayınları
ISBN: 9786050823905
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Göğü Yere İndirelim Kitap Tanıtımı
“Buradaki işim bitti. Yıkılacak yeni duvarlar bulabilmek için artık uzaklara uçmalıyım.”
Durmadan başını belaya sokan Deniz, ailesinin de isteğiyle bir Öğrenci Değişim Programı'na katılır. Fakat bir yanlışlık sonucu kendisini Afrika’da bir kabilede bulur… Peki ya Deniz kabile yaşantısına uyum sağlayabilecek midir? Bu yolculuğun sonunda gerçekten bir değişim yaşayacak mıdır? Yoksa babasının anlattığı masalda geçen, yükseklerde kanat çırparak denizin ortasındaki duvarı görünmez kılan alaca kuş, Deniz’in yaşamına da mı konacaktır?
Bu yolculukla birlikte dostluğun, kardeşliğin, birlikte yaşamanın ve paylaşmanın önemini kavrayacak Deniz, bizi de gökkuşağının ardına; umuda ve sevgiye götürecek...
Göğü Yere İndirelim Kitaptan Alıntılar
1. ""Doğada var olabilmek için güçlü olmak zorundasın evlat. Zayıf olduğun sürece ezilmeye ve yok olmaya mahkûmsundur. ""
2. ""Gitmeyi gerçekten isteseydin elimden kurtulabilirdin.""
3. "Hem dil evrenseldir evlat. İnsanlar yeter ki anlaşmak istesinler."
4. "- Gökkuşağı hakkında ne biliyorsun?
- Herkese görünmediğini... Ve git gide güzelleştiğini."
5. "Sevgi, gökyüzüdür."
6. "Deniz, odada asılı duran gökyüzü tablosuna bakarken, gökyüzünün neden mavi olduğunu düşünüyordu. Babasının anlattığına göre gökyüzü, yansımasını denizde seyredebilmek için kendini her sabah maviye boyarmış. Günlerden bir gün, uzunca bir duvarın denizi ortadan ikiye ayırdığını fark edince duvarı nasıl yıkabileceğini düşünmeye başlamış. Çıkar bir yol bulamayacağını anladığında çareyi, inatçı bir alaca kuşla iddiaya tutuşmakta bulmuş. Zayıf ve güçsüz görünen alaca kuş, bu görüntüsünün aksine duvarı ortadan kaldırarak denizleri birbirine kavuşturabileceğini iddia etmiş. Derhal kanatlanarak olabildiğince yükseklere uçmaya çabalamış. Yükseldikçe yükselmiş. O kadar yükseklere çıkmış ki, aşağı baktığında duvarın ipince bir çizgiye dönüştüğünü görmüş. Yorulmaya başlasa da kanatlarını daha güçlü çırparak bulutların ardına erişmiş. Tekrar aşağı baktığında duvarın kaybolduğunu ve iki denizin birleştiğini görerek gökyüzüne gururla bakmış ve şöyle demiş: "Buradaki işim bitti. Yıkılacak yeni duvarlar bulabilmek için artık daha uzaklara uçmalıyım.""
7. "Gökkuşağı, sahip olduğumuz güzelliklerin farkına varabilmektir."
8. ""Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır.""
9. "Acının dili olamazdı çünkü."
10. "Demek ki özlemek böyle bir şeydi. Delice bir sevinçle birbirine sarılmaktı."
11. ""Sessizliğin içinde de derin anlamlar gizlidir.""
12. ""Hem dil evrenseldir evlat. İnsanlar yeter ki anlaşmak istesinler. İnan bana, öyle!""
13. ""Üzerinde oturduğumuz ağaç kütüklerini biz kesmedik. Onları, satılmak üzereyken şehirli insanların ellerinden kurtardık ve doğal yaşamlarına geri getirdik. Artık ne yazık ki bir ağaç değiller fakat doğada var olmaya devam edecekler.""
14. "Sen onlar için değerli olmalısın çünkü farklısın ve farklı olan her zaman değerlidir."
15. "Sessizliğin içinde de derin anlamlar gizlidir."
Göğü Yere İndirelim Kitap İncelemeleri
Yazar buluşmaları kapsamında okuduğum, akıcı, bitene kadar elimden bırakmak istemediğim bir eser oldu Göğü Yere İndirelim... Yazarına soracak birçok soru biriktirdim şimdiden.
Öğrenci Değişim Programına katılan Deniz'in Afrika ülkelerinden Kongo'da bir kabileye gitmesini ve orada yaşadıkları, değişen düşünceleri ve hayata bakış açısı ele alınıyor eserde. Çok sayıda alıntı paylaştım eserle ilgili. O kadar güzel cümleler geçiyor ki içinde sevgiye, kardeşliğe, paylaşmaya dair... Kendim de Afrika'ya ve kabile hayatına karşı ne kadar az şey bildiğimi fark ettim. Farklı, dünyaya bakış açınızı değiştirebilecek bir eser.
Bir söz vardır birçoğumuzun daha önce duyduğu: Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacaktır. (s. 117) Eserde doğaya duyarlılık, ormanların insanların evi olduğu, her şeyin para demek olmadığı ve hatta çok az şeyin para ile alınabildiği (yalnızca ilaçlar) ele alınıyor.
Heyecan unsuru baştan sona kadar kendisini koruyor. Öğrencilerimle kitap elimize geçer geçmez başladık ve ilk günden bitirme durumuna geldik. Her yaştan okura hitap ediyor. Kuşkusuz eser biter bitmez bir kabile hayatı sürmenin nasıl olabileceği merakı uyandı bende. Uzun zaman da bu meraktan kurtulabileceğimi sanmıyorum. Yazarın diğer eserlerini de okuma listeme aldım.
2022’nin ilk kitabı. Kitabın içeriğine geçmeden önce ismi ve kapağı beni çok etkiledi. Üzerindeki desenler figürler kitabı almamda çok etkili oldu. Yazarın daha önce de bir kitabını okumuştum. O kitap da beni çok etkilemişti. O nedenle bu kitaba bir şans vermek istedim.
Kitap bence 15 yaş ve üzeri bir kitap. Bu nedenle rahatça okunup anlaşılabilir bir dili var. Aynı zamanda gayet akıcı bir kitap 2 günde bitirdiğim ilk kitap olabilir. ️ Gelelim içeriğine.
Hikaye Deniz isimli kahramanımızın çok zeki olmasının yanısıra çok da yaramaz olmasından ve okuldaki herkesi bezdirmesinden dolayı ailesinin bir danışmanlık merkezinden yardım almak istemesi ile başlıyor. Danışman Bahar hanım aileye çocuklarının farklı yaşamlar görmesi farklı kültürleri tanımasının faydalı olacağı düşüncesiyle bir değişim programı önerir. Aile başta tereddüt etse de başka çareleri de kalmamıştır. Oğullarını yurt dışına Afrika’ya gönderirler. Deniz, yaptığı bu yolculuk sonrası dostluğun, kardeşliğin, birlikte yaşamanın ve paylaşmanın önemini kavrar.
Ben hikayeyi ve vermek istediği mesajı çok sevdim. Her istediği yapılmış bir çocuk zamanla daha fazlasını istemeye başlar. Ve insanlara istediği gibi davranabilme hakkını kendisinde bulur. Belki bütün çocukların Deniz gibi ders alabilme imkanı olmaz ancak bence her ailenin kendisine göre bunu değiştirme ve düzeltme imkanı olabilir..
Merhaba sevgili okurlar bugün konusu farklı bir kitap önerisinde bulunacağım.
Göğü Yere İndirelim - Özgür Balpınar
Deniz, kurallara uymayan, başına buyruk bir çocuk. Ailesi tarafından, bir ceza gibi görünen Öğrenci Değişim Programı’na gönderiliyor ve burada kendisini bambaşka bir dünyanın içinde buluyor.
Şehir hayatına alışan Deniz, öğrenci değişim programı ile kendini Afrika’daki bir kabilede buluyor. İlk başlarda bu yeni ve sert koşullara adapte olmakta zorlanırken, zamanla bu yeni dünyanın ritmine uyum sağlamayı öğreniyor. Burada, modern hayatın dayattığı tüketim kültürünün tam zıttı bir anlayışla karşılaşıyor: paylaşma, sabır, doğayla uyum içinde yaşama ve dayanışma.
Kitap, Deniz’in bu dönüşüm sürecini ele alırken aynı zamanda okuyucuyu da modern dünyaya dair sorgulamalar yapmaya itiyor. Aile, toplum, doğa ve birey arasındaki ilişkilere dair çok katmanlı bir anlatı sunuyor. Deniz’in kabilede geçirdiği zaman boyunca, şehir yaşamında görmezden geldiği veya anlam veremediği şeylerin, doğa ve topluluk yaşamıyla nasıl anlam kazandığını izliyoruz.
Hikaye boyunca, insanın aslında doğanın bir parçası olduğu ve ondan uzaklaştıkça yalnızlaşmaya mahkum olduğu mesajı sıklıkla işleniyor. Deniz’in içsel yolculuğu, okuyucunun da kendi hayatını sorgulamasına vesile oluyor: Ne kadar tüketiyoruz? Ne kadar paylaşıyoruz? Doğayla bağımızı nasıl kaybettik?
Bu benim 2022 yılında okuyacağım son kitaptı. Benim için bu sene verimsiz gibi görünse de okuduğum çoğu kitap benim için önemli bir zamana denk gelmişti. Resmen öncesinde bir şeyler yaşayıp sonrasında o kitabı okumam gerekiyormuş. Bu kitapta benim için öyleydi 2022 yılını yaşamlaymışım ki bu kitabı okuyup daha derinden hissedebileymişim. O kadar çok ağladım ki normalde kitap okurken duygusal (ağlayacağım) bölüm varsa metroda okumam ama kendimi o kadar duygulara kaptırdım ki baya ağladım. Hem de kitabı her okuduğumda(hatta az önce altını çizmek için tekrar okuduğumda da) ne kadar ağlarsam ağlayayım bu kitaba yetmez.
Kısaca konusunu değinirsem 12 yaşında çok zeki ama şımarık Deniz adında bir çocuk öğrenci değişim programı ile Afrikada bulunan bir kabileye (Mbuti kabilesi) gönderilir ve sonrasında olaylar gelişmeye başlar.
Kitabı okudukça şehirli insanlar olarak insanlıktan ne kadar uzaklaştığımızı görebilirsiniz. Deniz'in oradaki insanlar ile doğa için şehirli insanlara karşı mücadelesini okumak harika bir şeydi(ufak bir şey spoiler değildir)
Bu kitap almak isteyene o kadar çok duygu ve düşünce barındırıyor ki neyse ki serinin iki kitabı daha varmış (2.kitapda kabileden Türkiye'ye gönderilen çocuğun ,3.kitapta Deniz ve o çocuğun hikayesini var)
Hem yaşamımda hem de duygularımla bana neler yaşattığını buraya gerçekten anlatamam ama eminim okuyunca benim gibi etkilenecek belki de okuyup etkilenmiş insanlar vardır / var olacaktır.
Deniz, davranışlarıyla okuldakileri ve ailesini bıktırınca onu Danışman Bahar Hanım’ a götürler. O da onlara bir değişim programından bahşeder. Deniz’ e yeni yerler iyi gelecektir diye düşünür. Baba İlker Bey ve anne Aslı Hanım gerekli evrakları hazırlarlar. Deniz bir aksilik yüzünden gideceği ülkeye değil de Afrika’ya düşer kurayla.
Değişim günü gelir ve tek başına uçakla Afrika’ya giden Deniz’i Kongolu Basalitu karşılar. Onun oğlu da Denizlerde kalacaktır. Basalitu Türkçe bildiği için anlaşmaları zor olmaz. Uzun süren araba yolculuğundan sonra ormanın içindeki kabileye varırlar. Mbutiler , hasırdan etek giyen, erkelerin avlandığı, kadınların getirdikleri avı pişirdiği bir kabiledir. Her şeyleri aynıdır. Paylaşmak esastır ve doğa her şeylerdir.Şehirliler gelip ağaçları kesmek ister. Kabile bununla mücadele eder.Kabilenin yeri bilinmesin diye sarmaşıklarla çevrilidir. Deniz’ e burada Evlat derler. Kabilenin tamamı Türkçe bildiği için anlaşmak yine zor değildir. Deniz burada avlanmayı, doğada kalmayı, güçlü olmayı öğrenir. Liderin oğlu başlarda onu çok sevmese de onunla anlaşmayı sağlar. Musa en yakın arkadaşıdır. Liderin kızı Mariate ile yakındır. En son gün de ona kolay hediye eder. Adı ve “ Sevgi, gökyüzüdür.” yazılı.
Geri dönüp geldiğinde Deniz bambaşka Deniz olmuştur. Hayata gökkuşağı gibi bakar. Tıpkı Basalitu’ nun ona öğrettiği gibi…