Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

Fikret Başkaya Alıntıları & En Çok Okunan Sözleri

Fikret Başkaya En Beğenilen Sözleri



1. "••••

Artık "gayri insani" bir toplumda yaşıyoruz; İnsani değerleri iyiden iyiye aşınmış.

••••"


- Başka Bir Uygarlık İçin Manifesto



2. "•••••

“Eğer insan , kendi macerasına anlam katan bir ufuktan yoksunsa, temel insani ve evrensel değerleri önemsemiyorsa, zaten "eksik insandır"!”

•••••"


- Başka Bir Uygarlık İçin Manifesto



3. "•

“Sahip olma isteği, insan olma isteğinin önüne geçmiş bulunuyor.”

•"


- Başka Bir Uygarlık İçin Manifesto



4. "*_________*

Rosa Luxemburg, boşuna, "Hareket etmeyenler zincirlerini fark etmezler" dememişti. ..

*__________*"


- Başka Bir Uygarlık İçin Manifesto



5. "Sokaklarda koşuşturan şu telaşlı insanlara bakın. Ne sağa ne sola bakıyorlar, meşgul, gözlerini köpekler gibi toprağa dikmişler. Karşıya hiç bakmadan dosdoğru yürüyorlar. Kurulmuş bir makine gibi gidecekleri istikameti önceden biliyorlar. Dünyanın tüm büyük kentlerinde durum böyle. Modern evrensel insanın, bu acelesi olan insanın zamanı yok, ihtiyaçların tutsağı. bir şeyin yararlı olmayabileceğini anlamıyor, aynı şekilde yararlının yararsız bir ağırlığı, bunaltıcı bir yükü olabileceğini de düşünmüyor."


- Başka Bir Uygarlık İçin Manifesto



6. "****

"Sınıfsız", "imtiyazsız", "kaynaşmış" toplumda hapishaneler vergilerini ödeyemeyen yoksul köylülerle dolup taşıyordu...

****"


- Paradigmanın İflası



7. "••••

“İnsanlar artık kendileri için değil, çalışmak için yaşıyorlar.”

••••"


- Başka Bir Uygarlık İçin Manifesto



8. "Kafanızı kaldırıp etrafa şöyle bir bakın, herkesin ortak kullanımına sunulmuş bir tek şey kaldı mı? Yine de haksızlık etmeyelim, havayı henüz özelleştirmeyi başaramadılar.Velhasıl sıra havada... Topraklar, tohumlar, sular, nehirler, göller, koylar, denizler, okyanuslar, ormanlar, bitki örtüsü (flora), biyolojik çeşitlilik, canlı türleri, "kamuya" ait olduğu varsayılan işletmeler, kamu hizmeti denilenler, yollar, köprüler, "kentsel dönüşüm" adı altında talan edilen kentler...Velhasıl akla gelen ne kadar yaşam aracı varsa özel mülk kategorisine dahil ediliyor, birer özel kar ve kazanç aracına dönüştürülüyor.Bunun anlamı dünya nüfusunun ezici çoğunluğunun dar bir küresel oligarşinin oyuncağı haline getirilmesi,çaresizleştirilmesi, aşağılanması, yaşam için gerekli asgari araçlardan mahrum edilmesidir..."


- Başka Bir Uygarlık İçin Manifesto



9. "******

"Azgelişmiş ülkelerin yoksulluğu, sanayileşmiş ülkelerin zenginliğinden kaynaklanıyor"

******"


- Paradigmanın İflası



10. "Bir buzağıyı 6 ayda 600 kiloya çıkarmanın, bir civcivden 40 günde 2 kilo et oluşturmanın, bir tavuktan günde 2 yumurta elde etmenin, bir inekten günde 40 litre süt sağmanın bir bedeli, bir karşılığı olmak zorunda. aşırılıklar, o hayvanlara işkence yapmak anlamına geliyor ..."


- Başka Bir Uygarlık İçin Manifesto



11. "(-________-)

Para, yaşamın anlamına dair soru sorabilen, kafa yorabilen çok küçük bir azınlık dışında kalan büyük çoğunluğun birinci reel dinidir.

(-________-)"


- Başka Bir Uygarlık İçin Manifesto



12. "❝

Asıl imkansız olan komünist toplum ideali ve projesi değil, iflası çoktan tescillenmiş kapitalist barbarlığın insanlığa vadettiğidir...

❞"


- Başka Bir Uygarlık İçin Manifesto



13. "•••••

“Avrupalı uygar Beyaz Adam, işgali "keşif", hırsızlığı ve korsanlığı "ticaret", katli­amları ve köleleştirmeleri de "uygarlaştırıcı misyonun" bir gereği sayıyordu.”

•••••"


- Başka Bir Uygarlık İçin Manifesto



14. "•

“En sonunda insanın ayrılmaz parçası olan her şeyin alışveriş ve pazarlık konusu olduğu zaman gelip çattı… “

•"


- Başka Bir Uygarlık İçin Manifesto



15. "••••

“Devasa üretim düzeyine rağmen 7 insandan 1’i açlıkla boğuşuyor.”

••••"


- Başka Bir Uygarlık İçin Manifesto



16. "______________

"Başarılı demokrasi" denilip "geçer not alan" 26 ülkenin nüfusu, dünya nüfusunun
sadece %12'si. Lakin dünya dünya zenginliğinin %65'ine el koyuyorlar.

_______________"


- Başka Bir Uygarlık İçin Manifesto



17. "******

"Artık insanlar evlerinden çıktıklarında gidebilecekleri yer sayısı ikiye inmiş bulunuyor: Çalıştıkları yerler (işyeri) ve alışveriş için gittikleri AVM'ler."

******"


- Başka Bir Uygarlık İçin Manifesto



18. "Ne pahasına olursa olsun, ihracatı artırma yaklaşımı için geniş kitlelerin satın alma gücünün düşürülmesi gerekiyordu. Ancak bu sayede ihraç edilebilir bir mal stoku ortaya çıkarılabilirdi."


- Paradigmanın İflası



19. "*

Tüm imalat sanayiinin yaklaşık yüzde 75'i İstanbul'da faaliyet gösteriyordu.

*"


- Paradigmanın İflası



20. "••••

“Bir insanın kendi emeğiyle zenginleşmesi mümkün değildir. Bu ancak başka emekçilerin alınterini gaspetmekle gerçekleşebilir.”

••••"


- Başka Bir Uygarlık İçin Manifesto



21. "Bir ülkenin, bir topluluğun kendi topraklarında yetişen besin maddelerini ve başka şeyleri ithal etmesinin bir mantığı,bir rasyonalitesi olabilir mi?"


- Başka Bir Uygarlık İçin Manifesto



22. "Ortak yaşam alanlarının yok edildiği, ortakça sahiplenmenin ve kullanmanın ortadan kaldırıldığı, her şeyin metalaşmanın hizmetine sunulduğu özel mülke indirgendiği bir dünya hala yaşanabilir bir dünya olabilir mi? Bunun akılla, mantıkla,insanlıkla bir ilişkisi kalmış mıdır? Bu kepazeliği hala büyüme, kalkınma, ilerleme, adına savunmanın bir manası var mıdır? Herkesin olması gerekenin dar bir oligarşi, bir soyguncu çetesi tarafından sahiplenilmesi kabul edilebilir bir şey midir?"


- Başka Bir Uygarlık İçin Manifesto



23. "Yüzbinlerce yoksul insanın ağır vergileri ödeyemedikleri için hapse atıldığı bir ortamda yapılan balolar, Batı burjuvazisi karşısında aşağılık duygusunun bir ürünü olduğu kadar, yönetici seçkinlerin emekçi kitlelere bakış açısının da bir göstergesidir."


- Paradigmanın İflası



24. "******

"Bazı halkların doyması için başka bazıları açlığa mahkum ediliyor."

******"


- Başka Bir Uygarlık İçin Manifesto



25. "*****

1977'de Türkiye'de ücretler Güney Kore' dekinin 3 katıydı

*****"


- Paradigmanın İflası



26. "_________

Kafanızı kaldırıp etrafa şöyle bir bakın, herkesin ortak kullanımına sunulmuş bir tek şey kaldı mı? Yinede haksızlık etmeyelim, havayı henüz özelleştirmeyi başaramadılar.

_________"


- Başka Bir Uygarlık İçin Manifesto



27. "Eğer insan , kendi macerasına anlam katan bir ufuktan yoksunsa, temel insani ve evrensel değerleri önemsemiyorsa, zaten "eksik insandır"!"


- Başka Bir Uygarlık İçin Manifesto



28. ""Türkiye Milli İthalat ve İhracat Anonim Şirketi "Bu şirketin kurucuları arasında
54 milletvekiliyle 37 de tüccar vardı."


- Paradigmanın İflası



29. "*****

"Nasıl dine dayalı dünyada insana hayalgücünün eseri olan şeyler hükmediyorduysa, kapitalist dünyada da emeğinin eseri olan şeyler hükmediyor.

*****"


- Başka Bir Uygarlık İçin Manifesto



30. "*

18 kuruşa ithal edilen şeker altı komisyoncudan geçirerek halka 60 kuruşa
ulaştırılıyordu.

*"


- Paradigmanın İflası



31. "Meclise sürekli tayini çıkanlar sadece toprak ağaları değildir. Sürekli olarak "mebusluğa" tayin edilen şeyhler de var. 1920-50 döneminde Vanlı İbrahim Arvas, tayin listelerinde sürekli yer alan bir şeyhtir. Aynı şekilde Hakkı Ungan, 1923'ten öldüğü 1943 yılına kadar mebus tayin edilmiş bir şeyhtir. Diyarbakır Mebusu Zülfü Tigrel, Siirt Mebusu Şeyh Halil Hulki, Mahmut Soydan, Süreyya Ôzgeevren sürekli "mebus"' tayin edilen şeyhler arasındadır. Bunlar ortadayken, Mustafa Kemal'in,"Efendiler, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti, şeyhler, dervişler, müritler ve meczuplar ülkesi olamaz" sözlerini herhalde biraz nüanse etmek gerekecektir ..."


- Paradigmanın İflası



32. "*

"Sürekli olarak mebusluğa tayin edilenlerden biri Emin Sazak'tır. Emin Sazak, 1920-1950 arasında, yani otuz yıl müddetle, devamlı olarak mebusluk yapmıştır. 1920'li yıllarda derebeyliğine dayanarak mebus seçilmiştir . .

*"


- Paradigmanın İflası



33. "*

Bu adamlar, unvanları bilimin bir dalında yaptıkları katkıdan ötürü almazlar ama unvanları var diye "otorite" sayılırlar."


- Paradigmanın İflası



34. "*

"Modern kapitalizmin ayakta kalmasının nedeni sömürgelerden elde edilen aşırı karlardır. Batı bu aşırı kardan yoksun kalmadıkça, Avrupa işçi sınıfının kapitalist düzeni yıkması mümkün olmayacaktır."

*"


- Paradigmanın İflası



35. "" Fesin yerine şapka giyilmesi, Alman ticaret kanununun ithal edilmesi, Latin harflerinin Arap harflerinin yerini alması kitlelerin yaşam koşullarında bir iyileşme sağlayabilir miydi? ""


- Paradigmanın İflası



36. "Temel Türkçe Sözlük'te (1982), "Kürt: Ari ırktan bir halk, Kürtçe: Kürtlerin konuştuğu Farsça kırması dil"; Resimli Ansiklopedik Büyük Sözlük'te de (1982) "Kürt: Ortadoğu'nun"


- Paradigmanın İflası



37. "*

Resmi ideolojinin bu aşırı milliyetçi ve şoven karakteri, Türkiye' de faşizmin gelişmesine de uygun bir ideolojik ortam hazırlamıştır. Bu bakımdan, Kürtlere yönelik ideolojik zorlamalar, baskı ve asimilasyon politikası faşist hareketin tahlilinde de önemli bir unsur olarak dikkate alınmalıdır.

*"


- Paradigmanın İflası



38. "•

“Asfalt vergisi de aldıklarına göre sokaklar da özelleştirilmiş sayılır. O zaman geriye bir tek hava kalıyor.”

•"


- Paradigmanın İflası



39. "*

Düzeni yeniden üretip yaşatmak amacı taşıyan, bu amaçla oluşturulmuş kurumlardan, düzeni eleştiren teorik yaklaşımlar beklemek iyimserlik olurdu ..

*"


- Paradigmanın İflası



40. "*

"Ürettikleri yalanla yaşamayı "aydınlanma" sandılar. Resmi ideolojinin üreticisi ve yayıcısı olarak da her zaman hak ettikleri hediyelere kavuştular..."

*"


- Paradigmanın İflası



41. "*

Eğer bir kişi kendi halkına layık gördüğünü başka halklara da layık görmüyorsa, kendisi için gerekli saydığı özgürlüğü başkaları için de gerekli saymıyorsa, böyle birinin gerçekten özgürlük diye bir sorunu olabilir mi?

*"


- Paradigmanın İflası



42. "__________

Kapitalizmin gerçekliğinin çok önemli bir yönü ortaya çıkıyor:

Bu toplumda, üreticiler ürünlerinin egemenliği altındadır.

__________"


- Başka Bir Uygarlık İçin Manifesto



43. "*

Bonapartist rejimlerde Bonapart, tüm toplum kesimlerinin ataerkil kurtarıcısı, tüm toplum sınıflarının "iyiliği" için ortaya çıkmış toplum sınıflarından "bağımsız" ve onların "üstündeymiş" gibi görünerek, kitleleri yanıltmayı amaçlar. Diktatör tüm sınıfların üstünde ve sınıflar karşısında tarafsızmış izlenimi yaratmaya gayret eder. Rejim aynı zamanda, toplumsal sınıflar arasında bir çıkar çatışması değil, fakat çıkar ortaklığı bulunduğu görüşünü de yaymaya çalışır.

*"


- Paradigmanın İflası



44. "*

Yoksul köylüye toprak ve toprağı işleyecek araç gereç sağlanıp, ağaların ve tefecilerin sömürü ve baskısından kurtarılsaydı, işçilere sendikalarını, öz örgütlerini vb. kurma yolu açılsaydı emekçi kitleler için gerçek anlamda "inkılaplardan" söz edilebilirdi.

*"


- Paradigmanın İflası



45. "*

"Milli" denilen burjuva hareketleri, emperyalizmle anlaşarak, daha
başlangıçta işçi ve köylü hareketlerini ezme yoluna gitmişlerdir. Onlar için emperyalizmle olan çıkar çatışması emekçi halkla olandan daha az önemlidir.

*"


- Paradigmanın İflası



46. "*

Attila İlhan'ın yazdığı gibi: "Çünkü ordu ve bürokrasi savaş yapar, devlet kurar ve devleti korur, ama devrim yapamaz ve eğer fırsatını yakalarsa, devrimi ya saptırır veya ona sımsıkı yapışarak devrimi tutuculaştırır."

*"


- Paradigmanın İflası



47. "*

İrrasyonel ideoloji, süngünün gücü olmadan işe yaramıyor

*"


- Paradigmanın İflası



48. "•

“1931’de Adnan Menderes de sürekli mebusluğa tayin edilenler arasındaydı. Menderes ailesinin Aydın’da 60 bin dönümü aşan toprakları vardı !

Menderes; kendisini Mustafa Kemal’in keşfettiğini ve mebusluğunu hararetle istediğini yazar.”

•"


- Paradigmanın İflası



49. ""..Ürettikleri yalanla yaşamayı "aydınlanma" sandılar.""


- Paradigmanın İflası



50. "''İnsanlar yaşam alanlarından kovuluyor, üretmek ve yaşamak için gerekli olandan mahrum ediliyor.

Asfalt vergisi de aldıklarına göre sokaklar da özelleştirilmiş sayılır. O zaman geriye bir tek hava kalıyor. Bakalım sıra ona ne zaman gelecek.''"


- Paradigmanın İflası



51. "Terörün asıl kaynağı, terörle mücadele
ettiğini söyleyenlerin
tarafındadır.."


- Çığırından Çıkmış Bir Dünya



52. ""Laiklik" uygulaması da, dinin baskı altına alınması olarak anlaşıldı. Türbelerin ziyaretinin yasaklanması gibi gariplikler "laikliğin bir gereği" sayılıyordu... Bir insanın kutsal saydığı tarihi bir kişinin mezarını ziyaret etmesinin engellenmesi "ileri­cilik" sayılıyordu. Yazık ki Türk aydınlarının çoğunluğu hala yasakçılık ve baskıyla ilericilik arasındaki ilişkinin tersliğini kavramış durumda değiller. ""


- Paradigmanın İflası



53. "Bir kanun tasarısı da Zonguldak ve Ereğli maden işçilerine kömür tozlarını vermeyi ve kömür tozlarının satılmasıyla sağlanacak paranın işçiler adına Ziraat Bankası'nda bir hesaba yatırılmasını öngörüyordu. Şebinkarahisar Mebusu Mustafa Bey, "Bolşeviklik yok" diyerek tasarıya karşı çıkmıştı ..."


- Paradigmanın İflası



54. "Kapitalizm hiyerarşik bir sistemdir. Aynı anda hem zenginlik hem de yoksulluk ve sefalet üretmeden, sosyal eşitsizlikleri derinleştirmeden, doğal çevreye zarar vermeden varlığın sürdüremez, yola devam edemez. Birilerinin zenginliği, başkalarının yoksulluğunu varsayar.”"


- Gençlerle Baş Başa İklim Krizi ve Ekolojik Yıkım



55. "İnsanlar yaşam alanlarından kovuluyor, üretmek ve yaşamak için gerekli olandan mahrum ediliyor,
Asfalt vergisi de aldıklarına göre sokaklar da özelleştirilmiş sayılır. O zaman geriye bir tek hava kalıyor. Bakalım sıra ona ne zaman gelecek.."


- Paradigmanın İflası



56. "" Cumhuriyet' in kurulmasında halkın [res publica'nın] bırakın bir dahli ol­masını, kuruluştan [ilanından densin] haberi bile olmamıştı.""


- Yeni Paradigmayı Oluşturmak



57. "Egemenliği asıl ayakta tutan ve yeniden üreten de çıplak şiddet veya kaba kuvvet değil, ideolojik egemenliktir."


- Çığırından Çıkmış Bir Dünya



58. "Artık yeni anlayışta, işsizlik ve yoksulluk sistemin bir kusuru sayılmıyor. İşsizlik ve yoksulluk işsizin ve yoksulun beceriksizliğinin, tembelliğinin sonucu sayılıyor."


- Çığrından Çıkmış Bir Dünya



59. "Ürettikleri yalanla yaşamayı "aydınlanma" sandılar."


- Paradigmanın İflası



60. ""... eğer bir insan gerçekten Allah’a yürekten bağlı ve Hazreti-i Muhammed'in getirdiği dine göniünü açmışsa, Atatürk'ü baş tacı yapmak ve onun ilke ve inkılâplarına sahip çıkmak zorundadır. Çünkü Mustafa Kemal, bizim gibi rastlantıyla Türkiye'de doğup yaşamış bir insan değildir. O, Allah katından görevli olarak Türkiye'ye yol­lanmış, belli bir misyonu yerine getirdikten sonra da Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Görevli olduğuna nere­den hükmediyoruz. Atanın hayatında da 19‘lar egemen­dir. Hayatta hiçbir şeyin rastlantı olamayacağı biliniyor. Allah'ın izni olmadan sineğin kanadı bile kımıldamıyor. O zaman Atatürk'ün hayatındaki 19 olayı da yine Allahın bilgisi dahilinde olmuştur."
(Koray: 47)"


- Resmi Tarih Tartışmaları 5 : Nutuk



61. "" Doğu İslam kültüründen radikal kopuş "milliyetçilik" sayılırsa, kendini emperyalist kültürün kucağına atmak ne olur? ''"


- Paradigmanın İflası



62. "Osmanlı borçlarının devralınması, hem milli mücadele'nin anti-emperyalist bir öze sahip olmadığını, hem de Cumhuriyetin imparatorluğun devamı olduğunu gösterir."


- Paradigmanın İflası



63. "Genel bir çerçevede filozofların misyonu, egemen sınıflara akıl hocalığı yapmak, eşitsizlik, sömürü, baskı ve zulüm üzerine kurulu egemenlik sistemini meşrulaştırmaktı..."


- Çöküş



64. "Cumhuriyet dönemi aydınları istedikleri kadar modernist bir dil kullansınlar, hezeyanları, kuruntuları ve monolitik düşünceleri veri iken, toplumun kendisi hakkında düşünme yeteneğini boğdular."


- Paradigmanın İflası



65. "Milli mücadelenin ilk yıllarından, Milli Şef döneminin sonuna kadar "halkçılık" yönetici kliğin ideolojik bir zorlamasıydı. Halkçılık halktan yana bir yönetim değil bütünüyle halktan kopuk ve ona yabancılaşmış baskıcı bir yönetimin uyduruk bir ideolojisinin parçasıydı."


- Paradigmanın İflası



66. "Nitekim gelişmiş ülkeler tarihlerinin hiçbir döneminde azgelişmiş ülke olmadılar. Kendileri gelişirken, bugünkü azgelişmiş ülkelerin "azgelişmişleşmelerine" neden oldular."


- Azgelişmişliğin Sürekliliği



67. "Birçok Üçüncü Dünya ülkesinin sanayileşmiş ülke konumuna terfi etmesine rağmen, Üçüncü Dünya'dan emperyalist merkezlere doğru kaynak transferi (kan kaybı) derinleşerek sürüyor."


- Azgelişmişliğin Sürekliliği



68. "1971'de yayımlanan Ansiklopedik Türkçe Sözlük'te, K harfinin yer aldığı ciltte, Kürtlerle ilgili şunlar yazılmış:
"Çoğu dillerini değiştirmiş Türkler'den ibaret, bozuk bir farsça konuşan ve Türkiye, Irak ve İran'da yaşayan bir topluluk adı ve topluluktan olan kimse.""


- Paradigmanın İflası



69. "“Devrimci olan sadece gerçeğin kendisidir.”
Antonio Gramsci."


- Paradigmanın İflası



70. ""Hayvan olmak istiyorsan olabilirsin elbette. Bunun için insanlığın acılarına sırt çevirmen ve yalnız kendi postuna özen göstermen gerekir."

Karl Marx"


- Azgelişmişliğin Sürekliliği



71. "Buna şimdilerde gezegenin yeni bir jeolojik döneme girdiği anlamına gelen Antroposen Çağ deniyor. Doğanın dengeleri bozuldu, bunun faili de insanlar... İyi de insanlar bu dünyada iki yüzyıldan beri mi var? Elbette insan toplumlarının üretim/tüketim/yaşam etkinlikleri doğaya zarar veriyor, ama o zaman verilen zararların bir felakete yol açması neden son iki yüz yılda zirve yaptı ve bir sürdürülemezlik tablosu ortaya çıktı?
Eğer şeyleri adıyla çağırmazsan, yalan söylemiş olursun. Oysa her şey ortada; bu felaket tablosunun gerisinde kapitalizm var."


- Gençlerle Baş Başa İklim Krizi ve Ekolojik Yıkım



72. "Hegel, tarihte olayların iki kez tekrarlanacağını söylüyor, Marx da O'nun bu aforizmasını ironik bir şekilde zenginleştiriyordu: "Birincide trajedi, ikincide komedi olarak.""


- Resmi Tarih Tartışmaları 3 : İttihatçılıktan Kemalizm’e



73. "Ne olup bitiyorsa birilerinin bilinçli eyleminin sonucudur ve belirli çıkarları gerçekleştirmeyi amaçlıyor."


- Çığrından Çıkmış Bir Dünya



74. "Osmanlı dönemi kültürü inkar edilince, geriye halk edebiyatı dışında pek bir şey kalmıyordu. Ortaya çıkan kültür boşluğu da Batı 'ya daha çok yaslanarak, ve oradan daha çok "ithalat" yapılarak doldurulmaya çalışıldı! İthal edilen de pozitivist bur­juva kültürüydü. Bu tutucu ve seçkinci ideolojinin ithali yöneti­ci aydın elitin çıkarlarına uygun düşüyordu. Üstelik bu alanda bir sürü tutarsızlıklar, çelişik yaklaşımlar da sergileniyordu. Mustafa Kemal, Nutuk'ta; "Osmanoğulları zorla, Türk Milletinin hakimiyet ve saltanatına el koymuşlardı. Bu tasallut­larını altı asırdan beri idame eylemişlerdi, şimdi de Türk Milleti bu mütecavizlerin hadlerini bildirerek, hakimiyet ve saltanatı isyan ederek bilfiil eline almış bulunuyor," diyor. Bu durum­da İstanbul'un fetih yıldönümlerinde ve daha başka bir sürü yıldönümlerde yapılan törenleri anlamak zorlaşır! Diğer yandan da yok sayılan veya inkar edilen şeylerle övünülüyor. Örneğin Türklerin tarih boyunca kurdukları en büyük devletin Osmanlı Devleti olduğu söyleniyor! Bu ve benzer yaklaşımlar doğal olarak genç nesillerin kafalarında çelişik düşüncelerin oluşması­na neden oluyor..."


- Paradigmanın İflası



75. "Burjuvazinin palazlanabilmesi için gereksinme duyduğu “barış ve güven” ortamı ancak, “toplumun bütün sınıflarının ataerkil velinimeti” sayesinde sağlanabilir…"


- Paradigmanın İflası



76. "Antonio Gramsci’nin dediği gibi :
” Devrimci olan sadece gerçeğin kendisidir.”"


- Paradigmanın İflası



77. "İşçimizi, memurumuzu, dargelirlimizi enflasyona ezdirmeyiz."


- Rant ve Savaş Kıskacında Türkiye Ekonomisi



78. "İlerleme kesintisiz oldu muydu, dişlileri birbiriyle ters yönde dönen bir tekerlek misali, bir şeyleri yürümeye devam ettirir ama birilerini de ezerek.

Victor Hugo (Les Contemplations)"


- Eko-Sosyalist Paradigma



79. "İlhak, Lenin'in dediği gibi; "Herhangi bir ulusun belli bir devletin sınırları içinde zorla tutulması anlamına gelmektedir." Burada belirleyici olan iki ayrı ulusun varlığı ve birinin diğerini zorla kendi sınırları içinde tutmasıdır. Fakat Türk yönetimi 1920'ler­ den beri baskı altında tuttuğu Kürt unsurunun varlığını hep inkar etmiştir. Nisan 1946 tarihli Son Posta Gazetesi'nde bu resmi görüş şöyle dile getiriliyordu: "Türkiye'de ulusal bilinci olsun ya da olmasın, göçebe ya da yerleşik hiçbir Kürt azınlığı olmamıştır." Fakat bu inkar sadece Türk Devletine özgü bir şey değil. İran'daki yönetim de özerklikleri için mücadele eden Kürtleri Fars sayıyor. Irak yönetimi de Arap sayıyor. Ve konuştukları dilin de Arapça'nın bir lehçesi olduğunu ileri sürüyor. Suriye'de de durum farklı değil... General Cemal Gürsel; "Tarihin hiçbir devrinde, Doğu illerimizde bugünkü sakinlerini tortu olarak bırakacak yabancı bir göç vaki olmamıştır. Dünya üzerinde "Kürt" diye adlandırılabilecek müstakil hüviyetli bir ırk yoktur," demişti ..."


- Paradigmanın İflası



80. "Osmanlı dönemi kültürü inkar edilince, geriye halk edebiyatı dışında pek bir şey kalmıyordu. Ortaya çıkan kültür boşluğu da Batı 'ya daha çok yaslanarak, ve oradan daha çok "ithalat" yapılarak doldurulmaya çalışıldı! İthal edilen de pozitivist bur­juva kültürüydü. Bu tutucu ve seçkinci ideolojinin ithali yöneti­ci aydın elitin çıkarlarına uygun düşüyordu. Üstelik bu alanda bir sürü tutarsızlıklar, çelişik yaklaşımlar da sergileniyordu. Mustafa Kemal, Nutuk'ta; "Osmanoğulları zorla, Türk Milletinin hakimiyet ve saltanatına el koymuşlardı. Bu tasallut­larını altı asırdan beri idame eylemişlerdi, şimdi de Türk Milleti bu mütecavizlerin hadlerini bildirerek, hakimiyet ve saltanatı isyan ederek bilfiil eline almış bulunuyor," diyor. Bu durum­da İstanbul'un fetih yıldönümlerinde ve daha başka bir sürü yıldönümlerde yapılan törenleri anlamak zorlaşır! Diğer yandan da yok sayılan veya inkar edilen şeylerle övünülüyor. Örneğin Türklerin tarih boyunca kurdukları en büyük devletin Osmanlı Devleti olduğu söyleniyor! Bu ve benzer yaklaşımlar doğal olarak genç nesillerin kafalarında çelişik düşüncelerin oluşması­na neden oluyor..."


- Paradigmanın İflası



81. "İlerleme kesintisiz oldu muydu, dişlileri birbiriyle ters yönde dönen bir tekerlek misali, bir şeyleri yürümeye devam ettirir ama birilerini de ezerek.

Victor Hugo (Les Contemplations)"


- Eko-Sosyalist Paradigma



82. "Batı, dünyayı kazandıysa, bu, kültürünün, dininin ya da değerlerinin üstünlüğünden değil, örgütlü şiddeti kullanmadaki üstünlüğündendir. Batılıların ekseri unuttuğu, diğerlerinin de asla akıl etmediği gerçek budur."


- Çığırından Çıkmış Bir Dünya



83. "Birinin zenginliğinin diğerinin yoksulluğuna dayandığı bir dünyada, herkesin bir gün zengin olacağını, aradaki farkını kapanacağını söylemek rahatsız edici değil mi?"


- Çığrından Çıkmış Bir Dünya



84. "Eğer, sınıflı bir toplumda birinin zenginliği başkalarının yoksulluğundan kaynaklanıyorsa, herkesin zenginleşmesi zaten mümkün değildir."


- Çığrından Çıkmış Bir Dünya



85. "'Düşünmek hayır demeyi bilmektir'
Alain"


- Yeni Paradigmayı Oluşturmak



86. "insanın kendine, kendi gerçekliğine, kendi toplumuna yabancılaşması.."


- Çığırından Çıkmış Bir Dünya



87. "Emperyalist savaşa taraf olarak katılan Osmanlı İmparator­luğu parçalanıp T.C.'ye dönüşürken, Kürdistan'ın paylaşılması sürecine katılmış ve kendisine de önemli bir pay düşmüştü. Bu bakımdan Milli"


- Paradigmanın İflası



88. "Bu dünyada insanlık adına, insanlık onuru için ne kazanılmışsa emekçiler cephesi tarafından, ezilen, sömürülen insanlar tarafından kazanılmıştır. Eğer sınırlı da olsa bir "demokratik alan" varsa emekçilerin mücadelesiyle kazanılmıştır."


- Avrupa - Merkezcilik Resmi İdeoloji Bilim Ve Sosyalizm



89. "Neden bu dünyada her 11 saniye de 5 yaşından küçük bir çocuk açlıktan ölüyor? Yeteri kadar gıda üretilemediği için mi? Neden 2017 yılında 815 milyon kişi yatağa aç giriyordu, açlıkla ve kötü beslenmeyle cebelleşiyordu? 2015 yılında neden 9,1 milyon insan açlıktan öldü? Neden her yıl 5 yaşın altında 3,1 milyon çocuk açlıktan ölüyor? Neden kanserden ölenlerin sayısı kadar insan yetersiz beslenmeden ölüyor. O halde nedenini söyleyelim: Açlık, emperyalizmin bir egemenlik/hâkimiyet silahı olduğu için. Onun için boşuna, neden söz ettiğini bilmek önemlidir denmemiştir."


- Gençlerle Baş Başa İklim Krizi ve Ekolojik Yıkım



90. "Hiçbir kültür bütünüyle geri (gerici) olamaz. Kültür çok uzun bir geçmişin ürünüdür. Mekanik bir anlayışla kültür ithal etmek, bir tüketim malı ithalinde olduğu gibi kültür ithal etmek, bilim­ sel"


- Paradigmanın İflası



91. "Söz konusu dönemin (milli mücadele dönemi) olaylarının çarpıtıl­ması üzerine kurulu resmi ideolojinin tutarlı bir eleştirisinin yapılabilmesinin koşulu, dönemi değişik yönleriyle tahlil etmektir."


- Paradigmanın İflası



92. "*

"Üniversitelerde öğrendiğimiz ve öğretmekte olduğumu "iktisat bilimi'', ileri sürüldüğü gibi, evrensel geçerliliği olan bir "bilim" değildir.

*"


- Paradigmanın İflası



93. "Her dönemde iktidarı ele geçirenler, "kurtuluş reçetesinin" ceplerinde olduğunu ve beş - on yılda sorunların çözüme kavuşacağını söylüyorlar. Ne var ki, bu beş - on yılların sonu bir türlü gelmiyor."


- Paradigmanın İflası



94. "Ürettikleri yalanla yaşamayı "aydınlanma" sandılar. Resmi ideolojinin üreticisi ve yayıcısı olarak da her zaman hakettikleri hediyelere kavuştular..."


- Paradigmanın İflası



95. "Resmi ideoloji üretmenin yerini resmi ideolojinin eleştirisi almadıkça, gerçek anlamda aydınlanma mümkün olamayacaktır."


- Paradigmanın İflası



96. "Başa geçmek isteyen her takımın en önemli özel­liklerinden biri, geleneksel aydınları ideolojik olarak kendisine dönüştürme ve kazanma yolunda yaptığı savaştır. Bu takım, organik aydınlarını yetiştirdiği ölçüde, bu dönüştürme ve kazan­ma işini daha çabuk ve etkili olarak gerçekleştirebilir."


- Paradigmanın İflası



97. "Ürettikleri yalanla yaşamayı "aydınlanma" sandılar."


- Paradigmanın İflası



98. "Yabancı sermaye bir ülkeye, götürdüğünden daha fazlasını geri getirmek için gider."


- Azgelişmişliğin Sürekliliği



99. "Gelir farkı gözetilmeksizin, her yetişkin erkek "yurttaş"tan yılda 8 ila 15 lira arasında değişen yol vergisi alınıyordu. Yetişkin beş nüfusa sahip bir köylü ailesi için bu, yılda"


- Paradigmanın İflası



100. "Atatürk'ü sevmek de bir ibadettir."


- Paradigmanın İflası



101. "Eleştiri yollarının tıkandığı bir toplum, kendisi hakkında düşünme yeteneğine sahip değildir."


- Paradigmanın İflası



102. "" Kemalist iktidar, tarihte eşine az rast­lanır bir inkarcılığı dayattı. Bu, kendi geçmişimizi toptan inkar etmek biçiminde tezahür etti. Bu yüzden Takrir-i Sükun terör rejimi altında insanlara şapka giydirildi. Arapça-Farsça melez­leşmesidir diye Osmanlıca bir çırpıda yok sayıldı. Arap alfabesi Latin alfabesiyle değiştirildi. Bütün bunlar "

" sayıldı. ""


- Paradigmanın İflası



103. "– “İngiliz siyaseti için İslâmiyet'in ideolojik bir merkez olmaktan çıkması arzulanan bir şeydi. Hilafetsiz bir Türk devleti Batı’nın müttefiki olarak kaldıkça, bu, bölgedeki emperyalist çıkarların güvence altına alınmasını büyük ölçüde kolaylaştırdı. Sonuç olarak, Hilafetin tasfiyesi emperyalizmin çıkarlarıyla da çakışmaktaydı...
Bu nedenle, emperyalistlerin Hilafet ve Saltanat’tan yana olduğu biçimindeki görüş, sadece resmî ideolojinin bir uydurmasıdır...”"


- Paradigmanın İflası



104. "Entelektüel olmakla uzman olmak arasında bir karşıtlık yok! Bir atom âlimi de pekâlâ entelektüel olabilir. Diplomalı olmak, yüksek düzeyde bir eğitimden geçmiş olmak bilakis entelektüel olmayı kolaylaştırır ama onu entelektüel yapmaz! Entelektüel, gerçeğin safında, yalanın karşısında konumlanır. Radikal eleştiriyi önemser. Radikal olmanın sorunların kökenine inmenin vazgeçilmez koşulu olduğunu bilir. Eleştirinin de eleştirisini yapabilme yeteneğine sahiptir. Hiçbir kiliseye (kuruma) tâbi değildir. Daima ezilen/ sömürülen sınıfın safındadır. Bu niteliklerinden ötürü de egemen sınıflar tarafından bir baş belası olarak görülür."


- Gençlerle Baş Başa İklim Krizi ve Ekolojik Yıkım



105. "Sadece insan türunun degil her turlu yaşamin tehlikede oldugu bir dunyada mutlu kuresellesme sarkilarinin ortaligi kaplamasi,çelişik gibi gorunsede sasirtici degil zira sarkiyi soyleyenler yeryuzunde ne varsa hoyratca yağmalayip bolluk icinde şimarik bir yaşam surerler.şarkiyi dinlemesi istenenler cephesindeyse tam tersi bir tablo gecerli;,sefalet, yoksulluk ,manevi yozlaşma ve ekolojik tahribat..."


- Küreselleşmenin Karanlık Bilançosu



106. "Birincisi, hiçbir halk yenilik düşmanı değildir; ikincisi, hiçbir aydın grubu bir toplumu bir yerden bir başka yere götüremez."


- Paradigmanın İflası



107. "Sermaye için iyi olan ekseri çoğunluk için kötüdür."


- Akıntıya Karşı Yazılar



108. "Sermaye örgütleri hariç (TÜSİAD vb.), tüm demokratik odaklar etkisizleştirilerek devlet aygıtı yeni baştan düzenlenerek baskıcı bir yapının kalıcılığı sağlanacaktı."


- Paradigmanın İflası



109. ""Belirleyici olan, her zaman nereye bakıldığı değil nereden bakıldığıdır."

Piere Teilhard de Chardin"


- Paradigmanın İflası



110. "Türk aydınları, yalan üretip ürettikleri yalanla yaşamak gibi, talihsiz bir konumda bulunmuşlardır. Sözde, topluma rasyonalist düşünceyi yerleştirmek amacıyla yola çıktıklarını iddia etmelerine rağmen, her zamankinden daha çok hurafe üretmişler, Mustafa Kemal'i putlaştırmayı marifet saymışlardır."


- Paradigmanın İflası



111. ""Ne mutlu o yoksullara ki öteki dünya onlarındır, er ya da geç bu dünya da onlarındır."
[Engels]"


- Paradigmanın İflası



112. "Aslına bakılırsa, Türkiye'deki sol düşüncenin teorik-ideolojik geri planında, Stalinizmle Atatürkçülüğün melezlenmiş bir versiyonu vardı."


- Paradigmanın İflası



113. "“(...) medya denilen çoktan medya olmaktan çıkmıştır ve yeryüzünün efendilerinin, küresel oligarşinin ve küresel plütokrasinin, piyasa oyuncularının, [borsa-döviz-faiz üçlüsü] elinde bir kâr ve ideolojik manipülasyon makinesine, ‘zihin uyuşturma’ ve soysuzlaştırma aracına dönüşüp, misyonuna ve varlık nedenine külliyen yabancılaşmıştır.”
..."


- Yeni Paradigmayı Oluşturmak



114. "Sermaye için iyi olan ekseri çoğunluk için kötüdür."


- Akıntıya Karşı Yazılar



115. "Gramsci'ye göre;
yeni bir ideolojinin toplumun tüm kesimlerinde hegemonya kurabilmesi için o ideolojinin sahibi ve taşıyıcısı olan ve tarih sahnesine çıkan yeni sınıfın, üretici güçleri geliştirmesi, ekono­minin üretici temelini dönüştürerek, bir önceki tarihsel döneme göre önemli bir ilerleme sağlaması, tarihsel olarak geri olan sını­fa karşı yürüttüğü, devlet aygıtını ele geçirme mücadelesinde kendi çıkarlarını gerçekleştirirken, toplumun diğer kesimlerini de bütünüyle ihmal etmemesi, dolaysız üretici kesimlere de önceki duruma göre bir şeyler vermesi gerekir."


- Paradigmanın İflası



116. "Öğrenciler dört yıllık öğrenim sürecinde kapitalizm kavramıyla pek karşılaşmazlar. Amaç, bilinmesi gerekenin bilinmesini, öğrenilmesi gerekenin öğrenilmesini engellemektir. Bu yüzden bazı kavramlar sansüre tabidir."


- Küreselleşmenin Karanlık Bilançosu



117. "“(...) Demokratik değerleri dikkate almayan, demokratik işleyişi içselleştiremeyen, bireysel ve kollektif özgürlükleri önemsemeyen, doğayı tahrip edip yaşamın temelini hızla aşındıran, sayısız insani yabancılaşmalarla malul bir toplumsal yaşam insanlığın ufku olabilir mi?”"


- Yeni Paradigmayı Oluşturmak



118. "Kapitalizm savaştır; kapitalizm emperyalizmi peydahlamadan, emperyalizm savaşsız, hegomonya da düşmansın yapamaz! İkinci emperyalist savaş sonrasına (1945) “soğuk savaş” dönemi dendi. Silahlanma yarışı hız kesmedi. Sovyet sisteminin çöktüğü 1990 sonrasında artık “refahın”mümkün olduğu bir döneme girildiği söylendi.Oysa çılgın rekabete ve aşırı kâr hırsına dayalı kapitalizm savaşsız yapamazdı,zira savaş,kapitalizm için vazgeçilmez olan hammaddelere, enerji kaynaklarına ve “yeni pazarlara” ulaşmak demektir."


- Uygarlık Paradigmasını Değiştirmek



119. "Hiçbir konuda Milli Mücadele ve onun lideri hakkında olduğu kadar efsane yaratılmamıştır. Tek parti dönemi inkilap­ları için de öyle ... Neredeyse Osmanlı İmparatorluğu'nun yük­selme ve gerileme dönemlerine ilişkin değerlendirmenin bir benzeri tek parti dönemi ve 1950 sonrası için de geçerlidir. Resmi ideoloji tarafından Mustafa Kemal'in yaşadığı dönem Cumhuriyet'in "altın çağı", 1950 sonrası da bir çeşit "durakla­ma" ve "gerileme" dönemi sayılıyor. Ünlü devlet aydınlarından Çankaya sofralarının vazgeçilmez yazarı F.R. Atay, Mustafa Kemal'in ölümü üzerine, 11 Kasım 1938'de Ulus Gazetesi'nde; "En mesut Türkler, Atatürk yaşarken ölmüş olanlardır," diye yazmıştı. Cumhuriyet aydınları yukarıdaki görüşü yaygınlaştır­mak için büyük çaba harcadılar."


- Paradigmanın İflası



120. "Istendiği kadar yüceltilsin; Mustafa Kemal'in kişisel gücü ve gerçekleştirebileceği şeylerin sınırı, sınıfsal güç dengeleri ve dış bağlantılar tarafından(emperyalizm) belirlenmişti."


- Paradigmanın İflası



121. "Tanzimatla başlayan dışardan "düşünce" ve "kurum" ithal etme süreci, 1920 ve 1930'lu yıllarda fanatik bir inkarcılıkla sürdürüldü. Merkezi otoritenin güçlendirilmesinin sağladığı olanakların da yardımıyla Kemalist iktidar, tarihte eşine az rast­lanır bir inkarcılığı dayattı. Bu, kendi geçmişimizi toptan inkar etmek biçiminde tezahür etti. Bu yüzden Takrir-i Sükun terör rejimi altında insanlara şapka giydirildi. Arapça-Farsça melez­leşmesidir diye Osmanlıca bir çırpıda yok sayıldı. Arap alfabesi Latin alfabesiyle değiştirildi. Bütün bunlar "inkılap" sayıldı. Terör rejimi koşullarında gerçekleştirilen bu inkılapların bekçi­liğini yapmak da, Cumhuriyet aydınlarına düşecekti. Zora dayanılarak yapılan "inkılaplar"; ancak zora dayanarak koru­nabilirdi. Aydınların açmazı da buradaydı. Zorla yapılan inkılapların zora dayanarak korunduğu bir ortamda aydınlar, anti­ demokratik bir resmi ideolojinin üreticisi, yayıcısı ve sürdürücüsü olacaklardı. Şapka giymeyi reddettikleri için idam edilenlerin "gerici" oldukları konusunda fetva vereceklerdi!..."


- Paradigmanın İflası



122. "Sömürüyü artırmanın yolu, çalışma sürelerini uzatmaktan, çalışma temposunu hızlandırmaktan yeni teknolojileri, daha gelişmiş makina-teçhizatı devreye sokmaktan, her seferinde işçiyi makinayla ikame etmekten, daha az işçiyi (canlı emek) yerine daha çok makina (ölü emek) kullanmaktan, veya bunların çeşitli kombinezonlarını devreye sokmaktan geçer."


- Çığrından Çıkmış Bir Dünya



123. "" Söz konusu bağnaz resmi ideolojiyi dayatmanın iki yolundan biri okul ve eğitim sistemi diğeri de modern cumhuriyetin modern kanunları, mahke­meleri, hapishaneleri, sansür, oto-sansür ve ideolojik linç ola­caktı.""


- Yeni Paradigmayı Oluşturmak



124. "Artık eskisi gibi düşünmemek, eskisi gibi yaşamamak, eskisi gibi kirletmemek, israf etmemek, çılgın tüketim saçmalığına son vermek, silkinip ayağa kalkmak gerekiyor."


- Gençlerle Baş Başa İklim Krizi ve Ekolojik Yıkım



125. "" Artık her şey açıktı; halktan gelen tepkiler "gericilik ve "inkılap düşman­lığı", yönetici elitten gelen her şey de "inkılapçılık" sayılıyordu.Kürt halkının "mecburi iskan"a zorlandığı, emekçi yığınların yoksulluk ve sefalet içine itildiği bir ortamda, bir de "Cumhuriyet Baloları" düzenleniyordu. Balo, Cumhuriyet yöneticilerine tarihten mirastı... ""


- Paradigmanın İflası



126. "Nüfusunun %3 ila %4'ü dışında kalanının Kürtçe'den başka bir dil bilmediği dönemde Kürtçe'nin kullanılması yasaklan­mıştı (Resmi olmayan durumlarda da). Kürtlerin yaşadığı kent merkezlerinde bu yasağa uyulmasını sağlamak amacıyla memurlar görevlendiriliyordu. Köyünden sınırlı artık-ürününü satmaya gelen Kürt köylüleri hiç Türkçe bilmedikleri için "kon­trol memurları"na yakalanmaktan kurtulamıyorlardı. Erzincan valisi Ali Kemali Bey' in yazdığına göre, her Kürtçe kelime için beş kuruş ceza kesiliyordu. Bir koyunun elli kuruşa satıldığı 1930'lu yıllarda beş kelimelik iki cümleyle meramını ifade etmek zorundaki bir kişi bir koyun değerine eşit ceza ödemek zorunda kalıyordu ... Satış için çevirmene başvurma zorunluluğu nedeniyle Satıştan elde edilen gelir, ceza olarak ödenip elden gidiyordu.
Lozan Barış Anlaşması'nın 39'uncu maddesinde ise şöyle deniyordu:
"Türkiye Vatandaşlarından hiçbirinin gerek özel ya da ticari ilişkilerde, gerek din, basın veya her türlü yayın hususunda ve gerek genel toplantılarda herhangi bir dili serbestçe konuşulmasına karşı hiçbir kayıt konmayacaktır. Resmi dil mevcut olmakla birlikte, Türkçe 'den başka bir dil konuşan Türk Vatandaşlarına mahkemelerde kendi dil­lerini sözlü olarak kullanabilmeleri için uygun kolaylıklar gösterilecektir. .. ""


- Paradigmanın İflası



127. "Bir "bilim" ve "bilimsellik" çılgınlığı zihinsel alanı bütünüyle kuşatmış durumda. Yaşlı bir kadın yüzyılların mirası­na ve kendi deneylerine dayanarak, otlardan bir ilaç yaptığında, bu "kocakarı ilacı" olarak lanetleniyor. Kapitalist bir firma aynı otlardan aynı ilacı ürettiğindeyse, bilimselliğin ürünü sayılıyor ve tartışmasız kabul görüyor. Yaşlı kadının ürettiği ilacın "lanetlenmesi", çokuluslu şirketin ürettiği ilacın kabul görmesi, elbette kadının yaşından kaynaklanmıyor ... İlacı üreten bir genç kız olsaydı da durum değişmeyecekti. Zira, kapitalist toplumda, kapitalist üretim sürecine girmeyen, amacı kar elde etmek olmayan hiçbir şey makbul değildir. Modem bilimin, bu arada iktisat biliminin ilgi alanı dışındadır. Para akımının bittiği yerde iktisadi analiz de son bulur. Kapitalist karlılık kategorisine girmeyen hiçbir şeyin üretilmesine bu yüzden iyi gözle bakıl­maz! Tek tek insanların kendi ilaçlarını üretmeleri kapitalist ilaç pazarını daraltır, karlılığı olumsuz yönde etkiler... Sonuçta insanların ihtiyaç duydukları ilaçların kendileri tarafından üretilmesi "bilim" aracılığıyla yasaklanır. Mukayeseli üstünlüğü olmadığı gerekçesiyle birçok azgelişmiş ülkenin en önemli gereksinmeleri olan gıda maddelerini üretmelerinin (buğday, pirinç vb.) neoliberal iktisat kuramına dayanılarak yasaklanması gibi .. Kapitalist firmanın ürettiği ilaçlar "bilimsellik" damgasını taşıyorlar. Bilimsellikleri bir kere tescil edilince, artık sattıkları her zehirde bir keramet bulunacaktır. İlacın verdiği şifa, bili­minden menkul..."


- Paradigmanın İflası



128. "" Hilâfetsiz bir Türk Devleti, Batı'nın müttefiki olarak kaldıkça, bu bölgedeki emperyalist çıkarların güvence altına alınmasını büyük ölçüde kolaylaştırırdı. Sonuç olarak, Hilafetin tasfiyesi emperyalizmin çıkarlarıyla da çakış­maktaydı. Bu nedenle, emperyalistlerin Hilafet ve Saltanat'tan yana olduğu biçimindeki görüş, sadece resmi ideolojinin bir uydurmasıdır. ""


- Paradigmanın İflası



129. "Küresel kapitalizm çağında bir insanın değeri, onun satın alma gücüne eşit..."


- Küreselleşmenin Karanlık Bilançosu



130. "Kendini ilericiliğin, Batı aydınlanmasının timsali sayan bir Fransız armatör, köle ticaretinde kullandığı gemilerinden üçüne, Voltaire, Rousseau ve Toplumsal sözleşme adını vermişti.."


- Çığırından Çıkmış Bir Dünya



131. "Kendi halkı yoksullaştıkça zenginleşen "ayrıcalıklı yerli azınlıklar" ve bunu meşrulaştıran "aydın" denilen eğitim görmüş kesimler.."


- Çığırından Çıkmış Bir Dünya



132. "Geçmişi silinmiş bir insan toplumu, artık bugününü tahlil etme, anlama ve yorumlama yeteneğinden yoksundur."


- Çığırından Çıkmış Bir Dünya



133. "Bütün mesele haysiyetli yaşama bilincine sahip olup olmamayla ilgilidir..."


- Avrupa - Merkezcilik Resmi İdeoloji Bilim Ve Sosyalizm



134. "Sömürüden, baskıdan arındırılmış, özgürlüğün ve toplumsal eşitliğin geçerli olduğu bir toplum, ancak gerçek anlamda demokratik bir toplum olabilir."


- Avrupa - Merkezcilik Resmi İdeoloji Bilim Ve Sosyalizm



135. "Burjuva uygarlığında ekonomi insandan önce gelir. Üretim insan için degil, insan üretim içindir."


- Rant ve Savaş Kıskacında Türkiye Ekonomisi



136. "Irmak kenarına fabrika kuran bir kapitalist, suyu ve toprağı kirletir ve fatura o suyu içenlere, havayı soluyanlara, atmosfere, orada yetişen sebzeleri, meyveleri yiyenlere çıkar. Tabii insana, topluma ve doğaya verilen zararlar artarken kârlar da artmaya, Gayrisafi Yurtiçi Hasıla da büyümeye devam eder... Ve siyasetçiler, yöneticiler ekonomik büyümeyle, "milli gelir" artışıyla övünürler, bir sonraki seçimleri kazanırlar... Fakat hepsi o kadar değil: Kirli suyu içen, kirli havayı soluyan, orada yetişen sebze ve meyveleri yiyenler hastalanır, başka kapitalistler onları tedavi ederek ve ilaç satarak kâr ederler... Son olarak bizim kapitalist de ırmağın suyunu temizlemek üzere bir su arıtma tesisi kurar ve kârlar artmaya, ülke kalkınmaya devam eder!.."


- Gençlerle Baş Başa İklim Krizi ve Ekolojik Yıkım



137. "Dünyada sağlığında ve ölümünden sonra Mustafa Kemal kadar anıtı dikilmiş, heykeli, büstü yapılmış, resimleri çoğaltılmış bir başka lider herhalde yoktur. Mustafa Kemal heykel ve anıtlarının"


- Paradigmanın İflası



138. "Artık sahip olma isteği insan olma isteğinin önüne geçmiş bulunuyor."


- Başka Bir Uygarlık İçin Manifesto



139. "Batı 'ya olan kültürel, ideolojik ve bilimsel bağımlılık Türk aydınlarının orijinal ürünler vermelerini de engellemiştir. Üstelik giderek kendi realitelerine de yabancılaşmışlardır. Gerçek anlamda entelektüellerin resmi ideoloji üretmek gibi bir mis­yonları olamaz. Tam tersine, gerçek aydın (entelektüel) olmanın koşulu, her türlü egemen ideolojiden, bu arada resmi ideolojiden bağımsızlaşmaktır; resmi ideolojinin üretici ve yayıcısı olmak değil, onu eleştirebilmektir. Resmi ideoloji üretmenin yerini resmi ideolojinin eleştirisi almadıkça, gerçek anlamda aydınlan­ma mümkün olamayacaktır"


- Paradigmanın İflası



140. "Yoksullukla mücadele edemeyen (etmeyen) Üçüncü Dünyanın kanlı diktatörleri yoksullarla mü­cadele ediyor"


- Sömürgecilik Emperyalizm Küreselleşme



141. "Sömürüyü artırmanın yolu, çalışma sürelerini uzatmaktan, çalışma temposunu hızlandırmaktan yeni teknolojileri, daha gelişmiş makina-teçhizatı devreye sokmaktan, her seferinde işçiyi makinayla ikame etmekten, daha az işçiyi (canlı emek) yerine daha çok makina (ölü emek) kullanmaktan, veya bunların çeşitli kombinezonlarını devreye sokmaktan geçer."


- Çığrından Çıkmış Bir Dünya



142. "Irmak kenarına fabrika kuran bir kapitalist, suyu ve toprağı kirletir ve fatura o suyu içenlere, havayı soluyanlara, atmosfere, orada yetişen sebzeleri, meyveleri yiyenlere çıkar. Tabii insana, topluma ve doğaya verilen zararlar artarken kârlar da artmaya, Gayrisafi Yurtiçi Hasıla da büyümeye devam eder... Ve siyasetçiler, yöneticiler ekonomik büyümeyle, "milli gelir" artışıyla övünürler, bir sonraki seçimleri kazanırlar... Fakat hepsi o kadar değil: Kirli suyu içen, kirli havayı soluyan, orada yetişen sebze ve meyveleri yiyenler hastalanır, başka kapitalistler onları tedavi ederek ve ilaç satarak kâr ederler... Son olarak bizim kapitalist de ırmağın suyunu temizlemek üzere bir su arıtma tesisi kurar ve kârlar artmaya, ülke kalkınmaya devam eder!.."


- Gençlerle Baş Başa İklim Krizi ve Ekolojik Yıkım



143. "“(...) Rahatsız edici gerçekleri saklamak için yalan üreten sistemi devirmeye çalışan herkese her yandan dayanılmaz baskıların uygulandığı bir dünyada yaşıyoruz.”"


- Yeni Paradigmayı Oluşturmak



144. "Osmanlı Devleti sınıf -devlet yapısına sahip "asyatik" bir imparatorluktu. Böyle bir toplumsal formasyonda bürokrasi egemen sınıftır. Osmanlı merkeziyetçi devlet yapısı, devlet dışındaki güçlerin yaşamasına "olanak vermezdi." Bu durumun sonucu olarak güçlü bir burjuva sınıfının gelişme koşulları yeteri kadar oluşmuyordu. Zaten daha sonra Batı kapitalizminin baskısı, güçlü bir ulusal burjuvazinin tüm gelişme yollarını tıkamıştı. İktidarın başkalarıyla paylaşılması Osmanlı devlet yapısının mantığına uygun düşmezdi."


- Paradigmanın İflası



145. "şeyleri değiştirmek mümkün olmadığında kelimeleri değiştirmek adettendir"


- Gençlerle Baş Başa İklim Krizi ve Ekolojik Yıkım



146. "Resmi ideoloji oluşturmak için "bilgi" kanallarını denetle­mek; enformasyon bilgi demek olduğuna göre bazı bilgilerin kitlelere ulaşmasını engellemek, kitlelerin bilincinde (memoire collective) bir boşluk yaratmak üzere kendi geçmişiyle bağları koparmak, iktidardaki sınıfların çıkarlarına uygun bir bilgi ve enformasyon ağı oluşturmakla mümkündür. İşte Cumhuriyet aydınlarının işlevi, böyle bir resmi ideoloji üretmek olmuştur. Bu amaçla yakın tarih tahrif edilmiş, Kürt kimliği inkar edilmiş, Milli Mücadele'nin gerçek dışı bir versi­yonu geliştirilmiş, son tahlilde emperyalizmle bir uzlaşma olan "Milli Mücadele", mazlum halklara kurtuluş yolunu gösteren ilk antiemperyalist hareket olarak gösterilmek istenmiştir. Oysa Cumhuriyet iktidarları "büyük devlet" kompleksinden hiçbir zaman kurtulamadılar. Mazlum halkların yanında değil, her zaman onları ezen sömürgeci emperyalist devletlerin safında yer aldılar. 1920'li ve 1930'lu yıllarda yapılan bürokratik düzen­lemeler (İnkılaplar) abartılmış, tüm uygarlıkların kaynağının Türkler olduğu ve tüm dillerin de Türkçe'den türediği gibi hezeyanlar bir döneme damgasını vurmuştur. Türk aydınları, yalan üretip ürettikleri yalanla yaşamak gibi, talihsiz bir ko­numda bulunmuşlardır. Sözde, topluma rasyonalist düşünceyi yerleştirmek amacıyla yola çıktıklarını iddia etmelerine rağmen, her zamankinden daha çok hurafe üretmişler, Mustafa Kemal'i putlaştırmayı marifet saymışlardır."


- Paradigmanın İflası



147. "1930 yılında da Adliye Vekili, adalet mekanizmasının en tepesindeki kişi, Mahmut Esat Bozkurt şöyle konuşuyordu: " Benim fikrim, kanaatim şudur ki, dost da düşman da dinlesin ki bu memleketin efendisi Türktür. Öz Türk olmayanların Türk vatanında bir hakkı vardır, o da hizmetçi olmaktır, köle olmaktır."


- Resmi Tarih Tartışmaları 3 : İttihatçılıktan Kemalizm’e



148. "Az gelişmiş ülkeler Balılatılaştılar ama çağdaşlaşamadılar"


- Paradigmanın İflası



149. "İngiliz siyaseti için İslamiyetin ideolojik bir merkez olmaktan çıkması arzulanan bir şeydi. Hilafetsiz bir Türk Devleti, Batı'nın müttefiki olarak kaldıkça, bu bölgedeki emperyalist çıkarların güvence altına alınmasını büyük ölçüde kolaylaştırırdı. Sonuç olarak, Hilafetin tasfiyesi emperyalizmin çıkarlarıyla da çakışmaktaydı. Bu nedenle, emperyalistlerin Hilafet ve Saltanat' tan yana olduğu biçimindeki görüş, sadece resmi ideolojinin bir uydurmasıdır."


- Paradigmanın İflası



150. "" Resmi ideoloji üreticisi yazar ve bilim adamları Emin Sazak'ın toprak ağası olduğu için toprak reformu yasasını engellediğini yazmayı adet edinmişlerdir. Emin Sazak'ı kanunun çıkması gereken meclise kimin getirdiğinden hiç söz etmiyorlar. Bu ünlü toprak ağasını otuz yıl süreyle aralıksız meclise ''tayin edenler" kimlerdir? Mustafa Kemal ve İsmet İnönü'nün toprak reformu için "yanıp tutuştuklarını," ama mecliste ağaların buna engel olduğunu yazmak ne demek olur? Eğer bunu yazarlarsa, o zaman Ebedi Şef ve Milli Şefin devrim­ciliğine, "halkçılığına" gölge düşürmüş olurlar ... ""


- Paradigmanın İflası



151. "Türk aydınları, yalan üretip ürettikleri yalanla yaşamak gibi, talihsiz bir konumda bulunmuşlardır. Sözde, topluma rasyonalist düşünceyi yerleştirmek amacıyla yola çıktıklarını iddia etmelerine rağmen, her zamankinden daha çok hurafe üretmişler, Mustafa Kemal'i putlaştırmayı marifet saymışlardır"


- Paradigmanın İflası



152. "Okullarda okutulan tarih, genel bir çerçevede hâlâ Avrupalıların ürettiği tarih versiyonudur ve genel bir çerçevede üçüncü dünya ülkelerinde okullarda okutulanlar, Avrupa merkezli egemen batı ideolojisini kafalara sokmaya , modern sömürgeciliği meşrulaştırmaya , yaymaya, kabullendirmeye yarıyor."


- Çığırından Çıkmış Bir Dünya



153. "Papa VI. Alexandre şu fetvayı yayınladı:
“Keşfedilen ve keşfedilecek dünyalar İspanya ile Portekiz arasında paylaşılmalı din ve katolik imanı yüceltip yayılmak
(...) ve barbar halklar boyunduruk altına alınıp Hıristiyanlaştırılmalıdır. ”"


- Çığırından Çıkmış Bir Dünya



154. "Şimdilerde temsilî demokrasi
oyunu, tam bir sirk oyununa dönüşmüş durumda. İnsanlara dört, beş yılda oy kullandırarak, süreci etkiledikleri gibi bir yanılsama
yaratılıyor. Dünyanın zenginliği küçük bir küresel elitin elinde
toplanır, üstelik bir de yoksul çoğunluğa karşı bir koz olarak
kullanılırken, demokrasi oyunu, seyirciyi oyalamaya yarıyor."


- Çığırından Çıkmış Bir Dünya



155. "Uluslararası arenada bağımsız bir Kürdistan'dan ilk defa 1.Emperyalist Savaş'ın hemen sonrasında Sevr'de söz ediliyor. Bilindiği gibi Sevr, ölü doğmuş bir anlaşmaydı. Şüphesiz emperyalistler, Sevr"


- Paradigmanın İflası



156. "Özgürlük mücadelesi öyle bir mücadeledir ki her anı, her aşaması mutlaka kazanılan bir mücadeledir. Özgürlük mücadelesi kaybetmenin söz konusu olmadığı bir mücadeledir..."


- Avrupa - Merkezcilik Resmi İdeoloji Bilim Ve Sosyalizm



157. "Her 5 saniyede 10 yaşın altında bir çocuk açlıktan ölüyor. Oysa dünyamız 12 milyar insanı doyuracak potansiyele sahip. Nerdeyse bugünkü nüfusun 2 katı. İşte kapitalizm böyle bir şey!"


- Gençlerle Baş Başa İklim Krizi ve Ekolojik Yıkım



158. "Aslında "tuhaf" bir durum söz konusu, zira insanlar yok oluşun hem faili ve hem de kurbanı olacak gibi... İnsan türü dünyamızda var olan canlı türlerinin sadece binde biri (%0,01) kadar ama maalesef yıkımın da yegâne faili olacak gibi görünüyor..."


- Gençlerle Baş Başa İklim Krizi ve Ekolojik Yıkım



159. "Zenginlik artişina yoksulluk artişi eşlik ediyorsa,orada yaşamin anlam kaybina uğramasi kaçinilmazdır."


- Küreselleşmenin Karanlık Bilançosu



160. "Bugün geleceğe gebedir."


- Çığırından Çıkmış Bir Dünya



161. "Bir kutupta zenginlik üretmek, karşı kutupta yoksulluk, sefalet,aşağılanmak üretmeden mümkün olmuyor; her ileri aşamada zengin-yoksul uçurumu büyüyor.Bu nitelikten ötürü kapitalist dünya sistemi hiyerarşik,
piramidal bir yapılanma arz ediyor, her “ulusal ekonomi” piramit’te bir yer tutuyor. Piramidin tepesinde daima hegemonik,emperyalist bir devlet bulunuyor,onu ikincisi,üçüncü derecedeki kapitalist-emperyalist ülkeler izliyor.Yukarıdakilerle aşağıdakiler arasındaki ilişki ise sömürü,bağımlılık,hakimiyet tabiyet ilişkisidir.Bu yüzden de piramit dahilinde kalarak,aşağıdakilerin yukarı tırmanması, bizde yaygın tabirle muhasır medeniyet denileni yakalamak asla mümkün değildir."


- Uygarlık Paradigmasını Değiştirmek



162. "Artık, üretim aracını kullanan işçi değil, işçiyi
kullanan üretim araçlarıdır. Bu yüzden ölü, caniıyı zapt ve gasp ediyor. Velhasıl işçi üretim araçlarının denetimi altına girip, onun bir uzantısına dönüşüyor. İşçinin emeğinin ürünü olan şeyler ondan bağımsızlaşıp ona yabancılaşıyor, mal (meta) para, sermaye şeklini alıp özerk bir varlık haline geliyor. Sadece doğrudan üreticiden bağımsızlaşıp ona yabancılaşmıyor, aynı zamanda onu ezen, ona tahakküm eden nesnelere dönüşüyor. Velhasıl işçi kendi emeğinin ürünü olan şeylerin oyuncağı haline geliyor."


- Başka Bir Uygarlık İçin Manifesto



163. ""anlamak aşmaktır""


- Başka Bir Uygarlık İçin Manifesto



164. "Maurice Godelier'nin dediği gibi, "Diğer sosyal hayvanlardan farklı olarak, insanlar sadece toplumda yaşamakla yetinmezler, (ama) yaşamak için toplumu üretirler""


- Başka Bir Uygarlık İçin Manifesto



165. "Burjuvazi, üretim araçlarını, dolayısıyla üretim ilişkilerini ve bunlarla birlikte bütün toplumsal ilişkileri durmadan devrimcileştirmeksizin var olamaz. Oysa eski üretim tarzının olduğu gibi korunması daha önceki bütün sanayici sınıfların ilk varoluş koşuluydu. Üretimin durmadan altüst edilmesi, bütün toplumsal koşulların aralıksız sarsılışı ve bitmek bilmeyen bir belirsizlik ve çalkantı burjuva dönemini öteki bütün dönemlerden ayırt eder. Bütün kemikleşmiş, donmuş ilişkiler arkaları sıra gelen eskiden beri saygıdeğer tasavvur ve görüşlerle birlikte silinip gider; yeni oluşanlar ise daha kemikleşmeye fırsat bulamadan eskir. Katı olan her şey buharlaşıyor, kutsal olan her şey ayaklar altına alınıyor ve insanlar nihayet hayattaki kurumlarına, karşılıklı ilişkilerine soğukkanlı bir gözle bakmaya zorlanıyorlar."


- Başka Bir Uygarlık İçin Manifesto



166. "Her bilgi doğal olarak bir siyasal iktidar yaratma eğilimindedir."


- Paradigmanın İflası



167. "Bir başkasını ezen ulus, özgür olamaz.
[K.Marx]"


- Paradigmanın İflası



168. "Osmanlı döneminde yapılan "kurum aktarmacılığı" Cumhuriyet bürokrasisi tarafından eleştirilmiştir. Ama kendileri daha yoğun bir "ithalat" sürecine girmişlerdir. Kendi aktarma­cılıklarını "ilerici" inkılaplar olarak sunmuşlardır. Cumhuriyet döneminin Batı'dan kurum aktarmacılığıyla daha öncekilerin özde hiçbir farkı yoktur. Her ikisinin de ortak yanı, yarı­ sömürgeleşme sürecini hızlandırıyor olmalarıdır."


- Paradigmanın İflası



169. "Kriz dememek için ikinci bir neden daha var: kriz, egemen sınıflara, yönetici elitlere, burjuva politikacılarına, toplumun normal koşullarda kabullenemeyeceği acı reçeteleri dayatmalarına imkân veriyor… Kriz, sömürü, baskıyı, şiddeti, “kemer sıkmayı” haklı göstermeyi kolaylaştırıyor… Bir tür insanları terbiye etme, ehlileştirme işlevi görüyor…"


- Gençlerle Baş Başa İklim Krizi ve Ekolojik Yıkım



170. "“(...) Rahatsız edici gerçekleri saklamak için yalan üreten sistemi devirmeye çalışan herkese her yandan dayanılmaz baskıların uygulandığı bir dünyada yaşıyoruz.”"


- Yeni Paradigmayı Oluşturmak



171. "şeyleri değiştirmek mümkün olmadığında kelimeleri değiştirmek adettendir"


- Gençlerle Baş Başa İklim Krizi ve Ekolojik Yıkım



172. "Az gelişmiş ülkeler Balılatılaştılar ama çağdaşlaşamadılar"


- Paradigmanın İflası



173. "Her 5 saniyede 10 yaşın altında bir çocuk açlıktan ölüyor. Oysa dünyamız 12 milyar insanı doyuracak potansiyele sahip. Nerdeyse bugünkü nüfusun 2 katı. İşte kapitalizm böyle bir şey!"


- Gençlerle Baş Başa İklim Krizi ve Ekolojik Yıkım



174. "Aslında "tuhaf" bir durum söz konusu, zira insanlar yok oluşun hem faili ve hem de kurbanı olacak gibi... İnsan türü dünyamızda var olan canlı türlerinin sadece binde biri (%0,01) kadar ama maalesef yıkımın da yegâne faili olacak gibi görünüyor..."


- Gençlerle Baş Başa İklim Krizi ve Ekolojik Yıkım



175. "Zenginlik artişina yoksulluk artişi eşlik ediyorsa,orada yaşamin anlam kaybina uğramasi kaçinilmazdır."


- Küreselleşmenin Karanlık Bilançosu



176. "Bugün geleceğe gebedir."


- Çığırından Çıkmış Bir Dünya



177. "Bizim sömürgeleşme olarak gördüğümüz süreçte, Cumhuriyetin kurulmasıyla bir kopukluk ortaya çıkmamıştır. Cumhuriyet rejimi, Türkiye'nin emperyalist Batı ile olan ilişki­lerinde ve kapitalist Dünya sistemi içindeki konumunda köklü bir değişikliği temsil etmiyor. Dolayısıyla, bir "yenilgi tuzağı"nı temsil eden paradigmanın dışına çıkmak söz konusu değildir. Resmi ideolojinin yaymaya çalıştığı görüşün aksine, Cumhuriyet dönemi de sömürgeleşme yolunda ilerlemekten başka bir şey değildi."


- Paradigmanın İflası



178. "Kesesini kurtarmak için mülk sahibi sınıfların zorunlu olarak tacını kaybetmesi gerekiyordu."


- Paradigmanın İflası



179. "Tarihsel olayları çarpıtmaktan amaç da sınıfsal çıkarları gizlemektir."


- Paradigmanın İflası



180. "Gerçekten hem devletten devlete anlaşmalar yapmak, hem de o ülkelerdeki devrimci hareketleri desteklemek mümkün değildir. 26 Şubat 1922'de Sovyetler Birliği ile İran arasında bir anlaşma yapıldı. Fakat daha önce Sovyetler Birliği'yle İngiltere arasında yapılan ticaret anlaşmasında, Sovyetler'in İran'dan elini çekmesi isteniyordu. İngiltere'yle anlaşan Sovyetler'in İran'la da dostluk anlaşması imzalaması doğaldı! Anlaşma yapılır yapılmaz, Sovyetler Birliği, Gilan'daki komünist ayaklanmaya yaptığı mali ve askeri yardımı kesti. Bu anlaşmadan sonra İran yönetiminin komünist ayaklanmayı ezmesi zor olmadı. Sovyet yardımının kesilmesinden sonra bastırılan ayaklanma İran yönetimine nefes aldırarak, Simko'nun yönettiği Kürt ayaklanmasının da ezilmesini kolaylaştırdı. Hem Rıza Han'la dost geçinmek, hem İran emekçilerinin sosyalist mücadelelerini ve Kürt halkının kendi kaderini tayin etme yolundaki savaşını desteklemek olanaklı değildir."


- Paradigmanın İflası



181. "“(...) Eğer bir ülkede servetin ve gelirin %80’i, nüfusun %15’ini oluşturan egemen elite aitse, orada oynanan demokrasi oyunu ücretli köleleri aldatmaktan başka bir anlam taşır mı? Sabah saat 6’da kalkıp işe giden ve işten akşam 10’da dönen, sefalet ücretiyle çalışan ve her an işini kaybetme korkusuyla yaşayan, üstelik işini kaybetme riski yüksek olan, eğer işinden atılırsa yeni bir iş bulma ‘şansı’ da düşük olan bir emekçi, mevcut düzen partilerinden birine veya diğerine oy verdiğinde neyi ne kadar etkileme, değiştirme potansiyeline sahiptir? Seçimler yapılıyor diye ‘halk iradesi’ gerçekleşiyor mu? ‘Milli irade’ ne menem bir şeydir? Veya milli irade diye bir şey olabilir mi?”"


- Yeni Paradigmayı Oluşturmak



182. "“Ücretli işçi, ücretli işçi olarak kaldıkça, yazgısı sermayeye bağlıdır. İşçi ile kapitalist arasındaki o kadar övünülen çıkar ortaklığı işte budur.”

Karl Marx"


- Paradigmanın İflası



183. "Türkiye'nin son elli-altmış yılda belirli bir mesafe kaydettiği kesindir. Bu zaman zarfında yerinde sayan hiçbir toplum yoktur. Önemli olan ülkenin kapitalist dünya sistemi içindeki konumunun ne olduğu, ne yönde, nasıl ve ne kadar değiştiğidir. Üstelik her değişme ilerlemeyle, her büyümeyi de kalkınmayla özdeş saymak sakıncalıdır."


- Paradigmanın İflası



184. "Doğanın bir yılda ürettiği kaynağı biz yaklaşık altı ayda tüketiyoruz. Bu da, bugünkü üretim ve tüketim düzeyini sürdürebilmek için 2-3 gezegene daha ihtiyaç var demek. Yıkım veya çöküş olarak ifade edilebilen yeni durum, doğanın kendini yenileme ritmi ile kapitalizmin kendini yeniden üretme ritmi arasındaki uyumsuzluğun sonucu. Bu da bir metabolik sürdürülemezlik demek."


- Gençlerle Baş Başa İklim Krizi ve Ekolojik Yıkım



185. "Atmosferin ısınmasının başlıca sebebi fosil yakıtların, yani petrol, kömür ve doğalgazın neden olduğu karbondioksit. Ayrıca metan gazı ve azot oksitleri. Bunlar tıpkı bir serada güneş ısısının hapsolması gibi dünyayı saran hava tabakası içinde ısıyı zaptediyorlar. Bu gazlara bu yüzden sera gazı deniyor. Havanın ısınması, denizlerden, göl ve nehirlerden ve karalardaki bitkilerden çok fazla buharlaşmaya neden oluyor. Bu durum ani ve aşırı yağışların nedeni. Kısa sürede yağan şiddetli yağmurun suları toprak tarafından emilmesine zaman kalmadığı için sele dönüyor. Seller değerli toprakları sürüklüyor. Toprak kaymaları oluyor."


- Gençlerle Baş Başa İklim Krizi ve Ekolojik Yıkım



186. "Bilmeyen ahmak, bilip de söylemeyen suçludur."


- Paradigmanın İflası



187. "Aslında "ekonomiden sorumlu" bakanlar, ekonomiden önce başkalarına karşı sorumlu olduklarını daha bakanlık koltuğuna oturmadan önce çok iyi bilirler"


- Rant ve Savaş Kıskacında Türkiye Ekonomisi



188. "Sanayi kuruluşları sanayi kuruluşu olmaktan çıkınca başka şeyler de zıvanadan çıkıyor. Her şeyin piyasaya, piyasa yasalarına terkedildiği, sermayenin önündeki tüm barajların yıkılmasının erdem mertebesine yükseltildiği, savaş ekonomisinin, ekonomik, sosyal, kültürel ve ekolojik dokuyu hızla tahrip ettiği bir toplumda ahlaki çürüme kaçınılmazdır."


- Rant ve Savaş Kıskacında Türkiye Ekonomisi



189. "Retorikle realite arasındaki uyumsuzluğu açığa çıkarmak büyük önem taşıyor."


- Rant ve Savaş Kıskacında Türkiye Ekonomisi



190. "Cemil Meriç bir başka yerde de şun­ları yazıyor: "Avrupa silahları ve teknolojisiyle birlikte Avrupa fikirleri de ithal edildi. Bunlar da sosyal ve siyasi düzenin en az ötekiler kadar tahripçisiydiler.""


- Paradigmanın İflası



191. "Genelkurmay'ca bastırılıp, yüzbinlerce dağıtılan bir "Beyaz Kitap"ta yazılanlar ilginç:

"Dağların yüksek kısımlarında, tepelerde yaz kış erimeyen karlar vardı. Güneş açınca üzerleri buzlaşan camsı parlak bir tabaka ile örtülürdü karın yüzü. Üstü sert altı yumuşak olurdu.

Bu karın üstünde yürününce, ayağın bastığı yer içeriye çöker, "Kırt-Kürt " diye ses çıkarırdı. Doğulu Türkmenlere, Kürt denmesinin nedeni buydu. Bölücülerin Kürt dedikleri, yüksek yaylalarda, karlık bölgelerde yaşayan Türklerin karda yürürken ayaklarından çıkan sesin adıydı aslında.""


- Paradigmanın İflası



192. "Daha Türkler Anadolu'ya gelmeden Anadolu'nun Doğu böl­gelerinde Kürtler yaşamaktaydı. Yavuz Sultan Selim zamanında, Kürtler Osmanlı sınırları içine sokulmuştur. Fakat gerek Osmanlı Devlet yapısının, gerekse üretim ilişkilerinin niteliğin­den ötürü, Kürtler geniş bir özerklikten yararlanmışlardır. XVII.yüzyılda bir Kürt Beyi, "Bu ülkenin İmparatoru Osmanlı Sultanı değil, benim ... Eğer o benden daha güçlü ise ben de ondan daha soyluyum," diyor. Bu ve benzer sözlerden Kürt beyliklerinin yüksek düzeyde bir özerkliğe sahip oldukları ve Osmanlıların da içişlerine fazlaca karışmadıkları anlaşılıyor. Ne ki, Osmanlı İmparatorluğu Batı'da toprak kaybettikçe ve sürek­li savaşların finansmanı için asker ve para gereksinimi arttıkça, Kürt bölgelerine daha fazla yüklenmek durumunda kalıyordu. Bu da haraç ödemek ve Osmanlı ordusuna asker vermek istemeyen Kürt beylerini yer yer isyanlara yöneltiyordu. Bu isyan­lardan belli başlıcaları 1806'daki Abdurrahman Paşa'nın yönettiği Baban ayaklanması, 1833-1836 Mir Muhammed ayakl­anması, 1840 Bedirhan Bey ayaklanması, 1855 Yezdan Şer ayak­lanması, 1880 Şeyh Ubeydullah ayaklanmasıdır. XX.yüzyılın başından itibaren de imparatorluk sınırları içinde çeşitli Kürt faaliyetlerinin başladığı görülüyor. Bunlar; Mikdat Bedirhan Bey'in Kürdistan Dergisi (1898), Ali Bedirhan Bey, Şerif Paşa Şeyh Abdülkadir'in "Teali ve Terakki-i Kürdistan Gazetesi", - "Kürt Neşr-i Maarif Cemiyeti" ve onun İstanbul'da kurduğu Kürt Okulu (1908) ve "Hetawe Kurd"; nihayet çeşitli şehirlerde kurulan "Kürt Kulüpleri"dir ..."


- Paradigmanın İflası



193. "“ (...) savaş, birbirlerini tanıyan ama birbirlerini öldürmeyenler adına, birbirlerini tanımayanların birbirini boğazlamasıdır...”
((Paul Valery))"


- Yeni Paradigmayı Oluşturmak



194. "Atatürk heykellerinin hemen hemen hepsi at üzerine binmiş bir şekilde tasvir edilmiştir. Bu atlı heykel tasviri Roma döneminden kalma bir özellik taşır. Roma döneminde İmparatorluğun merkezileşmesi ve büyümesiyle birlikte, görsel anlamda tek bir gösterene ihtiyaç duyulmuş ve imparatorun heykelleri ülkenin değişik yerlerinde dikilerek merkezi, görsel bir otorite standart­laşması sağlanmıştır."


- Resmi Tarih Tartışmaları 1



195. "Entelektüelin ayırdedici niteliği, onun siyasal iktidardan ve siyasal iktidarın gerisindeki egemen sınıflardan bağımsızlığı, siyasal iktidar karşısında eleştirel bir tavır içinde olmasıdır. Bu niteliklerinden ötürü entelektüel, siyasal iktidarla da iyi geçinemeyen biridir. Burada önemli olan zihinsel ve moral (ahlaki) bir eğilimdir. Ve bu eğilime uygun davranabilme, tavır alabilme yeteneğidir."


- Paradigmanın İflası



196. "Kapitalist gelişmenin her ileri aşaması demek, daha çok insanın mülksüzleşmesi, proleterleşmesi demektir."


- Çığrından Çıkmış Bir Dünya



197. "Düşüncenin gerçekleşmesinin engellenmesi için de söylenenin duyulmasını,yazılanı okunmasını,resmedilenin görülmesini vb. engellemek esastır.Yasaklar,sansür ve baskı, düşünceyle düşüncenin hedefi olan kitle arasında bağ kurmasını engellemeyi amaçlar. İşte,gerçek düşünce adamlarının-kadınlarının,sanat adamlarının ve kadınlarının bilim adamlarının ve kadınlarının,duruma göre zındık,yıkıcı,bölücü,vatan haini,katli vacip terörist,vb. sayılıp suçlanmasının,baskıya maruz kalmasının, cezalandırılmasının nedeni budur."


- Uygarlık Paradigmasını Değiştirmek



198. "Kapitalist ileriye doğru kaçmak zorunda olan biridir, dolayısıyla, onun kişisel iradesinin bir değeri yoktur. Hiçbir zaman burada durayım, bana bu kadarı yeter diyemez.Esasen kapitalistler,sermayenin insan suretindeki tezahürüdür!"


- Uygarlık Paradigmasını Değiştirmek



199. "Bir tarafta insanlar işsizlik, açlık, yoksulluk ve sefalet ortamına sürüklenirken, diğer tarafta
insan havsalasını zorlayan bir lüks, ihtişam, israf, şımarıklık başını alıp gidiyor. Ve bütün bunlar olup biterken, insanlara, ekonomik büyüme sayesinde durumlarının iyileşeceği söyleniyor."


- Başka Bir Uygarlık İçin Manifesto



200. "Türkiye'de sol, genellikle kamu-özel ayrımıyla sosyalist-kapitalist ayrım arasında bir özdeşlik görme eğilimindedir. Bir şey kamunun eline geçince, devlet mülkü olunca, "kapitalizmden koparılmış" sayılmaktadır. Şüphesiz böyle bir yaklaşım sosyalizmin en temel sorunlarını kavramaya vakit bulamayanlara özgüdür. Üstelik bu yaklaşım, Stalinizmin "kapitalist olmayan yol", "aşamalı devrim" veya Çin'in bir zamanlar pek revaçta olan "Üç Dünya" teorileriyle kendisine "Marksist" bir maske bulabilmekteydi."


- Paradigmanın İflası



201. "Çoğunlukla "yerel burjuvazi" yerine "milli burjuvazi" kavramı kullanılır. Aslında bu yanlıştır. Bir burjuvazinin yerelliği, onun "milliliğinin" güvencesi olamaz. Milli burjuvazi, çıkarları yabancı (emperyalist) burjuvazilerle çelişen bir burjuvazidir. Burjuvazi (daha genel olarak mülk sahibi sınıfların bir bölümü) yabancı burjuvaziler karşısında kendi sınıfsal çıkarlarını sonuna kadar koruduğu zaman "milli burjuvazi" sayılabilir."


- Paradigmanın İflası



202. ""Bilgi tarihsel bir kategoridir, dolayısıyle de tarafsız değildir.""


- Sömürgecilik, Emperyalizm, Küreselleşme



203. "Kapitalizm demek, canlı olan ne varsa ölü metalara dönüştürmek demektir. Zira, kâr etmenin ve kârı büyütmenin başkaca bir yolu yoktur."


- Çöküş



204. "Einstein boşuna, "Bir sorunu onu yaratan düşünce tarzına dayanarak çözemezsiniz," dememişti..."


- Eko-Sosyalist Paradigma



205. "Artık topraklar insanları yaşatmanın değil ,sermayenin daha çok kâr etmesi hizmetinde ..."


- Yeni Paradigmayı Oluşturmak



206. "Çiftçiler toplumu doyurmak bir yana kendilerini doyuramaz hale getirildi."


- Çıkış Buradan



207. "Herhangi bir yere termik santral mi kurulması yoksa fidanlık mı yapılmasına yöre halkı değil de uzmanlar ve bilim adamları karar verdiği sürece bilim ve teknolojinin bir baskı ve sömürü aracı olarak kullanılmasının önüne geçilemez."


- Paradigmanın İflası



208. "Bizim sömürgeleşme olarak gördüğümüz süreçte, Cumhuriyetin kurulmasıyla bir kopukluk ortaya çıkmamıştır. Cumhuriyet rejimi, Türkiye'nin emperyalist Batı ile olan ilişki­lerinde ve kapitalist Dünya sistemi içindeki konumunda köklü bir değişikliği temsil etmiyor. Dolayısıyla, bir "yenilgi tuzağı"nı temsil eden paradigmanın dışına çıkmak söz konusu değildir. Resmi ideolojinin yaymaya çalıştığı görüşün aksine, Cumhuriyet dönemi de sömürgeleşme yolunda ilerlemekten başka bir şey değildi."


- Paradigmanın İflası



209. "Kesesini kurtarmak için mülk sahibi sınıfların zorunlu olarak tacını kaybetmesi gerekiyordu."


- Paradigmanın İflası



210. "Tarihsel olayları çarpıtmaktan amaç da sınıfsal çıkarları gizlemektir."


- Paradigmanın İflası



211. "Doğanın bir yılda ürettiği kaynağı biz yaklaşık altı ayda tüketiyoruz. Bu da, bugünkü üretim ve tüketim düzeyini sürdürebilmek için 2-3 gezegene daha ihtiyaç var demek. Yıkım veya çöküş olarak ifade edilebilen yeni durum, doğanın kendini yenileme ritmi ile kapitalizmin kendini yeniden üretme ritmi arasındaki uyumsuzluğun sonucu. Bu da bir metabolik sürdürülemezlik demek."


- Gençlerle Baş Başa İklim Krizi ve Ekolojik Yıkım



212. "Atmosferin ısınmasının başlıca sebebi fosil yakıtların, yani petrol, kömür ve doğalgazın neden olduğu karbondioksit. Ayrıca metan gazı ve azot oksitleri. Bunlar tıpkı bir serada güneş ısısının hapsolması gibi dünyayı saran hava tabakası içinde ısıyı zaptediyorlar. Bu gazlara bu yüzden sera gazı deniyor. Havanın ısınması, denizlerden, göl ve nehirlerden ve karalardaki bitkilerden çok fazla buharlaşmaya neden oluyor. Bu durum ani ve aşırı yağışların nedeni. Kısa sürede yağan şiddetli yağmurun suları toprak tarafından emilmesine zaman kalmadığı için sele dönüyor. Seller değerli toprakları sürüklüyor. Toprak kaymaları oluyor."


- Gençlerle Baş Başa İklim Krizi ve Ekolojik Yıkım



213. "Cemil Meriç bir başka yerde de şun­ları yazıyor: "Avrupa silahları ve teknolojisiyle birlikte Avrupa fikirleri de ithal edildi. Bunlar da sosyal ve siyasi düzenin en az ötekiler kadar tahripçisiydiler.""


- Paradigmanın İflası



214. "“ (...) savaş, birbirlerini tanıyan ama birbirlerini öldürmeyenler adına, birbirlerini tanımayanların birbirini boğazlamasıdır...”
((Paul Valery))"


- Yeni Paradigmayı Oluşturmak



215. "Atatürk heykellerinin hemen hemen hepsi at üzerine binmiş bir şekilde tasvir edilmiştir. Bu atlı heykel tasviri Roma döneminden kalma bir özellik taşır. Roma döneminde İmparatorluğun merkezileşmesi ve büyümesiyle birlikte, görsel anlamda tek bir gösterene ihtiyaç duyulmuş ve imparatorun heykelleri ülkenin değişik yerlerinde dikilerek merkezi, görsel bir otorite standart­laşması sağlanmıştır."


- Resmi Tarih Tartışmaları 1



216. "Entelektüelin ayırdedici niteliği, onun siyasal iktidardan ve siyasal iktidarın gerisindeki egemen sınıflardan bağımsızlığı, siyasal iktidar karşısında eleştirel bir tavır içinde olmasıdır. Bu niteliklerinden ötürü entelektüel, siyasal iktidarla da iyi geçinemeyen biridir. Burada önemli olan zihinsel ve moral (ahlaki) bir eğilimdir. Ve bu eğilime uygun davranabilme, tavır alabilme yeteneğidir."


- Paradigmanın İflası



217. "Kapitalist gelişmenin her ileri aşaması demek, daha çok insanın mülksüzleşmesi, proleterleşmesi demektir."


- Çığrından Çıkmış Bir Dünya



218. "Kapitalizm demek, canlı olan ne varsa ölü metalara dönüştürmek demektir. Zira, kâr etmenin ve kârı büyütmenin başkaca bir yolu yoktur."


- Çöküş



219. "Einstein boşuna, "Bir sorunu onu yaratan düşünce tarzına dayanarak çözemezsiniz," dememişti..."


- Eko-Sosyalist Paradigma



220. "Dünya tarihi büyük adamların biyografisidir."


- Paradigmanın İflası



221. "Yalçın küçük '' Aydınlar Üzerine Tezler '' adlı kitabında '' Türk aydın tarihi yenilik düşmanı bir halkı yenilikçi yapmanın tarihidir'' diyor. Böyle bir yaklaşım en azından bilim dışıdır!.."


- Paradigmanın İflası



222. "Artık iki yüzyıldır dayatılan (asrileşme, muasırlaşma, batılılaşma, çağdaşlaşma, kalkınma, çağ atlama) ve her seferinde yeni bir şeymiş gibi sunulan paradigmanın iflas ettiği­ni kabullenmeliyiz. Bir şeyi daha kabullenmeliyiz ki, söz konusu paradigmanın dışına çıkmadıkça gerçekten eşitlikçi, demokratik, gönençli, kendi ayakları üzerinde durabilen bir toplumsal düzen oluşturmamız mümkün olmayacaktır."


- Paradigmanın İflası



223. "...Zira umut kural,umutsuzluk istisnadır."


- Gençlerle Baş Başa İklim Krizi ve Ekolojik Yıkım



224. "Kendi "gerilikleri" ile başkalarının "ileriliği" arasındaki ilişkinin niteliğini de kavrayacak durumda olmadıkları için, tüm kerametleri kendi ülkeleri dışında, Batı'da buluyorlar!"


- Paradigmanın İflası



225. "Paris Komünü'ne ilişkin bir yazıda Marx; "Şimdiye kadar, Roma İmparatorluğu zamanında Hıristiyanlığın bu kadar çok efsane yaratması matbaanın henüz keşfedilmemiş olmasına yorulurdu. Oysa, bunun tam tersi doğrudur. Bugün günlük basın ve telgrafın bir günde yarattığı efsane, eskiden bir yüzyılda yaratılandan daha fazladır," diyor. Marx' ın bu sözleri Cumhuriyet "burjuvazisi" tarafından da doğrulanmıştır. Üstelik kitle iletişim araçlarının içinde bulunduğumuz yüzyıldaki gelişmişlik düzeyi gözönüne alınırsa, sorunun önemi daha iyi anlaşılır.
Gerçekten Mustafa Kemal ve onun "inkilapları"yla ilgili olarak yaratılan efsane, yedi yüzyıllık Hilafet ve Saltanat devrinde yaratılmamıştır. İlginç olan bir şey de, bu efsane üreti­cilerinin, sözde efsaneleri yıkmak, hurafeleri yok etmek amacıy­la yola çıkmış olmalarıdır! Topluma, rasyonel düşünceyi ege­men kılmak amacıyla yola çıkanlar, hiçbir dönemde görülmemiş düzeyde hurafe üretmişlerdir. Putları yıkmak için yola çıkanlar, hiçbir dönemde görülmemiş düzeyde put ürettiler. Cumhuriyet aydını, put üreticiliği ve bekçiliğine koşulmuştu.."


- Paradigmanın İflası



226. "“Dünya tarihi, büyük insanların biyografisidir.”

Thomas Carlyle"


- Paradigmanın İflası



227. "Mustafa Kemal, otoritesini ve ordunun gücünü kullanarak kendisine muhalif ola­bilecek unsurları tasfiye ederken, onları "karşıdevrimci", "inkılaplara karşı" kişiler olarak damgalama yoluna gitti. Ismarlama tarih yazıcıları, Mustafa Kemal'in kendi diktatör­lüğünü kurmak için en yakın mücadele arkadaşlarını tasfiye etmesini "devrimci kadronun zaferi" olarak göstereceklerdir."


- Paradigmanın İflası



228. "ABD’yi kuranlar Haçlı Seferleri’ni yapanların, İberya yarımadasından Müslümanları ve Yahudileri kovanların devamıydılar ve bunların ortak özelliği koyu birer ırkçı olmalarıydı."


- Çığırından Çıkmış Bir Dünya



229. "Mustafa Kemal’in Nutuk’taki amacı, tarihi açıklamak değil, kendi haklılığını ortaya koymak, belgelemek; başa­rısının sadece reel politikten ya da bizzat tesadüflerden kaynaklanan bir başarı değil, haklı olmaktan ileri gelen doğal bir sonuç olduğunun altını çizebilmektir, Mustafa Kemal'in Nutuk'taki amacı Millî Mücadele döneminin bilimsel bir analizini yapmak da değil, bu dönemde ne­den kendisinin haklı, diğerlerinin haksız olduğunu orta­ya koymak: kendi başarısını temellendirmek, kendi ba­şarısı ile haklılığı arasındaki siyasî bağlantıyı kurmaktır. Sonuç olarak Mustafa Kemal’in Nutuk’taki amacı, bu güç mücadelelerinden nasıl ya da hangi olayların ve kişilerin vesilesiyle başarıyla çıktığını değil -bunu anlatıyor gibi görünürken- neden başarıya ulaştığını tartışmak, başa­rısına neden icat etmektir."


- Resmi Tarih Tartışmaları 5 : Nutuk



230. "İnkılabımızı oturtmaya ve Atatürk'ü putlaştırmaya mecburduk."


- Paradigmanın İflası



231. "Büyük Millet Meclisi'ne verilen bir kanun teklifinin bazı maddeleri şöyleydi:
3- Seferberlik emrine uymayanların malları alınır, evi yakılır, ailesi sürdürür, inat edenler yakalanınca idam olunur.
4- Birliğinden silahlı veya silahsız olarak kaçanlar hakkında 3.madde hükmü tatbik olunur.
5- Her köy ihtiyar heyeti kendi köylerindeki kaçakları yakalamaya ve hükümete teslim etmeye mecbur dur. Bunda kasıt ve gevşekliği anlaşılanlar 3.madde hükümlerine göre cezalandırılırlar.
6- Kaçakları saklayanlar ve kaçmalarını teşvik edenler ve kolaylık gösterenlerin malları alınır, evi yakılır ve aileleri sürülür.
Yavuz Sultan Selim'den Köprülüler'e, Köprülülerden 1920'lerin TBMM'sine, zihniyet hiç değişmeden devam ediyor.
Asker kaçağını bulup çıkaramadığı için köy ihtiyar heyeti azalarının idam edilmesi "3.maddenin uygulaması" asalak sınıfların kitlelere bakışının tipik göstergesidir."


- Paradigmanın İflası



232. "Gerçek her zaman tektir."


- Reel Atatürkçülük



233. "Tarihsel olayları çarpıtmanın, geçmişte yaşanmış olayları tahrif etmenin yollarından biri de kişiyi yüceltmekten, kişiyi putlaştırıp ona tapmaktan geçer."


- Paradigmanın İflası



234. "Lâkin gerçeğin yarısını söylemek, öteki yarısını söylememek, gerçeği söylememektir."


- Gençlerle Baş Başa İklim Krizi ve Ekolojik Yıkım



235. "" Kemalistlerin her yaptığı devrim sayılıyor ve iş kolaylaşıyor.Geniş toplum kesimlerini baskı altına alan bir siyasi rejimin en temel insan haklarını ortadan kaldırdığı bir ortamda yapılanları "devrimler" olarak göstermek, Türk bilim adamlarının evrensel bilime önemli bir katkısı olmalı ...""


- Paradigmanın İflası



236. "Tahterevalli
iyice görüyorum artık düzeni.
orada,bir avuç insan oturuyor yukarıda,"


- Eko-Sosyalist Paradigma



237. "Her siyasal-toplumsal süreç, kendisini de dönüştürecek dinamikleri bünyesinde barındırır. Hareketin dinamiği, o hareketi başlatanların, başlangıçtaki niyetlerinden görece bağımsız bir yol izleyebilir."


- Paradigmanın İflası



238. "Bir Hintli Müslüman da, "Bir zamanlar, birçok Müslüman devletler ve krallıklar vardı. Bunlardan birisi ortadan kaldırıldığı zaman fazla bir üzüntüye kapılmıyorduk. Türkiye İslam devlet­lerinin en sonuncusu ve en güçlüsüdür. Yahudiler gibi vatansız insanlar olacağımızdan korkuyoruz," diyecektir. Yukarıdaki alıntılar, Hilafet makamının ideolojik etkinliğinin her şeye rağmen hala ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. İngiliz siyaseti için islamiyet'in ideolojik bir merkez olmaktan çıkması arzulanan bir şeydi. Hilafetsiz bir Türk Devleti, Batı'nın müttefiki olarak kaldıkça, bu bölgedeki emperyalist çıkarların güvence altına alınmasını büyük ölçüde kolaylaştırırdı. Sonuç olarak, Hilafetin tasfiyesi emperyalizmin çıkarlarıyla da çakış­maktaydı. Bu nedenle, emperyalistlerin Hilafet ve Saltanat'tan yana olduğu biçimindeki görüş, sadece resmi ideolojinin bir uydurmasıdır."


- Paradigmanın İflası



239. "Değerler hiyerarşisi öylesine aşınıp alt-üst oluyor ki, insanlar kiminle, ne ile "gurur duyacaklarını" şaşırmış durumdalar ... Kamu malından yüz milyonlarca, milyarlarca dolar çalan "işbitirici" bir işadamı devlet ricali tarafından ödüle boğuluyor. "Alınan ve verilen ödüller tam bir soytarılık halini almış. Sürekli sıraya girip birbirlerine ödül veriyorlar", insanlar "onunla gurur duyuyor" ... Birilerinin katil diye lanetlediğini başkaları "vatan kahramanı" sayıp yüceltiyor ... Devlet bütçesini en çok yağmalayan bir "işadamı" en çok vergi verenler listesinde birinci sıraya yerleştiriliyor. Medya günlerce bu yetenekli ve cömert işadamının nasıl olup da bu kadar büyük ba­şarılara imza attığını anlata anlata bitiremiyor."


- Küreselleşmenin Karanlık Bilançosu



240. "Şunu unutmayalım; kapitalist sistem sınırsız büyüme eğilimine ve dinamiğine sahip, ama bu dünyanın kaynakları sınırlı, sonlu. Bir şey üretmek, doğadan bir şey çekmekle, eksiltmekle mümkün. Başka türlü ifade edersek, üretim etkinliği bir insan-doğa ve/veya toplum-doğa metabolizması sonucunda gerçekleşiyor. Bir şey ürettiğinizde eksiltiyorsunuz; üstelik, üretirken de tüketirken de kirletiyorsunuz..."


- Gençlerle Baş Başa İklim Krizi ve Ekolojik Yıkım



241. "Bu durum doğal süreçlerin bir sonucu olarak değil, sanayi üretimi için fosil yakıtların aşırı yakılmasının sonucu. Netice itibarıyla kapitalizmin işleyişinin bir sonucu olarak ortaya çıkıyor."


- Gençlerle Baş Başa İklim Krizi ve Ekolojik Yıkım



242. "Türkiye'nin "dışa açıldığı" 1980 sonrası, ihracat yapanlar için, yeniyetme zenginler için, uyuşturucu ve silah mafyası için, karapara aklayanlar vb için 24 ocak kararları ve daha sonraki dönemde peş peşe gündeme gelecek olan "liberalleşme ve denetimsizleşme" adımları son derece "yararlı ve gereklidir". Ancak ihracat teşviklerini asıl ödeyenler, ihraç fazlasını yaratmak üzere "fedakarlığa katlanan", reel ücretleri baskıyla çökertilip enflasyonun talana dönüştüğü ortamda sömürülen işçiler, çiftçiler, esnaflar, küçük memurlar ve işsizler için pek o kadar "yararlı ve gerekli" sayılması mümkün değildir."


- Rant ve Savaş Kıskacında Türkiye Ekonomisi



243. "Umut kural, umutsuzluk istisnadır…"


- Gençlerle Baş Başa İklim Krizi ve Ekolojik Yıkım



244. "Mustafa Kemal, meclise, "padişahlığın ilgası ve padişahın yurt dışı edilmesi" için bir kanun teklifi sundu. Kanun teklifini incelemek üzere kurulan komisyonun aleyhte tavrı anlaşılınca, komisyon üyelerine bir bildiri yollayıp milletvekillerini tutukla­makla tehdit etmiş ve sonuçta, komisyon kararı olumlu çıkmıştı! Silahlı muhafızlarca sarılmış mecliste saltanatın ilgası kabul edilmiştir. Artık Osmanlı İmparatorluğu ömrünü tamamlarken, yerini Mustafa Kemal'in Bonapartist diktatörlüğü alabilirdi. Eğer resmi tarihin ve ideolojinin yaymaya çalıştığı gibi, gerçek anlamda bir halk hareketi söz konusu olsaydı, Cumhuriyet bir darbe sonucu kurulmazdı... Milletvekilleri gerçek bir serbest seçimle meclise gelmemişlerdi. Önemli bir bölümü de, Padişah'ın Meclis-i Mebusanının üyeleriydi. Geri kalanlar eşraf, mütegalibe arasından tayin edilmişlerdi. Bu nedenle Cumhuriyetin ilanı halk çoğunluğunun özgür irade ve isteğinin sonucu değildir. Öyle olsaydı, Mustafa Kemal'in mebuslardan bir kısmını idam ettirmesi kolay olmazdı..."


- Paradigmanın İflası



245. "Özetlemek istersek, sanayi; dış pazarın güdümünde ve onun koyduğu sınırlar içinde faaliyet gösteren son derece geri, kendi içinde bütünlüğü ve tamamlayıcılığım yitirmiş, iç pazara yöne­lik fakat,"


- Paradigmanın İflası



246. "İnsanlar ucuz fanila , gömlek , etek , ceket , pantolon satın almaktan memnundurlar ama giydiklerinin nasıl üretildiğini ,ne pahasına üretildiğini , onu üreten kadın ve erkek işçilerin çektikleri acıyı , yaşadıkları sıkıntıları dikkate almamak , onların kaderine yabancılaşmak şartıyla ... Domatesin kilosunu 10 kuruşa satın almak , ‘ iyidir ‘ ama onu üreten çiftçinin üretmek için nasıl bir bedel ödediğini , nelere katlandığını dert etmemek kaydıyla ..."


- Yeni Paradigmayı Oluşturmak



247. "Ekonomide sorun, devletin müdahale edip etmemesi değil, müdahalenin kimin çıkarını gerçekleştirmek üzere yapıldığıyla ilgilidir."


- Çığrından Çıkmış Bir Dünya



248. "Kapitalistler yüzyıllar boyu, azgelişmiş dünyada suç işlemekten başka iş görmediler."


- Çığrından Çıkmış Bir Dünya



249. "Oxfam’ın son raporu (Ocak 2024) en zengin %1’lik kesimin son iki yılda dünyanın geri kalanının toplamından neredeyse iki kat daha fazla servete sahip! Yüz milyonlarca, milyarlarca insan açlık, yoksulluk ve sefaletle cebelleşirken, dolar milyarderlerinin serveti her gün 2.7 milyar Dolar artıyor. Dünya nüfusunun %1’lik kesimi 2020 yılından bu yana yaratılan 42 trilyon Dolar değerin, tüm yeni servetin yaklaşık üçte ikisinin(Dünya nüfusunun %99’u) iki katı kadar paraya el koyuyor. Son on yılda en zengin %1’lik kesim tüm servetlerin yarısına sahipti. Bu satırların yazıldığı şu anda 1.7 milyar insan aşırı enflasyon baskısı altında yaşam mücadelesi veriyor ve 820 milyondan fazlası da (her 10 kişiden biri) açlıkla cebelleşiyor. Şımarık dolar milyarder Elon Musk’ın serveti, Yunanistan’ın ve Portekiz’in ve daha onlarca devletin milli gelirinden fazla."


- Uygarlık Paradigmasını Değiştirmek



250. "Afrika'nın, Asya'nın, Latin Amerika'nın uzak yerlerindeki ırkçı-faşist baskılara ''tepki gösteren" kimi Türk aydınlarının; burunlarının dibindeki bir ulusun yaşadığı trajediyi göz ardı etmeleri, Kürt sorunu karşısında bağnaz birer şoven kesilmeleri; diktatörlere karşı olmaları, ama kendi geçmişlerindeki diktatörleri bunun dışında tutmaları vb. çifte standardın ne kadar köklü olduğunu da göstermektedir. Herhalde Türk aydınlarının kendileriyle hesaplaşmaları ve bunu başarmaları için, önce düşüncelerini yönlendiren kafalarındaki polisi defetmeleri gerekiyor!"


- Paradigmanın İflası

Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: