Geceye Övgüler Kitap Bilgileri
Yazar: Novalis
Tahmini Okuma Süresi: 1 sa. 11 dk.
Sayfa Sayısı: 42
Basım Tarihi: Eylül 2021
İlk Yayın Tarihi: 1800
Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
ISBN: 9789754586916
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Geceye Övgüler Kitap Tanıtımı
Novalis (1772 - 1801)
Yirmi dokuz yıllık kısacık yaşantısına karşın yazdıklarıyla Romantizm akımını ateşleyen en önemli öncülerdendi. Endüstrileşmenin insanlık üzerinde ağır etkilerinin görüldüğü bir çağda, aşık olduğu (ve nişanlandığı) Sophie von Kühn'ün ölümünün ardından yazdığı Geceye Övgüler (1800) dünya edebiyatında toplumsal ve bireysel acıların keskin bir duyarlıkla dile getirilişinin en çarpıcı örneklerindendir. Bu kitapsa, altı bölümlük bu önemli yapıtı Almanca aslıyla ve iki versiyonuyla sunarken, çevirmeni Ahmet Cemal'in yazar, yapıt ve akımı anlamamızı kolaylaştıran derinlikli önsözüyle açılıyor.
Geceye Övgüler Kitaptan Alıntılar
1. "Yalnız başına, dönüştürdü kendini."
2. "Gösterebilir misin bana
Sonrasız sadık bir yürek?"
3. "Dünya uzaklarda,
İndirilmiş gibi derin bir mezara
Ne kadar da çorak ve yapayalnız
Bulunduğu yer şimdi!
Derin bir hüzün yankılanmakta
Göğsünün tellerinden
Anıların uzaklığı
Gençliğin arzuları
Çocukluktaki düşler
Bütün bir uzun yaşamın
Kısacık sevinçleri
Ve nafile umutları
Kurşuni giysilerle gelmekteler
Günbatımından sonraki
Akşam sisleri gibi,
Batış.
Dünya uzaklarda
Rengârenk hazlarıyla.
Başka yerlerde
Kurmuş ışık
Neşeli çadırlarını.
Bir daha asla dönmeyecek mi
Sadık çocuklarına
Bahçesine
Görkemli evine?"
4. "Her kim ki bağlıdır eski zamanlara körü körüne,
Sadece yalnızlık ve keder düşer hissesine."
5. "Hep yeniden gelmek zorunda mıdır sabah?
Hiç son bulmaz mı yeryüzünün gücü?
Uğursuz bir koşuşturma kemirmek zorunda mıdır?
Gecenin cennetsi uçuşunu?"
6. ""Ölüme duyulan özlem. Beni bitiriyor...""
7. "Gözlerinde sonsuzluk dinleniyordu"
8. "Bana gösterebilir misin sadakatini sonuna kadar koruyan bir yüreği?
_______"
9. "tıpkı sen gibi gizli"
10. "Ötelere yuvarlanıyorum,
Ve her acı günün birinde
Dönüşecek şehvetin dikenine.
Az zaman kaldı,
Sonra kurtulacağım
Ve sarhoş, uzanacağım
Aşkın kucağına.
Sonsuz yaşam
Dalgalanıyor içinde tüm gücüyle,
Yukarıdan aşağılara bakıyorum,
Oralardaki sana.
O tepede,
Sönüp gitmekte parıltın-
Bir gölge taşımakta,
Serinlik veren çelengi.
Ah! Tüket beni ey sevgili,
Sonuna kadar tüket ki.
Uykuya dalayım
Ve sevebileyim.
Hissediyorum ölümün
Gençleştirici akışını, kanım
Merheme ve uzama dönüşmekte-
Yaşıyorum gündüz vakitlerinde
İnanç ve cesaretle
Geceleri ise
Kutsal ateşte ölüyorum."
11. "Hep yeniden gelmek zorunda mı sabah? Hiç son bulmaz mu yeryüzünün gücü? Uğursuz bir koşuşturma kemirmekte gecenin cennetini.
Aşkın o gizli kurban ateşi hiç sonsuza kadar yanmayacak mı?
..Ey kutsal uyku - dünya halinin bu koşuşturması içersinde cimri davranma geceye adanmışları mutlu etmekte
Dünya halinin bu koşuşturmasında...
_______"
12. "Ölüme duyulan özlem. Beni bitiriyor.
_____"
13. "Her kim ki bağlıdır eski zamanlara körü körüne,
Sadece yalnızlık ve keder düşer hissesine
______"
14. "Özgür bırakıldı sevgi,
Ve ayrılık da yok bundan böyle."
15. "Hep yeniden gelmek zorunda mı sabah?"
Geceye Övgüler Kitap İncelemeleri
Asıl adı friedrich von hardenberg'dir. Aristokrat bir aileden gelen novalis piyetist bir ortamda yetişti, sağlam bir bilimsel eğitimden geçti ve maden mühendisi oldu. Yazı hayatına herder, geothe, schiller, jean paul, gottifried ve spinoza gibi dönemin önde gelen filozof ve şairlerinden etkilendi. 29 yıl gibi kısa bir ömür sürdü. Yalnızca 29 yaşında öldü, derin bir romantikti ama kendisine ait çok eşsiz fikirleri vardı. Transandantal (aşkınsal) bir büyüsel şiir anlayışından tutun da şiirsel bir ansiklopedi yazmaya kadar. Kuşkusuz o, alman şiirinin erken solan en güzel çiçeğiydi. Sevgilisi sophie 1797'de tüberkülozdan ölünce derin bunalımlar yaşar ve kendini matematik, kimya ve madencilik eğitimine verdi. Bir yıl sonra julie von charpentier ile tanışır, törensiz bir nişan yapar ancak 1801 ağustosunda, onu da sophie gibi tüberkülozdan kaybeder. Geceye Övgüler de radikal bir perspektif değişimi gerçekleştirmiştir: gerçek olan hayat değil ölümdür, gündüz değil gecedir. novalis tam bir romantik şairdir, çünkü tüm yapıtlarında farklılığın ötesinde birliği, aydınlık gerçeğin ötesinde mistik geceyi aramıştır.
''Bilmezler narin genç kızın göğüslerinde esenin ve orayı cennetin kucağına çevirenin sen olduğunu eski öykülerden cennetin kapılarını açarak geldiğini ve sonsuz gizlerin suskun habercisi olarak kutsanmışların yuvalarının anahtarlarını taşıdığını sezemezler.''
Gündüzleri sürekli bir şeyleri geçiştirme telaşından mıdır ya da yapılması gerekenleri yetiştirme düşüncesiyle kendimle yarıştığımdan mıdır ki genellikle bugünü ve yarını düşünür halde olurum, çünkü hep sona ulaşma derdindeyimdir, her şeyi olması gerektiği hale getirip rahatlama hissiyatını yaşama isteği. Ne var ki, gece kendimle baş başa kaldığımda günün kısa bir fragmanı geçer hatta o anla kalmaz geçmişe doğru gelgitler yaşarım, kendimle konuştuğum nadir anlardır gece, her ne kadar her şeyin üstünü örter gibi görünse de aksine tüm düşüncelerin açıkça ortaya çıktığı zamanlardır, yeri gelir kendime kızarım keşke derim şöyle olsaydı yeri gelir karşımdakine söyleyemediklerimi dökerim. O andan çıkıp geçmişe yolculuk yaparım. Bu kitap da aynı bu hisleri yaşattı bana, geceye, ölüme dair satırları okurken bazı kelimeler beni başka düşüncelere sevk etti, bazen tek bir dizeye takılı kaldım bazen de aksine üst üste okuduğum dizelerde o hisse yabancı hissettim kendimi, içselleştiremedim o duyguyu.
Şiirlere karşı hep tedirginimdir, çünkü yazıldığı andaki duyguların ne kadarı bana geçebilir ve ben ne kadarını özümseyebilirim emin olamıyorum :) ama yine de uzun aralıklarla da olsa okumadan edemiyorum, bunu da uzun bir zaman zarfında az az dozlarla severek okudum. Sol sayfada Almancası da yer alıyordu, tanıdık kelimeleri incelemek ve dizeleri karşılaştırmak da güzeldi.
Selamlar sevgili kitap dostları! Bugün size okuduğum “Geceye Övgüler” kitabından ve kitabın yazarı “Novalis” den bahsedeceğim. İlk önce yazarımızdan bahsedelim. Yazarımız varlıklı aileden gelmiştir. Hep özel hocaları olmuştur. Bu özel hocalarından birisiyle ilerideki üniversite hayatında da karşılaşacaktır. Üniversitede hukuk okumuş ve Schiller ile tanışmıştır. Schiller’ın hastalık döneminde Goethe, Herder ve Jean Paul ile tanışmıştır. Okuldan sonra aşık olmuş ve nişanlanmıştır fakat bu nişan kısa sürmüştür çünkü nişanlısı nişanlandıktan sonra vefat etmiştir. Bu vefat yazarımızı derinden etkilemiştir. Tekrar başka biriyle denemek için nişanlanmış fakat bu sefer kendi ömrü yetmemiştir. Novalis hastalığı veremden dolayı yirmi dokuz yaşında vefat etmiştir. Yani bu kısa hayatına dolu dolu eserler bırakmış diyebilirim. Kitabı beğendim fakat benim gibi artık ben düzenli bir şekilde kitap okumak istiyorum, ilk kitabımda bu olsun derseniz hata edersiniz. Ben çapraz kitap okuma ile başlamasaydım bu kitabı yarım bırakırdım. Kırk iki sayfa deyip geçmeyin çok yoğun betimleri vardı bence ama anlayana müthişti. Size gece ile gündüzün eşsiz betimlemelerini gözler önüne serer. Kitapla ilgili daha fazla şey söylemem doğru olmaz zaten kısa bir kitap. Son olarak kitabı almadan araştırıp, incelemenizi kesinlikle tavsiye edip kaçıyorum.
Sen, geceye hiç böyle baktın mı? Gündüzün parıltılı yüzeyinin ötesinde, gecenin derinliğinde yankılanan bir çağrı hissettin mi? İşte, Geceye Övgüler tam da seni, ruhunun en saklı köşelerine götürmek için yazıldı. Novalis, sana gecenin yalnızca karanlık olmadığını, aksine sonsuz bir ışık ve huzur âlemi sunduğunu fısıldıyor.
Gece, senin için bir kaçış değil, bir kavuşma olabilir. Gündüzün aceleci karmaşasında kaybettiğin o derin dinginliği, gece sana bir hediye gibi sunar. Ölümlerin bile ayrılık olmadığını, sevginin ve varlığın sonsuz bir döngüde yankılandığını anlatıyor Novalis. Ruhun, kaybettiğin sevgiliyi ya da uzaklara gömdüğün özlemleri geceyle bulabilir. Çünkü onun karanlığı, sadece kaybın değil, yeniden buluşmanın da mekânıdır.
Her sözcük, senin iç dünyana uzanan bir kapı aralıyor. Novalis, geceyi bir sevgili gibi tasvir ediyor; seni saran, şefkatle kucaklayan bir dost. Korkma, diyor sana. Karanlık, yalnızca bir son değil, sonsuz bir başlangıcın ta kendisi. Ölümsüz sevginin izini sürerken, senin kalbinde gizlenen o derin özlemleri ortaya çıkarıyor.
Senin için yazılmış gibi hissetmiyor musun? Aşk ve yas, ışık ve karanlık, hepsi senin ruhunda karşılık buluyor. Gecenin yıldızlı boşluğunda yürürken, seni sen yapan her şeyi yeniden keşfedeceksin. Novalis, sana şunu hatırlatıyor: Geceye kucak açarsan, ruhunun sınırlarını aşarsın. Ve belki de ilk kez, sen olmanın ne demek olduğunu anlarsın.
Karanlığa bir kez daha bak. Orada seni bekleyen bir hakikat var. Novalis’in dediği gibi, gece, senin en sadık dostun olabilir. Çünkü gece, aslında senin derinliğindir.
Kendi çağdaşlarından ve kendisinden sonraki birçok ismi etkilemiş olan Alman Romantizmi'nin büyük isimlerinden olan Novalis, dilinin yalınlığı, imgelerinin ve anlatımının içine-ardına yaptığı işlemeciliğiyle, kısa ömründe yaptığı çalışmalarıyla zamansız bir yazar/filozoftur.
Erkenden ölümle tanışan, insanın tabiatı ve doğayla ilişkisi noktasında kafa yoran Novalis, bu kitabında-şiirinde hayatını kaybeden nişanlısına aslında bir mektup yazıyor. Bu mektup, veda mektubu özelliği taşıyan bir şiirdir. Baskıda hem şiir biçiminde hem de düzyazı biçiminde de konulmuştur. Şiir, kişisel acının ifade edilmesinin en çarpıcı örneklerindendir. Ancak sadece kişisel acının ifade edilmesini görmüyoruz şiirde. Yoğun biçimde, bazısı bu acının ardına gizlenmiş bazısı apaçık şekilde, yaşam-ölüm, gündüz-gece kavramlarının üzerine düşüncelerini de okuyor, görüyoruz. En nihayetinde yaşadığı bu deneyimin ardında kendisine dönük çıkarımlarına tanık oluyoruz. Ve bu tanıklık bizi, Novalis tarafından gösterilen bir yola götürüyor; gecenin izleğine. Sükunetin içerisinde bir dehlize bırakıveriyor.
Ahmet Cemal'in yazmış olduğu önsöze mutlaka bakılmalıdır. Ayrıca buna istinaden, Novalis'in Mahrem Günce ve Fragmanlar kitaplarına da bakılarak daha iyi sağlamasını yapmak daha iyi olacaktır.
Okuyun, okutun.