Gelirken Ekmek Al Kitap Bilgileri
Yazar: Şermin Yaşar
Tahmini Okuma Süresi: 5 sa. 33 dk.
Sayfa Sayısı: 196
Basım Tarihi: 21 Şubat 2025
İlk Yayın Tarihi: Ekim 2019
Yayınevi: Doğan Kitap
Orijinal Dil: Türkçe
ISBN: 9786050966534
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Gelirken Ekmek Al Kitap Tanıtımı
Şahin... Neredeyse hiç görmediğim babam, annemin neredeyse hiç görmediği kocası. Yıllardır muhatap olduğum “Baban nerede?” sorusuna, “işte”, “evde”, “memlekete gitti” gibi bir çırpıda verilebilecek cevaplar verebilmeyi çok isterdim. Babamın nerede olduğunu, nasıl bir bahtsız olduğunu kimseye izah edemedim. Kabul etmek gerekirse, masumiyetinden zaman zaman ben de çokça şüphe ettim. Kadere saygımız, tekrara göre değişiyor. Başımıza bir iş geldiğinde, bunu aksilik olarak kabul edebiliyor ve sineye çekiyoruz; bu aksilik ikinci kez geldiğinde, geldi mi üst üste gelir diyoruz, üçüncüsü tekrar ettiğinde her şey de senin başına geliyor diyerek rahatlıkla kanaat bildiriyoruz, sonraki tekrarlardaysa başına bu kadar çok şey geliyorsa, demek ki tüm bunları hak ediyor diyoruz. O bütün masumiyetiyle yaşamaya devam etse bile... İçimizde bir yerden konuşuyor Şermin Yaşar… Bu coğrafyanın en derin kederlerini en “bizlik” hayat acemilikleriyle harmanlıyor… İncinmişliklerimizi gülünesi aşklarımızla iyileştiriyor. Gerçek edebiyatın “insanın ruhuna” inen bir merdiven olduğunu her öyküsünde hatırlatarak.
Gelirken Ekmek Al Kitaptan Alıntılar
1. "“Onu öldürecek olan şeyin yaşlanmak olduğunu zannediyor” dedi, “oysa insanı yavaş yavaş öldüren şey yanlış bir evliliktir.”"
2. "Kısmetten öte yol yok, çok istersin olmaz,ama hiç istemediğin bir anda oluverir..."
3. "İyi ki bitmiş Muazzez, bitmeseydi kalbim, ben hayatta kalayım diye, öyle kendi kendine kan pompalayacaktı. Şimdi öyle mi bak. Garibim; hayatta kalmak için, bana rağmen bağımsızlığını ilan etme peşinde.
Sahi Muazzez; sensizliğin yüz
ölçümü ne?"
4. "“Kadere saygımız,tekrara göre değişiyor.Başımıza bir iş geldiğinde, bunu aksilik olarak kabul edebiliyor ve sineye çekiyoruz; bu aksilik ikinci kez geldiğinde, geldi mi üst üste gelir diyoruz, üçüncüsü tekrar ettiğinde her şey de senin başına geliyor diyerek rahatlıkla kanaat bildiriyoruz, sonraki tekrarlardaysa başına bu kadar çok şey geliyorsa, demek ki tüm bunları hak ediyor diyoruz. O bütün masumiyetiyle yaşamaya devam etse bile...""
5. "Suç top gibi bir Figen’de, bir Asiye’de, bir Mustafa Seyfi’de gidip geliyordu. Kimsenin sahiplenemeyeceği kadar acı, kimsenin oyunu bırakamayacağı kadar tatlı, hiç olmamış gibi davranılamayacak kadar var, kabul edilemeyecek kadar da ağırdı top."
6. "Olmayacak Şeylerin Hayalini Kurma Federasyonu olsa, başkanı ben olurdum."
7. "“Onu öldürecek olan şeyin yaşlanmak olduğunu zannediyor” dedi, “oysa insanı yavaş yavaş öldüren şey yanlış bir evliliktir.”"
8. "İnsan sevdiğinden duyduğu sözlere ilahi anlamlar yüklüyor bazen."
9. "“Onu öldürecek olan şeyin yaşlanmak olduğunu zannediyor” dedi, “Oysa insanı yavaş yavaş öldüren şey yanlış bir evliliktir.”"
10. "Ayakkabı vurduğunda ayağının arkasında bir yara açılır, çorap giydiğinde o yara çoraba yapışır, çorabı çıkarttığında kabuk kopar ve tekrar kanar. İyileşmesi zaman alır. Ayakkabıyı çorapsız giyemezsin, çorapla giysen gene yapışır. Aile yaraları biraz böyledir. Yürümekten vazgeçemezsin ve attığın her adımda canını acıtmaya devam eder."
11. "Olmayacak Şeylerin Hayalini Kurma Federasyonu olsa, başkanı ben olurdum."
12. "Bizim için babam bir hayal ürünü."
13. "Onu öldürecek olan şeyin yaşlanmak olduğunu zannediyor” dedi, “oysa insanı yavaş yavaş öldüren şey yanlış bir evliliktir."
14. "Ayakkabı vurduğunda ayağının arkasında bir yara açılır, çorap giydiğinde o yara çoraba yapışır, çorabı çıkarttığında kabuk kopar ve tekrar kanar. İyileşmesi zaman alır. Ayakkabıyı çorapsız giyemezsin, çorapla giysen yine yapışır. Aile yaraları biraz böyledir. Yürümekten vazgeçemezsin ve attığın her adımda canını acıtmaya devam eder."
15. "Şimdi sorsan, desen ki, neyle büyüdün? Cevabım şu: Babamın yok oluşlarıyla..."
Gelirken Ekmek Al Kitap İncelemeleri
-Şahin nasıl bir mıknatısın kardeşlik tüm belaları çekiyorsun. Ben talihsizim her şey beni buluyor diyen birde Şahin’nin hikayesini okusun. Kitabın isminide bu hikaye oluşturdu.
-Çulcuoğlu kardeşlerden , Müjdat’ın kavuşulamayan aşkı,
-Hacı Salih hikayesi hiç beklenmedik hikayesi nasılda ters köşe yaptı.
-Ah be Muazzez ah ne hikayeyi ama bayıldım.. kitaba adını bu hikayede verilebilirdi. Geride kalan aşığın nasıl naif haykırışı o.
-Aşk dolu evliliği olan aileye böyle gelin mi alınır … Filiz
-Hep gülümse baba Nevzat ; bu hikaye nasıl işlenmiş ilmek ilmek…
-Bir insan tüh der sonra neler mi olur… ah ah hemde neler olur…
- Sen gene iyisindir ; bu incelemeyi okudun daha hiç haberi olmayanlar var.
-Uyuyan Mustafa seyfi’yi nasılda uyandırdı Figen… Bende bu inceleme ile sizleri uyandırdım Figen gibi değil. Hikayelerden bazıları…
Muhteşem öyküler var, müthiş mizah ile toplumumuz insanını ve ailelerinin röntgenini çekmiş
. Tüm öykülerin Altında yatan yarım kalmışlıklar, kavuşamamak, yaşayamamak var.
ülkemizde insan psikolojisini çok iyi tahlil eden yazarların başında sayılır, benim için yanına rahatlıkla
yazılır. Öykü sevmeyenler daha
ile tanışmamışlardır. Keyifli okumalar dilerim.
*
Gelirken Ekmek Al ilk bakışta sıradan bir cümle gibi duruyor; ama Şermin Yaşar bu cümlede saklı olan o derin hayatı, gündelik ilişkilerimizi ve çocukluklarımızın yankısını oldukça ustalıkla sayfalara taşıyor. Kitaptaki her hikayede bazen içten bir tebessüm, bazen de boğazda düğümlenen bir hatıra saklı. Özellikle aile ilişkileri, çocukluk anıları ve küçük şeylerdeki büyük duyguların sade ama etkileyici bir anlatımla işlendiğini görüyoruz. Hikayeler ne bilgi verici ne de uzak; bilakis her biri tanıdık bir ses, içimizden biri gibi konuşuyor bizimle. Yazar, dilini sade ama güçlü kurarak okuru yormadan düşündürüyor; sanki karşısında biri varmış da anlatıyormuş gibi…
Bu kitabı okurken pek çoğumuzun “bizim evde de böyle olurdu” dediği bir sahne mutlaka olacaktır. Annenin ses tonu, babanın suskunluğu, kardeşle edilen kavgalar ya da bir somun ekmek almayı unutmanın yarattığı o masum panik… Şermin Yaşar’ın en büyük başarısı, sıradanı olağanüstü kılmasında yatıyor. Özellikle günümüz koşuşturmasında yitirilen o sıcaklık duygusunu hatırlatması açısından kıymetli. Hikayelerin kısa olması ise yoğun bir günün içinde bile birkaç sayfa aralığıyla kendine vakit ayırmak isteyen okurlar için büyük bir avantaj.
ucretsizkitap.com.tr okurlarına önerim şudur: Eğer gündelik hayatın içinden çıkan hikayelerde kendinizi bulmak, biraz gülümseyip biraz da hüzünlenmek istiyorsanız Gelirken Ekmek Al size iyi gelecek. Küçük şeylerin kıymetini hatırlatan bu kitabı bir fincan kahveyle tamamlamayı unutmayın.
GELİRKEN EKMEK AL-ŞERMİN YAŞAR,200 sayfa
Öykülerin kraliçesi Şermin Yaşar’dan yine birbirinden güzel 18 öykü.Her bir öykü tek başına bir roman olacak kadar dopdolu.Kalk Yerine Yat kitabı insanların yalnızlığını işlerken Gelirken Ekmek Al kitabıda yaralarımızı ele alıyor.
Hepimizin gizli veya açık ne çok yarası vardır kim bilir.Kimisi kabuk bağlamışken kimiside hâlâ sızlamaktadır.Sevgili veya anne baba tarafından sevilmemek,yaşlandıkça yalnızlaşmak,sevmeden yapılan evlilikler,özlem,çocukluk,platonik aşklar…
Şermin Yaşar’ın bu öykülerini okurken herkesin muhakkak içinden geçmiştir bu öykü beni anlatıyor,aynı benim hayatım veya benim yaşadıklarım.Okurken o kadar içine giriyorsunuzki kitabın ,yer yer karaktere kızıyorsunuz, yeri geliyor gözyaşlarınızı tutamıyorsunuz yeri geliyor işte aynı ben diyorsunuz. Öyküleri sıcacık,hüzün,özlem,sevgi,yalnızlık,içimizdeki yaralar ile dolu. İnsanların ruh hallerini o kadar güzel kaleme döküyorki yazar,kitaplarını elinizden bırakamadan okuyorsunuz, keşke bitmeseydi diyorsunuz. Öykü kitapları pek favorim değildir ama artık öykü demek benim için Şermin Yaşar demek….
Şahin…16 yıldır evine dönemeyen, karısının neredeyse hiç görmediği kocası, çocuğunun neredeyse hiç görmediği babası. Hayatı hapishanelerde ve askerlikte geçen,her geliyorum dediğinde başı derde giren Şahin.Bu sefer kesin geliyor.Şahiiin…Gelirken ekmek al…
Bazı kitaplar vardır okumaya bir hevesle başlarsınız böyle kısa bir sürede okuyacağınızı falan sanırsınız ama sonra hayat öyle planlar yapar ki her şey o kadar üst üste gelir ki üç günde okuyacağınız kitabı benim gibi on üç günde okuyamazsınız. Bu kitapta benim için öyle bir kitap oldu. Aslında öykü kitabı Şermin Yaşarın da kalemini bilen bilir, çok güzel hemen akar gider ama o kadar kötu olay üst üste geldi ki hayatımda, üç günde okuyacağım kitabı on üç günde okuyamadım ama yine hayat devam ediyor, yine yarına umutla uyanacağız, bu kitabı da kötü hatırlamak istemiyorum bu yüzden böyle güzel enerjik bir müzikle birleştirmek istedim kitabı. Kitaba gelecek olursak Şermin Yaşar'ın kalemini bilen bilir zaten harikadır, öykü konusunda, öyküleri insanı içine alıyor sanki. Siz de o öykünün içinde ki karaktermişsiniz gibi oluyor. Altını çizdiğim bir sürü yer var zaten en beğendiklerimi bu videoya ekledim izlerken göreceksiniz ama böyle içime işleyen birkaç tane daha alıntı var sizinle paylaşmak istediğim onları da yazacağım.
"Bizden kıstığı sevgiyi dışarıya cömertçe dağıtıyordu annem."
"İnsan kendi huzuruna sahip çıkabilmek için başkasının huzursuzluğundan beslenebiliyordu demek."
"Hayır, maile deli değiliz, ailece aşka saygı da kusur etmeyiz."
" Büyük korkulardan sonra gelen ferahlamanın dünyanın en güzel nimetlerinden biri olduğunu o gün anlamıştım."
Şermin Yaşar artık en sevdiğim yazarlardan biri kesinlikle. Kalemine hayranım ve kitabın yorumuna başlamadan önce kalemi ile ilgili birkaç cümle söylemek istiyorum. Öyle bir üslubu var ki Şermin Yaşar’ın.. ağzına nasıl geliyorsa öyle yazıyor, hiç eksiltmiyor,süslemiyor. İçinden ne geçiyorsa akıtıyor kaleminden ve ben okurken yazdığı her şey sanki gözümün önünde yaşanıyormuş da ben izliyormuşum gibi hissediyorum. Bir sayfada gözlerimden yaşlar akıtırken hemen arka sayfasında kahkaha attırıyor bana. Bazen öyle bir ironi yapıyor ki ağzım açık kalıyor. Öykü yazmak bana göre çok zor bir iş çünkü birkaç sayfaya bir senaryo sığdırmak zorundasın ve bundan onlarca yüzlerce yapıyorsun. Her seferinde farklı bir senaryo, bu bence çok büyük bir emek..
Çok çok seviyorum kalemini, bütün kitaplarını okumak istiyorum en kısa sürede.
‘Gelirken Ekmek Al’ beni gerçekten vurdu vurdu duvara attı diyebilirim her bir öyküde.
Gelirken Ekmek Al, Diğer Müjdatlar Gibi, Kız Kim?, Bize Bi’ Çay.. bu öyküler en en sevdiklerimdi, beni çok duygulandırdı gerçekten.
Beni en çok etkileyen ise ‘Yine Muazzez’ öyküsü oldu, gecenin bir vakti denk geldi ve o kadar ağladım ki.. kendimden bir parça buldum o öyküde.
Kısacık, zaman zaman iç ısıtan zaman zaman güldüren bazen şoka uğratan bir kitap oldu benim için.
Çok beğendim gerçekten.
Fazla bir şey söylemeye de gerek yok aslında kitap için, alın ve okuyun diyorum. Söyleyecek bir şey bulamıyorum çünkü. Gerçekten çok etkilendiğim ve çok sevdiğim bir kitap oldu kendisi.
Kesinlikle ve kesinlikle tavsiye ettiğim kitaplardan biri, mutlaka okumalısınız.